HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: İslam nasıl buralara geldi? (Ayman) Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Allahın_Askeri
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 09 ekim 2005
Gönderilenler: 23
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Allahın_Askeri





AYMAN YİNE DÖKTÜRMÜŞ, yazı
http://www.free-minds.org/articles/history/ayman1.htm adresinden alınmıştır.

GİRİŞ

1.7 Bizi kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların yoluna ilet...

Dil Bariyeri adlı makalede Peygamber’in doğumu ve nerede yaşadığı gibi önemli olayların dahi şüpheli olduğunu gördük. İslam öncesi dönemde Mekke denen bir şehir olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır ve yok etme, yıkım anlamlarına gelen “mekke” (48:24) ismi Kuran indikten sonra belirlenmişti. Doğal olarak, şöyle bir soru ortaya çıkıyor, peygamber nerede yaşadı?

Bu soruya cevap vermeden önce, bu sorunun aslında önemli olmadığını belirtmek isterim. Zaten önemli olsa Kuran’da bu yer hakkında daha ok detaya rastlardık. Ancak bu soru peygamberin biyografisi hakkındaki birçok mitolojiyi yok edeceğinden yararlı olacaktır.

PEYGAMBER NEREDE YAŞADI?

Peygamberin yaşadığı yeri arayışımızda daha öncekilere oranla biraz daha farklı bir yöntem kullanacağız. Kuran’ın ortografi / imla kurallarından yola çıkacağız. Bir kâtibin nasıl İngiliz mi Amerikan mı olduğunu el yazısından çıkarabiliyorsak, bazı kelimelerin yazılışı ve spesifik bazı kelimeler yardımıyla Kuran’ın indiği yeri bulacağız. Arapça dini, edebî veya elit kesimin dili değil, halk diliydi. Sonuç olarak; arkeologlar, İslami çağa ve Kuran’ın ortaya çıkışına kadar Arap yazıtlarının çeşitli yazı tipiyle yazılmış olarak buldu. Prestij yazıları bölgedeki dillerin itibarıyla doğrudan ilgiliydi. İslam öncesi dönemde Eski Arapça’nın kullandığı iki çeşit yazı türü vardı:

1. Nabati Arâmicesi.
2. Müsnad yazısı. Bu yazı aynı zamanda Eski Güney Arapçası veya Sebaik yazısı olarak da anılır.

Müsnadlar İslam’ın ortaya çıkışından kısa bir süre sonra kayboldu, Nabati yazısı bugün tanıdığımız Arapça yazısı oldu. Aşağıdaki harita Eski Arapça yazıtlarının konumunu gösteriyor. Nabati yazıları kırmızı ile, Müsnadlar yeşil ile belirtildi.



Kuzey Arabistan’da, Güney Suriye’de ve Güneybatı Irak’ta, dördüncü yüzyıla kadar Arami dili itibar diliydi. Nitekim, önemli dinî yazıtların Aramice olduğunu görüyoruz. Eski Arapça yazılarınının Yarımadanın kuzeyindeki dağılımları Eski Arapça lehçesinin Arami dilinin prestij kazandığı yerlerde de bulunduğunu gösteriyor. Bu nedenledir ki Eski Arapça bu bölgelerde yazılmaya başlanmış, Nabati Arami yazısı da seçilen araç olmuştur. Ancak Güney Arabistan’da bulunan Müsnad yazılarının aksine, daha sonra ortaya çıkan Nabati yazısı yalnızca 22 harfe sahipti ve Arapça için yetersiz kalıyordu. Örneğin, “B” ve “T”, “Z” ve “R” gibi harflerin ayırt edilmesi olanaksızdı. Dahası “B”, “Y”, ve “N” gibi harfler kelimenin başında ve ortasına eklenince işin içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Bu nedenle, belirsizlikleri çözmek için noktalama işaretleri kullanılıyordu. Bu yetersizliklere rağmen, Nabati Aramicesi diğerler lehçelere göre daha ağır basıyordu.1

Kuzey Arabistan’da prestij dili Nabati diliyken, Orta ve Güney Arabistan’da ise Müsnad yazısıydı. Bu nedenle, Karyetil Fev adlı yerde Eski Güney Arapça yazısıyla yazılmış Arapça yazıtlar buluyoruz (alttaki örneğe bakın). Necren ve Haram gibi yerlerde de aynı durum söz konusu.


Yukarıdaki gibi Orta Arabistan’da kullanılan Arapça yazıtları Müsnad yazısını kullanıyor.

Orta Arabistan’ın prestij dili ise Sabaice idi. Bu nedenle Kuran’ın ortografisi orta Arabistan çıkışlı olmadığını kanıtlar. Orta ve Güney Arabistan’da Sabai yazısı İslamî dönemlere kadar varlığını sürdürmüş, daha sonra ise yerini Nabati Aramicesine bırakmıştır.

Kuzey Arabistan’ın Roma’ya bağlı Gassani bölgelerinde, Yunanca yavaşça politikada, dini yazıtlarda kullanılan dil olmaya başlamış ve dördüncü yüzyılın ortalarında ise bu dallarda egemenliği ele geçirmiştir. Bu iki tane Kuran öncesi Psalm 78’in yer aldığı Septuacint yazısı ile doğrulanır. Yunanca yazılmış bu belgede Arapça açıklamaya da yer verilmiştir. Diğer taraftan, Güneybatı Irak’da ve Kuzey Arabistan ile sınır bölgeleri olan Lakmit bölgeleri yazı dilinde Nabati Aramicesini kullanmaya devam etmiştir.

Yukarıdaki arkeolojik kanıtlar ve Arapça yazıtların bulunmadığı kanıtı ile, Kuran’ın indiği bölgenin itibar gören dili ile yazıldığını çıkarıyoruz. Altıncı yüzyılın sonlarına doğru; Nabati Aramicesi, Lakmit ve komşu şehirlerin prestij dili olmuştur, aynı Orta Arabistan’da Müsnad yazısının olduğu gibi. Bu, Kuran’ın bugün Mekke diye bildiğimiz şehirde yazıldığı iddiasını çürütüyor, aksi takdirde Orta Arabistan’da dini yazılarda kullanılan Müsnad ile yazılmış olurdu. Bu kanıtlar çerçevesinde ulaşılan tek mantıklı sonuç Kuran’ın, Nabati Arapçasının kullanıldığı Kuzey Arabistan’ın Lakmit bölgesinde ortaya çıkmış olduğudur.

Not olarak; Kuran’da Nabati tanrıları olan “Manat”ın, “vav” ile ("mnvt") Nabati imlası ile yazıldığı ilgi çekicidir. Bu da Kuran’ın Nabati yazısının kullanıldığı bölgede indiğini kanıtlayan başka bir delildir.

Nabati yazısıyla yazılmış Eski Arapça yazıtları haritada birleştirirsek (aşağıdaki şekle bakın), Kuran’ın aslen nereden yazılmış olabileceği hakkında bir kanı edinmiş oluruz. Altıncı yüzyılın sonlarına kadar, o bölgenin üst kısımları Evdet ve Ümmül Jimal gibi yerler Roman etkisi altında olacağından alt kısımlar Kuran’ın çıkış yeri olması için daha uygun. İzole olmuş ve önemsiz şehir Mekke’nin aksine, bu bölgelerdeki şehirler büyük ticaret rotalarının üstündeydi ve farklı dini inançlara sahip nüfuslara sahipti. Bu nedenle, bunların herhangi biri Kuran’ın tabiriyle “şehirlerin/uygarlığın anası” tanımına daha çok uyar.



Dördüncü ve altıncı yüzyıllar arasında, Romalı Hıristiyanlar diğer inançlardan olanları ve hatta din dışı gördükleri Nesturi gibi Hıristiyan mezheplere dahi zulmediyorlardı. Sonuç olarak, bu gruplar tahammül edildikleri ve hoş karşılandıkları Lakmit bölgesine hareket etmiştir. Bu nedenle, Romalı Hıristiyanların aksine Nasara halkı üçlemeci olarak hiç tanımlanmamıştır. 5:72-73 Nasara kelimesine rastlamıyoruz. Ayet nankörleri/inkarcıları/küffarları kınıyor. Diğer taraftan 9:30-33 Nasara’yı “İsa tanrının oğludur” dedikleri için “müşrik” olarak ilan ediyor. Nesturiler bu tanıma uyuyor çünkü onlar üçlemeyi reddetmiş ve İsa’nın da bir insan olduğunu kabul etmiştir. Lakmit bölgesinin Nesturi bölgesi olduğunu arkeolojik kanıtlardan biliyoruz.

Diğer dinlere karşı hoşgörünün bulunmadığı Roma’ya ait bölgelerin aksine, Lakmitlerin arasında putperestlik ve başka türlü inançlara müsamaha edilmiş ve bunlar büyümeye devam etmiştir. Bu dinler ve Hıristiyan ve Musevi hahamların bir arada bulunması Kuran’ın indiği bölgenin tanımına uymaktadır (22:17). Peygamberin yaşadığı bölge muhtemelen Kuzey Arabistan’ın ticaret sınırlarından biriydi böylece, Persler ve aynı zamanda Romalılar ile ticaret yaygındı.

Bu kozmopolit nüfuz aşikârdır, bu nedenle Kuran’da geçen birçok kelimenin Farsça’dan alıntı olduğunu görmekteyiz. Bazı örnekler:

"istebrak": süslemek (76:21)
"kenz": hazine (9:35, 9:34, 11:12, 18:82, 25:8, 18:82, 26:58, 28:76)
"dirhem": gümüş para (12:20)
"cünd": ordu/askerler (36:28, 36:75, 38:11, 44:24, 67:20, 19:75, 37:173, 48:4, vs.)

Örneğin, Kuran öncesi Müsnad yazıtları askerler için “cünd” değil, “ceyş” kelimesini kullanır. Lakmitlilerin Farslılar ile askeri ittifakı bulunduğundan, askeri dilin Orta ve Güney Arabistan’a oranla daha fazla Farsça’nın etkisi altında kalması bu nedenledir.

Yukarıda gördüğümüz gibi, ortografik ve Kuran’da bulunan ve arkeolojinin bulduğu deliller Kuran’ın Kuzey Arabistan’ın Lakmit bölgesine indiğini yönündedir. Peki Eğer Mekke peygamberin yaşadığı yer değilse, bu mit nasıl kazanıldı?

NİYE MEKKE?

Ne olduğunu tam anlamak için, Allah’ın bize yaşamımızla ilgili verdiği örneklerden yola çıkacağız. Bu örneklerin hepsinde, insanların çoğu putperestliğe geri dönmüş ve rehber kendilerine geldikten sonra tekrar sapıtmışlardır. Kuran’dan Peygamberin içinde yaşadığı kişilerin Allat, Aluzza ve Manat isimli putlara taptığını biliyoruz (53:19-20) ve bu arkeolojik kanıtlardan da doğrulanabilir. Kuran’da putperestliğin tamamen ortadan kalktığını izlenimini kazanamıyoruz ve Arap krallığı altında putperestliğin yaygınlaştığı İslamî olmayan bazı bağımsız kaynaklardan görebiliyoruz.

Şimdi Mekke’de neler olduğuna bir bakalım. Mekke’de insanlar kisve denilen bir örtüye bürünmüş bir küpü 7 kere tavaf ederler. Bu taşın odak noktası da Hacıların “siyah taş” dediği taştır. Bu taş, küpün güneydoğu ucundadır ve kış güneşinin doğduğu yere bakar. Peygamberin bulunduğu kavmin putu olan Allat bir verimlilik tanrıçasıydı ve bu, Nabata kazılarıyla desteklenmektedir. Verimlilik tanrıları genellikle Güneş ile sembolize edilirdi. Bu durumda da, kış güneşinin doğduğu nokta Güneş’in “yeniden doğuşunu” simgeler. Siyah taş da açılmış bir vulva şeklindedir ve buradan sanki taç takmış bir bebek başı çıkmaktadır. İnsanlar bu yeni doğan tanrının başını öperler. Başı öpmek af dilemek için yapılan eski bir Arap geleneğidir. Yedi kere bir küpü tavaf etmek de eski Arap geleneklerindendir. Kuran öncesi dönemden kalma bir yazıt Kış gündönümünde yapılan Nabati putları Allat ve Zuşera’nın doğum festivallerini anlatır. Yedi sayısı beş kutsal gezegen ve Güneş ve Ay’ın sayılarının toplamı olduğundan Araplar arasında kutsallığı vardı. Bu yazıtta Subu doğum kutlamaları, yeni doğan bebeği taşıyarak evin etrafında yedi kere turlamak ile sonlanıyordu.

Bir de arasında koşulan iki tepe vardır. Bunun da yeni doğan bebek için su aramanın sembolize edilişi olduğu söylenir. Yukarıdaki tüm gözlemlere tarafsız bakan biri verimlilik tanrıçasının doğumuyla ilgili bağlantıları farkedecektir. Bu pagan ritüelleri ve sembolleri yeni popüler olmuş dine yamanmıştı.

Verimlilik tanrıçası olarak Allat, Yunan tanrıçası ile bezerlikler gösterir. Bunun yanı sıra Romaılı Venüs, Sami tanrıçası Estarte, Mezopotamyalı İştar ve İskandinav mitolojilerindeki Frigga hep birbirlerine benzerler. Bu tür verimlilik tanrıçalara değişik adlar altında tarih boyunca tapılmıştır. Garip olan Mekke’deki siyah taş gibi taşların bunlarla ilişkilendirilmeleridir. Örneğin alttaki Kıbrıs’ta Paphos yakınlarında Afrodit tapınağında bulunan bir put.


Afrodit’in siyah taşı

Yunan mitolojisine göre Afrodit’in güzelliği siyah bir taş ile korunmuştur. Allat’ın da Afrodit ile güçlü bir ilişkisi vardır, Afrodit hellenize edilmiş Allat’tır. Kuran sonrası Romalı kaynaklarda Afrodit’in Araplar tarafından tapıldığına dair kaynaklar vardır ki bunlar sekizinci yüzyıla kadar ulaşır, Peygamberin ölümünden asırlar sonra [3]. Yani gelenekçi kaynakların iddia ettiğinin aksine putperestlik Arabistan’da yok edilmemiş, aynı şekilde korunmuştur.

Bu putlar ile ilgili başka bir benzerlik ise hepsinin Cuma günü ile ilişkilendirilmesiydi. Eştoreh buna bir örnektir, benzer şekilde Venüs de. Cuma ( Friday ) ismi dahi Norse tanrıçası Frigga’dan gelmedir. Alman kabileleri İngiltere’yi fethettiğinde bu günü İngilizlere dayatmışlardır. İlk önce Frigedaeg olan Cuma’nın adı daha sonra “Friday” olmuştur. Mezhepçiler için de Cuma’nın “kutsal gün” olmasının bir tesadüf olacağını düşünmüyorum.

Bu putlar hakkında başka bir nokta verimlilik tanrıçalarının genelli örtülü olması idi. Örneğin Anadolu’nun bir zamanki tanrıçası “Sibele” tüm vücudunu saran bir örtü altındaydı. Allat’ın taş küpü de aynı şekilde siyah örtülüdür.

Bunda şaşılacak bir şey yoktur, her din Peygamberi öldükten sonra putperestliğe doğru kaymıştır. Bu insanların doğasındandır. Kuran’da bunu doğrular:

12.106 Onların çoğu şirke bulaşmış olmadan Allah'a iman etmez.

12:106 ayetine inanıyorsak Allah’a inananların çoğunun bir şekilde O’nu Allat gibi putlarla ortak ettiğini görebiliriz. Eğer çoğunluk olan bu putperestler mantıklı eleştirilerden kaçınarak kendi mantıksız ve savunulmaz pagan sembolleri ve ritüelleri ancak Peygamberin böyle yaptığı ve pagan sembollerinin Kuran’da da geçtiği şeklinde savunmaktan başka çıkar bir yol var mıdır? Özel isim olmayan 48:24 ayetinde geçen “mekke(t) / yıkım, yok etme” kelimesini çalarak ve içindeki pagan tapınağından başka hiçbir önemi olmayan bu şehir paganizmin merkezi haline getirilmiştir. Ümeyyed zamanında – Abbasi dönemlerinde bu yer önemini kazanmış ve Allat’ın pagan sembolleri ve ritüelleri yeni dine sokulmuştu.

Allah’a ve Kuran’a inanan milyarlarca kişi nasıl olmuş da Allat’a kulluk etmek durumunda bırakılmıştır? İşin komik tarafı, bu insanların çoğu ölümleri yakın olan kişilerdir. Allat’a koşup yeni doğan bebeğinin başını öpüp, bir küpün etrafını tavaf etmek ile günahsız olacaklarını düşünürler. Bu ritüelleri yapıp, hareketsiz objeleri hürmet ederek iyi amllerde bulunduklarını ve huzur içinde ölüp cennete gideceklerini düşünürler. Aslında, tek affedilmez günah olan şirk suçunu işleyip, kaçınılmaz cehennem biletini satın almaktadırlar. Bu insanlar isimsiz ve kimliksiz kişiler değil. Onlar atalarımız, büyük babalarımız, büyük annelerimiz, ebeveynlerimiz, sevdiklerimiz, biz veya çocuklarımızız. Buraya nasıl gelindi? İşte Kuran’dan yanıt arayacağımız soru bu olmalı ki yakıtı insan ve taş olan ateşten korunalım. Allah isterse, devam edecek.

http://www.gercekislam.com

 

Yukarı dön Göster Allahın_Askeri's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Allahın_Askeri
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

SELAMLAR,VAROOL ALLAH'IN ASKERİ DOSTUM,ELLERİNE GÖZLERİNE
SAĞLIK.SELAMETLER DİLERİM.

__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats