evrenselilkeler Newbie
Katılma Tarihi: 31 ocak 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 27
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Bu konuda ABCDF ve Savaş1'in yazdıklarına katılıyorum.
Ölülerden medet umulması günümüzde açıkça ve dini bir görev gibi yapılıyor. Ölen kişilerin kendileri ve mezarları kutsallaştırılıyor. İnsanlar sırf orada bulunmanın bile kendilerine bir fayda getireceğine, sorunlarının kolayca ve herhangibir çaba sarfetmeksizin çözüleceğine, hatta günahlarının yine onlar hatırına yada o mekanda bulunup dua etmeleri sebebiyle affedileceğine inanılıyor.
Hatta bazı dini gruplar bunu topluca yapıyor. Örneğin ÖSS sınavından önce öğrencilerin toplanıp belli türbelere ziyarete götürülmesi haberleri basında yeralıyor.Yine insanların belli günlerde, özellikle de Ramazan'da ve Ramazan ayının belli günlerinde topluca bu yerlere gitmeleri bunun başka bir örneği. Aslında orada okudukları ayetlerin bile farkında değiller çoğunlukla; aksi takdirde sadece Allah'tan medet ummaları, yardım istemeleri, O'nu herşeye gücü yeten tek otorite olarak kabul etmeleri gerekirdi. Oysa bir yandan Fatiha suresini okuyor (''Sadece Sana ibadet eder ve sadece Sen'den yardım dileriz'' diyor) ama bir yandan da buralarda yatan kişilerden medet umuyorlar.
Ölen kişilerin kendilerine bile fayda yada zarar getiremeyeceği, artık işitmeyecekleri, uyarılara cevap veremeyecekleri, en yakınlarına dahi bir faydalarının olmayacağı ayetlerde açıkça ifade ediliyor. Bunların bilincinde olarak ve hiçkimseyi, hiçbir mekanı kutsallaştırmadan sadece Allah'ı kutsal bilerek yaşamak esas meseledir. İnsan sırf orada bulunduğu ve o mekanda dua ettiği için bazı işlerinin yolunda gideceğine, sorunlarının çözüleceğine inanıyorsa orayı kutsallaştırmış olmaz mı?
Oysa Allah dualarımızı hep işiten ve bize gerçek anlamda yardım eden, kendisinden hiç ümit kesmeyeceğimiz, çabalarımızın karşılığını mutlaka verecek olan tek mercii değil mi? Peygamberlerin bile , en yakınlarına dahi onlar iman etmedikleri sürece hiçbir faydalarının olamayacağı Kuran'da örneklerle açıkça belirtilmiyor mu? Bazı dini otoriteler bunun yanlış olduğunu defalarca söyleseler, yazılarında belirtseler de insanlar akın akın yine bu yerlere gidiyor ve orada okunmuş su, şeker, ekmek, vb. şeyler dağıtarak, birkaç gece mezar yanında yatarak birde birkaç satır ayet (tabii ki Arapça metni anlamadan) okuyarak sorunlarını kısa yoldan ve zahmetsizce çözmenin yolunu arıyorlar.
Oysa bu ölülerden medet umma olayında olduğu gibi; Allah'a ait bir özelliği bir başkasında aramak, O'nun niteliklerine bir başkasını ortak etmek affedilmeyecek bir suçtur. Basit bir yardım dileme değil bu, çünkü o kişinin böyle bir gücü yok. Basit bir dua da değil, çünkü ne kadar iyi bir insan, Allah'ın razı olduğu bir kişi de olsa ölen kişinin o duaya cevap verecek bir yetkisi ve gücü yok.
Mezarlar bize hayatımızın birgün sona ereceğini; sözlerimizden, yaptıklarımızdan, inançlarımızdan, düşüncelerimizden, duygularımızdan sorumlu olduğumuzu; bir gün ''O'na döneceğimizi'' ve ''yaptıklarımızdan sorulacağımızı'' hatırlatmalı. Yapacağımız dualar da bize O'nun yüceliğini, adaletli oluşunu, herkesin yaptıklarının karşılığını eksiksiz vereceğini hatırlatmalı. İnsanların yada mekanların Allah'ın niteliklerine ortak edildiği yerler değil !
|
evrenselilkeler Newbie
Katılma Tarihi: 31 ocak 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 27
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Aslında bu medet umma meselesi öyle boyutlara varıyor ki sadece ölüler değil hayattakiler de bundan nasibini alıyor. Çoğunlukla da insanlar bunu aslında kendi çıkarları, gelecekten beklentileri, ulaşmayı istedikleri her ne varsa bunun için yapıyorlar.
Kurumuş çekirdeğin yada bozuk paranın cüzdanda taşınmasının kişinin rızkının arttıracağına, yeni bir yıla girerken nasıl bir başlangıç yapılırsa tüm yılın öyle geçeceğine, ölü yada diri birine yakın olmanın insanın kutuluşu için gerekli ve yeterli olacağına ve buna benzer pek çok şeye inanılıyor. İlle de birşeylere uğurluluk yada uğursuzluk veriliyor ve sanki bu nesnelerin, canlıların yada ölülerin böyle bir güçleri varmış gibi, insanların yaşamını bu boyutta etkileyebilirlermiş gibi bunlara yürekten inanılıyor.
Doğal olarak bu dünyada yaşayan, kendi yaşamlarını bir denge içinde sürdüren bu hayvanları rüyada veya gerçekte görmenin, onların seslerini işitmenin kişiye uğursuzluk getireceğine inanılıyor. İnsanın önünden kara kedi geçerse, kufuryok havlaması, baykuş ötmesi işitirse, merdiven altından geçerse, horoz erken öterse, vb. pekçok durumda o gün hayatında olumsuz, kötü birşeyler olacağına inanılıyor. Bu nasıl bir mantıktır ki bir kedi, kufuryok, kuş, hayatımızı bu boyutta etkileyebiliyor? Bu canlılar bu dünyada yaşadıklarına göre, doğal olarak ya birimizin yada ötekinin önünden geçecekler; evimizin yakınında yada uzağında, işyerine giderken yolumuzun üstünde, vb. biryerlerde bulunacaklar; doğal olarak kuş ise ötecek, kufuryok ise havlayacak. Bir kuş pisliğinin uğur getireceğine, o gün mutlaka başına iyi birşeyler geleceğine inanmak da aynı mantığa dayanıyor. Sonuçta o gün ve sonraki günlerde yaşayacaklarımız konusunda olumlu yada olumsuz bir beklenti içine giriliyor. Buna inananların başka ülkelerde ineğin, farenin, vb. kutsallaştırılmasını komik bulmaları da işin ilginç tarafı.
Hayatımızı etrafımızda dolaşan hayvanlara göre düzenleyeceksek, onların basit, sıradan hareketleri bile bizim başımıza gelecekleri etkileyecek boyutta ise o zaman ne diye insanlar bu kadar uğraş içine giriyorlar? Zaten sorun da burda, bu mantıktaki bir kişi , başına gelenlerden nasıl olsa etrafındaki bazı hayvanları, nesneleri yada ölü yada diri kişileri sorumlu tutan kişi artık kendi kontrolünü, özdenetimini başkalarının eline bırakmış olmaz mı? Kısa yoldan sonuca ulaşmak ve elde etmek istediklerini çaba sarfetmeden hemen elde etmek mantığı Kuran'daki ideal insan modelinden oldukça uzak. Hatta mezarlıkların yakınından geçerken bile çoğu kimse korkuyor sanki orada yatan kişilerin kendilerine zarar vermeye güçleri yetermiş gibi. Aynı mantıkla bunun tam tersi de olabiliyor tabii ki, insanlar karşılaştıkları sorunları çözmede, en azından bu sorunları hafifletmede Allah'ın dışında ve yanında, O'ndan daha alt seviyedeki canlılardan yada cansızlardan medet umuyor. Yani yine Allah'ın gücünü ve yetkisini inkar etmiyor ama O'nun gücüne bir de bu nesnelerin, insanların yada hayvanların ikincil derecedeki (daha az etkili olabilir ama mutlaka etkili kabul ettikleri) gücünü ekliyor kendince.
Örneğin cüzdanda bol bol bozuk paranın bulundurulmasının bolluk ve bereket getireceğine, yılbaşında belli renklerde giymenin kişinin dileklerinin kabul olmasını sağlayacağına , o gece mutlu bir başlangıç yaparsak tüm yılın mutlu, mutsuz bir başlangıç yaparsak da tüm yılın mutsuz geçeceğine inanılıyor. İş bu kadar kolay olsaydı bir gece oturup tüm isteklerimizi sıralar ve bir yıl boyunca da hiçbir çaba sarfetmeden dileklerimizin gerçekleşmesini beklerdik, olur biterdi. Oysa durum hiç de böyle değildir. Mesela o gece bir yakını ölen birinin yada büyük bir sıkıntı, hastalık, vb. içindeki bir kişinin hiçbirşey olmamış gibi davranması mümkün mü, yada bu kişinin tüm yılı sırf bu yüzden mahvolacak mı? İnsanların bu gibi şeylere yürekten inanıyor malesef. Hatta bir haberde geçiyordu, yeni yıl için alışveriş yapan kadın diyor ki ''Bunu her yıl yaparım, yılbaşında kırmızı renkli kıyafetler alır ve giyerim, dileklerim gerçekleşir; evim oldu, arabam oldu artık bu sene de hacca gideyim diye alıyorum'' diyordu. Başkaları da ''çocuğum olsun diye, zengin olalım diye, borçlarımızdan kurtulalım diye, vb. sebeplerle bunları yapıyoruz '' diyorlar.
Bu bir gecede toptan bir kurtuluş umma mantığı, işlerin birdenbire düzelivermesini ummak belli gecelerin, günlerin yada saatlerin dinsel açıdan kutsal kabul edilip dua ve ibadet etmeyi o zamanla sınırlandırmakla; bunu din konusunda kişinin düzelmesi, hatalarının affedilmesi için yeterli görmekle benzer bir yaklaşım. Birileri bunu din adına yapıyor bir başkaları da din adına olmasa da yine benzer bir mantıkla yapıyor. Ölülerden medet ummak da yine din adına yapılmıyor mu? O kişilerin bize din konusunda yaptığımız hataların affedilmesi için, bu konuda Allah hakkımızda hüküm verirken bize yardım etmeleri için, bizi koruyup kollamaları için değil mi tüm bu çabalar! Kimi kime karşı koruduklarına dikkat edelim ! Onların kutsal kabul edilen mezarlarının başında bulunmak, bize yardım etmeleri için dua etmek, yatmak, mum yakmak, tel yada bez bağlamak, anahtar takmak , yiyecek ve içecekler dağıtmak, daha pekçok benzer uygulamalar , tüm bunların bir tek sebebi var: ‘’Bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar ve bizi Hesap Günü'nde yalnız, korumasız, kimsesiz bırakmasınlar diye.’’
Allah ayetlerinde ‘’Bunu asla yapmayın, kimseyi Bana ortak etmeyin, Benden başka kimseden medet ummayın, yalnız Bana inanın, ibadet edin, yalnız Beni kutsal bilin , Benim özelliklerimi benim dışındakilere vermeye kalkmayın’’ diye bizi sürekli uyardığı halde, sanki O'nun sözünü, gücünü, yetkileri, otoritesini geçersiz yada yetersiz kılıp , işler ancak O'nun dışındakilerle birlikte, onların yardımıyla düzene koyulabilirmiş gibi, O'nun tek başına buna gücü yetmezmiş gibi, sadece O'ndan isteyip , sadece O'ndan medet umarak, O'nun istediği bir yaşam tarzı sürerek kurtulmamız mümkün değilmiş gibi, hakkımızdaki son kararı O vermeyecekmiş gibi, O dilemedikçe, izin vermedikçe birşey gerçekleşebilirmiş gibi, ''Tamam Sana inanıyoruz ama Seninle birlikte bunlara da, bunların gücüne de, otoritesine de, yetkisine de, Senin huzurunda kurtulmamız için bize yardım edeceklerine de (Sanki Allah yanlış yada eksik hüküm verecek), başımıza gelecek kötülükleri engelleyebileceklerine de, bize fayda sağlayabileceklerine de inanıyoruz'' demek kendi kafamıza göre bir din anlayışı geliştirmek ve yine sadece kendimizi kandırmak olmaz mı?
Böyle bir yaklaşımın kimseye fayda getirmediğini ve bu gibi inanışların kişiyi ne durumlara soktuğunu görmek için şöyle bir etrafa bakmak yeterli. Şu bir gerçek ki, kişi bu ve benzeri inanışlardan temizlenmediği sürece kendine yazık ediyor, düşünmüyor, sorgulamıyor, körü körüne inanıyor ve aklını kullanmıyor. En acısı da bunların gerçekten dinde olup olmadığını, Allah’ın bizden yapmamızı istediği uygulamalar olup olmadığını düşünmüyor, üstelik bunları çoğu kez din adına, Allah adına yapıyor.
|