hasanoktem Yazdı:
Sevgili Malik, Sevgili Mustacanta, Sevgili Tesliman,
başka nasıl konuşacak bizimle Yüce Allah? |
|
|
abi karınca ile ağaçlarla aborjinlerle ve muhammedlerle nasıl konuştu ise öyle konuşacak....
bize verdiği akıl-vicdan yetilerimize ilhamlar ederek doğruluğu hatırlatacak
Sevgili Tesliman, arı ile de konuşmuş, vahyetmiş ona da...daha önce de söylediğim gibi 3 tane kitabı var Kur'an'ın işaret ettiği...Kur'an kitabı+ kainat kitabı + insan kitabı...örneğin arı'ya vahyetmesi kainat kitabının ayetlerindendir...insanların temiz fıtratlarındaki bilinç ve donanım insan ayetlerindendir...bunların var olması Kur'an'ı yok saymamızı gerektirmez. aksine bu üç kitaba harikulade bir şekilde işaret eden, bu üç kitaba açık bir şekilde göndermelerde bulunan, bu üç kitaba uymamızı sağlayan Kur'an'ın Yüce Allah kelamı olduğu daha çok pekişmektedir böylelikle...
hasanoktem Yazdı:
elbette -bizim gibi beşer olan - bir kul(lar)'ı yani Rasulleri üzerinden bizimle temasa geçecek...
elbette ki bize bir mesajı, bir mektubu'ı, bir hitâb'ı olacaktır...
yoksa bizi karanlıklarda mı bırakacaktı, - sizi harika bir şekilde yarattım, sonra da başımdan attım!...- gidin ne haliniz varsa görün, diye... |
|
|
güzel abim bu mantığına göre ortadoğudan bilmem kaç kilometre ötede yaşayanlar...
ya da o rasullerin bilmem kaç bin yıl uzak bir çağlarda yaşayanları eksik,karanlıkta yaratıp zulmetmiş olmuyor mu?
Yaratıcı kulları arasında ayrımcılık yapar mı?
onlarca rasule seslenen birinin gücü herkese seslenmeye yetmez mi?
Sevgili Tesliman, Sevgili arkadaşlar, şu söylediğinize yine sizin bakış açınızla bakarak sizin yerinize bir soru da ben ilave edeyim : Yüce Allah tüm insanları aynı zeka, akıl kapasitesinde yaratmamış , her insanın algılama potansiyeli farklı farklı. peki aynı Kur'an'ı herkes nasıl olurda aynı anlayacak? işte sizin sorunuza bir ek soru da benden. işte bu bakış açısı yanlış kardeşim. Yüce Allah'ın adalet ve merhamet isim ve sıfatlarını yok sayıyorsunuz Kur'an da geçen. " kimseye çekemeyeceği bir yük yüklenmez " diye buyuruyor...herkes bildiğinden, bilebildiğinden, potansiyelinden, kapasitesine göre, ona ulaşan bilgi ve verdiği yanıt/ bunlara gösterdiği tepki ile sorumludur, başka değil...hem daha önce de söylediğim gibi satır satır Kur'an dışında 2 kitap daha var. örneğin insan kitabında: temiz fıtrat'ına yüklenmiş olan tek ilah inancına çağırıp duran bir bilinç ve donanım ile yaratılmıştır...kainat kitabı tüm detaylarıyla ve özellikleriyle insanları tek ilah inancına davet etmektedir. bütün bunlardan Kur'an söz etmektedir, işaret etmektedir, göstermektedir. 15 asır dır ayakta dimdik duran böyle bir harikulade kitap, hiç bir naciz insanın oturup elleriyle yazabileceği bir kitap olabilir mi? hele içerisinde o günkü insanın asla bilemeyeceği, daha ancak yüz yıllık bir geçmişte keşfedilebilen gerçeklere Kur'an da işaret edilmesi ne ne diyeceksiniz? bu yeni keşfedilen gerçekleri 15 asır önce bir insanın oturup da düşünerek yazdığını söylemeyeceksiniz herhalde!...bütün bunlar kesin bir şekilde Kur'an'ın Yüce Allah kelamı olduğunu, bir insan kelamı olmasının imkansız olduğunu ispatlar bize kardeşim.
hasanoktem Yazdı:
ve gönderdiği mektup(lar) muhakkak ki bizim anlayabileceğimiz harflerden müteşekkil olacaktı...biz kullara isimlendirme yetisini tüm ekipmanlarıyla birlikte niçin vermişti ki bize? |
|
|
abi anlayabileceğimiz diyorsun da ..burada dahi adaletsizlik yok mu?
kureyşlilerin anladıklarını biz ..bizim anladıklarımızın kaçta kaçını anlayabilir bizden bin yıl sonra yaşayanlar?
Sevgili Tesliman, bir yukarıda vermiş olduğum cevapla bu soruna cevap vermiş bulunmaktayım.
hasanoktem Yazdı:
hem, bize gönderdiği kitap :mushaf'ı aşan bir şeydir, Kur'an'dır O...
lafzı bir kere, manası sürekli inen...
kitap dedim doğru ,fakat o kitabın içinde üç kitap var...
vahiy kitabı + kainat kitabı + insan kitabı...
bu üç kitap, Yüce Allah'ın ayetleri ile doludur... |
|
|
abi bak benim sormak istediğim bir şey de bununla ilgili
o kitapta "eğer Yaratıcıdan olmasaydı içinde çelişkiler bulurdunuz"deniyor ..değil mi?
peki bu doğrulama o sayfalarla sınırlı bir oğrulama mı olacak yoksa buna bahsettiğin asıl kitabı da (tabiat)katacakmıyız?
açık söylemeliyim o sayfaların içinde dahi çelişkiler bulmuşken buna tabiat/yaşam kitabını katarsak bir çok şey çıkar..
hiçbir çelişki çıkmaz sevgili Tesliman. Kainat kitabında tıpkı insan kitabı ve Kur'an kitabında olduğu gibi çelişki oranı sıfırdır...başka değil...asla ve kat'a bir çelişki, bir ivecenlik bulunmaz bu üç kitapda da...tüm dünya da kainat kitabını anlatan nice nice belgesellerde gösterilen inceleme / araştırma belgeleri hep bu müthiş dengeyi, çelişkisizliği vurgulamaktadır açıkça. yok çelişki, yok şüphe.herşey bir düzen ve intizam ile yaratılmıştır, bu besbellidir...kainat kitabının tüm verileri açıkça buna işaret etmektedir. " eko denge " ifadesi sizce bir şey ifade etmiyor mu? ve bu " eko denge" ye insanların zarar verdiği gerçeği...
en başta da dediğim gibi Tanrının adaletinden söz etmesine rağmen onlarca...insanların bir kısmına kıyak yapıp havadan diyaloglar kurmasıdır
bu mantığınıza göre bir ülkeye "bir insan" a kıyak yapılıp " büyük elçi " olarak atanmaması lazımdır!...her ülkeye gönderilecek büyük elçi sayısı 72 milyon mu olacaktı? elbetteki bizim hemcinsimiz olan bir insanı bize seçip elçi olarak gönderecekti / göndermiş de.bundan daha normal birşey olamaz. eğer ben/ sen bu elçi nin izini takip ediyorsak Kur'an da yönü çizilen, bu durumda biz de davetçi olmuş olacağız, hem de elinde Yüce Allah'ın kitabı olan. siz reddediyorsunuz bunu işte.yani bu görevi almak da istemiyorsunuz, gönderilen mesajı da reddediyorsunuz, sonra da Rasullük istiyorsunuz.büyük bir çelişki yaşıyorsunuz.
yok eğer ünalın dediği gibi vahyetmedeki kasıt...beethovena,shakespeare ya da einsteina verdiği ilham gibi bir şey ise o zaman amenna..
şu halde o kitaplara sorgusuzca ve yaşadığımız sayfalarla güncellemeden teslim olamayız..
örneğin hırsızlığın,yalanın,talanın yasaklığını doğrulayabilir ve iman ederiz
ama domuzun zararını guslün gerekliğini diyelim doğrulayamadık
iman etmemeliyiz..
ki işte doğrulamak da zaten bu değil midir?
Sevgili Tesliman, bu saydıklarınız daha önce de söylemiş bulunduğum " insan kitabı" nın ayetlerindendir. bunlar temiz bir fıtratın içerisine derc edilmiş bulunan bilinç ve donanımın ve insan kitabına dahil edilen yetilerin bir ürünüdür...hepsi aynı yerdendir yani : Kur'an kitabı + kainat kitabı + insan kitabı = Yüce Allah'ın vahyinin / Ayet lerinin bütünü...hem daha önce de söylediğim gibi Kur'an lafzı bir kere, manası an be an güncellenen bir ilahi kitaptır...Kur'an mantığı bunu çok net bir şekilde bunu ifade etmektedir. insan kitabına derc edilmiş bulunan: yalanın, yetimi ezmenin , cinayetin, tecavüz'ün vb.vb.bir insana yakışmayacak kötü davranışlar olduğu bilinç ve görgüsü bizi bu tür kötülüklerden alıkoyması gerektiği gibi, bize gönderilmiş olan diğer kitap olan Kur'an daki bir " yaradan emri " olan domuz etini tüketmekten kaçınmamız da bir ilahi emirdir...illaki kafama uymadan hiçbir emri yerine getirmem, bu ilahi bir emir bile olsa! biçimindeki bir yaklaşım mantığı doğru değildir...yaradan O'dur...bize yememizi haram ettiği tek hayvan da budur...müsaade edin de yaradan bir tane hayvanı yememizi bize haram edebilsin...o kadarcık bir müdahaleyi bile Yüce Allah'a çok görüyorsunuz...Yüce Allah'ı küçültüp, o'nun yerine kendinizi yüceltiyorsunuz...( samimi düşüncemdir, asla hakaret amacı taşımamaktadır, heba olmasın istedim...)kardeşlerim, domuz eko denge içinde çok önemli yere sahip bir hayvandır...tüm besin zincirinin ilk halkası olan " bitki " nin yeryüzündeki çok önemli bir bekçisidir/çiftçisidir domuz...onun adı literatürde " orman çiftçisi " dir...olmazsa olmaz bir hayvandır domuz. ormanların korunması, çürüyen ağaçların yerine yeni ağaç çıkması, yeni ormanlık alanların çıkması hep domuzun görev alanlarını oluşturmaktadır. daha şimdilik bilebildiğimiz ve daha bilmediğimiz daha daha nice nice şeyler...
muhabbetle
muhabbetle
|