Yazanlarda |
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bilmiyorsunuz, bu konunun cahilsiniz diyorum, zorunuza gidiyor, kendinize yediremiyorsunuz.
Hayir, hic zoruma gitmiyor. Kalbimin icini yalnizca Allah görür, Allah bilir. Siz bilemezsiniz. Caniniz istemiyorsa yazmayin, istiyorsa yazin. Özgürsünüz. Ama beni bahane etmeyin.
O programda sunulan bilgi size göre yanlis olabilir, dedim. Yanlismis, öyle diyorsunuz. Güzel. Simdi de sizdeki bilginin dogrulugunu kanitlayin. Ayl* kökünden olup ta sizin kendisine yüklediginiz anlami tasiyan kelimeye sahip ayetleri yazin. Ayet numaralarini degil, ayetlerin kendilerini lütfen.
Yoksa o yazdiginiz ecis bücüs seyleri okuyamadigim icin test edemiyorum. Saglamasini kendim yapmak isterim.
"Mâ tâbe lekum min en-nisâ"yi "hosunuza giden kadinlar"a yormanizdan anlasilan, iddialariniz birer ezber. O yüzden tutarsiz, vicdansiz, kör.
Te'ûlû kelimesi** ayette sizin yüklediginiz anlama gelse bile cikariminiz bir ezber; yine tutarsiz, yine vicdansiz, kör.
Ezberinizi bozmak isterim, sizi üzmek degil.
Atmaniz gereken ilk adim: Nisâ 3'ün kör cahilisiniz. Bunun ayirdina varin. Ben 20 yilimi verdim cok eslilik zulmünü desifre etmeye ve o arada Nisâ 3'ü arastirmaya. Ve arastirmam sürüyor. Cahilim.
Sevgi ile.
_________________________
*Bagislayin, Avl olacakti. Avl kökünden olup ta sizin kendisine yüklediginiz anlama gelen kelimeye sahip ayetleri yazin.
**Tâbiîlere atfedilen bir tefsire göre te'ûlû kelimesi fakirlik anlamindaki 'ayl kökünden gelir. O takdirde mânâ: "Fakirlik cekmemeniz icin en uygun olan, bir tane almanizdir" sekline girer. (S Ates)
Hasan Akcay:
Benim bundan anladigim, "te'ûlû"nun su ya da bu kökten gelmesi bir tefsir konusudur. Yoksa tâbiîlerin ilgili dili bilmedigi ve tefsire ehil olmadigi gibi ciddiyetten uzak bir iddiaya razi oluruz.
Ama kelimemiz ister "avl"den gelsin ister "ayl"den, sonuc aynidir. Cünkü nikahladiginiz kadinlarin ikiseri ve üceri ve dörderi nasil cok kadin ise nikahladiginiz yeminlerinizin sahip olduklari da cok kadin.
Fenkihû-nikahlayin yükleminin nesnesi hem o kadinlardir hem de mâ meleket eymânukum.
O kadinlari nikahlamak hangi sakincaya yol aciyorsa "mâ meleket eymânukum"u nikahlamak ta o sakincaya yol acar eger "nikahla"mayi "evlendir"mek diye dogru okumak yerine "evlen"mek diye carpitirsaniz.
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Öncelikle şunu söyleyeyim; ben üzülmem, sizi üzdüğüme üzülürüm. Benim ezberimi de bozamazsınız. Zira sizin buna bilginiz yetmez. Siz ancak şundan bundan, şuradan buradan kopyalarsınız. Süleyman Ateş’i güvenilir kaynak kabul ediyorsanız, aynı ayette “cariler” diyor, neden karşı çıkıyorsunuz. Hem Süleyman Ateş o bilginin doğruluğuna inanıyorsa, niçin ayete o doğrultuda anlam vermemiş? Neden TEÛLU’yu cevr (sapmak, dönmek, zulmetmek), adaletten ayrılmak” anlamıyla çevirmiş? Kendi dediğine kendisi itibar etmemişken, siz nasıl itibar edersiniz onun verdiği bilgiye, işinize öyle geldiği için mi? Yeri geldi aliyyulâlâ, yeri gelmedi tukaka.
Kökü AYL olup Kuran ayetlerinde geçen sadece iki kelime vardır. O kelimeler, Duhâ’daki “âilen” ile Tevbe’deki “’ayleten”. Sanırım siz yazmıştınız bunları. Bunlara bir itirazım olmadı. Konu, TEÛLÛ kelimesinin kökü ve anlamıdır. Sizinle biz bunu tartışıyoruz şimdi. Bakınız; (sanırım) hiçbir meal sizin bu kelimeye yüklediğiniz “yoksulluk” anlamını yüklememiş. Hem o mana orada sonuç itibariyle uyumlu değil. “Darliga düsmemeniz icin uygun olan budur.” Ne diye darlığa düşsünler? “Haktan/adaletten sapmamanız/şaşmamanız/zulmetmemeniz için bu daha doğrudur” demek daha doğrudur.
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba sayin hanif.
Bu “Ev MÂ MELEKET EYMÂNukum”, genelde sonda hep tekraren zikredile gelir. Bunlar sahip olduklarıdır, sahiplerinin bunlarla ayrıca nikah akdi yapmaları şart koşulmamıştır. Bunlar sahiplerinin malları. Bunlarla, sahiplerinin izni ile başkaları evlenebilir. Bunlar diğer kadınlarla aynı hukuka sahip değildirler. Bunların konumu farklıdır. Bunlar, sahiplerinin eşlerinden sonra ayrı zikredilir, eşlerine dahil edilmezler. Başkalarıyla evlendikten sonra zina yapmaları halinde bunlara verilecek ceza, diğer kadınlara verilen cezanın yarısı kadar olması geçmişteki konumları ile alakalıdır.
Bunlar sahip olduklaridir.
Yani
birilerinin sahip olduklari?
Bunlar maldir?
Tefsirlerde utanmadan anlatiyorlar bunlari. Örnegin Bursevî'ye göre mâ meleket eymân ifadesindeki mâ cariyelerin mal ya da hayvan olduguna isaretmis.
Ben onu okurken nebinin "Ve lâ entum âbidûne mâ a'bud" demesini hatirladim.
Birilerinin sahip olduklari da
carpik bir ceviri.
Dogru ceviri sudur:
eymânukum: 1.yeminleriniz, 2.sag elleriniz
meleket: malik oldu, sahip oldu.
Sag el kaba kuvveti ve dayatmayi cagristirdigi icin yanlis ifadedir. Nisâ 33’te akadet eymânukum deniyor. Bunu, Diyanet dahil, herkes yeminlerinizin bagladigi diye tercüme etmis. Dogru kelime: yeminleriniz.
Mâ meleket eymânukum: yeminlerinizin sahip olduklari
Dikkat. Birilerinin sahip oldugu degil edilen yeminlerin sahip oldugu kimseler. Yeminleriniz sizi yükümlü kilar, sahip degil.
Allah ne diyorsa o.
Aslinda
sözü edilen yemin
iki cesittir:
1.Öyle birisiyle evleniyorsaniz yemininiz (sözlü?) nikahtir (23:6, 33:50, 33:52, 70:30).
2.Birisinin bakimini üstleniyorsaniz "Vallahi ben ona iyi bakacagim!" demeniz (4:3, 24:33, 33:55...).
sahiplerinin bunlarla ayrıca nikah akdi yapmalari sart kosulmamistir.
Müminûn 5-6'da
Allah
bu iddiayi cürütüyor.
Inananlar...
apis aralarini saklayan kimselerdir ama
esleri ya da
yeminlerinin sahip olduklari
baska.
Yalnizca
onlara acinca
kinanmazlar.
Acik ve net.
Apis aralarini saklayanlar
kadin, erkek
bütün inananlardir. Dolayisiyla
apis aralarini yalnizca
eslerine ya da
yeminlerinin sahip olduklarina
acanlar:
kadin, erkek bütün inananlar.
1.Esler hangi konumdaysa yeminlerin sahip olduklari o konumdadir. Esler nikahlidir; ötekiler de.
2.Ayette ya da anlamina gelen ev baglacina dikkat. Bunun anlami, örnegin inanan bir kadin apis arasini kocasina acabilir ya da kendi yemini kime sahipse ona.
Kisacasi inanan kadin da inanan erkek te tek eslidir.
Eger
erkeklerin ettigi yeminlerin sahip olduklari, cariye olsa idi
kadinlarin ettigi yeminlerin sahip olduklari da köle olurdu.
Eger
erkeklerin, cariyeleriyle nikahsiz iliskide bulunmasi caiz olsaydi
kadinlarin da köleleriyle nikahsiz iliskide bulunmasi caiz olurdu.
Sevgi ile,
Hasan Akcay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bunlarla, sahiplerinin izni ile başkaları evlenebilir. Yarisi dogru bir ifade.
Su dogru: bakimi üstlenilen bir kizla evlenebilmeniz icin onun bakimini üstlenen aileden izin almaniz gerekir. Tipki 18 yasin altindaki bir kizla evlenebilmeniz icin onun ana babasindan izin almaniz nasil gerekirse.
Yanlis olan, cariye sahibi anlaminda sahip etiketi. 18 yasin altindaki kiz nasil cariye degilse bakimi üstlenilen kiz da cariye degildir.
Bunlar diğer kadınlarla aynı hukuka sahip değildirler. Evet. Bunlar icin Kur'ân arti ayrimcilik yapar.
Bunlar nüşuz-نشوز sayilan bir iffetsilik sucu islediginde inanan bagimsiz kadinlara verilen cezanin yarisina carpilirlar.
Başkalarıyla evlendikten sonra zina yapmaları halinde...
Kur'ân evlendikten sonra demiyor, koruma altina girdiklerinde diyor -fe izâ uhsinne. Evlendikten sonra arti ayrimcilik sona erer.
Zaten hic bir erkek, iffetsizlik eden karisinin yari cezayla kayirilmasina razi olmaz; bunun onu suca özendirecegini düsünür ve geregini kendisi yapar yani olay cikarir, kan döker.
Sevgi ile.
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hasan Akçay:
Dogru ceviri sudur:
eymânukum: 1.yeminleriniz, 2.sag elleriniz
meleket: malik oldu, sahip oldu.
Sag el kaba kuvveti ve dayatmayi cagristirdigi icin yanlis ifadedir. Nisâ 33’te akadet eymânukum deniyor. Bunu, Diyanet dahil, herkes yeminlerinizin bagladigi diye tercüme etmis. Dogru kelime: yeminleriniz.
Mâ meleket eymânukum: yeminlerinizin sahip olduklari
Dikkat. Birilerinin sahip oldugu degil edilen yeminlerin sahip oldugu kimseler. Yeminleriniz sizi yükümlü kilar, sahip degil. Allah ne diyorsa o.
Çok inatsınız. İnadınız gerçeği görmenize engel oluyor.
Her nerede zikredilmişse MÂ MELEKET YEMÎN: Sahibi olunan şey/kişi... MÂ MELEKET YEMÎNUHÛ: Sahibi olduğu, MÂ MELEKET YEMÎNUKE: Sahibi olduğun, MÂ MELEKET EYMÂNUKUM: Sahibi olduklarınız, MÂ MELEKET EYMÂNUHUM: Sahibi oldukları…
Cümle içinde kullandığım “malıdır”ı kelimesini istismar ettiniz. Ama önemli değil. Anadolu’da dört ayaklı hayvanlara ve eşyaya mal dedikleri malum. “Malıdır” derken sahibidir demek istemiştim.
Siz, Kuran’da çok eşliliğin olmadığını ısrarla iddia ediyorsunuz. Yirmi yıldır da bunun ispatı için çabalıyorsunuz, ama nafile. Bu kitabın peygamberi çok eşliydi ve onun rabbi, çok eşliliği konusunda ona son derece cömert davrandı. Bakın şu ayete, kaç değil, kaç çeşit eşleri vardı.
Ben çevirmeyeyim, bütün çeviriler bir aşağı bir yukarı aynı. S. Ateş’in mealinden aktarayım:
|
Ey peygamber, biz, ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini; Allah'ın sana ganimet olarak verdiğ(i savaş esir)lerinden elinin altında bulunan(cariye)leri; amcanın, halalarının, dayının ve teyzelerinin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık. Bir de kendisini (mehirsiz olarak) peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak dilediği inanmış kadını, diğer mü'minlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helal kıldık). Biz, eşleri ve ellerinin altında bulunan(cariye)leri hakkında mü'minlere yapmalarını gerekli kıldığımız şeyi bil(dir)dik. (onların bu hususta ne yapması lazım geldiğini de daha önce açıkladık) ki, sana bir zorluk olmasın, (sen bir sıkıntıya, güç bir duruma düşmeyesin). Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. |
Baksanıza:
1-Ücretini verdiği eşleri,
2-Allah’ın ganimet olarak verdiği esirlerden cariyeler,
3-Kendisiyle birlikte göç etmiş amcasının kızları, halalarının kızları, dayısının kızları, teyzelerinin kızları,
4-Kendisini Peygambere karşılıksız veren mümine kadın (Peygamber onu nikâhlamak isterse).
Siz istediğiniz kadar, MÂ MELEKET EYMÂNUKUM’a “yeminlerinizin sahip oldukları” deyin, doğru değildir bu. Oradaki “eymân” sağ ellerdir ve sağ ellerinizin sahip olduğu, sizin sahip olduklarınızdır. Ne demek “yeminlerinizin sahip oldukları”? Yaptığınız yeminler, verdiğiniz sözler bir şeyin sahibi olamazlar, onların sahibi sizlersiniz.
Biliyorum, içine sinmiyor... Bırak kardeşim içine sinmiyorsa! Ne diye yirmi yıldır kendini bu kadar yoruyorsun? Bu Arap’ın dini bana, ben gibi Türk’e uymuyor de çık içinden! Ne diye orasını burasını yontuyor, düzeltmeye, illa da kendine uydurmaya çalışıyorsun?
Kal sağlıcakla.
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba hanif hocam. Nasilsiniz?
Hz Muhammed cok esliydi. Siz buna beni inandirmak icin Süleyman Ates'i tanik gösteriyorsunuz. Ondan alinti yapmaniz güzel bir sey. S Ates'in bazi sözleri dogrudur, bazilari yanlis. Sizin alintiladiginiz bu sözü dogru.
Cünkü Hz Muhammed'in cok esli oldugunu su anda hemen aklima gelen Ahzâb 29, 50, 52, Tahrim 1'de ezvâcek - ازواجك demek suretiyle Allah acikliyor. Malum, EZVÂC "cok es"tir.
Arti, Hz Muhammed'in Zeyd adinda bir evlatligi vardi. Ahzâb 37'de Allah onu da acikliyor.
Size bunu animsatmamin nedeni: Yasaklar eskiye yürümez. ES ÜSTÜNE ES alma yasagi da tipki evlatligi öz evlat sayma yasagi gibi eskiye yürümez.
Hz Muhammed Ahzâb 4-5'ten önce Zeyd'i özevladi saymis, Muhammed'in oglu diye cagirmis olabilir. Bu, sizin evlatliginizi öz evlat saymanizi ve onu Hanif'in oglu diye cagirmanizi caiz kilmaz.
Cünkü gecerli olan, yasak hükmünden sonraki uygulamadir. Daha önceki uygulama sizi cezadan azad etmez. Yasaklar eskiye yürümez ki önceki uygulamaya siginabilesiniz. Tamam?
Es üstüne es almak ta öyle.
Allah Ahzâb 52'yi vahyederek ES ÜSTÜNE ES almayi Muhammed nebiye yasaklamistir. O andan itibaren yasaktir. Nokta. Bitti.
Sevgi ile,
Hasan Akcay.
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba Hasan hocam, siz nasılsınız?
Bir iki şeyi daha söylemek istiyorum.
Hz Muhammed, peygamberliğinin 1.döneminde 25 yıl tek eşliydi, okuduklarımız doğruysa. Teke indirmek hedefi idiyse, zaten tek eşliydi ve ta baştan tek eşli olması hedefine varması için güzel bir örnek teşkil ediyordu. Sen gel tek eşliyken, ondan sonra bir düzine eş al sonra da çok eşliliği yasaklayıver! Pek inandırıcı gelmedi bana.
MÂ MELEKET EYMÂN’a dönersek; Kuran bunların köle ve cariyeler olduğunu açıkça beyan ediyor çeşitli ayetlerde. Bu ayetlerden en belirginleri 24/33, 16/71, 30/28. 16/71’in az aşağısında da “ABDEN MEMLÛKEN” örneği verilmiş. Memluk de abd de köledir. Karşıtı rabdır/efendidir. Köle efendisinin mülküdür ve efendi mülkünde tasarruf yetkisine sahiptir. Zaten MELEKET de sahip oldu, hakim oldu, kudretli oldu, nufuz sahibi oldu… Efendi özgürdür, kudretlidir, irade sahibidir, muktedirdir. Köle aksine esirdir, güçsüzdür, zavallıdır, iradesi yoktur. Siz asker kökenlisiniz bilirsiniz emir erini, emir kulunu.
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hanif hocam ben de iyiyim, övgü Allah'a.
Allah "mâ meleket eymân"in köle ve cariyeler oldugunu, sizin kanit gösterdikleriniz dahil, hic bir ayette beyan etmiyor.
Nûr 33:
Sizden yazmanizi isteyenlere, ki onlara sizin yeminleriniz sahiptir, yazin - vellezîne yebtegûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum fe kâtibûhum...
Bunlar sizin bakimini üstlendiginiz erkekler ve kizlar.
Ayetin konusu, bir önceki ayette "Evli olmayanlarinizi evlendirin!" denerek belirtildigi üzere, evliliktir. O erkekler ve kizlar sizden evlenme izni istiyor. "Yazin onlara!"dan kasit: "Istedikleri izni verin onlara!"
Nahl 71:
Allah'in rizikta üstün kildigi kimseler, riziklarini yeminlerinin sahip olduklarina aktarip ta onlara esit hale gelmiyor -femellezîne fuddilû bi râddî rizkihim alâ mâ meleket eymânehum fe hum fîhi sevâ’...
Yeminlerinizin sahip olduklari, kimsesiz ve bes parasizdir. Siz varliklisiniz. Onlarin bakimini o yüzden üstleniyorsunuz. Allah'in sorusu bununla ilgili:
Bakimini üstlendiginiz o garibana malinizi, mülkünüzü, paranizi veriyor ve böylece onlarin size esit hale gelmesini sagliyor musunuz?
Sizin bu ayetin devami gibi gösterdiginiz 75'teki abden memlûken ise yeminlerin degil kisilerin sahip oldugu köleler. Ayet 75'te mâ meleket eymân diye bir ifade yok.
Rum 28'e gelince o, Nahl 71'in tekrari:
Yeminlerinizin sahip olduklarini size verdigimiz riziklarda ortaklariniz yapiyor musunuz? hel lekum min mâ meleket eymânukum min surekâe fî mâ rezaknâkum...
Kisacasi sayin hanif, köle ve cariyeler baskadir yeminlerinizin sahip olduklari baska.
Köleleriniz: ibâdikum. Cariyeleriniz: imâikum.
Yeminlerinizin sahip olduklari: mâ meleket eymânukum.
Sen gel tek esliyken, ondan sonra bir düzine es al sonra da cok esliligi yasaklayiver! Pek inandirici gelmedi bana.
Cok esliligi yasaklayan Muhammed degil Allah. Ve sizin bu itirazinizin da bana inandirici gelmesi icin ilahen konan yasaklara beseren itirazin caiz olmasi gerekir.
Örnegin
Sen gel evlatligini öz evlat saymaman gerekirken Zeyd'i öz evladin say ve Muhammed'in oglu diye cagir sonra da evlatligi öz evlat saymayi yasaklayiver.
Sen gel sarhos olmaman gerekirken yasaktan önce icip icip sarhos ol sonra da sarhos edici seyleri yasaklayiver.
Devam?
evgi ile,
Hasan Akcay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
Fers Uzman Uye
Katılma Tarihi: 29 nisan 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 188
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
hanif06 Yazdı:
Doğru değil. Araplar ilahi dini “Arap dini” derekesine indirmedi. İlah, bu dini o zaman o topraklarda onlara uygun gördü. Ama siz zoraki onu kendinize, bütün insanlığa, bütün zamanlara giydirmeye, uydurmaya çalıştınız, çalışıyorsunuz! Uymuyor kardeşim, uy mu yor. Suyuyla, toprağıyla, iklimiyle, kılığıyla, kıyafetiyle, yerlisiyle, bedevisiyle, yemesiyle, içmesiyle, kültürüyle, ahlakıyla, uçkuruyla… o gün o topraklarda o Araplara uygundu o. Bütün insanları aynı kalıba sıkıştıramaz, aynı örtünün altına sokamazsınız. Girmezler, sığmazlar.
|
|
|
ritüelin ana besini: öğüdü, öğüdün muhatabından daha iyi bilip anlamak....
selam hanif06, yorumlarınızı merak ettiğim ayetler var, kısmetse...
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba hocam.
Nûr 33:
Sizden yazmanizi isteyenlere, ki onlara sizin yeminleriniz sahiptir, yazin - vellezîne yebtegûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum fe kâtibûhum...
Bunlar sizin bakimini üstlendiginiz erkekler ve kizlar.
Ayetin konusu, bir önceki ayette "Evli olmayanlarinizi evlendirin!" denerek belirtildigi üzere, evliliktir. O erkekler ve kizlar sizden evlenme izni istiyor. "Yazin onlara!"dan kasit: "Istedikleri izni verin onlara!" Diyorsunuz.
Aslında ayet metninde “sizden” nin karşılığı yoktur. Ama Türkçe çevirinize onu soktunuz. Doğru yaptınız. YEBTEĞÛNE ELKİTÂBE”: Kitap istiyorlar” demeniz gerekirken, “sizden yazmanızı istiyorlar” dediniz. Peki, neyi yazmanızı istiyorlar? Yukarıda “evlilik” konu edildiğine göre, evlenmekle ilgili yazmanızı, yani evlenmelerine izin vermenizi istiyorlar, dediniz. Bu, sizin anlamak istediğinizdir.
Normalde KELİME BİLGİSİ Arapçanızla cümlenizi şöyle kurmalıydınız:
“Sizin yeminlerinizin sahip oldukları kimselerden/bakımını üstlendiğiniz kimselerden kitap isteyenlere, yazın!” Sizin Arapça kelime bilginiz başka türlü çevirmenize izin vermez. Çünkü size göre kitap kitaptır, yazın yazın’dır.
Halbuki, burada “kitap” kontrattır, belgedir. Yani sizden yazılı belge istiyorlar. Peki, bu belgeyi ne ile alakalı olarak istiyorlar sizden? Size göre; evlenme ile ilgili istiyorlar. Yani bir evlenme akdi istiyorlar sizden. Ama sizinle değil, bir başkasıyla evlenecekler. Evlenme akdi onlarla, evlenecekleri kişiler arasında yapılması gerekmez miydi? Onlarla evlenecek olan siz değilsiniz ki. Ha, siz onları himayenize aldınız, onlara baktınız diye sizden yazılı izin almadan evlenme hak ve yetkileri yok mudur onların?
İşin gerçeği, onlar sizin kölelerinizdir. Doğru, belki de evlenmek istiyorlar, ama önce özgür olmaları gerekir. Sizden istedikleri yazılı belge, özgülüklerinin kendilerine verilmesine ilişkindir. Bu yazılı belgede özgürlüklerini taahhüt ediyorsunuz. Kendileriyle yaptığınız kontratta, yazdığınız belgede; “şu koşullarla sizi özgür bırakacağım”, örneğin, “1000 dinarı 5 taksitle ödediğiniz zaman özgürsünüz” diyorsunuz. Köleniz de bunu kabul ediyorsa, parayı ödediği andan itibaren özgürdür.
Köleler ve kölelik yoksa ne diye bedelleri ödettirilerek köleleri özgürlüklerine kavuşturmak her fırsatta teşvik edilsin?
|
Yukarı dön |
|
|
|
|