Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Savm-siyam kişnin işinden gücünden, faaliyetlerinden alıkonması. Bu faaliyetler konuşma yeme içme dolaşma vs hareketleri de kapsayabilir.
İlgili bölüm "Yâ eyyuhellezîne âmenû" seslenişi ile başlıyor. Bu sesleniş, içinde aksayanı, aksayacak olanı çok olan inanan/ianandığını beyan eden bir topluma yönelik olmuş hep. Buna dikkat!
2/183-187'nin beyanettiği siyam, insanlar (araplar) memleketlerinden alınıp, işlerini güçlerini bıraktırıp Mekke'de bir kaç günlüğüne (eyyâmen ma'dûdât) ikâmete (umre) mecbur edilmişler. Gündüzleri faaliyetleri; istedikleri gibi yiyip içmeleri, gezip tozmaları, kadınlarıyla temasları, konuşmaları vs kısıtlanmış, geceleri bunlarda serbest tutulmuşlar... Onlarla ilgili açıklayıcı, yol göterici müeyyideler/beyânât (beyyinât) o çok sıcak dönemde konmuş (unzile). Buna uymaları istenmiş. Yolcu yada hasta olması nedeniyle gelemeyenler diğer bir sürede o siyama iştirak edecekler... Allah (bölgenin yeni hakimi) sizlere kolaylık göstermek istiyor, size zorluk çıkarmak itemiyor. Onun için bu süreyi siyamla tamamlayacak ve size gösterdiği üzere Allah'a sasygıda kusur işlemeyeceksiniz (litukkebbirûLLÂHe alâ mâ hedâkum). Umarız karşılık verir uyarsınız (leallekum teşkurûn). (Aksi taktirde sizin için hayırlı olmaz..).
Hitaplar o günkü bölge insanınadır. Bunun her yıl tekrarlanacağını âmir, yada ima eden bir laf var mı Kitab'ın herhangi bir yerinde?
SAVM ve SİYAM kelimelerini burada "savm-siyam" şeklinde yazmanız onların eş anlamlı olduğuna işaret ediyor. Bu yazım şeklini bile bile mi seçtiniz?
Şuna "El insaf!" mı ne denir bilemiyorum: Savm-siyam, "kişinin işinden gücünden alıkonması"dır. El insaf! İnsanları koskoca 10 (on) gün hem de hurma toplama -harman vakti zorla işinden gücünden alıkoymak... "Dinde dayatma olmaz!" diyen İslam mı yapacak bunu; sonra da kalkıp "Allah sizi zora koşmak istemez!" mi diyecek?
Kuran bu kara mizaha tenezzül etmez. Bir önceki iletimde Bakara 187'ye atıfta bulundum. Lütfen bakınız. Orada kişinin hangi eylemlerden alıkonacağı açık ve net olarak belirtilmiş.
Bunun her yıl tekrarlanacağını âmir, yada ima eden bir laf var mı Kitab'ın herhangi bir yerinde?
Elbette var. Bakara 185'te anılan ŞEHRU RAMAZÂN. Gökteki ayın yakan dolunay anlamındaki o görüntüsü vakten sabit olup yaz dönencesinden sonraki ilk 30 gün içinde ortaya çıkar. Her yıl. İşte o dolunaya tanık olanlarınız onu "siyam-savm-oruç"layacak.
sanırım hasan akçay hoca 10 gün oruç tutuyor.aslında buda güzel..en azından 20 günü kendine fazladan zulmetmemiş oluyor..bu başlığı baştan sona okudum inanın bir şey anlamadım..neyseki haktansapmaz abdurrahman hoca son yazısında olayı derleyip toparladı da bende huzura kavuştum :)
genel olarak abdurrahman hocayla aynı fikirdeyim..kuranda ki oruç başlığında da uzunca yazmıştım..2008 den beri oruç tutmuyorum ve bunu kurana borçluyum..kendisine huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum..
merkezi yer olması hasebiyle hac bölgesi olarak o dönem için mekkenin seçilmesi normaldir..hac/bilgilendirme konferansları için katılım arzusu (şehru ramazan) duyan insanlara gündüz toplantılar sırasında bir takım yaptırımlar (savm) uygulanması normaldir..zaten günümüz çağdaş konferans sisteminde de bu vardır..ancak,gelen kişilere "kesinlikle yeyip içmeyeceksiniz" denmesi saçmalıktan başka bir şey değildir..nitekim kuranda da zannımca böyle bir ifade yoktur..
eğer böyle bir yasak söz konusu olsaydı o zaman kuran tamamen dogmatik bir kitap olurdu..yüzlerce kilometre öteden bir sürü zorluğu göze alan insanlara "aman haa sakın yeyip içmeyin" demek ana avrat küfretmekten daha beterdir..niye içmesin? ne olur yani 45 derece sıcaklıkta bir bardak su içse?? allah bundan nasıl bir haz duyar?? tüm bunlara oruçcu paradigma asla insani bir yanıt veremez,veremiyorda zaten..işi allaha yıkıp aradan sıyrılıyor..
şu halimize bakın iş hayatı resmen felce uğradı..çünkü oruç hayata monte edilebilecek bir olgu değil..namazda öyle..hayata çelme atmaktan başka bir işe yaramayan içi boş dogma safsatalar..adil olun ve şu soruma cevap verin: islam dünyası namaz,oruç,hac dan ne tür bir kazanım elde ediyor? bana göre kocamaan bir sıfır..!
oysa en başından tarihsel bir metin olan kuranı; muhammedin toplumunu daha çağdaş yapma adına oluşturduğu ilkeler bütünü olarak algılayıp okusaydık tıpkı gelişmiş ülkeler gibi onun uygulamalarını daha ileri noktalara taşıyabilirdik..ancak böyle yapmıyoruz ve 1450 yıl öncesine gidip çölde aç susuz avare avare dolaşıyoruz hala..
hasan akçay,orucun maksadını anlayamıyor..ve anlayamadığı için de ona tılsım yüklüyor,gizem katıyor..sonuçta önümüze sünnilikten revize edilmiş bir dogmalar yığını sunup çıkıyor işin içinden..
kavramlarını yaşanan hayata uyarlayıp monte etmek mi kuranı yüceltmektir,yoksa gizem yükleyip hayatın dışında yer açmak mı?
Aslında Allah size geceleri de oruç tutturacaktı da dayanamayacağınızı bildi de sizi geceleyin oruç tumaktan muaf tuttu...
Değerli hocam, "şimdi onlara yaklaşın, Allah'ın sizin için yazdığını arayın/isteyin, yiyin için ta ki sabahın siyah ipliği beyaz ipliğinden belli oluncaya kadar. Sonra orucu geceye tamamlayın! (Devamla) Ve lâ tubâşirûhunne ve entum âkifûne fil-lmesâcid. diyo.
Altını çizdiğimin kılasik çevirisi: Fakat siz mescitlerde i'tikafta iken onlara yaklaşmayın! Bu cümleyi anlayamadım. Bana bunu izah eder misin?
Hac ayları da her yıl dönüyor, hac da oruç gibi her yıl her müslümana varzdır dıyor musunuz?
Katılma Tarihi: 29 nisan 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 188
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Eğer o inananlara haccı ekber esnasında oruç tutturursanız hayvan bağışlayamayanların hac bölgesinde üç gün oruç tutmasına dair Allah’ın hükmünü iptal edersiniz.
El insaf! İnsanları koskoca 10 (on) gün hem de hurma toplama -harman vakti zorla işinden gücünden alıkoymak..."Dinde dayatma olmaz!" diyen İslam mı yapacak bunu; sonra da kalkıp "Allah sizi zora koşmak istemez!" mi diyecek?
ifadenize göre göre hacc bölgesinde üç, sonrasındaki yedi gün bu insanların "hurma toplama ve harman vakti" oluyor...size göre bu insanları hurma toplama ve harman vakti hemde kavuran dolunayda aç ve susuz vs... bırakmak zora koşmak, dayatma değil, işinden gücünden alıkoymak zora koşmak, dayatma...
Sıyam,savm.. herhangi bir şeyden çekinmek, onu yapmamak, terketmek...işi gücüde kapsayabilir, yeme içmeyide, konuşmayıda...
Değerli Hocam, okumakta olduğunuz "The Truth Abaut Soum" adlı kitabın aslı Arapça ise ona nasıl ulaşa bilirim? Yardımcı olursanız size minnettar olurum.
Kitabın adını "Oruç Gerçeği" şeklinde çevirirsek uygundur sanırım.
Dr. Kamar Zaman'ın "Âsitâni Kur'ân Tahkik ve Tefhim (Kuran Eşiği / Kapı Aralığı Araştırma ve Anlatma)" adında sitesine baktım, Site Farsça. Orada dikkat çeken kitaplarından bir kaçının adları şöyle:
Mu'cizâti Musa - Musa'nın Mu'cizeleri
Hakikati Hac - Hac gerçeği
Hakikati Mu'cizât - Mu'cizeler Gerçeği
Kıssai Âdem ve İblis - Âdem ve İblis Hikayesi
Hakikati Melâike - Melekler Gerçeği
Helal ve Haram
Hakikati Savm - Savm Gerçeği (İngilizcesi Hasan Hocanın linkini verdiği Kitap)
Hakikati Salat - salat Gerçeği (İngilizcesi var)
Hakikati Hadis -Hadis Gerçeği
Malesef hepsi de Farsça. Belki de İngilizceye de çevirileri yapılmıştır. Ne yazık ki ne Farsça ne de İngilizcem yok.
Kitabı önerene "Kitabın Arapçasına e-kitap olarak ulaşılabiliyor mu, yardım eder misiniz?" diye sordum. Cevap bekliyorum.
Ama Dr Shabir diye bir zata göre yazarın Arapçası berbat (miserable) imiş. Haberiniz olsun.
Dr Qamar Zaman bu kitabıyla beni düş kırıklığına uğrattı. Ayetleri fena halde çarpıtıyor. Yine de, hiç olmazsa kelimelerin farklı anlamlarını öğrenmeme yardım eder diye, sonuna kadar okuyacağım, Allah isterse.
Kitaba baştan sona göz gezdirdim. İngilizce olduğu için hakkında bir fikir sahibi olamadım. Ancak ilgili savm ayetleri ve bunların yanında ilgi kurduğu ayetlere baktım ilgimi çekti. Yazar görüşleri ile bize yakın, size uzak gibi, yanılıyor muyum?
Değerli Hocam, Sizi hayal kırıklığına uğrattığını söylüyorsunuz. Baktım Yazar kavramları/kelimeleri uzun uzun işlediği anlaşılıyor. Merak ettim, mesela fena halde çarpıttığı kelimelerden bir kaç örnek gösterseniz. Bunların içinde sizin üzerinde çokça durduğunuz; şehr, ramad, ramadân, adet, idded, eyyâmen ma'dûdât'ın da yeralacağı, mesela hacc, umra gibi daha başka kelimelerden örnekleri, bunların yanısıra özellikle sizce fena halde çarpıttıklarından bir kaç örnek çevirip nazarı dikkatimize sunsanız, ben de bir fikir sahibi olsam!
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma