Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Türban olayı Sosyolojik bir olaydır.
Sünni köylülükten, Batılı şehirliliğe geçişin bir
travmasıdır.
Sadece sünni Türk ve Kürtler için sıkıntı olmuştur.
Alevi Türk ve Kürtlerin, köylerde başörtü takmalarına
rağmen, şehirde başörtüsü veya türban diye direttikleri görülmemiştir. Şehirde başörtüsüzlükten veya alkolden bir
şikayetlerine rastlanmamıştır.
Şimdi sünni
köylerinde tüm kadınlar ve
ilkokulu bitirmiş tüm kızların başı örtülüdür. Köylü eğer kızını , oğlunu şehirde okutmak istiyorsa genellikle imam hatip liselerine vermek
istemektedir. Erkekler teknik liselere de gitmekle beraber, genellikle
ne kız ne de erkek için genel liseler pek tercih edilmemektedir.
Sünni köylerde içki
bulunmaz, satılmaz. Açıktan içene iyi gözle bakılmaz. Zaten kimse yaftalanmak
istemediği için açık açık bunu yapmaz. Yapan da gizli gizli yapar. Kimseye
çaktırılmaz.
Sonuçta bu adam ekonomik ve sosyal sebeblerle şehre göçer.
En büyük korkusu oğlunun ve kızının üzerinde kontrolunun yitirilmesi
korkusudur. Onları kaybetmekten korkar.
Oğlunun içki içmesini istemez. Kızının başının açık olmasını istemez. Yoksa ortaya yetmeyeceği, kontrol
edemiyeceği yeni sorunlar çıkacağı
açıktır. 1970 lerde sol partiler gecekondu mahallesinde yaşayan bu insanların ,
ekonomik durumları da zayıf olduğu için , onların tabiriyle ezilmiş sınıf
olduğu için kendilerine oy vereceğini sanırlardı. Ama tam tersine bu
insanlar sağ partilere oy verirdi. Neden
, değerlerini savunmak için. Değerleri
neydi, kızların baş açıklığına ve erkeklerin içkisine karşı olmak. Başka bir
derinliği yoktu. Sadece iki sembol. Açıklık kötü, içki kötü. Bu kadar. Baskıcı kültürünü bu kapılardan girerek
yaşatıyor, oğlu kızı üzerinde tam kontrolunu sağlıyordu.
Halk dalkavukluğu yapan bazı belediyeler, bu tip muhafazakar
mahallelerde içki satan büfe, bakkal gibi kişilere baskı yaptılar. Ruhsat
vermediler. Hatta bazılarında şiddet kullandılar. Adamları dövdüler. Bu işler 1950 lerde olmazdı. 60,70,80 lerde
olmazdı da birden 1990 larda olmaya başladı. 2000 lerde bu gerilim çok arttı. Çünkü
2001 ekonomik krizi ile 2010 arasında şehirlerin nufusu köyden kente göçle % 20
arttı. 1990 lar da da eskiye göre göç oranı fazlaydı ama 2000 sonrası göç daha
büyük bir dalgaydı.
Birde aynı olayın 1960
larda köyden indim Almanya' ya versiyonunu düşünün. Tabii Almanyada
Türkiyede ki yapılar da yok. İnsanlar gettolaşıyor ve içlerine
kapanıyordu.Kadınlar yirmi yıl Almanyada oturuyor ama bir kelime Almanca
konuşamıyorlardı. Alman hükümetleri
Türklerden nefret etmişti. Bugün Almanlardaki anti Türk düşüncelerin çoğu o zamanlardan kalmıştır.
Eskiden göç , şehirlerin sindirebileceği oranlarda idi. Yine
bu olaylar vardı ama insanlar şehir hayatına adapte olur. Adam kızını liseden
sonra okutmaz, kocaya verir. Kocası onu örter. Çocuklar köye göre daha özgür
bir ortamda yetişir. Çoğu üniversite çağına vardığı zaman başını örtmezdi.
Böylelikle modernleşme pek sıkıntı vermeden ilerlerdi.
Ama şimdi, hem göç çok fazla ve daha bir % 15 daha
göçmeli.(AB öyle istiyor.) Bunların
adaptasyonu falan zor. Tabii bunların
sünni köylü kafaları, aslında makul olan istekleri falan da laik kesimler
tarafından modernleşme karşıtlığı olarak algılanıp kasılmakta, diğer tarafta
bunların bu temel isteklerini karşılayan hükümet ve muhafazakar belediyeler
var. Onlarda konuya, kendilerine oy sağlayan bir şey olarak
bakmakta. Bu adamlar köylerindeyken değerlerini savunmak gibi bir kayguları yoktu. Onun için merkez sağa oy veriyorlardı. Ama şehirde birden kendi değerlerini savunmak için muhafazakarlaştılar. Hallerinden anlayan bir tek Refah partisini buldular. Köylerindeyken oy vermedikleri, hatta dikkatlerini bile çekmeyen bu partiye büyük şehirlerde kitleler halinde yöneldiler.
Refah partisi 1990 larda
İstanbul'a olan büyük göçü çok güzel kullanmıştır. Zaten parti o zamanlardan itibaren büyümeye
başlamış ve AKP ile Türkiyenin en büyük partisi olmuştur. AKP yi yaratan en önemli sebeblerden
biri köyden kente göçen insanların
talepleridir.
Mesela Aleviler de köyden kente göç etti. Ne başörtü sorunu
oldu. Ne içki sorunu oldu. Gayet rahat uyum sağladılar. Ne erkekleri alkolik
oldu, ne kızlarına bir şey oldu. Ama maalesef sünni köylüler böyle değil. Çok
baskıcı, çok sembolcü bir kültür.
Sonuçta bu büyük göçler dengeyi bozdu. Modernleşmiş insanları , laiklik elden
gidiyor. Memleket bir tuhaf oluyor endişesi sardı. Acaba İran olurmuyuz endişesi oluştu. Aslında
bir şey olmayız. Bu bizim iç dinamiğimiz. Kimse o insanları sopayla şehirlere
kovalamadı. Bugün bizim kötü gördüğümüz
bu hadise, şehirleşme oturduğu zaman yarın avantajımız olacak.
Türban değil ama başörtüsü ile kızlar okuyabilsin. Türbana karşı çıkışımın nedeni bende genelde tarikatçılığı çağrıştırmasıdır. Bu konuda
bütün partiler zaten ittifak etti. Hatta
sadece Üniversiteye değil, Liseyede gidebilsin. İnanın başı kapalı olmadığı
için ailesi tarafından okula
gönderilmeyip, erkenden kocaya verilen kızlar , Türkiyeye kadının ezilmesi,
sosyal gelişimini sağlayamaması, hakkını arayamaması , iyi çocuk
yetiştirememesi açısından çok daha
zararlı oluyorlar. Okumuş kadının kendini, inançlarını, çevresini sorgulama
şansı var , kendini ve çevresini geliştirme şansı var ama okumamış kadının böyle ne bir şansı, ne de yeterliliği
var.
Selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|