Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Allah, Kuran'ın neresinde sayın Haluk'un: "Allah benim huzurumda kıyam edin, ruku edin, secde edin diyor ve bunu yaparken benden yardım dileyin..." dediğini ve yine sayın prangasız'ın: " ... benim için kıyam edin, ruku edin, secde edin..." dediğini şahsen merak ediyorum. İsterseniz görüşlerinize dayanak yaptığınız ayetleri yazın da onlar üzerinden fikirlerimizi beyan edelim!

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Kur'anda geçen kelimelerin, sözcüklerin emirlerin anlamlarını bu şekilde anlıyorsanız size başka sözüm olamaz. Allah beni tesbih edin, zikredin ve yüceltin der. Anne babalarımız bile kendilerine saygı duyulmasını istiyorsa Allah ta bunun daha güzelini isteme hahkına sahiptir. Sizler bunları nasıl anlarsınız o herkezin kedi sorumluluğudur. Bu konularda daha öncede konuştuğumuz ve tartıştığımız için tekrar anlatmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Her insan yaptıklarından sorguya çekilecektir. SAYGILARIMLA  halukgta

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

     Efrayim

     Sevgili halukgta

     Kitabımızın hiç bir yerinde 'namazlarınızı kılarken kıbleye dönün' diye bir ayet yoktur diyorsun.Doğru diyorsun da, kitabımızın neresinde 'Adem ile Havva,Habil ve Kabil,,Amin(kabul et manasında),Sela var? Bunlar yanlış da olsalar artık dinleşmiş terimlerdir. Bir nevi kitabımıza iftiradır.

     İftira deyince,bir gazetenin yazdığı  bir hikaye geldi aklıma.Abuk sabuk bir hikaye ama mesajı önemli.

     Adamın biri, bir kızı evlatlık alıyor.Kız fettan çıkıyor.Karnı şişmeye başlıyor.Herkes adamın yüzüne tükürüyor.Adam 'ben yapmadım'dediyse de,kimseyi inandıramıyor.Kahrından ölüyor.Cennete gelince,içeri almıyorlar.Adam da, 'o bana yapılan bir iftiraydı,dünyada oldu siz de mi o iftiraya inanıyorsunuz' dediyse de kimseyi ikna edemiyor.Allah katına çıkarıyorlar.Allah'da şöyle diyor'Dünyada Meryem diye bir kadın vardı.Ben de Cebrail vasıtasıyla ruhumdan üfürdüm.İsa adlı bir oğlu oldu. Bu 'Allah'ın oğlu dediler.Ben bile bu iftirayı üzerimden atamadım,sen hiç atamazsın onun için senin yerin cehennemdir'der.

    Kısadan hisse...

    Kitabımızda yer alan beşeri terimleriyle,kitabımızın yanlış ve eksik yorumlarıyla ve yanlış hadislerle mücadele,her müslümanın CİHADI olmalıdır.

    Sevgi ile,

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın Efrayim Bey. Kur'anın bahsetmediği ve Rabbim katından olan hiç bir isim yada bilgiler bizleri ilgilendirmez, elbette içimize giren hurafelerdir bunların bir çoğu.

 Gelelim kabul et, amin konusundaki sözlerinize. Fatiha suresinde ne diyordu hatırlayınız lütfen.  Yanlız sana ibadet ederiz yanlız senden yardım dileriz. Bakara 186. ayetinde Allah, bana dua edenin çağrısına cevap verirrim der. Araf 56. ayette, ürpererek ve ümit ederek dua edin der. Dua konusunda yüzlerce ayet vardır. yani Allah bizlerin kendisinden istekte bulunmamızı söyler. Bizlerde yaptığımız duaların kabulu için elbette ne olur dualarımızı kabul et diyerek, Rabbim e yakaracağız bundan daha doğal ne olabilir?

Allah yarattığı kullarından kendisinin tesbih edilmesini ve yüceltilmesini bekler. Bakara 185. ayetinde, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister der bizlere. Bakara 21. ayetinde yine Allah bizlere; Ey insanlar! Sizi de sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin ki, korunabilesiniz der. Demekki Allah kullarından bir ibadet bekliyor. Bu ve buna benzer birçok ayetler vardır ki Allah kendisine nasıl ibadet edileceğini gösterir. Hatta savaç halinde dahi elçisinin imamlığında önderliğinde kıyam, ruku ve secde ettiği örneğini dahi verir.

Bizler kulları olarak neler yapmalıyız herşey kur'anda vardır yeterki sözlerin, kelimelerin anlamlarını değiştirmeden okuyalım ve anlıyalım. her beşer yaptıkları ile sorumlu olacaktır. Kimin daha doğru anladığını Yüce Rabbin huzurunda göreceğiz. SAYGILARIMLA  Halukgta

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

        Efrayim

        Sevgili halukgta

        Amin, Tevrat'ta yer alır, 4 İncil'de de yer alır. Kitabımızda yer almaz. putpereslikten kaynaklanan bir beşeri terimdir.Özü Amon-ra'dır.Güneş tanrısıdır.

        Sizin gibi temiz, masumhane düşünenler sayesinde ve bazı art niyetliler sayesinde Fatiha'da 'Amin' diyerek,bilerek veya bilmeyerek Allah'a şirk koşuyoruz.

        Sevgi ile,

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın arkadaşım fatihada amin demenin normal olduğunu benmi söyledim size, yoksa sizmi benim yerime söylüyorsunuz? Amin sözcüğüne gelince doğrudur kur'anda geçen bir sözcük değil. Bu kelimenin gerçek anlamı nereden topluma geçmiş bunu tam olarak bilemem. Sizin anlattığınız ve buradan geçmiştir denilen bir vakadır bunu anlatanlar var, ama tam doğruluğu konusunda kesin bir kanıt yoktur.

 Tüm İslam alemi, insanlık amin sözcüğünü ne anlama gelerek kullandığını biliyor. İslam dini pamuk ipliğine bağlı bir din değildir. Allah amaca ve niyete bakar. Siz bu anlatılana inanıyorsanız amin demezsinizde Rabbim kabul et inşallah dersiniz. Buda hepimizin genelde yaptığı bir yakarıştır. Fakat amin diyenleri şirk ile aynı kefeye koymak yanlıştır bana göre. Daha doğrusu Rabbin yemin ederek kolaylaştırdım dediği dinine, kitabınada uymaz.

Günümüz geleneksel islam dininde insanlara, İslamiyeti öcü olarak neredeyse gösterip ne yapsan günah zihniyeti ile toplumu karabasan bir toplum haline getirmişlerdir. Amin diyenlerin şirk koştuğunu söylemekte benim için aynı düzeydedir. Bu sözcüğü söyleyenler dualarının kabulü için Allah tan destek beklediği anlamı veriyorlarsa bu kelimenin günümüz yüz yılında geçmişte ne anlam verildiğinin hiç bir önemi yoktur. Öyle kelimeler vardırki yüzlerce yıl önce çok farklı anlamlarda kullanılmış olduğu çıkmıştır ortaya, fakat hiç kimse geçmişteki anlamında kullanmaz. Çünkü toplumun içine yeni anlamıyla girmiştir. Bu tür konuları böyle büyütüp şirk ile eş değerde tutarsak, bizim dini saptıran hurafelerle yaşatanlardan hiç bir farkımız kalmaz. SAYGILARIMLA  Haluk GÜMÜŞTABAK

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Allah'ın "haram dolunaylar"ı zikretmediği öne sürülemez. Çünkü zikrediyor. Örneğin 2:185'te SICAK DOLUNAY anlamında "şehru ramazân"ı zikrediyor.

SICAK DOLUNAY "yasak dolunaylar"ın ilki olup yılın sıcak dönemini başlattığı için sıcak, avlanma yasağını haber verdiği için de yasak diye tanınmıştır.

Bakın o, yılın sıcak zamanı olan yazın içindedir. Asla soğuk kışın içinde değil. Allah'ın bu gerçeğine sırtımızı dönüp "Sıcak dolunay soğuk kışa denk gelse de eyvallah," diyemeyiz. Akıl var, izan var.

9:2'de açıklanıyor ki inananlar müşriklere dört dolunay (erba'ate eşhur) süre tanımıştır. Uyduruk bir öykü değil bu. Kuran ayeti. Allah'ın gerçeği.

"Erba'ate eşhur"dan kasıt ise YASAK DOLUNAYLAR anlamındaki "eşhurul hurum"dur (9:5).

*

Kuran'da takvime bağlanmış olan tek yasak, "avlanma yasağı"dır:

İnananlar!

Size yasakkken av hayvanı öldürmeyin (5:95)

Size helalken avlanın! (5:95).

"Yasak dolunaylar"da avlanmak yasaktır çünkü av hayvanları, Allah'ın gökleri ve yeri yaratırken düzenlediği doğal ve biyolojik takvime bağlı olarak, yılın o sıcak döneminde üreyip yavrularını büyütürler.

Avlanmak onun için o dönemde yasaktır.

. 

Hayır! Savaş yasağı diye bir yasak yok. Ne zaman saldırıya uğrarsanız o zaman savaşıp kendinizi savunacaksınız, yasak dolunaylar dahil (9:36, 2:217).

*

"Sıcak dolunay"ın yıl içindeki yerine gelince, "yasak dolunaylar"ın ilkidir o. Çünkü Allah "FURKÂN sıcak dolunayda indirildi," diyor (2:185).

FURKÂN "Allah'ın elçisi ile birlikte savaşın!" buyruğudur (9:86). O buyruğa itaat edenler içtenlikle; isyan edenler ise yalandan iman etmiştir. FURKÂN onları birbirinden seçip ayıracak.

İlkin o emir indirilmiştir ki insanlar ona itaat ya da isyan edebilsinler. Mevcut olmayan bir emre itaat ya da isyan olur mu?

"Yasak dolunaylar"ın ilki "sıcak dolunay"dır; yıl içindeki yerleri ise 2:185 ve 9:81'de açıklanıyor:

Sıcak dolunay ile başlayan (2:185) ve "Bu sıcakta sefere çıkmayın!" (9:81) dedirtecek kadar sıcak olan dönem. Sıcak yaz dönemi. 

*

ŞEHR dolunay demek. Yılın sıcak mevsimini haber verdiği için sıcak dolunay (ŞeHRu ramazân) diye anılan o dolunay, tam olarak Haziran 21'den sonraki 0-30 gün içinde görünür. O kadar ayan beyandır yani meŞHuR. Ve dakiktir.

Ne zikredilmemesi, ne belli olmaması.

Sakalı cahiliyenin nesi küfrüne kaptırmışız. Şöyle silkinip bir kurtarabilsek, başımızı kaldırıp gökyüzüne özgürce bir bakabilsek tabak gibi göreceğiz o dakik meŞHuR yasak dolunayı.

Bi gıdımcık gayret, bi gıdım.

Sevgi ile,

Hasan Akçay 

______________________________

*Kamerî yılın "haram aylar"ından Zilkade, Zilhicce, Muharrem birbiri ardına gelir ama Recep çeker başını gider. Ve araya hiçbiri haram olmayan bir sürü ay girer. 

Kuran'a aykırı bu laçkalığı neden görmez insanlar?

1. Muharrem,
2. Safer,
3. Rebîulevvel,
4. Rebîussânî,
5. Cemâziyelevvel,
6. Cemâziyelâhir,
7. Recep,
8. Şaban,
9. Ramazan,
10. Şevvâl,
11. Zilkade,
12. Zilhicce.