Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
yunusemre Yazdı:
Selam...
"Bilmiyorsanz zikir ehline/Kitap,ًِüt,hatrlatma sahiplerine/kendilerine daha ِnce hatrlatma,ًِüt,ant,Kitap verilenlere sorun"
Sorulacak olan; Daha ِnce onlara da kendilerine vahy verilmi erkek Peygamberlerin gelip gelmediًi.
Gِrüldüًü gibi sadece bu sorulacak, baka ey deًil. Ne hukuk ne fizik, ne matematik ne din, ne tarih, ayette sorulmas istenen sadece bu; kendilerine vahy verilmi erkek Peygamberlerin gelip gelmediًi....
kur an böyle keyfi bir yaklaşımla sınırlandırılır ve dar anlamlara kolayca hapsedilirse,
bunu kendisine yapan kimseye, Kur an kendini açmayacaktır...
dolayısıyla böyle birisinin kuran'dan istifadesi çok sınırlı olabilecektir....
her kelimeye aynı anlamı vermek, dil bilmemek demektir.. bütün dillerde bir kelime çok farklı anlamlara gelebilir... bunu anlayabilmek için de uzman olmak gerekir..
"bilmiyorsanız bilenlere sorun" ayetini nasıl anlar birileri acaba???
çok merak ettim... ???!!! ama tahmin de edebiliyorum...
yukarıdaki mantığa bakarak bunu çözmek çok kolay....
ahhh şekilcilik!!! sen neymişsin meğer!!!
muhabbetle...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Xweser-Mirov Yazdı:
Namaz kilmayanin sonu sinir haplari kullanmak..
Buna aynen katiliyorum, ama gulmekten..!!
Namaz varmi yokmu bilmiyorum, Kuran ile yeni tanistim, ve salata gelmedi daha sira, sindire sindire okuyorum vahyi anlaya anlaya tekrar tekrar.. Ancak, Kuran'in arapca olarak namazlarda okunacak bir kitap olduguna inanmiyorum, Kuran'in insanlara okunacak, ve de kiyamda ruku da secde de degilde, en iyi anlayacagimiz sekilde okuyarak, tekrar okunacak bir kitap olduguna inaniyorum...
Islam'in direginin dinin Allah'a has kilinmasi.. Namaz ise kisisel duadir.. Niyazdir.. Niyazin da sekli semali olmaz. Cunku insan zaten heran sekil icindedir.. ister otursun ister ayakta ister yan yatarak ister binekte.. Mekandan sekilden ve zamandan munezzeh olan Allah'tir..
Tevbe suresi 1 -10 arasi ayetler, namazin ve zekatin emredilen birsey ve de gozetilmemesi durumunda ise, musriklerin yollarinin kesilecegi birsey olmasi lazim.. Dinde de zorlama olmadigina gore.. ! Bu namaz degil, zekat degil.. Tevbe suresinden anladiginizi yazabilirmisiniz Iman kardesim..
Ve de hangi sinir haplerini onerirsiniz.. ?
kur anı ezberden okuyup hiçbir şey anlamayanlarla, sadece bir veya bir kaç meale bakıp onu keyfince yorumlayanlar arasında ne fark olabilir???? diye düşünmekteyim....
oysa "kuran" kelimesi içinde dört anlamı barındırmaktadır..
1. anla...
2. anlamlandır...
3. parçaları birleştir, bağlantılar kur..
4. bütüne ulaş.. doğru sonuca var..
gerçek anlamda tertil ile (akl-ı selim ile ve yoğunlaşarak) okumayanlar, derin kavrayış sahibi olamayanlar... meselenin yüzeyinde dolaşanlar, namazın sadece bir dua olduğunu söyleyebilirler....
kendi yanlışlarını bizzat kendileri aklileştirebilirler... buna gönülden inanabilirler... ve kendilerine yazık edebilirler.. kendilerine zulm edebilirler... doğalarına yabancılaşabilirler... kendi sonlarını kendileri hazırlayabilirler.....
ne kadar da az düşünüyorsunuz??
ne kadar da az şükrediyorsunuz???
ne kadar da az muhakeme yeteneğinizi kullanıyorsunuz??
ne kadar da yanlış kaynaklardan besleniyorsunuz???
selam ve dau ile...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bu ayet, bir milletin savaş zamanında dahi ilmi faaliyetlerini sürdürmesini ve ilimle uğraşacak bir zümrenin görevlendirilip onların sadece bu işe tahsis edilmesini öngörmektedir.
Öyle ya savaş yıllarca sürebilir. Bir milletin ayakta durabilmesi için, din adamlarının, ilim adamlarının bilgi, iman ve teknik bakımdan savaşan zümreyi beslemeleri gerekir.
Zaruret olmadan yetişmiş elemanların, din ve ilim adamlarının savaş alanına götürülmesi doğru değildir. Onlar cephe gerisinde çalışacaklar, bilgilerini ilerletecekler, milletin çocuklarına iman ve ilim aşılayacaklar, sanat öğretecekler, fabrikalarını çalıştıracaklar, maarifini besleyeceklerdir.
Ancak bu suretle o milletin ordusu arkadan güç alır, azimle çarpışır. Bazı kimseler, İslâm’da din adamı olmadığını söylerler. İşte bu ayet onlara da cevaptır.
Gerçi İslâm’da Allah ile kul arasında aracı yoktur, ruhbanlık yoktur ama din adamı, yani din işlerinde ihtisas sahibi kimselerin bulunması, bu ayet ile farz kılınmaktadır.
Milletten mutlaka bir grubun bu işle görevlendirilmesini bu ayet, kifaye olarak farz kılmıştır. Şayet cemiyet içinde dini görevleri öğretecek ve yönetecek hiç kimse bulunmazsa bütün cemiyet günahkar olur.”
süleyman ateş'e aynen katılıyorum... ayetleri doğru anlamak gerekmektedir.
muhabbetle....
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Bu ayet, bir milletin savaş zamanında dahi ilmi faaliyetlerini sürdürmesini ve ilimle uğraşacak bir zümrenin görevlendirilip onların sadece bu işe tahsis edilmesini öngörmektedir.
Öyle ya savaş yıllarca sürebilir. Bir milletin ayakta durabilmesi için, din adamlarının, ilim adamlarının bilgi, iman ve teknik bakımdan savaşan zümreyi beslemeleri gerekir.
Zaruret olmadan yetişmiş elemanların, din ve ilim adamlarının savaş alanına götürülmesi doğru değildir. Onlar cephe gerisinde çalışacaklar, bilgilerini ilerletecekler, milletin çocuklarına iman ve ilim aşılayacaklar, sanat öğretecekler, fabrikalarını çalıştıracaklar, maarifini besleyeceklerdir.
Ancak bu suretle o milletin ordusu arkadan güç alır, azimle çarpışır. Bazı kimseler, İslâm�da din adamı olmadığını söylerler. İşte bu ayet onlara da cevaptır.
Gerçi İslâm�da Allah ile kul arasında aracı yoktur, ruhbanlık yoktur ama din adamı, yani din işlerinde ihtisas sahibi kimselerin bulunması, bu ayet ile farz kılınmaktadır.
Milletten mutlaka bir grubun bu işle görevlendirilmesini bu ayet, kifaye olarak farz kılmıştır. Şayet cemiyet içinde dini görevleri öğretecek ve yönetecek hiç kimse bulunmazsa bütün cemiyet günahkar olur.�
süleyman ateş'e aynen katılıyorum... ayetleri doğru anlamak gerekmektedir.
muhabbetle....
Selam Bembeyaz;
Şu yukarıda yazdıklarınıza gerçekten inanıyorsanız, eğer sözünüzde samimi, sözünüzde doğrucu iseniz, bu forumun yöneticilerine bu başlık altında "SİTEYİ DERHAL KAPATMA ÇAĞRISI" yahut "DİN ADAMI OLMAYAN TÜM ÜYELERİN SORU SORMA DIŞINDA GÖRÜŞ BİLDİRME HAKLARININ KISITLANMASI ÇAĞRISI" yapmanızı rica ediyorum.
Çünkü biliyorsunuz, bu forumda aslen "din adamı" olmayan bir sürü insan Kuran'ı anladığını iddia ederek bir şeyler söylüyor.
Yanlış hatırlamıyorsam siz de onların bir kısmının altına "katılıyorum" , "çok doğru buluyorum" , "aynen destekliyorum" gibi şeyler yazıyorsunuz.
SİZİ, YUKARIDA YAZDIĞINIZ ŞEYLERİN GEREĞİNİ YAPMAYA ÇAĞIRIYORUM.
Merak etmeyin ben sizi daha çok şeylere çağıracağım.
Yeterki siz yazmaya devam edin.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Şu yukarıda yazdıklarınıza gerçekten inanıyorsanız, eğer sözünüzde samimi, sözünüzde doğrucu iseniz, bu forumun yöneticilerine bu başlık altında "SİTEYİ DERHAL KAPATMA ÇAĞRISI" yahut "DİN ADAMI OLMAYAN TÜM ÜYELERİN SORU SORMA DIŞINDA GÖRÜŞ BİLDİRME HAKLARININ KISITLANMASI ÇAĞRISI" yapmanızı rica ediyorum.
Çünkü biliyorsunuz, bu forumda aslen "din adamı" olmayan bir sürü insan Kuran'ı anladığını iddia ederek bir şeyler söylüyor.
Yanlış hatırlamıyorsam siz de onların bir kısmının altına "katılıyorum" , "çok doğru buluyorum" , "aynen destekliyorum" gibi şeyler yazıyorsunuz.
SİZİ, YUKARIDA YAZDIĞINIZ ŞEYLERİN GEREĞİNİ YAPMAYA ÇAĞIRIYORUM.
Merak etmeyin ben sizi daha çok şeylere çağıracağım.
Yeterki siz yazmaya devam edin.
Muhabbetlerimle...
selam ali aksoy kardeşim,
herkes her soruyu sorar ve görüş bildirir.. forum bu demek değil midir??? soru sormak için din adamı olmaya gerek yoktur.... kanaatimce prof olmaya bile gerek yoktur...
bana göre sağlam bir muhakeme, eleştirel akıl, derin bir kavrayış ve bütüncül bir bakış yeterlidir... sanırım böyle özellikleri olan ve bu forumda yazan sayıları az da olsa bazı kişiler de vardır...
nitekim; kur anı anladığını iddia ederek söz söylemek herkesin hakkıdır elbette...
isabet de edebilir ... etmeyebilir de...
isabet etmişse ki edebilir... aynen katılırız.....
yanılmışsa... kardeşim burada yanılıyorsun sana katılmıyoruz... deriz...
bundan daha doğal ne olabilir... ????
tabi herkes anladığını yazcak.. anladığı kadarını yazacak...
ve muhatabını ilimle ikna etmeye çalışacak...
öte yandan şunu sormak isterim... hakimleri yanlış yönlendirmeyi amaçlayan bazı avukatların yapmaya kalkıştığı ve ortalığı karıştırmak istediği gibi, yönetimi tahrik etmeye kalkışmak ve meseleyi sulandırmaya çabalamak ne kadar tutarlı ve doğrucu bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir???
ben bu hususu okuyucuların takdirine havale ediyorum....
darılmaca yok.. paylaşıma devam... küsmece de yok...
selametle ve de muhabetle...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
1) Ben soru soranları özellikle istisna etmiştim. Tekrar okuyunuz.
2) Şundan endişe ediyorum. Siz de endişe ediyorsunuz ya ondan yazdım.
Hani demiştiniz ki;
kendi yanlışlarını bizzat kendileri aklileştirebilirler...
buna gönülden inanabilirler... ve kendilerine yazık edebilirler..
kendilerine zulm edebilirler... doğalarına yabancılaşabilirler... kendi
sonlarını kendileri hazırlayabilirler.....
ne kadar da az düşünüyorsunuz??
ne kadar da az şükrediyorsunuz???
ne kadar da az muhakeme yeteneğinizi kullanıyorsunuz??
ne kadar da yanlış kaynaklardan besleniyorsunuz???
Endişem / endişeniz budur diye düşündüm. Madem dinimizde bir "din adamı" kesimi vardır, din hususunda tartışmak bunların hakkıdır. Diğerlerinin fikir beyan etmeleri, özellikle bunu alenen dile getirmeleri -hatta kimisinin bunu kasıtlı yapabileceği- hususu da değerlendirildiğinde sıkıntı doğurur.
3) "Din adamı" sınıfının varlığının ne demek olduğunu iyice etüd ettiğinizi düşünmüştüm. Hem bizim ümmetimizin hem de başka ümmetlerin mevcut vaziyetinin nelerden kaynaklandığı düşünülecek bir meseledir.
4) "sağlam bir muhakeme, eleştirel akıl, derin bir kavrayış ve bütüncül bir bakış yeterlidir...
Bu tanım "din adamının" tanımı mıdır ? Bunu kim tescil edecek ? Çünkü siz bundan önce bize "uzman" kişileri referans göstermiştiniz de ben de bu referansınızdan bazı kesitler aktarmıştım. Sonra siz, onlarda da böyle eksiklikler olduğunu kısmen kabul etmiştiniz.
Ama bizi yönlendirirken onları "uzman" olarak tanımlamıştınız. Dolayısı ile biz "uzman" olmadığımızdan yanılma olasılığımız yüksekti.
Şu kaderin cilvesine bakın ki, "uzman" olmayan ben, sizin "uzman" olduğunu iddia ettiğiniz kişilerin yazdıklarına şöyle bir ilişip, bir kaç sayfasını tetkik etmiş, apaçık tutarsızlıklarını ortaya koymuştum da, siz buna kısmen katılmıştınız.
Şimdi, "sağlam bir muhakeme, eleştirel akıl, derin bir kavrayış ve bütüncül bir bakış" demekki herkeste her zaman olamıyor.
Peki, "din adamı kesimi" denilecek kişilerde bunların olup olmadığını nereden bileceğiz ?
Bunu muhakkak bilmek zorundayız. Çünkü siz dediniz ki;
Milletten mutlaka bir grubun bu işle görevlendirilmesini bu ayet, kifaye
olarak farz kılmıştır. Şayet cemiyet içinde dini görevleri öğretecek ve
yönetecek hiç kimse bulunmazsa bütün cemiyet günahkar olur.�
Topluca günahkar olmamamız için bunların bilinebilir olması zaruridir.
Eğer ben sizin tek bir yönlendirmenizde bu kişilerin bir çok yanlışını açığa çıkarabiliyorsam bu nasıl uzmanlık ?
5) "Ve, şöyle söylemişsiniz;
"hakimleri yanlış yönlendirmeyi amaçlayan bazı avukatların yapmaya
kalkıştığı ve ortalığı karıştırmak istediği gibi, yönetimi tahrik
etmeye kalkışmak ve meseleyi sulandırmaya çabalamak ne kadar tutarlı ve doğrucu bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir???"
Ben bu güncel örnek için özellikle size teşekkür ederim.
Meseleyi sulandırmanın tarifini ben size yapayım:
Meseleyi sulandırmak, mesela dilekçede başka, mahkeme salonunda başka konuşmaktır.
Meseleyi sulandırmak, deliller ibraz edip haklılığını ortaya koymak yerine, ajitasyona sapmaktır.
Ne bileyim, hadi konu bizim tartıştığımız şey olsun.
"Bunlar misyonerdir, modern israiliyyatı getiriyorlar, Kuran davasını çıkmaza sokuyorlar, zehir saçıyorlar, Allah'a secde etmek yürek ister, bunların kasdı başka, kendilerinin yaşayamadıklarını bize din diye öğretiyorlar, ayetleri cımbızlıyorlar, keyfi yorum yapıyorlar, "uzman" bile değiller, ne kadar az düşünüyorlar, ne kadar az şükrediyorlar, ne kadar da az muhakeme yeteneği kullanıyorlar, ne kadar da yanlış kaynaklardan besleniyorlar, meselenin yüzeyinde dolaşıyorlar, bunların derin kavrayışları yok vs. vs."
demek meseleyi sulandırmaktır.
Amma, insanları söyledikleri şeylerde tutarlı olmaya çağırmak meseleyi sulandırmak değildir.
Ne kızmaca, ne darılmaca var.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
her kelimeye aynı anlamı vermek, dil bilmemek demektir.. bütün dillerde bir kelime çok farklı anlamlara gelebilir... bunu anlayabilmek için de uzman olmak gerekir..
"bilmiyorsanız bilenlere sorun" ayetini nasıl anlar birileri acaba???
çok merak ettim... ???!!! ama tahmin de edebiliyorum...
yukarıdaki mantığa bakarak bunu çözmek çok kolay....
ahhh şekilcilik!!! sen neymişsin meğer!!!
Sayın Uzman Bembeyaz,
Ben de çok merak ettim, "bilmiyorsanız bilenlere sorun" ayetini nerden uydurduğunuzu. Ben bu ayeti bir türlü Kur’an’da bulamıyorum. Lütfen orijinal metni ile birlikte yazar mısınız?
Daha önce de sana bazı sorular sormuştum. Hala cevaplamanı bekliyorum. Onları aynen tekrar soruyorum:
haktansapmaz Yazdı:
Selam Bembeyaz,
bembeyaz Yazdı:
Kur'an'da Hz. İbrahim'e ka'beyi inşa etmesi emredilirken "temelleri üzerinde" ifadesi yer almaktadır...
Kur’an’ın hangi ayetinde Allah’ın, “İbrahim’e Ka’be’yi inşa et” emri yer alıyor?
Yine hangi ayette “temelleri üzerinde” ifadesi geçiyor?
Kur’an’da “Ka’be” kelimesi sadece iki defa geçiyor; 5/95 ve 97. ayetleri.
5/95: “… hedyen baliğa’l Ka’beti..”
5/97: “ceale’llahu el Ka’bete el beyte el harame qıyamen linnasi”
Bu ayetlerden başka Ka’be’nin geçtiği başka bir ayet gösterebilir misin? Bu ayetlerde senin iddia ettiğin ifadeler yer alıyor mu? Haydi diyelim uzmanlığının verdiği yetkiye dayanarak “Beyt”e ve “Mescid-i Haram”a Ka’be dedin. Bu isimlerin de geçtiği bütün ayetlerde “inşa et” anlamına gelebilecek bir emir kipini göremedim. İbrahim’e emir olarak “tahhir beyti” emri yer almaktadır. Kur’an’da başka da herhangi bir ayette, Beyt’i, Mescid-i Haram’ı, Ka’be’yi… et diye bir emir kipi yer almıyor.
Yine Kur’an’da “temeller” anlamına gelebilecek “qavâid” kelimesi sadece üç kez geçiyor (2/127, 16/26, 24/60)
Bunlardan dayanabileceğin tek ayet 2/127 ayetidir.
2/127: “ve iz yarfau ibrahimu el qavâidemin el beyti ve ismailu..”
Bak bakalım bu ayette İbrahim’e yapılmış bir emir var mıdır? Tekrar bak, “temelleri üzerinde” anlamına gelecek bir ifade yer alıyor mu? İstediğin uzmana sor, istediğin lügata müracaat et. Bu ayette geçen “yarfau” muzari (geniş zaman) kipine emir kipi diyen var mıdır? “el qavâidemin el beyti” ifadesine “ temelleri üzerinde” anlamını veren ya da verecek olan var mıdır?
bembeyaz Yazdı:
bilmeden akıl yürütmeye kalkmak, insanı hidayetten uzaklaştırabilir.. dikkat edelim, müsteşriklerin, şarkiyatçıların veya oryantalistlerin oyununa gelmek iyi değildir.. herkes kendine yazık eder..
işi uzmanına havale etmek her zaman doğru olandır...zira bu da kur'an ın emridir... kur an ne diyor hatırlayalım....
feselu ehlezzikri in küntüm la ta lemun... "Eğer bilmiyorsanız uzmanlarına sorun!!!"
bembeyaz Yazdı:
dolayısıyla zikir ehli tabirini (her konunun kendi uzmanları demektir... dini ilimlerle niçin sınırlandırıyorsunuz???.. ekonomi, siyaset, hukuk, teknoloji vs. vs. uzmanları olamaz mı???) iyi araştırmanız gerekecek...
“ehlezzikr”e“uzman” anlamını vermişsin, senden başka bu tamlamaya uzman anlamını veren var mıdır? Ben hiçbir mealde rastlamadım. Daha da ileri giderek bu uzmanlığı “ekonomi, siyaset hukuk, teknoloji vs. vs. uzmanları olamaz mı?” diyorsun.. Peki sen hangi alanın uzmanısın? Sana bu şekilde yorumlama yetkisini bu uzmanlığın mı veriyor?
“ehlüzzikr” tamlaması “uzman” olarak çevirmek mümkün değildir. Olsa olsa “ zikir uzmanı” olarak çevirebilirsin. Bu durumda “uzman”, “ehl” kelimesinin karşılığı olur.
Sayın Bembeyaz, siz Kur’an’da “ehl” kelimesinin geçtiği ayetleri incelediniz mi? Kur’an’da toplam 124 kere “ehl” kelimesi yer almaktadır. Bu kelimenin “uzman” anlamında kullanıldığı ve çevrildiği bir tek ayete rastlamadım. Örneğin “ehlül kitap”, “ehlül incil”, “ehlül kurâ”, “ehlül medineti”, “ehlül beyti”, “ehlül takva”… yı kitap uzmanı, incil uzmanı, beldeler uzmanı, şehir uzmanı, ev uzmanı, takva uzmanı… diye çevirebilir misin?
“ehlüzzikr” Kur’an ehlidir. Uzmana, Arapça’da “ehlu xibra, sahibu xibra” denir. Kur’an’ın bir tek uzmanı vardır, O da Allah’tır. “Xabir” sıfatı Kur’an’da bunu ifade etmektedir.
bembeyaz Yazdı:
kur anı ezberden okuyup hiçbir şey anlamayanlarla, sadece bir veya bir kaç meale bakıp onu keyfince yorumlayanlar arasında ne fark olabilir???? diye düşünmekteyim....
oysa "kuran" kelimesi içinde dört anlamı barındırmaktadır..
1. anla...
2. anlamlandır...
3. parçaları birleştir, bağlantılar kur..
4. bütüne ulaş.. doğru sonuca var..
gerçek anlamda tertil ile (akl-ı selim ile ve yoğunlaşarak) okumayanlar, derin kavrayış sahibi olamayanlar... meselenin yüzeyinde dolaşanlar, namazın sadece bir dua olduğunu söyleyebilirler....
kendi yanlışlarını bizzat kendileri aklileştirebilirler... buna gönülden inanabilirler... ve kendilerine yazık edebilirler.. kendilerine zulm edebilirler... doğalarına yabancılaşabilirler... kendi sonlarını kendileri hazırlayabilirler.....
ne kadar da az düşünüyorsunuz??
ne kadar da az şükrediyorsunuz???
ne kadar da az muhakeme yeteneğinizi kullanıyorsunuz??
ne kadar da yanlış kaynaklardan besleniyorsunuz???
Sayın Bembeyaz,
Bunlarla kimi itham ediyorsun? Ezbere okuyup anlamayan kimdir? Siz Kur’an’da olmayanı Kur’an’a ekleme yetkisini nereden alıyorsunuz?
Şimdi
1.Anladım…
2.Anlamlandırdım..
3.Parçaları birleştirdim…
4.Bütüne ulaştım…doğruya vardım..
diyorum.
Soruyorum sana: Bunu kim onaylayacak? Hangi uzman din adamı? Kur’an bunu da bize söylüyor mu?
“gerçek anlamda tertil ile (akl-ı selim ile ve yoğunlaşarak), derin kavrayış sahibi olanlar...” kimlerdir? Bu akl-ı selim sahiplerini hangi akl-ı selim sahipleri J tespit edecek?
Ben salat’ın bir dua olduğunu iddia edenlerden değilim. Ben Kur’an’da namaz yoktur diyorum. Sen vardır diyorsan kıldığın namaz şablonunu Kur’an’dan çizebilir misin? Yalnız İbrahim’in her bir parçasının bir dağın tepesindeki kuşlarına benzemesin çizeceğin portre.
Öncekilerin yanlışlarını aklileştirenler, buna gönülden inananlar, kendilerine yazık edenler, kendilerine zulüm edenler, doğalarına yabancılaşabilir, kendi sonlarını kendileri de hazırlayabilirler…
Hiç mi düşünmüyorsunuz?
Hiç mi şükretmiyorsunuz?
Muhakeme yetinizi hiç mi kullanmıyorsunuz?
Ne kadar da çok taklidi seviyorsunuz?
Biz dinin tek kaynağı Kur’an’dır diyoruz, sen yanlış kaynaklardan besleniyorsun diyorsun. Kur’an dışı kaynaklara itibar eden ve onları kaynak gösteren sen olduğun halde.
Bu ayet, bir milletin savaş zamanında dahi ilmi faaliyetlerini sürdürmesini ve ilimle uğraşacak bir zümrenin görevlendirilip onların sadece bu işe tahsis edilmesini öngörmektedir.
Öyle ya savaş yıllarca sürebilir. Bir milletin ayakta durabilmesi için, din adamlarının, ilim adamlarınınbilgi, iman ve teknik bakımdan savaşan zümreyi beslemeleri gerekir.
Zaruret olmadan yetişmiş elemanların, din ve ilim adamlarınınsavaş alanına götürülmesi doğru değildir. Onlar cephe gerisinde çalışacaklar, bilgilerini ilerletecekler, milletin çocuklarına iman ve ilimaşılayacaklar, sanat öğretecekler, fabrikalarını çalıştıracaklar, maarifini besleyeceklerdir.
Ancak bu suretle o milletin ordusu arkadan güç alır, azimleçarpışır. Bazı kimseler, İslâm’da din adamı olmadığını söylerler. İşte bu ayet onlara da cevaptır.
Gerçi İslâm’da Allah ile kul arasında aracı yoktur, ruhbanlık yoktur ama din adamı, yani din işlerinde ihtisas sahibi kimselerin bulunması, bu ayet ile farz kılınmaktadır.
Milletten mutlaka bir grubun bu işle görevlendirilmesini bu ayet, kifaye olarak farz kılmıştır. Şayet cemiyet içinde dini görevleri öğretecek ve yönetecek hiç kimse bulunmazsa bütün cemiyet günahkar olur.”
süleyman ateş'e aynen katılıyorum... ayetleri doğru anlamak gerekmektedir.
muhabbetle....
Din ve ilim adamlarının, savaştan geri kalmalarını kifaye farz kılan ayet hangi ayettir?
Bizzat Peygamberin savaşa gittiğine ne diyeceksiniz hem de daha din tamamlanmadan?
O’ndan sonra hangi din adamları dini tamamlayacaklar? Hz. Peygamber savaşa giderken geride hangi din adamlarını bırakıyordu? Sahabenin en seçkinleri, kendisi ile birlikte savaş meydanına gitmiyorlar mıydı? Rivayetlere göre geride âma olan Ümmü Mektum’u bırakıyordu. Acaba en alim din adamı olduğu için mi onu geride bırakıyordu? Yoksa Hz. Peygamber’in örnekliği önemli değil midir?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma