HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Kuran’in benzeri yazilamazdan kasit ? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
HÜSEYİN-1975
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 01 haziran 2010
Gönderilenler: 197
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HÜSEYİN-1975

Sevgili Dermanbeg
İsteseniz de istemesenizde heran Allah a secdedesiniz zaten::))
Bu da 3. uçurumunuz.
Sadece göstermek istiyorum sizi size. Başka maksadım yok dost Dermanbeg.

Selametle


__________________
Ancak bir cehennem öğretebilir insana
Kırık ayaklarla cennete girilemeyeceğini...
Yukarı dön Göster HÜSEYİN-1975's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HÜSEYİN-1975
 
mustacanta
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 18 aralik 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 198
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mustacanta

"Bana tanrı tasavvurunu söyle sana kim olduğunu nasıl
yaşayacağını yani hayata bakışını söyleyim.."

Bu söze verilecek cevap gerçektende gerçekleri
yansıtıyor..

İbrahim kendi dönemindeki tanrı tasavvurunu sorgulamasını
mushaf örnek bir model olarak ortaya koyar.. Sahte
tanrıların, toplumun kurumsallaşan tanrılarının nasıl bir
iki soru ve gözlemle çökertileceğini gösterir..

İbrahimin milleti olduğunu söyleyenler ise -çıkan
elçilerin dışında- bolca tanrı tasavvuru üretmekten geri
durmamıştır.. tek tanrılı olmaları önemli değildir,
önemli olan yüklenen anlamlardır..

Peygamber döneminin ve söyleminin en kuvvetli şahitliğini
yapan ve en güvenilir hadis olan mushaftan bile
kelamcılar kaç farklı tasavvura ulaşmışlardır. günümüzde
de "Eşari" anlayışın baskın olduğu da söylenebilir.. Bu
ise kişilerin gelişimleri önündeki en büyük engeldir..

Acaba muhammed peygamber Allah ismi ile bir tanrıya mı
işaret etti?

Yoksa hayatın bütününe mi? Yani içindeki yasalara,
yaratma bilincine, gelişime vs mi işaret etti.. Hayatı
esmalar ve sıfatlar arasındaki uyum\gelişim süreci olarak
mı anladı.. O hayatın kendisine "hu" zamiri ve "Allah"
ismi ile işaret etti.. Çünkü okuduğu kitap hayatın
kendisindeki gördüğü gerçekler idi...

Ben la ilahe((tapınılacak)tanrı yoktur) illalah(ancak
Allah(vardır)) ifadesi ve ihlas suresi ile de bu
söylediklerimin desteklendiğini düşünüyorum..

Her neyse bu başka bir konu ve zor bir konu..

Ben yapıcı yaklaşım gösteren dermanbeg,asım, ünal,
haktansapmaz, karamizah, tesliman,
hüseyin, ululebsara katıldığımı ve teşekkürlerimi
iletiyorum..

Bütün güzellikler bizlerin(insanların) olsun..


__________________
İNSANLAR CENNETE RAZI OLDUKLARI İÇİN
CEHENNEMİ KABUL EDİYORLAR..
BİLİNÇSİZCE..
Yukarı dön Göster mustacanta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mustacanta
 
KaraMizah
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 17 subat 2011
Yer: Belize
Gönderilenler: 11
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı KaraMizah



Selam

 

Dost Hanif_42 şahsıma yönelik cevabınızdan ötürü  şahsınıza hitaben cevap vermek durumundayım.Meseleyi ise şahsi platformda değerlendirmediğimi ifade etmek isterim.

 

 Yazınızın hemen giriş kısmında şu ifadeleriniz var: Kur an bir gözlem sonucu değildir...Adı anılan yada anılmayan anılmayan hiç bir nebi gözlem sonucu kitap yazmamıştır...Kendilerinden değildir kendileride içinde olmalarına rağmen...”

 

Sizin bu yorumunuza katılabilmek mümkün değil tabii ki. Çünkü yaşam gözleme dayanır. İnsan görür,inceler,tahlil eder,gördükleri hususunda akli çıkarsamalarda bulunmak için çaba sarf eder.


Allah, gece ile gündüzü evirip çevirir. Gerçekten bunda basiret sahipleri için birer ibret vardır. (NUR-44)

 

Geceyle gündüze yer değiştiren Allah'tır; ve bunda da görmesini bilenler için, şüphesiz, (çıkarılacak) bir ders vardır! (NUR-44)

 

Şimdi Rabbinizden size (bu ilahi kelam yoluyla) anlama ve kavrama araçları verilmiştir. O halde, kim görmek isterse kendi lehine, ve kim de körlüğü tercih ederse kendi aleyhine davranmış olur. Ve (kalbi katılaşmış olanlara de ki): "Ben sizin bekçiniz değilim!" (ENAM-104)

 

Gerçek şu ki size Rabbinizden basiretler gelmiştir. Kim basiretle-görürse kendi lehine, kim de kör olursa (görmek istemezse) kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde gözetleyici değilim. (ENAM-104)

 

Ve yine onların aralarında sana bakıyormuş gibi yapanlar var; ama, eğer göremiyorlarsa, sen hiç körlere doğru yolu gösterebilir misin? (YUNUS-43)

 

De ki: "Budur benim yolum: akla uygun, bilinç ve duyarlıkla donanmış bir kavrayışa dayanarak (hepinizi) Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar (aynı çağrıyı yapıyoruz)". Ve (yine de ki:) "Allah kudret ve azametiyle her türlü eksikliğin üstündedir, ötesindedir. Ve ben O'ndan başka varlıklara tanrılık yakıştıran kimselerden değilim!" (YUSUF-108)

 

Kör olanla (basiretle) gören bir değildir; (FATIR-19)

 

Doğrusu insan kendine karşı bir basîrettir (KIYAMET-14)

 

Gözlemsiz bir hayat gözlemlenen bir başka hayatı taklit eder. Taklit edilen bir hayat tetkik edilebilen bir hayata dönüşmedikçe anlamsızdır. Evet dediğin gibi hiçbir adı zikredilmiş yada zikredilmemiş nebi kitap yazmamıştır. Çünkü bir hayat vardır orta yerde yaşanılası. Ve bir hayat yazılı metinler üzerinden inşa edilmez,yaşanmaz. Yaşanılan hayattan hayata dair sunulan metot ve uygulamalardan yola çıkarak bir kitap oluşabilir. Kitapta yazıyor diyerekten bir takım davranışlardan el çekmek , yine kitapta yazmıyor diyerekten bir takım davranışları hoş karşılamak mıdır hayatı yaşamak? Hangi gerekçelerle iman edersiniz?, kitapta vaat edilen cennet için mi? Yoksa tehdit edilen cehennem için mi? Oysa ki tehdit ile, zor kullanarak ne sevgi aşılarsınız, ne insanları mutlu mesut, bahtiyar kılabilirsiniz ne de iman eden bireyler kılabilirsiniz. İnsan adem olmayı hak eder bir tavır gösterdiğinde ,hidayeti arayan bir adam olduğu süreçte sisteme,işleyen düzenin zirvesine teslim olmuş demektir. Kitabi söylemlerle bir hayatı insanlara dayatmak kitap ehli bir tavır sergilemeden öte bir şey değildir.

İşte elçiler karanlıklar içine gömülmüş toplumları aydınlığa çıkaran yol,metod ve projelerle gelmişlerdir. Projeler, yöntemler, beyineler hep yaşanılan hayattan beslenmiştir. Bir başka ifadeyle vahy denilen olgu toplumla beraber yeşermiş, şekillenmiş anlamlı hale bürünmüştür. Hiçbir elçi,nebi içinde yaşadığı toplum ve şartlara göre kavle dönüştürdüğü kelamdan ayrı mütaala edilemez. Çünkü vahy hayattan beslenir. Vahyi dillendiren insandır. Evren kitabı öyle mükemmel sunumlarla yaratıcıyı tasvir eder ki bu tasvirden elde ettiklerini kendi dilleriyle anlamlı söze dönüştüren elçilerdir.

Vahy gökten gelen tılsımlı sözler dizisi olarak telakki edildiğinde eksiksiz, mükemmel bir biçimde var edilmiş olan evren de hangi eksikliği gidermek amacını taşır ki? Yada Aşkın Olan bir takım fısıltılarla neyi düzeltmeyi murad etmiştir acaba? Kendi kendine sormanı sorgulamanı rica ediyorum, birisi gelse ve dese ki; “bana vahy olunuyor ve bana bir takım sesler sizlerin görmediği işitmediği biçimde geliyor”  dese sen ne dersin bu şahıs için? Diyeceğin çok kısa ve net ,yalancı, sahtekar, şair vs. J  Bir insanın elçi olması, kendisine vahy edildiğini toplum nazarında Yaratıcı Rab, yarattığı kainatı ve içinde bizlerin yer aldığı bu dünyayı başıboş bırakmış ve arşa yönelmiş tahtına kurulmuş bir Rab midir?:) Yoksa var ettiği evreni her an rasad eden ve evren ile birlikte yarattıklarıyla birlikte olan bir güç müdür?

Vahy, yaşanılan hayata müdahale etmiştir, bu müdahale de elçilerin metod ve yöntemleri, projeleri vardır. Hiçbir söz kendini doğrulatmadıkça, akli sorgulamadan geçirilip te benimsenmedikçe hayata müdahalesi söz konusu olamaz. Birisi çıkacak ve Allah bunları vahy ediyor hayatınızı bu şekilde yaşayacaksınız demekle bir hayat yaşanmaz. Ancak yaşanılan hayatta ki kaosu, zulmü fesadı,haksızlığı,adaletsizliği ortadan kaldırıcı, adaleti, doğruluğu, iyiliği tahsis edici yol,yöntem,kural,yasa,müeyyide,projeler vs. ile gelen birisi ile bir hayat yaşanası kılınabilir.

Şimdi de diyeceksin ki; “zaten ben de bu yol,yöntem,metot,emir ve yasaklamaları bildiren Allah”tır dediğini duyuyorum J  Dost Hanif,  Benim algıladığım ve anladığım Aşkın olan, insanı yaratılışında gereken bilgilerle donatmıştır. Yarattığı varlıkta eksik olan yerleri görüp te bu eksiklikleri de elçilere yaptığı bir takım söylemlerle kapatan bir Rab anlayışını asla kabul edilemez. Dolayısıyla, aşkın olanın ilminden ilimlenen insanın yaşadığı hayata dair üreteceği projeler, yol, yöntem ve metodlar  da el-ilah kaynaklı olacaktır. Çünkü Allah adaleti, iyiliği,doğruluğu emreder. insan da yaşadığı hayatta yaptığı,ortaya koyduğu güzellikler, kalıcı projeler,değerler ile anılır. İnsan yaşadığı ortamı esenlik yurdu haline getirebilecek bir meziyettedir. İnsanın iyiliği,güzelliği,adaleti, ihdas ettiği toplumlarda huzur, mutluluk,adaletten bahsedilebilir. İnsanın özünde olana kulak vermesi,vicdanının sesini dinleyebilmesi yaşanılır bir hayat için elzemdir. Hülasa insan Ali Şeriati’ ninde ifade ettiği üzere 4 zindanından sıyrılarak yeni bir dünya düzeni için çabalamalıdır.

 

Kelimeler değişir ancak O’nun ketebesi değişmez. O’nun sistemi belirlenmiş bir kurala göre işler. İnsan işleyen sisteme uygun projeler üretir.İşleyen sistemin çarkında yapıcı bir rol üstlenirse insan tevhid (tek ve homojen vasat ) toplum modelini inşa eder. Aksi durumda sistemin çarklarına müdahale ederse şirk (kompleks,karmaşık,heterojen) toplum modelini ihdas etmiş olur.

Akan suyun akışını engellerseniz sistemin işleyişine karşı durmuşsunuz demektir. Oyun çağında ki bebenin oyun oynamasını engellerseniz işleyişe müdahele etmişsiniz demektir.İşleyen düzene müdahale eden müşrik yapılan eylem de şirk olarak tarif edilmiştir Muhammedin diliyle.

 

Kelimeler Nuh’ta farklıydı,Şuayb da farklıydı, Yusufta farklıydı Zekerriya da farklıydı,İbrahim de ,Musa da İsa da farklı farklıydı lakin işleyen sistemin dili hep aynıydı. Her elçi,nebi,rasül kendi gözlemlediği,şahit olduğu hayatın penceresinden bakıpta gördüklerini yaşadığı hayatı yaşanılır kılmak adına kelimeleştirdi.

 

 

Kur an şayet Allah kelamı değilse ve peygamber bir filozof ise bunun anlamı bağlayıcılığı yoktur..Mükellefiyet anlamında sorumlu değilsiniz...Zaten mustacantanın amacı o bağlayıcı alandan sıyırabilmek...Kendi kelimelerinde var bu...O zaman olay ne olur bunuda açalım...Siz herhangi bir insana herhangi bir fiili iyi kötü doğru yanlış anlamında ne varsa hukuksallık adına ne varsa Hesap gününü reddiyeyle ve bunu görmezden gelerek bunları yapmasının anlamını ortaya koyamassınız...Sadece arz daki yaşamla sınırlı...Hesap gününün bağlayıcılığı vardır...Yapıp ettiklerinden sorguya çekilme hatta yapıp etmeyipte geride bırakıp ihmal ettiklerinden...Görüyormusun şekilleniyor yeryüzündeki hayatın Kur an ca anlamı. Biz burda neciyizin cevabı..Nerden geldiğimizin nereye gidiyorumuzun cevabı....

 

Kur’anın Allah kelamı olduğuna dair hiçbir deliliniz yok olduğu halde sırf size sizden önceki kuşaklardan,atalarınızdan gelen bir kabulden yola çıkarak benimsediğiniz bir doğruyu hem kendi benliğinize hem de çevrenize dayatıyorsunuz J  Oysa ki statükocu bir anlayış ile bir hayat dizayn edilmez. Sizler despot musunuz,sizler yaşadığınız çağın diktatörleri misiniz ki bir hayatı sorgusuz sualsiz kabule zorlayıcı bir yöntem izliyorsunuz.? Kusura bakmayın ama sizler Aşkın olana ve Onun yasasına boyun eğiyor felan değilsiniz sizler size dayatılan,Allah’tan gelen sözler diye sunulan kitaba boyun eğer haldesiniz. Oysa ki Kur’an hayattan beslenmiştir ve hayatın müteşabihidir. Hayat sabit değişmez kazıklardan muhkemlerden oluşmuştur. İnsan muhkemlerden yola çıkarak müteşabihe varır.

 

Dostum şayet siz 600 küsur sayfalık metnin bağlayıcılığına göre bir yaşam düşlemişseniz kusura bakmayın ama bu yaşamı ilk yaşayanların neleri düşündüklerini, neleri algıladıklarını, neleri hissettiklerini ne duydunuz, ne gördünüz. Görmediğiniz,duymadığınız bilmediğiniz bir yaşamın tam göbeğinden çıkanları kendi göbeğinize bağlama çalışmayın. Her doğan insanın göbek bağı doğarken anasından kesilir ve yaşamını doğal şekliyle gerçekleştirecek bir biçimde yaşama tutunur. O halde yaşadığınız hayata anlam katabilmek istiyorsanız başkalarının beslendiği kaynaktan değil kendi kaynağınızdan beslenin.

 

Yeryüzünde insanlık Kuran yok iken de vardı. Hesap günü, ahiret, yapıp edilenlerin karşılığının görülmesi kur’anın vicdanlarda olup biten bir teşbihsel anlatımı olarak görüyorum. Hesap gününün bağlayıcılığı kitaba tapan bir düşünce de elbette vardır. Beşerin eliyle yazılan bir kitabın değil İKRA edilen bir kitabın bağlayıcılığından bahsedilebilir.

 

Yeryüzündeki yaşam kuranca Tevratça, İncilce, zeburca, hinduca vs. şeklinde sınıflandırılamaz. Yaşadığınız hayat adam gibi yaşanılan bir hayatsa bu hayatta Kuranı da ,incili de ,tevratı da,Zeburu da görürsünüz. Muhammed adam gibi adamdı Kuranı yaşadığı hayatın bağrından yeşertti.Bizlerde adam gibi adam olursak nice kuranlar neşreder nice okumalar gerçekleştiririz.

 

Kur’an El-kitabın benzeşenidir, Muhammedin kendi lisanıyla ikra ettikleri gönül gözüyle, gören gözle gördüklerinin karşılığıdır. Muhammed ile capcanlı olan Kur’an, onun ölümüyle birlikte kelimelerinin mistizmine hapsedilmiş,kelimelerine verilen kutsiyetle yaşanmaz ve anlaşılmaz bir kitaba büründürülmüştür. Özetle Kur’an bugün bir cesettir ve bu cesetten nemalananlar onun üzerinden din ihdas etmeye,kurallar koymaya çalışanlar vardır. Ceset üzerine üşüşen akbabalar kendi şükürlerini yerine getirirler çünkü leşe üşüşmek onların takvası gereğidir. Onların doğası gereğidir. Bugün insanlar maalesef akbaba gibi kuran mushafının cesedi üzerinden kazanım elde etmeye,Mushaf üzerinden bir hayatı pazarlamaya çabalamaktadırlar.

 

Umarım Bir başka yazımızda da boşluk (gayb) üzerine bir çift kelam ederiz.

 

Esen kalınız selam ve muhabbetlerimle.

 

 

NOT: Kırmızı ile yazılanlar sayın Hanif_42 ye aittir.

Yukarı dön Göster KaraMizah's Profil Diğer Mesajlarını Ara: KaraMizah
 
UlulEbsar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 mayis 2010
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 352
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulEbsar

Alıntı:
Kur’an El-kitabın benzeşenidir, Muhammedin kendi lisanıyla ikra ettikleri gönül gözüyle, gören gözle gördüklerinin karşılığıdır. Muhammed ile capcanlı olan Kur’an, onun ölümüyle birlikte kelimelerinin mistizmine hapsedilmiş,kelimelerine verilen kutsiyetle yaşanmaz ve anlaşılmaz bir kitaba büründürülmüştür. Özetle Kur’an bugün bir cesettir ve bu cesetten nemalananlar onun üzerinden din ihdas etmeye,kurallar koymaya çalışanlar vardır. Ceset üzerine üşüşen akbabalar kendi şükürlerini yerine getirirler çünkü leşe üşüşmek onların takvası gereğidir. Onların doğası gereğidir. Bugün insanlar maalesef akbaba gibi kuran mushafının cesedi üzerinden kazanım elde etmeye,Mushaf üzerinden bir hayatı pazarlamaya çabalamaktadırlar.


 içimizden birisin.Kurana ceset diyen ama kuran jargonu kullanan...Ancak kullandığı kelimeleri zerre kadar anlamamış.
"Şükürlerini yerine getiriryorlar"
"onların Takvası gereği"
Kimdir bu "Akbabalar" biraz açarmısın? Kuranı bir Leşe benzetmeye seni iten sebepler nedir?


Yukarı dön Göster UlulEbsar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulEbsar
 
KaraMizah
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 17 subat 2011
Yer: Belize
Gönderilenler: 11
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı KaraMizah

selam Ulul Ebsar, içinizden birisi olduğumu da nereden çıkarttın anlayamadım :) kusura bakma dostum ama insanları bir yerlere koyma, bir hizbin,bir grubun içinde düşünme davranışından kurtulmanız gerekiyor.

Beni bir gruba yada bir düşünceye yerleştirmeye çabalamanız beyhudedir,oturduğu yeri beğenmeyen, aldığı nefesi sonuna kadar hak etmeye çalışan, yaşamıma nokta koymayan zaman zaman 3 noktalar ve ekseriyetle de virgüllerle devam etmeye çalışan birisiyim.

Kur'an jargonu kullanmak; :) Muhammed ibrahimden bahsederken İbrahimi jargon kullandı :) Musa dan bahsederken tevratın jargonundan yararlandı vs.

Arkadaşım yaşadığın ortamda konu edilen format ne ise onu dikkate alır insan. Muhammed rasül de yaşadığı ortamda kendi diliyle anlatılan kıssaları kendi diliyle farklı bir formatta açıklamıştır. Bugün bu platformda Kuran üzerinden mesele konuşuluyorsa kuran üzerinden örnekler vermek doğrudur.

Kullandığım kelimelere ne anlam verdiğimi anlayıp anlamadığımı müsaadenle ben değerlendireyim :)  Ama senin anlamadığın bir gerçek .

Aklını kullanmayan, Vahye kulak tıkayan, Yaratıcının mimikleri olan kainatı gözlemlemekten bihaber olan ancak elde ki metin ile hayatı doğru ve esksiksiz yaşadığına inananlar leşe üşüşen akbabadan farksızdırlar. Akbabalar, leşten kendine düşen payın peşindedir.İnsan ise leş ile değil ölen mantaliteyle değil vahyin canlılığı içinde ileriye götüren çaba ve arayışlarla canlı bir söylemi dillendirmelidir.

Kur'anın ceset oluşuyla yapmak istediğim vurgu; kuranın mantalitesinin  kaybolduğudur. Kur'an hatibiyle anlaşılır yaşanır bir kitap iken hatibin artık olmadığı,duygu ve düşüncelerinin bilinemediği,mimiklerinin görülemediği halde bile hatibin birilerinin yada bir takım zihniyetlerin düşünce artraksiyonlarıyla konuşturulduğu gerçeğidir.

Adına da empati derler bu yöntemin. Bir dönemin algılarıyla, araçlarıyla,duyularıyla harmanlanmış, o dönemin araçları ve argümanlarıyla yaşama anlam katmış bir kitabı bugüne sunmaya çalışma çabası muhammed ve arkadaşlarının çekmiş olduğu pozun içerinde yer alma bedavacılığıdır.

Kitaba tapılmaz dostum kitabı oluşturan ilkelere,kitabın oluşmasına imkan sağlayan evrensel yasaya,yasayı var edene kulak verilir. Ne zaman bir tapınılacak bir yer bir mabet bir mercii bulursa insan oracıkta yaşamını dondurmuş,düşünce ve tefekkür melekelerini dumura uğratmış hemen yanıbaşında kendisine şak şakçılık yapan putlar, peydahlamış olur. Durduğunuz yerde hasmınızın hedefi olursunuz ve TAM 12 den kurşunu yersiniz :)

esenlik dilerim

 

Yukarı dön Göster KaraMizah's Profil Diğer Mesajlarını Ara: KaraMizah
 
UlulEbsar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 mayis 2010
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 352
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulEbsar

sevgili kardeşim Karamizah,
Dağlarıda duruyor zannederler ama kuran onların "yürüdüğünü" haber veriyor.Bunu söyleyen Kitab mı ölü?
Nitekim Dünya üzerinde ki plakalar hareket halinde.
Herşey hareket halinde ama bazı aklı evvel "CİN"ler duruyor zannediyorlar.Tabiat kışın ÖLÜ gibi görünüyor ama Bahar gelince herşey nasılda canlanıyor.Ama Kış uykusunda ki bir Ayı bunu nereden bilecek?Ona uyuması VAHYEdiliyor.Birde vakti gelince uyanması...
Kuran terimlerini kullanırken ,sıradan kelimeler gibi gördüğün için bu haldesin.
Şimdi yine o şişman,Obez egona dokundum...
ne var halimde?diyorsun...Sen bizi "Kurana tapanlar" olarak gördüğünden,bizler büyük ihtimalle senin gözünde mağara adamları hükmündeyiz.
Birde "yaradanın mimikleri" hikayeniz var...
Mimikleri olanın Yüzüde var olmalı değil mi? Jestleri olanın bir bedeni olmalı...
Ben gerçekten de kanatları mı indirdim ve seni dinliyorum kardeşim.
Anlat bu cahil UlulEbsara Rabbinin Mimiklerini.
Yalnız yine yukarıda ki gibi bol gülücüklü olmasın lütfen.
esenlikler.




__________________
Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Yukarı dön Göster UlulEbsar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulEbsar
 
hanif_42
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 18 kasim 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 100
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hanif_42

KaraMizah Yazdı:
Yazınızın hemen giriş kısmında şu ifadeleriniz var: Kur an bir gözlem sonucu değildir...Adı anılan yada anılmayan anılmayan hiç bir nebi gözlem sonucu kitap yazmamıştır...Kendilerinden değildir kendileride içinde olmalarına rağmen...�

 

Sizin bu yorumunuza katılabilmek mümkün değil tabii ki. Çünkü yaşam gözleme dayanır. İnsan görür,inceler,tahlil eder,gördükleri hususunda akli çıkarsamalarda bulunmak için çaba sarf eder.


Allah, gece ile gündüzü evirip çevirir. Gerçekten bunda basiret sahipleri için birer ibret vardır. (NUR-44)

 

Geceyle gündüze yer değiştiren Allah'tır; ve bunda da görmesini bilenler için, şüphesiz, (çıkarılacak) bir ders vardır! (NUR-44)

 

Şimdi Rabbinizden size (bu ilahi kelam yoluyla) anlama ve kavrama araçları verilmiştir. O halde, kim görmek isterse kendi lehine, ve kim de körlüğü tercih ederse kendi aleyhine davranmış olur. Ve (kalbi katılaşmış olanlara de ki): "Ben sizin bekçiniz değilim!" (ENAM-104)

 

Gerçek şu ki size Rabbinizden basiretler gelmiştir. Kim basiretle-görürse kendi lehine, kim de kör olursa (görmek istemezse) kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde gözetleyici değilim. (ENAM-104)

 

Ve yine onların aralarında sana bakıyormuş gibi yapanlar var; ama, eğer göremiyorlarsa, sen hiç körlere doğru yolu gösterebilir misin? (YUNUS-43)

 

De ki: "Budur benim yolum: akla uygun, bilinç ve duyarlıkla donanmış bir kavrayışa dayanarak (hepinizi) Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar (aynı çağrıyı yapıyoruz)". Ve (yine de ki:) "Allah kudret ve azametiyle her türlü eksikliğin üstündedir, ötesindedir. Ve ben O'ndan başka varlıklara tanrılık yakıştıran kimselerden değilim!" (YUSUF-108)

 

Kör olanla (basiretle) gören bir değildir; (FATIR-19)

 

Doğrusu insan kendine karşı bir basîrettir (KIYAMET-14)

 

Gözlemsiz bir hayat gözlemlenen bir başka hayatı taklit eder. Taklit edilen bir hayat tetkik edilebilen bir hayata dönüşmedikçe anlamsızdır. Evet dediğin gibi hiçbir adı zikredilmiş yada zikredilmemiş nebi kitap yazmamıştır.


    Sevgili karamizah yazılanları dikkatle okumadığınızın altını çizmek isterim.Kur an I Kerim gözlem sonucu oluşturulmuş yada yazılmış bir metin değil.İfadem bariz bu.Sizin bu ifadeleri yansıtmanız ise tefekkürün altını çizen ayetleri alıntılayarak benim tefekkürsel alanı dışladığımı ve dahada ileri giderek sarfettiğim cümleyi dahada çarpıtarak kendilerine nebe vahyedilen nebilere hiç bir şeyin vahyedilmediği argümanını yaftalamışsınız...Sizi adalete davet ederim.


KaraMizah Yazdı:
Vahy gökten gelen tılsımlı sözler dizisi olarak telakki edildiğinde eksiksiz, mükemmel bir biçimde var edilmiş olan evren de hangi eksikliği gidermek amacını taşır ki? Yada Aşkın Olan bir takım fısıltılarla neyi düzeltmeyi murad etmiştir acaba? Kendi kendine sormanı sorgulamanı rica ediyorum, birisi gelse ve dese ki; �bana vahy olunuyor ve bana bir takım sesler sizlerin görmediği işitmediği biçimde geliyor�  dese sen ne dersin bu şahıs için? Diyeceğin çok kısa ve net ,yalancı, sahtekar, şair vs. J  Bir insanın elçi olması, kendisine vahy edildiğini toplum nazarında Yaratıcı Rab, yarattığı kainatı ve içinde bizlerin yer aldığı bu dünyayı başıboş bırakmış ve arşa yönelmiş tahtına kurulmuş bir Rab midir?:) Yoksa var ettiği evreni her an rasad eden ve evren ile birlikte yarattıklarıyla birlikte olan bir güç müdür?


    Kur an ile Allah ne murat etmiş olabilir? Herhalde içindeki müeyyideler nusuklar salih ameller vs hernevarsa sizi bağlayıcı değil.Kısadan hareketle Kur an la net ifade edilen Dini Allah a has kılabilmek için gönderildiğini beyan ediyor ve bunu emin yoldan (tek bir yoldur) yapabileceğin bilgiyi barındırmaı olabilir mi? Allah rahmetini bu vesileyle gösteriyormudur ne dersin?

    Bu ne yaman çelişkidir Yaratıcıyı hem yarattıklarını başıboş bırakmadığını iddia etmek hemde Nasıl yaşanılacağının altını çizen bilgileri O ndan koparıp seküler materyalist bir anlayışa itham etmek?


KaraMizah Yazdı:
Vahy, yaşanılan hayata müdahale etmiştir, bu müdahale de elçilerin metod ve yöntemleri, projeleri vardır. Hiçbir söz kendini doğrulatmadıkça, akli sorgulamadan geçirilip te benimsenmedikçe hayata müdahalesi söz konusu olamaz. Birisi çıkacak ve Allah bunları vahy ediyor hayatınızı bu şekilde yaşayacaksınız demekle bir hayat yaşanmaz. Ancak yaşanılan hayatta ki kaosu, zulmü fesadı,haksızlığı,adaletsizliği ortadan kaldırıcı, adaleti, doğruluğu, iyiliği tahsis edici yol,yöntem,kural,yasa,müeyyide,projeler vs. ile gelen birisi ile bir hayat yaşanası kılınabilir.


     Ben ne Kur an hakkında Nede Kur an ı tartışırım.Allah ın meydan okuması gayet açıktır...Aksi iddiada olanlar belgelerini getirirler bunlar konuşulur.Yuvarlak üstü kapalı muğlak müphem cümle kurulup bunun üzerinden muhakeme kurulmaz kurulamaz..İşin ciddi boyutu, bu tavırda olan ve bunda ısrarcı olan kim olursa olsun çok ağır bir biçimde eleştirir ve yalancısından tut fıskına değin ne varsa somut şekilde ortaya koyarım..Varsa metin olarak elinizde bir belge getirirsizini konuşuruz gerisi üzerinden ahkam kesilmez.Yok insada var olan bilgiden evrendeki ayetlerden vs konuşmaya başladığınız an altından kalkamayacağınız reddemiyeceğiniz örneklendirmelerle gelirim ki bunu yazmama mani olabilecek bir kişide olamaz...Siz hiç güneşin kendi ekseni etrafından dönmesinden hareketle bir nikah akdi  ortaya koyabilirmisiniz.Hayır. O zaman neden bu iddiadasınız? Güneşin kendisi bir ayettir kendi ekseni etrafındada dönmesi Allah tarafından kendisine vahyedilmiştir...Problem ne o zaman?
  
KaraMizah Yazdı:
Şimdi de diyeceksin ki; �zaten ben de bu yol,yöntem,metot,emir ve yasaklamaları bildiren Allah�tır dediğini duyuyorum J  Dost Hanif,  Benim algıladığım ve anladığım Aşkın olan, insanı yaratılışında gereken bilgilerle donatmıştır. Yarattığı varlıkta eksik olan yerleri görüp te bu eksiklikleri de elçilere yaptığı bir takım söylemlerle kapatan bir Rab anlayışını asla kabul edilemez. Dolayısıyla, aşkın olanın ilminden ilimlenen insanın yaşadığı hayata dair üreteceği projeler, yol, yöntem ve metodlar  da el-ilah kaynaklı olacaktır. Çünkü Allah adaleti, iyiliği,doğruluğu emreder. insan da yaşadığı hayatta yaptığı,ortaya koyduğu güzellikler, kalıcı projeler,değerler ile anılır. İnsan yaşadığı ortamı esenlik yurdu haline getirebilecek bir meziyettedir. İnsanın iyiliği,güzelliği,adaleti, ihdas ettiği toplumlarda huzur, mutluluk,adaletten bahsedilebilir. İnsanın özünde olana kulak vermesi,vicdanının sesini dinleyebilmesi yaşanılır bir hayat için elzemdir. Hülasa insan Ali Şeriati� ninde ifade ettiği üzere 4 zindanından sıyrılarak yeni bir dünya düzeni için çabalamalıdır.


   Yukarıda buraya yönelik kısmi bir cevap vermiştim. Aşkın olanın ilminden ilimlenen!!! Kim bunlar. Nebiler olmadığını iddia ediyorsunuz ki kitabları rteddiniz buna binaendir.O zaman kimdirler. Kur an ı bir kenara alalım yaptığınız herhangi bir eylemin iyi yada kötü bağlamında değerlendirecek elinizde herhangi bir belgeniz olmadığı halde bu ifadeyi neye istinaden kullanmaktasınız....Hayır sizin ciddi bir probleminiz var ve siz yalan yazıyorsunuz...Hayır değil diyorsanız belgenizi getirin.

KaraMizah Yazdı:
Kelimeler değişir ancak O�nun ketebesi değişmez. O�nun sistemi belirlenmiş bir kurala göre işler. İnsan işleyen sisteme uygun projeler üretir.İşleyen sistemin çarkında yapıcı bir rol üstlenirse insan tevhid (tek ve homojen vasat ) toplum modelini inşa eder. Aksi durumda sistemin çarklarına müdahale ederse şirk (kompleks,karmaşık,heterojen) toplum modelini ihdas etmiş olur.

Akan suyun akışını engellerseniz sistemin işleyişine karşı durmuşsunuz demektir. Oyun çağında ki bebenin oyun oynamasını engellerseniz işleyişe müdahele etmişsiniz demektir.İşleyen düzene müdahale eden müşrik yapılan eylem de şirk olarak tarif edilmiştir Muhammedin diliyle.

 

Kelimeler Nuh�ta farklıydı,Şuayb da farklıydı, Yusufta farklıydı Zekerriya da farklıydı,İbrahim de ,Musa da İsa da farklı farklıydı lakin işleyen sistemin dili hep aynıydı. Her elçi,nebi,rasül kendi gözlemlediği,şahit olduğu hayatın penceresinden bakıpta gördüklerini yaşadığı hayatı yaşanılır kılmak adına kelimeleştirdi.


   Bunun konuşulabilecek bir tarafı yok sevgili karamizah.Aynı nakarat

 

KaraMizah Yazdı:
Kur�anın Allah kelamı olduğuna dair hiçbir deliliniz yok olduğu halde sırf size sizden önceki kuşaklardan,atalarınızdan gelen bir kabulden yola çıkarak benimsediğiniz bir doğruyu hem kendi benliğinize hem de çevrenize dayatıyorsunuz J  Oysa ki statükocu bir anlayış ile bir hayat dizayn edilmez. Sizler despot musunuz,sizler yaşadığınız çağın diktatörleri misiniz ki bir hayatı sorgusuz sualsiz kabule zorlayıcı bir yöntem izliyorsunuz.? Kusura bakmayın ama sizler Aşkın olana ve Onun yasasına boyun eğiyor felan değilsiniz sizler size dayatılan,Allah�tan gelen sözler diye sunulan kitaba boyun eğer haldesiniz. Oysa ki Kur�an hayattan beslenmiştir ve hayatın müteşabihidir. Hayat sabit değişmez kazıklardan muhkemlerden oluşmuştur. İnsan muhkemlerden yola çıkarak müteşabihe varır.


      Kur an Allah tan gelme bir kitab olduğu halde ve bunun gerçek olduğuna dair bir çok belge bulunmasına rağmen sizin ondan şüphe etmenizin gayesi nedir?

      Sorgulamadan bahsediyorsunuz...Bakın kelimeleri düzgün seçip doğru kullanalım..Sorgulama soru sorularak yapılan bir eylemdir...Yargılama ise itham edilerek yapılan bir eylemdir.Sizin ki hangisine uyuyor bir bakın sonra sorgulamadan bahsetmeye başlayın...


      Komik olan nedir biliyormsunuz. Sizin kitaba iman etmediğiniz halde kitaptan faydalanmak isteme arzunuz..Siz şunu yapamıyorsunuz.Allah infakı önerecek siz bunu yapamayacaksınız...Allah zinadan nehyedecek oysa o fuhuş sizin hoşunuza gidecektir...İnsanın yapısında olan yasalar mı? Takva var evet.Aynı zamanda fucurda? Kur an hayattan beslenmişmidir.Bu şahitliğiniz size sorulacak sizi buna temin edebilirim.


     Geride kalanla ilgili arkadaşımızın iddiada olduğu şey bizatihi deist anlayıştır.Kur an dan koparlımış ve bunun yerine kendi yaklaşımlarından hareketle (kollektif olarak) hayata dair yeni yasalar yasamalar oluşturulmalı sonucunda da yeryüzü krallığını ilam etmeliyiz...İlah nedir?

Sanırım kendi uluhiyetinizi iddia etmektesiniz.Kur an cası budur.


    Not: Gayb boşluk değil bilinmeyendir.

Selam ile




__________________
Tek bir doğru duruş noktası vardır bölünemeyen.
Yukarı dön Göster hanif_42's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hanif_42
 
el_turki
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 15 mayis 2008
Gönderilenler: 425
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı el_turki

KaraMizah Yazdı:Kur�anın Allah kelamı olduğuna dair hiçbir deliliniz yok olduğu halde sırf size sizden önceki kuşaklardan,atalarınızdan gelen bir kabulden yola çıkarak benimsediğiniz bir doğruyu hem kendi benliğinize hem de çevrenize dayatıyorsunuz J Oysa ki statükocu bir anlayış ile bir hayat dizayn edilmez. Sizler despot musunuz,sizler yaşadığınız çağın diktatörleri misiniz ki bir hayatı sorgusuz sualsiz kabule zorlayıcı bir yöntem izliyorsunuz.? Kusura bakmayın ama sizler Aşkın olana ve Onun yasasına boyun eğiyor felan değilsiniz sizler size dayatılan,Allah�tan gelen sözler diye sunulan kitaba boyun eğer haldesiniz. Oysa ki Kur�an hayattan beslenmiştir ve hayatın müteşabihidir. Hayat sabit değişmez kazıklardan muhkemlerden oluşmuştur. İnsan muhkemlerden yola çıkarak müteşabihe varır...."



iman delil aramaz.
"“O müttakîler (takvâ sahipleri) ki, gayba iman ederler, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler.” (2/Bakara, 3)
""Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah'a ve Rasûlü'ne iman ettikten sonra şüpheye sapmayıp, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad ederler. İşte onlar, imanlarında sâdık (doğru) olanların ta kendileridir." (49/Hucurât, 15)

delil arayanlar:
""Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız." (2/Bakara, 55).

“Mûsâ, kavmine: ‘Allah bir bakara/sığır kesmenizi emrediyor’ demişti de: ‘Bizimle alay mı ediyorsun?’ dediler. ‘Câhillerden olmaktan Allah'a sığınırım’ dedi.

‘Rabbine duâ et, bize o sığırı açıklasın’ dediler. Allah diyor ki, o, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arası bir inek. Size emredileni hemen yapın’ dedi.

Tekrar, ‘Rabbine duâ et, bize onun rengini anlatsın’ dediler. ‘O diyor ki, sarı renkli, parlak tüylü bir inekti, bakanlara sevinç ve sürûr verir’ dedi.

‘Yâ Mûsâ! Rabbine duâ et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın; zira o, bizce karıştı (başka ineklere benzer oldu). Biz inşâallah emredileni yapmaya yol buluruz’ dediler.

Dedi ki: ‘Allah şöyle diyor: ‘O, henüz boyunduruk altına alınmayan, toprak sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir. Bunun üzerine, ‘işte şimdi gerçeği anlattın’ dediler. Hemen ineği (güç belâ bulup) kestiler; amma az kalsın kesmeyeceklerdi.

(İnek kesildikten sonra Allah buyurdu:) ‘Hani sizden biriniz bir adam öldürtümüştü de onun katili hakkında birbirinizle atışmıştınız. Halbuki Allah gizlemekte olduğunuzu ortaya koyacaktır.

Haydi şimdi (öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun’ dedik. Böylece Allah ölüleri diriltir, size âyetlerini (Peygamberine verdiği mûcizelerini) gösterir. Umulur ki, düşünür de gerçeği anlarsınız.” (2/Bakara, 67-73)

kur'an ın ALLAH kelamı olduğuna delil...yaşadığın zamanın kendisi...yeryüzünde yahudiler ve sonrada nasralar geldi.kur'an ı düşman belledi.aldılar okudular.yıllarca tedkik ettiler.sırf bir açık bulup dalga geçip küçük düşürmek için.1400 yıldan beri devam eden bu inceleme sonucu ne oldu?hepsi kur'an karşısında susdu.binlerce ilim adamı 1400 sene önce gelmiş bir kitabın içinde yazan ilimle ilgili ayetleri incelediler ne oldu?hangi ayeti boşa çıkardılar.?kur'anın ALLAH kelamı olduğuna zamanın kendisinden daha başka delil arama.bir tek ayetini boşa çıkar.?

sen delil olarak ne bekliyordun?melekler mi getirmeliydi?sende o ana bizzat şahidlik mi etmeliydin?ALLAH sizin gibilere hangi delil gönderseydi;sizde aynen musa nın kavminin musa resule karşı yaptığını yapacakdınız.amac iman edmekse ALLAH emrettiği anda boyun bükersin.rengini,yaşını,nasılını sorgulamazsın.eğer iş oraya geliyorsa birşeyler kaybediyorsun demekdir.AKLETMEK ile sorgulamak arasında fark vardır.


"İbrâhim Rabbine: 'Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster' demişti. Rabbi ona: 'Yoksa inanmadın mı?' diye sordu. İbrâhim: 'Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için(görmek istedim).' dedi. Bunun üzerine Allah: 'Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir; üstün gelen, her şeyi yerli yerince, hikmetle yapandır' buyurdu." (2/Bakara, 260)

ALLAH ibrahim aleyhisselama "yoksa inanmadın mı?"diyor.aferin demiyor.işte böyle sorgulaman gerekir demiyor.ama o inandım diyor...

şimdi siz ne diyorsunuz?önce sorgulayım...bakayım aklım kabul ederse inanırım.sorgulamadan ve aklıma kabul ettirmeden kabul etmem...işte sonunuz yahudiler gibi olacak.ufacıcık aklınız kainatı alamayacak.ve çökecek.sizler nefsinize zulmediyorsunuz.ALLAH kaldıramayacağımız yükü bize yüklemezken.sizler kaldıramayacağınız şeyleri aklınıza yüklüyorsunuz.okadar akıllı değilsiniz beyefendiler.ilmin ALLAH ın olduğunu hatırlayın.ondan dilediğine dilediği kadar vereceğini hatırlayın.ilimle sapıtanları hatırlayın.hidayetin ALLAH dan olduğunu hatırlayın.




__________________
De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
Yukarı dön Göster el_turki's Profil Diğer Mesajlarını Ara: el_turki
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

HÜSEYİN-1975 Yazdı:
Sevgili Dermanbeg
İsteseniz de istemesenizde heran Allah a secdedesiniz zaten::))
Bu da 3. uçurumunuz.
Sadece göstermek istiyorum sizi size. Başka maksadım yok dost Dermanbeg.

Selametle

dost hüseyin

ben iki uçurumdan da döndüğümü düşünüyorum..3.uçurum bizden uzak olsun :)

benim inkar ettiğimi zannediyor ve bana davet yapıyorsun aklınca..

kusura bakma yazdığımı anlamamışsın..şöyle diyeyim:

allah ın insandan istediği son tahlilde kendisine bile kul/köle olunmaması mantığı sana neden ters geliyor? sen allah ın avukatımısın?

allah a secde ediyorum tüm secde ettiklerimden (allah dahil) kurtulmak için..

ben çocuklarıma şöyle öğütledim: evlatlarım! kimsenin elini öpmeyin...benim de..!

önceki ile beraber verdiğim iki örnekte aynen bunun gibidir..umarım bu sefer anlatabilmişimdir...

selam ve muhabbetler can huseyne..yar huseyne,dost huseyne..

 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
HÜSEYİN-1975
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 01 haziran 2010
Gönderilenler: 197
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HÜSEYİN-1975


Dost Dermanbeg

Herkesin imanıda inkarıda kendinedir. Ben insanların gönlünü ve özünü bilemediğimden insanları şu inkarcı bu iman eden diye yaftalamaktan uzak dururum. Rabbim böyle öğretti. Size davet değildi amacım. Amacımın kendinizi görmenizi sağlamak olduğunu yazmıştım.

Herşey zaten Allah ın. Heryerde ve herşeyde o varken, yok gözüken sadece o varken, herşey onun iken, herşey ona muhtaç iken, O hiçbirşeye muhtaç değilkenin anlamı heran Allah a secdedesiniz zaten dir.

Allah ın avukata ihtiyacı yoktur. Avukata veya şahide ihtiyacı olan biz insanlardır. Allah en adaletli yargıç iken bence insan için avukata veya şahide de gerek yoktur. Şahid olarak elbetteki o yeter.

Allah a secde ediyorum diğer tüm secde ettiklerimden yada edeceklerimden kurtulmak için. Bu da benim sözüm olsun. Sizin cümlenizle aradaki farkı yakalamanız benim imanımla sizinki arasındaki farkı belki gösteriri size. Çünkü allah a secde ediyorum tüm secde ettiklerimden (allah dahil) kurtulmak için.. ifadenizi üzgünüm ama hala anlayamadım.

Uçurumlar dostum evet uçurumlar. İbrahim bu uçurumların hepsinden geçti yıkılmadan yanmadan. Bu yolu yol edinebilirsiniz ancak tehlikelerle dolu olduğunu ifade etmek istedim. Uçurumlar buradaki tehlikelerin mecazı. Egonuz, alt benliğiniz dostum sizi biran bile yalnız bırakmazken, size hep ben hep ben diye fısıldarken bu kadar uçurumu göze almak bana uygun değil.

Bakın tüm dinlerin özü şudur: Allah gibi olmak. Nasıl Allah gibi olunur, ne yaparak onun gibi olabiliriz sorusunun yanıtı ise Kurandadır. Tüm demek istediğim bir dosta bundan ibarettir.

Selam ve muhabbetlerim can,yar,dost Dermanbeg e...


__________________
Ancak bir cehennem öğretebilir insana
Kırık ayaklarla cennete girilemeyeceğini...
Yukarı dön Göster HÜSEYİN-1975's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HÜSEYİN-1975
 

<< Önceki Sayfa 37 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats