Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
O şehre tanık olanlar neyi savmlayacaklar? O şehri/dolunayı mı?
Kendi cevabınız: "O şehre tanık olanlar/o şehrde ORADA hazır bulunanlar onu (o aydınlatıcı, ayırdedici beyyinâtı içeren Kuran'ı/mesaj)ı savmlayacak."
Bu cevapta bana muğlak gelen noktalar var. Örneğin "şehr" nedir? O "şehr"e tanık olanlarınız o "dolunay"ı görenleriniz mi demek ya da ORADA bulunanlarınız mı?
ORASI tek. Oysa insanlar o dolunaya pek çok yerden tanık olurlar. Sıcak dolunay anlamındaki "şehru ramazân"ın ONU SAVMLAYIN buyruğunda ne işi var?
"Ve men şehide minkum uş-şehre felyesumhu..."daki altı çizik zamir
1.o dolunay mıdır,
2.ORASI mı
3.Furkân-Kuran mı?
Savm kelimesinin lafzî anlamını merak ediyorum. O konuda yazılanları okumaya çalıştım. Ortak tanım: insanın kendisini tutması. Siz ona eğitim semineri diyorsunuz ama bu, lafzî anlam değil sizin yorumunuz. Tıpkı "salât"a Kuran dersi demeniz gibi.
Sizce savm lafzan nedir? Bir şey nasıl "savm"lanır?
Sözünü ettiğimiz üç kelimeyi savm/siyam/oruç şeklinde yazıyorsunuz. Bundan benim anladığım, onlar eş anlamlıdır. Eğer bu doğruysa 2:196'nın muhtevasını sorun etmemeniz gerekir. SAVM ile HAC eş zamanlı olamaz.
81:11-12 ile bağlantı kuramadım? Peki,bunu ayrıca açıklamaya çalışayım, Allah isterse.
*Cevap, 3. şık olduğu tırnak içi açıklamamda açık olmasına açık da, soruyu sormanızdaki amacınız?
*Savm: Yemekten içmekten, susmaktan, seyr u seferden (gezip dolaşmaktan) ve daha başka şeylerden alıkoymak.
*Şehr, bana göre o aydır. Şehre (o aya) şahit olanlar (O ayda orada hazır olanlar) orada, sizin tabirinizle, savmlayacak. Yani onlar orada savm sürsince (eyyâmen ma'dûdât) tutuklular.
*Sahi hocam siz, işlenmiş bir suça kişiye ceza olarak verilen oruç hakkında bir şeyler yazdınız mı hiç? Hatırlamıyorum. Bu konudaki görüşünüzü merak ediyorum.
*** Savm/Siyam: Geri durmak, kendini tutmak, kendini alıkoymak…
Nisa 92 > Kazara insan katline dair mali ceza, eğer mali gücü yoksa son kertede SAVM/SİYAM.
Maide 95 > Avlanma yasağının olduğu hayvanların üreme döneminde yapılan avlanmaya karşılık uygulanacak mali ceza, eğer mali gücü yoksa son kertede SAVM/SİYAM.
Maide 89 > Taraflar arası yapılmış akit ihlaline karşı ihlalci kişiye uygulanacak mali ceza, eğer mali gücü yoksa SAVM/SİYAM.
Mücadele 1 - 4 > Aile içi hukuk ihlaline karşı kadim Arabi gelenekteki bu hastalığın müsebbibi olan eşlerden erkeğe, bu hukuksuzluğuna dair uygulanacak cezadır SAVM.
Neden son kertede SAVM/SİYAM. İşlenmiş suça karşı evvela mali yaptırım, suçlunun mali gücü yoksa bu defa SAVM/SİYAM.
Geleneksel anlayıştaki aç susuz ve münasebetten geri durma hali ise SAVM, işlenmiş bu suçların cezasını uygulama noktasında suçlunun mali gücünün yokluğunda, başına bir bekçi atayarak ORUÇ mu tutturulacak…!
Geleneksel anlayıştaki ibadet(!) ceza olabiliyor mu?
Yoksa, bu suçlu kişilere alıkoyma cezası mı uygulanacak...!
Ne dersiniz!
-öğrenci98-
***
Selam ile…
__________________ ..İNANAN BİR KULA ALLAH YETER.. ..YALANI ANCAK, ALLAH'IN AYETLERINE INANMAYANLAR UYDURURLAR...
Savm: Yemekten içmekten, susmaktan, seyr u seferden (gezip dolaşmaktan) ve daha başka şeylerden alıkoymak.
Özür dilerim, yine anlamıyorum.
1.İçimizden sıcak dolunay-"şehru ramazân"a tanık olanlarımızı BİRİLERİ yemekten, içmekten, susmaktan (?), gezip dolaşmaktan ve daha başka şeylerden alıkoyacak. Kim o BİRİLERİ? "Lâ ikrâhe fîd dîn" diyen Allah’ınhükmünü çiğnemekte olduklarını bilmiyorlar mı?
İkinci sorum da onlarla ilgili. Hocam, sakın inadına sorduğumu düşünmeyin. Gerçekten öğrenmek istiyorum
2.Bakara 187’de açıklandığı üzere yapılması SİYÂM gecelerinde helal ama gündüzleri haram olan, üç fiil var:
-yemek,
-içmek,
-cinsel ilişkide bulunmak.
Siz bunlara gezip dolaşmayı ve daha başka şeyleri ekliyorsunuz. "Daha başka şeyler"den kastınız kesici alet kullanmak gibi tutuklulara yasak olan fiiller olsa gerek. Çünkü size göre onlar orada savm süresince (eyyâmen ma'dûdât) tutuklular. Onları tutuklayan o BİRİLERİ kim? Ayet var mı buna dair?
Benim sorum: "Ve men şehide minkum uş-şehre felyesumhu..."daki altı çizik zamir
1.o dolunay mıdır,
2.ORASI mı
3.Furkân-Kuran mı?
Cevabınız: "O şehre tanık olanlar/o şehrde ORADA hazır bulunanlar onu (o aydınlatıcı, ayırdedici beyyinâtı içeren Kuran'ı/mesaj)ı savmlayacak." Doğru cevabın 3. şık olduğu tırnak içi açıklamamda açık olmasına açık da, soruyu sormanızdaki amacınız?
Sormamdaki amacım: öğrenmek. Çünkü emin değilim. Bildiğim kadarıyla, bir zamir kendisine en yakın isme gider. "Ve men şehide minkum uş-şehre felyesumhu..."da altı çizik zamire en yakın isim şehr olduğuna göre zamirimizin ona gitmesi gerekiyor. Yani benim kısıtlı bilgime dayanarak anladığım, doğru cevap 1.şık. Ama siz 3. şık diyorsunuz.
Açıklar mısınız lütfen.
Ayrıca ‘Sıcak dolunay anlamındaki "şehru ramazân"ın ONU SAVMLAYIN buyruğunda ne işi var?’ derken aklımdan geçen şu idi: O sıcak dolunay gecesinde önemli bir şey oldu ve onun oruç ile, orucun gerekçesi ile yakından ilgisi var.
… siz, işlenmiş bir suça kişiye ceza olarak verilen oruç hakkında bir şeyler yazdınız mı hiç?
Hayvan bağışlayamayanların hac mahallinde tutması gereken 3 günlük oruç, ceza değil orucun gerekçesine dayanan bir uygulama. Bakara 183: Size oruç yazıldı ki ALLAH’I KÂLE ALASINIZ - kutibe aleykumus sıyâmu… LEALLEKUM TETTEKÛN.
Hangi müzakere zincirinde, hatırlamıyorum, ama daha önce yazdım. Münafıkları fark ettiren "furkân"dan söz ettim. Aslında "şehru ramazân"da inen bir sûre idi o (9:64, 81, 86, 124, 127) ve getirdiği kıstas şu idi: eğer bir inanır Allah’ı değil de kendisini kâle alırsa, Allah’ın emirlerine değil de kendi heva ve hevesine uyarsa münafıktır.
Allah "Yoksullar için hayvan bağışlasınlar!" diyor -ve yezkurusmallâhi fî eyyâmin ma’lûmâtin alâ mâ rezakahum min behîmetil en’âmi fe kulû minhâ ve at’ımul bâisel fakîr (22:28). Bunu yerine getiremeyenler oracıkta 3 gün oruç tutacaklar ki ilahî buyruğun ayırdında olduklarını, Allah’ı kâle aldıklarını göstersinler.
SAVM eğitim etkinliğidir, diyorsunuz. Bence haklısınız. O insanlar "Boş ver yoksulları!" demiyorlar. ORUÇ eğitimdir ve ÖĞRETİM bilgi aktarımı olduğu halde EĞİTİM alıştırmadır; o insanlar kendilerini adam sendeci olmamak konusunda eğitiyor, Allah’ı kâle alıyorlar.
Bir de... Günümüzde hacca gittiği halde hayvan bağışlayamayanları hiç görmedim, duymadım. Hacca gidenler elbet önce ailelerinin geçimi için gereken önlemleri almış; sonra da hayvan bağışlamaya yetmese bile hacca gidecek parayı kazanıp biriktirmiş olabilirler. Ama çok uçta bir olasılık bu.
Bu yılın haccında hayvanlar her halde Somali'de açlıktan ölmek üzere olanlara bağışlanır.
Hocam, kıymetli hocam, ben olayı "onlar" deyip oraya götürüken, siz "biz" diyerek olayı sürekli buraya taşıdınız. Belki de o nedenle bir birimizi anlamada zorlanıyoruz yada anlamak istemiyoruz. Bence adına ne desek diyelim, oruç diyelim; bu orucun bi'set sürecinin hangi evresinde, kimlere, nerede ve kimlerin huzurunda ve hangi neden veya nedenlerle, niçin daha önce değil de o zaman, yazıldığı hususu önemlidir. Aksi taktide ben, her yıl yılın en sıcak günlerinde gündüzleri 10 gün aç ve özellikle susuz (sıvısız), yaşlı genç , kadın erkek, gebe, emzikli, güneşte çalışan gölgede serinleyen, sıcak soğuk demeden, yolcu ve hasta olma halleri dışında, hiç bir mazeret tanımaksızın tutturulan bu orucun işkence amaçlı verilmiş zalimce bir ceza olduğunu düşünürüm. Bakın, bu buyruğun Allah'a ait olduğuna iman ettikten sonra kimse çıkıp da; "gebe kadınlar, emzikli bayanlar, ağır işlerde çalışmak zorunda olan köylü ve işçiler vs oruç tutmaya bilirler" diye fetva vermesin! Fetva verenler Allah'a olan imanlarını sorgulasınlar! Allah o iki mazereti saydı da onlardan çok daha ağır olanlarını unuttu mu?
Değerli hocam, karşılıklı sorduğumuz sorular, karşılıklı vediğimiz cevaplarla bir konuda uzlaştığımıza, uzlaşmaya yaklaştığımıza şahit olamadık. Bundan sonra da sonucun değişeceğini sanmıyorum. Bu güne kadar bir birimizi tanıdığımızı sanıyorum. Hangi konuda uzlaşabildik ki? daha fazla soru cevap şeklinde müzakereyi sürdürmesek!
Tamam. Devam etmeyelim ama bir açıklama yapabilir miyim:
BİZ zamirini kullanmamın nedeni söylediklerim 2:185'teki SİZ zamirine uysun diye idi: O şehre tanık olanlarINIZ onu "savm"lasınlar... Orucun üzerimize yazılmasını elbet bi'set bağlamında düşünürüm. Buna göre sordum, buna göre cevap alacağımı biliyordum.
Sevgi ile.
1.Li tu'minû billâhi ve rasûlihî ve tuazzirûHU ve tuveqqirûHU ve tusebbihûHU... Burada altı çizik zamirlerin kendilerine en yakın isim olan "rasûl"a değil de Allah'a gitmesi zorunludur çünkü burada dile getirilen fiiller Allah'a mahsustur. Allah elbet gramerden önce gelecek. Oysa "Ve men şehide minkum uş-şehre felyesumhu"daki oruçlamak fiili böyle bir istisnaî uygulamayı zorunlu kılmıyor. Grameri göz ardı etmemiz için neden yok.
2.Hayvan bağışında bulunamayan hacı adaylarının açlıktan nefesi kokan insanlar olduğu zannı ise yalnızca bir zandır. Bir önceki iletimde az da olsa bunu açıkladım.
3.Benim anladığım, yerliler 10 günlük orucu "kâmileten" evlerinde tutarlar. Ama sizin anladığınız farklı. Size güvenirim. Araştırmam gerekiyor.
Benim sorum: "Ve men şehide minkum uş-şehre felyesumhu..."daki altı çizik zamir
1.o dolunay mıdır,
2.ORASI mı
3.Furkân-Kuran mı?
Sormamdaki amacım: öğrenmek. Çünkü emin değilim. Bildiğim kadarıyla, bir zamir kendisine en yakın isme gider. "Ve men şehide minkum uş-şehre felyesumhu..."da altı çizik zamire en yakın isim şehr olduğuna göre zamirimizin ona gitmesi gerekiyor. Yani benim kısıtlı bilgime dayanarak anladığım, doğru cevap 1.şık. Ama siz 3. şık diyorsunuz.
Açıklar mısınız lütfen.
Özür dilerim, açıklamalıydım. Bir örnekle açıklayayım:
Fetih/8-9:
Biz seni şahid, beşir ve nezir olarak gönderdik; Allah'a ve Resulüne iman edesiniz ve O'nu ta'zîm, O'na saygı gösresiniz, O'nu sabah akşam tesbih edesiniz (buyruğuna her zaman boyun eğesiniz)!
Li tu'minû billâhi ve rasûlihî ve tuazzirûHU ve tuveqqirûHU ve tusebbihûHU...
HU zamiri kendisine daha yakın olan Resul'e gitmesi gerekiyordu ama öyle olmamış. Zamir dah öcesine Allah'a gitmiş.
… siz, işlenmiş bir suça kişiye ceza olarak verilen oruç hakkında bir şeyler yazdınız mı hiç?
Hayvan bağışlayamayanların hac mahallinde tutması gereken 3 günlük oruç, ceza değil orucun gerekçesine dayanan bir uygulama. Bakara 183: Size oruç yazıldı ki ALLAH’I KÂLE ALASINIZ - kutibe aleykumus sıyâmu… LEALLEKUM TETTEKÛN.
Allah "Yoksullar için hayvan bağışlayın!" diyor -ve yezkurusmallâhi fî eyyâmin ma’lûmâtin alâ mâ rezakahum min behîmetil en’âmi fe kulû minhâ ve at’ımul bâisel fakîr (22:28). Bunu yerine getiremeyenler oracıkta 3 gün oruç tutacaklar ki ilahî buyruğun ayırdında olduklarını, Allah’ı kâle aldıklarını göstersinler.
Bunlar blamadığından bunu yerine getiremiyor, hayvan bağışlayamıyorlar. bBunlar zaten fakir ve bu oruç ailesi Mescid- Haramda oturmayan fakirlere! Yerlilere bir şey yok! Tuhafıma gidiyor!
Bakara 196: ... Her kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse ona da hedy'in kolay geleni! Bunu bulamayana ise oruç: Üç gün hacda, yedi gün de avdet ettiğiniz de, ki tam on gündür.Ve şu hüküm, ehli, Mescid-i Haram mukimlerinden olmayanlar içindir. Ve Allah'tan korkun ve bilin ki Allah ikâbı cidden çok şiddetlidir. (Elmalılı Hamdi Yazır)
Gramerin öylesine bir kuralı yoktur, bu tercih meselesidir. Yakına delati önceliklidir o kadar. Abdest ayeti denilen ayetteki "erculekum" u yanıbaşındaki "ruûsi" ye değil de daha uzaktaki "vucûhe" ye atf etmişler o koca Arap Dilinin fasahat ve belağatinin zirvesindeki imamlar. Onlar dil kurallarını iyi biliyorlardı. Hem bunun örneklerine hem Kitap'ta hem de Arapça metinlerde çokça rastlanır.
Abdurrahman hocam, "ve men şehide minkum uş-şehre felyesumhu"daki "hu"nun o "şehr"e gitmesi onda inmiş olan Furkân'a gitmesidir aslında. Biliyorsunuz, o "şehr"de hiç bir keramet yok; keramet Furkân'da.
Furkân o "şehru ramazân"da indirildi. Zamirimizin o "şehr"e gitmesi "şehru ramazân"ın olaydaki rolünü açıklar, o kadar.
Elhaccu eşhurum mağlûmât, femen ferada fîhinnel hacce felâ rafese ve lâ fusûga ve lâ cidâle fil hacc, ve mâ tef'alû min hayriy yağlemhullâh, ve tezevvedû feinne hayraz zâdit tagvâ, vettegûni yâ ulil elbâb.
Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı yerine getirirse, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, benden korkup sakının.
Nelerin yasak olduğu belirtilmiş Fİ EL HAC da. sonra bir kısmı dayanamamış - nefislerine ihanet etmiş - ( çünkü bunlar Fetih'ten sonra bölük bölük dine yeni giren çoğunluğu Bedevi adamlar ) Rab aşağıdaki ayeti indirerek geceleri eşlerine yaklaşmalarına izin vermiş, gene de tek bir istisna gece olsa da eğer itikaf devam ediyorsa uzak durulacak. olay belli.
Not: Benzer olay Müzzemmil Suresinde Mekke'nin en başında başlayan Gece
Salatlarına katılan müminlerin, Medine'ye geldikten sonra ortaya çıkan
sefer, seriyye, v.b. durumlar neticesinde salatları aksatmalarına
istiaden Müzzemmil Suresi 20. ayet indirilerek gerçekleşmiştir.
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar ( eşlerinize yaklaşmakta ) serbestsiniz, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. ( Bununla birlikte gece devam ediyorsanız yani ) Mescidlerde itikafta olduğunuz sürece ( gene ) onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
--------------------------
Not: Hacc, Umre ve içindeki Savm, ilk yönü ile, 15-20 yıldır çelik gibi Peygamberin yanında olan müminlere değil, özellikler Fetihten sonra bölük bölük ed-dine yeni giren Çevre kabilelere, bedevilere, Mekke'nin son ana kadar direnmiş sınıfına, MUHAMMED PEYGAMBERİN ÖMRÜNDE 1 KERE YAPTIĞI ve RASİHUN OLMUŞ BAZI ÇELİK MÜMİNLERİ DE o-HAC'da "İMAM-ÖĞRETMEN" OLARAK GÖREVLENDİRDİĞİ bilgisi ile tutarlı bir şekilde okumak mümkün görünmektedir. Ummetun Vasetun ( en faziletli topluluk ) olan yani Muhammed Peygamberle yıllardır malları ve canları ile cihad etmiş, yıllardır onun salatında İslam'ı, Vahyi derinlemesine öğrenmiş ve atü ez zekat olmuş, sabikun olmuş topluluk bu dine yeni girenlere ŞAHİTLİK yapacak seviyedir artık çünkü. Peygamber onlara şahitlik yapmış onlar da insanlara şahitlik yapmaktadırlar.
Bu bedeviler ve benzerleri için Maide Suresindeki salata gelmeye devam ve temiz gelme, içki kumar fal okları putlar, zina ve ribaya devam etmek v.b.istekleri, hacc da hedy leri avlamak, çalmak v.b. davranışları, putlara sunulan hayvan etlerini kanlarını leşlerini yemeyecekleri, hala Bahriye-Vasile-Ham-Saibe lere "haram bunlar" muamelesi yapmamaları ve istedikleri istisnalar için gelmiş ayetleri de beraber okunmalıdır. Bu gibi arızaların-eski sapık isteklerin devamının, Muhammed Peygamberin yanında 10-20 yıldır malları ve canları ile cihad etmiş müminler grubu ile ilgili olması düşünülemez bile. ( SENETÜN VÜKUF - Heyetler Yılı 9. yıl bölümleri okunursa gelen onlarca heyetin kabile temsilcilerinin neler istedikleri ne gibi istisnlar istedikleri görülebilir ve genel durumları da Hucurat Suresinden anlaşılabilir ). Kaynaklarda o dönem yapılmış iki adet hac'dan bahsedilmekte ve 9. yıldakine Muhammed Peygamberin katılmayıp sahabilerden bir seçkin sınıfı gönderdiği, 10. yıldaki Hacca kendisinin bizzat katıldığı anlatılmaktadır. Tevbe, Bakara ve Maide Suresindeki Hac ayetleri de bu anlatımı desteklemektedirler.
Not: Hacc'ın diğer yönü olan "NUSUK"- hayvan Kurban etme ritüeli ayrıca Hac suresinde düzenlemiş görünmektedir. Bunu da okurken, o dönemdeki bir insan için KOYUN-KEÇİ-SIĞIR ve DEVENİN hayatının merkezinde olan geçim kaynaklarının ana araçları olduğu, bu güne uyarlanırsa mesela bir devenin bu günkü karşılığının 40 Tırı ile Lojistik işi yapan bir adam için bir TIR ını "kurban etmesi" ile ya da 3.000 TL maaşla çalışan birinin bir maaşını "kurban etmesine" denk geleceği aşikardır. Bu seviyelerdeki adamların 250 TL lik bir koyun kurbanı bu gün komik kaçar eğer illa "ben kurban sunacağım Rabbe" diyorsa bir kişi.
selam ile
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma