Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
NUR 24/35: Allah göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır..........
âyeti ile ilgili anladıklarımı ifade etmek isterim:
göklerin ve yerin : göklerde ve yerde bulunan varlıkların
aydınlatıcısıdır: hidayet vereni, yol gösterenidir.
Burdaki aydınlatma, mecaz anlamdadır. Allah ışık veren bir cisim; ya da bir ışık kaynağı değildir.Işık veren cisimlerin, ışık kaynaklarının yaratıcısıdır .Allah, varlıklara yollarını gösterir. Kişiyi aydınlatır.O kişi de aydın biri olur.
Katılma Tarihi: 11 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 69
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Ezgi Yazdı:
Neden ''gok ve yerler varoldukca'' ifadesini ''o zaman yer ve gok varolacak mi'' seklinde yerine ''sureklilik ifadesi'' olarak bakmayalim.
Merhaba Ezgi,
Paylaşımınız için teşekkürler.
"Gökler ve
yer dâim oldukça" kalıbına "süreklilik" olarak bakamıyorum. Çünkü, zâten "onlar
orada devirler boyu kalacaklardır" şeklinde âyet devam ettirilmiş. Yâni, aynı anlama gelebilecek iki farklı ifâde şeklinin tek bir cümlede belirtilmesi anlam bozukluğu yaratır.
"Gece gündüz" ya da "sabah akşam" ifâdeleri zamanla ilgili olduklarından mecâzen "süreklilik" anlamlarını verir. Ama "Gökler ve
yer dâim oldukça" da o sürekliliği göremiyorum.
Bir kere şarta bağlanmış. Yâni, cennet ya da cehennemde devirler boyu kalış, göklerin ve yerin devamlılığına bağlanmış.
Bu şu ifâdeye benziyor: "Atmosfer dâim oldukça insanlar dünyada devirler boyu kalacaklardır."
Bu da şu anlama gelir. Atmosfer yok oldu mu devirler boyu dünyada kalma olasılığı da sona erer.
Atmosferin yok olma durumu hiç yok ise zâten "Atmosfer dâim oldukça insanlar dünyada devirler boyu kalacaklardır" şeklinde bir anlatım da olmaz.
O hâlde göklerin ve yerin dâim olmama durumu da var ki bu şekilde ifâde edilmiş âyette.
Kanaâtimce, gökler ve yer ile İNSAN'ın en alttan en yukarı BİLİNÇ boyutlarının (Arz'dan Arş'a) kastedildiğidir. Gökler ve yer İNSAN ALGISI var ise vardır, yok ise yoktur.
İNSAN evrenin içinde değil, Evren İNSAN'ın içindedir. İNSAN varsa cennet, cehennem vardır; İNSAN yoksa ikisi de yoktur. Hayvanlar, bitkiler, bakteriler için BİLİNÇli bir şekilde algılanacak bir gök ve yer kavramı olmadığından onlar için cennet, cehennem de yoktur.
Ayrıca, bir âyetten göklerin ve yerin Kıyâmet süreci ile değişeceğini, dolayısıyla asla yok olmayacağını anlıyoruz. Kıyâmetle boyut değiştiren İNSAN'ın ALGILADIĞI göğü de yeri de farklı olacaktır; ama gök ve yer hep olacaktır.
Ayete farkli sekillerde yaklasimlar olabilir. Benim burdan anladigim ''icinden cikmamak uzere cehennemdedirler, orda kalirlar'' cumlesiyle ozetlenebilir. Zira baska ayetlerle mukayese edildiginde bir cok yerde Allah'in bazi hareketleri ve yaklasimlari sonucu (dine karsi) bu hareket ve dusunusun sahiplerine hitaben ''cehennemde surekli kalirsiniz '' gibi ifadeler kullandigini goruyoruz. Bence devamlilik sozkonusu. Bunun haricinde bu beni pek ilgilendiren bi konu da degil, 'ben' den kastim ise, muslumanlari ilgilendiren bir husus degil birebir. Zira Allah cehennem azabini surekli kilmistir, diledigini bununla cezalandirir diledigini bu cezadan uzaklastirir. Kul olarak benim bunda en ufak bir etkim olmamasindan dolayi, bu beni baglamaz demek istiyorum. Yalniz burda ikinci bir durum daha sozkonusu, o da 'cehennem azabindan birilerinin kendilerinin kismen muaf tutulacagina inanmasi'dir. Bu Kur'an'da Yahudilere isaret edilerek kullanilmis, ama bugun bir cok musluman kisi icin de sozkonusu. Buna katilmadigimi soylemeliyim. Kisiler ya cennete kavusturulur, yada cehennem azabinda tutusturulur diye dusunuyorum. Ama cennete kavusuturulanlar icin sozkonusu durum, Allahin sonsuz magfireti uzerine vuku bulur. En iyisini Allah bilir.
Bilinç ile ilgili : beyinsel bir engelle dünyaya gelip yaşayıp vefat etmiş birini düşünelim, bu durumda o insanı,diğer varlıklardan farklı kılan bilinçli oluşu mudur? Bu örnekten hareketle insan dışındaki bilinçsizlerin de cennette bulunmasında bir engel göremiyorum.
Genel olarak sadece insanlar deyip, bitkileri, hayvanları “cennet”siz bırakmak; sûnî/yapay bir “cennet” olmaz mı? Benim anladığım, Kuransûnî olmayan gerçek bir cennetten bahsediyor.
[6.38] Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizler gibi birer ümmet olmasınlar. Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rab’ lerine toplanacaklardır.
Teşekkürler tartışma/fikir alışverişinin sürmesi güzel olur diye düşünüyorum.Bu konu üzerine bir süredir düşünüyorum,eğer yok oluş varsa,yani 1 katrilyon yıl sonra da olsa eğer yok olacaksak bir vakit
yokluk-70yıl-yokluk yokluk-100yıl-yokluk yokluk-1 katrilyonyıl-yokluk . . . . . yokluk-çok çok uzun bir süre-yokluk
Ne kadar uzun olursa olsun,başımız yokluk sonumuz yokluksa,2 yokluk arasının hiçbir farkı yok gibime geliyor,yani eğer ben eninde sonunda yok olacaksam,şuan var olmamın ve herhangi bir zaman var olmamın bir anlamı yok.Yani bu yüzden bu konuya kafamı çok takıyorum bu günlerde sanırım.Yok olma düşüncesi gerçekten çok korkutucu,yani ne kadar zaman sonra olursa olsun,sonuçta bir gün gelecek o zaman,eğer yok olacaksak,herşey niye?
Yani ha öldükten çok uzun bir süre sonra yok olmuşuz,ha ölünce direk toprak olup yok olmuşuz fark var mı?
" bir de sana ruhtan soruyorlar. de ki: "ruh rabbimin emrindendir. size ise pek az bilgi verilmiştir. " isra suresi / 85
Tamam ruh hakkında bilgi istemiyorum,ruh hakkında bilgiyi tamamiyle zaten insanlık hiçbir zaman öğrenemez,benim sorduğum sonsuzluk olayı,ebedi deniyor cennet ve cehennem,yani yok olmak diye birşey yok mu?Ya da var mı?Yok olacaksak ha ölünce ha sonra ne farkeder?
Kuranda ahirette geçen bir konuşma saffat suresi,
37:50 Birbirlerine dönüp birşeyler sorarlar.
37:51 İçlerinden bir sözcü şöyle der: "Benim yakın bir arkadaşım vardı."
37:52 Derdi ki: "Sen gerçekten şunu tasdik edenlerden misin?"
37:53 "Biz, ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra, gerçekten cezalandırılacak mıyız?"
37:54 Dedi: "Siz de bir araştırır mısınız?"
37:55 Araştırdı, nihayet onu cehennemin ta ortasında gördü.
37:56 Dedi: "Vallahi, az kalsın sen beni de buralara düşürecektin."
37:57 "Rabbimin nimeti olmasaydı, kesinlikle ben de şurada toplananlar arasına girmiş olacaktım."
37:58 "Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?"
37:59 "Sadece ilk ölümümüz; azaba da uğratılmayacağız, öyle mi?"
37:60 Doğrusu bu, büyük başarının ta kendisidir.
37:61 Çalışanlar, böylesi için çalışsınlar.
37:62 Ödül ve ikram olarak, bu mu daha hayırlı yoksa zakkum ağacı mı?
sonra Duhan suresi,
44:40 Hepsi Karar Günü topluca buluşacaklardır.
44:41 O gün dost, dostunu hiçbir şeyden koruyamaz ve yardım da görmezler.2
44:42 Yalnız ALLAH'ın merhamet ettikleri hariç. O Üstündür, Rahimdir.
44:43 Elbette, zakkum ağacı
44:44 Günahkarın yiyeceğidir.
44:45 Derişik asit gibi ve midelerde kaynayacaktır.
44:46 Sıcak suyun kaynaması gibi.
44:47 Onu yakalayın ve cehennemin ortasına sürükleyin.
44:48 Sonra başına kaynar su azabından dökün.
44:49 "Tat bakalım; sen çok üstün ve şerefliydin!"
44:50 "Bu, işte kuşkulanıp durduğunuz şeydir."
44:51 Erdemli olanlar ise güvenlikli bir makamdadırlar.
44:52 Bahçeler ve pınarlar içerisinde.
44:53 İpek ve atlastan giysiler içinde karşılıklı otururlar.
44:54 Bu böyledir; onlara güzel eşler vermişizdir.
44:55 Tam bir güvenlik içinde her meyveyi isterler.
44:56 Orada, ilk ölümden başka ölüm tatmazlar. Onları cehennem azabından korumuştur.
44:57 Rabbinin bir lütfu olarak. İşte büyük zafer budur.
44:58 Öğüt alsınlar diye senin dilinle onu kolaylaştırdık.
44:59 Öyleyse bekle; onlar da beklemektedirler.
Demek ki orada ölmek yok artık.yok hayatın da bir süresi oluyorsa da insan yaşayacağını yaşar ve en son O'na döndürülür ve ölmez.
Tamam ruh hakkında bilgi istemiyorum,ruh hakkında bilgiyi tamamiyle zaten insanlık hiçbir zaman öğrenemez,benim sorduğum sonsuzluk olayı,ebedi deniyor cennet ve cehennem,yani yok olmak diye birşey yok mu?Ya da var mı?Yok olacaksak ha ölünce ha sonra ne farkeder?
Selamün Aleyküm ReMat!
Ölüm yok olma olayı değildir! "tadma olayıdır" ölümü tadacağız.
Enbiya/35:Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.
Bakara/4:Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar; âhirete de kesinlikle iman ederler.
Ayetlere baktığımızda bütün peygamberlerin öğretisi Allah'ın varlığı, Birliği ve hesap , sorgu ve sual ,din gününden haberdar etmektir.Bu gerçeklere göre inanan ve gereğini yerine getirenler ebedi kalacakları cennete , inanmayanların ebedi kalacağı cehenneme gideceği ayetlerle bildirilmiştir.
Cennet ve Cehennem ebedidir.Sonsuzdur.Bu inancımızı kuvvetlendirmek için namazlarımızda "Din gününün MALİKİDİR" demiyormuyuz.
En doğrusunu Allah bilir.
__________________ Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
Yaşar Nuri'nin cevap veriyorum adlı kitabında,bu sonsuzluk nasıl zaman olur diye bir soru vardı,ya da mekan olur diye,o da bundan bizim çok uzun bir süre olarak algılamamız gerektiğini yazıyordu,yani kafam karışık ve korku içindeyim birazda:(
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma