Zamanın ve ön hazırlığın olduğu bir yerde eylem vardır.
Hud Suresi:
114 - Gündüzün her iki tarafında ve gecenin saçaklarında (gündüze yakın olan saatlerinde) namaz kıl! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise, düşünebilenlere bir öğüttür.
"Zulefen min-elleyl": Zulef, ezulfetu'nin çoğuludur. Ez-zulfetu min-elleyl: Et-tâifetu min-elleyl: gecenin bir bölümü, demektir. Tarafeyinnehér, iki aydınlık uc; bu iki uctan kastedilenin ne olduğunu müteakip ifade "Ve zulefen min-elleyl: İlerleyen gece bölümleri/saatleri" açıklıyor. Ayetin anlamı; sabah akşam ve bir de gece vakti anlamına değildir. Kuran salatın vaktini, saatı saatına , dakikası dakikasına belirlemez. "Gecenin saçakları/gündüze yakın zamanları" yanlış bir meallendirmedir. Doğrusu; "gecenin bölümleri/saatleri" olmalı.
İsra Suresi 78 - Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar (belirli vakitlerde) gereği üzere namazı kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazında, gece ve gündüz melekleri hazır bulunur.
Bu ayette de, gündüz fırsat vermeyenlere karşın, Resul'e (yine) salatın vakti geceye alınmış. Duluk-işşems, "güneşin batışı/kayboluşu" demek. Güneş battıktan sonra gecenin karanlığında salatı icra etmesi istenmiş Resul'den. Ayrıca, "Kurén-elfecri" ifadesini "sabah namazı" diye çevirmişler. Halbu ki, "ayette "sabah namazı" ifadesi geçmiyor. 79 - Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak üzere uykudan kalk, Kur'ân ile teheccüd namazı kıl, Rabbinin seni bir makam-ı mahmuda (şefaat makamına) göndermesi kesindir.
Burada da, "uykudan kalk, Kur'ân ile teheccüd namazı kıl" anlamını karşılayan bir ifade bulunmamaktadır. Kur'én-elfecri'ye, "sabah namazı" demişler (ayetleri hep düşüncelerinde var olan, onlara göre Kuran namazda okunur, namazda okunmak içindir, Kuran'da bulamadıkları, namaza uydurmaya çabalamışlar)! "Ve min-elleyli fe tehecced bihî néfileten leke" nin anlamı: Sana bir lutuf olarak, geceyi onunla (Kuran ile) geçir". Salat, Kuran'a/Zikr'e bağlılık, O'nu izlemektir. Resul'ün salatı inananlara ikâmesi, onlara izletmesi, dersini yapmasıdır. İnanaların salatı ikâmesi de, Kuran'a/Zikr'e tabi olmalarıdır. Dikkat edin; İnananlara yönelik salatın ikâmesi ile ilgili âyetlerde "zaman" mefhumu bulunmaz. Sabah akşam, gündüz gece vs ifadeler yeralmaz. Namazı ne ile kılması isteniyor? Kuran.
isra suresi 107 - Ey Muhammed! De ki: İster ona (Kur'ân'a) inanın, ister inanmayın; o daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğunda onlar, yüzleri üstü secdeye kapanırlar.
İlim sahipleri/anlayış sahiplari, bundan önce, Allah'ın âyetleri onlara okununca "kabul ederek/teslim olarak çeneleri üzere düşüyorlardı". "Yüzleri üstü secdeye kapanıyorlar" değil, secde halinde çeneleri düşüyordu. Yani ona karşı çıkmıyor, diretmiyor, dikelmiyorlardı. Secdeye kapananlar kimlerdir? Daha önce kendilerine ilim verilenler. Secdeye nasıl kapandılar? Yüzleri üstü. 109 - Ve ağlayarak yüzleri üstü secdeye kapanırlar. Hem de bu Kur'ân'ı işitmek onların Allah'a teslimiyetlerini daha da artırır.
Burada "secdeye" kelimesi olmadığı halde meale eklemişler. Halbu ki, Merhum Elmalılı mealinde bu "secdeye" kelimesini göremezsiniz. Dikkat edin: burada "ağlayarak" diye doğru çeviri yapılmış. 107'deki de buna benzerdir, "secde ederek" çevrilmeliydi. 109'u 107'ye uydurur isek, çeviri şöyle yapılmalıydı: "Ve yüzleri üstü ağlamaya kapanırlar" verilmiş meale göre.
Yüzleri üstü secdeye kapanmak. 110 - (Sen onlara) de ki: İster "Allah" deyin, ister "Rahmân" deyin, nasıl çağırırsanız çağırın. En güzel isimler O'nundur. Namazında sesini pek yükseltme, çok da gizli okuma, orta yolu seç.
Hitap Resul'edir; verdiği Kuran dersinde ses tonunu ayarlayacak, duyulacak ve anlaşılacak bir ses tonu ile okuyacak.
Namaz yoksa, orta ses tonunda ne okunur? Namaz-Salat Cuma hutbesi gibi algılanıyorsa insan hutbeden "çok da gizli" birşeyler okur mu ki "çok da gizli okuma" denir? Burada ve yukarıda ki ayetlerde, kuran ile namaz kılmak (yani kurandan ayetler okuyarak)'tan bahsedilir ve hatta namazda okunacak kuran ayetleri ile ilgili dahi, sesin ne şekilde olması gerektiği ile ilgili ince detayına kadar belirtilmiş tir. Hatta 111 ayette bakın namaz da ne okuması-ne demesi isteniyor;
111 - Ve şöyle de: Hamd o Allah'a ki, hiçbir çocuk edinmedi, mülkte ortağı yoktur, aciz olmayıp bir yardımcıya da ihtiyacı yoktur. Tekbir getirerek O'nu noksanlıklardan yücelt de yücelt.
"Hamd (yani bu mesaj/bu buyruk) ...Allah'ın de ve O'nu oldukça yüce bil!". Bilinen anlamda tekbir getir; "Allahu ekber, Allahu ekber" sözlerini dilinle tekrarlayarak yücelt denmiyor. Allah'ı gereği gibi yüce bil; O'ndan gayri kimseden asla çekinme, ne diyorsa onu yap!" diyor.
Fetih Suresi 29- Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir... Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir. (Fetih Suresi, 29)
"Sîméhum fî vucûhihim min eseri-ssucûd" ifadesinin anlamı: "Onlardaki (bu) karekterleri secdenin/teslimyyetin/itaattin eseridir." Allah'ın vechi nasıl kendisi ise, onların da vecihleri kendileridir. Yüz kelimesi bizim dilimizde de ve bir çok dilde de "kişinin kendisi" anlamına geldiği bir gerçektir.
Belirtileri nedir? Secde izi. Secde izi nerededir? Yüzde. Bakara 83 Hani bir vakitler İsrailoğulları'ndan şöylece mîsak (kesin bir söz) almıştık: Allah'dan başkasına tapmayacaksınız, anababaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz.
"...Allah'tan başkasına tapmayacak; ..... yapacaksınız. Ve/yani, Zikr'i izleyip arınmayı sağlayacaksınız, diye sizden söz almıoştık. ..." Ama siz ne yaptınız? "Çok azı müstesna sırt döndünüz/ sözünüzü tutmadınız!" Salat ve zekat dinin tümünü içerir.
İsrail oğullarından şöyle söz almıştık......namazı kılacak....... Önceki kavimlere de namaz kılması emredilmiş.
Bakara 125 Biz ta o zaman bu Beyt'i, insanlar için bir sevap kazanma ve bir güven yeri kıldık. Siz de Makamı İbrahim'den kendinize bir namazgah edinin. Ayrıca İbrahim ile İsmail'e şöyle ahid verdik: "Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun!"
"Biz Beyt'i (bu dini), insanlara sığınmaları ve emniyyetleri için verdik. O halde İbrahim'in makamıyle bağlantı kurun/İbrahim'i izleyin! Hani, İbrahim ve İsmail'e, "Beytimi/bu yapıyı, ona aşina olacak, içinde yer alacak/ona tutku ile sarılacak ve tam bir teslimiyyetle boyun eğecekler için tertemiz tunuzun" diye ahd verdik.
İbrahim'in Beyt'teki makamı/yeri, Allah'ın dinine hiç bir şekilde şirk bulaştırmamak, bulaştırılmasına izin vermemektir.
İbrahim'in makamından/ikamet etttiği yerinden nasıl birer namazgah edinebileceğinizi hiç düşündünüz mü?
Hiç bir eylem yok ise, "namazgah edinin" ne demektir. Tavaf bir eylem değil midir? İbadete kapanmak ne demektir? Hiçbir eylemin, ibadetin olmadığını düşünürsek, neden bir yer merkez belirlenir ve temiz tutulması istenir?
bakara 144 Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip- durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnud olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
Mescid-i Haram Mekke'dir. Mekke'ye dönüş vakti gelmiş... Dikkat ettiniz mi; bu (142-150) ayetlerde kıble bildikleri Mescid-i Haram üç kere tekrar edildiği halde bir kere namaz (salat) kelimesi geçmiyor. "Namazında/namazlarınızda Mescid-i Haram'a dön/dönün" denmiyor. Nereden çıkarıyorlar bunun namazla ilgisini, namazda kıbleye dönmeyi?
Eğer namaz yok ise, ruku, secde gibi eylemlerde bulunmayacaksa bir insan, neden bakınır. Neden bir yöne dönme ihtiyacı hisseder? Neden bir yön arar? Olmayan namazın yönü olur mu? Peki bu olmayan namaz, olmayan namazdı da, peygamber neden yön arıyordu? Peygamber yolunu mu kaybetmişti acaba, yönünü bulmak için mi bakıyordu? Yoksa namazı yalanlamaya çalışan birileri mi var?
Şimdi bu sorunun cevabını bu ayet versin bize.....Aşağıda ki ayet..... Alak 9 - 10 - Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
Hem "sallé" namaz kılmak, hem de "eqâme-ssaléte" namaz kılmak... Olmaz öyle şey. İşlerine geldiği bibi anlıyor ve çeviriyorlar. Salli: namaz kıl! Eqimissaléte: namaz kıl! olmaz, bari birini farklı çevirselerdi ya! "Baksana, bir kul/köle izledi/Resulle bağlantı kurdu diye onu engelleyene!"
Engelleme nasıl olur? Engellemek için önce görmek gerekir değil mi? Engelliyeni görmek içinde ayrıca bir görmek gerekir? "engelliyeni gördün mü" Olmayan namaz haliyle kılınmaz, olmayan namaz kılınmadığı gibi görünmez, peki olmayan ve görünmeyen şey nasıl olurda engellenir? Olmayan ve görünmeyen şeyi engelleyeni görmek nasıl olur?
Bakara 239 - Eğer bir korku hâlindeyseniz, yaya veya binekli olarak giderken kılın, (korkudan) emin olduğunuz zaman da böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin (namazlarınızı yine her zamanki gibi huşû ile kılın).
Bu ayette namaz mamaz yok. "...Fezkuru-llâhe kemé 'allemekum": ... Allah'ı anın/O'nu unutmayın/dediklerine uymamazlık yapmayın! Nitekim Allah size bilmediklerinizi öğretiyor."
Olmayan bir namaz için, korku-tehlike halinde, yaya olarak veya binek üzerinde namaz kılma ruhsatı neden verilir?
Nisa 43 Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur, veya yolculukta bulunursanız veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup, su da bulamazsanız o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
Sarhoşa, şuurunu yitirmişe komut verilmez, ne dediğini bilmeyecek kadar sarhoş olana yasak kâretmez. Çünkü komutu dinleyecek durumda değildir. Gerçek muhataplarının inanaların içindeki münafıklar olduğu ve bu âyetin bir tehdit içerdiğini anlyabilmek için üzerinde epey kafa yormak lazım. Ayrıca namaza kalkmak değil de salata gitmekten bahsediliyor. Buradaki ğasl/yıkama ve mesh/silme, maddi manevi bütün bir temizliği içeriyor.
Olmayan bir namaz için neden bu yasaklar var ve temizlenmek neden bu kadar önemli? olmayan namaza yaklaşılır mı?
Nisa 101 Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
Bu da çok tartışıldı, okumak lazım... Burada söz konusu olan, namazı kısaltmak değil, salattan geri kalmaktır! Olmayan, hiçbir şekilde eylem içermeyen bir namaz, nasıl kısaltılır? Nisa 102 Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Namaz kısaltılacaksa, "sen onların arasında olduğunda..." demenin ne gereği var? Sen aralarında olmazsan namaz kılmayacak, namazlarını kısaltmayacaklar mıydı? Neden Resul'ün bulunma şartını koştu? Demek oluyor ki buradaki salat, içlerinde Resul'ün olması ve salatı ikame edeceği zaman ki salattır. Şayet O da aralarında bulunuyorsa ve onlara salatı ikame ediyorsa... Burada Resul'ün icra ettiği salat derstir, dersin ne kadar süreceği önceden belli değildir. Güvenlik açısından birliğin ikiye bölünmesi, biri derste iken diğeri nöbette olması önerilmiş.
"onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun" burada bir eylem söz konusu değilmidir? İki gruba ayrılmaları ne anlama gelmektedir? Silahlar yanlarına neden alınır? Secdeye varmak bir eylem değilse, diğerleri arkada neden bekler? Sonra ortada hala bir eylem yoksa "sonra o namaz kılmamış olanlar" diye kuranda ayete neden devam edilir. Ortada bir eylem sebebiyle (namaz kılmak) iki gruba ayrılmak ve sırayla namaz kılmak diye birşey yoksa, kafirler neden eşyalarından gafil oldukları bir anda baskın yapmak istemiş olur?
Nisa 103 O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allah'ı zikredin. Korkudan kurtulduğunuz da namazı tam erkanı ile kılın. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır.
"Korkulu zaman" diye bir ifade geçmiyor ayette. salat/ders bitince, öğrendiklerini, Allah'ın ilgili mesajlarını her hal ve ahvalde hatırda tutacak, unutmayacaklar, ezberleyecek ve gereğini yapacaklar. "Namazı tam erkanı ile kılın" şekliyle bir ifade de yer almıyor. "salatı ikâme edin" diyor. Demek oluyor ki, ikame edilmemiş bir salat var ortada! Kısa yada uzun (korku halinde de olsa) namaz kılınmış olduğuna göre tekrar "namazı kılın"nın bir anlamı kalmıyor.
"Korkulu anlarda Allah gerek ayakta, otururken, yanlarınızın üzerinde" derken, korkudan kurtulunca tam erkanı ile kılın demekle ne demek istemiş olabilir acaba düşündük mü?
Maide 6 Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.
Nisa 43'le ilgili söylediklerim bura için de geçerlidir. Burada da maddi manevi tam bir temizlik, arınmışlık önerilmiştir.
Eylem gerçekleşmeyecekse, zaman ve ön hazırlık olur mu? Yapılmayacak, kılınmayacak bir eylem için (namaz için) kalkılır mı? "Namaz kılmaya kalktığınız zaman" Yapılmayacak, eylemi olmayan namaz için, temizlik neden yapılır?
Maide 55 Sizin asıl dostunuz Allah'tır, O'nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.
"Sizin veliniz/dostunuz/destekçiniz/müttefikiniz ancak Allah, O'nun Resulü ve boyun eğmiş/teslim olmuş olarak (ruku' ederek) Zikr'i izleyip arınmayı sağlayanlardır."
Tevbe 107 - Bir de müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve müslümanların arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karşı savaş açmış olanı beklemek için mescid yapanlar var. "İyilikten başka bir maksadımız yoktu." diye yemin de edecekler. Fakat bunların kesinlikle yalancı olduklarına Allah şahittir.
"İnananlara zarar vermek için, küfür/inkar için, inananların arasına tefrika sokmak için ve/nihayet ta baştan beri Allah'la, dolayısıyla resulü ile muharebe edenler için bir mescit oluşturanlara (teşkilatlananlara) gelince, iyilikten başka bir amaçlarının olmadığınına yemin edecekler. Halbu ki, Allah görüyor ki onlar kesinlikle yalan söylüyorlar."
108 - O mescit içinde sen kesinlikle namaza durma. Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan mescit elbette içinde namaz kılmana daha layıktır. Onun içinde günahlarından arınmayı seven kişiler vardır. Allah da arınmış, ak pak olmuş olanları sever.
Ayette/ayetlerde yine namaz yok, namazı içine boca etmişler.
"Orada/o oluşumun içerisinde sakın yer alma! Tâ ilk günden beri takva (Allah'a saygı) üzere kurulmuş olan mescidin (kurumun/itaatın/teslimeyetin) içinde durman çok daha uygun olur. Onun (o mescidin) içinde gerçekten arınmayı isteyen erler duruyor. Allah da gerçekten arınanları sever."
Ayetler iki oluşumdan; biri ta ilk günden oluşmuş, temelinde takva/samimiyet olan mühacir ve ensarın oluşturduğu oluşum, diğeri de sonradan münafık olanların oluşturduğu oluşumdan bahsediyor. Bu bir iman/inanç oluşumudur. Sonraki iki ayet de bu oluşumu iyice açıyor: Biri takva üzerine kurulmuş yapı ki bu, inananın içinde yer alınması gerekli olan kuruluştur. Diğeri de yukarıda sayılan amaçlarla her an yıkılmaya, uçuruma/cehenneme uçmaya mahkum olan, münafıkların kalplerini parçalamaktan öte kendilerine hiç bir fayda sağlamayacak olan kuruluş...
Olmayan bir namazı Allah neden acaba, münafıkların yapmış olduğu mescitlerde kılınmasını yasak etti? Allah peygambere neden o mescitleri ve o mescitlerde namaz kılmayı yasakladı? Varolmayan birşey üzerinden yasaklama olur mu? Meryem 59 Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardır.)
“Salatı ikame/Namaz kılmak” tabiri yine yok. Zikr’e uymayı terketmek/yok etmek/yürürlükten kaldırmaktır “salatı zayıetmek”.
“… Onların peşi sıra gelen izleyici grup Zikr’i izlemeyi yok edip/ bırakıp kendi isteklerine uydular…”
Olmayan namaz terkedilir mi?
Müzzemmil 20 Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Salat yine geceye sarkmış. Mekke dönemi ayetlerde salat hep gece yapılıyor. Faaliyet gizlilik içerisinde sürdürülüyor. Güçlerinin yettiği kadar gece vakitlerinde Kuran okuyup ezberleyecekler. Hiç uyumadan bütün gece ayakta kalmaya güçlerinin olmadığını Allah biliyordu. “Sayamamak” da ne oluyor? “Kuran’dan kolayınıza geldiği kadarını okuyun” da, “Okuya bildiğiniz kadar okuyun” olarak anlaşılmalı. Müzzemmil ilk inen surelerin başında gelenlerdendir.
Ala 15 Rabbinin adını anıp namaz kılan.
“Rabbinin adını/tanımını unutmayıp onu izleyen…”
Maun 4 Vay haline o namaz kılanların ki,
“Vay başına geleceklere o (sözde) inananların (müslümanım, Zikr’e uyuyorum diyenlerin)! …
"vay haline o namaz kılanların ki" bir eylemi gerçekleştirdiği halde, kalbini, imanını gereği gibi Allah'a yöneltmemiş, gereği gibi teslim olmamış insan mı kasdedilir acaba?
Hacc 77 - Ey iman edenler! rükû edin, secdeye varın, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ki kurtulabilesiniz.
“Ruku edin/boyun eğin ve/yani secde edin/itaat edin, ve/yani Rabbinize itaat edin/dediklerine uyun ve/dolayısıyla hayrı işleyin ki kurtuluşu hak edesiniz.”
Furkan 64 - Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyamlar ederek yatarlar.
“Onlar ki, yatmayıp rablerine itaat ederek geceler.”
Taha Suresi 130 - O halde, dediklerine sabret; güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kısım vakitlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnudluğa eresin.
“Onların dediklerine aldırma; Güneş doğmadan önce ve batmadan önce/gece gündüz (her zaman) Rabbinin buyruğunu/mesajını tesbih et/ emrini yerine getir! Ve /yani gece saatlerinde ve gündüz mesaisinde, ki umduğunu bulasın!”
Kurandaki bilgilere göre hristiyanlar müslümanları duruşlarından (başak benzetmesi), yahudilerse alınlarında ki secde izinden tanıyacağı belirtilir. Alında ki secde izi, secdeye konulacak yerin alın olduğunu gösterir bize. Evrende ne varsa, canlı, cansız her şey hatta gölgeler dahi Allah'a secde etmektedirler. Ama burada ki secde anlamı, insanlar için bir eylemin olmayacağı anlamına da gelmiyor.
Kuranda namazla ilgili herşey, namazın vakitleri, kıyam, tekbir, ruku, secde, namazda kuranın okunması, namazda kuranın orta sesle okunması, hatta okunacak ayetlerden örnekleriyle belirtilmiştir. Peygamberimiz bunu belli bir sıralama ile ümmetine öğretmiştir. Namaz yok derken, insaflı olun lütfen.
Saygılarımla.
Ayetler üzerinde biraz daha düşünmek lazım, ola ki siz yanılıyorsunuzdur!
Selam ve saygı ile.
|