Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Hanifdostlar da bir internet forumu. Benzerlerinde ne oluyorsa burda da o olacak. Yani her katılımcı müzakere sofrasına kendi inancını koyacak. Yersen.
Önyargılar konuşacak.
Buna elbet katlanırım ama gönlüm hoş değil. İsterim ki hep özgür olsun katılımcılar. Doğru olduğuna inandıkları görüşleri özgürce açıklasınlar.
Ama şu andaki ortam o değil. Kendi adıma konuşayım, ben yıldım. Örneğin SALÂT konusunda özgürce yazamıyorum.
Önce bir tokat. Şrak diye sağ yanağıma indi: Bana bak, Hasan Akçay! Ben Arap gramerinin allame-i cihanıyım. Sen nesin ki. "Haddini bil!" Dikleneyim dedim. İkinci tokat şrak diye sol yanağıma: "Senin bildiğin bildik gerisi düdük."
Ve dibek dövücüsünün hıh deyicileri daldılar.
"Hoş konuşuyorsun ama boş konuşuyorsun."
"Ben Arapça bilmem ama Abdurrahman hocamızın haklı olduğundan eminim."
Hangisiyle baş edeyim? Birisi kanıt getirmek sorumluluğu duymuyor; ötekisi polemik aracılığı ile grmamer kuralı üretiyor.
Bu arada müzakeresi yapılan cümle mealdir yani Türkçe, ZAMAN ZARFI = ŞART ZARFI iddiası Türkçe gramerin konusudur ve o alanda naçizane kitap yazmış biriyim. Kitabımı talim terbiye kurulu okullara tavsiye etti.
Konu Arapça olduğunda ise onu önce uzmanlarına danışır, sonra buraya getiririm. Şu ana kadar hep öyle yaptım.
Gidiyorum demenize acikca uzuldum. Netice de zaman zaman karsit fikirde de olsak devamli takip etmeye calistigim bir insandiniz. Dibek dovuculerden kastettiginiz bu topikteki ayni fikirde katilimcilar ise, o halde bu forumda sizin fikirlerinizi paylasan tum insanlarin, sizin dibek dovucunuz olmasi lazim.
Sunu genel anlamda soylemekde fayda var sanirim.
Ben bu forumda pek cok yerde, Arapca bilmedigimi hic utanmadan ifade ettim. Bundan gocunmus degilim. Biliyorum diyerek kendimi kandirmama da gerek yok. Siz ozellikle bu bahiste(baska bahislerde degil)bu bahiste israrla, ornegin kelimenin birkac anlami varsa onu ortaya koyup, kisilere secenek hakki pek tanimiyorsunuz. Bu inancinizdan dolayi olabilir.Saygi duyarim. Ama bu, fikir tartismasina gidilemez, sorgulanamaz demek degildir.
Halbuki o ornekleri koysaniz, Arapca bilmesek dahi, aklimiz oldugu icin ayetlerin akisindan mukayyese yapip, yaklasik ne manaya geldigini kendimiz buluruz. Mesela sizinle ilgisi yok, son birkac gundur Arapca bildigini one suren insanlar, Allah fuhusa (gayrimesru cinsellige) ruhsat verir, 10 kisi ile dahi birlikte olabilirsiniz seklinde ceviriyorlar. Ama cok sukur aklimiz saglam oldugu icin,Kuran'in akli yorum ozelligini kullanip, hic kimsenin yorumuna gerek kalmadan bu yanlistir diyebiliyoruz.
Kaldi ki siz bazen Arapca yaziyorsunuz vurgulamak istediginiz yerleri/fiilleri ve haktansapmaz'dan Turkce olarak manasini ve kullanim sekillerini ogrenebiliyoruz verdigi cevaplarda. En azindan ben kendi adima.. Cunku Arapca bilsem, zaten kimsenin yorumuna ihtiyac duymam.
Mesela su topikte, hic yoksa birkac mesaj Turkce dilbilgisi konusuldu. Halbuki buna gerek yok. Turkce'yi Turkce anlama problemimiz yok zaten. Kitap yazmissiniz bu da cok guzel, ama gundelik hayatta kitabi gramerlerin harfi harfine kullanildigini kimse soyleyemez. Kaldi ki gramer polemigine sizin de hatiri sayilir katkiniz oldu.Eger herkes tamda yazildigi anlamindaki gibi okunani anlasaydi, en azindan ne din, ne hadisler bu kadar carpitilmazdi gecmiste takdir edersiniz ki..
"Yemeginizi yediginizde, dislerinizi fircalayin." dediginiz an her insan yemek bitiminde disini fircalar. Kimse yemegi birakip fircalayip gelip yeniden yemege oturmaz. Yani komik ama bu bile tartisildi. Siz belki de inanciniz geregi , savundugunuzun dogru oldugunu dusunuyorsunuz. Ki haklisiniz.Ama bunun bir de sunus sekli var. Bir de objektif bakabilmek var, inanciniza ragmen..
Ama siz empati yapmiyorsunuz konu hakkinda tartisirken..Baskasinin ayakkabisini giymeden, o insanin ayaklari hakkinda ne kadar gercekci samimi yorum yapabilirsiniz ki? Ustelik birden cok mesajimda, kendimi sizin cephenize koyup dusunerek cevap yazdim, varsayalim ki seklinde..Empati yapmak herseyden once iyi niyettir karsidaki insanin dusuncesine dair.
Yukarda kendinizde soylemissiniz. Insanlar yorum yapmada ozgurse sayet, fikirlerini acikca soylemelidir. Neden burada bir Ahmetci/ Mehmetci gruplastirmasi yaptiniz anlasilir degil dogrusu. Kuskusuz sitede ayni minvalde dusunen insanlar olacaktir. Herkesin herseye beyaz dedigi yerde, siyahtan bahsetmenin pek bir anlami olmasa gerek. Bu sekilde ancak, korler sagirlar birbirini agirlar sekline doner.
Gitmeniz hos degil. Uzuldum. Bence gitmeyin ama kendi tartisma seklinizi de gozden gecirin.
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Hangisiyle baş edeyim? Birisi kanıt getirmek sorumluluğu duymuyor; ötekisi polemik aracılığı ile grmamer kuralı üretiyor.
"İzé" nın şart içerdiğini söyledim, itiraz ettiniz, kanıt istediniz. Kaynaklarını vererek kanıtlarını yazdım. Gider ayak "...gramer kuralı üretiyor" diyorsununuz. Sözünü ettiğim kaynaklara baktınız mı? Öyle olup olmadığını araştırıp soruşturdunuz mu? İddialarınıza karşın ben sizden kanıt istedim, kanıtlayabildiniz mi, kaynak verebildiniz mi? Gider ayak ayıp ettiniz, bunu size yakıştıramadım. Yine de gittiğinize üzüldüm. Bu şekilde ayrılmanızı istemezdim. Selametle gidin!
Ben de "izé"nin yorum ile şart içerdiğine dikkat çekip açıkladım. Sizin aklınız şarta takılıysa "izé"yi şarta yorarsınız. Benim aklım şarta takılı değil; "izé"yi şarta yormuyorum.
Bazı gramer kitaplarına yollama yapıp kanıt getirdiiğinizi sandınız. İki yanlışa birden düşerek:
(1)Sizden hangi kanıtı istediğimi yanlış anladınız. Ben sizden genel olarak "izé"nin şart içerdiğine kanıt istemedim; özel olarak Nisâ 101'de Allah'ın şart koştuğunu kanıtlayın!" dedim.
"Ben Arapça bilmem ama Abdurrahman hocamızın haklı olduğundan eminim."
Hangisiyle baş edeyim? Birisi kanıt getirmek sorumluluğu duymuyor; ötekisi polemik aracılığı ile grmamer kuralı üretiyor.
Selam Hasan AKÇAY Bey
Böyle olmamalıydı bu eleştirilerinizi zamanında ve muhataplarınızı belirterek yapmalıydınız nasıl olsa gidiyorum alın benden de o kadar diyorsunuz ve yanlış yapıyorsunuz yapmanız gereken başkaydı eleştirileriniz doyru olsa bile savunduğunuz değerler, yaşınız ve her yeri geldiğinde vurgusunu yaptığınız akademik çalışmalarınız gereği
Dibek dövücü kim, hıh deyiciler kimler, neye hıh demişler, kim size ne yaptı ki hıh densin,
Burada hoş konuşmadığınız kesin, her dediğinizi herkes kabullenmek zorundamı.? tutarsız ve delilsiz fikir ve görüşlerinizi eleştirmek, kabullenmemek insanlara saldırı hakkınımı doğuruyor size
Siz de bilirsiniz bir gramerci olarak arapçayı bilmemek, kitabın ruhuna ters gelen ilahi mesaja ters cümleleri fark etmeyeceksin anlamına gelmez,kaldı ki hiç bir şey bilmemek değildir.
Ben kimsenin doğru söylediğine emin olamam ancak aklım onaylarsa başka
Ben de "izé"nin ancak yorumile şart içerdiğine dikkat çekip açıkladım. Sizin aklınız şarta takılıysa "izé"yi şarta yorarsınız. Benim aklım şarta takılı değil; "izé"yi şarta yormuyorum.
Arapçadaki bazı gramer kitaplarına yollama yapıp kanıt getirdiğinizi sandınız, iki yanlışa birden düşerek:
(1)İstediğim kanıtı yanlış anladınız. Lütfen gidip o sorumu bir daha okuyun.
Genel olarak "izé"nin şart içerdiğine kanıt istemedim çünkü "izé"nin yorum ile şart içerebileceğini kendim söylemiştim. Kendi sözüme sizden niçin kanıt isteyeyim?
"Allah'ın özel olarak 102'de şart koştuğunu kanıtlayın!" dedim. Öyle bir kanıtınız yok; olamaz. Çünkü yoruma dayanmak zorundasınız. Oysa ben beşerin yorumuna değil Allah'ın dediğine bakıyorum. Allah ne diyorsa o. 102'de Allah "Sen onların içinde isen" demiyor; "Sen onların içinde olduğunda" diyor.
(2)Arapça kaynaklardan kanıt getirirseniz olur sandınız. Sanki ZAMAN ve ŞART kavramları yalnızca Arap gramerinde varmış gibi.
Hayır! O kavramlar evrenseldir. Yani her dilin gramerinde zaman ve şart, kavram olarak aynıdır.
Kavramları dile getiren kelimeler değişir yalnızca. Örneğin Türkçedeki -ğunda Arapçada izé (اذا) olur; Türkçedeki ise Arapçada in (ان) olur. Kavram açısından izé künte fîhim (اذاكنتفيهم) ne ise sen onların içinde olduğunda odur.
Ama siz benden hâlâ "izé"nin şart içerip içermediğini uzmanlara sormamı bekliyorsunuz. Neden sorayım, zaman ve şart kavramları hem Türkçede hem Arapçada aynı olup dururken?
Baba yemekte küçük oğluna "Yemeğini yediğinde dişlerini fırçala!" diyor. Boşuna aranmayın; "isen"e yoramazsınız "ğinde"yi. O çocuk yemeğini zaten yiyor. Şartı şurtu yok.
Sende biliyorsun ki mesele "ize" meselesi değil.Kuranda ki İslam apayrı bir kulvar.Ve asla sentezi onaylamaz.Önce düşünüp taşınıp kulvarımızı belirlememiz lazım.Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.Arap'ın çöllerinde sentez malzemesi bulabilirsin belki ama işin gerçeği herkesin elinin altında,hemen yanıbaşında.Selamlar..İyi yolculuklar.
"Allah'ın özel olarak 102'de şart koştuğunu kanıtlayın!" dedim. Öyle bir kanıtınız yok; olamaz. Çünkü yoruma dayanmak zorundasınız. Oysa ben beşerin yorumuna değil Allah'ın dediğine bakıyorum. Allah ne diyorsa o. 102'de Allah "Sen onların içinde olduğunda" diyor; "Sen onların içinde isen" demiyor."
Bak hocam!
İzé kunte fîhim fe eqamte lehum essaléte fe-ltequm...
Cümlesinde izé zarf ve şart edatı, kunte ile başlayan cümle şart cümlesi, fe-eqamte ile başlayan cümle de cevap cümlesidir. Bu söylediğim de bir yorum değildir. Salat Resul'ün hazır bulunma şartına bağlanmıştır. Siz anlamak istemiyorsanız benim yapabileceğim bir şey yok ne yazık ki!
Yorum ile, dört "üç"ü ve "iki"yi içerir. Ama 4 = 3, 4= 2 olamaz. Bunu anlamayan sizsiniz. ZAMAN zarfının şartı da içermesi matematiksel gerçek değil yorumdur. Onu ZAMAN = ŞART yapıp çıkmak ise yanılgı.
ZAMAN = ŞARTdiye bir denklem olamaz. Tıpkı nasıl SIVI = SÜT diye bir denklem olamazsa. Sıvı elbet sütü ve civayı içerir ama yorum ile. Sıvı = süt, sıvı = civa, 4 = 3, 4 = 2, ZAMAN = ŞART diyemeyiz. Yoksa MATEMATİĞİ İNKAR ederiz.
Baba yemekte küçük oğluna "Yemeğini yediğinde dişlerini fırçala!" diyor. Boşuna çabalamayın; "ğinde"yi isen yapamazsınız. O çocuk yemeğini zaten yiyor. Şartı şurtu yok.
Sizin iddia ettiğiniz üzere izé eğer şart zarfıysa o çocuk yemek yemiyor ama eğer yer ise fırçalayacak dişlerini. Bakın hocam, yanlış bu.
Saygı ile.
Sasha'nın aşağıdaki yazısını "Allah somut sekilde o kitabi tobe hasa eline kalem alip yazmadi. Peygamberine vahyetti, o da bunu kaleme aldirdirdi"nın sonuna kadar okudum.
Ben de "ize"nin ancak yorumile sart icerdigine dikkat cekip acikladim. Sizin akliniz sarta takiliysa "ize"yi sarta yorarsiniz. Benim aklim sarta takili degil; "ize"yi sarta yormuyorum.
Genel olarak "ize"nin sart icerdigine kanit istemedim cunku "ize"nin yorum ile sart icerebilecegini kendim soylemistim. Kendi sozume sizden nicin kanit isteyeyim?
Baba yemekte kucuk ogluna "Yemegini yediginde dislerini fircala!" diyor. Bosuna aranmayin; "isen"e yoramazsiniz "ginde"yi. O cocuk yemegini zaten yiyor. Sarti surtu yok.
Hoþça kalýn,
Hasan Akçay
Selam sevgili Hasan Akcay,
Bahsettiginiz gidisin kesin bir gidis olmadigina sevindim oncelikle.. Alinti yaptigim mesajinizda, edit yaptim karakterler uzerinde, zira okunamiyormus direk alintida bilginiz olsun.Once sunu belirteyim, kesinlikle art niyetli olmadiginizi(ki boyle dusunuyorum da gercekten)dusunerek yaziyorum.
Asagidaki sorularima cevap verirseniz cok memnun olurum.
Siz sarta takili degilsiniz.Ama buna ragmen sanirim objektif yaklasabiliyor ve sorguluyorsunuz.(Ben cennet makalenizden bunu anladim) Yani sirf karsi cikayim diye yazmisliginiz yok. Sart'a takili olmasiniz da, gramer bilgisini ortaya koysaniz da , sonucta bir yorumunuz var beseri olarak. Allah'in yazdigi diye birsey yok sevgili Hasan Akcay. Kavram karmasasi yasamayalim. Allah somut sekilde o kitabi tobe hasa eline kalem alip yazmadi. Peygamberine vahyetti, o da bunu kaleme aldirdirdi. Baska bir deyisle, su an elinizde tuttugunuz herhangi bir Kuran'da okudugunuz gelen vahyin beseri yorumla, kaleme alinmis halidir.Yani Muhammed'in soylediginden anladigini yazan kisinin.
Sizin okudugunuz da bir beseri yorum neticede.. Onemli olan sizin ne anladiginiz.. Ki bunca makale yazdiginiza gore, sizin aydin bir bakis acisiyla irdelediginizi dusunuyorum.
Cok onemli degil benim acimdan, ustteki bu kismi gecelim.
Ilkinde diyorsunuz ki; ize sart da icerir, zaman da..(yorum ile, yorum yoksa sadece zamandir o, demek istediginiz yani.) O zamandir, aksine yoramassiniz bunun sarti surtu yok.
Sakincasi yoksa size sorularim var.
1)Sen onlarin icinde oldugunda baslangic cumlesini, siz kisisel olarak,yorumsuz sekilde(dumduz yani kitapta yazildigi gibi) aldiginizda, ne anliyorsunuz okudugunuzda?
Lutfen sart veya zaman demeyin(zira anliyorum gramer bakimindan kastettiginizi), sartta olsa zaman da olsa farketmez, olaya iliskin, beseri yorumunuzu ilave etmeden anladiginiz nedir?
2)Empati yapiyorum ve sizin tarafiniza gecip dusunuyorum su andan itibaren. Gene namaz cikaramiyorum. Varsayin ki ben de orada bahsedilenin "namaz" oldugu gorusundeyim. Gene oradaki anlamdan namaz cikaramiyorum objektif bir gozle. Tarafli baksam ve detayi sorgulamasam, dusunmesem, hesaba katmasam, aslinda bal gibi cikaririm o ayri.. Peygamberin sunnetini filan da esgecin sadece Kuran'la bile yapabilirim bunu. Ama adil bir yaklasim olmaz, (mademki cozumleme ugrasisi icindeyiz) Kuran'in ilkeselligine dair. Bu baglamda her hukmu kisisel uygularim veya uygulamam o ayri..Bu sadece bizleri ilgilendirir cunku hukum bazinda..
Yoksa ne sizin namazinizin bana hayri var, ne de benim ibadetimin size..
3)Eger oradaki(her iki ayetteki)bahsedilen namaz ise, neden sen iclerinde oldugunda diye belirtsin? (2 ayetin birbirine bagli gittigini de dusunsek) Muhammed olmasa da, siradan bir komutan namaza imamlik yapabilir. Varsayin ki ordu bir sekilde bolundu veya dagildi, siradan asker bile imamlik yapabilir.Islamin gorusu bu sekildedir. Kisaca namaz eylemi icin cok ozel birine gerek yok. O halde niye sen diye belirtiyor? Buna kisisel yorumunuz nedir?
4)Diyebiliriz ki 102, 101'e baglidir.Cumle devam ediyordur hala.. 101'de olayin icinde Muhammed de vardir, o yuzden namaz kisaltiliyordur. Ama Kuran'i mantik diyor ki; Pusuya yatilmiscasina beklenen bir durumda, Muhammed gibi zeki bir insan neden namaz kaza etme imkani olmasina ragmen, bu orduyu tehlikeye atsin? Muhammed Allah'tan her halukarda korkar, ama kafirden veya musrikten korkmamistir, korksaydi onca yil zulume ragmen Mekke'de yasamazdi, korksaydi hicret etmesine gerek kalmazdi.(bunlar sunnetten gelen yorumlar degil, bilakis Kuran anlatimidir.Bu yuzden gecerli delil olarak getiriyorum)
Kaldi ki ilk ayette korkarsaniz diye belirtilmis, basit seyahatte bile ibadet acisindan kolaylik saglayan Allah, ne icin namazi kusa cevirtsin? Cunku salat sadece namazdan ibaret degil. Kaldi ki istisnai ozel durumlarda oturdugunuz yerden de namaz kilinir.(savasta kazilmis hendekte orn.) Buna kisisel yorumunuz nedir?
5)Ikinci bolume iliskin eger ki bu namaz ise, gruplara ayrilmasi emrediliyorsa, namaz niye kisaltilsin? Gerektigi sekilde kilinabilir. Nasil olsa bir gozcu grup mevcut! Bu durumda 101'de gecen namazi kisaltmak ise, 102'deki gruplara ayrilma suretiyle namaz, eylemin kendisiyle celisir. Zira ortada bir kisaltma olayi olmaz, gruplara ayrilarak donusumlu namaz kilmak, bir namaz kisaltmasi degildir. Buna kisisel yorumunuz nedir?
6)Kaldi ki daha sonra siz kisisel olarak,"bu bir sabah namazidir "yorumu getirdiniz,Aidiyat suresini delil gostererek. Zaten kisacik olan sabah namazinin nesini kisaltacaksiniz? Ozel durumlarda gozle bile namaz kilinir. Yeter ki insan kilmak istesin.Farz oncelikle niyetle sekillenir, niyetin olmadigi bir namazda samimi sekilde farzin yerine getirildiginden soz edilemez. O namaz, dis fircalama aliskanligi ile ayni anlami icerir. Sadece yatip kalkar insan yani, eger namazinda niyet yoksa.. O yapilan sadece gosteristir, ortama uyumdur. Buna yorumunuz nedir?
7)Namaz her kosulda kilinabilecegine gore(Muhammed olmadan vb.), oyleyse Allah neden sen ifadesi kullaniyor? Tefsirciler bu sen hitabini kime yorarsa yorsun, bu yorumlarin bir tek sarti olur. O da sudur.
Cunku siz dediniz ki; Peygambere her kosulda (savas-cephe vb.) vahiy gelebilir.
hasakcay Yazdı:
Merhaba sasha kardeþim.
Allah'in elcisi cephede arkadaslarinin icinde iken de Allah'i pek ala
duyar gonul kulagiyla. Ya da Nisa 102 inmektedir: "Sen onlarin icinde
bulundugunda seninle kiyam etsinler." Bu "Sen onlarin icinde isen"
anlamina gelmez. Elçi onlarin icinde zaten.
Ben de dedim ki; Bizzat Muhammed'in kendisi islam tarihi boyunca her savasa, katilmamis, bazilarinda savas emiri olarak onemli insanlari kumandan atamistir. Her savasta Muhammed bizzat basta degildir yani.
Bu durumda ayetlere iliskin yorumlar degisir.
a)Cunku gelen vahyi okuma eylemini(carcabuk ezbelenmesi acisindan) Muhammed'den baska kimse kesinlikle yapamaz. Kaldi ki bu bir ders niteliginde olabilir. Once okunmasi gerekir. Benzetme yaparsak, bir siiri yuksek sesle birkac kez okundugunuzu ve dinleyicilere su kitayi sen ogren, sunu sen seklinde direktif verdiginizi dusunun. Veya hemen oracikta bulunabilen bir tas, agac kabugu vs. kazinabilir.Takdir edersiniz ki Allah'in vahyinin yazildigi bir sey hicbir kosulda kaybolmaz, insan kotu maksatla bilakis yok etmedikten sonra..Ki o kosulda bile bize ulasmasi engellenen ayet, Allah katinda korunur.
b)Eger ileri surdugunuz sekilde Nisa 102 iniyor da ornekli bir ders anlaminda namaz kiliniyorsa, 101'de namaz kisaltmasindan bahsedildigi dogru degildir. Cunku ilk kez uygulacak olan(daha ince hic uygulanmamis, bir uygulamali namaz dersi, henuz yapilamadan(102), Allah namazin kisaltabileceginden bahsetmez.(101) Henuz ne oldugunu bilmiyorlar ki kisaltsinlar!!! Muhammed'in vahiyle henuz almadigi uygulamali bir salat'i, savas durumuna iliskin kisalatmasi olamaz. Cunku Kuran kisaltmali uzatmali namazdan bahsetmez. Bu, sunnetten gelen bir uygulamadir. Sayet Muhammed, vahiyle gelen namazi ogretiyorsa, bu ileri surdugumuz gibi bir sabah namazi olamaz. Cunku sabah namazi(gunduzun iki ucu ayetinde vakitle belirlenir) Sunnete gore de kilma imkani yoksa, kaza edilir.Kaza namazi olur adi. Kisaltilma namazi olmaz.
Fakat;
Ayet mantiken ileriye donuk geneli kapsamalidir, evrenselligi yakalayabilmelidir salat acisindan.Ornegin; siz(bugunku sartlarda) cok cok uzun bir yolculuga ciktiginizda veya cephede iken imkaniniz yoksa, namazi kaza edebilmelisiniz, veya gozunuzle veya oturdugunuz yerden kilabilirsiniz. Kafaniza gore 1,5 rekatlik bir namaz turetemessiniz mantiken, eger bugunku sekliyle farz olan, uygulanan namazdan bahsediyorsak) Muhammed, kendine dair uyguladigi sunnetleri(atiyorum 50 rekat namaz) farz olarak teblig edemez Kuran'in ilkeselligi geregi, eger ki inen vahiy Nisa 102 ise bahsettiginiz sekilde. Kimse kalkip bugun, namaz 50 rekat veya 50 vakit farzdir. Allah kitapta boyle emretmistir diyemez ornegin.
Bugunku vakit namazlari disinda kilinan namazlar da, Kuran emri vakit farzlar degil, sunnete ve hadise dayali namazlardir. Mesela sunnet ve hadisleri kabul etmiyorsa kisi, Kuran'da emredilen 5 vakit namazi esas alir. Durumu yoksa, kilmaz. Allah'in verdigi kolaylikla sonradan ifa eder. Orada da aslolan niyettir cunku.. Niyet edip borcunu odeyebilir. Ama bu borcu, dogru duzgun rekatli bir namazla oder. Bucuklu namaz ile degil.
Kaldi ki Kuran'in namaza dair en onemli delili: Namazin bolumlerine iliskin farz-rekat, secde degil, secde farzlari, degisik namazlar (farz vakitlerinin disinda) vs. ayrimini vermez. Namaz'i genel anlamda eda etmesi, husu icinde eda etmesidir kul'a namaz bakimindan farz olan kitapta.
Bu baglamda 102 icerigi kokten degisir ve sartli zaman olur. Cunku Muhammed'in orada olmasi gerekiyor. Baskasi bu isi yapamiyor.Kim vahiyle gelen, ilk uygulamali hukmu gosterebilir ki baska? Kuran'i evirip cevirsek dahi, kitabin ilkeselligi geregi imkani, ihtimali yok bunun.Mumkun degil!
Bu durumda yorumunuz nedir?
Sizin yerinize kendimi koyup, cok cesitli pencerelerden dusundugumde, namazi savunan tarafli degil, objektif bir insan olarak cikarsadigim sonuclar bunlar. Cunku Allah bana namazi farz kilmissa, esit olcude insan oldugum icin yapamayabilirligim(bir sebeple) kosullarini da goz onune alacaktir.Allah kuluna ibadeti bir zorlama olarak sunmaz. Ama sirf kilmis olmak icin kilinmasini da (sekilsel), gostermelik kilinmasi da yasaklar.
Simdi bu minvalde, yazdiklarima yorumunuz nedir.
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma