HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: Çok eşliliği yasaklayan ayetler Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
savana
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 30 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savana

selam mircan

peygamberimizin ölümü ardından halife olan ve peygamberimizle birlikte bir dönem yaşamış olan bir insan nefsine uyupta kuranda yasak edilen bir şeyi alenen toplum önünde yaparmı?Yaptı diyelim mümin toplum bunu kabul edermi? Ben hadislerden bahsetmiyorum bahsettiğim tarih bilgisi.

 

Ve ben kesinlikle iki kız kardeşin bir arada evliliğe razı olması durumunda bu şekilde evlilik yapabilir demem. Demedimde. Kuranda bu açıkca yasak.Benim anlattıklarımı lütfen çarpıtmayın.İki kız kardeşin bir arada evlenmesinin yasaklanmış olmasını bu zulumdur bu yüzden yasaklanmıştır diyorsunuz. ayetteki konulan yasak bu zulmu engellemek içindir diyorsunuz.Peki bende size diyorumki iki kız kardeşi bir arada almak zulum de birden fazla kadınla evlenmek zulum değilmi diyorum?Neden ayetten size birden fazla kadını birarada nikahlamanız haram kılındı (önceden yaptıklarınız hariç ) diye anlatım yok.Benim anlatmak istediklerim anlaşılmıyor galiba.

ben şunu biliyorumki allahın haram etmediğini haram kılmak helal etmediğini helal saymak günahtır.Bu nedenle bu konuda Hasan Akçay ayetleri böyle açıklamış(anlamış) diye eğer aklım yatmıyorsa kusura bakmayın ben o ayeti öyle anlayamam.

Ayrıca biz burada günümüz medeniyetlerinin yüzyıllarca birikimi sonucu oluşturduğu medini kanunları tartışmıyoruz.Bu tartışmaya girerersek o medeniyetlerden bazılarının kuranda katiyen yasak olan eşcinsel evliliklere onay verdiğinide tartışmamız lazım.

Tartışıp durulan söz konusu ayetlerde ben çok eşli evliliği kesin yasaklayan bir anlatım göremedim hepsi bu.Bunu göremediğim gibi kuranda çok eşli evliliği farz kılan bir anlatımda göremedim.

Tek eşli evliliğin daha adil olduğununa ilişkin tavsiye gördümmü EVET.

duayla



__________________
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Yukarı dön Göster savana's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savana
 
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

Sevgili Savana,

Ben tek eşli olduğum ve bunu savunduğum için açıkçası başlığı baştan sona takip etmedim.Birtanesi bile bazen fazla geliyor inanın:))

Şaka bir yanada sanırım yanlış anlaşılmalar var Sevgili Hasan'ın daha ikinci sayfadaki yazısını aslında bu konuda aynı düşündüğünüzü gösteriyor.Hasan eğer yanlış anlamadıysam iki kardeşle aynı anda evlenilmesinin  "çok eşlilik" kapsamına girdiği için yasaklandığını söylüyor.Yani iki kardeşlede evlenmek zulum,kardeş yada akraba olmayan başka iki kişi ilede.Kaldı ki Allah bu konuda adil olamayacağımızı söylemişken peygamberi örnek alıp onunla takvada ve diğer günlük aktivitelerde yarışmakda neyin nesidir.

Allah peygamberin arkasından gidin derken onu sollayın/önüne geçin demiyor!

Tarih konusunda ise söylediklerimi yinelemekle yetineceğin kim olursa olsun mutlak güvenmem o kişilere güvensem tarihe güvenmem:)

Çok eşlilik konusu Kur'anla kolayca çözülebilecek bir konu olmasının yanı sıra basit mantıkla bile çözülebilir.Herşeye rağmen nefsinin istekleri için Allah'ın ayetlerini değiştirmeye çalışan ciddi anlamda günah işliyor hatta dinden çıkıyor bilsinler.Biz ancak kendimizi kandırabiliriz Allah'ı asla.Bu konuda playboyları ve çapkın beyleri daha yürekli ve temiz buluyorum.

Sevgilerimle

Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

Mircan Yazdı:

Çok eşlilik konusu Kur'anla kolayca çözülebilecek bir konu olmasının yanı sıra basit mantıkla bile çözülebilir.Herşeye rağmen nefsinin istekleri için Allah'ın ayetlerini değiştirmeye çalışan ciddi anlamda günah işliyor hatta dinden çıkıyor bilsinler.Biz ancak kendimizi kandırabiliriz Allah'ı asla.Bu konuda playboyları ve çapkın beyleri daha yürekli ve temiz buluyorum.

  Gerekli hazırlığı ve araştırmayı yapmadan yazdığım bu iddialı paragraf için forum sakinlerinden özür diler dikkate alınmamasını rica ederim.

Sevgilerimle

Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Sıkça öne sürülen iddialardan biri 4:23’teki şu ifade hakkında: iki kızkardeşi bir arada eş edinmeyin –hurrimet aleykum...en tecma’û beyne’l uhteyn.

 

İddia:

 

Yüce Allah 4:23’te "İki kızkardeşi bir arada eş almayın!" diyor; " (kardeş olmayan) iki kadını eş  almayın!" demiyor. Kardeş olmayan kadınlar bir arada eş alınabilir.

 

Cevap:

 

Önemli olan, buradaki vurgudur. Vurgu, kızkardeşlerin çokluğu üzerinde. Çok kızkardeş çok eştir. İşte zulüm o. İki ya da daha çok eş zulüm olmasaydı Yüce Allah iki kızkardeşi de caiz görürdü. Çok eşlilik zulümdür; bu kesin.

 

Peki, Allah kardeş olmayan kadınlara zulmü caiz görmüş olabilir mi?

 

43:76’da "Biz insanlara zulmetmeyiz," buyuran Yüce Allah 4:23’te bu sözünden dönüp kardeş olmayan kadınlara zulmetmeye karar vermiş olabilir mi?

 

Allah'ı hakkıyla değerlendirin lütfen.  

 

Tîn 8:

Allah yargıçların yargıcı değil mi?

E leyse allahü biahkemi'l hâkimîn?

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay  
Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

selam

ayetleri anlamaya çalışırken düştüğümüz sıkıntı
çocukları gözden kaçırmak. yani çok eşliliği eşler
açısından değil çocuklar açısından ele alın. ve
kendinizi ilk kadının çocuğu yerine koyun. sonraki
kadın ve çocuklarını nasıl algılayacaksınız. aynı
şekilde düşünebilecekmisiniz. babanızın mantığını
nasıl açıklayacaksınız.

bu açıklamanızla hayalinizdeki veya gerçekleşen
evliliğinizide adalet ile yorumlayabilecekmisiniz.


sevgiyle...
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 
Mircan
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 25 agustos 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1277
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Mircan

Selam İman,

Konular zaten tek tek ayetlerle değilde Kur'ana bütüncül bakılarak değerlendirilse bu denli fikir ayrılıkları çıkmaz.Tümevarımcı zihniyetle bir arpa boyu yol gidemiyoruz malesef.Seninde dediğin gibi adalet ve zulum kavramları bile tek başına irdelense pekala ortak bir sonuca varılabilir kanaatindeyim.

Sevgilerimle

Yukarı dön Göster Mircan's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Mircan
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

 

 Selamünaleyküm Alperen!

Hasan Akçay'a sorduğun hurilerle ilgili soruna yanıt olabilir düşüncesiyle aşağıdaki görüşleri seninle paylaşmak istedim. Hasan Akçay kardeşimiz için de bir ışık olabilir düşüncesiyle idraklerinize sunuyorum.

Dünya üzerindeki insanlar çağlar boyu yaşadığı sosyal şartlar gereği konuşma dillerini oluşturmuş ve geliştirmişlerdir. Bu diller birbirinden sesler itibariyle farklı oldukları gibi, dilbilgisi kuralları itibariyle de birbirinden farklıdırlar. Gayem size dilbilgisi vermek suretiyle ukalalık yapmak değildir. Küçük iki ayrıntı verip meseleleri kendinizin genişçe analiz yapabilmenizi sağlamaktır.

Dünya üzerindeki dillerin bir çoğunda eril/müzekker, dişil/müennes ifadeler yoktur. Ama bir kısmında da eril/müzekker ve dişil/müennes ifadeler vardır. Mesela kendimiz bilmesek bile şimdi küçük çocuklarımız bilirler ki, İngilizce’de eril ve dişil ifadeler vardır, Türkçe’mizde yoktur. Şöyle ki: Türkçe’mizde bir erkeği işaret etmek istesek de bir bayanı işaret etmek istesek de maksadımızı bir tek “o” sözcüğüyle ifade ederiz. Ama İngilizce’de bir erkeği “he” sözcüğüyle, bir bayanı “she” sözcüğüyle ifade ederiz. (Tabii daha geniş açıklamaları var.) Arapça da böyle müzekker/eril ve müennes/dişil sözcük ayırımı olan bir dildir.  Arapça’da erkek için(gaib zamiri/üçüncü tekil şahıs) “hüve”, kadın için “hiye” sözcükleri kullanılır. Arapça’da tüm sözcüklerin; isim, fiil ve edatların yapısında müzekkerlik ve müenneslik alameti vardır.

Ayrıca Arapça’da bir genel ilke vardır: “Küllü cem’in müennesün= tüm çoğul sözcükler müennes/dişil yapıyla ifade edilirler.”

Arapça ile ilgili  bu kuralları  kesinlikle aklınızdan çıkarmayınız!

Bir ayrıntı da şudur:

Eril ve dişil sözcükler kullanılan lisanlarda yazılan, resmi, toplumsal yazılar; kanun, tüzük yönetmenlik vs. hepsi eril/müzekker ifadeler ile yazılırlar.

İşte, Kur’ân’ımızda bu hüküm kapsamındadırlar. Yani Kur’ân’da da genel hükümler hep, müzekker/eril ifadeler ile yazılmıştır. Ve yine Kur’ân’ımızda da tüm çoğul sözcükler, müennes/dişil yapılarla ifade edilmişlerdir. (Müennes/dişil olan sözcüklerdir, anlamları değil)

Şimdi şu örneklere bakınız:

Kur’ân’ın başından başlayalım.

 

Bakara suresi âyet 2-6:

 

“ .... bir kılavuzdur o, korunup sakınanlar (korunup sakınan erkekler) için. (Müttekîn sözcüğü, cem’i müzekker/çoğul eril bir ifadedir.) Ki onlar, gayba inanan (erkekler) lar ve namaz kılan (erkeklerdir)lardır....

Velhasıl hep erkek/müzekker kalıplar, yapılar.

Bir örnek daha:

 

Mü’minün suresi âyet 1- 11 :

 

“Kesinlikle (erkek)Mü’minler kurtulmuşlardır;

Onlar (erkek mü’minler) namazlarında huşû içinde olanlardır;

Onlar  (erkek mü’minler) boş şeylerden yüz çevirenlerdir;

Onlar (erkek mü’minler)  zekâta ilişkin görevlerini işleyenlerdir;

Ve onlar(erkek mü’minler)  ırzlarını koruyanlardır;

Ancak eşleri yada sahip oldukları cariyeler hariç; bu konuda onlar kınanmış değillerdir.

Fakat kim bundan ötesini ararsa, artık onlar sınırı çiğneyenlerdir.

Onlar, (erkek mü’minler)  emanetlerine ve ahitlerine riâyet edenlerdir.

Onlar (erkek mü’minler) namazlarını da koruyanlardır.

İşte yer yüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine varis olacak onlar (erkek mü’minler) dır.

Ki onlar (erkek mü’minler) Firdevs cennetlerine varis olacaklardır; içinde de ebedi olarak kalıcıdırlar.”

 

Not: Bu âyette geçen “Mü’minler” ifadesi müzekker, çoğul bir yapıya olup lafız manası “erkek mü’minler” demektir. Alt tarafındaki  açıklanan tüm nitelikler de yine müzekker/eril ifadelerle verilmiştir. Görünürde açıklananların kadınlarla hiç alakası yoktur. (!)

 

 Bunların dışında, namaz oruç, infak, sadaka, cihad, tevbe vs. tüm emir ve nehyler müzekker kalıplarla ifade edilmektedirler. Kadınlar, bu mantıktan hareketle, “biz Allah’ın muhatabı değiliz, biz mükellef yapılmamışız” deseler, haksız sayılmazlar. Bu mantığa göre kimse onlara aksini söyleyemez. Halbuki, onlar da Allah’ın emir ve nehyleriyle muhataptırlar ve mükelleftirler.

 Hatta hatta, bu mantığa göre birileri çıkıp da “Allah da erkektir” dese, diyebilir. Zira Yüce Rabbimizi ifade eden sözcükler de müzekker/eril sözcüklerle ifade edilmiştir. Âyet-el Kürsi, İhlas ve tüm Cenab-ı Hakk’ı ifade eden sözcüklerin hepsi müzekker/eril yapıyladır. Bunun, tüm örneklerini saymaya kalkarsak kitaplara sığmaz. Siz meseleyi öğrendiniz artık. Gerisini arayıp, tarayıp bulabilirsiniz.

Örnek verdiğiniz âyetlerin manaları, yukarıda ki izah ettiğim” Küllü cem’in Müennesün = her çoğul sözcük müennes/dişil yapıyla ifade edilir” kuralının saptırılmasından kaynaklanmıştır.  Belki biraz da art niyet söz konusudur. Yani bu kuraldan yola çıkarak tüm müennes sözcüklerin genel anlamlarını “müennesleştirmişlerdir  yani kadınlaştırmışlardır. O sözcüklerin, sözcük yapıları dışında müenneslikle alakaları yoktur.

Şimdi bu teknik özellikler itibara alınarak olması lazım gelen mânâlara ulaşabiliriz:

Nebe suresi âyet  :31-34

 

“Kesinlikle Müttekîler (kadın erkek Allah’a saygılı hayat yaşayanlar )için, Rabbinden bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/kurtuluş mekanları; sulak bağlar- bahçeler, üzümler; hepsi bir seviye tomurcuklar(çiçek bahçeleri); dolu dolu su kapları vardır. Orada boş söz ve yalan duymazlar.”

 

 Vakıa suresi âyet 22, 23:

 

“İri parlak gözlü (eş)ler ,

Korunmuş inciler misali.”

 

 Vakıa suresi âyet 35-37:

 

“Ve biz onları özenli bir işleyişle işledik.

Sonra onlar hiç dokunulmamış yaptık.

Eşlerine düşkün ve hepsi bir yaşta.”

 

Rahman suresi âyet 56:

 

“Oralarda, daha önce ne bir insan ne de bir cin tarafından dokunulmamış/elle, gözle değinilmemiş, bakışlarını eşine dikmiş eşler vardır.”

 

Rahman suresi âyet 70-72:

 

“70-Oralarda iyilikler, güzellikler vardır.

72-çadırlara kapanmış parlak gözlü(eş)ler.

74-   Onlardan önce onlara ins ve cin dokunmamıştır.”

 

Buradaki anlatılan eşler, cinsel manadaki eşler değildir. Aşağıdaki âyetlere bakarsak Cenab-ı Hakk, ahirette, her Müslümanı  yeni yaratılmış, daha önce insanın eliyle, gözüyle, aklıyla dokunamadığı, aklını erdiremediği nitelikte, parlak iri gözlü, sağlıklı, emre hazır eşler ile eşleştirecektir. Bu eşlerin cinsiyetle ve seksle alakası yoktur.Âyetteki çarpıtılmış, din kültürüne yanlış geçmiş olan “hûri” sözcüğünü iyi anlayabilmemiz için işin biraz köküne inebiliriz. Önce şu âyetleri dikkate alalım.

 Duhan suresi   54.    âyet:

 

“İşte böyle: Onları parlak iri gözlülerle de eşleştirdik.”

 

Siz bu âyeti 51-55. âyetleri, pasaj bütünlüğü olarak okuyunuz. Ki daha iyi anlayasınız.

 

 Tur suresi âyet 20:

 

“Ardarda dizilmiş koltuklar üzerine yaslanmış olarak. Ve biz onları parlak iri gözlülerle eşleştirdik.”

 

 Siz 17-28. âyetleri bir bütün halinde okuyunuz.

 

Saffat suresi 48, 49. âyet :

 

Yanlarında gözlerini onlara dikmiş, iri gözlüler vardır.

Korunmuş yumurtalar gibidir onlar.” (Bu âyette “hûr” parlak sözcüğü yoktur.)

 

Siz bu kısmı, 40-49. âyetler olarak, pasajın tamamını değerlendiriniz.

 

Not: (Bu göz tipleri Arapların çok beğendiği göz tipleri olup, kadın ve erkeğin güzelliğini ifadede kullanırlar.)

 

 

Şimdi âyetlerde geçen “Hûr”ve “Iyn” sözcüklerinin gerçek anlamlarını sunalım. Siz de bu gerçek anlamları bu sözcüklerin geçtiği tüm âyet ve hadislere uygulayınız.

Hûr” sözcüğü, yapı olarak cem’/çoğul bir sözcüktür. Bu sözcük hem müzekker/eril “haver” sözcüğünün çoğulu, hem de müennes/dişil “havrâ” sözcüğünün çoğuludur.

Yani hem erkekleri hem de kadınları ifade eder.

 Anlamı ise; parlak siyah göz demektir. Sığır gözü, ceylan gözü gibi. Ayrıca gözün akının çok ak, karasının da çok kara olması(parlak, ferli) anlamındadır da.

 “Iyn” sözcüğü, büyük gözlüler anlamındadır. Bu sözcük de yapı olarak hem müzekker “a’yün” kelimesinin, hem de müennes “aynâ’” kelimesinin çoğuludur. Her iki cins manayı da tezammün etmektedir. Araplar iri gözlü kadınlara “imreetün aynâün”, iri gözlü erkeklere de “racülün a’yünün” derler.

Bu iki sözcük beraber “Hûrun ıynün” gibi kullanıldığında anlam, “iri parlak gözlüler anlamında olur ki, orada verilen eşleri nitelediğinden “iri parlak gözlü eşler” anlamı kazanır. Tefsir ve meallerde “iri parlak gözlü hûriler” ifadeleri yanlıştır. Böyle anlam verildiğinde sıfatlar kişileştirilmiş olur. “İri parlak gözlüler” denince “hûr” sözcüğünü lafızdan yok etmek gerekir.Bu günkü yanlış inancın kaynağı da budur. Bu yanlış anlayış, yani Hûr ve ıyn sözcüklerinin dişi olarak algılanması eski tefsircilerin hatalarıdır. Eldeki bilgi ve belgelere göre de ilk hata Hasan Basrî ile başlamıştır. Arkadan da yüzlerce yalan ve tutarsız rivayet ile bu fikir desteklenmiştir.

 

 Allah'a emanet olunuz.

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

dost1 kardeşim,

Üzerinde durduğunuz konuda başka bir foruma astığım iletimi buraya aktarıyorum. Sahip olduğunuz bilgiyi lütfen bir daha gözden geçirin.

Sevgiyle, Hasan Akçay

Mes@J wrote on Fri, 21 July 2006 16:18


55:46 Rabbinin görkeminden korkan (cin ve insan) lar için iki cennet vardır.
55:47 Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
55:48 Türlü besinlerle doludur her ikisi.
55:49 Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
55:50 İçlerinde akan pınarlar vardır.
55:51 Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
55:52 İkisinde de her meyveden iki çeşit vardır.
55:53 Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
55:54 Astarları atlastan yataklara yaslanırlar, her iki cennetin meyveleri pek yakındır.
55:55 Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
55:56 Oralarda, daha önce ne bir insan ne de bir cin tarafından dokunulmamış, bakışlarını dikmiş eşler vardır.
55:57 Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

Yani hanif sen de olmasan war ya. Senelerdir okurum bu kitabı, hiç aklıma ekleme çıkarma olduğu gelmemişti. Mercüü.. Madem açılışı sen yaptın bende devam ettireyim. Mesela burada 'Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?' ayeti tam 30 kere tekrar edilmiş. Halbuki ne gerenk war. Bir defa söylenseydi yeterli değil miydi? Tamam arkadaş ben 29 tanesi çıkardım. Hadi siz de bosh durmayın hoşunuza gitmeyenleri tek tek çıkarın kitaptan. Hadi yaww ne duruyonuz çok eğlenceli bi şeye benziyo Applause Twisted Evil

***

Burada bana ilginç gelen şu:

Zikr'in ilahî koruma altında olduğunu söylerken dahi o korumaya rağmen beşerî tasalluta uğramış olduğunun kanıtını veriyoruz.

Örneğin 55:56’nın mealleri... Buyurun birlikte inceleyelim.

Kaynak: Companions of Heaven
http://www.free-minds.org/articles/science/hur.htm
By Yaseen (e-mail: yaseenz@hotmail.com)

Fîhinne kâsıratu't-tarfi lem yatmis hunne insün kablehum ve la cânnun.

Oralarda daha önce ne bir insan ne de bir cin tarafından dokunulmamış, bakışlarını dikmiş eşler vardır (Edip Yüksel)

Onlarda bakışları kısa (eşlerinden başkalarına bakmayan) dilberler de var ki onları daha önce hiçbir insan ya da cin kanatmamıştır (Süleyman Ateş)

Yani o dilberlerin kızlığını cennetlik erkekler bozup kanatacakmış. Sanki Allah’ın cennetini değil, seks manyaklarının oturak alemini anlatıyor muhteremler.

Şu soruların cevabını arayalım:

55:56, cennetteki dilberler hakkında mı sahiden?
KÂSIRATU'T-TARFİ, kısa bakışlı mı demek? Kısa bakışlı nasıl olunur?

Ayetin öncesi (55:46):
Senin Rabbinin divanından korkanlara iki bahçe var. (Biri cinler için, ötekisi insanlar için.)

Oralarda şırıl şırıl iki pınar var
Fîhima aynâni tecriyâni (55:50).

Oralarda her meyvadan ikişer çift var
Fîhima min külli fâkihetin zevcâni (55:52)

(Bahçelerdekiler) ipek astarlı döşeklere yaslanırlar.
Mütteki’îne alâ furuşin batâinühé min istekrakin (55:54)

Her iki bahçenin meyvaları ellerinin altında
ve cele’l cennetayne dâin (55:54).

55:56'ya geldik.

Fîhinne kâsıratu't-tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânnun

Evet, soru:
Buradaki KÂSIRATU'T-TARFİ kısık bakışlı (dilberler) midir ya da dalların uçlarından kopar beni diye sarkan meyvalar mı?

Cevap şu iki kelimede:

Fîhinne : ikiden fazla yerde (55:56)
Fîhima .: iki yerde (55:50, 52)

İçinde KÂSIRATU'T-TARFİ bulunan 55:56 ikiden fazla şeyden söz ediyor; o iki bahçeden değil; dolayısıyla o iki bahçedeki dilberlerden değil.  56 ncı ayetin başında yer alan "fihinne"deki hinne, 52 nci ayetteki "bütün meyvalar -külli fakihe"ye gider; daha doğrusu meyvalı dalların uçlarına. Çünkü ikiden fazla olan, onlardır. Yüce Allah o iki bahçedeki varlıklar (yani dilberler)den değil, sayısı ikiden fazla olan dallardaki şeyler (yani meyvalar)dan* söz ediyor. Bu bir.

İkincisi, 55:56’daki kısık bakışlar... Bakışların kısılması... Bunun iffet adına yapıldığı öne sürülüyor. Örneğin Süleyman Ateş "fîhine"yi onlarda diye tercüme edip iffeti vurgulamak için (parantezli) bir meal sunuyor:

Onlarda bakışları kısa (eşlerinden başkalarına bakmayan) dilberler de var ki bunlardan önce onları ne insan ne de cin kanatmamıştır.

Yani o dilberlerin kızlığını cennetlik erkekler bozup kanatacakmış.

Oysa iffetli tavır Kuran’da hıfz el-ferc diye geçer (24:30-31); kâsıratu’t-tarfi değil. "Kâsıratu"nun kökü kasara olup kısaltmak anlamına gelir; kısmak değil.

Geleneksel iddiaya göre TARFİ, gözkapağı imiş. Yani bakışları kısmak için gözkapakları kasara edilirmiş; kısaltılırmış.

Bakın bu, fiilen im-kan-sız. Çünkü gözkapakları kısalan yani geri çekilen bir insanın bakışları kısılmaz. Tam aksine genişler.

Bir insan, bakışını gerçekten kısmak istiyorsa gözkapaklarını uzatmak zorundadır. Temelli kapatmak için ise gözün alt ve üst kapaklarını uzata uzata orta yerde birleştirir.

Vurgulamak için bir daha:

Eğer geleneksel mealcilerin öngördüğü gibi gözkapaklarınızı kasara ederseniz yani kısaltıp dibe çekerseniz gözleriniz yumurta gibi ortaya çıkar.

Bir insanın gözleri yumurta gibi yuvalarından çıkınca bakışı kısılmış mı olur?

"Kâsıratu’t-tarfi"deki tarfi kelimesine gelince, TARFİ "taraf"ın başka bir söyleniş şekli. TARAF son demek; yani . Örneğin TARAFEYİN NEHAR "gündüzün iki ucu"dur. Sabah ve akşam.

Yine örneğin insan vücudu bir baş, bir gövde, bir de taraflardan oluşur. Vücudun etrafı = tarafları = uçları = eller ve ayaklar.

Tıpkı bunun gibi "kâsıratu’t-tarfi"deki tarfi, ağaçlara ait olup eğilen uçlar demek; dolayısıyla elinize değecek kadar yaklaşan meyvalar. Kısalma anlamındaki KÂSİRET de mesafedeki o kısalmayı pekiştirip meyvaların elinizin altında olduğunu belirtiyor.

Ayet, cennet meyvalarına erişmenin kolaylığı hakkında. Onları devşirip yemek için ta uzaklara gitmiyeceksiniz.

Meyvalarla ilgili bu kolaylık başka ayetlerde de vurgulanıyor. Örneğin İnsan 14’te. Bakın o ayetteki anlamı kimse çarpıtamıyor.

Süleyman Ateş’in "meal"i:

Cennetin gölgeleri üzerlerine yaklaşmış ve meyvaları aşağı eğildikçe eğilmiştir -Ve dâniyeten aleyhim zılâlühé ve züllilet kutûfuhé tezlîla.

Sevgi ile,
Hasan Akçay

________________

*From the dual form “Feehima” in verses 55:50 and 55:52, we notice a switch to “Feehina” (In them) where them (Huna) is in plural feminine inclination, therefore this can not be about describing additional “beings” or creatures in the “two gardens”. The addressed all along in chapter 55 is in dual form referring to “manifest” nature of humans and hidden nature of “jinn” which we don’t have a full grasp of their nature yet as in 55:55

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

 

Selamün Aleyküm! Hasan AKÇAY KARDEŞİM!

     Öncelikle KUR’AN dostu olmanız nedeniyle sizi kutluyorum. Niyetler Allah’ın arı ve duru dinini ortaya çıkarmak olduğunda Allah’ın ve Meleklerinin ve de bu yolda olan tüm insanların SALAT ve SELAMı bu uğurda çalışacak olanların üzerine olacaktır.

     Alperen kardeşimizin aşağıdaki sorusu ve yine bu soruya tarafınızdan verilen cevap üzerine, dikkatlerinizi çekmek ve bir nebzecik yararlı olabilmek düşüncesiyle bu konudaki tahlili sunmuştum.

     Özellikle de Duhan 54; Tur 20; Rahman 72  ve  bu konuyla ilgili ayetleri belirtmiştim.

Rahman 56 ile ilgili tahliliniz için teşekkür ederim. Allah razı olsun. İnşallah  değerlendirmeye alacağım.

 

Selam Hasan

Biraz farklı bir konuda sorum olacak ama meselenin özü yine çokeşlilik özlemi.

 Önce ayetlere bakalım. Mealler Yaşar Nuri’nin.

 DÜHÂN 54. İşte böyle! Onları iri gözlü hurilerle de eşleştirmişizdir.


TÛR 20. Art arda dizilmiş koltuklar üzerinde yaslanmış olarak." Ve biz onları parlak, iri gözlü hurilerle eşleştirmişizdir.


RAHMAN 72. Çadırlar içinde bekletilen huriler var.


Bu ayetlerde bahsedilen hurilerin cinsiyeti nedir?

 Cinsiyetten bahsedilmediğine göre o halde neden huri denilince hemen erkeklerinin hizmetine sunulmuş sex objesi dişiler akla gelmekte?

 Hatta nasıl olmuş da 70 huriden falan bahsedilebilmiş?

 Yoksa cennette (haşa) erkekler kayırılıyor mu? Bu kayırılma iddiasının ana konusu da cinsellik. Gel de anla.

 Dünyada dört kadın ve sınırsız cariye diyenler ahirette de yetmiş kadın diyorlar. Kim yada kimler neden hurileri bir sex objesi olarak sunmuş acaba? Cenneti bir sex oteli gibi sunanların asıl amacı nedir acaba? (Böylece güzel dinimize en büyük zarar bizden saydıklarımızın eliyle verilmemiş mi?)

 Dünyada çok eşliliği yasaklayan Allah nasıl olur da ahirette kişinin kendi eşinin yanısıra 70 tane daha huri(!) bahşeder? Bu o erkeğin dünyadaki karısına zulüm değil de nedir? Hani kadının hakları? Erkeğin yanında o nedir? Kadının ödülü eşini 70 tane hatunla paylaşmak mı?

 Bu cenneti hak eden erkeğe (sözde) harem ağası olabilme vaadinin dayanağı nedir? Hem hurileri(!) elde eden adam daha karısına bakar mı?

 Hasan kardeşim sen ne dersin bu konuda? Kur’andaki “huri” kavramından sen ne anlıyorsun?

 Bu mevzu da çokeşlilik özlemiyle erkek-egemen bakış açısı tarafından yamultularak şehvetlere malzeme edilmiş bir mevzu mu?

 Saygılar. Alperen

Hasan Akçay

Alperen:

Dünyada çok eşliliği yasaklayan Allah nasıl olur da ahirette kişinin kendi eşinin yanısıra 70 tane daha huri(!) bahşeder? Bu o erkeğin dünyadaki karısına zulüm değil de nedir? Hani kadının hakları? Erkeğin yanında o nedir? Kadının ödülü eşini 70 tane hatunla paylaşmak mı?

Bu cenneti hak eden erkeğe (sözde) harem ağası olabilme vaadinin dayanağı nedir? Hem hurileri(!) elde eden adam daha karısına bakar mı?

Hasan kardeşim sen ne dersin bu konuda? Kur’andaki “huri” kavramından sen ne anlıyorsun?

***

Ben bu dünyadaki davranışımdan sorumluyum. Öteki dünyaya gücüm yetmez; hükmüm geçmez.

Ahret, "mutlak gayb"tır. O halde, huriler ve daha başka eşler gibi ahretle ilgili kavramları dile getiren ayetleri sorun etmem. Elbet düşünürüm. Ve düşüncelerimi açıklasam size ilginç gelebilir ama ben kendim ikna olmuş değilim ki "Budur!" diyeyim:

Kitabı sana Allah indirdi. Onun bazı ayetleri muhkemdir, dolayısıyla  Kitabın anasıdır. Ve diğer ayetleri müteşabih. Kalplerinde eğrilik olanlar, kendilerine göre yorumlar yapıp fitne çıkarmak için, müteşabih ayetlerin ardına düşerler. Oysa onların arka planını yalnızca allah bilir. İlimde ilerlemiş olanlarsa, "Kuran'a inandık biz;  onun hepsi Allah'tan," derler... (Âl-i İmran 7)

Sevgiyle, Hasan Akçay

    Kur’an Dostu! Hasan Akçay kardeşim!

     Genelde ve  özellikle de bayan kardeşlerimizce; ALLAH ERKEKLERİ KAYIRIYOR MU? türünden sorularla karşılaşıyoruz.(ki, Alperen’in sorusu da bu yönde.) Din, Kur’an ve Allah’ın Resul ve Nebisi olan Efendimiz Muhammed’e karşı art niyet taşıyan kişiler HADİS ve KUR’AN ‘ daki yanlış meallendirmeler nedeniyle, bu meallerden alıntı yaparak insanların kafalarını bulandırmaktalar.

 

     Muhterem Kardeşim!

     Çok evlilik yoktur! Diye haykırıp, bu konuda her karşı yazıya cevap verebilme azminiz; her türlü rivayet etkisinden uzak değerlendirme yapabilmenizin kanıtı bence. Emevi zulmünün oluşturduklarının etkisinde kalmamanız beni çok mutlu ediyor. Allah yardımcın olsun. Sizin de fakirden daha çok bildiğinizi sandığım konuyla ilgili değerlendirmelere katılacağınızı umuyorum.

 

     Kadın ve erkekler fiziksel ve psikolojik özellikler itibariyle fıtraten birbirlerinden farklıdırlar. Ama kesin olarak biri diğerinden fıtraten üstün değildir. Üstünlük hem cinsler arasında hem fertler arasında hem hemcinsler arasında “takva” ölçüsündedir. Takvaya yönelik hasletler ruha yönelik hasletlerdir. Ruhun erkeği-dişisi, beyazı-zencisi olmaz.

Bazı ahmaklar, sapıklar Bakara suresinin 228. âyetinin son bölümündeki “...... Ama erkeklerin onlar üzerinde bir derecesi vardır. ...” ifadesini çarpıtıp, erkeklerin kadınlar dan üstün olduğunu ileri, sürüyorlar. Bu büyük bir sapıklık ve büyük bir cinâyettir. Söz konusu  ifade boşanma hükümlerini belirleyen uzun bir pasajın, yine boşanma hükümlerini açıklayan âyetin bir parçasıdır. Kesinlikle bağımsız olarak ele alınamaz. Pasajdan koparılamaz. Boşanma hükümleri konusunda erkek, kadından ayrıcalıklıdır. Kadına konan kısıtlama (iddet bekleme) hükmü erkeğe konmamıştır. Âyetteki açıklanan işte budur.

 Emir ve yasaklara uyma, cezalandırma ve mükafatlandırma açısından kadın ve erkek eşittir.

 

Al-i Imran suresi âyet 195:

 

“Rableri onlara cevap verdi: “Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım.Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkenceye uğratılanlar, çarpışıp da öldürülenler var ya, onların kötülüklerini yemin olsun örteceğim. Ve yemin olsun ki onları, Allah katından bir karşılık olarak altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım.” Allah katındadır karşılıkların en güzeli.”

 

 Nisa suresi âyet 124:

 

Erkek ve kadın, inanmış olarak ameli salih (barışa yönelik iş, İslâm’a ters olan her şeyin düzeltilmesine gayret) işleyenler cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır.”

 

 Nahl suresi âyet 97:

 

Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak ameli salih işlerse,  onu tertemiz bir hayatla yaşatırız. Ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzelleriyle karşılarız.”

Ahzap suresi âyet 35:

 

“Allah şu kişiler için bir affediş  ve büyük bir ödül  hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü-sözü doğru erkekler, özü-sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çok anan erkekler, Allah’ı çok anan kadınlar.”

Kur’ân’da  erkek ile kadın arasında  bir ayırım, iltimas söz konusu değildir.   İslâm’a aykırı görüşler, Kurân meal ve tefsirlerinde var maalesef. O tefsir ve mealler ise kesinlikle Kur’ân sayılmazlar. Alperen kardeşimizin verdiği örnek âyetlerin mealleri hep çarpıtılmıştır. Kim bilir belki de tefsir ve meal yazan hocaların hep erkek oluşundan da kaynaklanmış olabilir.(!)

Şunu kesin olarak bilelim: Ahirette ister cennet kısmı ister cehennem kısmı olsun orada, zaman, zemin ve yaşam buradakinden farklıdır.Bizlere cennet nimetleri ile ilgili verilen açıklamalar da semboliktir, örnektir. (Ra’d suresi âyet 35 Ve Muhammed suresi âyet 15.) Onların hakikatlerini ise sizin de belirttiğiniz gibi bu dünyadaki maddeye bağlı akıl ve iz’ânımızla kavrayabilmemiz mümkün değildir.

    Ahirette yaşam ve yaşam koşulları değişecektir. (Hıcr suresi âyet 48). Bu günkü yapımız mevcut arz ve semalara göre düzenlenmiştir, dizayn edilmiştir. Buradaki şartlara uyumlu yaşamamız mümkün olsun diye iç ve dış organlarımızın tümü bu dünya için yaratılmışlardır.       Dünyanın ışığı için göz, gıdaları için mide, karaciğer ve bağırsaklar, havanın teneffüsü için akciğer. Ve bu ortamda üremek için de cinsellik ve üreme organları. Cenneti tasvir eden âyet ve pasajların tümünü dikkatle incelediğimizde cennette yeni bir inşanın söz konusu olduğunu görebiliyoruz. Orada açlık, susuzluk yok. Onca nimetleri yiyip içmek ihtiyaçtan değil zevkten, sefadan. Orada Rabbimiz herşeyi, ama istediğimiz herşeyi lütfedecek. (Zuhruf suresi âyet 68-71). Orada yasak yok, kısıtlama yok, ölüm yok, hastalık yok, yorgunluk yok. Oraya giren Mü’minler ne isterlerse onlara verilecek; Tabii cinsel haz ve zevk isteyene de istedikleri verilecek. Yasak ve kısıtlama kesinlikle yok.

     Nisa suresi 57. âyette bahsedilen eşler, Tur suresi 20. âyet ve Vâkıa suresi 56. âyetteki bahsedilen oraya özgü, orada yaratılacak eşlerdir. Dünyadaki eşler değildir. Dünyada eşlerin birbirinden farklı inanç ve amelleri vardır. Müslümanlar, cenneti hak etmiş eş, evlat, ana babalarıyla beraber cennete gireceklerdir (Ra’d suresi âyet 23.).Tabii bu herkesi mutlu eder. Ama, birbirine eş, ana, baba ve evlat olarak değil. Ahbap olarak, arkadaş olarak. Bu ayrıntıları cennet kompozisyonu çizen  pasajlardan tetkik edebiliriz.

Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.

Sevgiyle kalın.

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Boşanma hükümleri konusunda erkek, kadından ayrıcalıklıdır. Kadına konan kısıtlama (iddet bekleme) hükmü erkeğe konmamıştır. (dost1)

 

Ayette söylenen bana bundan farklı gibi geliyor. Çünkü fî zalike ifadesi var; bu durumda demek. Yani boşanan kadının gebe olması durumunda.

 

(Kadınların,) rahimlerinde Allah’ın yarattığını saklaması helal değildir.

Kocaları barışmak isterlerse onları geri almaya bu durumda daha haklıdırlar.

 

Kocanın ayrıcalıklı olması eşinin gebe olması durumunda söz konusudur ancak. Yani  ayette erkeğin kadından genelde daha üstün olduğu söylenmiyor; eşinin gebe olması özelinde onu geri almaya daha bir haklı olacağı söyleniyor.

 

Ayetin bundan sonrasını da elbet bu anlam örgüsünü gözönüne alarak okumak gerekir.

 

*

 

Nisa 57:

Müminler orada temiz eşlere sahip olacak -lehüm fîhâ ezvac ün mutahharetün

 

Bir önceki iletinde sen açıkladın. Mümin kelime olarak erildir ama insan olarak dişil anlama da gelir. Yani cennette her şey gibi eşler de temiz olacak. Kadınların kocaları temiz olacak; erkeklerin karıları. Doğal değil mi?

 

Tûr 20:

Dizi dizi koltuklara yaslanacaklar.

Mütteki’îne alâ sururin masfûfetin

 

Ve Biz onları tertemiz pınarlarla bir araya getireceğiz.

Ve zevvecna hüm bi-hûrin aynin

 

ZEVVECNA, fiildir; eşleriz demek; yani bir araya getiririz. Ayette asla hurilerden söz edilmiyor. Buradaki hûr, senin bir önceki yazında açıkladığın üzere, havariler ile aynı kökten geliyor. Havarilerin ak giysileri sağlıklı ve temiz olmayı temsil eder. AYNİN ise su gözleri yani pınarlar demek. O halde ayetteki HÛRİN AYNİN, tertemiz pınarlar anlamına geliyor.  Ayetin siyak ve sibakı zaten bunu gösterir. 

 

Vakı’â 56:

Vâkıa 56’nın konumuzla ilgisi yok. Her halde Rahman 56’yı kastediyorsun. Onu ise bir önceki yazımda açıklamaya çalıştım.

 

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 

<< Önceki Sayfa 42 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats