Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Putdusmanı; işi çıkmaz sokaklara çekmeyi, edebiyat yapmayı ve börtü böcek-sevgi destek muhabbeti bırak.
Tek tek meseleleri ele alalım. Şimdi bana aşağıdaki ayetlerde "namaz" anlamı verilen ifadeleri senin kafa yapına göre bi çevir, niye öyle çevirdiği kısaca açıkla. Ayetlerin öncesi, sonrası ve bağlam içindeki konumu itabariyle diğer ayetlerle mantıklı bir şekilde ilişkilendirerek anlat.
Anlatırken lafı eğip bükme, gereksiz bir sürü alıntı/açıklama yapma. Lafı geveleyip durma ve net bir şekilde anlamları ortaya koy.
Buyur bekliyorum;
4/43 5/6 11/114 4/101
Selam ve dua ile... _________________ Be hey Yunus sana söyleme derler Ya ben öleyim mi söylemeyince”
Not: Değerli Site Üyeleri, başka bir sitede sorulan bir soruya verdiğim cevabı burada da sizinle paylaşmak istedim.
Selam ey_vatan,
Putdüşmanı rumuzlu arkadaştan meallendirilmesini istediğin ayetlerin 4/43 , 5/6, 11/114 , 4/101 meallerini ben vereceğim; ancak bu ayetlerin meallerini mevcut meallerden örneğin Edip YÜKSEL’ den alıntılayıp onlarla ilgili önce birkaç soru soracağım sana ve senin düşünceni paylaşanlara:
Edip Yüksel 4:43 İnananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilinceye kadar,18 yolcu olanlar hariç cinsel ilişkiden sonra yıkanıncaya kadar namaza durmayın. Hasta veya yolcu iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse,19 yahut kadınlarla cinsel ilişkiye girmiş olup da su bulamamışsanız, temiz ve kuru bir toprağa dokunup yüzünüze ve ellerinize sürerek teyemmüm edin. ALLAH Affeder, Bağışlar.
Edip Yüksel 5:6 İnananlar! Namaza kalktığınız zaman yıkayın: (1) yüzünüzü, (2) dirseklere kadar ellerinizi. Sıvazlayın: (3) başınızı, (4) ve topuklara kadar ayaklarınızı da.4 Cinsel ilişkide bulunmuşsanız yıkanınız. Hasta veya yolcu iseniz, yahut tuvaletten gelmiş, yahut kadınlarla cinsel ilişkide bulunmuş ve su bulamamışsanız, temiz bir toprağa yönelip yüzünüzü ve kollarınızı onunla sıvazlayın. ALLAH size güçlük çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor. Olur ki şükredersiniz.
Edip Yüksel 4:101 Yeryüzünde savaş için yolculuğa çıktığınız zaman inkarcıların size saldırmasından korkuyorsanız namazı kısaltmanızda bir sakınca yok. Kuşkusuz inkarcılar sizin açık düşmanınızdır.
Edip Yüksel 112. Emredildiğin gibi dosdoğru ol, seninle beraber yönelmiş olanlarla birlikte... Aşma ve azgınlaşma. O, sizin yaptıklarınızı Görendir. 113. Zalimlere sakın sempati duymayın, onları desteklemeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin ALLAH' tan başka dostlarınız yoktur, sonra 114. Gündüzün iki ucunda, gecenin yakın kısmında namazı gözet. İyilikler kötülükleri silip götürür. Bu, öğüt alacak olanlara bir öğüttür.
YUKARIDAKİ AYETLERLE İLGİLİ BAZI SORULAR:
(Bu sorularım aslında size yönelik olmayıp şahsınızda meal sahiplerine ve ulemayadır.)
a)4/43 , 5/6 İLE İLGİLİ SORULAR:
1) ''Vücuh'',''eydii''''ruus''''ercül'' kelimelerine yüz,el,baş ve ayaklar kastedilmiştir diyorsanız,
El neden bileklere yada omuza kadar değil de dirseklere kadar yıkanmalıdır?
2)Başın ne kadarı, hangi sebepten dolayı, ne ile ve niçin mesh edilecek?
3)Ayak yıkanacaksa nereden başlayaraktopuklara kadar yıkanacak?Yok mesh edilecekse nereden nereye kadar ve nasıl mesh edilecektir?
4)Def-i hacetinizi yaptınız (affedersiniz) k…..nızı yıkayacak su bulamadınız,temiz toprağı k.....nıza süreceğiniz yerde ellerinize ve yüzlerinize sürdünüz. “…Allah sizi temizlemek istiyor…” Nasıl? Yüzünüze toprak sürdürerek mi? Bunun mantığını anlatabilir misiniz? Bunun mantığı izah edilebilirse pek çok müminin kafasına takılan ilgili sorular cevaplanmış ve inandıkları kitaplarına güvenleri artmış olacaktır.
5) Niçin ''namaza yaklaşmayın''ifadesi yerine ''namaz kılmayın'' demiyor?
6) Siz, ne dediğini anlamayacak kadar zil zurna sarhoş olana, ''namaza yaklaşmayın''der misiniz? demezsiniz. O halde Allah ve resulü sizin kadarda mı akletmiyor?
7) ''Âbirisebil'' ile “alâ seferin” ifadelerin ikisi de “yolcu…” anlamında mıdır? Melaller genellikle aynı kaydetmişlerdir.
8) ''Cünüb''ile “mulamesetünnisa” ifadeleri aynı anlama mı geliyor?
9) “Cünüp olma” oruca engel değil de neden namaza engel olabilmektedir? Bunun bir mantığı yok mudur?
4/101 İLE İLGİLİ SORULAR:
1) Namazın uzunluğu ne kadardır ve bu namazdan ne kadar kısaltacaksınız?
2) Allah niçin namazın kılınışını anlatmamış? Namaz kılmanın şeklini size mi bıraktı? “Kılın da nasıl kılarsanız kılın; ama kısadan uzun olsun” mu dedi?
3) İlk muhatapları, namazın nasıl, ne şekilde, ne kadar kılacaklarını ve kıldıkları bu hazardaki namazlarından seferde ne kadarını kısaltmaları gerektiğini Rab’lerine sormadılar?
4) Normal namazı herkes kendi başına kılabildiği halde bu kısaltılmış namazı Allah, niçin Resul’e kıldırıyor? Buradan ferdi namazın varlığını da anlayabilir misiniz?
5) Ve bu kısaltılmış namaz niçin sadece bir tek secdeden ibaret olmuştur?
11/112-115 İLE İLGİLİ SORULAR:
1)Günün iki ucu / tarafı günün hangi saatleridir? Çünkü ulema bu konuda iki gruba ayrılmışlardır : Bir grup “sabah – akşam”, diğer bir grup da “öğlen-ikindi” diyor.
2) Ayetteki “dosdoğru”dan kasıt dosdoğru namaz mıdır?
3) Ayetteki ''hasenat'' ile neler kastedilmiştir? Ulema (!) namazlar diyor!
4) ''Hasenat yani namazlar ,''Kötülükleri yok edebilir mi? Nasıl?'' Namaz paspas ya da silgi midir ki …?
5) Allah sabr, ''sabret''derken neye sabredeceksin? Namaz kılmaya mı?
6) ''Muhsinler''kimlerdir? Namaz kılanlar mı?
Gelelim benim bu ayetlere verdiğim meallere:
4/43:
“Ey inananlar (münafıklar inananlara dahildir)! Salat’a / Kur’an’a /Vahye yani Kur’an dersine, kendinizi kapatarak/kilitleyerek ve ne dediğinizi anlamaz halde/ ondan uzak durarak /ona teslim olmamış halde (cünüben) yıkanıp iyice arınıncaya kadar yaklaşmayın! ( şirkten) Boydan boya bir yolu katedenler / sınavı geçenler müstesna…’’
5/6:
’’Ey inananlar (münafıklar inananlara dahildir)! Salata /Kur’an’a (Kur’an dersine) gittiğinizde yüzlerinizi ve ellerinizi/yani kendinizi iyice yıkayınız/temizleyiniz/arındırınız (şirkten, nifaktan ) ve (yani) başınızı veayaklarınızı / baştan tabana her tarafınızı siliniz (küfür ve nifaktan). Eğer cünüpseniz / itaatten uzaksanız, iyice temizlenin!..”
11/112-115:
“Sen ve senin yanında yer almış olup (şirkten dönüş yapmış olanlar emrolunduğun gibi dimdik durun.Taşkınlık yapmayın; çünkü O yaptıklarınızı görüyor. Kafirlere dayanıp, güvenmeyin.O taktirde sizi ateş sarar. Allah’tan başka dayanağınız olmaz. Size hiç kimse de yardım edemez. Günün iki ucunda (gündüzün) ve gecenin bölümlerinde (geceleyin) Kur’an dersini ve Kur’an’la birlikteliği (salatı) devamlı kıl. Çünkü hasenat (öğrenilen ayetler) kötülükleri / kötü hasletleri yok eder. Bu, ders alacaklar için bir öğüttür. Sabret / her zorluğa dayan. Kesinlikle Allah iyilerin mükafatını zayi etmez.”
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Arkadaslar goruldugu uzere yedinci yuzyila, yirmi birinci yuzyil mantigi ile yaklasirsaniz, bir arpa boyu mesafe katedemezsiniz. Dusunus tarzinizi 1400 sene oncesine Mekke ve civarina isinlarsaniz, butun sorunlarin cozuldugunu goreceksiniz.
Bes,on tane birinci sinif akademisyenin ayni konu uzerinde detayli arastirmasini incelersiniz, belki bunlardan ancak birinin konunun ozune inebildigini gorursunuz. Aradaki gecen zamanin cok uzun olusu ve tesirlerinin cok derin olusu Kuran arastirmacisina hayli zor bir ugras sunmaktadir. Bu yuzden az bir caba sarfederek kolayca sonuca ulasacagi zanniyla hareket edenler, cok yanlis tespitler yapmaya mahkumdur. Bu sekilde olusan eksik verilerle tatmin olan kimseler, bir cikmaza dogru surukleneceklerdir. Allah rizasi icin kolayciligi yeglemeyin, sabirla tam dogruyu elde edene kadar gayret gosterin.
Klasik anlayisin saplantilarindan ve onlarin yozlasmis bir sekilde hayata yansittiklarindan yola cikarak, onlarin hakkiyla ifa etmediginden oturu anlamsizlasmis uygulamalari, inkar yoluna girmeyin. Kuran'in vahiy doneminin sartlari sebebiyle gunumuze ters dusen hususlari mantigimiz almiyor diye hic olmamis saymayin. Kelimelerin anlamlarini tamamen daraltip onlari literal anlamlarindan koparmayin. Ornegin secde sekli yere kapanmaktir, bu sekilden oturu itaati semboluze etmektedir ve Kuran'da her iki anlamdada kullanilmistir. Bu kelimeyi ikinci planda olusan anlamina mahkum edersek cok yanlis bir is yapmis oluruz. Ruku icinde bu boyledir. Sirf sekli bir tapinmayi inkar etmek icin onun sekilsel nitelik tasiyan ogelerinin icini bosaltmaya calismak ya bilmemekten yada kasit tasimaktandir. Kuran mesajinin indigi toplum gozunune alinirsa,ozellikle yahudilerin sekli rituellere cok bagli bir yasam surdugu gorulur. Hic bir ayet onlarin sekli tapinislarini kinamaz. Vahyin ilk yillarinda Kitap-Zikir ehli ile olusmus fikri muttefiklikte goz onunde tutulursa, inananlarin onlarla benzesen uygulamalarda bulunmasi kacinilmazdir. Bunlarin bir kismi Kuran'da bahis konusu edilmis, boylelikle ilahi onayla dinin icerigine alinmistir. Mekkelilerin bir cok uygulamasi dahi Kuran tarafindan onaylanmistir. Hac konusu ve haram aylar bunun en bariz ornegidir. Bu konular hakkinda cikmazlar olusturularak inkara gerek yoktur. Bunlar Kuran isigi altinda gunumuz icin degerlendirmeye tabi tutulabilir. Bu yapilirken dikkat edilmesi gereken husus insanlarla olan ayriligimizin tamamen sekli cesitler uzerinde olmamasidir. Ilahi ornegin bize sundugu insanlari bu konuda rahatsiz etmemektir. Onemli olan tevhid muessesesinin islerligini gerceklestirmektir. Vahyin amaci insanlarin figurel huylari uzerinde yogunlasmak degildir.
Bence ana merkez konulardan bizi uzaklastiran her girisim vahyin isteklerine uymamaktir, bundan hesaba sorulacagimizi belirtmek isterim. Asil mesaji ihmale sevkederek, yeni filizlenmeye baslamis Kuran hareketini kisir donguye sokan butun ameller seytani amelleridir. Ben arkadaslarin kasitli bir sekilde bunu yaptiklarina inanmiyorum, bu yuzden bu konuda uyanmalari icin kendimi parcaliyorum. Allah'im sahiddirki ben Kuran davasina kendini adamis bir kimseyim, ve tek istegim bilincli bir kuran neslinin yetismesidir. Bu yondeki gayretler azimsanmayacak boyutlara ulasmaya baslamistir. Bu yuzden Kuran'i anlamada temel esaslar netlestirilip bir consensus saglanmalidir. Mevcut haliyle Kuran sesini gur bir sekilde duyurabilme asamasina dogru ilerliyen bu hareketin sihhati icin her birimiz sorumluyuz. Yuce divanda en zor verilecek hesap, ilahi gayeye ters dusen girisimlerle bu imkani cikmaza suruklemek olacaktir.
Kuran neslinin bireyleri her turlu fanatik kimlikleri atarak, cagina uygun bir tarzda bilinc duzeyine ulasma gayretleri sarfetmelidir. Klasik anlayislarin yaklasim tarzlarini birakip en modern tetkik yontemlerini elde etmelidir. Birlikteligin geregine inanarak caginda sozunu dinletebilecek bir potansiyel olma kaygisi tasimalidir. Kulturel gelisimin yanisira, ekonomik bir guc olusturmaya yonelmelidir.
Arkadaslar sorumlulugumuz cok buyuk, en serefli misyona talibiz o halde bunun bilicinde oldugumuzu gostermeliyiz.
Biz insanlarin menasikleriyle ugrasmaktan vazgecip, onlari bize karsi on yargiya sevketmeden Kuran'in mesajina muhatap kilmaliyiz. Insanlarla zorlasalarda bu konulara saplanip kalmadan diyalog kurabilmeliyiz.
Sana kardeşim diyorum çünkü hatalı da olsan seni samimi bir müslüman olarak görüyorum. Seninle aynı üslubu kullanmayacağım. Sana hakaret etmekten, küçük düşürücü sözler sarf etmekten sarf-ı nazar edeceğim. Zaten bu bana yakışmaz, kaldı ki sana da yakışmaz. Çoğu kaçamak cevaplar, mantık oyunları…. Hakaret, istihza ve istikbardan şiddetle kaçınmalısın. Yanlışları daha güzel bir dille eleştirebilirsin bu sana bir şey kaybettirmez, seni yüceltir, saygınlığını arttırır.
Yanlışta ısrar eden anladığında hatadan dönmeyen biri değilim.Namazı yanlış bulduğum için, 40 yıl kıldıktan sonra ondan döndüm. Eğer ikna olursam yine namaza dönerim. Yeter ki kitaba dayalı, mantıklı izahlarla karşı karşıya kalayım. Namaz kılmak bana kılmamaktan daha zor değildir. Kolay mı, hem mü’min’im, müslümanım diyorsun 40 yıl kıldığın namazı yok deyip atıyorsun. Bu nedenle çevrende ki bütün dost ve yakınlarını kaybediyorsun bütün namaz kılanlar sana ateş püskürüyor. İnsanların namaz kılmayanları sana karşı onlardan da şedid oluyor. Bulunduğun eski dost-akraba ortamında senin yeni halini bilmeyenler namaz vakti girince “kalk bize imam ol da beraber bir namaz kılalım” diyorlar da sen “ben namaz kılmıyorum, namazı bıraktım” diyorsun. Kolay mı? Ben molla/müderris bir aileden geliyorum. Babam, dedem, büyük dedem hep müderrislerdi. Bunun yanında ben İ.H.L., Y.İ.E. mezunuyum. 7 ay namaz imamlığı yaptım. 27 yıl da sözüm ona din-iman (!) öğretmenliği yaptım.
Şimdi yaptığın eleştirilerinden fazla alıntı yapmadan bazılarına dokunmak istiyorum.
1- Ben ineği kesmek istemeyenlerden olmadığım gibi hedefim namazı yok etmekte değildir.Zaten buna kimsenin gücü yetmez. Amacım salatin hakkettiği yerini almasıdır. Salata namaz dediğim zaman Allah’ı yalancı durumuna düşürüyorum. Çünkü namaz hiçbir kötülüğü önleyemez. Namazın böyle bir yaptırım gücü yoktur. Ben namaza gıcık değilim. Salat dindir, imandır. Onu namaza dönüştürmüşler ve topluca cenaze namazını kılıp defnetmişlerdir. İşte ben buna gıcığım. Sana sorduğum sorularla namazın kur’an’da salata biçilen değeri yansıtamayacağını anlatmaya çalıştım.Kur’an’da salata biçilen elbisenin namaza çok bol geldiğini ifade etmeye çalıştım.
2- “Ayaklarını yıka” deyip “topuklara kadar” demeseydi sen sadece parmak uçlarını mı yıkayacaktın. Hemen ısınıyorsun hararet basıyor, çünkü namaz için abdestin mantığını izah edemiyorsun. Edemeyince de hakaret ediyorsun. Zihinsel özürlü olsaydım bunları akledemezdim. Niçin ğaslin ve taharetin seninde değindiğin gibi zihinsel temizliği kast ettiği mecaz anlamıyla olmasın. “Beyinlerdeki, kalplerdeki kini, nefreti, nifakı, peşin kabul etmemeyi, münafıklığı atmadan bütün benliğinizi fitne- fesattan,nifaktan arındırmadan gelmeyin/yaklaşmayın kur’an’a imana.“
3- Abdest aynı anda namaza hem fiziksel hem de zihinsel hazırlığı içermez. Abdest ayeti denilen ayet illaki fiziksel bir temizliği ifade ediyorsa bu temizlik baştan ayağa beden temizliği olması gerektir. Eller ayaklar ve baş vücudun uçları olup bütün vücudu kapsar. Münafıkların kaypaklığını göz ardı etmememiz lazım. İlgili surelerde kur’an münafıkları uzun uzun defaatle teşhir etmektedir. Bunların asla iman etmeyeceğini,kalpten bağlanmayacaklarını anlatmaktadır. İçlerindeki ile ağızlarındakinin aynı olmadığını ortaya koymaktadır. Salat’a istemeyerek kerhen gidip geldiklerini söylüyor bize kur’an. Bunlar peygamberin vahiy derslerine içlerindeki ve üstlerindeki kirleri ile (küfürleri ile) gidip gelmekteler, vahyi dinlememekteler, hatta peygamber konuşurken biri diğeri ile konuşmaktadırlar.
2/238 Ayeti bunu ifade etmektedir. Ne olduğu belirsiz orta namazı değil. “vekumu lillahi qanitin” “Allah’a tam bir teslimiyetle boyun eğin, itaat edin” ifadesi ile de bunu vurguluyor.
4- Kur’an’da eller ve yüzler (eydî ve vucuh) kelimeleri kaç kere bizim bildiğimiz el ve yüzler anlamında kullanılmıştır. Bunlar genellikle her dilde kişilerin kendilerini temsil ederler. “iki hırsızın ellerini koparın/kesin” derken kaç ellerini koparacaksınız: 1+1=2 mi? 2+2=4 mü? Dikkat et “feqtaû eydiyehuma” diyor,”…yedeyhimâ” demiyor.
Salat’ın bir iman eylemi Kur’an’a bağlılık Kur’an’la bütünleşme eylemi olabileceğini hiç düşündünüz mü;? “iqame-i Salat”in gerçekten “namaz kılmak” olduğuna inanıyor musun? O takdirde “iqame-i din”, “iqame-i tevrat ve incil”, yani “iqame-i mâunzile ileyhim min rabbihim”, “iqame-i duvar”, “iqame-i şahadet”, iqame-i vezn”, “iqame-i vech/vucuh” a nasıl mana vereceksin. Lütfen buralardaki ikamelere ne mana vereceksen aynısını “salat”la kullanışa da ver. Oralarda ki “iqame”lere “kılmak” diyebiliyorsan “salat” için de diyebilirsin. Ama onlar başka “salat” başka diyorsan o zaman sen yamukluk yapıyorsun derim.
Şu ayetin mealindeki yamukluğu, çarpıklığı görebiliyor musun:
Abdülbaki Gölpınarlı Onlar, öyle kişilerdir ki Allah bilir kalplerinde olanı, yüz çevir onlardan, öğüt ver onlara, kendi hallerine dair tesirli, dokunaklı sözler söyle onlara. Ali Bulaç Meali İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle. Diyanet İşleri Meali(Eski) İşte bunlarin kalblerinde olanı Allah bilir. Onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver, kendilerine tesirli sözler söyle. Diyanet İşleri Meali(Yeni) Onlar, Allah’ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve güzel söz söyle. Diyanet Vakfı Meali Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle. Edip Yüksel Meali ALLAH onların kalplerindekini bilir. Onlardan yüz çevir, onları aydınlat, ve kişiliklerini etkileyecek güzel sözler söyle. Elmalılı Hamdi Yazır Onlar, Allah'ın kalblerindekini bildiği kimselerdir; Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek güzel söz söyle! Elmalılı Meali (Orjinal) Onlar öyle kimseler ki kalblerinde olanı Allah bilir, onun için sen onlara aldırma da kendilerine va'zet ve nefisleri hakkında kendilerine beliğ müessir söz söyle Ömer Nasuhi Bilmen Onlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ onların kalplerinde ne olduğunu bilir. Artık onlardan çekin ve onlara öğüt ver ve onlara nefisleri hakkında müessir söz söyle. Muhammed Esed Ama Allah onların kalplerindeki her şeyi bilir; o halde kendi hallerine bırak onları, öğüt ver ve onlarla durumları hakkında etraflıca konuş: Suat Yıldırım Allah onların kalplerinde ne var, ne yok pek iyi biliyor. Onun için sen onlara aldırma, fakat kendilerine öğüt ver ve onlara kendilerine dair, içlerine işleyecek beliğ sözler söyle. Süleyman Ateş Meali Allah onların kalblerinde olanı bilir. Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine işleyecek güzel söz seyle! Şaban Piriş Meali İşte bunlar, Allah’ın kalplerinde ne olduğunu bildiği kimselerdir. Öyleyse, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara içlerinde olanla ilgili açık ve etkileyici söz söyle. Ümit Şimşek Meali Onların kalplerinde olanı Allah biliyor. Sen onlara aldırma, onlara öğüt ver ve kendileri hakkında, durumlarına uygun ve anlayabilecekleri şekilde etkili söz söyle. Yaşar Nuri Öztürk Allah bunların kalplerindekini biliyor. Artık aldırma onlara; öğüt ver kendilerine ve öz benlikleri hakkında etkili sözler söyle onlara.
Eğer şimdiye kadar bu ayetin çevirisinde oluşan tezatları görememişsen bir daha dikkatlice oku. Meal kendi içinde kendisi ile çelişmiyor mu? Önce “yüz çevir” sonra “öğüt ver” sonra da “etkili söz söyle”… Bunlar çelişki değil mi? Eğer bu meallendirmeler doğru ise kur’an çelişkilidir. Ne dersin?
Bu ayet sadece kendi kendisi ile çelişmekle kalmıyor kur’an’lada tamamen çelişmektedir. Bunu da dikkatli incelediğinizde görürsünüz. yüz çevirdikten sonra öğüt verilir mi? Çünkü Kur'an'da "a'rid a'n" Kur'an ın her yerinde ve bütün sözlüklerde uzaklaşmayı terk etmeyi vazgeçmeyi yüz çevirmeyi anlatmaktadır. Dolayısıyla uzaklaştıktan veya terk ettikten sonra öğüdün abes olduğunu herkes bilir. Kaldı ki münafıklar hiç öğütten anlamazlar. Bir de bunun üzarine "Onlara güzel söz söyle" demezler mi? Bu hem çelişkiyi hem de Allah'a ve Resul'üne hakareti içeriyor. Demez mi " Rabbim daha tesirli söyle de ben de daha tesirli söyleyeyim. Ben onlara kendimden birşey mi diyorum Sen ne diyorsan onları söylüyorum."
Şimdi bunu herkes böyle anladı ve böyle çevirdi diye aynen kabül mü edeceğiz? Yamuk değildir. Çelişki yoktur mu diyeceğiz? Yamukluğunu, çelişkisini göremeyince ortadaki yamukluk, çelişki ortadan kalkıyor mu? Kur’an gerçekten akıl sahiplerine hitap ediyormuş
5-“…çünkü, zaten namazın nasıl kılınacağını biliyorlardı…” diyorsun. Buna inanarak mı söylüyorsun? Bu iddiana elle tutulur bir dayanağın var mıdır? Aşağıdaki ayetleri bu görüşüne referans göstermişsin:21/73, 2/135, 22/26-27, 19/31 ,54-55, 11/87, 20/14, 3/43 ve 2/38 şimdi bunları tek tek ele alalım.
21/73: Ayet,“namaz kılarlar zekat verirler” mi diyor? Gerçi diyeceksin kel başa şimşir tarağa ne gerek. “fi’lel hayrat” ın anlamı “bana göre ayetlerin gereklerini yapmaktır. “iqame-i salat ve ita-i zekat” ve “onlar bize kulluk edenler oldular” ifadeleri de birbirlerini açan ve pekiştiren ifadelerdir.
Ayet baştan sona kulluğu anlatıyor. Kul efendisini dinleyendir, itaat edendir her zaman ve her yerde. Allah’ın kulu her zaman O’nun huzurunda olduğunun bilincindedir. Huzurundan çıkmış gibi huzuruna girince saygı duruşuna durmaz çünkü o O’na saygıda kusur etmez. İtaatsizliğe meyl edeceği zaman hatırlar ve hemen döner. Kur’an’daki “sabah-akşam”, “gece-gündüz”, “gündüz saatlerinde-gece vakitlerinde (ânâel leyli ve etrâfennehâr)”, “sabaha çıkarken-akşama varırken (hine tumsune vehine tısbihun)”, “güneş doğmadan önce ve batmadan önce (qable tulûişşemsi ve qablel ğurub)” … Bütün bunlar belli vakitleri mi ifade ediyor yoksa bütün zamanları mı?
Hem Allah gereksiz fazla söz söylemez, akıllı olan anlar diyorlar hemde bütün bunlardan namaz vakitlerini çıkartıyorlar. Allah kur’an’da namazla ilgili bu kadar tekrar yapacağına bir rekkat ise bir, iki rekkat ise iki, üç….., dört…..; namazların sayısı için iki namaz,üç,dört,beş namaz diyemez miydi? Eğer sadece kur’anı baz alırsanız ve iki ya da üçtür deyip biline gelen geleneğin beşini kabul etmez iseniz o zaman siz namazın fiziksel kılınış şeklini de izah edemezsiniz onu da Kur'an dan çıkarmanız gerekecek. Çünkü, eğer varsa, peygamberin kıldığı ve kıldırdığı değişmeyen bir namazının olduğu gerekliliğidir. Eğer Allah gerekli olan –ki bizce gereklidir- namaz ile ilgili ayrıntıları yapsaydı en azından bu konuda bugün seninle tartışmazdık.
2/135: Ayeti ile ne demek istediğini anlayamadım. Çünkü bu ayette salat geçmiyor. Ancak “namaz kıldılar ve müşriklerden olmadılar…”, “siz de namaz kılın ki müşriklerden olmayasınız” mı demek istedin? Bana bu ayeti çağrıştırdı da?
22/26-27: Allah bu ayette ki “qâimîn,râkiîn-sâcidîn” ile namazdaki kıyam,ruku-secde’yi mi anlatıyor? Peki “el-beyt” ile neyi kast ediyor? “evimi tavaf edenler için temiz tut” buyurmakla İbrahim’den ne yapmasını istedi? “evim” dediği evden kasıt mekke’deki kabe dedikleri ev midir? Lütfen açıklarsan beni de aydınlatmış olursun. Bu ayette ki “qâimîn,râkiîn-sâcidîn”: ile “ayakta dikil sonra belden eğil sonrada yere yüzü koyun kapan”ı mı anlatıyor. Bu kadar kolay mıdır salat? Namaz’ın hangi ağır tarafı vardır? inananları inanmayanlardan ayırt edici ne özelliği vardır? Namaz kılanı kim namazından alı koymuştur? Hele sizin iddaa ettiğiniz namazdan kim alıkoyabilir ki? Salat ve zekata bir de benim penceremden baksan: (belki bana sen de aynısını söyleyeceksin ama daha önce de söylediğim gibi ben 40 yıl senin gibi baktım)
2/40-47 ayetlerini bir daha düşünerek okumanızı özellikle 42,43,44’le bağlantıyı koparmadan 45'i düşünün. Salatın kimlere ağır gelmediğini,diğer bir deyişle, kimlere ağır, altından kalkılamaz geldiğini görün ve 2/143 teki “Kıble değiştirmenin ağırlığı” ile 42/13 teki “müşriklere ağır gelen Din (iman)” la karşılaştırarak bir daha düşünün.
5/91: deki salatın, eğer biraz dikkat ederseniz, “zikrullah (kur’an)”la ve 92’deki “Allah’a ve Resul’e itaat” la özdeş olduğunu görürsün. Bu ayetteki “yesuddu” maddesini 4/55, 16/94, 34/32, 27/24, 29/38, 4/167, 9/9, 16/88, 47/1-32-34, 58/16, 63/2 , 5/2, 48/25, 3/99, 7/86, 14/10, 34/43, 20/16, 28/87, 43/62, 8/36, 4/61, 7/45, 8/34, 8/47, 9/34, 11/19, 14/3, 22/25, 63/5, 43/57, 43/37, 40/37, 13/33, 2/217, 4/160 ayetlerdeki “sadde” maddesinin geçtiği tüm ayetlerle karşılaştırmalı okuyunuz. Bu ayetlerde, engellenenler nelerdir veya kimlerdir göreceksiniz. Bunların arasında namaza benzer bir şey bulabilecek misiniz? Düşmanları, onların bağlı oldukları, tehlikeli gördükleri görüş (din) ve kişilerden hep alıkoyarlar. Namazdan, oruçtan,şuna buna eğilmekten,şu putun bu putun önünde dikilip dua etmekten, yalvarmaktan alıkoyan var mıdır? Mekke’deki kabe’ye saygıdan ona yönelmekten kim alıkoymuştur. Aksine o tarzda binlerce belki milyonlarca putlar üretmektedirler dünyanın dört köşesinde.
19/31: bilmem dikkat ettiniz mi bu ayette İsa resul “Allah beni yaşadığım sürece salat ve zekatla görevli kıldı” diyor. Başka da hiçbir şey demiyor. Neden? Çünkü salat ve zekat Dinin hepsidir de ondan. Yoksa hayat boyu (istirahat etmeyecek,uyumayacak,yemeyecek, içmeyecek,beşeri ihtiyaçlarını görmeyecek demek istemiyorum) namaz kılıp arkasında zekat mı verecek. Ayrıca zekat vermekten de ne anladığınızı merak ediyorum.
19/54-55 te İsmail Resul tabilerine İmanı ve arınmayı öneriyor. 11/87: Şuayb'ın salatı,dini İmanıdır. 20/14: "Zikr"in, Kur'an / vahiy olduğunun unutmayalım. " Zikr'imin salatını iqame et" derken, "Zikr'ime imanı ayakta tut" diyor. 3/43'ün namazla bir ilgisi yoktur. Meryem'e ; Durumu kabullen, isyan etme, boyun eğ, teslim ol diyor. 238'daki "Sibğatullah" Allah'ın dinidir. "Biz O'na kulluk edenleriz" demekle O'nun dininden başka bir din kabul etmiyoruz,sadece O'na teslim oluyoruz demektir.
Selamun Aleykum; Öncelikle arapça bilmediğimi belirteyim. O nedenle kelimeler ve kökleri hakkında herhangi bir şey diyemiyeceğim.Arkadaşlar yazılanların hepsini dikkatlice elimden geldiğince okumaya ve anlamaya çalışıyorum.Gerçi henüz kafamda bir netlik oluşmadı bu konular hakkında. Ama bazı sorularda kafamda oluşmadı desem yalan olur. Mümkünse arkadaşlar cevaplarsa sevinirim.
1-Daha önceki sayfalarda arkadaşlarımızdan biri insanların Hz. Ademden değilde ki Kuranda geçen ademin özel değil cins isim olduğundan yola çıkarak ve Allahın herkesi bir anda yaratabilme gücüne sahip olması nedeniyle bütün hepsini birlikte yarattığını yazmıştı.Bende kendisine bir şeyler yazdım ama cevap alamadım tekrar yazıyorum aynı düşüncede olanlara. İnsanların yaratılışı toplu veya tek bir kişiden türeyişi "ezeli İrade" dediğimiz felsefe ve kelamcıların tartıştığı bir konu.Ama gözden kaçan şu: Ezeli irade de neden Allah a insanları bir anda yaratmayı dayatıyorsunuz. Yani Allah tek bir kişi yaratıp O ve Eşinden diğer insanları türetmesi ile İlahlık olma vasfını kayıpmı ediyor.Ben daha öncede bu konuda yazdım.Ezeli irade demek Allahın mahlukatı bir anda topluca yaratması veya yaratması gerekliliği demek değildir. Ezeli İrade demek Allahın bir şeyi veya şeyleri yaratmak istediğinde ( ki bu yaratılışın nasıllığı ve niceliği yani keyfiyeti kendine kalmıştır ) onu yaratabilmesine veya yaratmasına hiç bir şeyin engel olmaması ve olamamasıdır. Yoksa kast edilenin hepsini bir anda yaratması mevzusu değildir.Allah bir kişiden insanlığı türeterek vücuda getirmeyi murad etmişse bizimde kalkıp Hayır olmaz olamaz ya Rabbim senin Gücün herşeye yettiği için hepsini birden yaratman gerekir diye itiraz edip Allahın yaratmasının şekline veya aşamalarına müdahele etmemiz veya sorgulamamız pek mantıklı değil. Burada Allahın gücününü her şeye yetmesi hususunda anlamamız gereken kanımca Allah ın yaratışına müdahale ve zorluk çıkaracak hiç bir şeyin olmamasıdır. Belirtmek isterimki batı felsefecilerinin materyalist olanlarının en çok kullandığı argüman Allah ın bütün varlıkları bir anda yaratması gerektiği tezidir. Bizimkilerinde aynı minval üzere olmaları beni şaşırttı. Allahın gücü elbetteki hepsini yaratmaya yeter. Bunda kimsenin şüphesi yok ama Allah aşamalı veya Hz. Ademden ve eşinden insanları yaratmak dilerse buna kim ne hakla itiraz edebilir. Biz böyle yaparak Allaha bir yaratılış metodu dayatmış oluruz ki bu da herkesi bir anda yaratması gerekliliği ki kanımca hiç te mantıklı değil. Ki Allah hiç bir şeye mecbur değildir. Yani herkesi toplu yaratmak zorunda değildir. İnsan neden 9 ayda doğuyor. Niye hemen doğmuyor.Kadın bir sürüde acı çekiyor. Neden erkeklerde doğurmuyor.Allah kadınlara zulum mü ediyor. Kesinlikle hayır Allah öyle diledi ve öyle oldu. buna bizim müdahale etmeye hakkımızın olmadığını düşünüyorum.
2- Salat dilimize farsçadan Namaz olarak tercüme edilmiş. Türkçede salat diye bir kelimenin karşılığı yok diyorsunuz. Türkçede namaz diye bir kelimenin olmaması onun olmadığına bir delil teşkil edermiki. Namaz olmasın A olsun adı veya B olsun bu neyi değiştirirki.?
3- Biz salatı ameli tevatür olarak gördüğümüzü söyledik sizde öyleyse neden açıklanmıyor diyorsunuz. Ameli tevatür yani bilinen bir ibadeti neden açıklasınki.Bilinmeyen kapalı olan açıklanmaya ihtiyaç duyar. Açık olana neden açık denir çünkü açıklamaya ihtiyacı olmadığından.Salat o dönemde bilinen bir şeyse ki biz öyle anlıyoruz bunun açıklanmasına gerekte yoktur. Neden siz açıklamasını istiyorsunuz. Açık olanın açıklanması gerekirmi? Bu malumun ilanı olur.
4- Diyorsunuzki iyide bunu o dönemdekiler biliyordu ama ben bilmiyorum. O nedenle Allah benden bunun hesabını sormamalı. İyi o zaman peygamberler Allah ile birebir diyalog kurabiliyorlardı çünkü Allah onlara vahyediyordu ve Peygamberler bunu birebir organları ile veya bizim bilmediğimiz bir haleti ruhiye ile müşahede ediyordu. ama ben görmedim benimlede konuşmadı o zaman ben Allah a niye inanayımki. O zaman banada hesap sormaması lazım. Sadece peygamberlerden hesap sorulmalı. Çünkü o Allahı gördü ve onunla konuştu yada en azından bir hissedişle onun varlığını hisseti. Ama ben bunu ne gördüm ne konuştum nede hissettim. Yada ben bu kitabın gerçekten Allah katın dan olduğunu veya gerçekten bir peygamber geldiğini nerden bileyim. Peygamberide görmedim. Kitap vahyolunurken Yanında değildim. Diyeceksinizki kitapta yazıyor "onu biz indirdik biz koruyacağız" diye. Bende bir kitap yazıp basarım bu tanrı katındandır derim içinede onu biz indirdik koruyacağız derim. Dünyanın her tarafınada dağıtırım. Al sana kutsal kitap. Bu bahane olurmu.?
5- Kuran, namaz , hac, zekat, sadaka ve diğer her ibadetin yapılış tarzı, yapılış zamanı, yapılışının öncesinde ve sonrasında yapılması gerekenler, hangi hallerde bozulur ve diğer yönleri için teferruata girmeye kalksa valla herhalde Bütün okyanusları mürekkep yapsak anlatmaya yetmez. Bitse bile çok kalın bir kitap olacağı kesin. Allah tan böyle bir kitap indirmesinimi istiyorsunuz. Hayret etmemek elde değil. Sadece bunlar yetmez bir dinin aynı zamanda toplumsal hayatıda düzenlemesi gerekir ki buda her insanın ömrü boyunca karşılaşacağı veya karşılaşabileceği her olayla ilgili o olaya karşılık gelecek ayetlerin olmasını gerektirirki buda mümkün değildir.
6- Kuranda namaz yoksa, hac yoksa, zekat yoksa ozaman ne var bunda.İbadet adına. Beni yapacağım hangi amel öteki tarafta kurtaracak. Bazı Ayetlerde Allah ın rızası yani hoşnutluğundan bahsediyor ben ne yaparak bu hoşnutluğu kazanabileceğim. Şimdi iyilik diyeceksin o zaman şunu soruyorum. Kime göre iyilik. Allah a göre iyilikse bu İyiliğin bir tanımı yapılmışmı kuranda.
7- Yazılanlara baktıkça Bakara suresinde geçen İnek mevzusu aklıma geliyor. Allah bir inek kesin diyor onlar şekli nasıl olacak, rengi nasıl olacak vs. vs. sorularla bu işi sürümcemeye bırakıyorlar. Şimdi yazılanlarda o yöne kayıyor. Kuranda Neden teharetten sonra k...çımızı yıkamamız söylenmiyor.Önce k.çımızı yıkamamız gerekmezmi diyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın kimseyi tahkir ve tezyif amacıyla bunu söylemiyorum. Ama bunu söylemeye gerek varmı acaba Ey inanalar kıçınızıda yıkayın sonra teyemmüm edin. Yani bunlarda söylenmezki bir insana gayta(büyük abdestin) den sonra k..çını yıka da denmezki.Bunun necis olduğunu ve bunu yaptıktan sonra yıkamayanı varmı ki. Allah ta bunu bizlere söylesin. Bilinenin söylenmesi malumun ilanı olur bu hiç mantıklı değil.
8- Neden ayaklarımızı nereye kadar yıkayacağımız söylenmiyor, ellerimizi nereye kadar yıkayacağımız söylenmiyor diyorsunuz. İyide bana kuranda öyle bir ibadet gösterinki her şeyi ile kuranda anlatılsın ve o ibadetle ilgili olarak her teferruat bildirilmiş olsun.
Tekrar ediyorum kimseyi tahkir ve tezyif etme gibi bir amacım yok. Lütfen yazdıklarım yanlış anlaşılmasın. Yazdıklarıma cevap verilirse geçiştirilmeden sevineceğim. Ama lütfen ayetleri yazıp buraya namazı koy bakim anlamlı oluyormu gibisinden değil. Mantıken açıklama istiyorum. Ben sadece kafamdakileri yazdım.
Slm, MHT751,bazi sorularina cevap,Kuran dan: Ankebût 48 Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı. Yûsuf 3 Biz bu Kur'an'ı sana vahyederek, hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen, bundan önce bunlardan tamamen habersiz olanlardandın. Cum’a 2 O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi. Bakara 13 Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar.
Ahkâf 9 De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."
kardesim, benim anladigim,kadar bizlerinde sadece Kuran a uymamizBana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."
’’Ezeli irade de neden Allah a insanları bir anda yaratmayı dayatıyorsunuz. Yani Allah tek bir kişi yaratıp O ve Eşinden diğer insanları türetmesi ile İlahlık olma vasfını kayıpmı ediyor.Ben daha öncede bu konuda yazdım.Ezeli irade demek Allahın mahlukatı bir anda topluca yaratması veya yaratması gerekliliği demek değildir. Ezeli İrade demek Allahın bir şeyi veya şeyleri yaratmak istediğinde ( ki bu yaratılışın nasıllığı ve niceliği yani keyfiyeti kendine kalmıştır ) onu yaratabilmesine veya yaratmasına hiç bir şeyin engel olmaması ve olamamasıdır. Yoksa kast edilenin hepsini bir anda yaratması mevzusu değildir.Allah bir kişiden insanlığı türeterek vücuda getirmeyi murad etmişse bizimde kalkıp Hayır olmaz olamaz ya Rabbim senin Gücün herşeye yettiği için hepsini birden yaratman gerekir diye itiraz edip Allahın yaratmasının şekline veya aşamalarına müdahele etmemiz veya sorgulamamız pek mantıklı değil…’’
Sevgili kardeşim riyazet…
İnsan(adem)yaratılışı ile ilgili bir hususu açıklamak istiyorum.
Ben Ademin insan cinsi (erkek-kadın)olduğu kanısındayım.Hz.Adem adlı bir peygamberden kur’an sözetmemektedir.Yani diğer peygamberler gibi ona kitap verdiğini dolayısıyla kavmi ile yaşadığı serüvenini anlatmıyor ademin yaratılış safhalarını anlatıyor.Ben bütün insanların biranda yaratılmadığı görüşüne katılıyorum.Ancak önce Adem ismindeki adamı ondanda eşini, ikisinin izdivacındanda çocuklarını,kardeş çocuklarının izdivacındanda insanlığı çoğalttığı düşüncesine katılmıyorum.
Neden?
Çünkü;Allah Kitabında kardeş evliliğini hoş karşılamayarak yasaklıyor.Bunu uygun bulmuyor,öyleyse ilk başlangıçta da kardeş evliliğini benimsemiş olması mümkün değildir.Eğer bu zorunludur diyorsanız Allah’ın birden fazla çifti yaratmaya gücü yetmiyor demektir.Onun için bence birden fazla çift yaratmıştır.
Senin diğer sorulara gelince,onların cevaplarını gerçekbilgi ve haktansapmaz’ın yazılarında bulabilirsin.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma