Yazanlarda |
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
kuranın içindeki mesajların doğru güzel iyi olup olmadığına kim karar veriyor...
yine biz...
önümüze bir kitab koysalar ve içindekiler da tanrının bizden istedikleri deseler...
içinde en çirkin iğrenç işler kötülükler zalimlikler bulunsa ...
sırf bize bunu getirenlerin güvenirliğine yada geliş yolunun sağlamlığına bakıp uygular mıyız...
ne kadar kötü yanlış zalimce olsa da madem tanrı bçyle istiyor deyip onunla amel etmeye kalkar mıyız...
yine de bunu yapıp yapmamaya karar verecek olan bizleriz...
yani aklımızla mantığımızla vicdanımızla aslında tüm kabiliyetlerimizle bir hüküm veririz...
yani hükmü yine biz veririz...
yani son karar mercii yine kendi aklımızdır...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
bi insan zaten iyi olmanın ne demek olduğunu bilir
örnek tuvaletten sonra ellerini yıkamasını bilir
ilişkiden sonra yıkanmasını bilir
insanları öldürmemesini
yalan söylememesini
zina yapmamasını
vs.
vs.
bunları insana din öğütlemez iyi insan olduğunda zaten bilirsinki böyle
olmasıgerekmez
ozaman her iyi bişey yazana ve yazdırıldığını iddaa edene hemen
inanacakmıyız.
mesela
insan hakları beyannamesi vb
yazılarda iyi insan olmayı öğütler bu damı ilahidir diyeceğiz.
birde kuranda geçen bilgiler çok net olmasa (idda edildiği gibi dünyanın döndüğü güneşin hareketleri ikidenizin karışmaması dünyanın katmanları) da bu bilgilerin birçoğunun belki hepsinin daha önceden bilindiği tezi hakimdir
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
iyiye doğruya güzele ileten her ifadeye ilahidir diyebiliriz...
gerçeğin bilgisini veren her söze de...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sorguç Yazdı:
bi insan zaten iyi olmanın ne demek olduğunu bilir örnek tuvaletten sonra ellerini yıkamasını bilir ilişkiden sonra yıkanmasını bilir insanları öldürmemesini yalan söylememesini zina yapmamasını vs. vs. bunları insana din öğütlemez iyi insan olduğunda zaten bilirsinki böyle olmasıgerekmez ozaman her iyi bişey yazana ve yazdırıldığını iddaa edene hemen inanacakmıyız. mesela insan hakları beyannamesi vb yazılarda iyi insan olmayı öğütler bu damı ilahidir diyeceğiz. birde kuranda geçen bilgiler çok net olmasa (idda edildiği gibi dünyanın döndüğü güneşin hareketleri ikidenizin karışmaması dünyanın katmanları) da bu bilgilerin birçoğunun belki hepsinin daha önceden bilindiği tezi hakimdir
|
|
|
merhaba,
insanlara iyinin ve kötünün NE OLDUĞUNU belleten O SÜPER GÜÇ, muhammed peygambere İYİ ve KÖTÜNÜN ÖLÇÜSÜNÜ bildiremeyecek kadar ACİZ mi?
selam olsun...
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
burada kayda değer soru şu...
madem tanrı insanlara iyiyi kötüyü ayırdedebilecek yetiyi verdi...
her insan bu yetisi nedeniyle yaptığı yanlışlardan sorumlu...
niçin bazı yerlere bunu tekrar hatırlatan kişiler gönderiyor...
bazı yerlere de göndermiyor...
hiç bir peygamberden habersiz yaşayıp gidenler niye var...
onlar için bir ayrıcalık mı var...
ben bu konuyu çözemediğimi belirtmeliyim...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
Yorumcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 mart 2010 Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
didar11 Yazdı:
slm yorumcu.. diyorsunuzki dünyanın yuvarlık olduğunu nerden bileceklerdi?? soruyorum size daha aya gidilmeden önce dinler dünyanın tepsi gibi olduğuna yada bi öküzün boynuzu üstünde olduğuna inanan ateistlermiydi ??verdiğin ayetin dünyanın yuvarlak olduğunu isbat eden tek bir delil yok!!!daha kuranın bir çok yerinde geceyi yaratan gündüzün aydınlığını bilimsel olarak açıklıycak bi veriyi bile sunamazken kaldıki dünyanın yuvarlak olduğunu isbat etsin.. bu gün vahhabiler bile hala Allahın semada olduğuna inanır ..dünyanın düz olduğuna ta peygamberin döneminde inanan araplar ellerini yukarı kaldırarak dua ederler.. birine kızdıkları zamanda gökteki sana lanet etsin derler..herlade bu insanlara bunları söyleyin diye bizler silahla konusturmuyoruz.. bir günesin etrafında dünyanın belli bi yörüngede tur atmasıyla gece gündüz olusur..ne günes doğar nede batar.. ama o zamanın anlayacağı bilimden uzak olmaları sebebiyle anca bu kadar anlayabilmisler kimsede bunları kınamıyor ki!!astronomide kuranla beslemeyen o dönemin baska kültürlerine bakarsanız araplardan astronomide sizden çok üstün olduğunu görürdünüz.. kuranı ben bilimsel mucize aracı görmek gayretinizle iman edeceksiniz bisey diyemem.. |
|
|
Dostum.Senin dünyadan haberin yok.İşkembeden atıyorsun.Kur"an hiç bir konuda somut bilgi vermez,bilgilerin ip uçlarını verir.O ip uçlarından hareketle,senin gibi kalın kafalılar,kafalarını çalıştırsın diye.Gören gözler için,Kur"an"da yok yok.Günümüzdeki ve gelecekteki tüm ilmi verilerin,icatların ip uçları Kur"an da fazlasıyla var.
Piri Reis"e atfedilen harita,Hz.Süleymanın inşa ettirdiği mısır piramitleri,ABD"nin Hiroşimaya attığı atom bombaları.v.b.gibi ilim veya bilgilerin hepsi vahiy ürünüdür.
Bunları sana Kur"an "da gösterirdim ama senin kafa basmaz ki
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
Yorumcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 mart 2010 Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sorguç Yazdı:
bi insan zaten iyi olmanın ne demek olduğunu bilir örnek tuvaletten sonra ellerini yıkamasını bilir ilişkiden sonra yıkanmasını bilir insanları öldürmemesini yalan söylememesini zina yapmamasını vs. vs. bunları insana din öğütlemez iyi insan olduğunda zaten bilirsinki böyle olmasıgerekmez ozaman her iyi bişey yazana ve yazdırıldığını iddaa edene hemen inanacakmıyız. mesela insan hakları beyannamesi vb yazılarda iyi insan olmayı öğütler bu damı ilahidir diyeceğiz.Tabii ki,ilahidir diyeceğiz.Çünkü insan,biri iblis"ten,biri Allah"tan(ruh) olmak üzere içinde iki meleğin veya iki değerin yer aldığı,bir yapıdır.Ruh,insanın içindeki Allah"ın elçisidir.İnsandan neşet eden bütün iyilik veya güzellikler insan içindeki,ruh"un ürünüdür,ruhtan kaynaklanmaktadır.Dolayesiyle ilahidir veya vahyi"dir.İnsandan neşet eden tüm kötülük veya eksikliklerde,insan içindeki iblisten kaynaklanır.Dolayesiyle şeytanıdır,şeytandandır. birde kuranda geçen bilgiler çok net olmasa (idda edildiği gibi dünyanın döndüğü güneşin hareketleri ikidenizin karışmaması dünyanın katmanları) da bu bilgilerin birçoğunun belki hepsinin daha önceden bilindiği tezi hakimdir Bu doğrudur.Çünkü Kur"an bizden öncekilerin,her bakımdan,bizden çok daha güçlü olduğunu söylüyor.Nuh kavmi,ortalama ömrün,950-1000 yıl olduğu bir kavimdi.Nuh kavminden sonra gelen Hud kavmi ise,Nuh kavminden daha güçlü idi.İşte..Kur"an bizden önceki bu muhteşem kavimlerin haberlerini,bilgi ve tecrubelerini bütün yönleriyle bize aktaran bir kaynaktır.
Demem o ki,sizinde tahmin ettiğiniz gibi,Kur"an"ın bize verdiği bilgilerin hepsi,daha öncedende biliniyordu.Bu bilgilerin daha önceden biliniyor olması,sana Kur"an"ın vahiy olmadığını mı düşündürüyor?
Bunca milletlerin,bunca medeniyetlerin çetelesini,6.yüzyılda yaşayan sizin ve şahsen benimde hiçte beğenmediğimiz Mekkeli Araplar mı tutmuş.
Selam ile.
|
|
|
|
Yukarı dön |
|
|
Yorumcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 mart 2010 Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
aliaksoy Yazdı:
Selam kardeşlerim;
Bu tartışmayı baştan sona okudum. Tüm katılımcıların, insana nimet olan akıllarını kullanarak soru sormaları, cevap vermeleri ve böylelikle gerçeği aramaları, özellikle bu eylemi yeni konu başlıklarıyla yeni yeni konulara taşımaları teslimiyetimizi ve sade bir insan olarak "dindarlığımızı" arttırıcı olması yönüyle umut verici. Aynen katılıyorum.
Son bir iki yıllık süreç içerisinde Kuran'ın evrenselliği / tarihselliği konusunu bu forumda çeşitli vesilelerle tartışmıştık. Keza, "Kuran'ın korunmuşluğu" konusunu da tartışmıştık.
Tartışmanın çıkış noktasında ileri sürülen itiraz ve deliller Kuran'ı anlama çabasının bir ürünü. Ancak burada müşkil bir durum var.
Kuran'ı anlama çabası ile Kuran'ı muhakkak ve muhakkak aynı ilk muhatapları gibi anlamamız gerektiği inancı birbirinden çok farklı şeyler.Bu çok yanlış bir düşünce.İlk muhatapların Kur"an"ı nasıl anladığı,nasıl uyguladığı,bizim için gaib"tir.Eğer ilk muhatapların,Kur"an"ı nasıl anlayıp,nasıl uyguladıklarını,atalarımızın yazdığı siyer,hadis veya rivayetlerden öğreneceksek,zaten Kur"an"ı okumamıza gerek yok.Konuyla ilgili söz konusu kaynakları okumamız yeterli olacaktır.Zaten,bütün islam dünyası da böyle yapmaktadır.
Kanımca ilki iyi, ikincisi ise dayanaksız bir durum.
Kuran'ı aynı ilk muhatapları gibi anlayabileceğimiz ve daha da ötesinde aynı onlar gibi anlamamız gerektiği inanışının temelinde, Kuran'ın evrensel ve tastamam korunmuş bir beyan olduğu inanışı yatmaktadır.Eğer Kur"an evrensel ve tastamam değilse,bizim Kur"an"ı okumaya,anlamaya çalışmamız aptallık olur.Çünkü belli bir zaman dilimindeki,belli insanlara inmiş,hemde eksik bir kitabı,asırlar sonra okuyup,uygulamaya çalışmak,bugünki Araplar açısından bile komik olur.
Kuran'ın evrensel olduğuna iman eden kişi, kendisini Kuran'a "doğrudan" muhatap görür. Bu inanışa göre Kuran her "siz" dediğinde, biz bunu "biz" diye anlamalıyızdır. Dolayısıyla Kuran'ın tüm emirleri, misalleri hatta dil özellikleri tarih ötesine sıçrayarak bu güne ve bize hitap etmektedir.Evet.Aynen böyle.Ve Ben,böyle olduğuna iman edenlerdenim.
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, bu yargı ezberlenmiş bir yargıdır.Hayır.Bu ezberlenmiş bir yargı değil.bu Allah"ın lutfuyla,farkedilmiş bir yargıdır.Aksini iddia ediyorsan,hodri meydan.Bana yöresel olan,evrensel olmayan bir ayet,ya da Kur"an"ın eksik bıraktığı veya es geçtiği bir konu söyle. Bütün ezberlenmiş yargılarımız gibi bu dahi sorgulanmalı ve test edilmelidir.Buyur,o zaman.Benim bu yargımı test et.Eğer edebiliyorsan.
Bu hususun detaylarına "dil" referansını konu edinen ayetleri delil getirerek evvelce değinmiştik. Hatta bu konu ile doğrudan bağlantılı olan, Kuran'ın korunmuşluğu ve "Son Nebi" inanışını da irdelemiştik.Ben okumadım,görmedim.Bir daha anlat,bir daha irdeliyelim.Ne dili.Hangi dilden söz ediyorsun? Kur"an"ın dili,güzelce açıklanmış ve kelimeleri sağlamlaştırılmıştır.Kur"an harfiyen korunmuş ve Muhammed de son nebi ve elçidir.Aksini düşünüyorsan,anlatta öğrenelim.
Gerek soru soran kardeşlerimizin, gerekse bu soruları cevaplamaya çalışan kardeşlerimizin içine düştüğü zorlukların temelinde yatan konu kanımca budur.Evet.Temel konu bu veya bunlardır.Ama bu konuları anlamaya,herkesten çok sizin ihtiyacınız vardır.Lütfen,biraz tutarlı olun.Evrensel ve tastamam olmadığını düşündüğünüz bir kitaptan,insanlara önerilerde bulunmayın.
Kuran'ı, içinde bulunduğmuz zaman ve zeminin koşullarına uyduramayınca, Kuran'ın evrensel olup olmadığını bir ön mesele olarak görüp irdelemek yerine, onun beşer sözü olduğu hususunda kestirme bir çıkarım yapmak kanımca aceleci bir yaklaşımdır.Kuranın yöreselliği veya tastamam olmadığı hakkında,siz acele karar vermiş olmayasınız?
Zaten Kuran'ın Allah kelamı olduğu konusu subjektif bir kabule dayalıdır.Bu avam için böyledir.Kur"an"ı farkedenler için,Kur"an"ın Allah kelamı olduğu objektif bir kabuldur. Bunun kati, şeksiz ve şüphesiz bir delili olmaz.Bunun delili olur.Ama bu delil,kişinin iç dünyasında olur.Ben,sizin iç dünyanıza giremeyeceğim için,bu sizin için bir delil olmaz.Bu delil,sizin içinizde de var.Bence siz,iç dünyanızdaki delili aramaya devam edin.Buna çok ihtiyacınız var.
Bunun yanında Kuran'ı anlama çabamızın amacı da önemlidir. Kuran'ı anlama çabamızın amacı nedir ? Forumlarda tartışmak ve bu suretle "sıkı bir ehli kitap" olmak mı, yoksa yaşadığımız zaman ve zemin içerisinde karşılaştığımız tüm deliller / veriler arasında bir bilgi kaynağı olarak ondan azami istifade etmek mi ? Her ikiside olabilir.Ama ben,hareketlerimi Allah"ın rızasına uygun yapabilmek için Kur"an"ı okudum,okuyorum.Yani ben,sizin gibi Kur"an"ı sadece bilgi edinmek,sonrada Kur"an enteli olarak takılmak için okumuyorum.
Tartışmalar boyunca ileri süreceğimiz tüm hususlar hangi hayrın arttırılmasına, hangi şerrin giderilmesine katkı sağlayacak bunu her daim akılda tutmalıyız.Ne hayır,ne de şer,benim umurumda değil.Benim derdim,Kur"an"ıma,yani en büyük ilahima atfedilen yanlış anlayışlarla,mücadele etmektir.
Kardeşlerim,
Kuran ve kendisinden önceki kitapların konu benzerliklerinin yanında "üslub" farklılıklarının bulunması bile tüm kitapların tarihsel bir nitelik taşıdığının kanıtıdır. Eğer Kuran bilgisi bu gün indirilecek olsaydı aynı şimdi okuyup bildiğimiz gibi mi indirilirdi ?Evet.Aynen bugünki gibi indirilirdi. Kapsayacağı meseller, irdeleyeceği konular, benzetmeler, edebi üslub, kelimeler tıpa tıp aynı mı olurdu ? Evet.Bunlarda tıpa tıp aynı olurdu.Çünkü Kur"an"ın Allah"ı,geçmiş ve geleceği bilir.Ayrica,şunu da bil.Bu gezegene gönderilen ilk ve tek yazılı ilahi kitap Kur"an"dır.Piyasalardaki tevrat veya inciller,Kur"an"ın inzalinden sonra,atalar dini savunucularının mesheplerini Kur"an"a karşı korumak için ve Kur"an"dan sonra yazmış,kaleme almışlardır.Çünkü Kur"an"ın Allah"ı,daha doğrusu benim Allah"ım aynı insanlara dört ayri kitap gönderip,onlar arasında tefrika çıkartmaz.
Zira, aynı olurdu diyecek kardeşlerimiz aynı mantıkla Kuran'dan önceki kitapların niçin Kuran'la bire bir aynı olmadığını izah etmek durumunda kalacaklar. Ki bu soru, "tahrif" iddiası veya kabulünün çok ötesinde, değinilen meseller, irdelenen konular ve üslup farklılıklarını temel almaktadır.Yukarda açıkladım.
Kuran'ın önceki kitapların "bozulmuş, tahrif edilmiş" yerlerini düzeltmek yerine yenibaştan vahyedilmiş olması dahi, aynı kendisinden önceki kitaplarda olduğu gibi "tarihsel" olduğunun kanıtıdır. Yazık,dostum yazık.Sen bu Kur"an"ı hiç anlamamış,hiç farkedememişsin.Siz,nerden çıktınız böyle ya.Ne çabuk farkettiniz Kur"an"ın tarihsel bir kitap olduğunu.Lütfen,kaç yıldır Kur"an"ı inceliyorsunuz,söylermisiniz.İnanın çok merak ettim.
Kuran'la herhangi bir bağlantısı olmayan bir beşer hakimine bile, Zeyd bağlamında tartışılan konuyu götürseniz size önce "delillerinizi" sorar.
Hiç birimiz, bu konunun ne şekilde cereyen ettiği hususunda yetkin bir bilgiye ve müşahadeye sahip değiliz.Sen değilsin dostum.Ben sahibim.Zeyd de,karısı da köle tabakasına mensup kişilerdir.Zeyd peygamberin evlatlığı,karısıda peygamberin halasının kızı falan değildir.Söz konusu kadın peygamberle evlenmeyi çok arzu etmişti.Bundan dolayı,ücretsiz olarak peygamberle evlendi.Yani kadın kendisini peygambere bağışladı.Allah"ta nikahlarını kıydı.Bende bunu gördüm.Ama ben ayetleri senin gibi okuyarak anlamaya çalışmam.Ben ayetleri seyrederek anlamaya çalışırım.
Kuran'daki her kavram ve konuyu güncel paradigma ile anlama ve anlamlandırma çabası Kuran'a haksızlıktır.Yok ya.Dostum.Sen nerde yaşiyorsun.Mekke döneminde mi? Sen,mekke dönemi paradgmalarını kimden öğrendin ki?Atalarından mı?
Daha da ileri gidersek kendimize haksızlıktır. Allah'ın demediği şey hakkında "dedi" demek veya kastetmediği şey hakkında bunu kastetti demek ve inanç dünyamızı bu yargıya göre düzenlemek bizi buhrandan başkasına sürüklemez.Pes doğrusu.Sen,Kur"an"ı fıkıh kitabı mı zannediyordun.Her okuyan aynı şeyi anlasın.Şimdi beni iyi dinle.Allah"ın birliği de dahil,Kur"an"da yoruma açık olmayan tek bir ayet yoktur.Varsa söyle.Ve Kur"an"ı okumak veya anlamaya çalışmak,yani müslüman olmak,yani cennete talip olmak,risk almayı gerektirir.Ve insan olmak,buhranda olmaktır.Yani insanlar bunalımdadır(hüsran).Ve bunalımda olmaya da devam edeceklerdir.Herkes,Kur"andan anladığını samimiyetle söyleyecek,hatta haykıracak ki,düşünceler çarpışsın ve doğrulara ulaşılsın,insanlık,gelişsin,dönüşsün.Var mı öyle.Armut piş,ağzıma düş.
Bir beşer bile bir başka beşeri, ona vermediği bir şeyden mesul tutmazken, Alemlerin Yaratıcısından böyle bir tavır ummak, iç yüzünü bilemediğimiz hadiseler üzerine kurulu, bilmediğimiz bir dil ile indirilmiş bir beyandan Allah'ın bizi hesaba çekeceğine inanmak, bunu inanca veya inançsızlığa bir gerekçe edinmek Tanrı tasavvurumuzda bir takım sorunlar olduğunun göstergesidir.Dostum.Ben seni Kur"an ehli bir müslüman zannediyordum.Demek seni hiç tanımamışım.Terbiyesizliğin luzumu yok.Kur"an ı istismar etmene izin vermem.Kur"an,Kur"an diyerek,insanların düşüncelerinde Kur"an hakkında istifam yaratma.Neye,nasıl inandığını,adam gibi ortaya koy ve tartışalım.Kim demiş,Kur"an"ın bilmediğimiz bir dil üzere indirildiğini.Sen hangi dilde konuşuyor veya düşünüyorsan,Kur"an"da o dil üzere indirilmiştir.İstersen,önce bu dil sorununu bir tartışalım.Belli ki, senin kafan allak bullak olmuş.Maşallah.Sen Türkçe biliyorsun işte.Yoksa sen Kur"an"ın türkçe olduğunu bilmiyormusun? Yoksa okuyamadığın veya anlamını bilemediğin bir Kur"an kelimesi mi var.Varsa gönder bana.Ben,o kelimenin anlamını sana göstereyim.
Kuran'da seslenen kimsenin kim olduğu konusu, mutlaka bilmemiz gereken ve bu sebeple hesaba çekileceğimiz bir konu haline geldiğinde o sözün sahibi yeniden konuşur ve siz o seslenenin kim olduğunu bilebilecek bir kıvama erdiğinizde size onu sorar.İyi o zaman.İnsanlar hiç bir şey öğrenmeye çalışmasınlar.Böm böm baksınlar.Veya Ali Aksoy beye sorsunlar,olur mu?
Zannım o ki, hayat; ne ilk muhataplarına ne şimdiki "muhataplık" iddia edenlere böyle şeyler sorulsun diye var edilmemiştir. Yaratışın gayesi bu değildir. Çünkü bu gaye, yaratılan diğer şeylerle / şu anda görüp, duyup bildiğimiz şeylerle birlikte bir bütünlük arzetmiyor. Deme yahu.Yoksa Allah sen misin? Her şeyi biliyorsun da.
Allah'ın zatı zaman ve mekanndan münezzeh olabilir ama başta insan olmak üzere yarattıkları için böyle bir şey söz konusu olamaz. Bunun böyle olduğunu bile bile, o günün güncel sorunları, anlayış yapısı, yöresel özellikleri ile bu günü birbirine eşitlemek neredeyse "insanlık" alemini de zaman ve mekandan münezzeh görmek gibidir.Bu senin zannın.Beyinsizlik yapma.Sana ne o günün şartlarından,sorunlarından.Sen o günün şartlarından sorumlu değilsin.Bugüne gel,bugüne.Ya da,günümüz şartlarıyla örtüşmeyen bir ayet söyle bana da beni çıldırtma cahil adam.
Zatı zamandan ve mekandan münezzeh olan yaratıcının, böyle olmayan beşere hitap ederken kendisine göre değil, muhatabına göre seslenmiş olmasından daha doğal ne olabilir ? Bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu.Hani zaman sorunu,mekan sorunu,dil sorunu vardı.
Biz kendimiz bile, 2 yaşında bir çocukla 70 yaşında bir adama hitap ederken farklı farklı konu ve söyleme tarzıyla konuşup dururken, Allah'ın o günün koşullarına mahkum olan bir kavme onların içinde bulundukları anlama biçimine göre seslenmiş olması niçin garipsensin ? Dostum.Kur"an günümüz insanınında anlayacağı şekilde bize sesleniyor.Ama sen anlamıyorsun sen.İnan senin çok fena bir şekilde anlama sorunun var.
Eğer "beddua", o kavim içerisinde "meramını anlatmak" için bir araç ise elbette Allah, "onların" konuyu iyice kavrayabilmeleri için böyle sözler kullanmış olabilir.
Allah bu gün bize vahyetse bize çok normal gelecek bazı cümleler, bizden bin dörtyüz yıl sonra yaşayacak bir topluluğa da pekala "acayip" gelebilecektir.İnsan aynı insandır ve Kur"an gelmiş geçmiş ve gelecek tüm insanlara hitap eder.
Dil ve paradigma birbirine ileri derecede ilintilidir. Dolayısıyla evlatlık müessesesi gibi sosyal olayların anlamlandırılması da zaman ve zemin ile fevkalade ilintilidir.Hiç ilgisi yok.Sen Kur"an"ın anlattığı evlatlık konusunu hiç anlamamışsın.Sırası gelmişken söyleyeyim.Kur"an evlat edinme geleneğini kaldırmadı.Bilakis pekiştirdi,teşvik etti.Ama atalarının dinine göre düşünürsen,böyle saçmalarsın işte.
İçinde yaşadığımız zaman diliminde kimimiz kimimizi ücretli olarak çalıştırıyoruz. Bu bize gayet normal geliyor. Peki, bundan beşbin sene sonra, robotlar her bir işi üretip dururken bir insanın ücret mukabili çalıştırılmasına da aynı bu gün bizim baktığımız gibi bakılabileceğine emin miyiz ?
Kuran'ın ilk muhataplarının bu konulara nasıl baktığı ile ilgilenmek "entellektüel" bir meseledir.Hayır.Bu boşa dalanlarla boşa dalmaktır.Bu beyinsizce ataların dinini araştırmaktır. Asıl sorun biz bu gün bu konuya nasıl bakıyoruz ve nasıl bakmalıyız konusunda odaklanmalıdır.Ha bu doğru. Böyle olmalıdır ki, doğrudan bir hayır üretebilelim veya bir şerre engel olabilelim.
İnsanın her şeyi anlamaya çalışması başka, her şeyi idrak edebileceğine, idrak etmesi gerektiğine iman etmesi başka bir şey.
Tartışmalarımızı bu minval üzerinde sürdürürsek birbirimizi kırıp incitmeden, yani bir hayır elde edeceğiz derken daha büyük bir şer işlemeden bize verilen akıl nimetinin şükrünü eda edebiliriz.Sen bize Kur"an şöyle diyor veya Allah böyle diyor demeyin,böyle yaparsanız Allah adına konuşmuş olur veya Allah"a iftira edersiniz derken,Sen Kur"an ın tamamlanmamış ve yöresel olduğunu neye göre söylüyorsun?
Sen,ister Allah adına konuş,ister kendi adına konuş.Sonunda senin verdiğinde bir hüküm değil mi? Sen bunca hükümleri verme yetkisini kimden Aldın,Allah"tan mı?
Selam ile.
Esenlik üstünüze olsun.
|
|
|
|
Yukarı dön |
|
|
Yorumcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 mart 2010 Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KUR"AN"DA DİL SORUNU YOKTUR.
Dil olgusu,yağmurun yağması,güneşin doğması gibi ,insan iradesini aşan bir olgudur.Hiç bir aile veya toplum,birbirlerine meram anlatmak için kullandıkları kelimeleri,isteselerde çocuklarından kaçıramaz,koruyamaz.Bundan dolayı toplumların kullandığı kelimeler,nesilden nesile intikal ederek yaşamaya devam ederler.Ta ki,herhangi bir dili konuşan tüm insanların nesli yok oluncaya dek.
İnsanların kullandığı kelimelerin ömrü,o kelimeleri kullanan insanlardan çok çok daha uzundur,uzun olabilir.Hele,Kur"an gibi yüzbinlerce insan tarafından kolayca ezberlenebilinen,ezberlenen bir lisanın ömrü ve muhafazası,çok çok daha mümkündür,mümkün olur.Kur"an"ı ezberlemiş,onbinlerce ilk kuşak müslümanın dünyanın bir çok yerine hicret etmesinin sebebi,Kur"an"ı diğer insanlara da tebliğ etmekle birlikte,Kur"an"ı korumaya,muhafaza etmeye yönelikte idi.Çünkü,dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış,aynı dili konuşan,aynı kitabı ezbere bilen,on binlerce insanın kullandığı kelimeleri,hafızalarına kaydettikleri kitabı,ne değiştirmek,ne de yok etmek imkansızdı,imkansızdır.
Bundan dolayı,Kur"an"ın lisanı günümüze kadar korunarak gelmiş ve insan nesli devam ettiği sürecede korunup,yaşamaya devam edecektir.Ancak kelimelerin zaman içinde anlam değişikliğine veya anlam kaymasına uğramak gibi çok önemli bir handikapları var.Ancak böyle bir handikap Kur"an kelimeleri için söz konusu değildir.Çünkü Kur"an Allah kelimesi hariç,kullandığı her kelime için,3 tanede yedek kelime kullanmıştır.Bundan dolayı da herhangi bir Kur"an kelimesinin anlamını değiştirmek mümkün değildir.
Örneğin:Muhsin=Maruf=Tahhir=Tayyip.
Bu kelimeler eş anlamlı olup,aynı sıfatı vurgularlar.Kelimeler,iyi,güzel,hoş,temiz analamlıdır.
Başka bir örnek:Selat=Sadaka=Zikir=Zekat.Bu kelimelerde,aynı şeyi veya aynı eylemi vurgularlar.v.s.v.s.Ancak kelimeler,biribirinin tıpa tıp aynısı değildir,benzeridir.Yani aralarında küçük farklar vardır.Ama esas itibariyle aynı şeye dikkat çekerler.
Kur"an"da dil sorunu olduğunu iddia eden zavallı Ali Aksoy.Kur"anda anlamını bilmediğin veya analamdığın bir kelime veya ayet mi var? Varsa gönder bana.Ben,o kelime veya ayeti sana Kur"an ile tefsir edeyim.Ve bir daha kafanın basmadığı konularda da ahkam kesme.
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yorumcu Yazdı:
aliaksoy Yazdı:
Selam kardeşlerim;
...
Kardeşlerim,
Kuran ve kendisinden önceki kitapların konu benzerliklerinin yanında "üslub" farklılıklarının bulunması bile tüm kitapların tarihsel bir nitelik taşıdığının kanıtıdır. Eğer Kuran bilgisi bu gün indirilecek olsaydı aynı şimdi okuyup bildiğimiz gibi mi indirilirdi ?Evet.Aynen bugünki gibi indirilirdi. Kapsayacağı meseller, irdeleyeceği konular, benzetmeler, edebi üslub, kelimeler tıpa tıp aynı mı olurdu ? Evet.Bunlarda tıpa tıp aynı olurdu.Çünkü Kur"an"ın Allah"ı,geçmiş ve geleceği bilir.Ayrica,şunu da bil.Bu gezegene gönderilen ilk ve tek yazılı ilahi kitap Kur"an"dır.Piyasalardaki tevrat veya inciller,Kur"an"ın inzalinden sonra,atalar dini savunucularının mesheplerini Kur"an"a karşı korumak için ve Kur"an"dan sonra yazmış,kaleme almışlardır.Çünkü Kur"an"ın Allah"ı,daha doğrusu benim Allah"ım aynı insanlara dört ayri kitap gönderip,onlar arasında tefrika çıkartmaz.
...Hiç birimiz, bu konunun ne şekilde cereyen ettiği hususunda yetkin bir bilgiye ve müşahadeye sahip değiliz.Sen değilsin dostum.Ben sahibim.Zeyd de,karısı da köle tabakasına mensup kişilerdir.Zeyd peygamberin evlatlığı,karısıda peygamberin halasının kızı falan değildir.Söz konusu kadın peygamberle evlenmeyi çok arzu etmişti.Bundan dolayı,ücretsiz olarak peygamberle evlendi.Yani kadın kendisini peygambere bağışladı.Allah"ta nikahlarını kıydı.Bende bunu gördüm.Ama ben ayetleri senin gibi okuyarak anlamaya çalışmam.Ben ayetleri seyrederek anlamaya çalışırım.
...
Bir beşer bile bir başka beşeri, ona vermediği bir şeyden mesul tutmazken, Alemlerin Yaratıcısından böyle bir tavır ummak, iç yüzünü bilemediğimiz hadiseler üzerine kurulu, bilmediğimiz bir dil ile indirilmiş bir beyandan Allah'ın bizi hesaba çekeceğine inanmak, bunu inanca veya inançsızlığa bir gerekçe edinmek Tanrı tasavvurumuzda bir takım sorunlar olduğunun göstergesidir.Dostum.Ben seni Kur"an ehli bir müslüman zannediyordum.Demek seni hiç tanımamışım.Terbiyesizliğin luzumu yok.Kur"an ı istismar etmene izin vermem.Kur"an,Kur"an diyerek,insanların düşüncelerinde Kur"an hakkında istifam yaratma.Neye,nasıl inandığını,adam gibi ortaya koy ve tartışalım.Kim demiş,Kur"an"ın bilmediğimiz bir dil üzere indirildiğini.Sen hangi dilde konuşuyor veya düşünüyorsan,Kur"an"da o dil üzere indirilmiştir.İstersen,önce bu dil sorununu bir tartışalım.Belli ki, senin kafan allak bullak olmuş.Maşallah.Sen Türkçe biliyorsun işte.Yoksa sen Kur"an"ın türkçe olduğunu bilmiyormusun? Yoksa okuyamadığın veya anlamını bilemediğin bir Kur"an kelimesi mi var.Varsa gönder bana.Ben,o kelimenin anlamını sana göstereyim.
...
|
|
|
|
|
|
Yorumcu;
Bana verdiğin cevapta hakaretlerin dışında, sana cevap vermeye değer görmediğim düşüncelerini işaretledim. Sanırım, bu hususlarda forum katılımcılarına anlatacağın şeyler olacaktır.
Ben senin niçin gerilip hiddetlendiğini kavrayabiliyorum. Gerçek hep acı olmuştur. Kolay değil, Allah sabır versin.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
|
|