Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kuran’da buyruklar, öğütler var; büyü sözleri yok.
Ona şiir öğretmedik Biz. Zaten buna gerek yok. Kuran yalnızca bir öğüt ve kolay bir okuma: DİRİLER uyarılsın, yalanlayanlar cezayı hak etsin (69-70).
Bu iki ayette Kuran’ın şiir olmadığı belirtiliyor ama kendine özgü bir şiir olduğu kesin.
Bir kere Kuran, şiirin bütün sanatlarını kullanıyor. Uyaklar, benzetmeler, yankılamalar, sözlerle resim çizmeler... Her şiir gibi duygulara sesleniyor, ayrıca özellikle kulağa hoş gelen bir ezgisi var ve her şiir gibi ezberlenmesi kolay. Edebî şiirin ta kendisi Kuran. O devrin şiir kalıplarını kendisi için dar bulup çatlatmış olan bir şiir.
O halde burada "şiir" diye kınanan şeyin edebiyattaki şiirden apayrı bir şey olması gerekir.
Benim anladığım, büyü sözleri kastediliyor. Akalaçi-makalaçi-abra-kadabra gibi. Bakın, bunları düzüp söyleyenler de uyak kullanmış ama evinsiz konuşmuşlar. Yalan dolan. Amaçları göz bağlamak.
Tıpkı Şuara sûresindeki şairler gibi (224-226): ŞAİRLERE gelince, görmez misin her vadide şaşkın şaşkın dolanırlar; yapamıyacakları şeylere söz verirler. Yalnızca çapkın sapıklar uyar onlara.
Anlaşılan, halkın gözünde büyücüdür o ŞAİRLER. Büyü yaparlar ya da bozarlar; "Elemtere fiş, kem gözlere şiş" gibi tekerlemeler uydururlar.
"Besbelli. Büyü bu! -Hézé sıhrun mubîn!" (46:7)
Kafirler Muhammed'in de o şairlere karıştığını öne sürüyor. Yani birileri Muhammed’e gûya onların marifetini öğretmiş. Sonra Muhammed kendi uydurduğu büyü sözlerini vahiy diye satmaya başlamış. Kuran bunu şöyle dile getiriyor:
İçlerinden bir adama vahyetmemiz onlara acayip mi gelir ki küfre batanlar, "Belli işte; bir büyücü bu!" derler? (10:2). Her şeyi apaçık dile getiren ayetlerimiz okununca kendilerine gelen gerçeğe sırtlarını döndüler ve dediler ki: "Besbelli, BÜYÜ bu." (46:7). Baktı. Sonra surat astı; kaşlarını çattı ve büyüklük taslayıp arkasını döndü. "Bu," dedi, "etkileyici bir BÜYÜ yalnızca; insan sözü." (74:21-25)
Bugüne gelirsek o kafirlerin yaptığı kötülük yine reva görülmüyor mu Kuran'a? Allah'ın sözleri, akalaçi-makalaçi-abra-kadabra dercesine, mucize etkisi elde etmek için okunmuyor mu?
"Nerde bu sözlerin evini?" diye sormayı zerrece akıl etmeden "Ne dediğinizi anlamasanız bile namazınızı ARAPÇA kılın!" denmiyor mu?
Hele bir de "Ya Sin"inin ölenin ruhu "içün" okunması yok mu, Allah’ın sözleriyle ancak bu kadar fütursuzca alay edilir. Yüce Allah "Ya Sin"de "Bu Kitapla diriler uyarılsın!" buyuruyor; sözde dindarlar onu ölenin ruhu içün okutuyor.
Şaka mı yapıyorlar? Hayır son derece ciddiler. Onları yüreklendiren ya da bir şekilde onaylayan ala bildiğine ciddi ilahiyatçılar var.
Örneğin Prof Dr Süleyman Ateş'e göre Yâsîn sûresi ölüm yatağındaki bir insana okununca Azrail hemen geliyor. Yâsîn'de böyle bir mucize etkisi var. Prof Dr Yaşar Nuri Öztürk'e göre ise "ilahî kelamın kelime ve cümlelerinin vücut verdiği kozmik titreşimler fiziksel hastalıklara şifa getirebilir."
Süleyman Ateş (Sûrenin çeviri ve tefsirine giriş bölümü): BU KONUDA yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Elazığ'da ablamın alevî bir komşusu vardı. Karakaş diye bilinen bu zat, üç günden beri can çekişiyor, bir türlü can veremiyormuş. Ablamın ricası üzerine gittim, yanında Yâsîn okudum, sonuna varıp "Ve ileyhi türceûn -Allah'a döndürüleceksiniz" dediğim zaman adam ruhunu teslim etti. O zaman sûrenin fazilet, bereket ve etkisini bizzat müşahede etmiş oldum.
Gerçekten ilginç: ACABA ölüm yatağındaki insanlara Arapça Binbir Gece Masalları okunsa aynı etki sağlanamaz mı? ACABA Süleyman Ateş ölüm yatağında bir türlü ölemeyen kaç insanın üzerinde yaptı deneyini; kaçı hemen öldü, kaçı ölmedi?
Yaşar Nuri Öztürk (KUR'AN'DAKİ İSLAM, S 191): O HALDE Kur'an'ı üfürükçülük âleti yapmak bir küfürdür; Kur'an'ın mesajını esas hedefinden saptırmaktır. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, ilahî kelamın kelime ve cümlelerinin vücut verdiği KOZMİK TİTREŞİMLER, eğer Kur'an'ı taşıma ve temsil etme yeteneğindeki bir benlikten çıkarsa fiziksel hastalıklara şifa getirebilir.
İnsan sormadan edemiyor. Kimmiş bu, Kur'an'ı taşıma ve temsil etme yeteneğindeki benlikler? Siz onlar için "az da olsalar varlar" demekle üfürükçü tezgahını kendi elinizle kuruvermiyor musunuz?
Öneri: BU İKİ İLAHİYAT PROFESÖRÜMÜZ yanyana tezgah kursalar.
Y N Öztürk ilahî kelamın kozmik titreşimlerini harekete geçirerek hastalara şifa dağıtsa. Tabii ücretsiz. İyileşirlerse ne âla. İyileşmezlerse... S Ateş devreye girse; Yâsîn sûresinin hemen öldürücü etkisini harekete geçirerek onların daha fazla acı çekmeden hemen ölmelerini sağlasa. Tabii ücretsiz. İyi olmaz mı?
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|