Yazanlarda |
|
gercekbilgi Ayrıldı
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam kardeşler...
En çok yanlış çevirilen ayetlerden biride bize göre 22/39-40'dır.
Ayeti daha anlaşılır anlamıyla çeviriyorum.Bir önceki ayet 22/39-40:’’Zulme uğramış olmaları sebebiyle kendilerine savaş açılanlara savaşma izni verilmiştir.Ve muhakkak Allah onlara yardım edecektir.Bunlar rabbimiz yalnız Allahtır dedikleri için haksız şekilde yurtlarından çaıkarılanlardır.Eğer Allah kimi insanlarla,kimilerini devre dışı bırakmasaydı Allahın içinde çok anıldığı/anılacağı savami,biya,salavat,ve mescid yıkılırdı/enkaza dönerdi.’’
Bu ayetlerden kuran bütünlüğünde anladığım şudur:
Mü’minler,sadece Allah dedikleri yani yalnız Allaha,Allahın dediğine inanıp davet ettikleri,soydaşları olan müşrikler gibi Allahla birlikte diğer ilahlarını/atalarının söylemlerini de kabul etmediklerinden ,yurtlarından çıkarılmışlar,Allah da mü’minleri güçlendirmiş,onları imanları gereği yüreklendirmiş(onlara yardım etmiş ve imanları üzere kaldıkları sürecede yardım edeceğine söz vererek zalim kafirlerle savaşmalarını istemiştir.
İşte bu mü’minlerin eliyle Allah,bu zalim müşrikleri devre dışı bırakacağını söylüyor.Onlar vasıtasıyla mescidslerin harabeye dönüşmesini önlüyor.
Benim kişisel anlayışım,ayette söz edilen,’’savami’’,’’biya’’,’’salavat’’ve ‘’mesacid’’ tabirlerinin dördününde anlamı bir olup bundan kasıt,her devirde inanmış ataların inancını terk etmiş yalnız Allaha çağırmış mü’minlerin kalbleridir/mü’minlerdir.
Eğer Allah,inananlara savaşma izni verip,onlara yardım edip bu saldırgan zalimleri defetmezse inanacak kimse olmaz,bütün kalpler enkaza döner.!!!!!!!!
Eğer diğerleri gibi anlarsam,Allahı,yalancı çıkarmış olurum.Çünkü her inancın mensupları,diğer inançtakilerin mabetlerini yıkmışlar/yıkıyorlar/yıkacaklarda..!!!
Günümüzde de bunu gözlerimizle hep müşahade etmekteyiz.Tarihtede bu böyle olmuştur.Üstelik aynı inanca sahip olduklarını iddia eden farklı mezhep mensupları dahi birbirlerinin camilerini(mescidlerini)yıkmışlardır tarihte,(şafi ve Hanefilerin yaptıklarını hatırlayalım)Günümüzde de Sünni ve Şiilerin birbirlerinin camilerini yıktıkları gibi.!!!Irak şehrinde bunların görüntülerini hergün izlemiyormuyuz??Amerikalıların(hristiyanların)yıktıkları şurda dursun.!!
Gerçekte bu mabetlerde,çokça Allahın adı(otoritesi)mi anılıyor??,yoksa tağutun adımı??Allah aşkına ‘’Allah Allah demekle Allahmı zikrediliyor
__________________ Muhammed din adamları sınıfını ortadan kaldıran, kurumsal dinleri yıkan, dini tapınak dini olmaktan çıkarıp halkın vicdanı haline getiren "devrimci" bir peygamberdir
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam, gerçekten gerçeğin peşine düşenlerin üzerine olsun.
Dindeki bütün kavramlar üzerine tartışıp duracak mıyız? Ebette tartışacağız.Çünkü Kur"an"da Allah kavramı dahil,yoruma açık olmayan hiç bir kavram veya ayet yoktur.Varsa yaz,bileyim.Bu forum vu bu gibi forumlar,düşünmekten,tartışmaktan,dolayesiyle gelişmekten,dönüşmekten korkanların barınabileceği bir forum değildir.
Bu tartışılan kavramları bitirdikten sonra, sıra hangi kavramı tartışmaya gelecek? Dedimya,Allah"ın varlığını,ne olduğunu bile tartışabiliriz, tartışmalıyız.
Bir deli kuyuya taş atacak kırk akıllı bununla mı uğraşacak? Evet.Aynen böyle olacak.Eğer akıllılar,gerçekten akıllı ise,delilerin kuyulara attıkları taşları,kuyudan çıkartacak,çıkartmasını bilecek.Ama herkes kuyudan taş çıkartmak zorunda değildir.Eğer yetinebiliyorsa,elindeki taşlarla da yetinebilir.Çünkü Allah dinde zorluk değil,kolaylık diler.Yani istersen kolayclılığı da tercih edebilirsin.
Günde beş vakit namaz kılar,yılda bir ay oruç tutar,ömründe bir kere hacca gider ve yırtarsın.Vallahi bunu inanarak söylüyorum.
...Ona (İsa veya Allah"a) uyanların kalplerine şefkat ve merhamet koyduk.İcat ettikleri ruhbanlığı,biz onlara yazmadık,yalnız Allah"ın rizasını kazanmak için kendiliklerinden uyguladılar,ama ona gereği gibi uymadılar.Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik.Fakat onlardan birçoğu da yoldan çıkmıştır.57/27 S.Ateş çev.
Ayetin dikkat çektiği iman etmekten maksat,sadece Allah ve ahiret inancıdır.Bu tür inananlar açısından,bizim buralarda konuştuklarımız,tartıştıklarımız,sadece teferruattır.
Bana göre,Allah ve ahirete inanıp,Allah"ın rızasını kazanmak için,İster Allah emretmiş olsun,ister emretmemiş olsun,Allah için,bir takımı fedakarlıklar yapan,yapmaya çalışan herkes müslümandır ve bu tür müslümanlara da korku yoktur onlar üzülmeyeceklerdir.
Sevgili İbrahim.Delilerin kuyulara attıkları taşları temizlemek sana zor geliyorsa,sen atalarının dini üzere kal.Biz,söz konusu taşları temizlemeye,insanların üzerine,Allah adına yüklenen gereksiz ve faydasız ağırlıkları kırıp,atmaya devam edeceğiz.
Bakalım Mevlam Neyler,Neylarse Güzel Eylar.(Büyük Türk Ata Sözü)
Devam edeceğim.
Kur’an, Allah’ın Muhammed’in diline (Arapçaya) tercüme edilmiş kelamıdır. Bizlere de Arapçadan tercüme (meal) edilerek ulaştırılmıştır, ulaştırılması gerekir.
Aşkın olan, her şeyden münezzeh olan yüce yaratıcı, yaratıklarıyla iletişimini, yaratıkların kendi kullandıkları iletişimi/dili kültürü neyse onunla kurar.
Zaman zaman tartışmalarda ve bu tartışmada, vahyin ilk indiği toplumun dili, o prototip toplumun tarihi arka planı, nüzul ortamı, semantiksel açıdan etraflıca tetkik edilmediğini ve Kuran’ın genel mantalitesine uyulmadığını gözlemliyorum.
Allah o toplumun kullandıkları dil, eşya, mekan, kişiler, örf/adet, sorunlar ve problemler üzerinden hitap etmektedir. O toplumu es geçerek mi Kuran’ı dolaysıyla kavramlarını anlayacağız? Allah o toplumun o günkü sorunlarını es geçmemiş direk çözüm (şeriat/hukuk) göndermiştir, bizler o toplumu dilini ve yaşadıklarını görmezden gelerek Kuran’ı anlamaya çalışıyoruz!! Bu ne kadar doğru?
Allah basiretimizi keskin kılsın.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli Kuran Okuyucusu Dostlar
Ben, “ Kuran’da SALAT namaz mıdır? ” başlıklı yazının sahibi haktansapmaz’ ım. Ben “gerçekbilgi” değilim. Gerçekbilgi tanıdığım değerli bir kardeşimdir. Onun ısrarı üzere bu yazıyı yazdım. Bundan sonra da yazacaklarım haktansapmaz adıyla bana aittir. Gerçekbilgi’nin yazdıklarıyla ve yazacaklarıyla karıştırılmamasını diliyorum.
Benim muhataplarım Kuran’ ı yeterli görenlerdir. Kuran, akıl ve kâinat ayetlerinden başka kaynakları kabul edenler muhatabım değildirler. Çünkü yazacaklarımla ne kadar somut deliller sunsam da bunların bağnazları inanmayacaklardır.
Nitekim Ali AKSOY’ un alıntıladığı ve benim de çok büyük çapta katıldığım cevabî yazılarda yeterli deliller olduğu halde bu bağnazlar devamlı aynı tekerlemelerle saldırmışlardır.
Bu arada saygıdeğer Ali AKSOY’ a çok teşekkür ediyorum ve kendisiyle kısa zamanda bire bir görüşmek istediğimi iletiyorum. Yine bu sitede yazdıklarından etkilendiğim “yalnızkürt” mü’min kardeşime de teşekkür eder; oturduğunu tahmin ettiğim Siirt’ te kendisiyle görüşmek istediğimi belirtirim. Bu vesileyle yazdıklarımı olumlu veya olumsuz eleştiriye değer bulan tüm okuyuculara da ayrıca teşekkür ediyorum.
Ben 1978 yılında, bugünkü adıyla ilahiyat eski adıyla Y.İ.E mezunu, 55’ ini aşmış emekli bir öğretmenim. Çok iyi olmasa da okuduklarımı anlayabilecek bir Arapça bilgisine de sahibim.
Namazın amel-i tevâtür ile son resulden bize kadar geldiğine, sonradan uydurulduğuna inanlardanım. Eğer tevâtür ile O’ndan bize kadar gelseydi en ufak bir şekil değişikliğine uğraması mümkün değildi. Nitekim günümüzde bin yıldan beridir farklı mezheplerde olan Şafii ve Hanefilerin namazlarındaki önemli bulduğum farklılıklar bunun ispâtıdır. Her mezhep kendi namazlarını asırlardır farklılıkları koruyarak kılmaktadır.
Bir örnek vereyim; namazda el bağlamak Şiilere göre haramdır. Hanefî ve Şafilere göre sünnet, Malikî ve Hanbelîlere göre ise mekruhtur. Eğer peygamber namaz kılmış olsaydı namazında ya elini hep bağlayacak ya hiç bağlamayacak ya da bazen bağlayıp bazen bağlamayacaktı. Bu da 22 yıl boyunca uygulamalı olarak yapılıp izleyicileri tarafından da o şekilde sonraki nesillere aktarılacağından kimilerine göre haram, mekruh, sünnet gibi değerlendirmeler asla olmayacaktı. Namazın eli mesafesinde olan abdesti bozan hususlarda da asla hiçbir farklılık şu bozar bu bozmaz şeklinde intikâl etmeyecekti.
Mezhepler arasındaki bu farklılıklar sakın önemsizdir diye düşünmeyin. Bunlar yıllarca Şii – Sünni çatışmaları yanında, Hanefi, Şafii savaşlarına da neden olmuştur. Öyle ki bugünkü Bağdat’ ta olduğu gibi tarihte de bu Bağdat’ ta ve diğer bazı İslam şehirlerinde “Allah’ ın adının çokça anıldığı ( sözüm ona yıkılmasını istemediği !) birbirlerinin mescitlerini yıkmışlardır. Birbirlerini bu ihtilaflar yüzünden tekfir etmişler, kız alınır, kız verilmez ehl-i kitap ya da ne alınır ne verilir müşrikler olarak ilan etmişlerdir. Birbirlerinden camilerini ayırmışlar; yıllarca biri diğerinin arkasından namaz kılmayı yasaklamışlardır. Bugün bile bunu yeryüzünde gözlemek mümkündür. Diyarbakır’ daki Ulu Cami’ yi bilenlerin mâlumudur; hâlâ Şafii ve Hanefi’lerin bu camide biri avlunun kıble tarafında, diğeri de aksi taraftaki birbirinden ayrı olan farklı bölümlerde namaz kıldıklarına şahittirler. Hatta farklı imamlarla… Çünkü biri diğerinin hâlâ namazının geçerli olmadığına inanırlar. Bu abdesti bozan-bozmayan hususlardaki farklı anlayışa dayanarak benim babam bir eski medrese mollasıdır. Ben hanımıma el değip namaz kıldığım için bana binamaz diyordu. Bundan dolayı 1977-80’lerde bana çok kızıp bazen tekfir dahi ettiği oluyordu. Şimdi sağ olsaydı ne derdi bilemiyorum.
Sevgilerimle…
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kur’an, Allah’ın Muhammed’in diline (Arapçaya) tercüme edilmiş kelamıdır. Bizlere de Arapçadan tercüme (meal) edilerek ulaştırılmıştır, ulaştırılması gerekir.Bu söylediğin doğru değil İbrahim.Allah,her kavme kendi diliyle hitap eder.Sen Allah"ın varlık veya yazılı ayetlerini tezekkür ederken,Arapça mı düşünüyorsun,Türkçe mi? Sana ne,Araplardan Arapçadan,hele,14 Asır önceki Araplardan.Böylesine büyük bir taşı,böylesine derin bir kuyuya atan deliye,doğrusu helal olsun.Tüm din adamı ve ilahiyatcılar,entellektüeller,söz konusu taşı çıkartmak için,1000 yıldır kuyunun dibinde oyalanıyorlar.
Aşkın olan, her şeyden münezzeh olan yüce yaratıcı, yaratıklarıyla iletişimini, yaratıkların kendi kullandıkları iletişimi/dili kültürü neyse onunla kurar.Ha işte,bende bunu söylüyorum.
Zaman zaman tartışmalarda ve bu tartışmada, vahyin ilk indiği toplumun dili, o prototip toplumun tarihi arka planı, nüzul ortamı, semantiksel açıdan etraflıca tetkik edilmediğini ve Kuran’ın genel mantalitesine uyulmadığını gözlemliyorum.İşte burada yanılıyorsun.Senin bu sözünü ettiğin şey,Kur"an"falan değil,tarihtir,kültürdür,örftür,kısaca atalar dinidir.
Allah o toplumun kullandıkları dil, eşya, mekan, kişiler, örf/adet, sorunlar ve problemler üzerinden hitap etmektedir.Haşa.Böyle bir şey olamaz.Çünkü Kur"an"yöresel değil,evrenseldir.Kur"an"14 asır evvelde insan fıtratına hitap ediyordu,bugünde insan fıtratına hitap ediyor.14 Asır önceki Araplar,insan değilmiydi yoksa? O toplumu es geçerek mi Kuran’ı dolaysıyla kavramlarını anlayacağız? İbrahim,o toplum öldü,öldü.O toplum bu dünyadan göçtü.Çünkü onlarda ölümlü idiler. Allah o toplumun o günkü sorunlarını es geçmemiş direk çözüm (şeriat/hukuk) göndermiştir, bizler o toplumu dilini ve yaşadıklarını görmezden gelerek Kuran’ı anlamaya çalışıyoruz!!Evet.Öyle yapıyoruz.Eğer sen,telepati yoluyla o toplumla diyaloğa girebiliyorsan,buna bir şey demem,diyemem. Bu ne kadar doğru?
Selam ile.
Allah basiretimizi keskin kılsın.
|
Yukarı dön |
|
|
süheyb Newbie
Katılma Tarihi: 30 ocak 2008 Gönderilenler: 17
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Namazın amel-i tevâtür ile son resulden bize kadar geldiğine, (gelmediğine demek istedin galiba) sonradan uydurulduğuna inanlardanım.
Mezhepler arasındaki bu farklılıklar sakın önemsizdir diye düşünmeyin. Bunlar yıllarca Şii – Sünni çatışmaları yanında, Hanefi, Şafii savaşlarına da neden olmuştur. Öyle ki bugünkü Bağdat’ ta olduğu gibi tarihte de bu Bağdat’ ta ve diğer bazı İslam şehirlerinde “Allah’ ın adının çokça anıldığı ( sözüm ona yıkılmasını istemediği !) birbirlerinin mescitlerini yıkmışlardır. Birbirlerini bu ihtilaflar yüzünden tekfir etmişler, kız alınır, kız verilmez ehl-i kitap ya da ne alınır ne verilir müşrikler olarak ilan etmişlerdir. Birbirlerinden camilerini ayırmışlar; yıllarca biri diğerinin arkasından namaz kılmayı yasaklamışlardır. Bugün bile bunu yeryüzünde gözlemek mümkündür. Diyarbakır’ daki Ulu Cami’ yi bilenlerin mâlumudur; hâlâ Şafii ve Hanefi’lerin bu camide biri avlunun kıble tarafında, diğeri de aksi taraftaki birbirinden ayrı olan farklı bölümlerde namaz kıldıklarına şahittirler. Hatta farklı imamlarla… Çünkü biri diğerinin hâlâ namazının geçerli olmadığına inanırlar.
Bunlar senin namazı hepten yok saymanı gerektirmez
Bu abdesti bozan-bozmayan hususlardaki farklı anlayışa dayanarak benim babam bir eski medrese mollasıdır. Ben hanımıma el değip namaz kıldığım için bana binamaz diyordu. Bundan dolayı 1977-80’lerde bana çok kızıp bazen tekfir dahi ettiği oluyordu.(bugünkü halin babana inat psikolujik ters tepki olmasın ? sonradan kronikleşen !) Şimdi sağ olsaydı ne derdi bilemiyorum.
Eminim mürted derdi
............................................................ ............
aslında sen ve senin gibiler haklısınız galiba...bende (sizden alışarak, şu tevil olayı yani) diyomki şu salat ritüellerine bakılırsa, spor amaçlı tavsiye niteliklidir, (hem tabii sonradan oydurma) böyle olunca güncel spor faliyetleri namaz ritüellrinden daha faydalı ve sağlıklı ( fotbul, basket, judu, koşmak gibi)
2/3- onlarki gayba inanırlar, namazı (sporu) kılarlar (yaparlar)
2/43-sabır ve namazla (sporla)
14/ 31- İnanan kullarıma söyle: namazı (spor) kılsınlar (yapsınlar),
70/23- Bunlar, namaz(spor)larında süreklidirler. v s, v s, v s
ve daha farklı anlamlarla tahrif etmek mümkün... ve tabii kur’anın diğer kavramlarınıda...
ne dersiniz ? bu işi becerebilirmiyim ? tutacağa benziyor.
.......................................??????????????????!!! !!!!!!!!!!!!!!
|
Yukarı dön |
|
|
ibrahimim Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Söylediklerim belikli anlaşılmıyor, anlanmak istenmiyor da olabilir.
Ben diyorum ki, gelin kavramlar üzerine teati edeceğimize, önce değerli, en değerli kabul ettiklerimizin bizim için neyi ifade ettiği üzerinde kafa yoralım.
Allah, Kur’an ve Resul tasavvurlarımız nedir? Önce bunları ortaya koyalım, sonrada kavramlar üzerinde konuşalım. Görülüyor ki parçacı mantıkla, cımbızlama yöntemiyle bir yere varılamıyor, bir sonuç çıkarılmıyor.
Bu durum yozlaştırıcıların ve yobazların (şeytanın) ekmeğine yağ sürüyor. Niyeti üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi pek anlaşılamıyor.
Söz konusu salat ve içindeki namaz ilk resulden günümüze kadar var ola gelmiştir. Yahudiler de namaz kılıyor, http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=1385&PN= 4&TPN=1
Hıristiyanlar da namaz kılıyor, http://www.tumgazeteler.com/?a=1081580
Müslümanlar da namaz kılıyor.
Bu namazların kılınışları farklı farklı, hatta bildiğiniz üzere her mezhebin namazı bile farklı. Bu farklılıklar namazın niteliğine engel teşkil etmez. Çünkü namazda asıl olan tazim etmek takdis etmektir, yani her ibadeti olduğu gibi namazı da yalnız Allah’a özgülemektir aslolan.
Allah şekle değil içselliğe önem verir. Yaptığımız her işin/amelin kof bir eylem olmaması gerekir, içeriğini iyi doldurmalıyız. Ne yaptığımızın fazla önemi yok, niçin yaptığımızın önemi vardır.
Yukarıda da değindiğim gibi, değer yargılarımızın tasavvurunu yapmadan ve bu konuda konsensüs oluşturmadan, hemen üstteki açıklamalarımın da karşısı için pek bir şey ifade edeceğini sanmıyorum. Çünkü onların anlattıkları benim onarla anlattıklarımla aynı (ilgiyi görecek) konumdadır.
Ne diyeyim Allah doğruyu yalnız doğruyu arayanlara yardım etsin.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
|
Yukarı dön |
|
|
muvahhit Ayrıldı
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam...
Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah'ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.
namazı kıldınız mı,kıldıktan sonra,eda eyledikten sonra..şunu şunu yapın..yav arkadaşlar sizin bu bağlılığı yerine getirme nemenem bir ritüeldirki ayakta durmayı oturmayı dahi sonraya bıraktırmış..ne diyor Allahı anın..buradan dahi namaz eyleminin farklı bir yapısı olduğu ortaya hemen çıkmıyor mu?
emekli öğretmenede birkaç sözüm olacak..kıymetli hocam..mezhepler arası farklılıklar var..ancak biride çıkıp yav namaz yoktur diye..hepsinde bu uygulamalar var..bu uygulamaların farklılıklarla olmasına rağmen Allah aşkına söyleyin..hepsindede secde ruku yokmu..birşeyleri anlamaya çalışıyoruz..Ali Aksoyun dediği gibi konu oldukça tehlikeli..namaz yok oldumu kıblede kabede vs yok olur..zamanla din minde kalmaz..ööyle dinsiz dinsiz otururuz.. Arapçaya hakim olarak bildiğim Fereç Hudur kardeşime sesleniyorum..ayetlerin manaları çift derken bağlılığı sayarsınız kabuletmeyi ikrarı sayarsınız be güzel kardeşlerim:aynı zamanda eğilme yere kapanma anlamınada gelmez mi ruku ve secde..bu kadar..
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ibrahimim Yazdı:
... Bu durum yozlaştırıcıların ve yobazların (şeytanın) ekmeğine yağ sürüyor. Niyeti üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi pek anlaşılamıyor.
Söz konusu salat ve içindeki namaz ilk resulden günümüze kadar var ola gelmiştir. Yahudiler de namaz kılıyor, http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=1385&PN= 4&TPN=1
Hıristiyanlar da namaz kılıyor, http://www.tumgazeteler.com/?a=1081580
Müslümanlar da namaz kılıyor.
Bu namazların kılınışları farklı farklı, hatta bildiğiniz üzere her mezhebin namazı bile farklı. Bu farklılıklar namazın niteliğine engel teşkil etmez. Çünkü namazda asıl olan tazim etmek takdis etmektir, yani her ibadeti olduğu gibi namazı da yalnız Allah�a özgülemektir aslolan.
Allah şekle değil içselliğe önem verir. Yaptığımız her işin/amelin kof bir eylem olmaması gerekir, içeriğini iyi doldurmalıyız. Ne yaptığımızın fazla önemi yok, niçin yaptığımızın önemi vardır. ...
|
|
|
Selam İbrahimim;
Allah'ın KİTABINDA hakkında hiç bir delil / bürhan indirmediği bir şeye secde edersen sorun olur mu olmaz mı?
Bu sorum senin şahsın için değil. Yani, niyetleri, kimin neyi ne için yaptığını ancak Allah bilir. Zaten bu işin yargılaması ve takdiri de ancak Allah'a aittir.
Biz, bireysel durumları konuşmuyoruz. Din ilminden bir meseleyi umuma açık olarak tartışıyoruz.
Din ilmine göre, bizler Kabe'ye (veya Kabe'ye doğru) Allah'ın indirdiği bir delil üzerine mi secde ediyoruz ?
Kişilerin, bu işi Allah için yapması ayrı bir mesele, bunun yapılmasındaki meşruiyyet ayrı bir mesele. Biz, subjektif durumları konuşmuyoruz. Herkes için geçerli olmak üzere bu işin doğrusu nedir diyoruz.
Yahudilerin, Hıristiyanların, Müslümanların namaz kılıyor olması tevatürden başka bir şey değildir. Tevatürün delil olması durumunda ise, artık tartışacağımız şey namazın ne olduğundan çok daha kapsamlı bir konu haline gelir. Şu foumda tartışılmış BÜTÜN konular bu tartışmaya dahil olur. Zira, ben size bu forumda inkar edilen her hareket tarzı ve inanış için tevatürü delil olarak getirebilirim.
Öte yandan, tevatürün dinde delil olacağını söyleyenler, Kitap'tan tevatüre ilişkin de hiç bir delil getiremeyeceklerdir.
Misalen Allah, Peygamberimize önceki resullerin yoluna uymasını emrediyor. Peki önceki resullerin yolu, onların tevatürü müdür, yoksa Kuran'da Allah'ın onların yolu ile ilgili olarak bildirdiği hususlar mıdır ?
Eğer tevatür, delil ise, Hz. Muhammed'in, tevatürde yer alan uygulamaları din olarak benimsemiş olması gerekirdi.
Şu halde, Peygamberin önceki resuller hakkında uyacağı yol onların tevatürü olamaz.
Tevatür delildir diyenler, Kuran'da Atalar dini / atalardan görülen olarak anılan şeyin tevatürden başka "ne" olduğunu da izah etmelidirler.
Ancak, benim şu yazdıklarımda da açık / zayıf olan bir yön var. O da şudur:
Eğer tevatür, atalarımızdan görüp duyduğumuz şey ise, Kuran'da yer alan bir kelimenin hangi anlama geldiğinin delili tevatür yani atalarımın bir kelimeye verdiği anlamladan başka ne ile anlaşılabilir?
Yani mesela, salatın bir anlamının dua olduğunu söyleyenler bunu ancak tevatüre, atalarından aldıkları sözlüklere bakarak söyleyebilirler. Böyle olunca, tevatürün bir kısmı dahi olsa delil kılınmış olur. Şu halde, tevatürün tümü kullanılamaz diyemeyiz. Ya değilse, Kuran'ın hiç bir lafzını anlamamız mümkün olmaz. Allah da, imkansızı teklif etmeyeceğine göre, tevatürü MUTLAK ANLAMDA inkar eden, Kuran'ın bu çağda yaşayan herkes için bağlayıcı olduğunu da inkar etmiş olur.
İşte böyle... Allah bizi dosdoğru yoluna eriştirsin.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
muvahhit Yazdı:
..ayetlerin manaları çift derken bağlılığı sayarsınız kabuletmeyi ikrarı sayarsınız be güzel kardeşlerim:aynı zamanda eğilme yere kapanma anlamınada gelmez mi ruku ve secde..bu kadar..
|
|
|
Selam Muvahhit;
Bu dediğin doğru ancak, bu kabul edildiğinde de şöyle bir soru geliyor.
Salatı emreden Allah, Kuran'da onca şeyi açıklarken salat hususunu neden bir blmece - bulmacaya dönüştürsün ki ?
Yani abdest konusunda mesela, sırasıyla ve apaçık yazmış. Hatta, ben önceki yazılarımda misaller getirdim. Salat'tan çok daha önemsiz gibi görülen, ileri derecede istisnai ve hatta ibadet kabilinden olmayan pek çok şey Kuran'da en ince detayları ile kendisine yer bulmuş.
Bakınız; mesela Musa peygamberin kıssasını bir bütün olarak bulamazsınız Kuran'da. Musa'nın kıssasını bütün ayetleri okur, birbiri ile irtibatlandırır, tekrarları kaldırır ve derli toplu bir hayat öyküsüne dönüştürürsünüz. Bu Kuran'ın üslub özelliklerinden biridir. Fakat, bana bir İBADET gösterin ki, ben onun ne olduğunu, kapsamını ancak tüm ayetlerin dikkatli bir tetkikinden sonra anlayabileyim.
Yahut, muamelat / fıkıh alanında herhangi bir hüküm için de aynısı geçerli... Genelde, belli bir kaç ayette toparlanmış ve apaçık açıklanmıştır.
Fakat iş, geleneksel olarak kılınan namaza gelince arkadaşlarımız ayetlerin tersinden, düzünden, söylenenden, söylenmeyenden, oradan kes, şuraya yapıştır yöntemi ile bile namazı bulup çıkaramıyorlar. Forum, bunun misalleri ile doludur.
Hiç bir vicdan sahibi Kuran okuru, objektif bir gözle bu gün kılınan şekilsel namazın tarifini Kuran'dan çıkaramaz. Hatta, bastırılmış, üstü örtülmüş kitaplar insanların önüne serilse, hadislerden bile böyle bir namaz çıkaramazlar.
Bu gün gördüğümüz şey, birilerince geçersiz görülen fikirlerin elemesi yöntemi ile ve ZAMAN İÇERİSİNDE bize ulaşmıştır.
Bu gün, DİNE HIYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI gibi kuruluşlar, bazı şeyleri var diye söylüyor, bazı şeyleri ise hiç dillendirmiyor.
Mesela, Yaşar Nuri Öztürk, peygamberin kıyamda yahut, rükudan doğrulunca ashabı ile birlikte el açıp dua ettiğini, rüku yahut secdede söylenen tesbih kelimelerinin tesbihatın EN DÜŞÜK SEVİYESİ olduğunu bir kısım rivayetleri delil getirerek anlatıyor. Diyanet bunları anlatıyor mu ? Anlatmaz. Anlatamaz. Diyanetin anlattığı insanlarca TEVATÜR olarak kabul edilmiş, hakikatler gibi değerlendiriliyor. Halbuki iş öyle değil.
Hadislerin yahut tevatürün TÜMÜNÜ değerlendirmeye alırsanız da bu gün kılınan namaza erişemezsiniz. Siz ancak onların bir kısmını TERCİH EDEREK bu gün kıldığınız namaza erişebilirsiniz.
Allah Kuran'da; bu gün insanların kılmakta oldukları namazı anlatmamış, tarif etmemiş, sınırlarını çizmemiştir.
Bu gün okuduğumuz meallerin bol parantezli yalanlarla süslenmesindeki gerçek neden de budur.
Mealinde "Nerden çıkarsanız çıkın (namazda) yüzünüzü Mescid-i Haram'a çevirin" diyen herkes, adı, sanı, ünvanı her ne olursa olsun Allah'a İFTİRA etmekte, Allah'a yerlerde ve göklerde bilmediği bir şeyi haber vermekte, Allah'a dinini öğretmektedir.
Bu bir vebaldir. Vebaldir de, buna aklı kesenler, Kuran'ı öğrenmeye mükellef olanlar, ahirette onların vebaline yapışarak Allah'tan yakalarını kurtarabilirler mi ?
"Rabbimiz, bizi şunlar yoldan çıkardı, onlara katmerli azab ver" diyebilirler mi ?
Şu halde, aklı yeten, Allah'ın kendisine bu tartışmayı okuma, tartışılanları araştırma imkanı bahşettiği herkes, işin doğrusunun izini sürmek, varsa yanlışları en azından KENDİSİ için gidermekle yükümlüdür.
Aksi taktirde, Allah'ın indirdiğini terketmiş / arkaya atmış, Allah'ın hakkında hiç bir delil indirmediği bir kısım şeyleri de kendimize din yapmış oluruz. Üstelik, tevatüre / Atalarımızın yoluna uyma bahanesi ile...
Ben, sorumu tekrarlıyorum.
Kuran'da Kabe'ye (veya Kabe'ye doğru) secde etmemi emreden bir hüküm var mıdır ?
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
muhliskul Ayrıldı
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayin Ali Aksoy,
Benim yazdiklarimi, spekulasyon olma yonune sevk potansiyeline sahip sorulariniz cok enteresan. Yazdiklarimi sizin sorulariniz bunyesinde cevaplayisim asil odak noktamizi terketmemize sebeb verecektir. Cozumlemeye calistigimiz hususlar Kuran'dan referans verebilecegimiz alanlarda islenirse daha saglikli olur diye dusunuyorum. Musluman olmadan onceki hallerinde Turk insanina bir Resul gelseydi nasil bir menasikleri olurdu konusu ayri bir konu ve tamamen spekulatif ozelligi iceriyor.Zaten bildiginiz gibi Kuran, menasik farkliliginin kacinilmazligini ifade etmektedir
Bizim ilgilendigimiz alan, Kuran vahyi ile Resulumuz Muhammed'e iletilen dinimiz Islam'dir. Ibrahimim arkadasin da cok isabetli bicimde izah ettigi gibi Kuran anlayisimiz inzal ortamindan soyutlanarak ele alinamaz. O toplumun dili ve bu dilin cagrisimi olan butun ogeler net anlasilmadikca Kuran'i hakkiyla anlamamiz mumkun olmayacaktir. Yalniz yanlis anlasilmasin bu teklifle , bu is umumun topyekun sorumlulugudur seklinde bir iddiaya sahip degilim. Benim kasdim Kuran aydinlari ile ilgilidir. Bu misyona oncu olarak soyunanlar kendilerini detayli bir bicimde yetistirmek zorundadir. Yoksa gevezelik eden insanlar olmanin otesine gecemezler.
Kuran'in vahyine ilk muhatap olan Mekke cevresi ve ardindan Yesrib-Medine esas olmak uzere, o gunun detayli tarihi uzerinde, ciddi calismalar ve derin analizler yapilmasi gerekir. Klasik kulliyatlarin yontem ve icerik olarak bu gorevi yerine getiremedikleri bir gercektir. Bir cok degerli cagdas girisim, bu isi daginik bir sekilde ele almistir. Buna ragmen bu calismalar Kuran'i ana gundeme oturtmayi basarabilmislerdir. Boyle bir ortamda anlayislar henuz berraklasmamisken, ilim ehlinin haricinde , Kuran’a yuzeysel yonelen insanlar cig gibi buyumeye baslamis ve bu isin ehli kimseler ortadan kaybolmuslardir. Bu cahilane gidisat kuran davasina tarihin en buyuk darbesini indirme yonunde bir seyir takip etmektedir. Bilgiyi gereksiz goren fanatic bir kuran nesli nasil bir hizmet verebilirki? Televizyonlarda cahil gencler guya Kuran’dan bulduklari evrenin sirlarini ifsaya baslamislardir bile. Hic bir ilmi egitimi almamis kimseler bu sitede dahi hem bu evrenin hemde daha nicelerinin detaylarina varincaya dek dokturmektedir. Aslinda tam bir komedi.
Kuran’daki konular uzerine tespitte bulunmak Mucem’ul Müfehresi acip ondan bir kelimenin butun turevlerinin gectikleri yerleri kayda gecmek ve sozlukten bunlarin iddiamizi destekleyen, tek bir anlamini cimbizlayip hepsine kollektif olarak maletmekle olmaz. Namaz konusunda da hakeza S-L-V harflerinden turemis isim ve fiillerin gectigi ayetleri mucem’ul mufehresten bulmak ile uzman olunmaz. Ciddi ve istekli bir kimse bu isi kisa zamanda cozer. Bu buyuk bir marifet degildir. Bunlari buyuk calismalar gibi ovunerek sunanlar ucuz sohret pesindedirler.
Namaz ile ilgil olarak bir cok yaniltma taktiklerine girmek yerine once bir hususu tespit etmemiz gerekiyor. Tam detayli veya detaysiz olarak sekli bir rituel olan salat Kuran’da geciyormu? Bu sorunun cevabi Kuran butunlugu icinde kesinlikle evettir. Buna bir ornek Nisa/102,103 tur. Burda bir dusman takibi esnasinda konaklamis ordunun namaz kilmalarinin normal sartlardan farkli yonleri ele alinmaktadir.Yapilan bir uygulamanin kislatilmasi soz konusudur, Bu sekilde acik ve net izahin zorlanarak saptirilmasi hic bir ciddi yonelisin sonucu olamaz. Bu namazin bir on hazirligi Maide /6 vardir. Su bulamayinca bu on hazirlik sembolik bir sekilde teyemmum ile yerine getirilir. Namazin belirli vakitleri vardir. Normal namazlarin haricinde farkli olarak Cuma salati vardir. Bunlar cogalir gider.
Kuran vahyi oncesi mevcut tapinislarin, vahiy tarafindan yasaklanmayip bazi duzenlemelere tabi tutulmasi incelenirse, konu daha gercekci bir sekilde izah bulacaktir. Ozellikle sekli uygulamalarin, kitap ehlinin yogun yasadigi bolgeye gocu muteakip gelisimi, uzerinde en cok dusunulmesi gereken konudur. Zira yahudiler gunde uc kez( shacharit-sabah, mincha-oglen,ma’ariv-aksam)rituell inancina sahiptirler. Sabbath-Cumartesi ise bu uygulama dort vakit olarak kabul edilmektedir. Oruc hakeza bilinen ve uygulanan diger bir sekli ibadetti. Vahiy bu konuya yeni duzenlemeler getirmistir.
Herneyse simdilik burda noktalamak zorundayim .
Allah’a emanet.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|