Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Ruhçu Öğretinin her yoldan insanları etkisi altına aldığını
söylemiştik. İncil ve daha eski kutsal kitapları değiştiren, evrimi,
reenkarnasyonu ve komünizmi binlerce yıldır insanlara aşılayan bu
şeytani oluşum 2. Dünya Savaşı�nı da çıkartmıştı.
Sadece Kuran korunduğundan, bu ruhçuluğun tuzağından insanları kurtarabilecek yegâne kaynak olduğunu da biliyoruz.
Maddi nimetleri ve dünyayı kötü gösteren, insanları sefilliğe ve
ızdıraba yönlendiren spiritüalizm yine bilindiği üzere 3. Dünya
Savaşı�nı çıkartmak için geceli gündüzlü çalışıyor.
Tasavvuf, kabala, New Age akımı, masonluk, ezoterik tüm örgüt ve
oluşumlar Kudüs merkezli tek bir dil, tek para biriminin geçerli olduğu
tek bir dünya devleti kurmaya hizmet ediyorlar. Yahudileri dünyanın
efendisi haline getirmek amacındalar.
Daha doğrusu işin içindeki, hatta tepedeki Yahudiler hedefin bu
olduğunu sanıyorlar. Gerçekte ise Yahudilerin bile kıyıma uğrayacağı
bir nükleer savaşı hedefliyor şeytanlar.
Değiştirilmiş Tevrat ile kendilerine vaat edilmiş toprakları gerekirse
katliamlar yoluyla ele geçirme yetkisinin verildiğine inanan Yahudiler
bu uğurda İsrail�i kurdular. Ülkemizin bir kısım topraklarını da içeren
haritaya kavuşuncaya kadar hiç durmadan her şeyi yapacaklar.
Spiritualist-ezoterik örgütler de var güçleriyle onlara hizmet ediyor
görünüyorlar. Hatta dediğimiz gibi Kudüs merkezli, Yahudilerin elinde
tek bir dünya devleti kurmayı hedefliyorlar. Komünizm bile bu amaca
hizmet ediyor, anahtarları savaşsız teslim almak için. Ulus devletleri,
dinleri ve bireyselliği ortadan kaldırıp, tek bir potada eriterek
kolayca emellerine ulaşacaklar.
Diğer yandan evrim ve ruhlar âlemi inançlarını insanlara aşılayarak,
hem insanların kendilerine zulmetmelerini sağlıyorlar, hem de gizlice
nazizmi-ırkçılığı yeşertip benimsetiyorlar. Tabii bu arada insanların
iç dünyasındaki tüm dengeleri alt üst edip istedikleri kıvama
getiriyorlar.
Bir de işin Hıristiyan-Evanjelist boyutu var. Bush gibi milyonlarca
Evanjelist de Yahudilerin kendilerine vaat edilen toprakları ele
geçirmesini istiyorlar. Çünkü Evanjelistlere göre İncil ve Tevrat�taki
kehanetler şunu söylüyor:
1-Bu yüzyılda Yahudiler kendilerine vaat edilen topraklara kavuşacaklar.
2-Bu noktadan sonra Yahudiler ile düşmanları arasında büyük bir savaş çıkacak.
3-Yahudiler yenilgiye uğrayacaklar ve bunun üzerine İsa yeryüzüne gelecek.
Yani ABD�nin İsrail�i güçlendirip diğer ülkelere saldırtmasının,
İsraillilerin hedeflediklere topraklara sınırlarını genişletmesine
yardımcı olmalarının temelinde kıyameti getirmek arzusu yatıyor.
Kısacası Evanjelist Hıristiyanlar aslında Yahudilerin uzun vadede
mahvolmalarını istiyorlar ki bekledikleri Mesih gelebilsin. Ve bu
Mesih�in kendilerini yani Evanjelistleri gökyüzüne alarak kurtuluşa
ulaştıracağını zannediyorlar.
Tüm bunların gerçekleşebilmesi için de öncelikle İsrail�in kurulması
gerekiyordu, kuruldu. Şimdi sınırlarının vaat edilmiş toprakları
kapayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor. Ki kıyamet savaşı aşamasına
geçilebilsin.
Tüm Avrupa ülkeleri bile avuçlarının içlerinde, tek düşmeyen kale
ülkemiz. Bu yüzden bir yandan doğrudan ABD ve İsrail�in dış
politikaları ile yıpratılırken, bir yandan da CİA ve Mossad,
ülkemizdeki ezoterik örgütlerle birlikte faaliyetleriyle bizi içten
istediklere şekle-kıvama getirmeye çalışıyor. Büyük İsrail�in
kurulabilmesi için, en büyük engel olarak gördükleri Türkiye�yi
parçalamaya çalışıyorlar.
Büyük Ortadoğu Projesi ve Irak�ın işgali de aslında Evanjelistlerin ve Yahudilerin bu hedefine hizmet ediyor.
Ülkemizdeki Hıristiyan misyonerlerin faaliyetleri de bu yöndedir.
Kürtleri ve Ermenileri bile ülkemizi zayıflatmak için maşa olarak kullanıyorlar.
İnsanımızı Kuran�dan islam�dan uzaklaştırmak için de her türlü
stratejiyi kullanıyorlar. Ateizm, New Age öğretiler-spiritualizm,
Kabala ve hatta tasavvufu yaygınlaştırarak, Kuran�daki gerçek İslam�a
insanımızın erişmesini engelliyorlar.
Kısacası müttefik bildiğimiz ABD ve İsrail, hakkımızda en ürkütücü
planları hazırlayanlar durumundalar. Sadece ülkemiz adına değil, aynı
zamanda tüm Ortadoğu ve hatta tüm Dünya adına uyanışa geçme ve bu
çılgın amaçları engelleme vakti.
Yoksa çok karanlık günler tüm insanlığı bekliyor. Özellikle 2012 yılı faaliyetlerinin hız kazanacağı dönem olabilir.
Düşman çok sinsi ve her türlü silahı kullanıyor. Sinema ve televizyonları bile�
Türkler olarak çok uyanık ve güçlü olmak zorundayız. Vücuda getirilmeye
çalışılan Armagedon�u engelleyebilecek olan kilit ülke biz gözüküyoruz.
Bu yüzden tüm planlar bizim üzerimize yapılıyor, sinsi çalışmalarla
gücümüz kırılmaya çalışılıyor.
*** Bu güçler komünizmin gizli propagandasını çeşitli yollardan yapıp duruyorlar.
Örneğin
Lemmings adlı ünlü bilgisayar oyunu(ki yıllar önce bu oyunun verdiği
gizli mesajı ben açıklamıştım yerli ve yabancı forumlarda) bireyin
bütün için kolayca harcanabileceği düşüncesini verdi.
Şirinler adlı ünlü çizgi film yıllarca bu felsefeyi aşılamaya çalıştı çocukların zihinlerine.
Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.
Şöyle bir hatırlayın Uzay Yolu gibi dizileri, neler oluyordu?
1-Para
kullanılmıyordu. Özel şirketler falan yoktu, herkes federasyonun
çalışanıydı. Kimsenin özel uzay gemileri de yoktu. Hepsi ortaklaşa
kullanılıyordu.
2-Hiç kimse ilahi bir dine inanmıyordu. Ama yoga
ve meditasyon yapan insanlar görülüyor, ruhçu öğretinin hakimiyetini
sezinliyorduk o kurgusal dünyada.
3-Tüm gezegenler tek bir federasyona bağlıydı. Ulus devletler diye bir şey de yoktu bu dizilerde.
4-İlk
bakışta evrensel kardeşliği savunuyor gibiydi ama derinine inilince tam
bir ırkçı felsefeye sahip olduğu görülüyordu bu dizilerin. Örneğin
Asyalı veya zenci görünümlü insanlar hiçbir zaman gemilerde kaptan
olmuyordu. Dizinin kahramanlarının savaştığı kimseler hayvanımsı
görünümlü başka ırklardan oluşuyordu. Anglo sakson tipliler her zaman
en üst yönetimdeler ve iyiler�
Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin �tek bir dünya devleti� hedefleri insanlara benimsetilmeye başlanıyor.
Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekiştiriyorlar ruhçular.
Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkatinizi çekerim.
Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar.
***
Yahudiler ve Evanjelistler boş durmuyor , film ve dizilerde
bizleri kötülemek amaçlı senaryolar kaleme alıp insanların
bilinçaltlarını yıkıyorlar.
Ramazan kağan Kurt'un belirttiği
üzere aynı şeyi yıllar önce Araplara yönelik yapmışlardı. Kötü Arap
imajını seksenli yıllar ve doksanların başlarında batılıların
zihinlerine sinema ve televizyonla yerleştirdiler.
Şimdi ise ne olduysa Amerikan film ve dizileri Arapları övmeye ama buna karşılık biz Türkleri kötülemeye başladı.
Gelecekte sıranın kimde olduğunu gösteriyor bu çabaları.
Ayrıca
"rapturealert.com" sitesine bakarsanız şimdiden Türkleri Yecüc Mecüc
olarak göstermeye çalıştıklarını görebilirsiniz(uydurma hadislerde de
yine Yahudi-Hristiyan kaynaklı aynı iftiraları görüyoruz).
Niyet belli, bugün Araplara yaptıklarını, gelecekte bizlere yapmak istiyorlar ve bunun psikolojik temelini kuruyorlar.
***
Dünyada din ve ülkeleri yıkıp tek dünya imparatorluğu kurmak
isteyenlerin maşası komünizmin aşılanma çalışmalarına dönecek olursak:
Bugüne kadar kimilerince ünlü oyun karakteri Mario komünizm ile ilişkilendirildi.
Kimilerince de Şirinler ...
Ünlü Lemmings oyununun gizli komunizm propogandası yaptığını yıllardır söylüyorum.
1-Tüm
Lemmingler tek tipler ve birbirlerinden en ufak bir farkları yok.Toplu
bir yaşam sürüp,oyunlardaki gezilerinde hep toplu halde hareket
ediyorlar.
2-Lemmings ifadesi hep komünistlerle birlikte anılan bir ifade olmuştur tarihte.
3-Bu
oyunda kollektivist başarı için bireylerin kolayca harcanabileceği
öğretisi aşılanıyor.Dikkat edin güle oynaya bir iki Lemmingin , hemen
her bölümde kendini feda ederek,yok ederek grubu kurtarması
isteniyor.Yani bütünün yanında bireyin değersizliği ve kolayca
harcanabileceği inancı ustaca aşılanıyor.Çaktırmadan "Önemli olan
bütünün çıkarıdır,bireylerin çıkarı önemsizdir" mesajı sürekli
bilinçlatına kazınmaya çalışılıyor.
4-Ve tabii ki durup duruken revolution(devrim) adı altında bir versiyonu çıkarmaları da niyetlerini sezinderen halka olmuştur.
***
Ruhçu öğretinin binlerce yıldır sosyalizmi insanlara aşılamaya
çalıştığını belirtip duruyoruz. Bu uğurda İncil gibi eski kutsal
kitaplara sızıp komünist felsefeyi aşılamaya çalıştılar.
Ve
durum böyle olunca da, olağanüstü zenginliklere sahip Davut ve Süleyman
peygamberler birer günahkar gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Konuyla
bağlantılı evvelden şöyle demiştim bir forumda:
Şeytanın
öğretisi olan ruhçu öğretiye göre dünya nimetleri ve madde kötüdür ve
bir leştir.Bu yüzden dünya nimetleri ve zenginlik içerisinde yüzen
kişiler bir şekilde "kirli" ve "günahkar" olarak gösterilmeye
çalışılır.Değişmiş İncil'de de bu olmuş,çok zengin olan Davut ve
Süleyman peygamberlere çeşitli iftiralar atılarak aslında zenginlik
kötülenmek istenmiştir.Hatta bu peygamberler tam bir peygamber bile
sayılmamış,birer günahkar kral gibi gösterilmeye çalışılmıştır.Yabancı
filmlerde görmüşsündür belki ,Davut ve Süleyman peygamberler sözde
günahkar ve isyankar birer kral olarak gösteriliyor.Etraflarında ise
yarı çıplak,ellerinde asaları olan fakir ruhbanlar dolaşıyorlar.sözde
asıl peygamberler bu sefil ruhbanlarmış gibi gösteriliyor,bu
peygambercikler Tanrı'dan aldıkları ayetleri onları iletiyor gibi bir
hava yaratılıyor.Çünkü ruhçu öğretiye göre erdemli ve iyi olmanın yolu
sefillikten ve dünya nimetlerinden el etek çekmekten geçiyor.Böyle
olunca da hristiyanlıkta,çok zengin ve nimetler içerisinde yaşayan
Davut ve Süleyman peygamberlerin peygamberliği tam kabul edilemiyor.Bu
yüzden onlara iftiralar atılıyor ve sanki gerçek elçiler onlar değişmiş
de çevresindeki sefil ruhbanlar,kahinler gerçek peygamberlermiş gibi
gösteriliyor.
Kuran ise bu iftiraları şiddetle yalanlar ve
gerçekleri yazar.Davut ve Süleyman peygamberler hem çok zengin hem de
çok erdemli insanlardır.Allah'ın en sevgili ve cennetlik kulları
arasındadırlar.Hatta Kuran'da Süleyman peygamber,belki de en çok övülen
ve cennettle müjdelenen peygamberdir.Çünkü Kuran'a göre bu
peygamberlerin daha bu dünyada cennetimsi bir yaşama
kavuşmaları,onların Allah'ın sevgili kulları olduklarını
göstermektedir.Kuran'a göre iyiler bu dünyada da güzellikleri yaşamaya
başlarlar.Ruhçu öğreti de ise bu durum tam tersinedir.
İncil'e komünist unsurların sokuşturulmasına Yahudi Essenlilerin aracı
olmuş olması muhtemeldir.Essenliler mezhebinin kolektivist olduğu
söylenmektedir. Marksist Yahudi yazar Max Beer de "Sosyalizmin ve
Sosyal Mücadelelerin Tarihi" adlı kitabında benzer şeyleri söylemiş. İncil'de serveti kötüleyen ve sol felsefeyi şırınga eden ifadelere örnekler:
"Size diyorum: Ne yiyeceksiniz, yahut ne içeceksiniz diye hayatınız için, ne giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı çekmeyin "
"İsa
şakirtlerine dedi: Ne yiyeceksiniz diye hayatınız için, ne giyeceksiniz
diye bedeniniz için kaygı çekmeyin. Çünkü hayat yiyecekten ve beden
giyecekten daha üstündür. Kargalara bakın, onlar ne ekerler, ne de
biçerler, ne kilerleri ve ne de ambarları var, Allah onları besler,
sizler kuşlardan ne kadar daha değerlisiniz?".
"Eğer kâmil olmak istersen git, neyin varsa sat ve fakirlere ver, göklerde hazinen olacaktır ve gel, benim ardımca yürü".
"Yine size derim: Devenin iğne deliğinden geçmesi zengin adamın Allah'ın melekûtüna girmesinden daha kolaydır".
Tabii
Kuran helal yoldan elde edilmiş zenginliği ve zenginleri överek
değiştirilmiş İncil(ler)in bu sinsi propogandasını suratlarına çarpar.
Ayrıca yukarıdaki değiştirilmiş incil sözünün de gerçeğini yazarak yine
deiştirilmiş kitapların ipliğini pazara çıkarır:
A'raf Suresi 40
Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var
ya, gök kapıları açılmayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden
geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle
cezalandırırız biz
Yani zenginler değil, büyüklük taslayanlar inkarcılar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremeyeceklermiş.
Kuran
değiştirilmiş eski kutsal kitapların ruhçu yalanlarını deşifre eder.
Zenginliği ve nimetleri över. Ve gerçekleri sunar. Zaten bu sayede
İslam'ın ilk dönemlerinde Müslümanlar birdenbire olağanüstü bir
medeniyete ulaştılar.
Ama ne yazık ki daha sonra birçok Müslüman
bile Kuran'ı değil, değiştirilmiş İncil'i hadis ve tasavvuf öğretileri
aracılığıyla takip etmeye kalkmış ve bugün sefilliğin-ruhçuluğun
pençesine düşmüştür.
***
Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.
Şöyle bir hatırlayın Uzay Yolu gibi dizileri, neler oluyordu?
1-Para
kullanılmıyordu. Özel şirketler falan yoktu, herkes federasyonun
çalışanıydı. Kimsenin özel uzay gemileri de yoktu. Hepsi ortaklaşa
kullanılıyordu.
2-Hiç kimse ilahi bir dine inanmıyordu. Ama yoga
ve meditasyon yapan insanlar görülüyor, ruhçu öğretinin hakimiyetini
sezinliyorduk o kurgusal dünyada.
3-Tüm gezegenler tek bir federasyona bağlıydı. Ulus devletler diye bir şey de yoktu bu dizilerde.
4-İlk
bakışta evrensel kardeşliği savunuyor gibiydi ama derinine inilince tam
bir ırkçı felsefeye sahip olduğu görülüyordu bu dizilerin. Örneğin
Asyalı veya zenci görünümlü insanlar hiçbir zaman gemilerde kaptan
olmuyordu. Dizinin kahramanlarının savaştığı kimseler hayvanımsı
görünümlü başka ırklardan oluşuyordu. Anglo sakson tipliler her zaman
en üst yönetimdeler ve iyiler?
Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin tek bir dünya devleti hedefleri insanlara benimsetilmeye başlanıyor.
Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekiştiriyorlar ruhçular.
Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkatinizi çekerim.
Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar.
*** Ruhçuluğun şeytani evrim, reenkarnasyon ve sosyalizm inançlarını
insanlara binlerce yıldır aşılamaya çalıştıklarını söylemiştik.Bu
uğurda kutsal kitapları bile değiştirmeye kalktı.Kuran hariç diğer dini
kaynaklarda bu emeline az çok ulaştı.
Zaten Hinduizmden tasavvufa kadar birçok pagan öğretide aynı öğeleri görüp duruyoruz.
Ondokuzuncu
yüzyıldan itibaren de bilim ve materyalizm maskesiyle aynı temcit
pilavını sunmaya, bu inançların yıkıcı etkilerini ve sonuçlarını vücuda
getirmeye çalışıyorlar.
Ve bu öğreti kendisine piyon olarak yahudileri de avucunun içine aldı.
Masonik
İlluminati örgütü de komünizm yoluyla dinleri ve ülkeleri yıkarak tek
dünya devleti kurma hedefindedir. Ülkeleri, özel mülkiyeti ve
bireyselliği yok edip, sürü psikolojiisindeki insanları Yahudilerin
emrine verecekler. Kudüs merkezli bir dünya devleti kuracaklar.
1829
yılında İlluminati NewYork'ta bütün din karşıtı unsurları birleştirerek
uluslararası bir organizasyon kurma kararı aldı. buna da Komünist
Enternasyonel denilecekti.
Clinton Roosevelt, Charles Dana ve
Horace Greeley'den oluşan bir komite bu yeni oluşumu finanse etmekle
görevlendirildi. Ayrıca yine bu komite, Karl Marks ve Engels'in das
Kapital ve Komünist Manifesto adlı kitaplarını da finanse etti.
İlluminati'nin
ünlü ve baş isimlerinden Albert Pike ruhsal rehberinden aldığı bir
mesajı dönemin örgüt başkanına bir mektupta iletir.
Pike,
komünizm, faşizm, siyasi siyonizm gibi ideolojileri kullanarak üç büyük
savaşın çıkmasını planlamıştı 1859-1871 yıllarında. Ve bu savaşların 20. yüzyılda çıkmasını arzuluyordu.
Üçüncü dünya savaşı da İsrail ile Müslüman ülkeler arasında çıkacaktır planlarına göre.
Tabii burada masonlar dünya hakimiyeti ve kendi öğretilerini tek din haline getirmek istiyorlar.
İşte
evanjelistler de bugün bu durumu kullanarak 3. dünya savaşını çıkartmak
ve akılları sıra İsa'yı yeryüzüne getirmeyi arzuluyorlar.
Yani
iki düşman kutup, şimdilik elbirliği içerisinde gözükmek durumunda
kalıyor. İleri vadede ise iki taraf da diğerinin ortadan kalkacağını
düşünüyor.
***
Jüri Lina Under the Sign of the Scorpion adlı kitabında Karl marks'ın
Frankizm'den çok etkilendiğini belirtiyordu. Frankistler de kıyametin
kopup yeryüzünün cennete dönüşebilmesi için günahın ve kaosun
arttırılması gerektiğini savunuyorlardı zaten.
Marks'ın masonluğa geçmesini sağlayan Haham Moses hess idi.
Hess,
başlangıçta komünizmi bir hayal olarak gören Marks'ı ikna etti ve onu
tamamıyla safına geçirdi. Kısacası perde arkasında Hohem Mess vardı ama
görünürde Marks sosyalizmi kaleme alıyordu.
Hess sınıflar arası mücadeleyi kullanarak Yahudiliğin amacına ulaşacağına inanıyordu.
Kendileri
dindar insanlar olmalarına rağmen, tanrısız bir sosyolist ideolojiyi
insanlara sunarak kimliklerini ve gerçek niyetlerini gizlediler.
Yine
marks'ın rehberlerinden olan Yahudi Levi Baruch, Talmud'daki "bütün
dünya zenginlikleri Yahudilerin olacak" hedefinin sosyalizm maskesiyle
gerçekleşeceğini düşünüyordu.
Dünyadaki devletleri ve
krallıkları yıkmak, ırkları birbiri ile karıştırmak, dinleri ortadan
kaldırmak , sonra da kolayca anahtarları alarak Siyanist Dünya
Devletini kurmak rüyasıydı.
Fakat yine bunu maskelemek için komünistler yahudiliği de kötüleyen yazılar kaleme aldılar.
Ama
Levi Baruch Marks'a yazdığı mektuplarda gerçek planlarından
bahsediyordu(Sallaste, "Les Origines secretes du bolschevisme" Paris ,
1930)
Marks Kabala ve Talmud öğretilerinden de çok şey almıştı.
Bu yüzden Yahudilerin dışında kalan insanların başlarına gelecekler onu
ilgilendirmiyordu.
Marks Komünist Manifestoyu yazmakla
görevlendirildi. Ve kaleme aldıkları , aslında A. Weishaupt ve Clinton
Roosevelt'in düşüncelerini geliştirilmiş haliydi.
İlluminati bu yolla "din halkların afyonudur" söylemini tüm dünyaya yaydı.
***
Moses Hess Yahudi olmayanlara milliyetçilikten kurtulmaları gerektiğini
aşılarken, onlara dünya dünya vatandaşları olduklarını söylüyorlardı.
Ama
iş Yahudilere gelince, tam tersine, koyu birer milliyetçi olmalarını
emrediyordu.(Moses Hess, Ausgewaehlte Schriften, Melzer Verlag, Köln
1962)
Bu komünist(ve de siyonist) haham Mess, "Roma ve Kudüs,
Son Milletler Meselesi" adlı kitabında (1862) Yahudilerin bir devlete
sahip olması gerektiğini savunmuştu.
Hess, düşüncelerini Tevrat,
Talmud ve Kabala'dan alıyordu yine elbet. Kitaplarında Yahudilerin
üstün ırk olduğunu açıkça vurgulamakla birlikte, dünya yönetimi
hakkının kendilerinde olduğunu da açıkça söylüyordu. Örneğin "Roma ve
Kudüs, Son Milletler Meselesi" (1862)...
Ve yine bu kitapta İbranice duaları da görülüyor.
Theodor Herzl de bir yahudi devleti kurmanın hayali içerisindeydi.
Değiştirilmiş Tevrat kehanetlerine göre Filistin'de kurulacak İsrail Yahve'nin Krallığı olacak ve tüm dünyaya hakim olacaktır.
Siyonistler
Filistine yerleşmeyi planlıyordu ama önemli bir sorun vardı. Yahudilik
dünyadaki hiçbir ülkede pek tarımla ve el sanatlarıyla uğraşmıyordu. O
yıllarda bir koloni kurmak için bunlar şarttı. Ama bir istisna ülke
vardı ve bu ülkede Yahudiler tarımla da oldukça uğraşmaktaydılar. Bu
ülke Rusya yani Rus Çarlığı idi.
Bu yüzden dikkatler bu ülkeye yöneldi. Çeşitli entrikalarla çarlık yıkılmaya çalışıldı.
Bu
arada Filistin'e göç etmek ve burayı ülke edinmek özlemi de devam
ediyordu. Ama bir yandan da Afrika'da Uganda'nın da geçici olarak yurt
edinebilineceği düşünüldü kimi siyonistlerce.Bu düşünce genel kabul
görmedi ve Filistenden toprak satın alınmaya başlandı.
Rusya'da Siyon'un Dostları örgütü kurulmuştu.
Zengin
siyonist bankerler Filistinden topraklar satın alırken, diğer yandan
oradaki koloni için gerekli olan Yahudi çiftçileri Rusya'dan getirtme
planı yapmaktaydılar.
Kaynakça
Turgut Gürsan
Ramazan Kağan Kurt
***
Bolşevik hareketi Yahudi çiftçileri Filistin'e göndermek ve
Rusya'ya hakim olmak için yapıldı. ABD'deki ve Avrupa'daki yeraltı
çetesi tarafından finanse edildi.
Ayrıca İlluminati'nin başındaki Rothschild ailesinin Rusya'yla geçmişten kalan bir hesabı vardı.
Troçki
gibi Yahudi casuslara Rus isimleri verildi(Troçki'nin gerçek adı
Bronstein). Bu casus gruplar Rusya'ya gönderildi ve İlluminati'nin
tabakası tarafından ülkenin yönetimi ele geçirilmeye çalışıldı.Yine bu
gruplar Rusya'nın her yerinde ayaklanmalar ve isyanlar çıkardılar.
Bu olaylara tanıklık etmiş Rus generalin ağzından da anlatılmaktadır:
Bolşevikler milyonlarca insanı katletti ve böylece
illuminati'nin hayalini kurduğu; dinden, özel mülkiyetten ve milli
şuurdan arandırılıp Yahudilerin hizmetine verilmiş bir dünyanın ilk
ciddi uygulaması gerçekleşir.
Artık Filistine çiftçi yahudileri aktarma yolu da tamamen açılmıştır.
Yazar
Aleksandr Soljenitsin de "Gulag Takım Adaları Cilt 2" adlı
çalışmasında, Siyonist Yahudilerin, milyonlarca Hıristiyanın ve Yahudi
olmayanın yok edildiği organize Sovyet konsantrasyon kampı sistemini
yarattığını ve yönettiğini doğrulamaktadır.
Hatta kitabın 79.
sayfasında dünya tarihindeki bu en büyük ölüm makinesinin
yöneticilerinin isimlerini veriyor. Hepsi de Siyonist yahudilerdir.
Kaynakça
Ertuğrul Dikbaş
***
Yahudi Edward Mandell House ABD'de başkanın baş danışmanı ve 1913-1921
yılları arasında en güçlü bireylerden biri olarak görülürdü.
Kendisi
bir Marksist olup amacı Birleşik Devletler'i sosyalist yapmaktı.
"Philip Duru: Yönetici" adlı bir kitap yazdı 1912 yılında. Bu
çalışmasında, Amerika'nın fethi için bir plan ortaya koyup nasıl
partilerin kontrol edileceklerini ve bir sosyalist hükümetin
kuruluşunda araçlar olarak nasıl kullanılacaklarını anlatmıştı. Ayrıca
ABD parasını kontrol etme metotlarını da söylüyordu. Sonraki gelişmeler
kitapta belirtildiği yönde olmaktadır.
1921 yılında Jacob
Schiff'in emriyle Yahudi Bernard Baruch ve Edward Mandell House
tarafından Council on Foreign Relations-CFR(dış ilişkiler konseyi)
kuruldu. Schiff bu örgütün Rothschild komplosunun(İlluminati) sürmesi
için gerekli olduğunu düşünüyordu.
16 yıl CFR üyeliğini yapmış olan Chester Ward, Amerikan halkını örgütün niyetleri konusunda uyarmıştı:
"Bu
seçkinci gruplar içindeki en güçlü kliğin bir tek ortak hedefi vardır-
bunlar ABD'nin ulusal bağımsızlığının, egemenliğinin teslimiyetini
istiyorlar. Ayrıca dünya banka tekelinin küresel hükümetin eline
verilmesini hedefliyorlar".
Washington D.C'deki FBI merkezinin eski bir üyesi olan Dan Smoot da bu örgütün amacını şöyle anlatıyor:
"CFR'ın nihai hedefi bir tek dünya sosyalist sistemi yaratmak ve ABD'yi de onun resmi bir parçası haline getirmektir."
Kaynakça
Ertuğrul Dikbaş KÜRESEL KÖYÜN EFENDİLERİ
***
Bu arada feminizmi de ustaca kullanıyorlar.
Amerikan filmlerinde açıkça erkek düşmanlığı yapılıyor.
Komedisinden
macera fimlerine-dizilerine kadar bir çok yapımda, kadının erkeğe
şiddet uygulamasını bilinçaltlara yerleştirmeye çalışıyorlar.
Her koldan gelerek, kaotik bir yapıya kavuşturmak için toplumu ellerinden geleni yapıyorlar.
Komünizmi
ve New Age geleceği akıllara sadece bildik Star Trek(Uzay Yolu) gibi
dizilerle yerleştirmekle kalmayıp, artık açıkça reenkarnasyonu
gerçekmiş gibi gösteren ve ruhçuluğu Hıristiyanlığa ve diğer dinlere
üstün tutan yapımları da sunuyorlar.
M.S. 2150 gibi romanlar da
yine aynı komplonun uzantıları. Müzik-şarkı yoluyla da özellikle
gençler etki altına alınmaya çalışılıyor ne yazık ki.
Kısacası
sinemadan edebiyata, bilgisayar oyunlarından gazete köşelerine, tv
programlarına kadar tüm beyin yıkama araçları kullanılıyor ABD'de ve
dünyada.
Sosyalizm adı altında tüm dünyayı, bireyleriyle,
malıyla mülküyle Yahudilerin eline vermek ve Kudüs merkezli Dünya
Devletini kurmak için asırlardır sistemli bir şekilde çalışıyorlar.
***
İlluminati'nin yönetici sınıfı da kendilerinin tanrı olduğuna
inanmakta. Yalnız bunlar ruhçuluğun solcu felsefesini insanları
kendilerine köle etmek için aracı olarak kullanırken, kendilerini
şeytanlardan aldıkları direktifler doğrultusunda bambaşka bir mevkide
görüyorlar.
Evrimi ve komünizmi amaçları doğrultusunda bilim
dünyasına sokuşturmak için gerekli gerekli çalışmaları yaptılar.
Hegel'in diyalektiğini de temel yıkıcı felsefeleri olarak
kullanıyorlar. Hegel'e göre tarih 3 basamaklı bir değişim süreceydi.
Tez, antitez ve sentez...
İlluminati bunu toplumlarda korku ve
ümitsizlik havası yaratarak kullanmaya çalışıyor. Krizler ortaya
çıkartıyor, sonra bunun karşısına, başka bir deyişle krize neden olan
şeyin karşısına zıttını sunuyor. Ve bu 2 zıttın sentezlenmesi ile
geçici bir denge, istikrar sağlanıyor. Yani kaos yaratıldıktan sonra
yeni bir düzen için gerekli ortam ortaya çıkarılmış oluyor. Böyle adım
adım ilerleyerek totaliter ve Yahudilerin egemenliğinde bir dünya
devleti kurma planlarını gerçekleştirmeyi arzuluyorlar. Bu arada dünya
nüfusunu da azaltmayı hedefliyorlar.
Okült komplocuların çeşitli
dernekler kurarak dünya toplumlarını avuçlarının içindeki bir ağda
birleştirme çalışmaları da sürüyor. Bu arada gerek bazı
politikacılar, gerekse de New Age düşünürleri yeni bir dünyadan her
zamankinden daha fazla söz ediyorlar. Tabii dinlerin, milletlerin ve
sınırların ortadan kalktığı ve sosyalist düzene sahip bir gelecek
tablosu çiziliyor her seferinde. Dünyayı ele geçirdiklerinde, Kudüs
merkezli tek dünya ülkesinde efendiler bir avuç insan olurken,
diğerleri onlara kulluk edecek.
Okült Dünya teorisyenlerinden Vera Stanley Alder şunları anlatıyor:
"Tüm
yaratılışın ardında bir plan var. Evrimin şu anda ilerlediği hedef
Dünya Birliği. Dünya planı şunları içeriyor: Dünya Örgütü...Dünya
Ekonomisi...Dünya dini"(Vera Stanley Alder, When Humanity Comes of Age,
1974)
Hükümetleri, parayı ve dini kontrol altında tutarak sapkın
hedeflerine ulaşacaklarını düşünüyorlar. Ve İlluminati'nin sözde
seçilmiş üst düzey yöneticilerinin eline verilecek bir dünya...
Bu
diktatör uygulamada özel mülkiyet, ülkeler ve dinler ortadan
kaldırılacak. Bir zamanlar Hitler ve Mussolini'nin yaptığı faşist
uygulamalar da pareleldir. Yine okültizm ve sosyalizm, süper insanlar
(yarı tanrı-tekamül etmiş) yaratma gibi hastalıklı kavramlar karşımıza
çıkmaktadır.
Ayrıca tek dünya ülkesi hayallerini kuranlar,
insanlar tek bir vücut olduktan sonra dünyaya gelecek gizemli bir
efendiden de bahsediyorlar.
Ruhçu dernek ve yayınlarda dünyayı
bu yeni geleceğe hazırlayacak seçkin ve tanrısallaşmış insanlardan
bahsedilir. Ayrıca artık ailenin gereksizliği vurgulanarak, yeni bir
toplum inşa etmenin gerekli olduğu benimsetilmeye çalışılmaktadır.
Özel
mülkiyetin, ailenin, ulusun ve dinin olmadığı bir dünyada da insanlar
köle olarak ele geçirilecektir kolayca . Sonra da şeytanın egemenliği
altında yaşamayı hayal etmektedir İlluminati yöneticileri. Tabii ona
Işık Tanrısı gibi adlar takmışlardır.
Daha 14 Temmuz 1856'da İngiltere Başbakanı Disraeli şunları söylüyor:
"Bu
Kamaradan nadiren bahsettiğimiz bir güç var. Gizli cemiyetlerden
bahsediyorum. İnkâr etmek yersiz, çünkü Avrupa'nın büyük bir kısmının
bu gizli cemiyetlerin şebeke ağı ile örüldüğünü örtbas etmek imkânsız.
Peki amaçları ne? Hiçbir şeyi saklamaya çalışmıyorlar. Anayasal bir
hükümet istemiyorlar. Dinî kuruluşlara ve özel mülkiyete bir son
vermek istiyorlar. Bazıları daha da ileri gidebilir."(Nesta Webster
,Secret Societies and Subversive Movements, s. 71)
Görüldüğü gibi ruhçuluğun dünyaya hakim olma planı çok eskilere dayanmakta.
Diğer
koldan Evanjelistler de , Yahudilerin bile büyük oranda yok edileceği
bir 3. Dünya Savaşı'nın çıkması için ellerini ovuşturuyorlar. Onların
aklı sıra da böylelikle İsa yeryüzüne gelecek ve onları sonsuza dek
mutluluğa kavuşturacak. İşte böyle bir ortamda, Davut Yıldızı olduğu
iddia edilen içiçe geçmiş 2 üçgeni kendisine amblem edinen İsrail'in
iyice güçlenip etrafına saldırması ve sınırlarını genişletmesi
sağlanmaya çalışılmaktadır. Evanjelist Hıristiyanlara göre kıyamet bu
sayede başlayacaktır.
Kısacası Yahudiler, Evanjelistler ve
İlluminati farkında olmadan ruhçuluğun pençesinde, kendilerini ve
dünyayı mahvetmenin eşiğindeler.
***
Tüm oyunlar üzerimize oynanmaya devam ediyor.
Özellikle
önümüzdeki 10 yıllık süreçte ruhçuluğu ve diğer pagan inançları ülkemiz
insanına benimsetmek için planlar yapıyorlar.Bir yandan Hıristiyan
misyonerler, diğer yandan kabalacılar ve spiritualistler gece gündüz
çalışıyorlar.
Özellikle reenkarnasyon inancını benimsetmek için çok yoğun kampanyalar göreceğiz.
Diğer
yandan da Yahudiler yıllar önce Filistin'de gerçekleştirdikleri
uygulamayı adım adım ülkemizde gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Ve
daha evvel de söylediğimiz gibi, artık Amerikan filmlerindeki hedef de
biziz. Şimdilerde Çinlileri, Arapları veya Rusları değil de Türkleri
kötüleyen senaryolarla karşı karşıyayız.
Şöyle demiştim:
Yahudiler ve Evanjelistler boş durmuyor
, film ve dizilerde bizleri kötülemek amaçlı senaryolar kaleme alıp
insanların bilinçaltlarını yıkıyorlar.
Ramazan kağan Kurt'un
belirttiği üzere aynı şeyi yıllar önce Araplara yönelik yapmışlardı.
Kötü Arap imajını seksenli yıllar ve doksanların başlarında batılıların
zihinlerine sinema ve televizyonla yerleştirdiler.
Şimdi ise ne olduysa Amerikan film ve dizileri Arapları övmeye ama buna karşılık biz Türkleri kötülemeye başladı.
Gelecekte sıranın kimde olduğunu gösteriyor bu çabaları.
Ayrıca
"rapturealert.com" sitesine bakarsanız şimdiden Türkleri Yecüc Mecüc
olarak göstermeye çalıştıklarını görebilirsiniz(uydurma hadislerde de
yine Yahudi-Hristiyan kaynaklı aynı iftiraları görüyoruz).
Niyet belli, bugün Araplara yaptıklarını, gelecekte bizlere yapmak istiyorlar ve bunun psikolojik temelini kuruyorlar.
Her geçen gün sistemli ve daha da yoğunlaştırılmış bir çalışma şeklinde bunları görüyoruz.
***
Yahudi Edward Mandell House ABD'de
başkanın baş danışmanı ve 1913-1921 yılları arasında en güçlü
bireylerden biri olarak görülürdü.
Kendisi bir Marksist olup
amacı Birleşik Devletler'i sosyalist yapmaktı. "Philip Duru: Yönetici"
adlı bir kitap yazdı 1912 yılında. Bu çalışmasında, Amerika'nın fethi
için bir plan ortaya koyup nasıl partilerin kontrol edileceklerini ve
bir sosyalist hükümetin kuruluşunda araçlar olarak nasıl
kullanılacaklarını anlatmıştı. Ayrıca ABD parasını kontrol etme
metotlarını da söylüyordu. Sonraki gelişmeler kitapta belirtildiği
yönde olmaktadır.
1921 yılında Jacob Schiff'in emriyle Yahudi
Bernard Baruch ve Edward Mandell House tarafından Council on Foreign
Relations-CFR(dış ilişkiler konseyi) kuruldu. Schiff bu örgütün
Rothschild komplosunun(İlluminati) sürmesi için gerekli olduğunu
düşünüyordu.
16 yıl CFR üyeliğini yapmış olan Chester Ward, Amerikan halkını örgütün niyetleri konusunda uyarmıştı:
"Bu
seçkinci gruplar içindeki en güçlü kliğin bir tek ortak hedefi vardır-
bunlar ABD'nin ulusal bağımsızlığının, egemenliğinin teslimiyetini
istiyorlar. Ayrıca dünya banka tekelinin küresel hükümetin eline
verilmesini hedefliyorlar".
Washington D.C'deki FBI merkezinin eski bir üyesi olan Dan Smoot da bu örgütün amacını şöyle anlatıyor:
"CFR'ın nihai hedefi bir tek dünya sosyalist sistemi yaratmak ve ABD'yi de onun resmi bir parçası haline getirmektir."
Kaynakça
Ertuğrul Dikbaş KÜRESEL KÖYÜN EFENDİLERİ
Texe Marrs'ın da ilginç bir iddiası var:
"İnancımızı onların teolojisine bakarak desteklemeyeceğimiz
halde, Müslüman alimlerin, uzun zaman önce, bir Deccal'ın geleceği
hakkında uyarıda bulunması da oldukça ilginç. Bu şeytani lider ortaya
çıktığında C.F.R harflerinden tanınabileceğini ileri sürüyor, ayrıca
"tek gözlü" olacağına da işaret ediyorlar. Acaba bu, bir dolarlık
banknotlar üzerine basılı İllu-minati'nin her şeyi gören gözü, Horus
olabilir mi? Britannica Ansiklopedisi'nin 1904 yılı basımı ikinci
sayısında, şu hayret verici paragrafa rastlıyoruz:
Deccal, Hz.
Muhammed'in dininde sahte Isa olarak bilindiği için, İslam'a da yabancı
değil. Tek gözü olacak ve alnında C.F.R harfleri yazacak, kafir (cafir)
kelimesinin harfleri.
CFR, dış ilişkiler konseyi 1914 yılında
Başkan Woodrow Wilson tarafından oluşturulduğunda, yardımcısı Albay
House ile Avrupalı komplocu ortakları Britannica Ansiklopedisi'nin
haklarını satın aldılar ve 1904 orijinal baskısının 126. sayfasından bu
ifadeyi çıkarttılar. Bereket versin ki, bu söylediklerimin doğruluğunu
ispatlayacak bir kopya bende mevcut."
TEXE MARRS "İLLUMİNATİ"
Gerçi burada Hıristiyanlıktaki ve Hadis Öğretisindeki Deccal
inancından bahsediyor Texe Marrs ama yine de dikkate değer bir iddia.
*** Bolşeviklerin Rusya'da iktidar olmasında Almanların da Amerikalılar
gibi büyük katkısı olmuştur. Bu ihtilal sayesinde Almanya Rusya ile
çıkarlarına ulaşabileceği bir antlaşma yapabilecekti.
Başlangıçta
bolşevik değil menşevikler başa geçmişti. Ama onların başındaki
Kerensky de komplunun içindeki bir masondu. Rus askerlerinin bir kısmı
Kerensky'nin ihanetini anlamış ve müdahale etmek istemişti, ama
Kerensky bolşeviklerin ve uluslararası masonluğun yardımıyla Kornilov'u
yenilgiye uğrattı ve daha sonra bolşeviklere ülkeyi teslim etti. Başka
bir deyişle rusya menşeviklerden bolşeviklerin eline geçmiş oldu.
Hatta
daha sonra da Almanlar bir süre bolşevikleri kolladı.Bunun karşılığında
da Lenin el koyduğu, Ruslara ait zenginliklerin bir kısmını Almanya'ya
verdi gizlice.
Orak ve çekiç de masonluktan almadır. Eski Ahid'de çekiçden bahsedilir.
Ayrıca orak da yine Tevrat'ta geçmektedir:
Yeremya 16
16 "Ekin ekeni biçim vakti orakçıyla birlikte Babil'den atın. Zorbanın kılıcı yüzünden Herkes halkına dönsün, Ülkesine kaçsın."
Zaten komünist felsefe çok evvelden ruhçu bazı yahudi tarikatlar tarafından değiştirdikleri İncil'e bile sokuşturulmuştu.
Tabii bu şeytani ruhçu felsefe sonra bumerang gibi Almanya'ya geri dönmüş ve başına bela olmuştur.
Milyonlarca
rusun hayatına mal olan bu illuminati (ve ona da hakim olan ruhçuluk)
fesadı tüm dünyaya hızla yayılmaya çalıştı. Zaten bu gerçekleşseydi
şimdi tüm dünya bir grup insanın elinde köleleştirilecekti.Tıpkı
sosyalist ülkelerdeki insanlar gibi...
Daha sonra sağcı olarak
adlandırılan Mussolini ve Hitler bile aslında bu ruhçuluğun komünist
felsefesini kendi amaçları doğrultusunda uygulamışlardır. Yine evrim
inancından, süpermenler-sözde üstün insanlar elde etme çalışmalarına
kadar aynı öğeler söz konusudur.
Bugün hala özellikle ABD'deki
bir takım güçler, yaptıkları film, dizi vs. ile komünist felsefeyi
zihinlere yerleştirmeye çalışmaktadır.
Bu arada 2. Dünya
Savaşı sırasında Rusya'da , İspanyol askerlerinden birinin
Landovski'nin cesedinin üzerinde kalın bir defter bulduğu ve bunun
İspanyolca çevirisinin "Sinfonia en Rojo Major" adıyla 1950 yılında
yayınlandığı iddia edilmektedir. Bu defterde eski Sovyet ajanı
Rakovkski'nin 1938'de Moskova'daki sorgulanması sırasında tutulan
zabıtlar var olduğu söylenmektedir.
Bu defterde yazanlara göre
komünizmin gerçek yüzünü bir İlluminati ajanı olan Rakovski itiraf
etmektedir.Hatta yine bir mason ve İlluminati uşağı olan Marks'ın
kaleme aldığı çalışmalarında kapitalizmle ilgili olarak kasıtlı yanlış
çıkarımlarda bulunmasından bile bahsediliyor. Neleri gizlediği de...
Kaynakça
Turgut Gürsan 20. YÜZYIL DÜNYA TARİHİNİN PERDE ARKASI
***
Şimdi bu Rakovski'nin itiraflarına İngilizce olarak göz
atabilirsiniz internette.Bir İlluminati ajanı olan Rakovski komünizmin panteist
pagan öğretiden geldiğini ve hedeflerinin Yahudilerin egemenlğindeki
bir dünya devleti kurmak olduğunu bir şekilde itiraf etmiş. Gerçi
ifadelerinden ,kafasının biraz karışmış maşa olduğu da gözlemlenebilir:
Yalnız, Rakovski'nin itiraflarının tercümesinde ve sunumunda bazı
hatalar olduğu da belirtilmekle birlikte, ana hatlarıyla konuşmanın o
şekilde olduğu söylenmektedir.
***
Şöyle demiştim:
Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.
Şöyle bir hatırlayın Uzay Yolu gibi dizileri, neler oluyordu?
1-Para
kullanılmıyordu. Özel şirketler falan yoktu, herkes federasyonun
çalışanıydı. Kimsenin özel uzay gemileri de yoktu. Hepsi ortaklaşa
kullanılıyordu.
2-Hiç kimse ilahi bir dine inanmıyordu. Ama yoga
ve meditasyon yapan insanlar görülüyor, ruhçu öğretinin hakimiyetini
sezinliyorduk o kurgusal dünyada.
3-Tüm gezegenler tek bir federasyona bağlıydı. Ulus devletler diye bir şey de yoktu bu dizilerde.
4-İlk
bakışta evrensel kardeşliği savunuyor gibiydi ama derinine inilince tam
bir ırkçı felsefeye sahip olduğu görülüyordu bu dizilerin. Örneğin
Asyalı veya zenci görünümlü insanlar hiçbir zaman gemilerde kaptan
olmuyordu. Dizinin kahramanlarının savaştığı kimseler hayvanımsı
görünümlü başka ırklardan oluşuyordu. Anglo sakson tipliler her zaman
en üst yönetimdeler ve iyiler?
Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin tek bir dünya devleti hedefleri insanlara benimsetilmeye başlanıyor.
Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekiştiriyorlar ruhçular.
Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkatinizi çekerim.
Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar.
Mr. Spock ile tanıdığımız Vulcanlar Yahudileri temsil etmektedirler.
Atılgan'ın mürettebatında Rusundan uzakdoğulusuna, zencisine
kadar birçok milletten insan vardır. Ama bunların başında Anglo Sakson
tipli bir kaptan bulunur. Burada diğer milletlerin efendisi durumunda
bu ingiliz ırkı gösterilir. Ama görünür de bu böyledir. Biraz derine
inince, asıl zeki olanın ve dolayısıyla gizli kaptanın Spock olduğu
fark edilecektir.
Yani verilen mesaj açık. Anglosaksonların önderliğinde gibi
gözüken ama aslında Yahudilerin egemenliğinde bir dünya imparatorluğu
kurulacak.
Tıpkı günümüzde ABD ve İngiltere yönetiminde gibi gözüken ama aslında Yahudilerin yönetiminde olan dünya gibi...
Dinlerin ortadan kaldırıldığı tek bir dünya devletini komünizm
maskesiyle hayata geçirmeye çalışıyorlar. Tabii daha sonra kendi
öğretilerini hakim kılacaklar.
Yine dizide Vulcanlılar insanlardan ayrı ve aslında üstün bir ırk
gibi gösterilir. Beyinleri bir bilgisayardan farksızdır hesaplama vb.
konularda.
Kötü ırklar olarak da doğuluları sembolize eden tipler sunulur.
Spock'ın, daha doğrusu Vulcanlıların meşhur selamının nerden geldiğine bakmak istiyorsanız:
http://www.upstel.net/rooster/v-salute.html
Ayrıca Spock'ı canlandıran ve dizinin yönetmenliğini de yapan Leonard Nimoy Yahudidir.
---
Şimdi de bu sembolizmde şu ayrıntılara çok dikkat.
İlluminati
Amerikan dolarının üzerine bile piramidin üzerindeki "tek göz" yani "
herşeyi gören göz" sembolünü koydu. Çünkü bu İblis'i temsil ediyordu.
Uzay Yolu dizisinde sivri kulaklı Vulcanlılar aynı zamanda cinleri de temsil etmektedirler.
Aynı durum şu sıralarda vizyonda olan Avatar filminde de söz konusu. Avatar filmindeki sivri kulaklı insanımsı ırk da aynı zamanda cinleri sembolize etmektedir.
İblis'in sembolü olarak tek gözü bunlar filmlerin özellikle afişlerinde kullanıyorlar.
Uzay Yolu filmlerinin afişlerinde Vulcanlı Spock genelde tek gözlü olarak gösterilir:
Aynı şekilde sinsice komünizm, panteizm, çok tanrıcılık, evrim yani
kısacası paganizm propogandası yapan Avatar filmindeki sivri kulaklı
insanımsı varlıklar da cinleri temsil etmektedir.
Ve İlluminati bu filmde de tek göz sembolünü kullanıp zihinlere yerleştiriyor maalesef.
Filmi
dikkatli izlediyseniz başroldeki karakter Jake sık sık başını yan
tutarak tek göz pozu veriyor. Ve yine filmin afişlerinde bu sivri
kulaklı ırk tek göz sembolüyle sunulmuştur:
Star Trek yani Uzay yolu dizisindeki İlluminati sembollerinin deşifresine devam:
68 Şöyle
konuştular: "Çağır Rabbine bizim için, açıklasın bize neymiş o!" Cevap
verdi: "O diyor ki, bahsettiğim ne yaşlıdır ne de körpe. İkisi arası
bir inektir." Hadi size emredileni yapın!
69 Şöyle dediler:
"Çağır Rabbine bizim için, neymiş onun rengi açıklasın bize." Cevap
verdi: "O diyor ki, bahsettiğim, sarı, rengi parlak bir inektir;
seyredenlere mutluluk verir."
70 Şöyle dediler: "Dua et Rabbine,
açıklasın bize neymiş o! Çünkü bu inek, bizim gözümüzde başkalarıyla
karıştı. Ve biz, Allah dilerse, doğruya ve güzele elbette
kılavuzlanacağız."
71 Cevap verdi Mûsa: "Allah diyor ki,
bahsettiğim, boyunduruk yememiş bir inektir; toprağı sürmez, ekini
sulamaz. Salma hayvandır. Alaca yoktur onda." Dediler ki: "İşte şimdi
gerçeği getirdin." Ve ardından onu boğazladılar, az kalsın
yapmayacaklardı.
Musa'nın toplumunun bir inek
boğazlanmasıyla imtihan edilme nedeni, onların bu hayvanlara(ve onların
görünümündeki nesnelere) tapınma eğilimi olabilir:
TAHA
88.
Sâmirî onlar için, böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler
ki: "Bu, hem sizin hem de Mûsa'nın tanrısıdır. Ama Mûsa unuttu."
89. Görmüyorlar mı ki; o buzağı onlara bir sözü geri çeviremiyor; kendilerine bir zarar veremiyor, bir yarar sağlayamıyor.
90.
Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemişti: "Ey kavmim, siz
bununla imtihan edildiniz. Sizin Rabbiniz o Rahman'dır. Artık bana
uyun, emrime itaat edin!"
91. Onlar şöyle demişlerdi: "Mûsa bize dönünceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz."
Yani
bu hayvanı kutsallaştırmaktan vazgeçip tövbe etmelerinin içtenliğinin
açığa çıkarılması için, böyle bir seçenek ile yüzleştirildiler.
Ama
İsrailoğulları bu emri başlangıçta yerine getirmekte diretirken, daha
sonra da tam tersine, başlıca ibadetlerinden biri haline getirmiş gibi
görünüyorlar. Bir arınma ritüeli olarak kızıl inek kurban etmek artık
onların inancında, dini yaşamlarında yer tutmakta.
TEVRAT (ÇÖLDE SAYIM):
1 RAB Musa'yla Harun'a şöyle dedi:
2
"RAB'bin buyurduğu yasanın kuralı şudur: İsrailliler'e size kusursuz,
özürsüz, boyunduruk takmamış kızıl bir inek getirmelerini söyleyin.
3 İnek Kâhin Elazar'a verilsin; ordugahın dışına çıkarılıp onun önünde kesilecek.
4 Kâhin Elazar parmağıyla kanından alıp yedi kez Buluşma Çadırı'nın önüne doğru serpecek.
5 Sonra Elazar'ın gözü önünde inek, derisi, eti, kanı ve gübresiyle birlikte yakılacak.
6 Kâhin biraz sedir ağacı, mercanköşkotu ve kırmızı iplik alıp yanmakta olan ineğin üzerine atacak.
7 Sonra giysilerini yıkayacak, yıkanacak. Ancak o zaman ordugaha girebilir. Ama akşama dek kirli sayılacaktır.
8 İneği yakan kişi de giysilerini yıkayacak, yıkanacak. O da akşama dek kirli sayılacak.
9
"Temiz sayılan bir kişi ineğin külünü toplayıp ordugahın dışında temiz
sayılan bir yere koyacak. İsrail topluluğu temizlenme suyu için bu külü
saklayacak; bu, günahtan arınmak içindir.
10 İneğin külünü
toplayan adam giysilerini yıkayacak, akşama dek kirli sayılacak. Bu
kural hem İsrailliler, hem de aralarında yaşayan yabancılar için kalıcı
olacaktır.
Değiştirilmiş Tevrat'a göre bu merasim, kirlenmiş kişi ve yerleri temizleme işlevine sahip.
İşte
bu inanca sahip Yahudiler, bugün Mescidi Aksa'yı yıkıp Musevi
Tapınağı'nı yeniden inşa etme planlarında da bu kızıl inek ritüeline
yer ayırmış durumdalar.
Tapınağın inşa edilebilmesi için,
tapınağın yükseldiği alana ayak basmadan Tapınak Tepesi'ne tırmanılamaz
görüşünü benimsediklerinden, kızıl ineğe ihtiyaçları var. Çünkü bu
tapınak alanı tam olarak bilinmediğinden, yapılacak tek işlem; kusursuz
bir kızıl ineğin kurban edilip, yakılıp elde edilecek külleriyle
karıştırılmış kutsal suyu Tapınak Tepesi'ne girerken çevreye
serpiştirmek ve bu yolla (sözde) arınmayı sağlamaktır diye düşünüyorlar.
İşte
o zaman bölgedeki camileri yıkarak kendi tapınaklarını yeniden
kurabileceklerini zannediyorlar. Ve bu gelişme Yahudi inancındaki
Mesih'i getirmeyi hedefliyor. Hıristiyanlar da Yahudilere bu konuda da
yardım ediyor çünkü kendileri de İsa'nın gelişi için bu olayın gerekli
olduğuna inanmış durumdalar.
Bu uğurda İsrailliler ve bazı
ABD'li Hıristiyanlar el ele vererek kızıl inek üretme programını
başlattılar. İlk denemeler ABD'deki çiftliklerde oldu ama doksanlı
yılların başında bu konuda başarısız oldular. Bunun dışında İsrail
Hayfa tarafında bir çiftlikte tesadüfü olarak bir kızıl inek
bulundu(adı Melody idi). Ama daha sonra hayvanda kısmen renk değişimi
meydana geldi ve yine sonuç hüsran oldu.
Fakat günümüzde belki
de gizlice bu hedeflerini gerçekleştirdiler ve Mescidi Aksa ile
Kubbetüs Sahra'yı yıkabilmek için törene hazır hale getirmiş
olabilirler.
Bugüne kadar bazı Yahudilerin camileri yıkıp kendi
tapınaklarını kurmamalarına neden olarak, gelecek büyük tepki ve olası
olaylardan çekinmeleri gösteriliyordu. Ama onlar bunu çoktan
yapmaya kalkarlardı büyük ihtimalle. Asıl neden, kusursuz bir kızıl
ineğe henüz kavuşmamış olmaları olabilir.
Kuran'a göre iyiler bu dünyada da güzellikleri yaşamaya
başlarlar.
diye bir laf etmişsiniz.
o halde insanlık onuruna aykırı şartlarda yaşamaya mahkum edilen milyarlarca insan özde kötü öyle mi? daha şimdiden cehennem azabını yaşamaya başlamışlar öyle mi?
bir de diyorsunuz ki kuranda zenginlik övülür. ben rastlamadım. tam tersi zenginlik ve mülk iddiasının yerildiğini ve mülkün allaha ait olduğunu ve insanın sadece emeği üzerinde hakkı olduğunu okudum. siz bu zenginliğin övüldüğü yargısına nereden ulaştınız?
o zaman Kuran'ı tam(bütünlük içinde) veya dikkatli okumamışsınız demektir.
Kuran'da helal zenginlik ve mülk övülür.
Fakirlik ise yerilir.
Diğer söylediğinize gelince, "belli bir süre içinde" sıkıntı içinde yaşayanlar değil, hayatının tamamında yani toplamında genel olarak ızdırap içinde olup, finalinde de rezillik içinde olanlar kötüler.
Bir de bu ızdırap konusunu da bütünlük içinde ele almak gerekiyor. Örneğin hayatın bazı alanlarında sıkıntı içinde olan biri, başka alanlarında kimsenin sahip olmadığı nimetlere de sahip olabilir. Yine bu açıdan da hayatın bütününe bakmak gerekiyor.Örneğin çok fakir ama çok sağlıklı biri, çok zengin ama sağlıksız birinden toplamda daha fazla hazza sahiptir. Ya da çok sevdiği insanla evli olan biri, hiç sevmediği biriyle evli olan birinden, ondan fakir veya sağlıksız da olsa toplamda daha fazla maddi-manevi hazza sahip olabilir.
Mülkün Allah'ın olduğu konusuna gelince; evet mülk Allah'ındır. Organlarımız, gözlerimiz, canımız dahil olmak üzere hem de...
Ve Allah'ın bize bu dünyada verdiği, ahirette ise sonsuza dek vereceği bu nimetlerin verdiği kişinin biz olduğu gerçeğini kabul edeceğiz.
Yani sana verilen gözler senin hakkındır. Tutup kimse zorla bunlardan birini senden alıp hiç gözü olmayan birine nakledemez.
Tıpkı saraylarından birini de başkasına nakledemeyeceği gibi.
Allah'ın sana verdiği, senindir.
Ayet cımbızlama yoluna gidilince her öğretiyi kitaba onaylatmaya kalkabilirsiniz. Ama kitabı bütünlük içinde ve de apaçık anlamında, samimice okuyunca o zaman ayetlerin verdiği gerçek öğretiyi görebilirsiniz.
Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık.
Ve onların kimini kimine derecelerle üstün kıldık ki, bazısı bazısını
tutup çalıştırsın. Rabbinin rahmeti, onların derleyip topladıklarından
daha hayırlıdır.
-Allah seni öksüz bulup barındırmadı mı?yine seni
şaşırmış bulup da doğru yola iletmedi mi?seni yoksul bulup zengin
etmedi mi (duha suresi 6-7-8. Ayetler)(Burada dikkat edilirse önce
istenmeyen,kötü durum,sonra da istenen güzel durumlar
belirtiliyor.Öksüzlükten barınmışlığa terfi,şaşırmışlıktan doğru yola
giriş ve en son olarak da fakirlikten zenginliğe yükselmek.)
Ey
inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i
Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah
dilediği taktirde sizi yakında lütfundan zengin edecektir. Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
Kuran'da en çok övülen kişi olan Süleyman Peygamberin ultra lüks yaşamını anlatan ayetler, bu zenginliğin ona verildiğini ve dilediği gibi tasarruf hakkı olduğunu söyleyen ayetler...aynı şekilde babası Davut ve onun gibi birçok zengin peygamberi öven ayetler....)
Nahl Suresi 75: Allah şöyle bir örnekleme yaptı: hiçbir şeye gücü
yetmeyen, başkasının eşyası durumunda bir kul/köle ile bizden bir güzel
rızıkla rızıklandırdığımız ve ondan gizli-açık dağıtan bir kişi. bunlar
aynı olur mu?! bütün övgüler allah'adır ama onların çokları bilmiyorlar.
Burada da başkasına yardım gücü olmayan bir fakir ile , başkalarına yardım eden zengin karşılaştırılıyor. Tabii ayetin diğer bir göndermesi de Allah'dan başkasına kul olanlarla olmayanların karşılaştırılması...
Ve zekat sanılanın aksine uzun vadede maddi zenginliği de arttırır:
Bakara Suresi 265. Ayet: Allah`ın hoşnutluğunu
aramak ve kendilerini veya bir kısmını Allah yolunda pay sahibi kılmak
için mallarını harcayanların durumu ise bir tepenin üstünde bulunan,
üzerine kuvvetli bir sağnağın yağıp meyvelerini iki kat artırdığı bir
bahçenin durumuna benzer. Bir sağnak yağmazsa, ona mutlaka bir çisinti
düşer. Allah, yaptıklarınızı gözetliyor.
Ayrıca; Allah'ın zengin olduğunu söyleyen ayetler, cennettekilerin zenginlik ve lüks içinde (cehennemdekilerin ise fakirlik) olduğunu söyleyenler ayetler de, zenginliğin fakirlikten üstün tutulduğunu açık bir şekilde anlatır.
Sadece birkaç ayet örneği verdim. Kitabın tamamına bakılınca helal zenginliğin ve maddi güzelliklerin, fakirlikten ve yoksunluktan, ızdıraptan üstün tutulduğu çok açık şekilde anlatılır.
Ayrıca maddi ihtişamın yanı sıra, sağlıkta, karakterde, iyilik ve imanda, kısaca genel olarak zenginliğin, bunlardan yoksun yani yoksul olmaktan üstün olduğu anlatılır.
söylediklerinize tam anlamıyla katılmam mümkün değil.
kuranı tam bir bütünlük içinde okuyup okumama meselesi değil benim derdim. bir takım olayları yorumlayacaksak bu algımız dahilindedir. oysa işin zahiri tarafı var.
diyorsunuz ki helal zenginlik ve mülk övülür. ben buna katılmıyorum. sülaymanın ultra lüks yaşamı mala ve mülke dayalı bir yaşam olarak algılanmamalı. süleyman rabbin kendisine bahşettiği zenginliği kişisel bir zenginlik değil yöneticilik iktidaR gücü anlamında kullanmıştı. halk için kullanmıştı. yiyip içip kenz edip yaşamak için değil.
sorun şu ki sürekli paylaşmayı, yardımı, vermeyi emreden bir kitap nasıl olur da yığıp biriktirmeyi, zenginleşmeyi ve bu gücü diğer insanlar üzerinde tahakküm aracı olarak kullanmayı hoş görür...
nasıl?
bu çelişkinin ağababası olmaz mı? o halde fakirin, yoksulun, ezilmişin haykırışı olarak sahneye çıkan muhammed kendisiyle ters düşmez mi?
Dediğim gibi siz Kuran'ı "okumuş" falan değilsiniz.
Sadece ayet cımbızlarsanız ve kafanızdaki öğreti doğrultusunda hoşunuza gidenleri ele alır, gitmeyenlere iman etmezsiniz.
Hayır, Süleyman'a verilen birçok zenginliğin, nimetlerin ona mahsus verildiği ve dilediği gibi kullanmakta özgür olduğunu anlatır ayetler.
Köle konusuna gelince, Allah'tan başkasına kulluk, ve de imkanı olduğu halde fakirlikten kurtulmamak sapkınlıktır.
Kimsenin başına birşey kendiliğinden tombaladan gelmiyor.
Bir de hala yazdıklarımı bile cımbızlama vurdumduymazlığını sürdürüyorsunuz. Değil Kuran'ı bütünlük içinde okumak, şurada 2 satır yazdığımı bile okuyamıyorsunuz. Toplam hazda üstün olanlar diyerek genişce anlatıyorum siz hala "zenginler cennete fakirler cehenneme mi" şeklinde sarhoş gibi bildiğinizi okumaya çalışıyorsunuz. Sağlıklı ve sevdiği insanla evli olanlardan örnekler veriyorum hala robot gibi ezberlerinizi tekrarlıyorsunuz. Hayır siz okumazsınız, sadece nefsinizin peşinden koşarsınız.
Biriktirme konusuna gelince, Kuran helal yoldan sermaye birikimini yasaklamak şöyle dursun gerçekleştirilmesini emrediyor. Bu elimizdekini tamamen başkasına vererek çar çur etmeyi de yasaklıyor. Yine ayet cımbızlama zalimliği ile hoşunuza giden şekilde ayetleri eğip bükmeye kalkıyorsunuz.
Bu arada bu konuda yazdığım son iletidir bu. Dileyen kitabı okur ve iman eder, dileyen de inkarını sürdürür.
Sayın Emre Bey; Arkadasa soylediğiniz ithamları sizin
yaptığınızı görüyorum, şahsım adına konuşuyorum. İnsanların
iyi niyetli olduğunu göz önünde bulundurmak zorundasınız.
Dediğim gibi ayet cımbızlama işini siz daha çok
yapıyorsunuz. İnsan karşıt fikir sunsa demediğiniz laf
kalmıyor sizinle karşılıklı munazara yapılması cok zor.
Tam kendisinden Bakara-219/2 , Nahl-71 , Haşr-9 , Sıla-ı Rahim.........vs. hakkında birşeyler soracaktık ki......,kitabımı okur, ya İMAN edersiniz ya İNKAR deyip ilahlığını ilan ederek terk etti.
Amerikan filmlerinde açıkça erkek düşmanlığı yapılıyor.
Komedisinden
macera fimlerine-dizilerine kadar bir çok yapımda, kadının erkeğe
şiddet uygulamasını bilinçaltlara yerleştirmeye çalışıyorlar.
Her koldan gelerek, kaotik bir yapıya kavuşturmak için toplumu ellerinden geleni yapıyorlar.
Komünizmi
ve New Age geleceği akıllara sadece bildik Star Trek(Uzay Yolu) gibi
dizilerle yerleştirmekle kalmayıp, artık açıkça reenkarnasyonu
gerçekmiş gibi gösteren ve ruhçuluğu Hıristiyanlığa ve diğer dinlere
üstün tutan yapımları da sunuyorlar.
M.S. 2150 gibi romanlar da
yine aynı komplonun uzantıları. Müzik-şarkı yoluyla da özellikle
gençler etki altına alınmaya çalışılıyor ne yazık ki.
Kısacası
sinemadan edebiyata, bilgisayar oyunlarından gazete köşelerine, tv
programlarına kadar tüm beyin yıkama araçları kullanılıyor ABD'de ve
dünyada.
Sosyalizm adı altında tüm dünyayı, bireyleriyle,
malıyla mülküyle Yahudilerin eline vermek ve Kudüs merkezli Dünya
Devletini kurmak için asırlardır sistemli bir şekilde çalışıyorlar.
İlluminati'nin başlıca sembolü olan "herşeyi gören göz" Mısır'ın
Firavunlar döneminde halk arasında da yaygınlaşmıştı.
Daha sonra bu "nazarlık" adı altında "herşeyi gören göz" sembolü ne yazık
ki doğu toplumlarında sanki dini birşeymiş gibi algılanmaya başlamıştır.
Ayrıca;
Şeytanı temsil ettiği söylenen bu Baphomet firgürlerinde sağ eli ile yukarıdan kötü enerjiyi alarak sol eli ile aşağıya doğru vermektedir.
Mistikler bu yüzden Washington'un heykelini de bu şekilde dizayn etmişler, sağ el yukarıya, sol el aşağıya bakmaktadır.
Aynı
şekilde çeşitli mistik ekolün takipçilerinde de bu duruşu görebilirsiniz.
Tabii onlara ezberletilen tam tersidir. Farkında dahi değildirler yaptıkları hareketin neyi anlattığını.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma