Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
KA’BE, hem ayak bileklerindeki AŞIK KEMİKLERİ (5:6) hem de (üzüm danesi)dir ve Mescid-i Haram’daki "Ka’be"dir (5:95).Bunu ana dili Arapça olan yaseen anlatıyor:
78:33’teki KEVA’İB bazı çevirilere ya da Kuran sözlüklerine göre kadınların/hurilerin göğüsleri imiş. Bakın bu, iğrenç bir hakaret.
Bir önceki ayette (78:32) bahçeler/bağlar ve üzümlerden söz ediliyor. "Keva’ib"in tekili "ka’be"dir.Bu kelime Kuran’da Allah’ın el-Ka’be diye andığı o tapınaktır; artı, en basit şekliyle (üzüm danesi)dir.
Ka’betu i’nab = üzüm danesi
Ben Kuzey Afrika’lıyım. Orda hiç te bilinmeyen bir anlam değil bu. Benim ülkemde üzüm salkımıma ‘unkûd denir ve onun tekili olan KA’BE üzüm danesi anlamına gelir.
________________________________
In some translations or Quranic dictionaries, we found one of the worst and most insulting descriptions of the word “kawa’ib” –verse 78:33- to imply it is describing women/companions’ breasts.
The previous verse (78:32) mentions gardens/orchards and grapevines. The singular form of “kawa’ib” is ka’ba, this word does not only describe the shrine that God cited in the Quran (el ka’ba); in its simplest form it also means a singular or an individual grape.
“Ka’batu ‘inab”= one “individual” grape.
This is not a rare hidden meaning, where I come from (North Africa); it is still how the fruit of grapes “'inab” is described in a bunch ('unqood) and a single grape (ka’ba)…
*
"Openburhan-Quran browser"a baktım. Orda göründüğüne göre kelimenin kökü: Kef-Ayn-Be; içinde kullanıldığı ifadeler ise şöyle:
Vemsahû biru’us ikum ve ercul ekum ile’l ka’beyn... (5:6)
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"Burada gecen ka'beyn bileklere kadar/ iki topuga kadar ayaklari diye cevirilmis. Yani Kabe'nin diger gectigi ayetlerde hangi manalara geliyor bu ayet isiginda.. ? Buradaki kabeyn i neden kabeler diye cevirmemisler ?"
sayın hasakçay,
önce bu arkadaşın yazdığı yukarıdaki alıntıyı cevaplayabilir misiniz?
o zaman ne demek istediğim anlaşılabilecektir..
"ka'beyn" yani; "iki ayak topuğu" ifadesinin "kabe'ler" olarak tercüme edilmesi isteği ne kadar isabetlidir? her görülen sakallı bizim dedemiz olabilir mi?
ne dersiniz? selam ve dua ile...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Katılma Tarihi: 19 haziran 2007 Yer: Finland Gönderilenler: 55
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Ben kızımdan nasıl doğarım?
Allah kaldıramayacağı taş yaratır mı?
muhabbet nerelere gelmiş...
Lütfen salat konusunda KURANSAL,mantıklı soruları olanlar sorularını sorsunlar,bu konuda ilmi olarak yeterli bilgisi olan dostlar cevaplasınlar ve öğrenmek isteyen arkadaşlarda arapça olarak kurandan araştırsınlar her meale kanmasınlar...
biz burada Allah kabe mi dedi demedi mi yi tartışmak için mi varız.
Neden apaçık ayetlerde değilde müteşabihin tevilinde arıyoruz mevzuyu.
Kabe denen yapı acık bir şekilde yani muhkem olarak kuranda geçmiş mi?
Namaz ritüelini yapmamız için dönmemiz gereken bir kıble mi?
Not : lütfen konu hakkında daha dikkatli olalım. parça parça gitmektense bütünsel hareket edelim.
Son not : Yahudiler bugün bizim kıblemiz süleyman mabedi diye diretse haklıdırlar. Araplarda hayır bizim ki kabe deseler haklılar. Peki ya müslümanlar.? Sizce Allah böyle bir kargaşaya izin verir mi? Kıble belli : islam,din,şeriat,kuran,vahiy,teslimiyet,müslümanlık....ne yahudiler ne hiristyanlar bu konuda asla itiraz edemezler. Kıble tek : İslam... herkes içine rahatca sığar,herkese yer vardır...dar değildir çok geniştir...
Gerçekten de yüzünü göğe çevirip arandığını görmekteyiz. Seni, razı olacağın bir kıbleye yönelteceğiz. Hadi, yüzünü Mescidi Haram'a çevir. Siz de Nerede bulunursanız bulunun, yüzlerinizi o tarafa döndürün. Kendilerine kitap verilenler de bilirler ki bu, Rablerinden gelmiştir, yerindedir, gerçektir ve Allah, onların yaptıklarından gafil değildir.
Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çeviripdurduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnud olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Diyanet İşleri Meali(Eski)
Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Hoşnud olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir; bulunduğunuz yerde yüzlerinizi o yöne çevirin. Doğrusu Kitap verilenler, bunun Rab'lerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından gafil değildir.
Diyanet İşleri Meali(Yeni)
(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.[38]
(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
Edip Yüksel Meali
Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid'e çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Rab'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil değildir.
Elmalılı Hamdi Yazır
Doğrusu, biz, yüzünün semaya yöneldiğini, orada şekilden şekile geçerek, aranıp durduğunu görüyorduk. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Haydi bakalım, yüzünü Mescidi Haram'a doğru çevir. Siz de ey müminler, nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar da kesinlikle bilirler ki, Rabblerinden gelen o emir haktır. Ve Allah, onların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir.
Elmalılı Meali (Orjinal)
hakikaten yüzünün Semada aranıp durduğunu görüyoruz, artık müsterih ol: seni hoşnud olacağın bir Kıbleye memur edeceğiz, haydi yüzünü Mescidi Harama doğru çevir, siz de -ey mü'minler- nerede bulunsanız yüzünüzü ona doğru çeviriniz; kendilerine kitab verilmiş olanlar da her halde bilirler ki o rablarından gelen haktır ve Allah onların yaptıklarından ve yapacaklarından gafil değildir
Ömer Nasuhi Bilmen
Biz senin yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu muhakkak görüyoruz. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye muhakkak tevcih edeceğiz. Haydi yüzünü Mescid-i Haram tarafına döndür. Ve her nerede bulunursanız yüzlerinizi onun tarafına tevcih ediniz. Ve şüphe yok ki kendilerine kitap verilmiş olanlar da bunun Rabbleri tarafından hak olduğunu elbette bilirler. Ve Allah onların amellerinden gâfil değildir.
Muhammed Esed
Biz, [ey Peygamber,] senin sık sık yüzünü [bir kılavuz arayışı içinde] göğe çevirdiğini görüyoruz: ve şimdi seni tam tatmin edecek bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Harâm'a çevir; ve siz, hepiniz, nerede olursanız olun, yüzünüzü [namaz esnasında] o yöne döndürün. Doğrusu, daha önce kendilerine vahiy tevdî edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu çok iyi bilirler; ve Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
Suat Yıldırım
Elbette ilâhî buyruğu bekleyerek yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık müsterih ol, işte memnun olacağın kıbleye seni yöneltiyoruz! Haydi yüzünü Mescid-i Harâm'a doğru çevir! Siz de ey müminler, nerede olursanız olunuz yüzünüzü oraya doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar, kıbleyi çevirmenin gerçekten Rab’leri tarafından olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. {KM, Yuhanna 4,21}
Süleyman Ateş Meali
(Ey Muhammed), biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu (gökten haber beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız, yüzlerinizio yöne çevirin. Kitap verilenler, bunun Rableri tarafından bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
Şaban Piriş Meali
(Ey Muhammed) Yüzünü semaya çevirip durduğunu görüyoruz. Seni hoşnut olacağın kıbleye çeviriyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Nerede bulunursanız bulunun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap ehli, bunun Rab’lerinden gelen bir hak olduğunu çok iyi bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
Ümit Şimşek Meali
Yüzünü semâya çevirip durduğunu görüyoruz; Biz seni hoşnut olacağın bir kıbleye yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü o yöne çevirin.(61) Kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden gelen hakkın tâ kendisi olduğunu elbette bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
Biz senin, yüzünün habire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun, Rablerinden bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir.
Yusuf Ali (English)
144- We see the turning of thy face (for guidance) to the heavens: now shall We turn thee to a Qiblah that shall please thee. Turn then thy face in the direction of the Sacred Mosque: wherever ye are, turn your faces in that direction. The People of the Book know well that is the truth from their Lord, nor is Allah unmindful of what they do.
M. Pickthall (English)
We have seen the turning of thy face to heaven (for guidance, O Muhammad). And now verily We shall make thee turn (in prayer) toward a qiblah which is dear to thee. So turn thy face toward the Inviolable Place of Worship, and ye (O Muslims), wheresoever ye may be, turn your faces (when ye pray) toward it. Lo! those who have received the Scripture know that (this Revelation) is the Truth from their Lord. And Allah is not unaware of what they do.
Rad kardeşim,
kıble (kabe) nasıl oluyor da sadece Arapların oluyor... Araplar müslüman değil miydi?? islam'ı dünyaya yayan kimlerdi o zaman? Finlandiyalılar mı? yoksa Almanlar mı? ya da Fransızlar mı? (veya ehl-i kitap mı??)
açıklık getirseniz de anlasak??? selametle...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Abdülbaki Gölpınarlı
Kafir olanlar ve halkı Allah'ın yolundan çıkaranlar ve insanlar için ibadet yeri olarak halkettiğimiz ve orada yurt tutanla orayı ziyaret için gelen hakkında aynı hükümleri yürüttüğümüz Mescidi Haram'dan men edenlerse. Ve kim orada nehy edilmiş birşeyi zulmederek yapmak isterse ona elemli azabı tattırırız.
Ali Bulaç Meali
Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azab taddırırız.
Diyanet İşleri Meali(Eski)
Doğrusu inkar edenleri, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescidi Haram'dan alıkoyanları ve orada zulm ile yanlış yola saptırmak isteyeni, can yakıcı bir azaba uğratırız.*
Diyanet İşleri Meali(Yeni)
İnkâr edenler ile Allah’ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlar (azabı hak etmişlerdir.) Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattıracağız.
Diyanet Vakfı Meali
İnkar edenler, Allah'ın yolundan ve -yerli, taşralı- bütün insanlara eşit (kıble veya mabed) kıldığımız Mescid-i Haram'dan (insanları) alıkoymaya kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.
Edip Yüksel Meali
İnkar edenler, yerli ve dışarıdan gelen tüm insanlar için eşit olarak ayırdığımız Kutsal Mescid'den ve ALLAH'ın yolundan geri çevirenler ve orada zulüm ve sapıklık arayanlar, tarafımızdan acı bir azap tadacaklardır.
Elmalılı Hamdi Yazır
Şüphesiz inkâr edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescidi Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azab tattırırız.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Amma şunlar ki küfr ettiler hem Allah yolundan ve o Mescidi haramdan meni' ediyorlar ki biz onu, mukîm ve müsafir içinde müsavi olmak üzere, umum insanlar için yapmışız ve her kim onun içinde zulm ile ilhad ile bir irade ederse ona muhakkak elîm bir azâb tattırırız
Ömer Nasuhi Bilmen
Muhakkak o kimseler ki, kâfir oldular ve Allah'ın yolundan ve yerliler ile taşradan gelenler için müsavî kıldığımız Mescid-i Haram'dan (nâsı) menederler, ve her kim ki, orada zulme meyletmek arzusunda bulunur, ona bir acıklı azaptan tattıracağız.
Muhammed Esed
BİLİN Kİ, hakkı inkara şartlanmış olanlara, [başkalarını] Allah'ın yolundan 31 çevirmeye, (keza) hem orada yaşayan, hem de dışarıdan gelen bütün insanlar için tayin ettiğimiz Mescid-i Harâm'dan [alıkoymaya] çalışanlara ve (bile bile) haksızlık yaparak oranın saygınlığına gölge düşürmeye 32 kalkışanlara [öte dünyada] çok can yakıcı bir azap tattıracağız. 33
Suat Yıldırım
Kendileri dini inkâr edenler, üstelik insanları Allah'ın yolundan ve gerek şehirli, gerek taşralı bütün insanlara müsavi olmak üzere kıble ve ibadet yeri yaptığımız Mescid-i Haramdan engelleyip uzaklaştıranlar bilsinler ki kim orada böyle zulüm ile haktan ve adaletten sapmak isterse ona can yakıcı bir azap tattırırız. [8,34]
Nankörlük edenler, Allah'ın yolundan ve gerek yerli, gerek dışarıdan gelen bütün insanlar için ibadet yeri yaptığımız Mescid-i Haram'dan (insanları) geri çevirenler (bilsinler ki), kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı bir azab taddırırız.
Şaban Piriş Meali
Küfredenlere, Allah yolundan ve yerli olsun, yolcu olsun bütün insanlar için eşit kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlara ve orada zulüm ile sapıklık isteyenlere acı bir azap tattırırız.
Ümit Şimşek Meali
İnkâr eden ve insanları Allah'ın yolundan ve yerli olsun, yolcu olsun, eşit şekilde hepsi için bir ibadet yeri yaptığımız Mescid-i Haramdan alıkoyanlar bilsinler ki, kim orada haktan saparak bir zulme yeltenirse, Biz ona acı bir azaptan tattırırız.
Yaşar Nuri Öztürk
Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız.
Yusuf Ali (English)
25- As to who have rejected (Allah), and would keep back (men) from the way of Allah, and From the Sacred Mosque, which We have made (open) to (all) men Equal is the dweller there and the visitor from the country and any whose purpose therein Is profanity or wrong doing them will we cause to taste Of a most grievous penalty.
M. Pickthall (English)
Lo! those who disbelieve and bar (men) from the way of Allah and from the Inviolable Place of Worship, which We have appointed for mankind together, the dweller therein and the nomad; whosoever seeketh wrongful partiality therein, him We shall cause to taste a painful doom.
"Ka'be"nin saygınlığına gölge düşürmeye çalışanları Kur an-ı Kerim bizi ne kadar da güzel tanıtıyor....
Rabbe hamdolsun!!!!
selametle dostum....
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yani Kabe'nin diger gectigi ayetlerde hangi manalara geliyor bu ayet isiginda.. ?(Xweser-Mirov)
5:6’da aşık kemikleri anlamına gelen KA’BEbaşka ayetlerde beyt-i atik diye bilinen Ka’be anlamına gelebilir. Aşık kemikleri ve Kabe’nin ille bir ortak yönü olsun istiyorsanız ikisinin de bir tabanı, yapıyı, oturmayı çağrıştırıyor olması ihtiyacınıza cevap verir bence.
Buradaki kabeyn i neden kabeler diye cevirmemisler?
Abdest alınırken ayak iki aşık kemiğine kadar mesh edilecek te ondan. KA’BEYN iki ka’be demek yani iki aşık kemiği. Bir ayağın iki aşık kemiği var. Kabeler demek için bir ayağın üç ya da daha çok aşık kemiği olması gerekir.
Bir önceki yazımı yalnızca bembeyaz'ın iletisine göre yazmıştım. Onun uyarısı üzerine sizin iletinizi de okudum. Bembeyaz haklı. Siz Mescid-i Haram’daki Ka’be ile aşık kemiklerini aynı şey sanıyorsunuz. Hayır. Aynı kökten gelen iki farklı kelime bunlar.
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Ben ögrenme askiyla doluyum, sordugum sorular ilmi derecede dusuk olabilir ama ben inandigim yapacagim ve ya yaptiklarimi neden yaptigimi bilmek istiyorum..
Birincisi, Kabe sayginligini yitirrise ne degisir ?? Bunu ogrenmek istiyorum.. Muslumanlik cidden de Kabe uzerine mi kuruldu.. Kuran sayginligini yitirmis onemli degil.. Kabe ye donelim yeterki.. anlayis bumu ? Peygamber neden ahirette, yitirilmis kuran, diye sikayet ediyor acaba da yitirilmis kabe demiyor ?.. Kabe benim, kabe sensin kabe o.. benim anlayisim bu.. komsun ac yatsin sen hacca git kabeyi tavaf et.. neden 7 defa tavaf bu nerede yaziyor. seytan taslama nerede yaziyor .. ?
Dikili tas seytan isi, Kabe istisna diye bir ifade varmi ? Yada kabe tuglalardan insa edilmis bir dikili tas degil mi.. ? Kabeye inanmayanlarda tapiyorlarmis onceden tavaf ediyorlarmis geleneksel anlayisa gore, peki ben mantiken sunu soruyorum, muslumanlarda kabeye dogru ibadet ederse, yada tavaf ederse ?? Inanmayanlar nediyecek; ne farkiniz var bizden diyemezler mi? Biz de zaten Allah'in sembolu kabul ediyoruz demezler mi.. ? bu bir mantiktir. Islam = Mantik..
Yalan soylemek gunahtir, bunu mantigim kabul ediyor.yardim etmek guzel bir davranistir bunu da kabul ediyor.. orucu da ayni sekilde, cunku acin halinden ac anlar misali.. Ya Islam mantik dini degil yada yozlasti..
Nereden yola cikarsan, nezaman yani, herzaman degil mi ! nereye donecegiz Mescid-i Haram'a.. Bu bir hal degilmidir ? Yani nereye gocerseniz gonlunuz kulaginiz vahiyin inmeye basladigi sehirde olsun gibi.. Neden namaz ibadeti oruc ibadeti gibi, kazasiyla, sekilleriyle, olurlari ve olmazlariyla, kiblesiyle 4-5 ayette aciklanmamis.. Yada orfe gore kilinacaksa, orfe uyun denmemis.. Tevbe suresinde, namaz kilincaya kadar neden yollarini kesiyoruz musriklerin ?? Dinde zorlama yoktu hani.. Namaza delil ciksin da, kuran celiskiye dussun yeter anlayisinda ki zihniyet...
Yozlasma olmaz demeyin sakin, Peygamber'in torunlarini bile islam halifeleri oldurtmus... Nekadar guvenilir bir ortam degil mi.. Sirf bu sehit edilmeler bile, benim bu konulara supheli yaklasmam icin yeterli..
Dikili tas nedir ?? Kabe neden istisna edilmis ?? Kabeye donun neden denilmemis.. Mescidi harama donun deniliyorsa neden mescidi haramin icinde namaz kiliniyor ?? Bukadar celiski varken, sirf Kabe sayginligini yitirmesin diye, sorularimi sormayim, Kabeyi insandan vahiyin sayginligindan aklin mantigin sayginligindan ustun mu goreyim..
Kardeslerim, hepinizin Newroz Bayraminizi tebrik ederim.. Daha nice Kuran bilincinde, yeni yeni baharlara.. :)
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 6
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam sizlere.
فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّٖين 16; حَنٖيفًا فِطْرَتَ اللّٰهِ الَّتٖى فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَ 75; لَا تَبْدٖيل 14; لِخَلْقِ اللّٰهِ ... O halde yüzünü dine bir hanîf olarak tut: o Allah fıtratına ki insanları onun üzerine yaratmıştır..(Rum-30)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma