Yazanlarda |
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
myerlik Yazdı:
Arkadaşlar, iki konuda sorum var, cevaplarsanız sevinirim:1. Oruç kaç gündür, 2. Ramazan Kur'anı Kerim'in ilk defa indirildiği aysa ve ramazan ayı ay takvimi sebebiyle yılın her ayına denk geliyorsa, "Kur'anı Kerim yılın her ayında ilk defa mı indirilmiştir?".
İlgilenirseniz, sevinirim.
|
|
|
Merhaba myerlik kardeşim.
1.Oruç kaç gündür? İki elin parmaklarıyla sayılabilen gün. Kanıt, Bakara 184: Eyyâmen ma'dûdât. MA'DÛDÂT iki elin parmaklarıyla sayılabilen demek. İki elde 10 parmak olduğuna göre oruç 10 gündür.
Her inanır kendi durumuna göre ya 3 gün tutar, ya 4, ya 5, ya 6..., ya da 10. Konu ibadetle ilgilidir. İBADET ise kul ile Rabbi arasında olup kişiseldir. O halde herkes kararını kendisi verir.
Ben fetvacılara bel bağlamam. Çünkü o fetvacılar aslında tıpkı şeytan gibi cehennemlik olabilir, Allah bilir. Şeytanın fetvası kedisinin olsun.
Ancak, "eyyâmen ma'dûdat"ın sibakındaki şu ifadeden ne anlamam gerektiğini bilemiyorum: Hanginiz hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günlerin sayımınca başka günler - Fe men kâne minkum marîden ev alâ seferin fe ıddetun min eyyâmin uhar (2:184).
Benim bildiğim, EYYÂM en az 3'tür. Buna göre oruç en az 3 gün mü dür? Arapça bilen bir kardeşimiz açıklarsa minnet duyarım.
*
2. Ramazan Kur'anı Kerim'in ilk defa indirildiği aysa ve ramazan ayı ay takvimi sebebiyle yılın her ayına denk geliyorsa, "Kur'anı Kerim yılın her ayında ilk defa mı indirilmiştir?"
Sorunuz "Kur'an ilk defa ramazan ayında indirildi" iddiasının saçmalığını ortaya koyuyor. Akıllıca bir soru. Sizi kutluyorum. Ama Allah'a ait değil bu iddia. Yani Allah hiçbir ayette "Kuran ilk kez ramazan ayında indirildi" demiyor.
Allah "Kuran sıcak dolunayda indirildi" diyor - şehru ramazân (2:185). ŞEHR 29 gün 44 dakika 3 saniye süren AY değildir; "dolunay"dır. RAMAZÂN ise sıcak anlamına geliyor (Elmalılı). Şehru ramazân: sıcak dolunay.
Bu yıl 24 temmuzda doğan o dolunayın "sıcak dolunay" adını almasının nedeni sıcak yaz aylarının habercisi olması ve o döneme ait "avlanma yasağı"nı başlatmasıdır (5:2, 5:95).
Avlanma yasağının ve "yasak dolunaylar"ın* yıl içindeki yerleri sabittir.
*
Kuran işte o "sıcak gece = şehru ramazân = kadir gecesi"nde indirildi. Ama "Kuran"dan kasıt bütün Kuran değil yalnızca "1 sûre"dir (Tevbe 64, 86, 124, 127). Bu ayetlere bakarsanız anılan sûrenin konusunu ve işlevini de görürsünüz, Allah isterse.
Lütfen aklımızı işletelim. Allah belli bir gece (97:1) deyip dururken ve o gecede indirilenin ne olduğunu o (97:1) = 1 sûre (9:64...) = Kuran (2:185) diye açıklayıp dururken Allah'ı anlamazdan gelmenin, O'nun sözlerini karma karışık hale getirmenin lüzumu var mı?
Sevgi ile,
Hasan Akçay
___________________________________
* Yasak dolunaylar = haram aylar = eşhurul hurum (9:5).
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
eocoban Yeni Uye
Katılma Tarihi: 14 eylul 2010 Gönderilenler: 1
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Arkadaşlar,
Yıllardır bu siteyi takip ederim , üyeliğim silinmiş.
Öncelikle herkese merhaba diyorum.
Yazıları okudum. Internette farklı farklı insanların oruç
hakkındaki görüşlerini okudum. Arapça bilmediğim için ve
konu hakkında yeterli bilgiye sahip olamadığımdan yorum
yapmaktan kaçındım. Maalesef KURANDAKi ORUC'U tam olarak
kavrayamadım. Aklım çok karıştı.
Belki benim gibi aklı karışmış olan kardeşlerimizde
vardır . Hepimize yardım etmiş olursunuz.
ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLİYORUM. SORULARIM SAÇMA GELEBİLİR.
AMA TAM ANLAMAK İÇİN SORUYORUM
1)SAVM KELİMESİNİN SÖZLÜK ANLAMI TAM OLARAK NEDİR ?
2) HANGİ AY GELİNCE ORUÇ TUTMAK LAZIM?
3)TAM OLARAK YEMEMEK - İÇMEMEK - CİNSEL İLİŞKİDE
BULUNMAMAK MI? KONUŞMAMAK DA DAHİL Mİ ?
.
Tekrardan özür dileyerek soruyorum .
Saygılarımla
|
Yukarı dön |
|
|
isimsiz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 haziran 2010 Gönderilenler: 137
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba eocoban,
Şu linklerde yazılanları da okursan, sitede oruç ile ilgili yazılan hemen hemen her şeyi okumuş olursun. Böylece bizler de kendimizi tekrar etmemiş oluruz. Umarım faydalı olur.
http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=2139&KW
http://www.hanifdostlar.net/forum_posts.asp?TID=6481&KW
Selam
|
Yukarı dön |
|
|
medeni0002 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 15 kasim 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 936
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Esselamü Aleyküm. Evet kıymetli yorumcu arkadaşlar,salatı yeterince
öğrendik sanıyorum.Hanif kardeşlerimin sitelerinden birinde haccı
tartışmak,topluma getirilen yasaları ve kuralları tartışmak diye
okumuştum ve aklıma yatmıştı.zekatı da az çok anlıyorum mantığımada
uygun buluyorum çünkü fakirlere yardım etmek güzel bir şey,burada bilgi
olarak en çok ihtiyaç duyduğum şeylerden biri oruç meselesi oluyor,bu
konuda yorumcu arkadaşlar akla uygun izahlar getirirse memnun
olurum.mesela şu sorularıma cevap bekliyorum. 1-Kur'anda orucun amacı belirtilmiş midir? 2-Orucun
amacı fakirlerin halini düşündürmekse bunun farkında olarak fakirlere
yardım eden insanların da oruç tutması gerekiyor mu?.Gerekiyorsa niye
gerekiyor?. 3-Şayet orucun bir amacı nefsi terbiye etmekse,haramlardan sakınan insanların oruç tutmasına gerek var mı?Varsa niye var? 4-Oruç
tutan insanların tutmayanları dinsizlik veya saygısızlık yapıyorlar
gibi görmelerine,onlara kinli bir tavırla yan bakmalarına hatta zaman
zaman onları dövüp sövmelerine sebep olduğu için bu tür bir aç kalmanın
toplumun birliğine ve kardeşliğine de zarar verdiğini düşündürmüyor mu? 5-insanlar
ramazanda aç kaldıkları için haliyle iş gücü de düşüyor,çoğu insan
zaten öğleye kadar ancak çalışabiliyor bu durumda ülkenin iktisadi
durumuna zarar verilmiş olmuyor mu? 6-Zaten çok zengin olmayan ve aç olan bir arap toplumunu Allah niye aç bırakmaya çalışmış olabilir ki? 7-Allah,bir
topluma zarar verebilecek şeyleri emretmeyeceğine göre bütün bunlar
muvacehesinde aynen salat kelimesinin çarpıtıldığı gibi
oruç(svm)kelimesi de çarpıtılmış ve amacından uzaklaştırılmış olamaz
mı?. Bunun için yorumcu arkadaşların aydınlatıcı cevaplarını bekliyorum.Selamlar,Sevgiler.
__________________ medeniyet
|
Yukarı dön |
|
|
ramadalim Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 06 mart 2006 Yer: Turks and Caicos Islands Gönderilenler: 12
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
esselamun aleyküm ve rahmetullahu ve berekatu... sevgili Alperen kardeşim, senle ters düşen... ya ayrılmış, ya yasaklı olmuş, yada ne bileyim küsmüş işte... BEN KURAN DIŞINI KESİNLİKLE AYAKLARIM ALTINA ALMIŞ, ÇİĞNEMİŞ ve artık duymak dahi istemeyen reddetmiş HİSSEDİYORUM KENDİMİ... Kuran insanların yaşantılarındaki referanslara kesinlikle karışmamış ki..."0" noktasından başlayan santimede, inchede, endazeyede... adına sen ne dersen de... Kuran miladi takvime, hicri takvime, rumi takvime, musevilerin takvimine, aborjinlerin takvimine karışmaz ki! BENCE KURAN I KERİM zaman dışında yaratanımız tarafından yazıldı, kürsüyü semavatta mevcuttu ve dünyaya sevgili peygamberimiz tarafından geçişi sağlandı... içerisinde dediği gibi yaratanımızın; insanın üzerinde olması, ipine sımsıkı sarılmamızı emrettiği din-yol tamamlandı. yani Adem ile başlayan insan soyuna yaratanın yol gösterici olarak vereceği rehber artık kendi ifadesiyle "ben koruyorum, bundan sonra gelmeyecek, tamamlandı ve içerisinde her şey çok açık aleni ve bilinecek şekilde var yeterki sen - siz aklınızı çalıştırın"... kuran kesinlikle insan yılını-kozmik yılını tastamam 12 ay diyor. ve yaratan o kadar açıkca referans veriyor ki sizin bin yılınız bizim bir günümüzdür diyor...buna itiraz dahi olamaz... yaratan kuran içerisindeki referansında kesinlikle kozmik evrenin durumunu bize referans vermiş. uzayın neresinde olursan ol Mekkeye en dik gelen güneş ışığının zamanı belli 21 Haziran ve Mekkede görülecek bu tarihten sonraki dolunayın tarihi de belli..... hal böyleyken! neden oruçlarımızı civil twighlight bitimi tarifi mevcut Kurana göre açmıyoruzda! asırlardır güneş battıktan 10 dakika sonra okunan ezana göre açıyoruz yanlışına düşeriz... ayet çok açık, gün gecenin içine geçecek, alacaksın eline siyah ve beyaz iplikleri ikisi biribirinden ayırt edilmeyecek ışımada oruca başlıyacan ve açaçaksın (civil twighlight sonu) güneşin 18 derece batmış halinde açacaksın orucunu diyor ayet.... bizse inatla babalarımızdan böyle gördük diyoruz....evet ay takvimi de var ve yılda 12 defa dünya etrafında dönüyor turunu tamamlıyor ama 254 günde... her sene 11 gün geriye gidiyor ama aslolan kainatın tüm düzeni güneş takvimine göre!!!! bunuda sakın ola sorgulamaya dahi kalkma tüm referansları kaybederiz... şehr= mahşer kalabalık yeri - meşhur - en bilinebilecek(diğerlerinden ayırt edilebilecek) - bilinen toplanılan en büyük pazar yeri - bilinen takvim ayı (bence takvim ayı değil dünya uydusu ay gezegenin gözle görülebilinir kozmik durumudur meşhur bilinen şöhretli hali) [hilal konusunda ne kadar fesat çıkabilir bir düşünsene.... dünyadaki konumun nerde olursa olsun hilal konusu değişir ama dolunay konusu kesinlikle değişmez] hem iki günlük oynaksamayı yaratan takmayın kafanıza diyor... oysa hilalde 4 karanlık günden sonra hilalin görüleceği 2 gün - yaratan insanı hiç zor durumda, yanılabileceği durumda bırakır mı? ramadzan kelimesinin dolunay, ayın yuvarlak tepsi hali, hamile kadının karnı gibi bilinen görünen manaları yanında "en sıcak dolunay"...görmezden geldiğin bilmezden geldiğin içine fitne ve fesat sokulmuş gerçek meali bence "en sıcak dolunay halidir"... (kimileri dünyaya en yakın dolunay hali kasım aralık ocak içerisinde değişiyor oysa) buda güneşin Mekkede bir nesnenin gölgesini nerdeyse sildiği 21 Haziranı takip eden ilk dolunay yaratanın tarif ettiği şehri ramazan bilinen meşhur en sıcak ayın dolunay halidir... Haram ayların kesinlikle yıl içinde 11 gün geri gitmiş olmasının manasızlığı apaçık ortada değilmi? oysa hayvanların çiftleşme mevsimini yasaklıyabilir yaratan!!! yoksa neden haram aylarda avlanma desin ki????? kendini uzayda düşün neyi referans alacaksın bence mekkedeki 21 Haziranı takip eden ilk dolunay başlangıç referansın için kusursuz bir çözüm.... öbür türlü ay takvimi.... ayın hilal hali.... 11 gün geri geldi.... babalarımızdan öğrendiğimiz bir dinin referansları bence... Kuran kendisini ve yaratanı devamlı sorgulamamızı emrediyor... peygamberler sorgulamış... mesel verirken apaçık aklımızı çalıştırmamızı sorgulamamızı söyleyen yaratanın, yarattığına biz nasıl fitne ve fesat çıkartıyor deriz... musa ne dedi atın bildiğiniz sihirlerinizi büyülerinizi, asa ne yaptı yuttu hepsini... bizde demeliyizki neden sorgulamaktan kaçınıyorsunuz üzerinde bulunduğunuz dini, yaratan bizi aklın yatmayacağı bir din üzerinde bulundurmaz ki!!! onların uydurduğu din kuralları, kaideleri, bizi anlaşılamaz eksik diye duvarlara astırdıkları kuranın kendisi tarafından yutulmakatadır ve yutulacaktır... yegane gerçek kuranın kendisidir... aklını çalıştırana allah hidayetini veriyor ve anlaşılır kılıyor... bence sende bildiklerini bir daha gözden geçir... elektrik ve elektronikte trouble shooting yaparken hatayı görmek için enerji verilir cihaza, problem görülür, fişten çekilir,çözüm bulunmaya çalışılır, kafa karıştığında tekrardan başa dönülüp enerji verilir... kurandan şaşmayalım onların uydurduklarının kılıfları kuranın içerisinde var deikleri hep havada kalıyor oysa anlaşılır görülür bilinir kuran merkezli izahat beni mest ediyor sakın bu forumun fikirdaşlarını fitne ve fesat diye uzaklaştırma.... abin sayılırım... özür ve gönül almak kuranın öğrettiği ibadetlerindendir.... sevgi saygı hürmetle
|
Yukarı dön |
|
|
MEOC Groupie
Katılma Tarihi: 16 mayis 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 43
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İyi akşamlar ,
Herkes birbirinden güzel açıklamalarda bulunmuş. ama
genede aklım karışmadı değil. O yüzden kendim için ve
aklı karışanlar için kısaca özetlenmesini istiyorum .
Yani,
1) Hangi ayda oruç tutacağız? (haziran , temmuz ?)
2) Oruç , yememek - içmemek- cinsel ilişkide bulunmamak
ve konuşmamak mıdır?
3) Toplam 10 gün müdür?
Yanlış öğrenmek istemiyorum. Sizler gibi pek bilgi
sahibi de değilim. O yüzden tekrar sordum .Şimdiden
teşekkür ederim .
Saygılarımla
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
MEOC Yazdı:
İyi akşamlar ,
Herkes birbirinden güzel açıklamalarda bulunmuş. ama genede aklım karışmadı değil. O yüzden kendim için ve aklı karışanlar için kısaca özetlenmesini istiyorum . Yani,
1) Hangi ayda oruç tutacağız? (haziran , temmuz ?)
2) Oruç , yememek - içmemek- cinsel ilişkide bulunmamak ve konuşmamak mıdır?
3) Toplam 10 gün müdür?
Yanlış öğrenmek istemiyorum. Sizler gibi pek bilgi sahibi de değilim. O yüzden tekrar sordum .Şimdiden teşekkür ederim .
Saygılarımla |
|
|
Merhaba sayın MEOC. Lütfen pencerenizden dışarı bakar mısınız. Gök yüzünde öteki dolunaylardan daha parlak bir dolunay göreceksiniz. Bakara 185'te sözü edilen şehru ramazân işte o.
Atina'da bir sıcak dolunay - şehru ramazân, 22 Haziran 2005 (Anthony Ayiomamitis)
Sorularınızın buna göre cevapları:
1.Bakara 185'te Allah biz inananlara "Hanginiz o dolunaya tanık olursa onu oruçlasın!" buyuruyor - ve men şehide minkum uş-şehre felyesumh. Sıcak dolunay - şehru ramazân.
21 Hazirana denk gelen yaz dönencesinden sonraki o ilk dolunay
geçen yıl
26 Haziranda doğmuştu, oruca 27 Haziran sabahı başlanmalıydı;
Mekke’nin fethedildiği yıl
30 Haziranda doğmuştu, inananlar oruca 1 temmuzda başlamıştır;
bu yıl
15 Temmuzda doğdu, orucun ilk günü: 16 Temmuz.
2.Evet; yememek, içmemek, cinsel ilişkide bulunmamak, kötü konuşmamak.
3.Evet; toplam 10 gün.
Sevgi ile,
Hasan Akçay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
MEOC Groupie
Katılma Tarihi: 16 mayis 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 43
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Hasan Akçay ,
Üşenmeyip cevapladığınız için çok teşekkür ederim.
Tam vaktinde sormuşum :) .
Saygılarımla
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın MEOC.
Bakara 183'de sizden öncekilere de oruç farz kılındı dendiğine göre İşte Kuran Sitesinden alınmış bu orucu da okur musunuz. BİZDEN EVVELKİLERE FARZ KILINAN ORUÇ (Peygamber İşaya'dan)(G.Y.)
GERÇEK ORUÇ
Avaz avaz bağırın, çekinmeyin, sesinizi boru sesi gibi yükseltin;
halkıma başkaldırılarını, Ya‘kûb soyuna günahlarını bildirin. Bana her
gün danışıyor, yollarımı öğrenmekten zevk duyuyorlarmış! Doğru
davranan, Tanrısı'nın buyruğundan ayrılmayan bir ulusmuş gibi...
Benden âdil yargılar diliyor, Bana yaklaşmaktan zevk alıyorlarmış.
Diyorlar ki: “Oruç tuttuğumuzu neden görmüyor, benliğimizi yendiğimizi
neden farketmiyorsun?” Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor,
işçilerinizi eziyorsunuz. Orucunuz kavgayla, çekişmeyle, şiddetli
yumruklaşmayla bitiyor. Bugünkü gibi oruç tutmakla sesinizi yükseklere
duyuramazsınız. İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz? İnsanın benliğini
yenmesi gereken gün böyle mi olmalı? Kamış gibi baş eğip çul ve kül
üzerine mi oturmalı? Siz buna mı oruç, Rabbi hoşnut eden gün
diyorsunuz? Benim istediğim oruç, hakksız yere zincire, boyunduruğa
vurulanları özgür kılmak, tutsakları salıvermek, her türlü boyunduruğu
kırmak değil mi? Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi? Barınaksız
yoksulları evinize alır, çıplak gördüğünüzü giydirir, yakınlarınızdan
yardımınızı esirgemezseniz, ışığınız tan gibi ağaracak, çabucak şifa
bulacaksınız. Doğruluğunuz önünüzden gidecek, Rabbin yüceliği artçınız
olacak. O zaman yardım çağrılarınıza Rabb yanıt verecek, feryat
ettiğinizde, “İşte buradayım” diyecek, eğer boyunduruğa, kaba
işaretler yapmaya, kötücül konuşmalara son verirseniz, açlar uğruna
kendinizi feda eder, yoksulların gereksinimini karşılarsanız, ışığınız
karanlıkta parlayacak, karanlığınız öğlen gibi ışıyacak. Rabb her
zaman size yol gösterecek, kurak topraklarda sizi doyurup
güçlendirecek. İyi sulanmış bahçe gibi, tükenmez su kaynağı gibi
olacaksınız. Halkınız eski yıkıntıları onaracak, geçmiş kuşakların
temelleri üzerine yeni yapılar dikeceksiniz. “Duvardaki gedikleri
onaran, sokakları oturulacak hâle getiren” denecek sizlere. Kutsal
günümde dilediğinizi yapmaz, Şabat Günü'nü çiğnemezseniz, Şabat
Günü'ne “Zevkli”, Rabbin kutsal gününe “Onurlu” derseniz, kendi
yolunuzdan gitmez, keyfinize bakmayıp boş konulara dalmaz, o günü
yüceltirseniz, Rabbden zevk alırsınız. O zaman sizi yeryüzünün yüksek
yerlerine çıkarır, atanız Ya‘kûb'un mirasıyla doyururum. Çünkü bu sözler
Rabbin ağzından çıktı.
Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar
oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir
görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini
almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü
yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanıza oruçlu
görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi
ödüllendirecektir.
Bu arada Yahyâ'nın öğrencileri gelip Îsâ'ya, “Biz ve Ferisiler
oruç tutuyoruz da, senin öğrencilerin niçin tutmuyor?” diye sordular.
Îsâ şöyle karşılık verdi: “Güvey hâlâ aralarındayken, davetliler yas
tutar mı hiç? Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek, onlar
işte o zaman oruç tutacaklar. Hiç kimse eski bir giysiyi çekmemiş bir
kumaş parçasıyla yamamaz. Çünkü konulan yama, giysiden kopar ve yırtık
daha kötü duruma gelir. Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara
doldurmaz. Yoksa tulumlar patlar; hem şarap dökülür, hem de tulumlar
mahvolur. Yeni şarap yeni tulumlara doldurulur, böylece her ikisi de
korunmuş olur.”
Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazı
kişilere Îsâ şu benzetmeyi anlattı: “Biri Ferisi, öbürü vergi
görevlisi iki kişi dua etmek üzere tapınağa çıkmış. Ferisi ayakta
dikilip kendi kendine şöyle dua etmiş: ‘Tanrım, diğer insanlar gibi
soyguncu, hakk yiyici ve zina edici olmadığım için, hatta şu vergi
görevlisi gibi olmadığım için sana şükrederim. Haftada iki gün oruç
tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.’ Vergi görevlisi ise
uzakta durmuş, gözlerini göğe doğru kaldırmak bile istemiyor, ancak
göğsünü döverek, ‘Tanrım, ben günahkâra merhamet et’ diyormuş. Size
şunu söyleyeyim, Ferisi'den çok, bu adam aklanmış olarak evine dönmüş.
Çünkü kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan ise
yüceltilecektir.” Umarım faydalı olur. Saygılarımla Galip Yetkin.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İşaya Peygamberin orucu da Adalet ve Rahmet Sitesinde şöyle açıklanmıştır.
21/9/2008 - C- İŞAYA PEYGAMBER KİTABI DA, ORUCU BİRR OLARAK MI TANIMLADI
Bunu
öğrenmek için İşaya peygamberin kitabının 58. Babında, buna ilişkin
açıklamalar vardır. Bu Babın 1 ila 8. ayetleri arasında bu konu yer
almaktadır. Şöyle ki; “Yüksek sesle çağır. Esirgeme sesini. Boru gibi yükselt ve Yakup evine SUÇLARINI BİLDİR “ “Hâlbuki her gün beni arıyorlar. Ve yollarını bilmekten hoşlanıyorlar. ADALET ETMİŞ ve Allah’ın hükümlerini bırakmamış bir millet gibi, benden doğru hükümler soruyorlar. Allah’a yaklaşmaktan hoşlanıyorlar “ “Niçin oruç tuttukta görmüyorsun, canımızı( nefsimizi) alçalttıkta bilmiyorsun diyorlar” Dualarının
kabul olmama sebebi adalete yeteri kadar önem vermemeleridir. Hakkını
tam ödemeden ve insanların rahat bir geçimli olacak miktarın altında
ücret ödeyip artık değerlere el koydukları için Maun suresinde açıklanan
dua(Salâtın bu anlamına göre namazı anlayan) ile yetinip namazı
“dosdoğru” kıldığını zannedenler, İnsanların kendi işlerini görmeleri
için onları üretim aracı sahibi yapacak sosyal hukuk devletini ihmal
etmişler ki, bol işsiz bulunsun da bizim işyerlerimizde ucuz çalışsınlar
diyor. Yani tam bir feodalist, liberalist ve kapitalist ruhlu insanlar.
Adalet ve rahmetten uzak bir merasimsel din üzerindeler. Şimdi bu hal
üzerinde olan ve başkasının iyiliğini kendisiyle eşit bir düzeyde
tutmayan sözde müminlere selam ona İşaya dualarının kabul olmama
sebebini adaletsiz ve merhametsizliklerine getirerek şöyle cevaplıyor.
Yani Allah’ın vahyedilen bir ayetini onlara okuyor. “İşte siz orucunuz günün de işiniz peşindesiniz(şahsi işlerinizi kovalıyorsunuz, ferdiyetçi bir toplumsunuz) bütün işçilerinizi sıkıştırırsınız.( haklarını kıst üzere ödememelerine rağmen, verimi arttırmak ve çok kâr etmek için) “ Onlar
günlük bildiğimiz orucu da, riyakârlıkla tutuyorlar. Bilinçsiz halk
yığınları onları dindar zannetsin de sömürmeleri, istismarları kolay
olsun diye. Yani Allah ile aldatan riyakârlardanlar. Çünkü hak dinin
içinden Adalet ve Rahmeti çekip aldığınızda geriye riyakârlık kalır.
Bunu da ayet şöyle dile getirir. “İşte siz kavga ve çekişme için ve kötülük yumruğu ile vurmak için oruç tutuyorsunuz (rekabet ve yarışı bırakmadınız, sureti haktan görünmek, göz boyamak için ) bugün öyle oruç tutmuyorsunuz ki, yüksek yere ( Allah katına) sesinizi işittiresiniz.” Şimdi oruç ehli olmuş içinden mülkleşme şehvetini atarak Mesihleşmenin(Oruç ehli olmak) şartlarını da şöyle sıralar ayet. “BENİM SEÇTİĞİM ORUÇ, İNSANIN CANINI ALÇALTACIĞI GÜN (nefsinin kibrini ve hevasını kırmak, Kânit olmak, mütevazı olmak…) böyle mi olur. Saz gibi başını iğmek ve altına çul ve kül sermek mi? Buna mı oruç, Rabbe makbul gün diyorsunuz?” Yaşamınızla
kibirliler gibi(Firavun) bir hayat sürüyorsunuz, sayılı günlerde sanki
kalben tevazu sahibi gibi çullara bürünmek midir tevazu. Bu günler
bitince elinizi sıcak sudan soğuk suya sokmayan, insanları köle gibi
çalıştırıp, altınlarla bezenip villalarda oturuyorsunuz… Bu
eleştirilerden sonra Allah tıpkı Bakara 177. ve ayetteki Oruç tanımını
ve Araf- 157 ayette ki gibi hak dinin sosyo ekonomik amacını ortaya
koyuyor ki, takva ve vera sahipleri dünyevilikten böyle korunurlardı. “KÖTÜLÜK ZİNCİRİNİ AÇMAK, BOYUNDURUK BAĞLARINI ÇÖZMEK, EZİLMİŞ OLANLARI HÜR OLARAK KOYVERMEK (işçi olarak sıkıştırıp çalıştırmak değil, onları iş sahibi yapmak) VE HER BOYUNDURUĞU KIRMAK. BENİM SEÇTİĞİM ORUÇ BU DEĞİL Mİ? “ “KENDİ EKMEĞİNİ (ihtiyaç içinde iken, dolup taşıp meleleşmeden iysar yapmak) AÇ OLANLA PAYLAŞMAK( zengin olup vardan değil, ancak kendine yetecek kadarken bölüp vermek) YURTSUZ DÜŞKÜNLERİ KENDİ EVİNE GETİRMEK ( yolcu ve yolda kalmışlar) VE ÇIPLAĞI GÖRÜNCE ÜSTÜNÜ ÖRTMEK VE KENDİ ETİNDEN OLANDAN (âdemoğlundan insan cinsinden) KAÇINMAMAK DEĞİLMİ? İşte
böyle yap, Adil ve Rahim ol, bak duan nasıl kabul olur diyor Allah.
Yani bunları yapmadan, mescide gelmen ve sinagogda rutin ibadetini
yapmak, camide dua anlamında ki namazı kılmak, kilisede dua edip ayin
yapmak belli günlerde alışılmış sayılı günlerde ki orucu değildir makbul
olan ibadet diyor. Önce Muhsin bir adam ol, başkalarını da kendini
sevdiğin kadar sev, kendin patron, onlar ücretli işçi olur şey midir?
İmanın şartı olarak hani kendin kadar sevecektin? Sen işçi ol da, o
patron olsun bunu sen kabul edebiliyor musun? Böyle sevgimi olur?
Yukarıdakileri Salih amellerin arasına koy ve aksatmadan bir ömür boyu
yap, o zaman mescide gel ve bak gör, diyor.
Yarayı üstten pansuman niteliğindedir senin bu ayda biraz cömertleşmen
diyor aşağıda, yaranın üstten iyi olması geçici tedbir, onun et sürerek
yaranın kapanması ise yapılması gereken köklü değişimdir. Hani Erbakan
hoca “Pansuman tedbir “ der di ya, işte şimdi Müslüman geçinenin yaptığı
iki buçuk zekât, iftar yemeği kömür vererek seçim yatırımları var ya,
işte Allah bunları oruç ehli saymaz. Çünkü bu dalalete sapan eski
ümmetlerin hileli dini amel tavırlarıdır. Herkesin istisnasız ve rahatça
maişetini sağlayacağı iş sahibi yapılması, iş sahibi yapılamayanlara da
iş sahibi yaptıklarınla eşit maişet vermendir asıl Muhsin yönetim. İşte
bu Bakara–219/2 ayetin emri olan artanla herkesin insan gibi infak
emrine uymak. Allah ve şöyle diyor; “O
zaman ışığın tan gibi doğar, yaran çabuk et sürer. Ve senin önünde
kendi salahın yürür. Rabbin izzeti dümdarın olur. O zaman imdada
çağıracaksın ve Rabb cevap verecek. Feryat edeceksin, işte ben buradayım
diyecek.” Ve yine ihsan etmekle ilgili tembihat yapılıyor; “Eğer boyunduruğu ( başkasının emeğini sömürmeyi) parmak uzatmağı ve fesat söylemeyi ortanızdan kaldırırsan ve canın çektiği şeyi aç olana verirsen( İysar yaparsan veya çok arzu ettiğini, öyle eskisini bayatını sıradan olanını değil, iştah kabartanını) ve alçaltılmış canı (hakir görülenleri) doyurursan, (onları kendini besler ve ayakta durur hale getirirsen) o zaman karanlık içinde ışığın doğacak, koyu KARANLIĞIN ÖĞLE VAKTİ GİBİ OLACAK…” Sen
böyle yapınca, o eski harabeler, yani eski muttakilerin yaşam biçimleri
tekrar gündeme gelecek, gerçek mescitler, manastırlar, havralar tam
manası ile orijinal şekline ve işlevine bürünecek. Böylece toplumdan gedikler
(imtiyazlar) kalkacak, insanlar arası ekonomik farklılık ortadan
kalkacak(Bkz. Nahl–71). Nifak kalmayacak ve çukurlar herkesin maişetini
kazanması ile bütün yer çukursuz olacak. Bu infaktır. Tam bir infak
olmayan yerde nifak vardır. O toplum münafıktır. Eğer böyle yaparsan
sana münafık ve ikiyüzlü denmeyecek(Bkz. Maun suresi). Şöyle denecek.
Bab 58 Ayet 12 de şöyle denilir, “Ve senden çıkacak olan eski harabeleri bina edecekler ; çok nesillerin temellerini dikeceksin.,. VE SANA GEDİK KAPATAN MEMLEKETTE OTURULSUN DİYE YOLLARI ESKİ HALİNE KOYAN DENİLECEK “ Kudüsü,
Mekke’yi ve benzeri kurumları ziyaret yeri değil, oraları devamlı
oturulan ve Takva üzere yaşanan yerler haline çevirip, eski sosyo
ekonomik işlevini kazandıracaksın..deniliyor.Kutsal topraklar
uyutmacasından dönüp, kutsal olanın yaşam biçimi ve sistemleşme olduğunu
izhar edeceksin diyor. Din edebiyatında buna “eskilerin iyi işleri” denilir(Bkz.Meâsır) Kanımca
İşaya peygamberden yapılan alıntı ile yeteri kadar bilgi edinilmiştir.
İnsanların fıska karşı meyilleri ve Adaletten, Merhametten
uzaklaştıklarını gördük. Hak din sosyo ekonomi politiğin de nasıl bir
sapma ve tersine çevirmenin oluştuğunu izleyerek gördük.Hele, İşaya’nın
Oruç tanımlaması eşsiz bir değerde ve Kuran hakikati ile bire bir
örtüşmektedir.. Ne yazık ki, İsrail oğullarının yalancı öğütçü
aradıkları gibi, diğer kitap ehli milletler de öyle yapılar. İçinden
gerçek şeraiti( sosyo ekonomi politiği) çıkartılıp, adeta posası kalan
sözde dinler halen yürürlüktedir. Ahdi
Atik külliyatından İşaya ve Yeramya çıkartıldıktan sonra, geriye pek
dişe dokunur şeyler kalmaz. İsterdim ki, İşaya kitabının doyurucu Hakk
din iman ve şeraiti konusunda ciltler dolusu şerh ve yorum yapmayı. Ama
sadece oruç konusunda ki doğru tanımı, onun Birr olarak
tanımlaması her şeyi anlatmaya yeter. Birr’in Hak şeriatın ta kendisi
olduğu. Salih amel ve takvaya dayalı dinin (Hakk dinin) mihenk taşı
olduğu yolundaki doğru beyanı, aklı başında her insan için yeter de
artar bile. Selam
ona İşaya, Allah’a iman ve Allah’tan emin olmanın dışa yansımasını
ister. Bu yansıma ise, onun sözlerinin tutulmasıyla görünür hale gelir.
İman’ın yerleştiğinin göstergesinin dua ve ayin cinssinden yapılan ve
kısaca anma diyebileceğimiz şekli hürmet göstermenin kâfi olmadığını,
Adalet ve rahmeti yaşam biçimi yaparak, onun şeraitinin kişide görünür
hale gelmesini ölçü alır. Doğrusu da budur. Özü sözü bir olanlar ve
ahdine vefalı olanlar da bunlardır(Bkz. Bakara–177). Somut misal
verirsek şöyledir. Bir İnsanın çokça Kiliseye, sinagoga, camiye giderek,
merasim, ayin, dua yapmasını değil, onun güzel ahlakın bütün
unsurlarını yaşamına yansıtmasını ölçü alır. Çünkü Şeriat budur. Allah
güzeldir güzeli sever. Allah güzel ahlaklıdır. Güzel ahlaklıları sever.
Güzel ahlak ise, Birr
kavramında toplanmıştır. İnsanın, Allah Ahlakı ile Ahlaklanmasıdır.
Allah’a hürmette samimiyet ve riyakâr olmamak da budur. Şeriat olarak
Allah bunu göndermiştir. Allah dille övülmeye muhtaç değildir. Çok daha önemli olan, Allah’la övünmektir.
Onun göstergesi de, temeli Adalet ve rahmet olan erdemli işlerdir. Onun
vahyini adalet ve rahmete aykırı yorumlamaktan şiddetle kaçınmaktır
Allah ile övünmek. Buna Salih amel denilir. Bu, insana, önceki hatalı
değerleri ölçü yapıldığında, bir külfet gibi gelse de, yeni ahlak ve
şeriat ölçülerine göre mutluluk olarak algılanmaktadır. Çünkü adalet ve
doğruluğu şiar edinmiş birisi Allah emirlerinin adalet, Rahmet ve
“SELAM” olduğunu idrak edince sevgisi kat kat artar. Bunu selam ona
Davut mezmurlarında gördük. Sevgiye dayalı makbul imanda budur. Allah’a
teslim olup, onun ölçülerine göre yaşamak ve bu Hakk yola teslim olmak
ve onunla mesrur olmak, Allah ve onun emirlerinden mutmain olmaktır. Bu,
imanın en üst düzeyidir. İnsan Allah’tan razı, Allah insandan razı.
İşaya bunu otaya koymakta ve gelenekçilerin, ne imanın da, ne de
amelinde bu hallerin dışa yansımamasından, bu güzel ahlaktan nasipleri
olmayışından, adaletin ta kendisi olan Allah şeriatını umursamamaktan
yakınmaktadır. Yani derdi, riyakârlardan, münafıklardandır. Buna karşı
olan, tabi ki fasıklara da karşıdır. Ama münafıklık Fasıklıktan kötüdür.
Çünkü fasık, insanların eğri yolunu “doğru budur, Hak budur” diyerek
çarpıtmaz. İnsanlar hakkı adaleti aramaya devam ederler. Ama riyakâr ve
münafık, salah budur der. İnsan da bunun Allah yolu olduğunu zanneder.
Oysa onu insan ağzı söylemiş, insan yolu yapmıştır. İşaya
,şirkten ve açık put tapımından çokça bahsetmemesini,o zamanda bunların
azda olsa olmadığına kimse yormasın.Elbette ki vardı.Nefsini İlah yapan
her insan, açık veya gizli
puta tapmaktadır.İşaya ise, gizli putperestler olan kibirliler le
uğraşmaktadır.Tabi ki, bunların fikri alt yapısını yanlış olarak
dolduran sahte peygamberlerle de davamıdır..Çünkü, mülkleşmek ve
biriktirerek infak etmemek, bir gizli putperestliktir.Tamahkarlığın
putperestlik olduğunu Yakup mektuplarında gördük.Nefsini İlahlaştırmak
açısından da bir şirktir.Kendisini aziz yapmak istemektedir. İşaya kitabı, Allah’la övünmek, onunla mutmain olmak ve onun hak şeriatından son derece memnun olarak Allah’a teslim olmayı, SİLM içinde
yaşamayı külfet değil, nimet bilip onunla sevinmeyi çok veciz sözle
ortaya koyarken, şeksiz, şüphesiz, şartsız koşulsuz kendisini Allah’ın
emin ellerine bırakmak anlamına gelen İslam’la sevinmeyi ayetle ortaya
koyar. Böylece Yeru-Silim kavramını da, bizim etimolojik analizle ortaya
koyduğumuz güzellik ve berraklıkla ortaya koyar. Bunu, gerçek oruç
açıklanırken 58. Bab ta geçen 14. ayeti hatırlatarak verelim ki, insicam
devam etsin. Sözümüzü 65. Babın 18. ayeti ile bitirelim. Önce bu ayet; “O zaman zevkini Rabb’de bulursun…” Şimdi Bab 65 ve ayet 18; “Ancak yaratmakta olduğumla MESRUR olacaksınız. Ve ebediyen sevinçle coşacaksınız. Ben sevinç olarak Yeruşilim(Yeru-Silim) ve meserret olarak onun kavmini yaratacağım “ Bu
ise Maide–54 ayette bahsedilen özü sözü bir gerçek müminlerdir ki,
Enbiya–105 de ve Kasas–5 ayette Allah vadi olan sınıfsız ve mutlak
eşitlikçi toplumdur. Bu münafıkların son kuşağı inşallah yakında sona
erecek, Allah ile aldatıp tâğutu hakem yapmaya kadar vardıran
ikiyüzlülerin sonu inşallah bu asır çıkmadan gelir. Biz de beraberce
bunu bekleyelim. Makale–87 Dostlara selam…
|
|
|
Yukarı dön |
|
|
|
|