Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
merhaba,
kısaca belirtmem gerekirse dindeki iki temel hüküm kaynağı;
Kur'an-ı Kerim ve Sahih Sünnet'tir.
akılla, bilgi ve birikim ile, sağlam ve güvenilir tarihi verilerle, kıyasla bu iki kaynağı konunun gerçek anlamda uzmanları değerlendirirler ve islam toplumunun önünü açacak fikirleri (ictihadı) ortaya koyarlar...
konunun uzmanı olmayanların da ortaya konulan bu ictihalara uyup uymamaları (bana göre) serbesttir... kendi değerlendirmelerini yapanların da (yaptıklarının) sonuçlarına kendilerini hazırlamaları gerekir....
dinde elbette zorlama (girerken de yaşarken de) yoktur... eksik ve yanlış bilgiye dayalı kendi ictihalarını yapanlar, mezhepleri dışlayanlar veya mezhep taassubu yapanların da yaptıklarının sonuçlarına katlanmaları gerekir...
evet kısaca bunları yazayım ki okunsun ve anlaşılsın...
selam ve dua ile...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Katılma Tarihi: 06 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 148
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın bembeyaz teşekkür ederiz!
Kur'an konusunda elbetteki hemfikiriz, lakin sahih sünnet konusunu açmanız gerekmektedir.Sahih kaynakların adreslerini bize bildirirseniz bu konu hakkında daha sağlıklı iştişare edilebilir.
Dinde zorlama yoktur dedikten sonra parantez içinde kullandığınız ifadeler yalnış anlamadıysam "girerken ve yaşarken" diyerek yazdınız. Bu iki kelime "Dinden Çıkarken,dinini değiştirirken" ifadelerini kapsıyor mu?yoksa sahih bir kaynak olarak gösterilen hadislerin içinde zikredilen;
Hadis: “Dinini değiştireni öldürün.”
Nesei 7-8/14,Buhari 12/1883
ifadesi başka bir anlam mı içermektedir. Yanlış anlamayın bu örnekle hem özet makalenizde bahsettiğiniz sahih sünnetin ne olduğunu hem de, kullandığınız bir cümlenin içinde kafama takılan bir soruyu sormak istedim!
ALLAH İsabetli hüküm verme yeteneği cümlemize versin, sağlıcakla!
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar,
dinden çıkarken de, değiştirirken de geçerlidir... yani zorlam yoktur.. din ve inanç özgürlüğü vardır..
hadise gelince o hadisin söylendiği ortam önemlidir...
medineye gelen bazı bedevilerin islamı kabul etmeleri, sonra hastalanmaları, sonra beytülmale ait develerin olduğu yere gönderilmeleri, iyileşince çobanları öldürüp develeri çalmaları, eski dinlerine geri dönemeleri üzerine söylenmiş bir sözdür.. ayetle de uyumludur..
bakınız.... maide, 33
Abdülbaki Gölpınarlı
Allah'a ve Resulüne savaş açanlarla yeryüzünde bozgunculuk etmeye koşanların cezaları, ancak öldürülmektir, yahut asılmaktır, çapraz olarak elleriyle ayaklarının kesilmesidir, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları horluktur, ahiretteyse pek büyük bir azap vardır onlara.
Ali Bulaç Meali
Allah'a ve Resûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.
Diyanet İşleri Meali(Eski)
Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azab vardır.
Diyanet İşleri Meali(Yeni)
Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.[149]
Allah ve Resulüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır.
Edip Yüksel Meali
ALLAH ve elçisi ile savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk için uğraşanların cezası: Öldürülmeleri veya asılmaları, veya el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, veya yerlerinden sürülmeleridir. Bu, dünyada görecekleri bir aşağılanma. Ahirette ise büyük bir ceza var.
Elmalılı Hamdi Yazır
Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Fakat Allaha ve Resulüne harbetmeğe kalkışan ve Yer yüzünde fesada çalışanların cezası, taktil olunmalarından veya asılmalarından veya ellerinin ayaklarının çapraz kesilmesinden veya bulundukları yerden nefyedilmelerinden başka bir şey olmaz. Bu onlara Dünyada çekecekleri bir zillettir, Âhırette ise kendilerine azîm bir azâb vardır
Ömer Nasuhi Bilmen
Allah Teâlâ ile ve peygamberleriyle savaşta bulunanların ve yerde fesada çalışanların cezaları ancak öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazca kesilmeleri veya o yerden sürülmeleridir. Bu onlar için dünyada bir zillettir, ve onlar için ahirette pek büyük bir azap vardır.
Muhammed Esed
Allah'a ve Elçisi'ne 43 karşı savaş açanların ve yeryüzünde fesadı yaymaya çalışanların büyük kısmının öldürülmeleri veya asılmaları veya döneklikleri yüzünden büyük kısmının ellerinin ve ayaklarının kesilmesi 44 yahut yeryüzünden [tamamiyle] sürülmeleri, yalnızca bir karşılıktan ibarettir: İşte bu, onların bu dünyada uğradıkları zillettir. 45 Öteki dünyada ise [daha] korkunç bir azap bekler onları,
Suat Yıldırım
33,34. Allah ve Resulüne savaş açanların, (yol keserek terör eylemi yaparak) yeryüzünü ifsad etmek için koşuşanların cezası; öldürülmeleri veya asılmaları yahut sağ elleri ile sol ayaklarının kesilmesi yahut da bulundukları yerden sürülmelerinden başka bir şey olmaz.Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Âhirette ise onlara başkaca müthiş bir ceza vardır.Ancak kendilerini ele geçirmenizden önce tövbe edenler, bu hükmün dışındadır. Biliniz ki Allah gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur). [7,124; 20,71; 26,49]
Allah ve elçisiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmağa çalışanların cezası: (ya) öldürülmeleri, ya asılmaları, ya ellerinin, ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyada çekecekleri rezilliktir. Âhirette ise onlara büyük bir azab vardır.
Şaban Piriş Meali
Allah ve Peygamberleriyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa gayret edenlerin cezası; öldürülmek, asılmak, çaprazlama el ve ayaklarının kesilmesi ya da yerlerinden sürgün edilmektir. Bu, onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette daha büyükbir azap vardır.
Ümit Şimşek Meali
Allah ve Resulüne savaş açan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya uğraşanların cezası, öldürülmek veya asılmak, yahut el ve ayaklarının çaprazlamasına kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmektir.(11) Dünyada onların cezası böyle bir rezilliktir; âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır.
Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Âhirette de onlara büyük bir azap vardır.
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
ancak bu, o dönemde böyle bir sözle ifade edilmiştir... yoksa direk dinini değiştirenler kast edilmemiştir... konunu bugün anlaşıldığı şekliyle alakası yoktur...
devlete baş kaldırıp ihanet eden, devlet malını çalan, görevlileri öldüren aynı zamanda da islamı kabul ettik diyerek bunu yapan sonra da din değiştirenler kast edilmiştir...
illet çok iyi bilinmelidir.... sözün söylendiği ortam önemlidir... kimler için söylendiği, maksadı iyi bilinmezse yanlış yorumlar yapılır.. asırlardır da yapılmaktadır maalesef...
yani sözü iyi anlamak gerekir...
selametle....
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba,
Sayin Bembeyaz cok kisa ifadelerle gecistirmeden, detayli bir sekilde bize,
1- Dinin kaynagi nedir?
2- Hangi delililer sonucu bu tespiti yapmaktasiniz?
3- Iddia edilen kaynaklara yaklasimimizda nasil bir davranis sergilemeliyiz?
Delillerin oncelikle hepimizin icmaen birlestigimiz ana kaynaktan sunulmasini rica ederim.
Benin sorus formatim sizin gibi akademik kimlikle uzman bir kimse icin, yeterli vurgulari tasimamaktadir, bunun bilincindeyim. Kusuruma bakmayin.
Konunun ana merkezden uzaklastirilmasina imkan sunan bir uslubden uzak bir sekilde degerlendirilmesi cok daha faydali olacaktir. Sizin anlayisiniza gore bu konular uzmanlarin otorite alanidir , o halde biz bu konuyu mudahele etmeden sizin kontrolunuze birakiyoruz. Bizi tam olarak aydinlatin. Izahlarinizin kisa metrajli olursa sizin bu konu hakkinda yazabileceginiz bundan ibaret sanilarak devreye giril mektedir. Kisa kisa da olsa bir devamlilik iceren detayli aciklamalarinizi bizden esirgemeyin.
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar,
kadir bey ana kaynak derken sanırım Kur'an-ı Kerim i kast ediyor.. ya da ben öyle anladım..
1- Dinin kaynagi nedir?
Kur'an-ı Kerim ve sahih sünnettir..
2- Hangi delililer sonucu bu tespiti yapmaktasiniz?
kur'anın ayetlerinin tamamına bütüncül bir gözle bakarak... kur'an'ın tamamından çıkardığım bir anlama çabasıyla bu tespiti yaptım...
3- Iddia edilen kaynaklara yaklasimimizda nasil bir davranis sergilemeliyiz?
akıl ile, sağlam bir bilgi, birikim ve tarihi tecrübe ile... eleştirel bir gözle.. tutarlı ve mantıklı yaklaşımlar sergileyerek.. doğru çalışan bir anlama, kavrama ve sezme yeteneğiyle.. kavramsal düşünerek... derin bir bakış açısı ve geniş bir perspektifle...
sahih sünnetten ne anlaşılması gerektiğine gelince...
Hz. Peygamberin kur an'ı anlama çabasının bir ürünü olan sünneti kast etmekteyim....
sünnet şekilden ziyade öz, lafızdan ziyade manadır... bir takım şekle takılıp kalmak sünnet değildir..
mesela misvağın kendisi sünnet değil, ağız ve diş sağlığı sünnettir.
ezanı yüksek bir yerden okumak değil, sesi en uzağa ve en güzel şekilde ulaştırmak sünnettir...
sarık ve cübbe sünnet değil, Peygamber gibi güzel ahlak sahibi olmak sünnettir..
sakal bırakmak sünnet değil, peygamber gibi dürüst ve erdemli olmak sünnettir..
tesbihi parmakla çekmek değil, canı gönülden bütün benliğinle Allah'a teslim olmak sünnettir.
yani; şekilciliği bırakıp Peygamber'i doğru tanımak sünnettir....
O'nun getirdiği ilkeleri göz ardı edip, sırf şeklen O'na benzemeye çalışmak sünnet değildir...
sahih sünnet deyince şimdilik bu ve benzeri hususları anlayalım...
daha sonra kısa kısa açıklamaya devam ederiz...
muhabbetle.....
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma