Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
haktansapmaz Yazdı:
Ehlen ve sehlen İbrahimim!
1- Yusuf/29: "(kadın!) sende zenbinden dolyı bağışlanma dile/ Allah'tan seni bu fahiş suça sevk eden bu zaafın (zenbin)inin ıslahını dile! Kadın, Yusuf'un zenbinin mağfiret edilmiş olması nedeniyle, Yusuf kadının isteğine karşılık vermediği için zina suçunu işleyememiştir.
2- Şems/14: Zenbleri (emre itaat etmelerine engel olan kibirleri, inatları) onlara inkar (emre karşı çıkma)ve deveyi kesme suçlarını işletti. Böylece bu kendilerinde bulunan zenblerine tabi olduklarından dolayı helak olundular.
3- Mülk /11: Eğer zenblerine uymayıp akl edip dinleselerdi cehennemegirmeyeceklerdi.
4- Şuara/14: " Ve lehum aleyye zenbun.."
Musa diyor ki " ayrıca onların bana karşı bir zenbleri var.." Doğru çeviri böyle olmalıdır. Yani bana duydukları / besledikleri kinleri, intikam hırsları var.
Muhabbetle. Siz de Allah'a emanet olunuz!
Değerli Baybora, çok naziksiniz, teşekkür ederim. İbrahimim'e yönelik açıklamalarım sanırım sizin de suallerinize cevap içeriyor. Siz de Allah'a emanet olun.
Selamların en güzeli; Allah’ın selamı üzerimize/üzerine olsun sevgili haktansapmaz!
Değerli kardeşim, ayetlere öyle mana vermişsin ki! Diğer olumsuz içeren tüm kelimelere uygulayın kimsede suç/hata/günah kalmaz… Öyle ya bütün suç nasıl olsa insanın yaratılışta içerisine/hamuruna yerleştirilen “suça sevk eden zaafları” “emre itaat etmelerine engel olan kibirleri, inatları” “emre karşı çıkma dürtüleri” “kin intikam hırsıları” vb… dedir.
(Şuara suresi 14) Ve le hüm (ve onların)aleyye (benim)zembün (işlediğim bir suç/günah) fe ehafü (ve korkarım) ey yaktülun (beni öldürür/kısas yaparlar)
Allah ilmimizi/ilminizi artırsın.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
haktansapmaz Yazdı:
Selam,
Mağfiretin önemli bir anlamı ıslahtır.
3/135: "O kimseler (o muhsinler) ki, fahiş bir davranış yapacakları zaman (fahiş bir davranışı yapmakla karşı karşıya kalalacakları zaman) Yani kendilerine / birbirlerine bir haksızlık yaptıklarında) hemen Allah' hatırlarlar ve derhal zenblerinin (onları fahiş davranışa sevk eden zaafiyetlerinin mağfiretini isterler. Çünkü Allah'tan başka hiç bir kimse zunubu mağfiret edemez / ıslah edemez. Ve onlar yaptıklarında / yapacaklarında bile bile ısrarcı olmazlar."
S.ATEŞ
Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allâh'ı hatırlayarak hemen günâhlarının bağışlanmasını dilerler; günâhları da Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Ve onlar, hatâlarında bile bile, ısrar etmezler. (ÂLİ IMRÂN/135)
M. Esed
Ve onlar, utanç verici bir iş yaptıkları veya kendi kendilerine (başka türlü) bir zulüm işledikleri zaman, Allah'ı anar ve günahlarının affı için yalvarırlar -zaten Allah'tan başka kim günahları affedebilir?- ve her ne (zulüm) işlemişlerse onda bilerek ısrar etmezler. (ÂLİ IMRÂN/135)
Y.N. Öztürk
Onlar, çirkin bir iş yaptıklarında yahut öz benliklerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlar da günahları için af dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affeder ki? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. (ÂLİ IMRÂN/135)
Elmalılı Orj.
Ve onlar ki bir kabahat yaptıkları veya nefislerine bir zulmettikleri vakıt Allahı anarlar da derhal günahlarına istiğfar ederler, günahları da Allahdan başka kim mağfiret eder? Hem yaptıklarına bile bile ısrar etmezler (ÂLİ IMRÂN/135)
Allah ilmimizi/ilminizi artırsın.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
haktansapmaz Yazdı:
İbrahimim yazdı:
Ekinlerin/tarlanın yüklendiği yük (13/4) (26/148) (44/26)
Zemin üzerine serilen yük/halı
Serilmiş halılar vardır. (ĞÂŞİYE/16)
Selam İbrahimim, yukardaki ayetlerin "VİZR" ile ilgilerini kuramadım. Hangi kelimeden hareketle ilişkilendirdiniz bu ayetleri?
Muhabbetle.
Aleyküm selam
Ekinlerin/tarlanın yüklendiği yük (13/4) (26/148) (44/26)
Ve fil erdi kitaum mutecaviratuv ve cennatum min a'nabiv ve zer'uv ve nehilun sinvanuv ve ğayru sinvaniy yuska bi maiv vahidiv ve nufaddilu ba'daha ala ba'din fil ukul, inne fi zalike le ayatil li kavmiy ya'kilûn.
Arzda birbirine komşu kıt'alar, üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır; bunların hepsi bir su ile sulanır ama ürünlerini birbirinden üstün yaparız. Şüphesiz bunda, aklını kullanan bir toplum için âyetler vardır.(13 Rad 4)
Ve zuruiv ve nahlin tal'uha hedîm.
"Ekinler ve yumuşak tomurcuklu güzel hurmalıklar arasında?" (26 Şuara 148)
Ve zuruiv ve mekamin kerîm.
Ekinler, güzel makamlar! (44 DUHÂN 26)
Zemin üzerine serilen yük/halı
Ve zerabiyyu mebsuseh.
Serilmiş halılar vardır. (ĞÂŞİYE/16)
Selametle…
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Alıntıladığınız ayetlerde "Ve-Ze-Ra" kökünden kelimeler olmadığını görünce ilgi kuramıyor;
misal; (13/4) "vezerun" latincedir buradaki "ve" bağlaçtır. 13:4'teki kelime; "Ze-Ra-Ayn" kökündendir.("ziraat" da aynı köktendir.) Kelimenin orjinali "ZeRaUn" "U/Ayn" latince aramalarda karışıklığa neden olmaktadır. Şöyle yazılmalıdır; "ve zer'un"
selam ve dua ile,
rıdvan
__________________ Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Sevgili Rıdvan; siz arasında bir bağlantı kurabildiniz mi? "Ağır yük; günah; sorumluluk, mesuliyet.." anlamlarına kullanılan VİZR (ç: EVZAR)'in, "ekim,dikim;tohum, filiz; ziraat, tarla..." anlamlarına olan ZAR' (Ç:EURUU')la ilişkisi nedir ? Açıklamaların için teşekkür ederim
Tarladaki ekinler..., yeryüzüzündeki bahçeler..., yerdeki halılar... yerin ağırlıkları değil; yerin güzellikleri, süsüdür. Bunları mücrimin altından kalkamayacağı ağır günah yüküne benzetmek yanlış teşbih olur. Sakinlerinin üzerine yığdıkları tehlikeli dağ gibi çöp yığınlarını, kara, hava ve su kaynaklarının devasa kirliliği, yeryüzüne tehlikeli ağır yüklerolmuştur. Belki böyle bür teşbih yapılsa yanlış olmaz derim.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma