Gönderen: 26 kasim 2022 Saat 14:49 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kuranda da geçen İKRA kavramı, üzerinde düşünülmesi gereken bir kavramdır. Okunması istenen ve okumamız gereken nedir?
Lütfen Kuran demeyin. Öyle olsaydı Muhammed hayatayken Kuranı en kralından kitab haline getirtir (Allah kelamı bu ya ötesi var mı ???) ve muhafaza ettirirdi. Sizinde bildiğiniz gibi Kuran mushaf ve kitab haline "Ebubekirin bu konuda muhalefetine (Allah kelamı bu ya ne muhalefeti ???) rağmen" Osman zamanında getirildi. Ayrıca Osmanın toplattığı ve mushaf haline getirttiği Kuranın da orjinalinin olmaması (Topkapıdaki nushaların orjinalliği tartışmalıdır) diğer bir enteresan durumdur.
Dolayısı ile bozulmamış ve değiştirilmemiş olanın mushaf olması biraz abes ile iştigal gibi görünüyor.
Peki korunan Zikir nedir?
Rivayet der ki Cebrail Hirada Muhammede görünür ve OKU diyerek onu sıkar. O da ben okuma bilmem der.
Birisi size durduk yere OKU dese karşılık olarak ne cevap verirsiniz???
Valla ben şahsen "Okumayı bilmem demem" (ki Muhammed okuma da yazma da bilirdi. Ticaret kervanlarını getirip götüren sözleşmeler ve tahsilatlar ile hesap kitap yapan birisi, ayrıca Hudeybiye anlaşmasının altına Allahın Rasulu Muhammed yazabilen birisi) "Neyi okuyacağım?" diye sorarım
Burada ayraç Muhammedin okuma bilip bilmemesi değil, neyi okuyacağını bilmemesidir. Bu konuyu biraz düşünün...
Konuşulanlar bağlamında tarihsel figür olarak ortaya çıkan bazı ilginç kişiler de var.
-Mesela "Varaka bin Nevfel" çok enteresan bir karakterdir.
Muhammed'in ilk karısı Hatice'nin baba tarafından kuzeni olmuş Süryani rahibiydi. Muhammed'in Hatice ile olan evliliğinde şahitlik etmişti. Genelde kabul görmüş klasik kaynaklarda Hatice'nin Muhammed'i ilk vahyinin ardından Varaka'ya durumu açıklaması için götürdüğü geçer. Varaka
anlatılanları dinledikten sonra olayın bir vahiy olduğunu, Muhammed'e peygamberlik verildiğini ve eğer genç olsaydı onun destekçilerinden olmak istediğini belirtir. Nasıl bu derece kesin ve emin olabiliyor??? Hatta Varaka sayesinde arap yarım adasındaki Yahudilerin ve Süryanilerin çoğu Muhammedin peygamberliğini tasdik ediyor.
-Ebubekir Muhammedin peygamberliği döneminde hep perde arkasında kalan ama finansal olarak muhammedin en büyük destekçisi ve sponsoru olan kişi. Tüm servetini bu uğurda harcayabilecek kadar ve hatta kızını Muhammed ile evlendirecek kadar nasıl inanabiliyor??? Ve ilginçtir ki Muhammed sonrası halifelik için bizzat Muhammed ağzından ismi geçen tek kişi kendisidir.
-Bilali Habeşi Bilâl, Ümeyye b. Halef’in kölesi idi. Ümeyye b. Halef, Kureyş’in önemli kollarından Benî Cumah’a mensuptur. İslâmiyet’in zuhuru
sırasında kardeşi Übey b. Halef gibi Mekke’nin ileri gelenleri arasında
bulunuyordu. Mekke müşriklerinin, “Ne olurdu bu Kur’an Ümeyye b. Halef,
Mes‘ûd b. Amr, Kinâne b. Abdüyâlîl ya da Mes‘ûd b. Muttalib’e inseydi!”
şeklindeki sözleri onun toplumdaki itibarlı konumuna işaret etmektedir. Bu adamın kölesi koşulsuz bir biatla ilk müslüman olan 7 kişi arasında yer alıyor. Fazla uzatmadan ön bilgi olarak ismini verdiğim bu kişiler toplumda kendi sosyal mecralarında bilinen tanınan ve lider konumunda olan fenomen kişiler. Acaba bunların OKUmayı bilmeleri mümkün olabilir mi?
Varaka : Saygın bir Süryani Rahibi Ebubekir : Mekke'nin en zenginlerinden Bilal : Mekke'nin en nufuzlu kişisinin kölesi (arap spartaküs) Hamza : Amcası ve Mekkenin en çekinilen kişisi (Fatihin Fedaisi)
Araştırdıkça bulunacak kişiler enteresanlaşacaktır emin olun. Burada Sosyo Politik ve Sosyo Ekonomik düzene bir baş kaldırı ve değişim talebi var. Mekke ileri gelenlerinin karşı çıkmalarındaki en büyük sebep te bu. Ama neden???
Toparlamak gerekirse; Yazan ve vahyeden Allah mı? Yoksa vahiy olarak aktarılan ve yazıya dökülen "OKU"nan mı?
|