Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hayır. İnananların komutanı bir saldırışla inananların üzerine çullanmayı aklına koymuş olan kafirlerin arasında niye bulunsun Allah "Yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh" diye uyarıp dururken? (4:102)
nisa/94 ya eyyuhallezine amenu iza darabtum fi sebilillahi.../ ey inananlar, Allah yolunda dolaştığınızda... fe tebeyyenu.../ iyice bilip etmeden... ve la tekulu li men elka ileykumus selame leste mu’minen.../ size selam ulaştırana sen mümin değilsin demeyin... tebtegune aradal hayatid dunya.../dünya menfaatini gözeterek/isteyerek/taleb ederek/gaye edinerek/amaç edinerek...
"iza darabtum" ifadesinden mi anlıyoruz savaş seferini... öyleyse, sizin ifadenizle "inananların üzerine çullanmayı aklına koymuş olan kafirlerin arasında" kendisine "mümin değilsin demeyin" denilen selam,sabah,haber vs.. getirenlerin ne işi var...
ve iza kunte fihim fe ekamte lehumus salate.../
"iza kunte fihim/aralarındayken" tabiri kullanıldığına göre sürekli onların aralarında değil demektir... aralarında bulunduğu kişilerden kasıt müminlerse, "aralarında bulunduğunda" demenin mantığı nedir, aynı zamanda komutan olan peygamber savaş seferlerinde müminlerden ayrı mı duruyordu, onların arasında bulunmuyor muydu, bulunmuyorsa gerekçe neydi ve neredeydi...
önceki ayette "ve iza darabtum fil ardı.../ ve yeryüzünde dolaştığınızda..." deniyor, bu ifadeye göre, normal sıradan bir gün olmadığı ve herzaman bulundukları mekanda olmadıkları belli...sıradan bir günde ve herzamanki mekanlarında olsalardı "iza kunte fihim/aralarındayken" ifadesi "sen evinde değilde onlarla/inananlarla beraberken/onların arasındayken" şeklinde algılanabilirdi...
nisa/101 yeryüzünde dolaşırken inkarcıların fesatlık/bozgunculuk yapmalarından endişe ederseniz vahy tebliğini kısa tutmanızda üzerinize bir vebal yoktur...inkarcılar size açıkça düşmanlar...
Hayır. İnananların komutanı bir saldırışla inananların üzerine çullanmayı aklına koymuş olan kafirlerin arasında niye bulunsun Allah "Yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh" diye uyarıp dururken? (4:102)
"yemilune aleykum meyleten vahıdeh" ifadesinden önceki ifadeler iddianızla çelişmiyor mu...
veddellezine keferu.../ inkarcılar isterler ki... lev tagfulune an eslihatikum ve emtiatikum.../ keşke silahlarınızdan ve mühimmatınızdan gafil olsanız... fe yemilune aleykum meyleten vahıdeten.../ böylece üzerinize bir hamle yaparlar...
namazın kılındığı o anlar, inkarcıların saldırması için güzel fırsatlar zaten, ordunun yarısı etkisiz vaziyette ve savunma gücü o anlar için yarıya inmiş, rüku ve secde anında silahlar mecbur elden bırakılacak... "mühimmat ve silahlarınızıdan gafil olmayın" derken biryandan namaz kılın demek çelişki değil midir, sizin ifadenize göre "bir saldırışla inananların üzerine çullanmayı aklına koymuş olan kafirler" tarafından ani bir atakla namaz esnasında gafil avlanmaları kaçınılmaz böyle bir riske neden girsinler....
4:101'den açıkça anlaşıldığı üzere nebinin "aralarında bulunduğu o kimseler"e salât farzdır ve salât kafir tehdidi ciddiye bindiğinde vaz geçilmesi caiz olan bir ibadettir.
öyleyse neden karşılarında "bir saldırışla inananların üzerine çullanmayı aklına koymuş olan kafirler" hazır vaziyetteyken, "namazı erteleyin/vazgeçin" denmedide namazı kılmak için gruplara bölündüler ve neden komutanları olan peygamber aynı namazı iki defa kıldı ve müminleri anlık dahi olsa iki kez komutansız bıraktı...mantığı nedir...
fe iza secedu fel yekunu min varaikum.../
"iza secedu/teslimiyetle kabul edip ikna olduklarında" burada secde teslimiyetle kabul etmeyi/tebliğe boyun eğmeyi ifade eder, salat bitiminden sonra neden bu ifade kullanılsın, inananlar zaten ikna halinde değiller mi, öncesinde teslimiyetle kabul etmediler mi ki kendilerine "teslimiyetle kabul edince arkanızda olsunlar" densin... bu ifade namaz bitimini ifade ediyorsa namazın bölümlerinden biri olan "secde" ifadesi yerine neden namazın son anı ifade edilip "namazı tamamlayanlar" tabiri kullanılmadı... namazı bitirenlerden, yeni grup namaz kılarken arkalarına geçip tedbir amaçlı beklemeri istendiyse, daha önce bunlar namaz kılarlarken diğer gruptan aynısı neden istenmedi, eğer istendiyse neden ondan bahsedilmedide sadece namazı bitirenlerden arkalarına geçmeleri istendi...
....fe iza secedu fel yekunu min varaikum..../teslimiyetle kabul edip ikna olduklarında arkanızda olsunlar/sizden tarafa geçsinler/size karşı olmaktan çekilsinler...
ayete göre, tebliğ esnasında yanlarına silahlarınıda almaları istenmiş, çünkü inkarcılar kuşkudalar ve tedirginler...kendilerini emniyette hissedip ikna edilebilmeleri için silahlarınıda yanlarına almalarını bizzat Allah istetiyor, bu iyi niyet ve güven sözünün ifadesidir....bu ilk gruptan secde/teslimiyetle kabul edip ikna olanlar arkalarında olacaklar/inananlar tarafına geçecekler çünkü onlar ikna olup tebliğe secde etmiş/boyun eğmiş/teslimiyetle inanmış kimseler artık, o haldeyken doğal olarak tebliğ edenler safına geçecekler.... ve bu arada inkarcılardan ikna olmaya zaten niyeti olmayan ve tebliği kaale almayan fesatçıların, durumdan istifade boş bir anlarında hamle yapma arzusunda oldukları kendilerine bildiriliyor....
eğer yağmurdan yani olumsuzluklardan veya hastalıktan etkilenirlerse o hamle peşindeki inkarcıların tehdit olma ihtimali yüzünden yanlarında bulundurdukları/yanlarına almak zorunda oldukları silahlarını tedbirlerini almak şartıyla bırakabilirler....ve Allah kesinlikle o fesatçı/fırsat kollayan inkarcılara gereken/hak ettikleri cezayı hazırlamıştır yani fesatlıkları/fitneleri yanlarına kalmayacak...
Bir de 104'e bakar mısınız. Tehdit eden kafirlerle tehdit edilen inanırlar arasında sıcak temas yani silahlı çatışma olmuş, kafirler çözülüp ricata başlamış ki Allah "Kovalayın onları!" diyor. "Lâ tehînu - Gevşemeyin!"
elem/ ağrı, acı, acıklı, keder, sancı, dert, gam, kaygı...
in tekunu te'lemune.../ sıkıntı çekiyorsanız...(buradaki "elem" psikolojik bir durum, acı çekme/sıkıntı çekme/derttlerden/olumsuzluklardan yakınma/endişelenme) fe innehum ye’lemune kema te'lemune.../ sizin sıkıntı çektiğiniz gibi onlarda sıkıntı çekiyorlar... ve tercune minallahi ma la yercune.../ onların Allahtan bir beklentisi yok sizin var... ve kanallahu alimen hakimen.../ Allah en iyi bilip hükmedendir/ olup biteni en iyi bilip hakim olandır...
ibtigae vechi rabbi him / rabbinin yüzünü/rızasını/gözetme/isteme/arama/arzulama... ibtigae mardati allahi / Allah ın rızasını isteme/dileme... illebtigae vechi allahi / Allah ın yüzünü/rızasını arama... ve ibtigae te'vîli hi / yorumunu/açıklamasını isteme/gaye edinme/amaç edinme... vebtigau kum min fadli hi / lütfundan isteme/arama/taleb etme...
ibtiga/maksad, gaye, taleb, arzu, istek, amaç, arzulama, dileme...vs
kur an daki "ibtiga" kullanımınlarından bikaç örnek...
nisa/104 ve la tehinu fibtigail kavmi...
bu ifadeyi ne şekilde meallendirdiğinizi/yorumladığınızı anlayamadım, ne diyor burada...sıcak temas, silahlı çatışma nerede, kim kimi kovalamış....
|