Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kuranda Tarih Kavramı ve Bilinci
Öncelikle Allah kulu kuran-ı en iyi şekilde anlaması için kuranı en basite indirgemiştir. Kuranda zaman kavramı olmadığından zaman kavramını ayrıca incelemek gerekir. Bunun için Kuran ın misaller ve tarihler üzerine kurulması hem bir ilahi bilgi/öğüt hem bir ibret ve ibadet hem de uyarıcı ve çağırıcı özelliktedir. Bunun içinde diyebiliriz ki kuran aslında sadece kağıt değildir, kuran canlıdır ne gözle bakarsak o gözle görürüz. Kuranda tarihi bire bir anlatmak için her ayetini tek tek yazmamız ve analiz etmemiz gerekir.
Okunuş: Kul lev kanel bahru midadel li kelimati rabi le nefidel bahru kable en tenfede kelimatü rabbi ve lev ci'na bi mislihi mededa
De ki: "Rabbimin kelimeleri için deniz mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarını daha getirsek de yetmez."
Okunuş: Ve le kad yessernel kur'ane liz zikri fe hel mim muddekir
Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!
Kuranda tarih bilinci tabiî ki vardır: İlk önce şurada hem fikir olmalıyız
Okunuş Ve tilkel emsalü nadribüha lin nas ve ma ya'kilüha illel alimun
Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez.
Bana göre bu ayet çok çarpıcı ve kesinlikle akılda tutulması/hatırlanması gereken bir yer taşıyor.
Kuranda tarih bilincinin idrakine varıp ilime sahip çıkan gönüllü ve bunu paylaşan insanlara, tarihte hep şarlatan damgası vurulmuş ve deli gözüyle bakılmıştır. İnsanlar bu tür kuran ışığındaki verilere akıl erdiremedikleri için anlasalarda anlamazlıktan gelip işi yokuşa sürmüştür. Bu durum şüpesiz cehaletin saygısızlıkla örtülmesidir. Hal böyle olunca zamana bağlı yaşadığını düşünen başka bir ifadeyle ne bilmediğinide bilmeyen insanlar yüzünden Kurandaki şuurlu tarih bilinci tabiri caizse bir sır olarak kalmıştır.
Cenab-ı hak ilim sahiplerine, inananlara daha doğrusu görmek isteyenlere, bir işaret vermektedir"."Elbette ki başka işaretler de vardır".Ancak kalp gözleri kör olmuş olanların önünde en büyük mucizeler de sergilense inanmayacakları,ayrı bir gerçektir.Tıpkı dokuz büyük mücizeyi gören firavunun buna rağmen kafirlikte ısrar etmesi gibi. Ama inanmayanlar için ALLAH’ın ayetleri onların ancak şaşkınlığını arttırır: “ALLAH bu misalle neyi kasdetti? derler. Kuran’ın sistemi de budur,İnanmak isteyenlere ihtiyaç duydukları delilleri (tarihleri, verileri) vermek.Diğer yandan Kuran inanmak istemeyenler içinde bazı süprizlerle doludur. onlarda aradıklarını bulacaklardır. Kuranda çelişki yoktur ve kuran eksik yazılmadığına göre tarih bilinci yer ve meknların idrakine varmak beşeri ve zorlu bir vaziyettir.
Kuran dışındaki tarihi bilgileri ve hedefleri yine kuran ışığında ele alacağız eğer kuranla bağdaşmıyorsa buna inanmayacağız. Forumda sürekli dile gelen bir şey vardı bir şeyin adı kuranda yok diye onu yok sayamayız ve bir şeyin kuranda adı olupta bilimin henüz kavrayamadığı şeyler vardır.
Örneğin;
Şi-ra yıldızı: Sirius iki yıldızdan oluşan bir takımyıldızdır. Bu takımyıldız Sirius A ve Sirius B adında iki yıldızdan oluşur. Bunlardan daha büyük olan Sirius A Dünyamıza en yakın yıldızdır ve özelliği çıplak gözle görülebilen en parlak yıldız olmasıdır.
Birbirlerine doğru yay şeklinde bir eksen çizerler ve her 49,9 yılda bir birbirlerine yaklaşarak gökyüzünde sarkarlar. 20. yüzyılın sonlarına doğru anlaşılabilmiş bu bilimsel gerçeği
Cenab-ı Hak 14 asır önce Kuran’da bildirmiştir. Necm Suresi'nin 49. ve 9. ayetleri beraber olarak okunduğunda bu kelam karşımıza çıkıyor.
(NECM suresi 49. ayet)
Okunuş: Ve ennehu huve rabbuş şi'ra
Hiç kuşkusuz, Şi'ra yıldızının/şuurlanmanın Rabbi de O'dur.
(NECM suresi 9. ayet)
Okunuş: Fe kane kabe kavseyni ev edna
İki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı.
Necm (Arapça’ daki anlamı yıldız) suresinde söz edilir. Sirius -A ve Sirius -B yıldızları birbirleri çevresinde her 49,9 yılda bir çift yay çizerek dolanırlar. İlginç rastlantı (tabi rastlantıysa) şu ki, söz konusu yıldızdan surenin 49’uncu ayetinde söz edilmekte olup, aynı surenin 9’uncu ayetinde iki yıldızın yörüngelerini ima edercesine “iki yay” ifadesi geçmektedir. Her iki ayetin sayılarını yani 49 ve 9’u yan yana getirdiğimizde ise söz konusu yıldızların son zamanlarda saptanmış dolanım süreleri olan 49,9 (yıl) sayısını oluşturduğumuzu görmekteyiz.
Kur’an’ın indiği dönemde bilinmesi mümkün olmayan bu bilimsel gerçek, bize, Kuran’ın Yüce Rabbimizin bir sözü olduğu gerçeğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
2.Örnek:
Kuranda bire bir adı geçmeyen ama var olan üstü kapalı bir diğer yıldız ise kara delik tir.
(TÂRIK suresi 3. ayet)
ا
Okunuş: Ennecmüssakibü.
Parlayan, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır o.
Evet Kuranda diğer bir yıldızda delen bir yıldızdır (çok ağır kara delikler). Kara deliklerin varlığı Dönüp saklanan yıldızın yerine yemin eden bir ayetle resmen ilan edilmiştir. Biliyorsunuz kara delikler görünmez ışığı yutarlar yansıtmazlar veya yaymazlar. Kara delikler çok ağır olduklarından, çok büyük çekimsel alana da sahiptirler. Çekimsel kuvvet öyle büyüktür ki, ışık dahil hiçbir şey kara delikten kaçamaz. Konu dağılmaması için Kaynak olarak Prof. Paul Halpern'ın Evrenin Sırları isimli eserinden ve Thema Larousse den yararlanabilirsiniz.
Kuran da, Zamanda mekanda herşey gibi Allah ın yaratmasıyla var olmuştur ve sebebe dayanır,zaten tek yaptığımız sonuçların içindeki sebepleri anlamak değimli? bazı yaratılanlar duyu organlarıyla algılanabilen bazıları ise ancak soyut olarak adlandırabildiklerimizdir.Somut olanları anlamak kolay,Soyut olanlar ise sanki insanlara uyanık kalması için verilmiş,çözmeye çalıştıkça beynimizi dinç tutmaya yarayan bulmacalar.Bence bu iki kavram yani zaman ve mekan aşılmaz değil yalnız ulaşılması zok zor bir ilmi var,mesela Piri Reis,haritaları kuş bakışı çizilmiş o zaman uçmak için daha Galata dan bile yola çıkılmamıştı ve o haritayı çizerken teleskop icat edilmemişti . bence peygamberlerin insan olmasının hikmetide bu yani "o melek tabiki yapar " diyemeyiz,onlarda insandı sadece bazı ileri ilimlere ve görevlere sahiptiler,Mekke den Mescid-i Aksa ya,oradan da semaya yükselen ve geri döndüğünde yatağı hala sıcak olan bizim peygamberimizdi,bunu bize Kuran anlatıyor,sizce hikaye olsun diyemi yer aldı ilahi mesajda,Kuranda dikkat çekilmek istenen şeylerin üzerine Allah yemin eder,bunlardan biride zamandır.Einstein bile beyninin ancak %8 ini kullanabiliyordu,izafiyet teoremi bu kapasitede bulundu,peki geri kalan %92 ne işe yarar?Kainatın minisi olan insanda ki insanı insan yapan özelliklerin toplandığı biryerde bu fazlalık sizce mümkünmüdür?bence değil,anahtar işte o %92 de saklı olmalı,zaman ve mekan duvarlarına sıkışan insan bence bunu asla makinalarla aşamayacak sorunumuz madde ötesi o halde çözümü de madde ötesi olmalı dimi?
Genişleyen evren teoremini artık hepimiz biliyoruz sayılır peki big-bang la açığa çıkan itim gücü son bulduğunda yani evren merkezine kapanmaya başladığında tüme varım tümden gelimle aynı hızlamı olacaktır,yada en sonunda tüm kainatı içine toplayan o micronik nokta yeni patlmasını nereye yapacaktır?Zamanda bu yeni patlamayla yeniden akışına başlayacak,kainat hızlıyken zaman hızlı kainat yavaşladıkça zaman yavaş acaba son yüzyıllarda ilimdeki inaılmaz ilerleyiş,herşeydeki bu çabuk yol alış bundanmı?Yani zaman mekenla ters orantılımı,eskiden kainat hızlıydı o nedenle insanlar ilim öğrenmek için mezara kadar çabalıyorlardı şimdi kainat yavaş ,eski insanların bir ömre sığdıramadığını biz sanki onbeş senede kavrıyoruz ,kaldıki zamanımızı öldürdüğümüz onca luzumsuz şeye sahipken.....
blindpoint
__________________
|