Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Kıble'nin ve Salat'ın ne olduğunu anlamak için Bakara Suresini baştan sona okumak gerekli, hele hele Bakara 83. ayetten Bakara 254. ayete kadar çok dikkatli okumalıyız.
Muhabbetle...
__________________ İsrâ 89
Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
Size birkaç ayetinanlamlarını ve bunlarla ilgili birkaç soru soracağım:
106/3-4:felya’budû rabbe hazel beyti ellezi et amehum min cuin ve amenehum min xafhin.
Ayetin anlamı?
“el beyt” Mekke’deki meşhur ev midir?
“ellezi” ism-i mevsul’u “Rabb”in mi yoksa “hazel beyt” inmi yerini almaktadır?
14/37:rabbenâ innî eskentu min zurriyyetî bi vadin ğayri zî zerininde beytik el muharrami rabbenâ li yuqimu s-salate…
Ayetin anlamı?
“beytik el muharrem” Mekke’deki malum ev midir?
Bu evi kim ve ne zaman bu verimsiz vadiye kondurmuştu? Niçin?
Neden namazı kılmaları için bu ıssız yerdeki ev seçildi? Buraya nerden geldiler? Daha önce bulundukları yerde namaz kılamıyorlar mıydı?
2/125: ve iz cealnâ el beytemesâbeten linnasi ve emnen vettaxizû min meqâmi ibrahîmemusallâ ve ahidnâ ilâ ibrahime ve ismaile en tahhirâ beytiye littâifine velâkifine verrukkeissucûd.
Ayetin anlamı?
“el beyt” Mekke’deki maruf ev midir?
Bu ev insanlar için nasıl “mesâbeten” ve “emnen” olabiliyor? Bu ne anlama geliyor?
“makam-ı ibrahim” nedir veya neresidir?
“musalla” ne demektir?
İbrahimin makamını nasıl musalla edineceğiz? Ne zaman?
Her mu’min her zaman ve her yerde onu musalla edinebilir mi?
Bu hüküm hâs mıdır, âmm mıdır? İhtiyâri midir, vucûbi midir?
İbrahim ve İsmail evi ne ile nasıl temizleyecekler? Birlikte mi temizliyorlardı yoksa ayrı ayrı zaman dilimlerinde mi?
Onlardan sonraki dönemlerde bu temizlik görevini Allah kimlere verdi?
Bugün bu evi kim temiz tutuyor?Peygamberlerin dışında da bu evin temizliğiyle ilgili Allah’ın görevlendirdikleri olmuş mudur?
2/127: ve iz yarfeu ibrahime elqavâide min el beyti ve ismaile rabbena teqabbel minna inneke ent essemiul alîm .
Ayetin anlamı?
Buradaki “el beyt” Mekke’deki ev midir?
“Beytin temellerini yükseltiyorlardı” ne anlama geliyor?
Allah’tan neyin kabulünü istiyorlar?
3/96-97: inne evvele beytin vuzia linnâsi bi bekkete mubareken ve huden lilalemin. Fi hi ayâtun beyyinatun maqamu ibrahime. Ve men dexalehû kane aminen velillahi alennasi hiccu el beyti menistetaa ileyhi sebila. Ve menkefera feinnallahe ğaniyyun anil alemîn.
Ayetlerin anlamı?
Ayetlerde yer alan “evvelu beyt”in (ilk ev) ve “el beyt” Mekke’deki kıble denilen Ka’be midir?
Bu evin insanlar için “mübarek” alemler için de “hüdâ” olmasının anlamı nedir? Bir ev alemlere nasıl yol gösterebilir?
Bu evin içinde sözü edilen “ayetler” nelerdir?
İbrahim’in makamı bu evin içinde neresidir? Veya nedir?
“Bu eve giren güvendedir” ne anlama gelir? Girenler nasıl güvende olabilir? Bu eve kaç kişi sığar? Her isteyen istediği zaman oraya girebilir mi? Bu evin kapasitesi ne kadardır? Herkesi içine alabilir mi?
“Kim inkar ederse”deki inkar’dan maksat neyi inkar etmektir?
22/26: ve iz bevve’na li ibrahime mekanel beyti enla tuşrike bî şey en vetahhir beytiye littâifîne velqâimîne verrukkeissucûd.
Ayetin anlamı?
Buradaki ev Mekke’deki ev midir?
“mekanul beyt” in anlamı nedir? Allah İbrahim’e evin yerini mi gösterdi yoksa İbrahim’i evin mekanına mı yerleştirdi? Nasıl? Niçin?
Ayetteki “el kabe” Mekke’deki özel evin adı mıdır? “el kabe” kelimesinin buradaki anlamı nedir?
“hedyen bâliğ-al ka’beti” ifadesinin anlamı nedir?
“evkeffaratun taamu mesakine” nin anlamı nedir? Bu bir ceza olduğuna göre kaç miskini doyurmalıdır?
“ev adlu zâlike siyamen” in anlamı nedir? Ceza olarak buna denk kaç gün oruçtutmalıdır?
5/97: cealellahu el ka’bete el beyteel harameqıyamen linnasi…
Ayetin anlamı?
“el ka’bete el beyteel harame”ifadesini tahlil eder misiniz? Hangileri isim, hangileri sıfattır?
“qıyamen linnasi” n anlamı nedir? Bu ev insanlar için qıyam olabilir mi? Nasıl? Bu insanların kapsamı ne kadardır? Bütün insanlar mı? Bütün müslümanlar mı? Bütün hacca gidenler midir? Bir milyar kişi hacca giderse bunları içine alır mı?
106/3-4:felya’budû rabbe hazel beyti ellezi et amehum min cuin ve amenehum min xafhin.
1. Ayetin anlamı? Bu evin sizi açlıktan tokluğa, korkudan güvene kavuşturan Rabbine kulluk edin.
2. “el beyt” Mekke’deki meşhur ev midir?Bana göre lafzen evet ama mecazen hayır.
3. “ellezi” ism-i mevsul’u “Rabb”in mi yoksa “hazel beyt” inmi yerini almaktadır?Rabbin.
Bu sitede anlattığım “Hac izlenimleri”mde belirttiğim üzere ben hacca gitmeden önce bu sûreyi son derece yerel bulurdum. Ama Kâbe’yi tavaf ederken okudum. İlkin çekine çekine. Sonra Kâbeye baka baka “Fel ya’budu rabbe héze’l beyt!” dedikçe fikrim değişti. Tamamen evrensel olduğunu anladım. Kureyş kula kul olmayı reddedip bi tek o Rabbe kulluk edenlerin simgesiydi, o kadar. Aslolan insanlık adına kula kulluğu reddeden tüm inanırlardı. Öylesine evrensel.
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar
Bu konu ile ilgili, detaylı bir paylaşım adına, Salat üzerine Sesli Sohbet yapılacaktır. Dost1'in sunumu dahilinde, 21 Mart Cuma(bugün) bu sohbet inspeak üzerinden yapılacaktır.
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Alak suresinde, namaz kilan bir kuldan bahsediliyor, yani Peygamberimizden, peki Peygamberimiz, neye gore namaz kiliyordu ortada ne secde var ne de ruku, ne de kible.. ne tarafa donuyordu ? Daha sonra ne oldu da yuzunu goge cevirdi de, dondugu taraftan memnun kalmayarak, kabeye donmek istedi ? Bu mumkun mu?
Allah buzagi kes diyecek, sen hangi renk mi diyeceksin?
Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır. Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir. Bakara 115
İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir. Bakara 142
Bu ayette, neden dondugu kibleyi degistirdiler diye sorulan soruya, dogu da bati da Allah'indir" deniliyor, yani batiya yonelmisde, sonra doguya yonelmis gibi..Ancak son cumle herseyi aydinlatiyor.. Dogru yol.. Yani Sirat-i Mustakim, Yani Islam.. Demek ki Allah dilediklerini o kible uzere edecek..
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekat verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır! Bakara 177
Ben bu ayetlerden, hertarafa yonelerek ibadet edebilecegimi, her yerde ibadet edebilecegimi anliyorum..Kabenin oldugu yon eger mecburi donulecek yon olsa hemde namaz kilarken, yukarida ki ayetler ne anlatiyor ozaman? Bu ayetleri de gozonunde bulundurarak kible arayalim lutfen..
O, doğunun da batının da Rabbidir. O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse yalnız O'nun himayesine sığın. Muzemmil 9
Oyleyse yalniz kabe tarafina donun denilse, olur mu bu ayette..Bu ayetlere gore, doguya da batiya da yonelebilirim.. Heryer Allah'in, Her yon Allah'in..Cemaatle bir yone duzen icin yonelmek mi, yoksa kalplerin sadece bir yone Allah'a yonelmesi mi..
Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Maide 90
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kafirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı beğendim. Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Maide 3
Turbe ziyaretleri, mezar tasi opmeler, etrafinda donmeler, delikli taslardan gecmeler, buda heykelleri, aglama duvari, helvadan putlar, elle tutulamayan putlar ( nefsimizin cirkin, kotu arzulari ) bunlar ve kabe arasinda ki fark nedir ? Oruc baba turbesinde de binlerce kisi toplaniyor, guzel bir goruntu olusuyor degil mi? Yukaridan bakinca..! Kabe'nin oyle bir ozelligi olmali, bu ozellik onu dikili tastan ibaret kilmasin..! Kabeye dogru namaz kilmanin, veya Kabe tarafina dogru namaz kilmanin mecbur olmadigini yukarida Bakara suresi ayetleri aydinlattigina gore, Kabe kaldi tek basina.. Bir ozelligi olmasi lazim ? Dunyanin sifir noktasi demeyin sakin, Dogu da bati da Allah'in..
Oyle bir ozellik ki insani, dogru yola ileten, ahlakini davranislarini, karekterini dahi degistirebilen.. Kardeslik duygusunu hucrelere kadar asilayabilen.. duseni kaldirmayi ogreten.. ihtiyac fazlasini vermeyi fakirlere emreden.. oyle bir ozellik ki bu insanin icine huzur veren, guven veren,, karanlikta, yalniz basina, ve ya tehlikeli bir ortam da dahi, kendini guvende hissettirebilmeyi asilayan bir ozellik...
Bu ozellik Allah'in Kelam'idir.. Benim Kiblemde, Kabemde, Tavafimda, Namazimda hep bu yondedir.. Allah isterse de hep bu yonde olacak... Cumlemizi Allah dogru yola iletsin..Yanlislardan Allah'a siginirim.
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
kardeşlerim,
Sorduğunuz bütün soruların detaylı cevapları aşağıdaki güzel tefsirde mevcut...
siyak, sibak, sebeb-i nüzul, illet, bağlantı, muhakeme, inceleme, araştırma, tarih, tecrübe, birikim, farklı görüşler, analiz, tahlil orada yeterince mevcut...
(Bkz. H. Karaman, M. Çağrıcı, İ.K. Dönmez, S. Gümüş, Kur’an Yolu, Türkçe Meal ve Tefsir, (I-V) DİB., Yay., Ank., 2006..
Ayrıca Muhammed Esed'in Tefsirini de öneririm...
bilmeden akıl yürütmeye kalkmak, insanı hidayetten uzaklaştırabilir.. dikkat edelim, müsteşriklerin, şarkiyatçıların veya oryantalistlerin oyununa gelmek iyi değildir.. herkes kendine yazık eder..
işi uzmanına havale etmek her zaman doğru olandır...zira bu da kur'an ın emridir... kur an ne diyor hatırlayalım....
feselu ehlezzikri in küntüm la ta lemun... "Eğer bilmiyorsanız uzmanlarına sorun!!!"
selam ve dua ile...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Bekkenin anlamı ile ilgili sorularına yönelik olarak bu yazıyı yazma gereği duydum.
3/96-97:''Şüphesiz ilk ev insanlar için mübarek olarak ve alemlere(insanlara)yol gösterici olarak bekkede kurulmuştur.İçinde kesin deliller(ayetler),İbrahimin duruşu(makamı)vardır.Oraya giren güvende olur.Allah Bu eve yönelmeyi(hac etmeyi) gücü yeten insanlara farz kılmıştır/üzerlerine bir görev saymıştır.Kimde iman etmez/inkar ederse,hiç şüphesiz Allah alemlerden zengindir/onlara ihtiyacı yoktur.''
Ayette yer alan BEKKE isminin ilk anlamı ''de-fe-a''anlamına gelip;itmek,itici olmak,red etmek,uzaklaştırmak,kabul etmemek...
Bu anlamıyla BEKKE çekici olmayan itici olan yerleşme ve ziraata elverişsiz yer/topraklar demektir.Nitekim bu anlamı,14/37 ayeti desteklemektedir.
''Rabbena inni eskentu min zürriyyeti Bİ VÂDİN ğayri zi za'rin inde beytike'l muharram.Rabbena liyuqimus-salate...''
Anlamı; ''Rabbimiz,ben zürriyetimi(veya bir kısmını)ekime elverişsiz bir vadiye,evinin(dininin)gereği olarak salatı(inancı)ikame etsinler(ayakta tutsunlar)diye yerleştirdim.
Görüldüğü gibi 3/96 daki ''Bİ BEKKE''14/37' deki ''Bİ VÂDİN''ile örtüşüyor.
Aslında ayet lafzen yerin çoraklığını anlatırken mecazen de insanlarının kolay kolay söz anlamaz sert yapılı olduklarını da anlatıyor.Ama suyun çorak toprağı canlandırdığı gibi bu dinin(bu yapının)da bu çorak insanları canlandıracağını anlatıyor.Burada müthiş bir teşbih ve istiare sanatı olduğu kanaatindeyim.
''ELBEYT''in herhangi bir tuğla, taş, toprak ev olmadığını 22/26 ayeti çok net bir şekilde ortaya koymaktadır.
''Ve biz İbrahime Beyt'in mekanında(dinde)bir yer verdik''/İbrahimi Beytin mekanına yerleştirdik:Bana hiçbirşeyi ortak etmeyeceksin ve benim evimi gelip,içinde yer alacak ve tam bir teslimiyetle iman edecekler için temiz tutacaksın.''
Biraz dikkatle bakıldığında cümle üç bölümden oluşuyor ve bunların herbiri diğerini açıklıyor olduğunu görürüz.Şöyleki;Biz İbrahimi dinin mekanına yerleştirdik=bana hiçbirşeyi ortak koşmayacaksın=benim dinimi temiz arı duru tutacaksın.Dinime samimi olarak gelip içinde yer alacak ve canu gönülden iman edecek kimseler için temiz tutacaksın.
2/125 de geçen ''...en tahhira beytiye littaifine vel akifine verrukke'issucud.''ifadesindeki 'akifin'burada,22/26 daki ''kaimin'in yerini almaktadır.'Akifin' 'Akif' in çoğulu olup anlamı:Tutkun,yapışıp ayrılmayan,tiryaki,düşkün,kendini adamış...
Dinin içinde yer alacak kişi ona kendini adamış kişidir.''Qaimun''un ''ayakta duranlar'',''Rukkean ve succedan''de ''Ruku edenler ve secde edenler'' şeklindeki çeviriler ayeti gereği gibi anlamayı zorlaştırmaktadır.Bu şekildeki anlayış ayeti namaza uyarlamaktan kaynaklanıyor.Aslında ayet geçici bir eylemi değil devamlı bir durumu anlatıyor.Yani sürekli iman üzere kalacak mü'inlere Allah'ın dinini şirkle kirletilmemesini tenbih ediyor.
Muhabbetlerimle...
Not:Gerçekbilgi kardeşimiz askere gitmek üzere aramızdan ayrılmıştır hepinize selamlarını iletiyorum.
125. "Beyt"ten maksat Kabe'dir. Kur'an'rn başka yerlerinde de bu mukaddes mekândan yine "beyt" kelimesi[400] ve Kabe ismiyle birlikte[401]"Bey-tülharâm"[402]"Beytüla-tîk"[403]"Beytülma'mûr"[404] şeklinde de söz edilmiştir.[405]
Âyette Kabe'nin, dünyanın muhtelif yerlerinden insanların bıkmadan, tekrar tekrar gelip ziyaret edecekleri, ibadet sevabı kazanacakları bir hac mahalli olarak yapıldığı, bu sebeple oranın güvenli bir yer kılındığı,[BU APAÇIK BİR YALANDIR. KENDİ KAYNAKLARINIZ BUNUN YALAN OLDUĞUNU ORTAYA KOYAN RİVAYETLER BARINDIRMAKTADIR] başlangıçtan itibaren yüce Allah'ın muradının bu olduğu bildirilmekte, bunun Araplar için şükredilmesi gereken bir nimet ve bir onur vesilesi olduğuna işaret edilmektedir. Nitekim Kabe Hz. İbrahim'den itibaren bilinen bütün tarihi boyunca bir hac ve ziyaret mahallî olarak işlev görmüş, bu durum başta Mekkcliler olmak üzere Araplar için maddî ve manevî faydalar sağlamış; bu yüzden orada bulunan insanların, hatta bütün canlıların güvenliğine de özel bir Önem verilmiş; bu iki hususa, yani Kabe'nin hem bir hac mahalli olarak ziyaret edilmesine hem de güvenliğinin korunmasına putperest Araplar'ca bile önemle riayet edilmiştir. [ BU DA APAÇIK BİR YALANDIR ! KURAN, ARAP MÜŞRİKLERİN MÜMİNLERE YAPTIKLARI EZİYETİ ANLATMAKTADIR.]
"Siz de İbrahim'in makamından kendinize namaz kılacak bir yer edinin" şeklindeki bölümün muhatabının kimler olduğu hususunda iki farklı görüş vardır. Bir görüşe göre bu buyruğun muhatabı Hz. Muhammed'in ümmeti, daha güçlü olan diğer görüşe göre ise Hz. İbrahim'in kavmidir. Bu son görüş tercih edildiğinde âyeti, "Biz onlara, siz de İbrahim'in makamından kendinize namaz kılacak bir yer edinin, diye emrettik" şeklinde anlamak gerekir. Bununla birlikte, muhatap belirtilmeksizin sadece buyruk cümlesiyle yetinilmiş olması dikkate alınırsa, Muham-med ümmetinin de bu kapsamda düşünülmesine engel yoktur. [406]
İbrahim'in makamı (Makam-ı İbrahim), Hz. İbrahim'in Kabe'yi inşa ederken üstüne bastığına, üzerine ayak İzlerinin çıktığına inanılan taş veya bu taşm bulunduğu yerdir.[407][ YUH OLSUN SİZE ! DÜNYADA HANGİ BİNA YAHUT DUVAR İNŞA EDİLİRKEN TAHTA MERDİVEN VS. YERİNE TAŞ KULLANILIR ? YANİ İBRAHİM PEYGAMBER BU BİNAYI İNŞAA ETMEK İÇİN O KAYAYI BİR SAĞA BİR SOLA GÖTÜREREK ÜZERİNE ÇIKARAK MI İNŞAA ETTİ ? ] Bugün bu taş Kabe'nin kuzeydoğu kenarının karşısında, Kabe'ye yaklaşık 15 m. mesafededir. Konumuz olan âyetteki "İbrahim'in makamından kendinize namaz kılacağınız bir yer edinin" buyruğu uyarınca müs-lümanlann namazgah saydıkları, tavaf namazının kılındığı bu makamın [ YANİ KAYANIN ] korunması için halifeler ve diğer hükümdarlar özel tedbirler almışlar, taşın çevresine kıymetli madenlerden çemberler geçirmişlerdir. Sonraki dönemlerde makam-ı İbrahim İçin özel bir oda İnşa edildi. Hicrî 900 yılında bu yapı yenilendi. Osmanlı Sultam Abdülaziz aynı yapının kubbesini 1 m. kadar yükselttirdi. Ancak Suudi Prensi Suûd b. Abdülazîz bu kubbeyi kaldırtarak taşı ve üzerindeki ayak izini rahatlıkla görülebilecek bir hale getirdi. Zamanla hacıların sayısı artınca Kabe'nin çevresindeki "metâf" denilen alandaki küçük yapıların tavafı güçleştirmesi üzerine Kral Faysal'ın emriyle bu yapılarla birlikte makam-ı İbrahim için yapılan oda da yıkıldı; asıl makam-ı İbrahim sayılan taş ise camlı bir kafes içine alındı.
Hz. İbrahim ve oğlu İsmail mabedi inşa ettikten sonra Allah Teâlâ onlara, "Tavaf edecekler için ibadete kapanacaklar, rükû ve secde edecekler için evimi temiz tutun" diye emretmiştir. Yüce Allah'ın "beytiye" (evim) diye andığı yer de Kabe'dir. Bu ifadeden dolayı bütün müslümanlar Kabe'yi Beytullah diye de adlandırırlar. Tavaf edenlerden (tâiftn) maksat, hac ve umre niyetiyle Kabe'yi ziyarete gelip Beytullah'ın çevresini usulüne göre dolaşanlar; "ibadete kapananlar" seklinde çevirdiğimiz "âkifîn"den maksat, ibadet etmek gayesiyle Harem-i şerifte bulunanlar, "rükû ve secde edenler"den (er-rukkei's-sücûd) maksat da orada özellikle namaz kılanlardır. [408] Yüce Allah, Hz. İbrahim ve İsmail'e, belirtilen maksatlarla Beytullah'ı ziyarete gelenler için orayı temiz tutmalarını emretmiştir. Hz. İbrahim ve İsmail'in şahsında Beytullah'tn bakım ve gözetiminden sorumlu bulunan daha sonraki bütün müminlere hitap eden bu buyruktaki "temiz-lik'le hem maddî hem de manevî temizlik kastedilmiştir. Buna göre Harem-i şerif bir namazgah olduğu için bu kutsal mekânın namazın sıhhatine engel olan maddî pisliklerden; insanın imanını, ihlâsını ve kulluğunu Allah'a arzettiği yer olduğu için putperestliği çağrıştıran her türlü tutum ve davranışlardan; bütün milletlerden müslümanlann bir araya gelerek tanışıp kaynaşmaları, sevgi ve şefkatin en güzel örneklerini vermeleri gereken yer olduğu için de insanları incitici söz ve hareketlerden, hatta hayvanlarla bitkilere zarar veren, mekânın kutsiyetiyle bağdaşmayan her türlü ahlâk dışı tutum ve davranışlardan arındırılması istenmektedir. [409] Nitekim hac ibadetinin esas ve âdâ-bma dair İslâmî kaynaklarda da bütün bu konularla ilgili olarak ayrıntılı hükümler tespit edilmiş ve düzenlemeler yapılmış olup bunlar titizlikle uygulanmaktadır. [410]
Evet sevgili BEMBEYAZ, bizi yönlendirdiğin kaynak bu mu?
Devam edeceğim.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
130. Kendine câhilce kötülük edenden başka kim İbrahim'in inanç sistemini reddeder? Oysa biz, gerçekten onu dünyada seçkin kıldık; şüphesiz ki o, âhirette de iyiler arasında yer alacaktır.
131. Çünkü rabbi ona, "Bana teslim ol" buyurmuş; o da, "Âlemlerin rabbine teslim oldum" demişti.
132. İbrahim de bu dini oğullarına vasiyet etti, Ya'kub da. "Oğullarını! Allah sizin için bu dini seçti; öyleyse yalnız O'na teslim olmuş müminler olarak can verin!" (dediler).
133. Yoksa Ya'kub son nefesini verirken siz orada mıydınız? O sırada Ya'kub oğullarına, "Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?" demiş; onlar da "Senin, ataların İbrahim, İsmail ve İshak'm ilâhı olan tek Tann'ya kulluk edeceğiz; biz sadece O'na teslim olduk" demişlerdi.
134. Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz. [420]
Tefsiri
133. Müfessirlerin çoğu bu âyetin başındaki "em" kelimesinin soru edatı olduğunu ve red anlamı taşıdığını ifade ederler. Buna göre âyeti şöyle yorumlamak gerekir: Ey yahudiler! Ya'kub ölüm döşeğinde iken siz orada değildiniz; o halde onun benimsediği ve oğullarına vasiyet ettiği ve onlardan, uyacaklarına dair söz aldığı dinin, şimdi sizin benimsediğiniz din olduğunu nasıl söylersiniz? Oysa o, ölüm döşeğinde soyuna, atası İbrahim'in vasiyetini tekrar etmiş; onlardan tevhid dinine bağlı kalacakları sözünü almıştı. Fahreddin er-Râzî, "em" edatının bağlaç olarak da alınabileceğini belirtir ve buna göre âyeti şöyle yorumlar: "Yani sizin Benî İsrail'den olan atalarınız, Ya'kub'un, oğullarını İslâm dinine ve tevhide davet ettiğine şahit olmuşlardı; siz de bunu biliyorsunuz. O halde nasıl olur da peygamberler hakkında onlara yakışmayan şeyler ileri sürersiniz!"[427]
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Bu ayetin tefsirini böyle güzel yapan alimlerin, aynı soruyu kendilerine sormaları ne kadar acı olurdu değil mi ?
Yani hadis diye uydurduğunuz şeyleri peygamber söylerken SİZ ORADAMIYDINIZ ?
İbrahim, o uydurduğunuz kayanın üzerine çıkarken SİZ ORADAMIYDINIZ ?
Sorular çoğaltılabilir...
Devam edeceğim...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma