TekKuran Newbie
Katılma Tarihi: 23 nisan 2006 Gönderilenler: 23
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kuran'da defalarca "oku" diye seslenilen peygamberin okuma yazma bilmediğini iddia etmek KURAN'a gözlerini kapatıp uydurma rivayetleri buna tercih etmekten başka birşey değildir.
17:106 Onu, bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye kısımlara ayırıp ağır ağır indirdik.
10.16 De ki: "Allah dileseydi, onu size okumazdım, onu size bildirmezdi de. Ondan önce içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
10.71 Onlara Nûh'un haberini de oku!
29.45 Kitap'tan sana vahyedileni oku!
HADİSLER PEYGAMBERİN OKUMA YAZMA BİLİP BİLMEDİĞİ KONUSUNDA ÇELİŞİYOR!
1. OKUMA-YAZMA BİLMİYORDU:
Resulullah (sav)'a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.- Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (ra)'ye dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Bu hal, kendisine Hira mağarasında Hak gelinceye kadar devam etti. Bir gün ona melek gelip: "Oku!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ben okuma bilmiyorum!" cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselam hadisenin gerisini şöyle anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar: "Oku!" dedi. Ben tekrar: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!" dedi. Ben yine: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kalemle öğretti, insana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi." Resulullah (sav) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kaynak: Buhari, Bed'ü'l-Vahy, Enbiya 21, Tefsir, Alak Tabir 1; Müslim, İman 252, (160); Tirmizi, Menakıb 13, (3636)
2. OKUMA YAZMA BİLİYORDU:
Bana, el-Adda İbnu Halid (ra): "Resulullah (sav)'nın bana yazdığı bir mektubu sana okuyayım mı?" dedi. Ben: "Memnuniyetle!" deyince bir mektup çıkardı. Mektupta şunlar yazılı idi: "Bu, el-Adda İbnu Halid İbni Zehve'nin Muhammed (sav)'den satın aldığı şeyi tevsik eder, el-Adda ondan bir köle veya cariye satın aldı. Kölede, ne herhangi bir hastalık, ne (zina, hırsızlık, kaçma gibi) bir düşkünlük ne de (satışını gayr-ı meşru kılan hürr asıllı bulunmak, emanet ve rehin olarak verilmiş olmak gibi) haramlık yoktur. Bu Müslümanın Müslümana satışıdır." Tirmizi, Büyu 8, (1216); Buhari, (senetsiz olarak kaydetmiştir) Büyu, 19; İbnu Mace, Ticarat 47, (2251)
Hz. Resalullah (sav)'ın Amr İbnu Hazm (ra)'a yazdığı mektupta: "Kur'an'a sadece temiz olanlar dokunsun" emri de vardı. Muvatta, Kur'an 1, (1, 199)
Biz Basra'da Mirbed denen yerde idik. Saçları dağınık, bir adam geldi, elinde kırmızı renkli bir deri parçası vardı. Kendisine: "Köylüsün galiba." dedik. "Evet!" dedi. "Elindeki şu deri parçasını bize ver (de ne var bir bakalım)!" dedik. Hemen alıp içindekini okuduk. Şu yazılı idi: "Allah'ın Resulü Muhammed'den Beni Züheyr İbnu Kays'a. Siz, şayet Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet eder, namaz kılar, zekat verir, ganimetten beşte biri, Peygamber'in hissesini ve 'safiyy payı'nı eda ederseniz, sizler Allah ve Resulü'nün emanıyla emniyette olursunuz." Biz: "Bu mektubu size kim yazdı?" diye sorduk. "Resulullah (sav)" dedi. Ebu Davud, Haraç 21, (2999); Nesai, Fey 1, (7, 134)
Resulullah (sav) (iran Kisrasına göndermek için) bir mektub yazmıştı. Kendisine: "Onlar mühürlü olmayan mektubu okumazlar" denildi. Bunun üzerine gümüş bir mühür yaptırdı. Üzerine Muhammed Resulullah cümlesini kazdırdı. Cemaate de: "Ben bir mühür yaptırdım. Üzerine Muhammed Resulullah kazdırdım, kimse bunu yüzüğüne kazdırmasın" buyurdu. (Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Resulullah (sav) sağ (eli) ne gümüş bir yüzük taktı. Kaşı Habeşi idi. Karşı avucunun içine geliyordu.) Buhari, Libas 46, 50, 51, 54, 55; Müslim, Mesacid 222, (640), Libas 55-63, (2092-2095); Ebu Davud, Hatim 1-2, (4214-4217, 4221); Tirmizi, İstizan 25, (2719), Libas 14-17, (1739-1748); Nesai, Zinet 48-82, (8,173-195); İbnu Mace, Libas 39, (3639), 41, (3645)
Resulullah (sav)'ı devesinin üstünde Feth süresini okurken gördüm. Süreyi terci' üzere okuyordu." Buhari, Fedailu'l-Kur'an 24, 30, Meğazi 48, Tefsir, Feth 1, Tevhid 50; Müslim, Müsafirin 237, (794); Ebu Davud, Salat 365, (1467)
...Resulullah belgeyi aldı ve şöyle yazdı: "Bunlar Abdullah oğlu Muhammed'in antlaşmış olduğu şartlardır... Buhari Cilt 3, 49/863
http://www.gercekislam.com/forum/viewtopic.php?t=111
|
safbilgi Yasaklı
Katılma Tarihi: 25 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 841
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam dostlar
Kuran ayetlerınde ''ümmı''nın manasını Mekkede doğup buyuyen İncılı ve Tevratı okumamış kıtap ehlı degıl anlamında kullanmıştır.Bu sıfat peygamberimıze yapılan hırsızlık ifiırasına yanıttır.
Ali imran |
20 |
Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: “Ben yüzümü Allah’a teslim ettim.Bana uyanlar da.” Kitap verilenlerle ümmilere de sor: “Siz de teslim oldunuz mu?” Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır.Yüz çevirirlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir.Allah, kullarını görmektedir.
|
|
O dönemde, peygamberimizin içinde yaşadığı toplumu; ehl-i kitap olanlar (Yahudi ve Hıristitanlar) ve ehl-i kitap dışındakiler olarak farklı iki zümreye ayırmak mümkündür. Yahudiliğin “millî din” olması sebebiyle, Yahudilerin aslen Mekkeli olmadıkları zaten bilinmektedir. Ehl-i kitap zümresinin diğer bölümü olan Hıristiyanların da, Mekke’nin “anakent” olması dolayısıyla Mekke’de yaşadıkları, Mekke’ye başka yörelerden göç etmiş oldukları, çeşitli kaynaklarla doğrulanmış bir gerçektir. Nitekim Yahudi ve Hıristiyanlardan oluşan ve “zımmî” adı verilen bu yabancıların hukukî varlıkları, peygamberimizin devlet başkanı olduğu dönemde yasalarla belirlenmiştir (Ana Britannica, c: 32, s: 393). Toplumun ehl-i kitap dışında kalan diğer zümresi ise, Kur’an’dan öğrendiğimize göre kitap (Tevrat, İncil) bilmeyen, sadece kuruntu ve zanlarıyla hareket edenlerdir ki bu zümre Mekke’de doğup büyümek suretiyle Mekkeli olanlardır. İşte Kur’an’da bu kesime mensup olanlara, yani Mekke’nin içinde doğmuş, büyümüş, yaşamış olanlara, taşralı olmayanlara, bedevî olmayanlara “Ümmî” denmektedir. Bunun böyle olduğu, hem Kur’an ayetleri hem de tarihî belgelerle sabittir.
Demek oluyor ki, peygamberimizin “امّى Ümmî” oluşu onun okuma yazma bilmediğini değil, Mekke’nin ehl-i kitap dışındaki zümresine mensup olduğunu göstermektedir. |
|
dost1 Admin Group
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm! Değerli Safbilgi Kardeşim!
Safbilgi yazdı:
selam dostlar
Kuran ayetlerınde ''ümmı''nın manasını Mekkede doğup buyuyen İncılı ve Tevratı okumamış kıtap ehlı degıl anlamında kullanmıştır.Bu sıfat peygamberimıze yapılan hırsızlık ifiırasına yanıttır.
Ali imran |
20
|
Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: “Ben yüzümü Allah’a teslim ettim.Bana uyanlar da.” Kitap verilenlerle ümmilere de sor: “Siz de teslim oldunuz mu?” Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır.Yüz çevirirlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir.Allah, kullarını görmektedir.
|
|
O dönemde, peygamberimizin içinde yaşadığı toplumu; ehl-i kitap olanlar (Yahudi ve Hıristitanlar) ve ehl-i kitap dışındakiler olarak farklı iki zümreye ayırmak mümkündür. Yahudiliğin “millî din” olması sebebiyle, Yahudilerin aslen Mekkeli olmadıkları zaten bilinmektedir. Ehl-i kitap zümresinin diğer bölümü olan Hıristiyanların da, Mekke’nin “anakent” olması dolayısıyla Mekke’de yaşadıkları, Mekke’ye başka yörelerden göç etmiş oldukları, çeşitli kaynaklarla doğrulanmış bir gerçektir. Nitekim Yahudi ve Hıristiyanlardan oluşan ve “zımmî” adı verilen bu yabancıların hukukî varlıkları, peygamberimizin devlet başkanı olduğu dönemde yasalarla belirlenmiştir (Ana Britannica, c: 32, s: 393). Toplumun ehl-i kitap dışında kalan diğer zümresi ise, Kur’an’dan öğrendiğimize göre kitap (Tevrat, İncil) bilmeyen, sadece kuruntu ve zanlarıyla hareket edenlerdir ki bu zümre Mekke’de doğup büyümek suretiyle Mekkeli olanlardır. İşte Kur’an’da bu kesime mensup olanlara, yani Mekke’nin içinde doğmuş, büyümüş, yaşamış olanlara, taşralı olmayanlara, bedevî olmayanlara “Ümmî” denmektedir. Bunun böyle olduğu, hem Kur’an ayetleri hem de tarihî belgelerle sabittir.
Demek oluyor ki, peygamberimizin “امّى Ümmî” oluşu onun okuma yazma bilmediğini değil, Mekke’nin ehl-i kitap dışındaki zümresine mensup olduğunu göstermektedir.
Allah Razı olsun. Allah ilmini artırsın.
Ayete gerçek manayı vermişsiniz. Ümmi demek anakentli, Mekkeli demektir.
Kusursuz olan Allah'tır.
En doğrusunu Allah bilir.
Sevgi saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
|
|