HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: Tevbe sûresi: çeviri, yorum Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Mektep Yazdı:

 Haram-lar yapilmamasi gereken-ler ise mescidi haram yapilmamasi gerekenlerin idare noktasi,sistemi.Bu inananlarin neler yapmasi degilde neler yapmamasi gerektigi hakkinda bireyi ve toplumu ilgilendiren bir sistem veya yapi (beyt)

Tevbe 17 de Allah'in inananlara gosterdigi yapilmasi ve yapilmamasi gerekenler,duzen ve denge noktasi olan mesacidellahi degilde...Kendi kalipsiz,dogru bir olcegi bulunmayan kanun,sistem ve duzenlemelerle ugradiklari ve ugrattiklari,haksizliklara zulumlere maruz kalmalarina ve bunlari gore gore sahit olmalarina ragmen, bu kurduklari karsit mescit ve yapilar ile diretmeleri... ''İyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz!" diye gerile gerile yemin de edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar'' 9/107 ki bu yuzdendir mesacidellahi kurma kapasitesine erisememeleri ve becerememeleridir.

Tek yaptiklari (bagliliklari) engel olmaktan baska birsey degildir. Islik calmak, el cirpmak, tezahurat A ci, B ci gibi olup gercegi engellemektir. ve Allah'in dedigide olmakta.. ''O halde, inkâr etmekte olduğunuz için tadın azabı.'' 8/35 etrafimiza bakinca bu azabi gormekteyiz sanirim.(8/34,35,36 bkz.)

Tevbe 18 de o mesacidellahi kuracaklarin ozellikleri acik ve net.

 Eger o kapasitede degilse kisiler onlarin kurduklari mescitler karsi mescitlerdir,sistemlerdir,yapilardir ve problemlidir,problemdir.

9/108.O mescidde hiçbir zaman (namaz için) durma. İlk gününde takva (Allah korkusu, saygısı ve kötülükten korunma) üzere kurulan mescidde durman daha lâyık ve uygundur. Onun içinde temizlenip arınmayı sevenler vardır. Allah da çokça temizlenenleri sever.

9/109.Yapısını, Allah'tan korkup (kötülüklerden) sakınmak ve O'nun rızâsına erişmek (temeli ve niyeti) üzerine kuran mı hayırlıdır, yoksa yapısını, çökmek üzere bulunan bir yar kenarına kurup da onunla beraber Cehennem ateşine yıkılıp giden mi hayırlıdır ? Allah zulmeden topluluğu doğru yola eriştirmez.

Merhaba Mektep kardeşim. 5 Sorum var. Lütfen cevaplar mısınız.

Onların "o ev"in önündeki salâtı ıslık çalıp engel olmaktan ibarettir – Ve mâ kâne salât uhum ındel beyti illa mukâen ve tasdiyeh (8:35).

 

Allah "mescidler"e Allah’ın mescidleri (9:18), "o ev"e evim diyor (22:26).

 

MESCİDLER: Allah’ın evi

O EV: Allah’ın evi.

 

Buradan "o ev"in bir mescid olduğu ortaya çıkar. Çünkü iki ev aynı eve eşitse o iki ev bir birine eşittir. Tıpkı şunun gibi: 2 + 2 = 4, 3 + 1 = 4,  2 + 2 = 3 + 1. Ve değerli Abdurrahman hocamıza göre MESCİD şehir demek.

 

Soru 1: Ortak koşanlar hangi şehrin önünde salât ediyordu?

 

Gayri müslimlerin getirdiği ticaret malları Harem* dışında satın alınır... Kaçak olarak Harem'e giren müşrikler Hıl bölgesine çıkartılır. http://www.fecr.gen.tr/kavramlar/harem.html

 

Ortak koşanlar Mescidi Harâm’a yaklaşmasınlar – Fe lâ yakrabul mescidil harâm (9:28).

 

Mescidil Harâm eğer Mekke ise ortak koşanlar Mekke’ye yaklaşmıyacak. Allah’ın buyruğu bu. Lütfen dikkat edelim, "girmeyecek" değil "yaklaşmayacak!"

 

Soru 2: Gayrimüslim tüccarlar Mekke sınırının ne kadar uzağında durdurulacak?

 

Soru 3: Hıl bölgesinde avlanan bir gayrimüslimin vurmaya çalıştığı hayvan Harem sınırına doğru kaçarsa o gayrimüslim, sınırın ne kadar uzağında durup "Benden buraya kadar!" diyecek?

 

Mescidil Harâm Abdurrahman hocamıza göre Mekke’dir, Haluk Bey’e göre İbrahim nebiye inen din. Size göre nedir?

 

Soru 4: Kimin dediği doğru?

 

Her kentte kanlı bıçaklı kavgalar, cinayetler, hattâ toplu kıyımlar olur. Örneğin 2006'da şeytan taşlanırken Mina'da  367 kişi öldü. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=20001 0 (Şeytan taşlama yeri olan Mina'daki CEMERAT, kentin orta yerindeki Mescidi Harâm'ın çok çok çok uzağında.)

 

http://www.islamiforum.com/index.php?showtopic=2060 (Cin Mescidi, Mescidi Harâm'ın birkaç kilometre uzağında.)

 

Bakara 191'de "Onlarla Mescidi Harâm'ın önünde savaşmayın! - Lâ tukâtil ûhum ındel mescidil harâm" diyen Allah'ın buyruğu bu açıdan okunduğunda Mescidi Harâm eğer Mescidi Harâm olarak alınırsa yerine getirilebilir. En azından gerçek şudur: ALLAH'IN bu buyruğu koskoca bir kente oranla mescid gibi dar bir alanda daha kolay yerine getirilebilir. 

 

Soru 5: Mescidi Harâm Mekke olarak alınırsa Allah'ın "Orada savaşmayın!" diyen buyruğu uygulanıyor denebilir mi Mekke'de kanlı bıçaklı kavgalar, cinayetler, toplu öldürmeler olup dururken?  

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

hasakcay: Ve değerli Abdurrahman hocamıza göre MESCİD şehir demek.

Soru 1: Ortak koşanlar hangi şehrin önünde salât ediyordu?

Ortak koşanlar Mescidi Harâm’a yaklaşmasınlar – Fe lâ yakrabul mescidil harâm (9:28).

Mescidil Harâm Abdurrahman hocamıza göre Mekke’dir, Haluk Bey’e göre İbrahim nebiye inen din. Size göre nedir?

Soru 4: Kimin dediği doğru?

_______________________

 

O (malum) müşrikler o yıldan sonra o Mescidi Haram'a/Mekke'ye yaklaşmayacak/yaklaştırılmayacaklar. 

 

Soro 1'e cevap: El-Beyt bir şehir/Mekke değildir. Ben hiç bir zaman El-Beyt'e şehir demedim/demeyeceğim/demem.

El-Beyt'e Nübüvvet evi/Allah'ın resulü dedim. Allah'ın resulü'nü dinletmemek içindir bu şiddetli tepkileri. Böyle tekfir ediyorlardı.. O nedenle ayet "tekfir etmeniz sebebiyle, tadın azabı!" ile noktalanmış.

Bu ayetin bir benzeri de: " Ve Kafirler dediler: Bu Kuran'ı dinlemeyin, gürültüye boğun! ..." (41/26). Devamındaki ayette de; "Yaptıklarına karşılık azabın en kötüsünü tattıracağız o kafirlere" (41/27) diyor. 

"İlğav fîh" leri "mukéen ve tasdiye" leridir.

 

Kimin dediği doğru? Hasan hocaya göre onun dediği, bana göre de benim dediğim doğru. Eh, bir diğerine göre de onun dediği doğrudur!

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

El-Beyt bir şehir/Mekke değildir. Ben hiç bir zaman El-Beyt'e şehir demedim / demeyeceğim / demem. 

Merhaba Abdurrahan hocam. Elbet "El-Beyt şehirdir," demediniz ama "mescid"den kastın ŞEHİR olduğunu öne sürdünüz. Nitekim Mescidi Harâm'dan kasıt Mekke şehiridir iddiası bunun uzantısı. Soru 1'le ilgili önaçıklamamı lütfen göz önüne alır mısınız:

 

Allah "mescidler"e Allah’ın mescidleri (9:18), "o ev"e evim diyor (22:26).

 

MESCİDLER: Allah’ın evi

O EV: Allah’ın evi.

 

Buradan "o ev"in bir mescid olduğu ortaya çıkar. Çünkü iki ev aynı eve eşitse o iki ev bir birine eşittir. Tıpkı şunun gibi: 2 + 2 = 4, 3 + 1 = 4,  2 + 2 = 3 + 1. Ve değerli Abdurrahman hocamıza göre MESCİD şehir demek.

 

Soru 1: Ortak koşanlar hangi şehrin önünde salât ediyordu?

 

Kimin dediği doğru? Hasan hocaya göre onun dediği, bana göre de benim dediğim doğru. Eh, bir diğerine göre de onun dediği doğrudur!

 

İşte ben de buna itiraz ediyorum ya. Allah’ın ne demek istediğini haluk, abdurrahman, hasan beyler belirleyemez. Allah’ın ne demek istediğiyle ilgili beşerî yorumlar O’nu bağlamaz.

 

Allah ne diyorsa onu demek ister.

 

Allah O EV diyor, o ev demek ister. SİSTEM (ya da Nübüvvet evi / Allah'ın resulü) demek istediği beşerin yorumudur; Allah’ı bağlamaz.

 

Eğer Allah’ın ne demek istediği beşere kalırsa beşer alır bu niyet üretme işini zincirleme götürür. Allah’ın ne dediğini devreden çıkarır. Artık, din Allah’ın ne demek istediğine dair yorumlar olup çıkar.

 

Size göre de bir secdegâhYani SECDE YERİ. Bu, yorum değil. MESCİD "secde yeri"dir. MESCİDİ HARÂM "Mescidi Harâm"dır. Tıpkı nasıl EV ev ise, YERYÜZÜ yer yüzü, GÖKYÜZÜ gökyüzü ise.

 

Allah'ın ne demek istediğine dair "niyet okumalar zinciri"ne, Amerika’yı yeniden keşfedercesine, bir de "secde"yi katmanın bence lüzumu yok.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Değerli Hasan hocam, merhaba.

Yanıldığınız; "Allah'ın dediği/ Allah'ın ne dediği" ... O yere yada bir yere "Mescidi Haram" demiyor/dememiş Allah. Allah Arab'a yeni isimler öğretmiyor. Arab'ın isimlendirmelerine uyuyor. Arap oraya Mescid'i Haram demiş... Nitekim Kudüs'ün diğer bir adı da Beyt-ül-Makdis'dir.  

Neden sadece dört duvar ile çevrili yere ev diyeceksiniz? İçinde durulan, barınılan, yaşanılan her yer; her delik, kovuk, yuva, çadır, mesken, ağaç, mağara, ova, dağ, orman, deniz, vs bütün dünya, canlıların evidir. Sonuçta dünya da bir evdir; bütün zihayat için o beyt-ül-ma'murdur. Sakf-ul-marfu' da gök, yani bu evin çatısı.   

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Kitap halkının Allah'a ve âhiret gününe inanmayıp Allah'ın ve elçisinin yasakladığını yasak saymayan ve gerçek dini din edinmeyenleriyle, onlar boyun eğip kendi elleriyle tazminat ödeyinceye dek, savaşın (29).

 

Yahudiler "Uzeyr, Allah'ın oğlu!" dediler; Hıristiyanlar "Mesih, Allah'ın oğlu!" Ağızlarıyla üretiyorlar bunu. Tıpkı onlardan önce yalanlayanların yaptığı gibi. Yok etsin Allah onları! Nasıl da fır dönüyorlar! (30). Allah'ın yanı sıra hahamlarını ve ruhbanlarını rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de. Kendilerine, tek olan Allah'a tapmaları buyuruldu oysa. Allah’tan başka ilah yok. Onların ortak koştuklarından uzaktır O (31). Ağızlarıyla Allah'ın ışığını söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, yalanlayanlar istemese de, Kendi ışığını tamamlayacak (32).

 

Elçisini yola iletiş ve gerçek din ile yolladı O, ortak koşanlar istemese de Kendi dinini  öteki bütün dinlere üstün kılmak için (33).

 

İnananlar! Hahamların ve rahiplerin çoğu halkın malını hileyle tıkınırlar ve Allah'ın yoluna engel olurlar. Altını, gümüşü biriktirip te Allah’ın yolunda harcamayanlara korkunç bir azabı duyur (34). Bunlar cehennem ateşinde kor haline getirildiği gün alınları, yanları, sırtları bunlarla dağlanacak. "İşte bencilce yığdıklarınız!" denecek; "Tadın o yığdıklarınızı!" (35).

 

 

Tevbe sûresinin  bu 29-35. ayetleri İslamın Hristiyanlığa ve Yahudiliğe bakışını yansıtıyor. Olumsuz bir bakış. Nedeni her halde Bizans hududunda ALLAH ÇOK diyenlerin ALLAH BİR diyenlere savaş ilan etmesidir. Devir: Tebuk seferinin öncesi.

 

Ayet 29'daki CİZYE "ceza"dan geliyor, جزي. CEZA ise dilimizde her zaman SUÇUN bedeli anlamına gelir ama Arapçada bazan İYİLİĞİN bedelidir. Yani ödül. Örneğin Necm 41: SONRA onlara ödülleri eksiksiz verilir - Summe yuczâhul cezâel (الجزاء) evfâ.

 

Yûnus 52: Sonra, suç işleyenlere denildi ki "Tadın bitmeyecek azabı! Size yalnızca kendi yaptığınızın bedeli ödetilmiyor (تجزون) mu!"

 

CİZYE budur. Örneğin savaş "tazminat"ıdır. Kişi, yaptığının bedelini öder.  Durduk yerde savaş açıp insanların canlarını alanlar, mallarını yağmalayanlar, evlerini yakıp yıkanlar… savaşı kaybedince elbet o zararı ödeyecekler. Bunu DÜZENLİ VERGİ diye çarpıtmanın lüzumu yok.

 

*

  

Ayet 30: Yahudiler "Üzeyir, Allah'ın oğlu!" dediler - Ve kâletil yehûdu uzeyrun ibnullah .

 

 

Ezra decrees that all Jews must divorce their wives if the women are not Israelites. Uzeyir, İsrail oğullarına ant içiriyor.

http://www.mycatholictradition.com/saints-of-old-ezra.html

 

 

Uzeyir’in Kitabı – Karma evliliğe lanet (Uzeyir'in kendi ağzından)

 

1.Şimdi bunlar olurken prensler bana gelip dediler ki "İsrail halkı ve hahamları ve Leviler iğrenç tavırlı yerli halktan ayrışmadılar… 2.Onların kızlarıyla evlendiler. Oğulları da öyle yaptı. Öyle ki kutsal döl yerli halkla karıştı…"

 

Uzeyir’in ateşli söylevi 

 

3.Bunu duyunca aklım başımdan gitti; pelerin ve giysimi parçaladım, saçımı sakalımı yoldum… 12.(Dedim ki) o halde kızlarınızı o insanların oğullarına vermeyin  ve onların kızlarını oğullarınıza almayın…

 

Halkın cevabı

 

3.Jehiel oğlu Shechaniah: "Rabbimize söz veriyoruz ki Yahudi olmayan eşlerimizi boşayıp onlardan doğanları evlatlıktan atacağız…" 5.Bunun üzerine Uzeyir ayağa kalktı; haham başlarına ve Levilere ve halka bu sözü tutacaklarına dair ant içirdi. (Uzeyir'in Kitabı, http://biblescripture.net/Ezra.html)

 

 

Hristiyanlığın TESLİS denen Allah-Allah'ın oğlu-kutsal ruh "üçleme"si Yahudilikte yok. Ayrıca, Yahudilerin "Uzeyir Allah'ın oğlu!" dediği de yok. Buna rağmen Tevbe 30'da  Allah neden öyle dediklerini belirtiyor?

 

Çünkü Yahudilere göre Uzeyir, tıpkı Allah gibi, din yasaları yapan aşkın bir varlık. Böylece Uzeyir o dinin kurucusu yapılmış; Allah'ın oğlundan bile ötede bir konuma getirilmiş. Uzeyir Allah olmuş.

 

Oysa Allah hükmüne kimseyi ortak etmez (18:26). Dinin kurucusu O'dur; yasalarını yapmak O'nun tekelindedir. İnsanlar dinin kurulmasında yer alan yasalar yapamazlar:

 

Yoksa onların ortak koştukları var da din yasaları mı yapıveriyorlar Allah'dan izinsiz - Em lehum şurekâu şeraû lehum min ed-dîni mâ lem ye'zen bihillah (42:21). 

 

İnsanların yasaları beşerî olup ülkeden ülkeye ve bugünden yarına değişir. O beşerî yasaları dinin yapısına yerleştirmek rablik taslamaktır; dine uygun ilan etmek ise kuruntunun ta kendisi.    

 

Örneğin Yahudi dölünün kutsallığı ile ilgili yasa din yasası değildir. Allah hiçbir soyu ayrıcalıklı yaratmamıştır. Ateşten yaratıldığı için Ademden daha üstün olduğunu öne süren İblis'i ise lanetlemiştir. Kanıt olarak bu yeter. 

 

*

 

Ayet 31'de dile getirilen sapış ta bu. Allah'ın yanı sıra hahamlarını ve rahiplerini rabler edindiler. Yani? O din adamlarının yasak dediğini yasak bildiler (9:29). Oysa dinde yasak koymak ta din yasası yapmakla mümkün; ona ise Allah'ın izni yok - mâ lem ye'zen bihillah (42:21) 

 

 

 

Kendilerini din adamı sayan imamlar, rahipler, hahamlar... aslında Allah'ın îlahlığından pay çalan fırsatçılardır. Allah'ın onları din adamı atadığı filan yok. İcat ettikleri ruhbanlığa gelince, onu Biz yazmadık onların üzerine; gûya Allah'ın hoşnutluğu için kendileri icat ettiler ama onun da gereğini hakkıyla yerine getirmediler (57:27).   

 

O çalıntıya meslek saygınlığı kazandırmak için özel giysilere bürünür, kasılıp hava basarlar. Halkın malını hileyle tıkınırlar. Örneğin Kuran kursları verirler. Allah'ın o kitapta ne dediği ile zerre kadar ilgisi yoktur o sözde kursların. Varmış gibi gösterip halkı kandırırlar. Ücret alırlar. 

 

Gerçekte şu ya da bu konumda olmak değildir İslamın insandan istediği; Allah’ı kâle almaktır (49:13). Yoksa, kendilerini o konuma yerleştirip o üniformalara bürünenlerin içinde de üzerine düşeni pek âlâ yapan olur (5:44); yapmayan olur (5:63) tıpkı öteki insanlar gibi. 

 

Yasal açıdan ise (şer'an) hepiniz birsiniz -ba'd ukum ba'dâ (3:195); yasalar herkese eşit uygulanır, halkın malını hile ile tıkınmak için ruhban hinliği yapanların dışında. George Orwell'in "Animal Farm"daki deyimiyle, herkes eşittir ama onlar daha eşittir.

 

*

 

 Hristiyanlar "Meryem oğlu Mesih, Allah'ın oğlu!" dediler.

 

Oysa Allah'a göre İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir (3:59).

RUH, Meryem'e insan şeklinde göründü (19:17).

"Ben Rabbinin elçisiyim," dedi (19:19).

Ve Meryem'e "ruh"umuzdan üfledik (21:91).

Kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını onaylayan Meryem…  (66:12).

 

Kitap halkı! Dininizde haddi aşmayın; Allah hakkında yalnızca gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın elçisi ve "kelime"sidir. Allah Meryem’e "o"nu yani Kendisinden "ruh"u attı (4:171).

İnananların ayağı yere sağlam bassın, onlara müjdeler ve ışık ulaşsın diye KUTSAL RUH onu senin Rabbinden indiriyor (16:102). CEBRAIL Kuran'ı Allah'in izniyle senin kalbine indiriyor ki Kuran kendinden öncekileri doğrulasın ve inananlara müjdeler verip yol göstersin (2:97).


 

Kısacası RUH, Cebrail'dir. "Ruh"u yani "vahy"i ilettiği için ona RUH, KUTSAL RUH, GÜVENİLİR RUH deniyor. Tıpkı tarih profesörüne YÜRÜYEN TARİH denmesi gibi.

Kuranen ruh, vahiydir; başka hiç bir şey değil. İnsanın "Ruh şudur, ruh budur; şöyledir böyledir" deyip boyunu aşan sözler etmekten uzak durması da gerekir çünkü bu konuda insana verilen bilgi çok azdır (17:85).

 

 

Sonuç olarak

(1)Yüce Allah'ın Adem'e ve Meryem'e ruhundan üflemesi, onlara vahyen seslenmesidir.

(2)Madem ki Hz İsa Allah'ın "Ol!" demesiyle olmuştur anılan kelime de vahyî "Ol!" emridir.

 

Meryem oğlu Isa

 

Allah'tan bir parça değildir;

Kutsal Ruh değildir;

Allah'ın oğlu asla değildir.

Ruh, vahiydir; insanın içine üflenip bırakılmış olan ilahi bir parça değil. İnsanda ilahlık, ilahîlik yok. Aksi halde insanların sayısınca Allah olurdu. Hayır! ALLAH BIR.

 

 

*

 

Ayet 34: DİN ADAMLARININ ÇOĞU halkın malını aşırmakla yetinmezler; elde ettikleri altını, gümüşü yığarlar; Allah yolunda harcamazlar. Onları itici yapar bu AÇ GÖZLÜLÜK. Anlaşılmıştır ki Allah'ı değil dünya malını severler.

 

Çünkü

 

Hiç kimse aynı anda iki efendiye hizmet edemez.  Ya birinden iğrenip ötekini sevecektir ya da birine bağlanıp ötekine dudak bükecektir. Aynı anda hem Allah’a hem paraya  tapamazsınız (İncil, Luke 13).

 

Mal yığarlar (yeknizûne - يكنزون) sanki hiç ölmeyecekler gibi. Aslında ahrete ve oradaki yaptırıma inançları yoktur ya da yok denecek kadar az.   

 

Öte yandan, Allah’ı kâle alanların malında yoksulun payı vardır (70:24-25). Onlar sevdikleri maldan yoksula, yetime, tutsağa Allah’ın hoşnutluğu için verirler (76:8-9).

 

Ahret yaptırımının ayırdında olmayanlar ise "bana ne"cidir; "Yoksulu Allah doyursun!" derler (36:47). Oysa bu dünyadaki yaşam  insanın sınavıdır; Allah’ın değil. İnsan, Allah’ı kâle alıp yoksulu O'nun hoşnutluğu için doyuracak ki sınavı geçebilsin.

 



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gün yazdığı üzere Allah'ın önünde dolunayların sayımı on iki dolunay olup dört yasaklar onlardandır. Ayakta olan din budur. Onların içinde kendinize yazık etmeyin; ortak koşanlar nasıl sizinle topluca savaşıyorsa siz de onlarla topluca savaşın. Ve şunu bilin: Allah sakınanlar iledir (36).   

 

Devretmek küfüre küfür katar. Kafirler Allah’ın yasakladığını sayıma uydurup helal saymak için onu bir yıl helal, bir yıl yasak edip onunla saptırılırlar. Eylemleri onlara süslü gösterilmiştir. Allah yalanlayan topluluğu yola iletmez (37).

 

 

Ay, yerküreyi 29 gün 12 saat 44 dakika 3 saniyede dolanıyor.

 

 

Dolunaydan hilale: 10 gün

Hilalden yeni aya: 4 ya da 5 gün

Yeni aydan hilale: 4 ya da 5 gün

Hilalden dolunaya: 10 gün

 

Allah’ın ındinde dolunayların sayımı oniki dolunaydır... - İnne ıddeteş şuhûri ındellah isné aşere şehran…

 

Buradaki eş-ŞuHûR (الشهور) "ŞeHR"in çoğulu.

ŞeHR: ayın GÖZ ALICI görüntüsü, dolunay.

 

Aynı kökten gelen

meŞHuR: ünlü olup GÖZE ÇARPAN,

teŞHiR etmek: GÖZ ÖNÜNE sermek,

ŞeHiR: GÖZE ÇARPAN yerleşim alanı

 

*

 

ŞeHR dolunay anlamına geliyor, tamam. Peki, Araplar yılın on ikide biri anlamındaki "ay"a ne diyordu? Buna dair internette kolayca uşalılabilen iki kanıt var.

 

Birincisi: Bir kaya mezarın üstündeki yazı.

 

Khuraimat area, madain saleh image

 

El-Hicr'de kaya mezarlar.

 

"Salih nebinin kentleri" anlamında Madain Saleh de denen El-Hicr, Medine'nin 400 km kuzeyinde bir yer. http://www.zubeyr-kureemun.com/SaudiArabia/MadainSaleh.htm

 

Yılın on ikide biri anlamındaki "ay"a Araplar yarh derlerdi. Bu, Hicr kentinde bulunan bir kaya mezarın üzerindeki yazıda görülüyor, ki Muhammed nebiden aşağı yukarı 300 yıl öncesine ait on satırlık bir lanetlemedir. 


Bu mezar K b. H'nin El-Hicr'de ölen annesi Rakuş bint A'ya aittir. 162’nin temmuz ayı. Alemler tanrısının laneti, Rakuş bint A'nin ahfadı hariç, bu mezarı açan ve bir başkasını gömüp çıkaran saygısızın üzerine olsun. Lanet olsun... o gömene.

 

http://www.islamic-awareness.org/History/Islam/Inscriptions/ raqush.html  Dikkat edilirse alttan satır 4'te yarh-ı temmuz deniyor. Anlamı: Temmuz ayı. YARH: ay.

İkincisi: Ebrehe yazıtı. Ebrehe, ünlü fil öyküsünden de hatırlanacağı üzere, Muhammed nebinin doğduğu yıllarda Güney Arabistan’da ortaya çıkan bir Hristiyan kraldır. Yazıtta onun yaptığı savaşlar ve kazandığı zaferler anlatılıyor. Kullanılan dil Arapçanın Güney ağzıdır.

 Büyütmek için tıklayın: http://www.mnh.si.edu/EPIGRAPHY/e_pre-islamic/fig04_sabaean_ img.htm

 

Rahman’ın izni ile O’nun ulu Hristiyan kralı Ebrehe ki Sebe’nin, Zuridan’ın, Hadrmaut’un, Yemen’in ve sahillerle dağlardaki bütün aşiretlerin kralıdır, yazdı bu dizeleri Ma’ad aşiretiyle Nisan ayında yaptığı el-Rabiya savaşı konusunda.

 

Satır 3’te geçen B’WARHAN ZU THABATAN Nisan ayında demek. WARH "yarh"ın Güney ağzıyla söylenişi. Açıkça görüldüğü üzere Araplar Muhammed nebi döneminde de "ay"a YARH diyorlardı.

 

*

 

Allah ayet 36’da dolunayların sayımı diyor – ıddet eş-şuhûr. IDDET sayım demek; sayı değil. Bakın nüfus sayımı başkadır nüfus sayısı başka. Tıpkı bunun gibi dolunayların sayımı başkadır sayısı başka. Onun için mevcut meallerdeki dolunayların sayısı on ikidir ifadesi kesinlikle yanlış. Doğrusu: dolunayların sayımı on iki dolunaydır.

 

Allah, kullandığı kelimeler konusunda elbet özenlidir, seçici, hattâ titiz. Yûnus 5’te YILLARIN SAYISI derken IDDED ES-SİNÎN demiyor, ADED ES-SİNÎN diyor. Çünkü IDDED başkadır ADED başka. Allah özen gösteriyor, seçiyor, titizlik ediyor. O’nun bu titizliğine inat, bizim hoyratça "Boş ver! Ha IDDED olmuş ha ADED!" demeye hakkımız var mı?

 

Hangi süredeki dolunayların sayımından söz ettiğine gelince, ayet 2’yi yorumlarken "sıcak dolunay"ı anlatmaya çalışmıştım; "süre"yi belirleyen odur.

 

Sıcak dolunay, 26 Haziran 2010, Atina. http://www.flickr.com/photos/ayiomamitis/4738365402/

 

Allah "bir sıcak dolunay ile ondan sonraki sıcak dolunay arasında yer alan süre"deki dolunayların sayımından söz ediyor.

 

Örneğin,

 

2010 yılındayız. Bu yıla ait sıcak dolunay 26 Haziran akşamında göründü. Gelecek yıl 15 Temmuzda görünecek. O halde süre 26 Hazirada başladı; 15 Temmuz 2011’de sona erecek. Şimdi önce SÜRE 1’deki dolunayların dökümünü yapalım; sonra 2, 3, 4 ile devam edelim:

 

Kırmızılar ("haram aylar"dır) yasak dolunaylar, koyu kırmızılar ise 21 Hazirandan sonraki 0-30 gün içinde doğan sıcak dolunaylar. Onların her biri -arbe'atun hurum (9:36)- "dört yasaklar"ın ilkidir.

 

T:Temmuz, a:ağustos, e:eylul, e:ekim, k:kasım… olmak üzere

 

1: 26H-26t-24a-23e-23e-21k-21a-19 Oc 2011-18ş-19m-18n-17m-15h.

2. 15T-13a-12e-12e-10k-10a-9 Oc 2012-7ş-8m-6n-6m-4h.

3. 3T-2a-31a-30e-29e-28k-28a-27 Oc 2013-25ş-27m-25n-25m.

4. 23H-22t-21a-19e-18e-17k-17a-16 Oc 2014-14ş-16m-15n-14m-13h.

 

Görüldüğü üzere süre 2 ve 3’teki dolunayların sayısı 12’dir, tamam. Ama 1 ve 4’tekilerin sayısı 13.

 

"Dolunayların sayısı on ikidir ifadesi kesinlikle yanlış" derken kastettiğim işte bu idi. Kesinlikle yanlış. Çünkü o sayı bazen 12 oluyor, bazan 13.  Allah’ın "dolunayların sayısı 12’dir" dediği filan yok. Yanlış o hüküm; Allah yanlış hüküm vermekten arınmıştır.

 

Burada ard ardına gelen iki sıcak dolunay arasındaki süre tanımlanıyor. Dolunayların sayısı 12 olmuş ya da 13 olmuş, konu o değil. Konu, iki sıcak dolunay arasındaki süre.

Dolunayları sayacaksınız. On ikincide "Tamam!" diyeceksiniz. "Süre bu!" Sürenin tanımı için dolunayların sayısı en az 12 olacak; o, şart. 13 olması da Allah’ın gerçeği. Ama o şart değil.

 

SAYI tamamına ermemiş olsa bile sayma işi yani SAYIM on ikinci dolunayda tamamına eriyor.

 

Vurgulanan, "yasaklar"dır. Önemli olan, insanların onlara uyması. Yasakların ne zaman başladığı, ne zaman bittiği bilinecek ki uygulanması mümkün olsun.

 

*


Kafirler Allah’ın yasağını NESÎ hinliğiyle deliyordu. NESÎ, dolunayı bir sonraki süreye devretmek demek. Oysa Allah’ın ölçüp biçerek kurduğu düzene fesat sokmaktı bu; amansız zulümlere teşneydi:

 

Devretmek küfüre küfür katar. Kafirler Allah'ın yasak ettiğini sayıma uydurup helal kılmak için bir yıl helal, bir yıl yasak ilan ederler ve böylece NESÎ ile saptırılırlar (37) 
 
Şimdi lütfen süre 2’ye bir daha bakar mısınız. Orada 
12 Ekim
yasak dolunaydır.

 

1. 26H-26t-24a-23e-23e-21k-21a-19 Oc 2011-18ş-19m-18n-17m-15h.

2. 15T-13a-12e-12e-10k-10a-9 Oc 2012-7ş-8m-6n-6m-4h.

 

15 Hazirandaki on üçüncü dolunayı bir sonraki süreye devredersek 12 Ekim’e ne olur?

 

1. 26H-26t-24a-23e-23e-21k-21a-19 Oc 2011-18ş-19m-18n-17m-.

2. 15h-15T-13a-12e-12e-10k-10a-9 Oc 2012-7ş-8m-6n-6m-.

3. 4h-

 

12 Ekim, helal olup çıkar. İlahen haram kılınan 12 Ekim beşeren helal ilan edilir. Ardı yumak söküğü gibi gelir. Sıradaki 12 Eylul dolunayı helal ilan edilir, sonra 13 Ağustos ve 15 Temmuz. Av yasağı fiilen ortadan kalkar.

 


 

Oysa o dönem, av hayvanlarının yavrulama ve yavrularını büyütüp eğitme zamanıdır. Yasak ortadan kalkınca yavrular buna fırsat bulamaz. Büyüyemeden ve avcıya av olmak nedir öğrenemeden onunla burun buruna gelirler. Avcıyı koklayıp yalamaya kalkarlar. Anaları kendini ortaya atar. Sonra?


İnananlar! Size yasakken av hayvanı öldürmeyin (5:95). Size helalken avlanın – ve entum hurum (5:2). 
 
"Ve entum hurum" diyen Allah’ın "size YASAKKEN" anlamına gelen sözlerini de "siz İHRAMLIYKEN" diye çarpıtırlar. İyi de Arapların eskiden giydiği o donsuz giysiden av hayvanlarına ne? Keramet ihramda olduğuna göre ve o da yalnızca iki gün süren hac ibadetinin dışında giyilmediğine göre av yasağı anlamında haram aylar fiilen iptal edilmiştir.

 

Cahiliyenin ortak koşanları on üçüncü dolunayı devretmek anlamındaki NESΠfesadını bazan çıkarır bazan çıkarmazlardı. Hicrî takvimciler ise onu otomatiğe bağlayıp sürekli hale getirdiler ve Allah’ı hayattan dışladılar. O’nu hayatın içine tekrar sokmak amacında içten iseniz o fesadın önce tanısını yapacaksınız, sonra tedavisini.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

Selam sevgili hasakcay,

Daha onceki benzer tartismalarda da bahsetmistim ama gozunuzden kacti veya konu bazinda zit dusundugunuz icin dikkate almadiniz sanirim. Bunu, yanilmiyorsam gecen yil  sevgili haktansapmaz'in da katilimiyla tartismistik. Bu ev vs. meselesini..

Sizin  bence yanilginiz, Tevbe suresini Mekke fethi olarak algiliyor olusunuz. Halbuki ilk ayetleri , fetih sonrasini anlatiyor. Fethi degil.. Ebubekir'in hac emiri olarak gittigi  ve verilen ultimatomu okudugu yili..
Muhammed hayati boyunca kac kez hac etmis?

Allah ayni gunde, yani fetih gununde, hem insanlarin ekmek yedigi kazanci kaldirip, hem putunu elinden alip,  hem de olumle tehdit eder mi? Islam bu kadar acimasiz mi? Kalpleri isindirma nerde kaldi?

Ben size yanlis dusundugunuzu gosterebilmek icin, sizin daha once sormus oldugunuz bir soruyu, ayni sekilde size sormak istiyorum izninizle. Baska sorularim da olacak.

Siz hatirladigim kadariyla Tevbe/7'deki anlasmanin Hudeybiye Anlasmasi olmadigini ileri surmustunuz. Sanirim hala da oyle, ki 4 aylik sureyi anlasmaya cevirdiniz ve ateskes ilan ettiniz bir nevi..

1)
http://www.allahindini.net/tevbe-suresindeki-fetih-ve-hac isimli calismanizdan yorumlariniza dayali alinti yaparak;

-Huneyn ve Evtas, Taif 'deki kabileler,( Tevbe/7 ) inde'l Mescidi'l Haram(ev) yakininda midir? Kabe'nin avlusunda veya hemen avlu disinda mi yasarlar?

Cunku Muhammed'in, Mekke fethinden hemen sonra, yakin tarih olarak yaptigi savaslar bunlardir.

Dolayisiyla, devaminda sizin yorumunuzla degerlendirirsek sayet, musrikler (Enfal/35'deki)  Huneyn veya Evtas/Taif' de  salat ediyorlardi gibi bir garip durum cikmaz mi ortaya?

Cunku Mekke icinde yapilan baslibasina bir savas yok, ne fetih esnasinda, ne fetihten sonra.. Aksine Allah'in takdiri geregi neredeyse,  kan dokulmeden fethedilmis bir Mekke var.


Siz ozellikle bir savas durumu yaratmis haldesiniz ve ateskes kurgulamis haldesiniz. Oysa Mekke fethinde savas adiyebilecegimiz bir savas dahi yapilmamis, zaten Muhammed, karsi koymayanlara dokunulmayacaginin sozunu vermis.

2) Ev, Allah'in sistemidir, bildik anlamda bir yapi, Kabe degildir.

(enfal/35) Ortak kosanlar veya inanmayanlar, Allah sisteminin onune gecmeye calisip, islik calip, el cirparak, salata engel olmaya calisiyorlar. 
Muhammed teblig yapmadi mi? Insanlarla konusmadi mi? Inanmayanlar kendisiyle alay etmediler mi? Deli demediler mi? Bugun bile gercekten deli olana islik calinip satasilmiyor mu?
35. ayetin devaminda ne diyor? Tadin oyleyse azabi, inkar ettiginizden dolayi, ey inanmayanlar..

Bunu niye hic dusunmediniz? Bu tip yakistirmalar ve alay kitapta ayetle sabittir. (deli, cinli, sair vs.)

3) Donemde sadece muslumanlar yok, yahudiler ve hristiyanlar da ibadet ediyorlar kendi mescitlerinde/ibadethanelerinde..

Bu yuzden inanan bir hristiyanin veya yahudinin mescidi de Allah'in mescididir. Siz niye sadece muslumanlar olarak bakiyorsunuz ki donem cografyasina?
Sadece muslumanlar mi var o donem? Islamiyet yeni gelmis bir din henuz.. Hristiyanlik ve yahudilik daha eski.. Bu insanlarin da orada ibadethaneleri/mabedleri  olmali mantiken.. Bir tek islamda yok ki mescit/ibadethane anlayisi.. Islam en son gelen din..

Yahudiler ornegin nerde namaz kiliyor? Allah ne demek istiyor 9/108'de?
Veya hristiyanlara dair, o mescidde salat yapma diyor. Niye, ucleme yapiliyor cunku. Ortak kosuluyor.

Ebrehe bile gorkemli bir kilise yaptirmamis miydi?


4) Mescidi Haram'a bu yildan sonra yaklasmasinlar. Muhammed Ebubekir'i niye gondermisti, hac emiri olarak? Ebubekir buyuk hac zamani insanlara ne okumustu?
Artik ticaret yapilmayacagini, inanmayanlarin bundan sonra Mekke'ye giremeyecegini cunku goruldukleri anda oldurulecekleri ultimatomu verilmemis miydi?

Tevbe 2 de bahsedilen 4 ay , genel bir uyaridir ticari hac gununde.. Panayirlar bitince bitecektir.

Inanmayanlar  Mescidi Haram'a bu yildan sonra yaklasmasinlar.

 Mekke'ye bu yildan sonra gelemeyecekler.

Geleneksel ticari panayir duzeni yasaklandigi icin verilen ultimatomla, artik  tuccarlarin da Mekke'de isi olmayacagi da aciktir. Mekke'nin baska bir geliri var mi?
Niye Allah, Tevbe/28'de yoksulluga dusmekten korkmayin, bilin ki ben istersem bolluga garkederim diyor?

Gayrimuslim insan veya avlanan, zaten islamiyetten baska bir semavi dine mensup olandir. Muhammed'in baska dine mensup olanla problemi var mi? Allah'in Mekke'ye hristiyan veya yahudi sokmayin diye bir ayeti mevcut mudur? Varsa hangisi?

5) Onlar size savas acmadikca, Mescidil Haram'da(Mekke'de) savasmayin. Inananlar isteselerdi, Hudeybiye Barisi icin gittiklerinde savas edebilirlerdi bu ayet olmasaydi.
Mekke fethinde de benzeri savas olmayisinin sebebi budur, cunku savas acmamislardir. Direnen cok az sayida insan olmustur.
Savas acma vs. baska seydir, az sayida insanin direnmesi baska seydir.




__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

İddia şu: anılan SÜRE kamerî yıldır ve ŞuHûR onun içindeki aylardır. Her bir Kameri ay YAKLAŞIK 29.5 gün sürer ve bir Kameri yıl 354 gün olarak elde edilir...

 

http://tr.wikipedia.org/wiki/Hicri_Takvim

 

İyi ama Allah "ıddet"in YAKLAŞIK 12 olduğunu söylemiyor ki. O ıddet KÜSURATSIZ 12’dir ve dolunayların sayımında küsurat yok. Öyleyse biz de hesabımızı küsuratsız sayılarla yapmalıyız. Ancak bakın gerçek nasıl "Görün beni!" diye bağırıyor.

 

Aynı kaynak:

 

Ancak gerçek Kameri ay 29.5 günden 44 dakika 3 saniye daha uzun olduğundan 12 Kameri ayın belirlediği 354 günlük kuramsal Kameri yıldan 8 saat 48 dakika 36 saniye daha uzundur. 30 yılda bu HATA 11 gün 0 saat 18 dakika 0 saniye olacağından

 

Görüldüğü üzere kamerî yılın hesaplanması küsuratsız olamıyor. Ve 30 yılda varıp 11 gün 18 dakikalık bir "hata"ya dayanıyor. Allah ve matematik HATA yapmıyacağına göre yanlış olan, iddiadır. Bu bir.

 

İkincisi, YIL kavramı. Allah’ın açısından geçerli olan, "güneş yılı"dır. Kanıt örneğin Yûsuf sûresinde. Firavun düşünde 7 besili ineği 7 çelimsiz ineğin yediğini görmüştür. Bunu yorumlarken Yûsuf diyor ki:

 

what could pharaohs dream mean

 

Hep yaptığınız gibi yedi YIL ekip biçeceksiniz (seb’a SİNÎN). Yiyeceğiniz az miktarın dışındaki ürünü başağında bırakın (47). Ardından yedi kuraklık  gelecek ve tükettiğiniz azıcığın dışında öne ayırdığınızı yiyip bitirecek (48).

 

Burada Allah'ın, ekim ve hasattan söz etmek suretiyle, mevsimlere yollama yaptığı açık ve net. Mevsimleri ise ay değil güneş oluşturur. Yani anılan 7 hasat mevsimi yedi "güneş yılı"na karşılık geliyor. 


İki sıcak dolunayın arasına SÜRE diyelim. 7 bitek sürede yer alan dolunayların dökümünü ve o esnada geçen güneş yıllarını aşağıda görüyorsunuz.

 

İlk yıl: 2003, ama öncesinde 7 dolunay daha var. 

Son yıl: 2009, ama ardında 5 dolunay daha var.

7 + 5 = 12 dolunay. Bir de 18 Ocak 2003 dolunayı,

toplam 13 dolunaylık 1 SÜRE, ki en azından 1 güneş yılı eder.

 

2004'te 1 güneş yılı, 2009'da ise 6 güneş yılı doluyor. 1 tane de yukarda hesabını yaptığımız güneş yılı var, eder 7 ( 6 + 1). O halde uyum açık, net ve kesin: 7 bitek SÜRE = 7 bitek GÜNEŞ YILI

 

H:Haziran, t:temmuz, a:ağustos, e:eylul, e:ekim... kırmızılar yasak dolunaylar (haram aylar), koyular  sıcak dolunay olmak üzere

 

1.24H-24t-22a-21e-21e-8k-8a-18Oc 2003-16ş-18m-16n-15m+14h
2.13T-12a-10e-10e-8k-8a-7 Oc 2004-6ş-6m-5n-4m-3h
3.2T-31t-30a-28e-28e-26k-26a-25 Oc 2005-24ş-25m-24n-23m
4.22H-21t-19a-18e-17e-16k-15a-14Oc 2006-13ş-14m-13n-13m+11h
5.11T-9a-7e-7e-5k-5a-3 Oc 2007-2ş-3m-2n-2m-1h
6.30H-30t-28a-26e-26e-24k-24a-22Oc 2008-21ş-21m-20n-20m+18h
7.18T-16a-15e-14e-13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-9n-9m-7h

 

 

Yedi bitek SÜRE 7 Haziranda sona eriyor. Ben Denizli'ye yakın bir köydenim. Oralılar Haziranın ilk on gününde ekinleri biçmeye başlarlar. Yani örneğin 7 Haziranda ekinler olgundur; yedinci ürünü verir. İnsanlar 7 güneş yılında 7 ürün alırlar ve izleyen kurak döneme hazırlıklı girerler. Açlıktan ölmezler.

 

Allah güneş yılını işte böyle onaylıyor. Kamerî yılcılar Allah’ın gerçeğini istedikleri kadar çarpıtsınlar; 2009’un Nisan, Mayıs ve Haziran dolunayları bitek dönemin içindedir. İstedikleri yalanı uydursunlar. Allah, ekini tarlada dipdiri tutarak, yüzlerine vuruyor onların yalanını.

 

 

Şimdi de ayların "sayı"sını esas almak için on üçüncü dolunayı devredip NESÎ küfürünü otomatiğe bağlayan kamerî yıla bakalım. Buna uyan insanlar kendilerine tanınan 7 bitek sürede yalnızca 6 ürün alabilirler. Açıklaması ve kanıtı aşağıda.

 

1.24H-24t-22a-21e-21e-8k-8a-18Oc 2003-16ş-18m-16n-15m+
2.14h-13T-12a-10e-10e-8k-8a-7 Oc 2004-6ş-6m-5n-4m-
3.3h 2T-31t-30a-28e-28e-26k-26a-25 Oc 2005-24ş-25m-24n-
4.23m-22H-21t-19a-18e-17e-16k-15a-14Oc 2006-13ş-14m-13n+
5.13m+11h 11T-9a-7e-7e-5k-5a-3 Oc 2007-2ş-3m-2n-
6.2m-1h-30H-30t-28a-26e-26e-24k-24a-22Oc 2008-21ş-21m+
7.20n-20m+18h-18T-16a-15e-14e-13k-12a-11 Oc 2009-9ş-11m-

…9n-9m-7h

 

Görüldüğü gibi 7 sürenin son üç dolunayı 7 kamerî yıla çok gelmiştir; aslında bitek dönemin içinde oldukları halde dışlanıp kurak döneme devrediliyorlar. Kamerî yıla uyanlar o yüzden 11 Mart 2009’da "Tamam," diyorlar; "Vakit doldu."

 

 

Oysa 11 Martta ekinler henüz göktür; 2009’a ait o ürün alınamaz. 7 kamerî yılda yalnızca 6 ürün demek bu.

 

NESÎ küfürünün yol açtığı felaketlerden birisi yasak dolunayları oynak hale getirip av yasağını fiilen ortadan kaldırmaksa ikincisi işte bu. Yûsuf sûresindeki kıssadan hisse, feci bir aldanış. Ve aynı hal insanların şimdi başına gelse, açlıktan ölüm.

 

Hata hicreti başlangıç edinmekte mi? Hayır! Hata NESî küfrünü otomatiğe bağlayan kamerî yıla uymaktır. Madem ki Allah’ın ındinde geçerli olan, güneş yılıdır; güneş yılını esas alan ve Muhammed nebinin hicretini başlangıç edinen takvimi yapmak gerekir.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba sayın sasha.

 

-Huneyn ve Evtas, Taif 'deki kabileler, ( Tevbe/7 ) inde'l Mescidi'l Haram(ev) yakininda midir? Kabe'nin avlusunda veya hemen avlu disinda mi yasarlar?

 

Hayır. Elbet Taif bölgesinde yaşıyorlar. Ama müşriktirler; Allah'ın ve elçisinin ALLAH BİR ilkesinden ödün verip onlarla da andlaşması söz konusu değil. Tevbe 7 ile o müşrikler arasında bir bağ arıyorsanız o bağ budur.

 

Siz ozellikle bir savas durumu yaratmis haldesiniz ve ateskes kurgulamis haldesiniz. Oysa Mekke fethinde savas adiyebilecegimiz bir savas dahi yapilmamis, zaten Muhammed, karsi koymayanlara dokunulmayacaginin sozunu vermis.

 

Lütfen bağışlayın ama ateşkesin ne olduğunu bilecek kadar birikimim var. Ateşkes SÜRELİ andlaşmadır.  Örneğin inananların Mescid'de  ortak koşanlara "Yeryüzünde dört dolunay dolaşın!" demesinden ben onlara dört dolunaylık bir SÜRE tanıdıklarını anlarım; o yapılan bir ateşkes andlaşmasıdır. 

 

Sizin ateşkesten anladığınız başka olabilir; anlayış gösteririm ama sizden de beni hoş görmenizi ve tartışılması gereksiz konulardan uzak durmama izin vermenizi dilerim. Lütfen. 

 

Ev, Allah'in sistemidir, bildik anlamda bir yapi, Kabe degildir.

Bu konuda Abdurrahman hocam son iletisinde şunu söyledi:  O yere yada bir yere "Mescidi Haram" demiyor/dememiş Allah. Allah Arab'a yeni isimler öğretmiyor. Arab'ın isimlendirmelerine uyuyor. Arap oraya Mescid'i Haram demiş... Nitekim Kudüs'ün diğer bir adı da Beyt-ül-Makdis'dir.  

Cevap vermek gereğini duymadım. Çünkü Kuran bence Allah'ın sözüdür. Mescidi Harâm'a da başka bir ad verilebilir. Ama Allah ona Mescidi Harâm diyor, Mescidi Harâm'dır.

 

Allah GÖKLER diyor, göklerdir; YER diyor, yerdir; MESACİD ALLAH diyor, Allah’a secde edilen yerlerdir; EVİM diyor, Allah'a secde edilen evdir. SECDE ise insan tarafından fi tarihinden beri yapılmakta olan bir hareket. Resimlerle bunu göstermeye çalıştım. Amerika’yı yeniden bulmanın lüzumu yok.

Açıkladığınız öteki görüşleriniz de böyle. İzninizle şimdilik cevap vermiyeceğim.

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Mektep
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 31 agustos 2009
Yer: Scotland
Gönderilenler: 105
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mektep

Alıntı:
Allah "mescidler"e Allah’ın mescidleri (9:18), "o ev"e evim diyor (22:26).

MESCİDLER: Allah’ın evi

O EV: Allah’ın evi

Selam Degerli Hasan Akcay Hocam

Mescitler: Kanunlarin ,duzenlemelerin ,yurutmenin ,kararlarin alindigi ve uygulandigi yerler olarak goruyorum.Baskentler/Sehirler veya Meclisler,Saraylar, 9/107,108,109

ornegin isra suresi 1nci ayette  firavun iktidarina ait olan mescidi haram ve Serefli elci Musa mescidi harama yasaklar kanuna karsi yaptigi davranistan dolayi (Kasas/15 )mescidi aksa;ya yani medyene siginmistir. 

 Ornegin Bir Kisinin A ulkesinin degistirilemez veya ezilip cignenemez olan yasaklar kanununa karsi  uyguladigi hal ve hareketlerden dolayi ugradigi tepki nedeniyle sigindigi ,Adalet bakimindan daha toleransli,gelismis B ulkesidir.

Mekke Mescidi haram iken Peygmberimiz Medineye siginmistir.

Beyti: hazir ve amacli bir tas veya tugla yapita nazaran sistamatik yapi olarak goruyorum.22/26 evim den maksadin Allah'in inanlar icin hak gordugu  Allah’in sistem yapisini anliyorum.Burdaki beyt-ler sistamatik bir yapidan din/sistem yapisindan vurgulamakta.2/127 deki ''minel beyti'' beyt'ten yukselen yasamalar temeller.Misal;’’Allah’tan baska ilah/otarite yoktur’’. Yapsindan yukselen yasamalar

Ornegin ankebut suresi 41. ayette Allah tan baska dost veli edinenlerin;''onlari dost edinme amaci o kisilerin sistemine, dediklerine bi nevi uymaktir''.Ve bunun orumcek evinin fiziksel zayifligi ile sistamatik bir zayifligin ve zararin vurugusu yapilmaktadir.

Muhabbetle

Yukarı dön Göster Mektep's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mektep
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats