Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bir varmış, bir yokmuş. Afrika adında bir kıta varmış. O kıtada fakir mi
fakir insanlar yaşarmış. Öyle ki, burada altı dakikada bir çocuk
açlıktan ölürmüş.
Klimalı odalarında cam ekrandan dünyayı seyreden ‘medeni’ insanlar, her
şeyi olduğu gibi Afrika’yı da pek iyi bilirmiş. Onlara göre Afrika belki
de yamyamların yaşadığı ilkel bir yermiş. Zaten aslanlar, filler ve
gergedanlar dışında bu kıtada yaşayan pek çok şey cam ekranda boy
göstermeyi hak etmezmiş.
Cam ekrandan anlatıldığı kadarıyla Afrika, kendi halinde, beyaz adamın
elini pek sürmediği vahşi bir yermiş. Ha bir de burada 20 yıl arayla
kuraklık olur, böyle zamanlarda insanlar açlıktan ölür, cam ekranlarda
‘We are the world, we are the children’ şarkıları söylenerek bağış
toplanırmış.
* * *
Ancak işin bir de karanlık yüzü varmış. Afrika denen yer, pek çok Avrupa
ülkesinin, Amerika ve Çin’in arka bahçesiymiş. Öyle ki, Birleşmiş
Milletler’in verilerine göre bu ülkeler tarım için 33 milyon hektar,
yani Türkiye’nin neredeyse yarısı kadar bir alan satın almışlar. Burada
telle çevirdikleri dev tarlalarında gıda üretiyor ve doğrudan kendi
ülkelerine gönderiyorlarmış. Örneğin Çin, Kongo’da iki Konya ili
büyüklüğünde bir alanda hurma yağı üretecekmiş.
Afrika zengin ülkelerin sadece çiftliği değil, aynı zamanda maden
deposuymuş. Pek çok ülke, Afrika topraklarını sömürerek maden
çıkarıyormuş. Yetmezmiş gibi, Avrupalı ülkeler Somali gibi ülkelerin
denizlerini de tüketiyor, balık stoklarını silip süpürüyormuş.
Bu yaz olduğu gibi kuraklığın Afrika’yı vurduğu yıllarda, ellerindeki
verimli tarım alanlarını kaybeden insanlar açlıktan kırılıyormuş. Yani
Afrika halkları kendi topraklarında sürgün yaşıyormuş.
* * *
Gelelim yamyamlara... Yamyam var mı, yok mu? Bana göre var. Hem de çok
var. Bunlar ormanda değil, şehirde yaşayan yamyamlar. Bunlar, Afrika’ya
hiç adımını atmadan oradaki insanların canını alan yamyamlar. Somali’de
bugün ölen insanların yamyamları, ‘medeni’ ülkelerde yaşayıp hak
ettiğinden fazlasına sahip olmak için debelenen insanlar.
Bir lokma ekmek yiyorsak, elbette o ekmeğin buğdayını eken bir çiftçi
var. O çiftçinin ektiği bir tarla var. O tarlayı sulayan yağmur taneleri
var. Her yediğimiz lokmanın üzerinde, pek çok insanın ve doğanın hakkı
var.
Her lokma için, her adım için, giydiğimiz ve sahip olduğumuz her şey
için üzerimize hakkı geçenleri görmezden geldiğimiz sürece, Somali’de
insanlar ölmeye devam edecek. Doğa, tüm hızıyla yok olacak. Susuzluk her
yeri saracak.
Somali’ye mesajla 5 lira göndererek içimizi rahatlatabiliriz belki...
Ancak o insanların karnı gerçekten doysun istiyorsak, önce kendi
gözümüzü doyurmalıyız.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma