Yazanlarda |
|
İbrahimizm!!! Ayrıldı
Katılma Tarihi: 14 subat 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 420
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İbrahimizm!!! Yazdı:
Selamlar,
Kurandaki salat ayetlerini elimden geldiğimce toparlamaya çalıştım ve bazende tekrarlar olmuş olabilir..
Bazı ayetlerde salatın yanına şekilsel namazdan başka anlam koyamazken
bazende salatın düşündüğümüzden farklı birkaç anlama ulaştığını gördüm ve bunları ayetlerde / işaretiyle ayırarak
belirttim..ve elbet eksiksiz olamaz,bu noktada sizlerinde düşüncelerinizi
almak isterim ki Kuranı kavramada aramızda salat etmiş olalım..ve rukü kelimesini burada 2 manada kullandım..ve birbirinden tamamen farklı olarak.
saygılar cümleten
2:3 Onlar ki duyularıyla algılayamadıkları
gerçeklere de inanırlar, salatı içten gelerek ve tam bir teslimiyetle
uygularlar,kendilerine verdiğimiz rızıktan muhtaçlara verirler.
Ellezine yu'minune bil ğaybi ve yukîmunas salate ve mimma razaknahum yunfikûn.
2:43 Salatı/Allahın inanç,iman ve yaşam
sisteminin doğruluğunu isteyerek ve içten gelerek kabul edin/, zekatı
verin/Allahın rızasını gözeterek mallarınızdan insanlara pay ayırın ;
rüku edenlerle birlikte rüku edin/boyun eğin/ikrar edin/nefsinize ve önyargılarınıza yenilerek kabul etmemezlik etmeyin.
Ve ekîmus salate ve atuz zekate verkeu mear rakiîn.
2:83 Ve bir vakit İsrail oğullarının şöyle
misakını aldık: Allahdan başkasına tapmıyacaksınız; ebeveyne ihsan,
yakınlığı olanlara da, öksüzlere de, biçarelere de; nasa güzellik
söyleyin; salatı uygulayın; zekâtı verin; sonra pek azınız müstesna
sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz
Ve iz ehazna misaka beni israile la ta'budune illellahe ve bil
valideyni ihsanev ve zil kurba vel yetama vel mesakini ve kulu lin nasi
husnev ve ekîmus salate ve atuz zekah, sümme tevelleytum illa kalilem
minkum ve entum mu'ridûn.
2:110 hem salatı uygulayın/dininize sarılın ve
zekâtı verin, nefsileriniz için her ne hayır da takdim ederseniz Allah
yanında onu bulursunuz, her halde Allah bütün yaptıklarınızı görüyor
Ve ekîmus salate ve atuz zekah, ve ma tukaddimu li enfusikum min hayrin teciduhu indellah, innellahe bi ma ta'melune besîr.
2:177 Erginlik değil: yüzlerinizi kâh gün doğu
tarafına çevirmeniz kâh batı, ve lâkin eren o kimsedir ki Allaha,
Ahıret gününe, Melâikeye, Kitaba ve bütün Peygamberlere iman edip
karabeti olanlara, öksüzlere, bîçarelere yolda kalmışa, dilenenlere ve
esirler uğrunda seve seve mal vermekte, hem salatı uygulamakta hem
zekâtı vermekte, bir de andlaştıkları vakit ahidlerini yerine
getirenler, hele sıkıntı ve hastalık hallerinde ve harbin şiddeti
zamanında sabr-ü sebat edenler işte bunlardır o sadıklar ve işte
bunlardır o korunan müttekiler
Leysel birra en tuvellu vucuhekum kibelel meşriki vel mağribi ve
lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahiri vel melaiketi vel
kitabi ven nebiyyin, ve atel male ala hubbihi zevil kurba vel yetama
vel mesakine vebnes sebili ves sailine ve fir rikab, ve ekames salate
ve atez zekah, vel mufune bi ahdihim iza ahedu, ves sabirine fil be'sai
ved darrai ve hînel be's, ulaikellezine sadeku, ve ulaike humul
muttekûn.
2:238 Namazlara/salatlara dıkkat edin hele en kıymetli salata/namaza, ve kalkın Allah için divan durun.
Hafizu ales salevati ves salatil vusta ve kumu lillahi kanitîn.
2:277 İman edib eyi işler yapan ve salatı
uygulayan zekât veren kimselerin Rabları ındinde ecirleri şüphesiz
kendilerinindir ve onlara bir korku yoktur ve mahzun olacak değildir
onlar
İnnellezine amenu ve amilus salihati ve ekamus salate ve atevuz zekate
lehum ecruhum inde rabbihim, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.
4:43 Ey o bütün iman edenler! Sarhoş iken
salata/namaza/din tedrisatına ve günlük konuları müzakeresini yapmaya
yaklaşmayın: Söylediğinizi bilinceye kadar, cünüb iken de -yoldan
geçmeniz başka- guslünüzü edinceye kadar, ve eğer hasta olur veya
seferde bulunursanız veya biriniz hacet yerinden gelir veya kadınlara
dokunursanız da suya güç yetiremezseniz o zaman temiz bir toprağa
teyemmüm edin: Niyyetle yüzünüze ve ellerinize mesheyleyin, cidden
Allah afvi çok bir gafur bulunuyor
Ya eyyuhellezine amenu la takrabus salate ve entum sukara hatta ta'lemu
ma tekulune ve la cunuben illa abiri sebilin hatta tağtesilu, ve in
kuntum merda ev ala seferin ev cae ehadum minkum minel ğaiti ev
lamestumun nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saiden tayyiben
femsehu bi vucuhikum ve eydikum, innellahe kane afuvven ğafura.
4:101 Sefer ettiğiniz vakıt o küfredenlerin
size bir fenalık yapmalarından korkuyorsanız salatı/namazı kısmanız
artık size bir günah olmaz muhakkak ki kâfirler size açık bir düşman
bulunuyorlar
Ve iza darabtum fil ardi fe leyse aleykum cunahun en taksuru mines
salah, in hiftum ey yeftinekumullezine keferu, innel kâfirune kanu
lekum aduvvem mubina.
4:102 Ve o vakıt sen içlerinde olub da onlarla
beraber salatı/namazı uyguladığında içlerinden bir kısmı seninle
beraber salatı/namazı uygulasın, silâhlarını da yanlarına alsınlar,
bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler, sonra o
henüz salatı/namazı yapmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber
salatlarını/namazlarını yapsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar ve
silâhlarını yanlarına alsınlar, kâfirler arzu ederler ki
silâhlarınızdanve eşyanızdan bir gafil bulunsanız da size birdenbire
bir basgın bassalar, eğer yağan yağmurdan(sağanak), bir eziyyet varsa
veya hasta iseniz silâhları bırakmanızda beis yoktur, bununla beraber
ihtiyatı elden bırakmayın çünkü Allah kâfirler için mühiyn bir azab
hazırlamıştır
Ve iza kunte fihim fe ekamte lehumus salate feltekum taifetum minhum
meake vel ye'huzu eslihatehum, fe iza secedu felyekunu miv veraikum,
velte'ti taifetun uhra lem yusallu fel yusallu meake vel ye'huzu
hizrahum ve eslihatehum, veddellezine keferu lev tağfulune an
eslihatikum ve emtiatikum fe yemilune aleykum meyletev vahideh, ve la
cunaha aleykum in kane bi kum ezem mim metarin ev kuntum merda en tedau
eslihatekum ve huzu hizrakum, innellahe eadde lil kâfirine azabem
muhina.
4:103 İmdi salatı/namazı tamamladığınızda
ayakta iken ve otururken ve yanlarınız üzerinde iken Allah Teâlâ'yı
zikrediniz. Vaktâ ki emniyet haline gelirsiniz, artık salatı/namazı
hakkıyla/hakkını vererek eda ediniz. Şüphe yok ki salat/namaz,
mü'minlerin üzerine muayyen vakitlerde bir fariza olmuştur.
Fe iza kadaytumus salate fezkurullahe kiyamev ve kuudev ve ala
cunubikum, fe izatme'nentum fe ekîmus salah, innes salate kanet alel
mu'minine kitabem mevkuta.
4:142 Münafıklar, Allah’ı aldatmaya
çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar,
salatın uygulamasına kalktıkları zaman içlerinden gelmeyerek/dine tam
teslim olmadıkları halde, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az
anarlar.
İnnel munafikîne yuhadiunellahe ve huve hadiuhum, ve iza kamu iles
salati kamu kusala yuraunen nase ve la yezkurunellahe illa kalila.
4:162 Fakat onlardan ilimde derinleşmiş
olanlar ve mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman
ederler. O salatı uygulayanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret
gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.
Lakinir rasihune fil ilmi minhum vel mu'minune yu'minune bi ma unzile
ileyke ve ma unzile min kablike vel mukîmines salate vel mu'tunez
zekate vel mu'minune billahi vel yevmil ahir, ulaike se nu'tihim ecran
azîma.
5:6 Ey iman edenler! Salatı/namazı
uygulayacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve
-başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın.
Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya
seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten)
gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su
bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve
ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük
çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki
nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.
Ya eyyuhellezine amenu iza kumtum iles salati fağsilu vucuhekum ve
eydiyekum ilel merafiki vemsehu bi ruusikum ve erculekum ilel ka'beyn,
ve in kuntum cunuben fettahheru, ve in kuntum merda ev ala seferin ev
cae ehadum minkum minel ğaiti ev lamestumun nisae fe lem tecidu maen fe
teyemmemu saidan tayyiben femsehu bi vucuhikum ve eydikum minh, ma
yuridullahu li yec'ale aleykum min haraciv ve lakiy yuridu li
yutahhirakum ve li yutimme ni'metehu aleykum leallekum teşkurûn.
5:12 Celâli hakkı için ki Allah Beni İsrailden
misak almıştı ve içlerinden on iki nakıb göndermiştik ve Allah
buyurmuştu: haberiniz olsun ben sizinle beraberim, celâlim hakkı için
eğer siz salatı uygular/Allahın inanç,iman ve yaşam sistemine tam
teslim olarak içten ve isteyerek boyun eğer, zekâtı verir ve
Rasullerime inanır, kendilerine kuvvetle yardım eder ve Allaha karzı
hasenle ıkraz muamelesi yaparsanız elbette tarafınızdan kabahatlarınızı
keffaretlerim ve mutlak sizi altından nehirler akar Cennetlere korum,
bundan sonra da içinizden her kim nankörlük eder küfre saparsa artık
düz yolun ortasında sapmış, kendini zayi' etmiş olur
Ve le kad ehazellahu misaka beni israil, ve beasna minhumusney aşera
nekiba, ve kalellahu inni meakum, lein ekamtumus salate ve ateytumuz
zekate ve amentum bi rusuli ve azzertumuhum ve akradtumullahe kardan
hasenel le ukeffiranne ankum seyyiatikum ve le udhilennekum cennatin
tecri min tahtihel enhar, fe men kefera ba'de zalike minkum fe kad
dalle sevaes sebîl
5:55 Sizin veliniz evvel Allah, sonra Resulü,
sonra o iyman etmiş olanlardır ki salatı uygulamada ısrar ederler ve
rükû(boyun büküklüğü/tevazu/minnet beklememe) halinde zekât verirler
İnnema veliyyukumullahu ve rasuluhu vellezine amenullezine yukîmunes salate ve yu'tunez zekate ve hum rakiûn.
5:58 Siz salata çağırdığınız vakit onu alaya
alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu, şüphesiz onların akılları ermeyen
bir toplum olmalarındandır.
Ve iza nadeytum iles salatittehazuha huzuvev ve leiba, zalike bi ennehum kavmul la ya'kilûn.
5:106 Ey o bütün iyman edenler! Her hangi
birinize ölüm hali geldiği o vasıyyet zemanı aranızdaki şehadet ya
kendinizden adalet sahibi iki adam, veya yolculuk ediyordunuz da ölüm
musıybeti başınıza geldise sizin gayrinizden iki diğeridir. Bunları
salattan/güvenilirliği veya şahitliği konusundaki emin
oluşunuzdan/aranızdaki müşavereden sonra o iki kişiyi seçer ve
alıkorsunuz, şübhelendiğiniz takdirde şöyle yemin ederler, «billâhi
hısım da olsa yeminimizi hiç bir bedele değişmeyiz, Allahın şehadetini
ketm de etmeyiz, biz o takdirde şübhesiz vebâle girenlerden oluruz.»
(vasiyette nelerin söylendiğinin bir nevi zapt/garanti altına alınması)
Ya eyyuhellezine amenu şehadetu beynikum iza hadara ehadekumul mtu
hînel vesiyyetisnani zevaadlim minkum ev aharani min ğayrikum in entum
darabtum fil ardi fe esabetkum musibetul mevt, tahbisunehuma mim ba'dis
salati fe yuksimani billahi inirtebtum la neşteri bihi semenev ve lev
kane za kurba ve la nektumu şehadetellahi inna izel le minel asimîn.
6:72 Hem salatı uygulayın ve ondan korkun, haşrolunub varacağınız o.
Ve en ekîmus salate vettekuh, ve huvellezi ileyhi tuhşerûn.
6:92 İşte bu (Kur’an) da, bereket
kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden ve şehirler
anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye
indirdiğimiz bir kitaptır. Ahirete iman edenler, ona da inanırlar.
Onlar salatlarını uygulamada ısrarcıdırlar.
Ve haza kitabun enzelnahu mubarakum musaddikullezi beyne yedeyhi ve li
tunzira ummel kura ve men havleha, vellezine yu'minune bil ahirati
yu'minune bihi ve hum ala salatihim yuhafizûn
6:162 Benim, de: cidden salatım, ıbadetlerim, hayatım, mematım hep rabbül'âlemîn olan Allâh içindir
Kul inne salati ve nusuki ve mahyaye ve memati lillahi rabbil âlemîn.
8:3 Onlar salatı eksiksiz uygulayan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir
Ellezine yukîmunes salate ve mimma razaknahum yunfikûn
8:35 Beytin huzurunda/Allahın onayladığı inanç
ve iman sisteminde onların salatları ıslık çalıb el çırpmaktan/boşa
çırpınıştan başka bir şey değil, o halde küfr-ü küfranınızdan dolayı
tadın azâbı
Ve ma kane salatuhum indel beyti illa mukaev ve tasdiyeh, fe zukul azabe bi ma kuntum tekfurûn.
9:5 O haram olan aylar çıktımı artık o bir
müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, habsedin ve bütün
geçid başlarını tutun, eğer tevbe ederler ve Allahın emrettiği inanç ve
iman sistemine inanır/salatı uygularlarsa zekâtı verirlerse sebillerini
tahliye edin, çünkü Allah gafur, rahîmdir
Fe izenselehal eşhurul hurumu faktulul muşrikine haysu vecedtumuhum ve
huzuhum vahsuruhum vak'udu lehum kulle mersad, fe in tabu ve ekamus
salate ve atevuz zekate fe hallu sebilehum, innellahe ğafurur rahîm.
9:11 Bundan böyle eğer tevbe ederler, Allahın
emrettiği inanç ve iman sistemine inanır/salatı uygularlarsa, zekâtı
verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar, bilecek bir kavim için biz
âyetlerimizi daha tafsıl ederiz
Fe in tabu ve ekamus salate ve atevuz zekate fe ihvanukum fid dîn, ve nufassilul ayati le kavmiy ya'lemûn.
9:18 Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve
ahiret gününe inanan, salatı eksiksiz yerine getiren, zekâtı veren ve
Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru
yolu bulanlardan olmaları umulur.
İnnema ya'muru mesacidellahi men amene billahi vel yevmil ahiri ve
ekames salate ve atez zekate ve lem yahşe illallahe fe asa ulaike ey
yekunu minel muhtedîn
9:54 Kendilerinden nefakalarının kabul
olunmasına mani' olan da sırf şudur: çünkü bunlar Allaha ve Resulüne
küfrettiler ve salata/Allahın emrettiği inanç ve iman sistemine razı
değiller, verdiklerini de ancak istemiyerek veriyorlar
Ve ma meneahum en tukbele minhum nefekatuhum illa ennehum keferu
billahi ve bi rasulihi ve la ye'tunes salate illa vehum kusala ve la
yunfikune illa vehum karihûn.
9:71 Erkek, dişi bütün Mü'minler ise
birbirlerinin velileridirler: ma'rufu emir, münkerden nehyederler,
salatı bilinçle uygularlar, zekâtı verirler, Allah ve Resulüne itaat
eylerler, işte bunları Allah yarın rahmetiyle yarlıgayacak, çünkü Allah
azîz, hakîmdir
Vel mu'minune vel mu'minatu ba'duhum evliyau ba'd, ye'murune bil
ma'rufi ve yenhevne anil munkeri ve yukîmunes salate ve yu'tunez zekate
ve yuti'unellahe ve rasuleh, ulaike se yerhamuhumullah, innellaha
azizun hakîm.
9:103 Onların mallarından, onları kendisiyle
arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et.
Çünkü senin onlara olan salatın/desteğin/yardımın onlar için sükûnettir
(Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla
bilendir.
Huz min emvalihim sadekaten tutahhiruhum ve tuzekkihim biha ve salli aleyhim inne salateke sekenul lehum vallahu semiun alîm.
11:87 Ya Şuayb, dediler: atalarımızın
taptıklarını terketmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmamızı sana
salatın/inanç sistemin/bizden gayri olan yaşam biçimin mi? emrediyor?
Her halde sen, çok uslu akıllısın
Kalu ya şuaybu e salatuke te'muruke en netruke ma ya'budu abauna ev en
nef'ale fi emvalina ma neşa', inneke le entel halimur raşîd.
11:114 Hem salatı/desteği/yardımlaşmayı ve
öğretimini/dinin tedrisatını bırakma gündüzün taraflarından ikisinde ve
gecenin gündüze yakın saatlerinde, çünkü hasenat, seyyiatı giderir, bu,
idrâki olanlara bir öğüddür
Ve ekimis salate tarafeyin nehari ve zulefem minel leyl, innel hasenati yuzhibnes seyyiat zalike zikra liz zakirîn.
13:22 Onlar, Rablerinin rızasına ermek için
sabreden, salatı gereği gibi anlayıp uygulayan, kendilerine verdiğimiz
rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü
iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi
sonucu vardır.
Vellezine saberubtiğae vechi rabbihim ve ekamus salate ve enfeku mimma
razaknahum sirrav ve alaniyetev ve yedraune bil hasenetis seyyiete
ulaike lehum ukbed dâr
14:31 İnanan kullara söyle, salatı eksiksiz
uygulasınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün
gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah
yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.
Kul li ibadiyellezine amenu yukîmus salate ve yunfiku mimma razaknahum
sirrav ve alaniyetem min kabli ey ye'tiye yevmul la bey'un fihi ve la
hilâl.
14:37 “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını,
senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye
yerleştirdim. Rabbimiz! Salatı eksiksiz anlamaları için (böyle yaptım).
Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları
ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”
Rabbena inni eskentu min zurriyyeti bi vadin ğayri zi zer'in inde
beytikel muharrami rabbena li yukîmus salate fec'al ef'idetem minen
nasi tehvi ileyhim verzukhum mines semerati leallehum yeşkurûn.
14:40 Rabbım! Beni salata/imanımda sabitliğe müdavim kıl, zürriyyetimden de, yarabbenâ! hem duâmı kabul buyur
Rabbic'alni mukîmes salati ve min zurriyyeti rabbena ve tekabbel dua'.
17:78 Güneşin zevalinden (öğle vaktinde
Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde)
salatı uygula. Bir de sabah salatını. Çünkü sabah salatı
şahitlidir/toplulukla yapılır.
Ekimis salate li dulukuş şemsi ila ğasekil leyli ve kur'anel fecr, inne kur'anel fecri kane meşhuda.
17:110 De ki; Allah diyin rahman diyin
hangisini deseniz hep onundur o en güzel isimler; bununla beraber
salâtında pek bağırma, pek de gizleme ikisinin arası bir yol tut!
Kulid'ullahe evid'ur rahman, eyyem ma ted'u fe lehul esmaul husna, ve
la techer bi salatike ve la tuhafit biha, vebteği beyne zalike sebila.
19:31 Ve beni her nerede olsam mübarek kıldı ve berhayat olduğum müddetçe bana salatı uygulamayı ve zekât tavsıye buyurdu
Ve cealeni mubaraken eyne ma kuntu ve evsani bis salati vez zekati ma dumtu hayya
19:55 Ailesine salat ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.
Ve kane ye'muru ehlehu bis salati vez zekati ve kane inde rabbihi merdiyya.
19:59 Sonra arkalarından bozuk bir güruh
halef oldu, salatı zayi' ettiler/Allahın inanç ve iman sisteminin
dışına çıktılar ve şehvetleri ardına düştüler, bunlar da «Gayya» yı
boylıyacaklar
20:14 Hakıkaten benim ben Allah, benden başka
ilâh yok. Onun için bana ıbadet et/kabul et/boyun eğ ve zikrim için
salat et./benden başkasına salat edilmeyeceğini bil ve anla.
İnneni enallahu la ilahe illa ene fa'budni ve ekimis salate li zikri.
20:132 Hem ehline de salatı öğret ve
salatı/Allahın inanç ve iman sistemini isteyerek kabul eder halde hakka
ve doğruya çağıranlardan olmaları ile emret hem de kendin ona sabrile
devam eyle, biz senden bir rızk istemiyoruz. Biz seni merzuk ederiz ve
âkıbet takvânındır
Ve'mur ehleke bis salati vastabir aleyha, la nes'eluke rizka, nahnu nerzukuk, vel akibetu lit takva.
21:73 Onları bizim emrimizle doğru yolu
gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi,salatı
eksiksiz uygulamayı, zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet
eden/bizim sistemimize onay veren kimselerdi.
Ve cealna hum eimmetey yehdune bi emrina ve evhayna ileyhim fi'lel hayrati ve ikames salati ve itaez zekah, ve kanu lena abidîn.
22:35 Ki Allah anıldığı vakıt kalbleri oynar
ve kendilerine isabet edene sabırlı ve
salata/desteğe/inanmaya/şükretmeye devamlıdırlar ve kısmet ettiğimiz
şeylerden infak da ederler
Ellezine iza zukirallahu vecilet kulubuhum ves sabirine ala ma esabehum vel mukîmis salati ve mimma razeknahum yunfikûn
22:41 Onlar ki şayed kendilerini arzda makam-ı
iktıdara getirirsek/maddi imkan verilince/söz sahibi olunca/sözü
dikkate alınınca Salatı/Rabbin inanç ve iman sistemini tebliğ ederler ,
zekâtı verirler, ma'ruf ile emir ve münkerden nehiy ederler bütün
umurun akıbeti de sırf Allaha aiddirِ
Ellezine im mekkennahum fil ardi ekamus salate ve atevuz zekate ve
emeru bil ma'rufi ve nehev anil munker, ve lillahi akibetul umûr.
22:78 Ve Allah uğruna hak cihâdiyle mücahede
eyleyin, sizi o seçti, üzerinize dinde bir harec de yükletmedi, haydin
babanız İbrahimin milletine, bundan evvel ve bunda size müsliman ismini
o (Allah) taktı, ki Peygamber size karşı şâhid olsun, siz de bütün
insanlara karşı şâhidler olasınız, haydin salatı uygulayın, zekâtı
verin ve Allah'a sıkı tutunun ki mevlânız odur, artık ne güzel mevlâ,
ne güzel nasîr/yardımcı
Ve cahidu fillahi hakka cihadih, huvectebukum ve ma ceale aleykum fid
dini min harac, millete ebikum ibrahim, huve semmakumul muslimine min
kablu ve fi haza li yekuner rasulu şehiden aleykum ve tekunu şuhedae
alen nas, fe ekîmus salate ve atuz zekate va'tesimu billah, huve
mevlakum, fe ni'mel mevla ve ni'men nesîr
23:2 Ki onlar salatlarında huşu'ludurlar/saygılıdırlar/salatı uygulamanın öneminin bilincinde hareket ederler.
Ellezine hum fi salatihim haşiûn.
24:41 Baksan â hakikat Allah, o Semavât-ü
Arzdaki kimseler ve o kanad çırpıb süzülen dizilen kuşlar hep onun için
tesbih ediyor, her biri cidden salâtını/Rabbin yüceliğini
anlamayı/yaşayabilmeyi/üreyebilmeyi sağlayan(iç güdü) doğru ve güzele
klavuzlayan yazılımın dışına isteselerde çıkamadı ve böylece
tesbihini/dusını bilmiş oldular, Allah da, ne yapıyorlarsa hep biliyor
E lem tera ennellahe yusebbihu lehu men fis semavati vel erdi vet tayru
saffat, kullun kad alime salatehu ve tesbihah, vallahu alimum bima
yef'alûn.
24:56 Hem salatı uygulayın, zekâtı verin ve Peygambere itaat edin ki rahmete irdirilesiniz
Ve ekîmus salate ve atuz zekate ve eti'ur rasule leallekum turhamûn
24:58 Ey iman edenler! Ellerinizin altında
bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar,
günde üç defa; sabah salatından/namazından önce, öğleyin elbiselerinizi
çıkardığınız vakit ve yatsı salatından/namazından sonra (yanınıza
girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup
dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme
konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına
girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar.
Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ya eyyuhellezine amenu li yeste'zinkumullezine meleket eymanukum
vellezine lem yebluğul hulume minkum selase merrat, min kabli salatil
fecri ve hîne tedaune siyabekum minez zahirati ve mim ba'di salatil
işa', selasu avratil lekum, leyse aleykum ve la aleyhim cunahum
ba'dehunn, tavvafune aleykum ba'dukum ala ba'd, kezalike yubeyyinullahu
lekumul ayat, vallahu alimun hakîm.
27:3 Ki salatı eksiksiz uygularlar ve zekâtı verirler, Âhırette de onlar yakîn edinirlerَ
Ellezine yukîmunes salate ve yu'tunez zekate ve hum bil ahirati hum yukinûn.
29:45 Sana vahyolunan kitabı güzel güzel oku ve salatı uygula, gerçek
salat edepsizlikten ve uygunsuzluktan nehyeder ve her halde Allahın
zikri en büyük iştir ve Allah her ne işlerseniz bilir
Utlu ma uhiye ileyke minel kitabi ve ekimis salah, innes salate tenha
anil fahşai vel munker, ve lezikrullahi ekber, vallahu ya'lemu ma
tasne'ûn.
30:31 Başkasından geçerek hep ona gönül verin ve ona korunun ve salatınızda ısrarcı olun/onlara meyletmeyin müşriklerden olmayın
Munibine ileyhi vettekuhu ve ekîmus salate ve la tekunu minel muşrikîn.
31:4 Ki Rabbe salatın ne olduğunu bilirler/uygularlar ve zekâtı verirler, Âhırete de onlar yakîn edinirler
Ellezine yukîmunes salate ve yu'tunez zekate ve hum bil ahirati hum yukinûn.
31:17 Yavrum! salatının dışına asla çıkma, ma'rufu emir ve münkerden
nehiy ve başına gelene sabr et, çünkü bunlar azmolunacak işlerdendir
Ya buneyye ekimis salate ve'mur bil ma'rufi venhe anil munkeri vasbir ala ma esabek, inne zalike min azmil umûr.
42:38 Ve onlar ki rabları için da'vete icâbet etmekte ve salatı
uygulamaktadırlar, buyurukları da aralarında şurâdır (danışıklıdır),
kendilerine kısmet ettiğimiz rızıklardan onlar masraf da verirler
Vellezinestecabu li rabbihim ve ekamus salate ve emruhum şura beynehum, ve mimma razaknahum yunfikûn.
58:13 Ya!.. Fısıltınızdan önce sadakalar takdim etmekten korktunuz mu?
Mâdemki yapmadınız Allah da size tevbe lûtfetti artık
salatınıza/elçinin getirdiği inanç ve iman sistemine bağlılıkta devam
edin ve zekâtı verin ve Allah ve Resulüne itaat edin ki Allah habîrdir
her ne yaparsanız
Eeşfaktum en tukaddimu beyne yedey necvakum sadekat, feiz lem tef'alu
ve taballahu 'aleykum feekîmussalate ve atuzzekate ve eti'ullahe ve
resuleh, vallahu habirum bima ta'melûn
62:9 Ey o bütün iyman edenler! Cum'a günü namaz/salat/Allahın inanç ve
iman sistemine boyun eğdiğinizin ikrarı için çağrıldığınızda hemen
Allahın zikrine koşun ve alım satımı bırakın, o sizin için daha
hayırlıdır, eğer bilirseniz
Ya eyyuhellezîne amenu iza nudiye lissalati miy yevmilcumu'ati fes'av
ila zikrillahi ve zerulbey', zalikum hayrul lekum in kuntum ta'lemûn.
62:10 Sonra da namaz/salat/Allahın inanç ve iman sistemine boyun
eğdiğinizin ikrarını yaptıktan sonra yeryüzünde dağılın da Allahın
fazlından nasîb arayın ve Allahı çok zikredin ki felâh bulabilesiniz
Feiza kudiyetissalatu fenteşiru fil'ardi vebteğu min fadlillahi vezkurullahe kesiral le'allekum tuflihûn.
70:23 Onlar ki salatlarını uygulamada ısrarcıdırlar.
Ellezînehum 'ala salatihim daimûn
70:34 Ve onlar ki salatlarının/Allahı anmanın/Allahın inanç ve iman
sistemine boyun eğmenin ne demek olduğuna yakinen
kanidirler/salatlarını uygulamada titizdirler/salatkarına muhafızlık
ederler
Vellezîne hum 'ala salatihim yuhafizûn
73:20 (Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın
kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor.
Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve
gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut
çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı
(yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun.
Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın
lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir
kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde,
Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Salatı eksiksiz uygulayın, zekâtı
verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik
gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük
mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah
çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu
ve sulusehu ve taifetum minellezîne me'ak, vallahu yukaddirulleyle
vennehar, 'alime el len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakrau ma teyessera
minelkur'an, 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune
fil'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fi sebilillahi
fakrau ma teyessere minhu ve ekîmussalate ve atuzzekate ve akridullahe
kardan hasena, ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu
'indallahi huve hayrev ve a'zame ecra, vestağfirullah, innallahe
ğafurur rahîm
98:5 Halbuki onlar ancak şununla emr olunmuşlardı: hakperest müvahhid
(hanîfler) olarak dîni Allah için halis kılarak yalnız Allaha ıbadet
etsinlerve salatı içten gelerek/Allahın dinine teslim olarak
uygulasınlar ve zekâtı versinler ve odur «dîni kayyime»
Ve ma umiru illa liya'budullahe muhlisîne lehud dîne hunefae ve yukîmussalate ve yu'tuzzekate ve zalike dînulkayyimeh.
107:5 Namazlarından/salatlarından/Allahın inanç,iman ve yaşam
sisteminin doğrulunu isteyerek kabul etmemekten/karşı koymaktan
dolayı,gerçek salat ettiklerini var saysalarda aslında yanılmaktadırlar
Ellezine hum an salatihim sahun.
|
|
|
Nerdeyse bir saatir uğraşıyorum, arapçalarıda vardı ama ne yazık ki karman çorman çıkıyordu ve alakasız bir çok rakam belirteç falan..ancak bu şekilde foruma atabildim.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
baybora Yazdı:
Salat=namaz şeklinde tercüme, Salât kelimesini anlamını daraltmaktır. (Gördüğü her salât kelimesine, namaz karşılığı vermek gibi).
Yine secde kelimesi’de böyledir. Secde gördüğümüz her yere “boyun eğmek, itaat” anlamı verirsek, kelimenin cümledeki anlamını bir şekilde bizde daraltmış oluruz. (Salât=namaz demek ile secde=itaat demek aynı şeyi yapmaktır). |
|
|
Merhaba Rıdvan kardeşim,
İtaat/ kulluk anlamı, secdenin anlamını daraltır mı? Kulluk hayatın tümünü kapsadığını siz çok iyi bilirsiniz. Sanırım meramınızı aşan bir cümle kurmuşsunuz.
hayrullah'ın samimiyetine inanmadığımı öncelikle söylemeyi gerekli buluyorum. Çizdiği zikzaklar bunun kanıtıdır. Önce yazdıkları çok kesin inancıydı. İnancını çok çirkin saldırılarla, hakaretlerle süsledi. 20 gün sonra bu peşin ve katı görüşlerini bıraktığını, kafasının çok karıştığını, namazından zevk almamaya başladığını ve bu söyleminde samimi olduğunu beyan ve itiraf etti. Bu dönmüş halin üzerinden çok zaman geçmeden görüş ve inancı yeniden değişti. Ne oldu da bu kadar kısa zaman aralıklarla böylesine tersyüz/ tepe taklak döndü de döndü?
Şimdi kuşun, kadın ve halkının güneşe secdelerinin kulluk olduğunu nasıl anladığına bakalım:
Süleyman'ın kuşu gitti çok güzel bir bahçede bir ağacın üstünde hem cinsi olan bir kuşun yanına kondu! Kısa zamanda onunla dostluk kurdu, gördüğü bahçenin ve muhteşem saltanatın sahibini ondan öğrendi... Gidip bu saltanatın sahibini yakından görmek istedi... Haftanın toplu tapınma gününün sabahıydı, onun ve halkının saf bağlayıp parlayan, işık saçan en büyük tanrıları güneşe secde ederlerken gördü... Başka nasıl anlamış olabilir ki!
Bu ayetleri biraz dikkat kesilerek okuyan her kes, buradaki secdenin kulluk anlamına olduğunu hemen anlayacaktır. Ve ben inanıyorum ki, bu sitedeki okuyucu üyelerin belki tümü böyle anlıyordur. "Şeytan amellerini onlara güzel gösterip onları Allah'ın Yolundan uzaklaştırmıştı da onlar doğru yola gidemiyorlardı." ifadesi, secdenin burada bütün bir kulluğu içerdiğinin delilidir.
Degerli Rıdvan kardeşim, Kuran'da secde her ayette iman, boyun eğmek, kabul ve teslimiyettir. Bunun böyle olduğunu sizin anladığınızı / anlayacağınızı düşünüyorum.
Muhabbetle.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Amel defterinin buradaki gibi düzeltilemeyeceği o çetin günün azabından, alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınırım.
Alim olan Allah EN doğrusunu bilir.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Amel defterinin buradaki gibi düzeltilemeyeceği o çetin günün azabından, alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınırım.
Alim olan Allah EN doğrusunu bilir.
|
Yukarı dön |
|
|
İbrahimizm!!! Ayrıldı
Katılma Tarihi: 14 subat 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 420
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam dostlar,
Geleneğin o kadar etkisinde kalmışız ki bu forumda en radikal ben düşünürüm diyebilecekler bile bundan kurtulamamışlardır..şekilsel namazı 5 vakte çıkaran gelenek erbabı,bu 5 vakti tamam edebilmek için kuranda geçen tespih et emirlerini kullanmışlardır..bunu gözden kaçırmayalım..ve salatın gerçek manası yavaş yavaş ortaya çıktığına göre ve bunda bir türlü sonuca ulaşılamıyorsa ve bu kadar geleneğin etkisinde kaldıysak gelin,
Kuranda geçen tesbih kavramının nidüğü hakkında kafa yoralım..evet nedir tespih?
Bu arada Kuranda geçen tesbih ayetlerini elimden geldiğince bir araya getirmeye uğraştım,toplu halde görelim kolaylık olması açısından..
tekrarlar olabilir...dikkatimi çeken nokta şu arkadaşlar..tespih
kuranda neden genelde secdeyle,sabah ve akşam vakitleriyle anılmış?
bu kavram üzerine forumda pek yazı görmedim..tespih etmek acaba
bizlerin hep şekilsel dediğimiz niyazın bir formu olmasın?içinde hep
secde yide barındırmaktadır....araştırmaya değer..katılımlarınızı
beklerim..
evet dostlar..yoksa biz şekilsel ibadeti yanlış bir kelimede mi arıyoruz?
Bakara
(30) Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife
yaratacağım" demişti. Onlar, "Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek
birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve
takdis ediyoruz." demişler, Allah da, "Ben sizin bilmediğinizi bilirim"
demişti.
Al-i İmran
(41) Zekeriya, "Rabbim!
(çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da şöyle
dedi: "Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak
işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et."
Hicr
(98) O halde Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.
Nur
(37)
Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği
evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alış verişin kendilerini, Allah'ı
anmaktan, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım
adamlar buralarda sabah akşam O'nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve
gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.
Nur
(41)
Göklerde ve yeryüzünde bulunan kimselerle, sıra sıra (kanat çırparak
uçan) kuşların Allah'ı tespih ettiğini görmez misin? Her biri duasını
ve tesbihini kesin olarak bilmektedir. Allah onların yapmakta olduğu
şeyleri hakkıyla bilendir.
Furkan
(58) Sen, o
ölümsüz ve daima diri olana (Allah'a) tevekkül et. O'nu her türlü
övgüyle yücelterek tesbih et. Kullarının günahlarından hakkıyla
haberdar olarak O yeter!
Sad
(19) Kendisiyle
birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları
Dâvûd'un emrine verdik. Onların her biri Allah'a yönelmişlerdi.
Zümer
(75) Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip
yücelterek Arş'ın etrafını kuşatmış halde görürsün. Artık kulların
arasında adaletle hüküm verilmiş ve "Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a
mahsustur" denilmiştir.
Vakıa
(74) O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).
Vakıa
(96) Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.
Haşr
(24)
O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah'tır. Güzel isimler
O'nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nu tesbih eder. O, mutlak güç
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Kalem
(29) Onlar, "Rabbimizi tesbih ederiz (yüceltiriz). Şüphesiz biz zalim kimseler imişiz" dediler.
Meryem
(11) Derken, mihrabdan kavminin karşısına çıkıp onlara:
"Sabah ve akşam tesbih edin!" diye işaret verdi.
Taha
(33) ki Seni çok tesbih edelim
Taha
(130)
O halde onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından önce ve
batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gece saatlerinde de
gündüzün uçlarında da tesbih et ki, hoşnutluğa
eresin.
Enbiya
(20) Gece gündüz O'nu tesbih ederler, usanmazlar.
Enbiya
(79)
Derhal onu Süleyman'a anlattık; bununla beraber herbirine bir hüküm
ve bir ilim vermiştik. Dağları Davud'un emrine amade kılmıştık,
kuşlarla beraber tesbih ediyorlardı; Biz bunları yaparız!
Nur
(36)
O evlerdeki, Allah onların yüceltilmesine ve kendi adının içlerinde
anılmasına izin vermiştir.Onlarda sabah ve akşam üstleri O'nu tesbih
ederler.
Nur
(41) Baksana gerçekten Allah, o
göklerdeki ve yerdeki kimseler, diziler halinde kanat çırpıp süzülen
kuşlar hep O'nun için tesbih ediyorlar. Hepsi gerçekten duasını ve
tesbihini bilmiştir. Allah da onların bütün yaptıklarını biliyor.
Furkan
(58) Sen ölmeyecek olan diriye güven de O'nu hamd
ile tesbih et! Kullarının günahlarına O'nun haberdar olması yeter.
Rum
(17) O halde akşama girdiğiniz zaman da sabaha girdiğiniz zaman da Allah'ı tesbih edin.
Secde
(15)
Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman ederler ki, onlarla
kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd
ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.
Ahzab
(42) O'nu sabah akşam tesbih edin!
Yasin
(83)
Artık tesbih edilmez mi öyle herşeyin hükümranlığı elinde bulunan
yüce Allah! Hep de döndürülüp O'na götürüleceksiniz.
Saffat
(143) Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı,
Saffat
(166) elbette biziz o tesbih edenler, biziz." Derler
Sad
(17)
Şimdi sen onların dediklerine sabret de güçlü kulumuz Davud'u an!
Çünkü o evvab (içli, zikir ve tesbih ile Bize çok yönelen biri ) idi.
Sad
(18) Biz dağları onun emrine vermiştik,akşam ve işrak vakti onunlar birlikte tesbih ederlerdi.
Sad
(19)
Kuşları da toplu olarak (onun emrine vermiştik ). Hepsi onun için
terci yapardı.(ona uyarak ahenkle içli zikir ve tesbih ederlerdi).
Sad
(30) Bir de Davud'a Süleyman'ı ihsan ettik; ne güzel kuldu. O tesbih edip Allah'a yönelirdi.
Görmez
misin; göklerde ve yerde bulunan her şey ve dizi dizi kuşlar Allah’ı
tesbih ederler. Her biri kendi duasını ve kendi tesbihini bilmiştir.
Allah onların yaptıklarını tam olarak bilmektedir.” (yüsebbihu lehû men
fis-semâvâti vel ardı vet’tayru…) (24/Nur, 41).
(98) O halde Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.
Nur
(37)
Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği
evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alış verişin kendilerini, Allah'ı
anmaktan, namazı kılmaktan , zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım
adamlar buralarda sabah akşam O'nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve
gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.
(15)
Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman ederler ki, onlarla
kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd
ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.
Okunuş E lem
tera ennellahe yusebbihu lehu men fis semavati vel erdi vet tayru
saffat, kullun kad alime salatehu ve tesbihah, vallahu alimum bima
yef'alûn.
Bu kelime salattır..yani çeviri şöyle olmalıdır;
Her
biri kendi salatını ve kendi tesbihini bilmiştir..meal yazarlarına ne
oldu da birden burda açıkça salat kelimesi geçerken birden o kelimeye
dua anlamını verdiler..oysa onlar her salat gördükleri yere namaz
yazmazlar mıydı?Demek ki hayvanların namaz kılamayacağına kani
oldular..
(98) O halde
Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde /COLOR>edenlerden ol. bu ayettede
tesbih ile secde kavramının arası ayrılmıştır..
(37)
Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği
evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alış verişin kendilerini, Allah'ı
anmaktan, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım
adamlar buralarda sabah akşam O'nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve
gözlerin dikilip kalacağı bir günden.
(15) Bizim ayetlerimize
öyle kimseler iman ederler ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman
secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük
taslamazlar.
|
Yukarı dön |
|
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam, sabak- aksam, bir sürekliligi ifade eder....ayni sekilde, gündüz -gece ve dahasi da var,cesitli ayetlerde aslinda aciklanmisdir. Nedense hep Kuran ayetlerini ERKEK ler aciklamisdir,bunu üzerinde de düsünmek lazim...yahudi ve hristiyanlardada ayni drum bahis...
Selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Amel defterinin buradaki gibi düzeltilemeyeceği o çetin günün azabından, alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınırım.
Alim olan Allah EN doğrusunu bilir.
|
Yukarı dön |
|
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,"tesbih "etmekden ne anladigimiz önemli bir unsur düsüncesindeyim.
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Şekilsel salât Nisâ 101-103’te var. Ama bir Müslüman kardeşimiz buna itiraz ediyor.
101. Araziye çıktığınızda kafirlerin size saldıracağından korkuyorsanız salâttan geri kalmanız günah değildir. Kafirler size gerçekten açıkça düşmandır.
102. Sen onların içinde olup salât etmelerini sağlarken bir bölüğü silahlarını alıp seninle salâta dikelsin; secde yaptıklarında arkanıza geçsinler…
Maviler o kardeşimizin sözleri.
Resul’ün içlerinde olduğu ve olmadığı birlik… Aynı şahıslardan ya da gayrı kişilerden olmuşlar, bu önemli değildir. Benim dikkat çektiğim, Resul’le beraber bulunmaları ya da O’ndan uzaklaşmış olmaları… Dedim ve diyorum ki: İçlerinde Resul varsa ve onlara salatı gerekli görüyorsa salat var. İçlerinde Resul yoksa salat da yok.
Sefere çıktığınızda… Burada muhataplar, Resul de dahil, bütün inanalar iken, sefere çıkacaklar onlardan bir gruptur sadece. Bunların içinde Resul olabilir de olmaya bilir de. 101’de söz konusu olanların içinde Resul’ün olmadığını, 102’nin başında, içlerinde olduğun zaman… ifadesinden anlıyoruz .
Onu SİZ anlıyorsunuz. Benim anladığım, sen içlerinde olduğun zaman sen salât ettirirsin, başka bir komutan içlerinde olduğu zaman o salât ettirir.
Ayrılıyoruz çünkü buradaki salât size göre başka, bana göre başka.
Size göre salât vahyin tebliğ ve eğitimidir; ki yalnızca Resul tarafından yerine getirilir. O halde Resul varsa salât var; resul yoksa salât yok.
Bana göre ise Nisâ 101-102’de geçen salât namazdır; komutan kimse onun tarafından kıldırılır, tıpkı askerleri savaş mevzilerine yerleştirmek gibi (Â-i İmrân 121).
“kafirlerin size saldırmaları” bu seferin nedeni. “üstünüze birden çullanma istekleri” de, kafirlerin, ellerine fırsat geçerse size acımayacaklarını, o halde "siz de gevşemeyin, onlara acımayın!" Anlamında inananlara yapılmış bir uyarıdır.
Evet, ayrıldığımız bir husus ta bu.
Size göre düşmanın aniden saldırıya geçeceği yer tıpkı okul gibi bir eğitim alanıdır; orada askerelere ayetlerin tebliği ve eğitimi sunulur.
Oysa cephedir orası. Can pazarı. Can verilir orda can alınır. Asla ayet tebliği ve eğitimi olmaz; "ateş kes"ildiği anlarda diken üstünde yemek yenir, 1 kıyam + 1 secdelik iki dakika süreli namaz kılınır. Ama asla eğitim olmaz.
Düşünün. İnananlar, kafirler ha saldırdı ha saldıracak diye korku içinde bekliyor. Elçi onları karşısına almış ayet tebliğ ediyor. Dikkat! Ayet kadınlar hakkındadır; askerler erkek:
İnananlar! Allah inanan kadınlara şunları söylememi istiyor: İnanan kadınlar bakışlarından kıssınlar ve apış aralarını korusunlar; örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Açıkta olanların dışındaki ziynetlerini açmasınlar ama şunlara başka: kocalarına, babalarına, kocalarının babalarına, oğullarına, kocalarının oğullarına, erkek kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kızkardeşlerinin oğullarına, kendi kadınlarına, yeminlerinin sahip olduklarına, kendilerine bağlı ihtiyaçsız erkeklere... (Nûr 31)
Ardından bu ayetin eğitimini yapacak. Eğitim uygulamadır. Örneğin Din Bilgisi ve Ahlak Kültürü öğretmeni ayinin ve namazın öğrenimini sınıfta verir, eğitimini ise kilise ve camide.
Elçi uygulatıyor. "Vurun örtülerinizi göğüs yırtmacınızın üzerine bakayım! Tamam. Şimdi sayın ki ben size bağlı ihtiyaçsız bir erkeğim. Ziynetlerinizi bana açabilirsiniz. Üzerine örtünüzü vurduğunuz ziynetinizi açın! Hayır! Göğsünüzü değil, göğsünüzü değil! Göğüs yırtmacınızın altındaki ziynetinizi!"
Askerler silahlarını sımsıkı tutmuş, tırnakları nerdeyse silahları delecek çünkü düşman saldırısı bekliyorlar. Gözleri fal taşı gibi açılmış Elçiye bakıyorlar. Gülsünler mi ağlasınlar mı?
Devamı var.
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Allah ecrini versin, sevgili abiciğim. Başka ne diyeyim!
Muhabbetle.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|