Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
O Allah'ın ismiyle ki, Rahman ve Rahimdir.
(Selam. Rekatten konu açıldı, Salat hakkında genişçe bir yazı oldu bu nedenle bu bölüme alıyorum bu yazıyı.)
Konuya dönük araştırmalarımdaki kişisel görüşüm şudur ki, Eğer namazda Rekat sözkonusu olsa bu rekatlerin ve rekatlerde yapılacakların. -Vakti ile belirlenmiş Farz olan Salat- için Kuran'da belirtilmesi gerekmez miydi? Elbette Yüce Rabbimiz hangi ibadeti nasıl ve ne şekilde farz kılacağını bize sormaz. ama Benim düşünceme göre FARZ temelli bir ibadette bu gerekirdi. Çünkü Farzları yerine getirip getirmemek Dünya yaşamı ve Din günü ile ilgili büyük sorumluluk konuları.
Özetle kişisel görüşümdür : Namaz da rekat diye bir kavramın sözkonusu olduğunu sanmıyorum. yani bir rekatte 2 secde, otur, kalk ruku et yine 2 kere secdeye in son oturuş yap şeklinde bir sıralama düzeni olduğunu da düşünmüyorum. Bunlar insanın o anki iç dünyası ve Alemlerin Rabbi'ne nasıl yöneleceği ile ilgili doğaçlama olması gerekir diye düşünüyorum. Yine bu açıdan şunu söylerimki, Salata başlayıp Allah'a yönelen, sonra da ilk secdesinde Alemlerin Rabbi'nin azametini ve büyüklüğünü, kendi kulluğunu hatalarını acizliğini düşünüp hüngür hüngür ağlamaya başlayan bir kardeşim o Salatı isterse öylece bitirsin. isterse sabaha kadar ağlasın. Orada kalsın. Ya da Kıyamda, Halık/Bari/Musavvir/Hakim olan Rabbine "tesbih nağmeleri" döktüren bir kul içinde birşeyler hissediyorsa bırakın orada kalsın. Salatı yerine getirmeye koyulan abdestini alır. dilerse Salatına Secde ile başlar Kıyamla bitirir. ya da bir süre yan yatar düşünür düşünür Aşkla Rabbine bağlanır. Kalkar Ruku yapar. Ayağa kalkar O'nun güzel isimlerine şiirler düzer. Okur ve Okur.. Ağlar ve Ağlar.. Hisseder ve Hisseder.. Yalvarır ve Yalvarır.. Azim ve Mütekebbir olan Yüce Allah'ın Azametini kavrar boynu bükülür.. Böylece sürer.. Bittiği zamanda biter. Yerine getirilir. Herkesin Salatı Rabbi ile kendisi arasında bir olgudur. "Rekat" "Allahuekber ile başlama" "Son oturuş" gibi konuların bu yukarıdaki doğaçlama yöneliş ahengi ve atmosferini dağıtmaktan başka bir şeye yarayacağını düşünmüyorum. Ancak insan sosyal bir varlık olduğu için Salatını bitirdiğini ve Salat anında kendisini rahatsız etmeyenlere teşekkür etme ve artık dünyevi muhataplıkta olduğunu gösterme babında bazen çevresine hissettirmek için sağa sola Selam verir. Bazen de vermez bu da bir ayrıntı bence.
Bunun yanında konumuza dönersek Savaşta ya da korku anında süresini/ve/veya yönelişinin şeklini kısaltır.. (En doğrusunu Yüce Rabbim bilir.)
Düşünceme ve araştırmalarıma göre Aşağıdaki Ayet yukarıdaki tanımladığım namazı yerine getirmenin yanında "Müslümanların bir arada bir düzende birlikte ikame ettiği Orta Namaz"ı içeriyor. Bu -Günün Sadece tek Vakti- birlikte yerine getirilen Salat'ı çok ayrıntılı ve en ince noktalarına kadar araştırmakta fayda var. Bu metnin sonunda bu konuyla ilgili bir özet bilgi aktaracağım. Şimdilik konu dağılmasın:
4/102 Sen de içlerinde bulunup onlara salatı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber salatı yerine getirsin ve silâhlarını da yanlarına alsınlar secde edince arkanıza geçsinler; bu kez salatı yerine getirmeyen öteki bölük gelsin, seninle beraber salatı yerine getirsinler, korunma(tedbir)lerini ve silâhlarını da alsınlar...
Silahları yanına almak..... Secde bitince arkaya geçmek ...... namaz kılmayan bölüğün gelip Salatı yerine getirmesi ...... yine silahların yanlarına alınması.. ......
Yani bir panik ve ihtiyat hali sözkonusu. Ve bu "Vakti ile Emredilen Farz ibadet" bu psikolojide seri bir halde yapılıyor. Rekatı kısaltmak sözkonusu değil Salatı ihtiyatlı halde seri (kısaltarak-sadece özünü yerine getirerek) ikame etmek sözkonusu.
Zaten, Bakara 239 Salatı, Rekat diye birşeyin sözkonusu bile olmadığını, Salatın Allah ile yakınlaşmak-anmak/zikr-tesbih nağmeleri döktürmek olduğunu bize tüm Ayetlerden çok daha güzel anlatıyor:
Bir korku ve endişe duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde yerine getirin. Güvene kavuştuğunuzda bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin.
Aynı şekilde Nisa/103'de, Sadece özü yerine getirilip vaktinde yerine getirilen Salattan Sonraki Sükunet Salatının ne şekilde olacağını bize anlatıyor, yani Ayakta, Oturarak ya da yan yatarak.. yani ayrıntılara rekatlara boğulmadan Alemlerin Rabbini "ANMAK, YAKARMAK, YÖNELMEK, ZEKERİYYANIN TESPİH NAĞMELERİNİ, İBRAHİMİN YÜZÜNDEKİ ÖZ YÖNELİŞİNİ, MUHAMMEDİN SEVDAYLA BAĞLANIŞINI... YERİNE GETİRMEK"...:
Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin.
yani bu "Farz Vakite uymak" göreviniz. Bunu korku halinde böyle yerine getirin- ama bu korku hali bitince yine Vakitlerinizi Allah ile ve özce, yakınlaşarak, samimi olarak, ayakta, oturarak, yan yatmışken bütünleştirin. Alemlerin Rabbini çokça Anın. anlamında.
Salat öz anlamı itibariyle: "Kulun Vaktinin bir bölümünü Allah ile bütünleştirmesi, yakarması, anması, tesbih nağmeleri döktürmesi..." Ve bu Abdest ile başladığında tam bir sembol davranış haline geliyor. Yani bir vaktin salatı bir kıyam'da olabilir.. Bin Secdede... Ya da Alemlerin Rabbinin - "İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler/Esmâül Hüsna O'nundur. Salatında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut."- Hitabı gereğince.. "Orta" bir sesle O'nun güzel isimlerinin içinde olduğu, O'na Okunan.. -tam yürekten gelen bir şiir- de Salat olabilir.
Sana, Seni hiç görmeden inandım... / Ve.. Seni, "Rabb"'im olduğun için sevdim... / O kadar "Yüce"sin ki Seni görmeden bile gözlerim kamaşıyor.. / Bana bu cümleleri söyleten aklı ve dili de sen verdin.. / Öyleyse al alnım Secdede, Al Senin olsun.. / Öyleyse Al Dilim Senin Güzel İsimlerinde, Al Senin Olsun.. / "Ey Rahman" "Ey Rahim" Biliyorsun Ben zaten seninim./ Ve.. Bağışla ki Cennette de Sana böyle Sesleneyim./ Ve.. Annemi, Babamı ve Ailemi de bağışla ki daha bir coşkuyla Seni haykırayım../ Rızkımı Genişlet ki bir yetim doyurayım.. / Ülkemi Vahyin ile donat ki daha huzurlu olayım...
--
Abdest alınacak ve Vakti ile belirlenmiş Farz olan Salat Yerine Getirilecek. Doğaçlama... ve yüz, beden, Ruh Sadece Allah'a dönük.
Yıllardır şartlanmış kafamızda "Rekat" kavramı o kadar yer etmişki "binit üzerinde kılın" ve "binit üzerinde yerine getirin" anlamları arasındaki çok ince noktayı bile kaçırıyoruz. Bu nedenle, Kültürde şekillenen "Namaz Kılmak" kavramını hiç kullanmayarak, Kur'an Kavramıyla "Salatı İkame Etmek-Yerine Getirmek" olarak beynimize nakşetmekte büyük fayda olduğunu düşünüyorum.
--------------------------------------------
NOT : "Orta Namaz" Konusu :
Kur'an'da namazın Vakitleri bildiğimiz gibi 3'tür, Süleyman Ateş İsra-78 Ayetini gerçekten güzel çeviri yapmış :
Güneşin sarkmasından (aşağı kaymasından) gecenin kararmasına (yatsı vaktine) kadar namaz kıl ve sabahın Kur'an'ın(ı, uzunca Kur'an okunan sabah namazını) da (unutma). Çünkü sabah Kur'an (okuması) görülecek şeydir. / İsra-78
Akşam-yatsı vakitleri arası ve Sabah gün doğmadan önce Sabah vakti yani... Bildiğimiz "Sabah" kavramı. Tabii Özellikle Sabah vakti çok uzun ve tefekkürlü, Kur'an ile bütünleşmiş bir Salat olması için Gün doğmadan, Günlük telaşın vurguları vurmadan, Seher Vakti tam bir huşu içinde yerine getirilmesi mükemmel olur..
Bunun yanında :
"Orta Salat- Salat-ı Vusta" ın Emredildiği Ayetin şekline lütfen dikkat ediniz :
Salat'ları ve Orta Salatı koruyun. Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin. / Bakara-238
Bu Salat niçin diğerlerinden ayrılmış? Düşünceme göre işte bu Salat Cemaatle kılınan, toplu yerine getirilen, belirli bir ahenk içerisinde ikame edilen Salat. Yani aynı zamanda Cuma Süresinde geçen Cuma(Toplantı Günü) Salatı. Yani Günlük yaşamın, Sosyal dünyanın Salatı. Diğerleri gibi değil. Diğerleri daha özel ve kişisel. Bu Salatta Ortak bir çağrı, Toplumsal bir olgu ve Topluca bir yöneliş ve Kıyam mevcut. Zaten Savaş anında Salatı kısaltma ayetinde bu toplu olarak ikame edildiği için seri yerine getirme çağrısı mevcut. Kişisel yerine getirilen bir Sabah Salatında bu çağrıya gerekte yok. Çünkü zaten bir rekat sayısı, şekil ya da süre ön görülmemiş. Aslında toplu kılınan Salattada bir rekat yok. yani "Talimat veren" kişi isterse Kıyamda başlar ve bitirir.. Ama bu bir Sembol Salat. Yüzünü sadece Allah'a dönen Kulların birlikte Salatı.
Bu konuyu iyiden iyiye araştırmakta büyük fayda var. Özellikle Hz.Muhammedin Orta Salatı hep aynı şekilde yerine getirip getirmediği kaynaklardan araştırılmalı. (Ama bazen elini bağladığı, bazen bağlamadığı.. bunlar bilgilerde var.) Belki de birlikte bir "Zikr" yerine getirildi (Hutbe) Salat bitirildi. Zaten yukarıdaki Salatı kısaltma Ayetinde dikkatlice bir süzme yapılırsa "Secde yapınız ve kısaltınız gibi bir anlamdan ziyade" "Eğer Salatınızda Secde ederseniz güvenlik için arkanıza geçsinler" gibi bir ifade mevcut gibi. Ayrıca bu toplu Salatta geçen -Tam bir Saygıyla Allah'ın huzurunda Kıyam edin- kısmının da bize birşeyler anlatabildiğini sanıyorum. Çünkü "Çoğul Hitab Mevcut". Bunlar benim düşüncelerim. Sadece paylaşmak istedim.
Açıkçası, 21. yüzyılda -maalesef çok kişinin derdi olmasa da- artık milyarlara hitap eden Yüce Kitabımızdan Rekat sayısı çıkartmak ve bunu da kendine Farz etmek kaç kişinin bilgi dağarcığı ile mümkün olabilir ki?. Oysa Salat vakti ile belirlenmiş bir farz. Kur'an ise Evrensel.. Ve bu ibadetten biz sorguya çekileceğiz. E bunu da uyduruk dinin mezhep putlarından "rekat" kavramı alıp uygulama bilinç ve durumumuz olmadığına göre.. O halde Kur'an Odaklı Dinde "Rekat" kavramı ve standart bir sıra ile yapılan kıyam, ruku, secde, son oturuş, selam Yoktur.
Rabbimin bana bu sırayı sayıyı sormayacağından ve bu standartın gerçek ve öz Salatın yerine getirilmesine katkı sağlayamayacağından eminim. Üstelik Rabbimin beni bu en Temel ibadette tarihçilere ve uyduruk dinin putlarına muhtaç etmeyeceğinden de eminim. Ama öğlenden sonra Oruca başlayıp ertesi gün öğlende bitirirsem sorgum çetin geçer ve bu asla "Oruç" olmaz Çünkü: "Tan yerinde beyaz iplikle siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyin için, sonra da orucu geceye kadar tamamlayın... " Bakara-187
Bir de son eklemek istediğim konu bu "Salat" Kuran'da "İkame-Uygulama-Yerine Getirme" yönlendirmesi ile tanımlanan ve Vakitleri ile farz olan Salat.. Kevser Suresindeki ve bazı diğer Ayetlerdeki "Salli" "Salat" ile Maun Suresindeki -an salatihim sahun/onlar desteklerinde gaflettedir- karıştırmamak gerekir. O kavram, içeriğinde "Destek ve Uğruna Çaba" anlamı içeren daha başka boyutu olan bir kavram ve fiil İlgili Başlık : Salat Kavramının Tahlili http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=2212&PN=1
Bu Noktada şimdilik son söyleyebileceğim şudur ki mezhep ve şartlanmışlık tutuculuğundan kurtulmuş iyi yetişmiş profesyonel bir grubun sanki yeni Vahyediliyormuş gibi Kuran'ın çevirisini yapması kadar önemli bir gündem ve konu göremiyorum. Ayrı bir konu görünse de bu konu ile yakından ilgilidir. Örneğin Kuran'da çoğunlukla Salatın yanıbaşında geçen ve "Zekat" diye çevrilen kavramın "Yuzakkihim-Arınma/temzilenme yolu ile derece alma" kullanımı ile aslında tamamen "Salatın" çevresinde ve çerçevesinde bir kavram olduğu mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. yani bir tür Takvanın "kaçınma değil" "yürüme ve verme-alma boyutu" gibi bir kavram bu ve Kuran'da çoğu zaman Salat ile yanyana.. Şimdi Allah aşkına Kuran mantığı ve sistematiğini kavramış bir akl-ı Selim kardeşim bu Ayetin başı ve sonu arasına malın 40 ta birini vermek diye uydurulan kavramın nasıl girebileceğini lütfen düşünsün. "Salatı yerine getirin, zekatı verin; rüku edenlerle birlikte rüku edin.".. Elbette bu çeviri yanlış. belki (aciz bilgimle) doğrusu : "Salatı Yerine getirin, arınıp yükselin (Allah katında derece, Rütbe) alın, Ruku edenlerle birlikte Ruku edin" olabilecektir. Zaten A'raf 156 Ayeti bu anlamı çok güçlü bir şekilde pekiştiriyor : "Azabıma dilediğimi çarptırırım. Rahmetime gelince, o herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Ben onu; sakınıp korunanlara, arınıp yükselenlere derece alanlara, ayetlerimize inananlara yazacağım.".. Kur'an sistematiği açısından yukarıdaki Ayette, beynimizde önyargılı ve asılı duran "diğer Zekat ibadetinin" yeri sizce olabilir mi? Ama tüm çevirilerde "Arınıp yükselenlere derece alanlara" kısmı "Zekat verenlere" şeklinde çevrilmiş.
Bu kavramları daha profesyonel kişiler mutlaka uygun şekliyle çevirmeli ve çok detaylı bir Çeviriyi topluma sunmalıdır derim.
En doğrusunu Yüce Rabbim bilir.
Saygılarımla.
__________________ "Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
|