Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İnsan yaşadığı hayatı gözlemleyip konum almasını bilebilen bir varlıktır. Yaradılışta bu meziyetler,bu melekeler kendisine kodlanmıştır.Tabir yerindeyse insan eksiksiz tastamam yaratılmıştır.(Mükemmel bir biçimde var ediliş.)
Yaşadığı hayatı rasad edip, o hayat ile bütünleşebilen ve evrende var edilenlerle sağladığı iletişim sonucu O'nun mimiklerine dokunan, O'nun sesini duyan,O'nunla bir ateşin yanından yada bir ağacın ardından konuşabilen bir insan var yaşam sahnesinde. İşte böyle bir insanın evrensel okumaları kendi diliyle kelamlaşıyor. Evreni var eden Güç yine var ettiği evren üzerinden sesleniyor insana.O'nun hitabı evrenle beraber hep var. Ve var olmaya da devam edecek. Çünkü var olmasının bir zarureti yaratmak yada bir başka ifadeyle yaratmak O’nun kaderi, yarattığı sahne de ki argümanlarla insana seslenir O.
İnsan, yaşadığı evrende gördükleri, gözlemledikleri varlıklara,cisimlere,maddeye birer isim verir.(kendisine öğretilen esmanın karşılığı olarak) Esmalar, kullanım alanlarına göre farklı farklıdır.Farklı renklerle sunulur insanlığa. İnsan, gözlemlediği hayatın karşılıklarını anlaşılır bir lisan ile etrafındaki insanlara aktarır.(hitabet) İşte elçiler, bu meyanda yaşadıkları, gözlemledikleri,hayata karşılık gelen kelimeleri seçerler.Kelimeler elçilerin mimikleriyle,ses tonlarıyla,duygu ve hissiyatlarıyla,tebessümleriyle ve hatta hüzünleriyle renklenir.
Renkler, her elçide farklı farklı tonlarda zuhur eder.Her aşçının aynı yemeği aynı lezzette yapamıyor oluşu gibi her elçinin de hitabetinde kullandığı renkler farklı farklı tonlarla bezelidir. Tual aynı olsa da tuale konu olan resim farklı, atılan fırçanın bıraktığı iz apayrıdır.
Yaratıcının fırçasıyla bezenmiş olan evren ve insan, bir pınardan beslendikleri için evreni insanın okuması bu sebeble çok kolaydır. Okumasını bilene tüm esmalar kuran olur,
Hülasa; okuyup duran insan, okuduklarını gerek unutmamak ve gerekse hatırlamak ya da sonraki kuşaklara bir hatırlatma olsun yada bizden bir anı olsun diye kayda alır. Karae edilenler kayda alınır lakin kayıt altına alınanlar renk vermezler. Çünkü kelimelerin canı, tonu, mimikleri, renkleri yoktur. Kelimelere renk veren, can veren o kelimelere katılan müteşabih anlatımlar, teşbihler,mecazlar,mecaz-ı mürseller v.b. dir.
Kelimeler, hatibin ağzından çıkarken renklerle bezenmiştir. Hatibin seslenişinde ki renkler, zamana, araçlara, algılara,iklime, coğrafyaya vb. etmenlere bağlı olarak da farklılık gösterir. Her meyve nasıl kendi ikliminde ve toprağında daha lezzetliyse her sözün ,hitabın barındırdığı lezzet kendi coğrafyasında ,kendi kültüründe,kendi algıları ve araçlarıyla anlamlı ve lezizdir. Binanaleyh; her hatibin hitabeti farklı lezzette ve renktedir. O hitabın lezzetini ancak o hitaba muhatab olanlar varabilir. Hitabı duyamayanlar yazılı olanlardan yola çıkarak bir takım görüşler ortaya koyarlar. Sesini duymadıkları, mimiklerini görmedikleri,algılarına şahit olmadıkları insanlar için güzel temennide bulunanlar için eşsiz bir insan ,elçi modeli çizilir. Şayet aynı insan için eşsiz yakıştırması değil de sıradanlık söz konusu ise yeri gelir o insan için kendini beğenmişin teki tanımlaması bile yapılabilir.
İnsanın elinden çıkan bir şeyin bir benzeşeni her çağ ve dönemde oluşturulabilir.Çünkü insan özde bir yerden beslenmektedir.Kendisine üflenen ruh ile ortak bir koda sahiptir. Kendine üflenen ruha sahip çıkabilenler yaşadığı hayata anlam katabilenlerdir. Ve bu insanların ürettikleri heva ve heveslerden beridir.Çünkü düşünen, tefekkür eden zihni melekelerin en üst perdede oluşturduğu düşünme zenginliğine sahip olana iblis musallat olamaz.(Bir diğer ifadeyle insan iblisleşme temayülü gösteremez.)
Kendisine üflenen ruha sahip çıkarak adaletli,ahlaklı,erdemli,ıslah edici,hakkaniyetçi bir yaşamı kendine şiar edinenen insanın benzer uygulamaları her çağ ve dönemde uygulayabilirliği de pek tabii ki mümkündür.
İnsan bir mamüldür.Hammaddesi toprak (madde), Dolayısıyla Yaradan ürettiğine değil maddeye sebebiyet verendir.İnsan sebebiyet verilen hammaddeyi işler hale getirir ve üretimi ve nihayi olarakta ürünü elde eder.Her üretilen ürünün bir müteşabihi vardır.Çünkü insan eliyle oluşturulmuştur.
Yaşadığı dünyayı yaşama elverişli kılan insandır. O’nun vahyi süreklidir.Rabbin yaratması nasıl Onun işinden ise ,vahy etmesi de Onun işindendir.Yaratıcının vahyini 2 kapak arasına hapsetmek,2 kapak arasında kayda alınmış olan yazılı metinlerle sınırlı tutmak denizler kadar mürekkebin,ormanlar kadar kalemin olması halinde dahi bitmeyeceği bir ilme karşı yapılan büyük haksızlık olsa gerek.
Yaratıcının vahyinden kendi gözlem sahasına girenlerle beslenen elçiler, kendi gözlem alanlarında şahid olduklarını kaleme almışlardır.
Elçiler, yaşadıkları coğrafyayı, toplumu, kültürü ve alışkanlıkları, sosyal ilişkileri gözlemlemiş kişilerdir. Gözlemlenen hayatın özde var olan üflenen ruhta var olanlarla entegrasyonunu sağlayabilen, alt beyinlerinde tefekkür ettiklerini üst beyinlerinde kelimelere döken aydın bireylerdir.Elçiler, yaşadıkları hayatı önce teşhis etmişler (rasad etmişler) yaşadıkları hayata dair reçeteler yazmışlardır.Muhammedin Kur’anı yaşadığı dönemin ilacıdır.Şifasıdır. siz kuranın benzeri bir suresini yada on on suresini getiremezsiniz den kasıt ,sunulan tedavi edici ,ıslah edici,onarıcı,istihdam edici,yöntem ve metodlardır. Kokuşmuş bir düzenin bireylerine bir önder gelip diyor ki; “ gittiğiniz yol yol değil, yaptığınız iş iş değil. Bakın sizlere bir takım projelerle geldim.Gelin bu projeler üzerinde kafa yoralım çabalıyalım.” Demektedir. Lakin, kokuşmuş bir düzen içinde kendilerine kazanç kapıları tutmuş olanlar, mazlumun sırtından bedavadan geçinenler için bu tarz projelere kulak asmak adaleti tahsis etmek, haktan hukuktan bahsetmek olacak iş değildir. Yada bir diğer ifadeyle aklını kullanmaktan bihaber olan bu tiplere karşı onların akli açıdan karşı model getirmelerinin mümkün olmadığını da anlatır bu ifade biçimi.1 sure 10 sure, 1 ayet 10 ayet getiremeyecekleri hususundaki iddialı sav sözün sahibinin Allah olduğuna delil değil aksine sözün özde el-ilahtan beslenen değerler olup,sağlam kopmaz , hesabı yapılmış, ölçülmüş biçilmiş gözlemlenen sorunlar için belirlenmiş en geçerli model reçete olduğunu anlatır.
Esenlik dileklerimle.
|