Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm! Can Evin Kardeşim!
Kitap yazmış olmanız nedeniyle sizi kutluyorum. Güzel tesbitlerde bulunmuşsunuz.
Allah razı olsun. Bu kitabınızı inşallah yenileri de izler.
Kitabınızdaki düşünceleri bütünü ile ele alıp Kur’an’ın denetimine verdiğimizde tevhid açısından, şirk açısından bazı hatalar görmekteyiz.Bunlar:
Düşüncenin Gücü ile ilgili eleştirileriniz ve daha sonra düşünmeyi öneren cümleleriniz.
Kurana yönelinmesi için yazdığınız güzelliklere rağmen Kur’ana yönelmiş insanların kabul edemeyeceği öneriler ve örneklemeler getirmeniz. Bir kısmını aşağıda belirttim.
Niyetimiz halisane destek olmak ve varsa gördüğümüz yanlışları kardeşlerimize duyurmaktır. Katkıda bulunabilirsek ne mutlu bize. Nitekim siz de, İman Kardeşimizin “put”la ilgili sorusuna yardımcı olabilmek için kitabınıza gönderme yaparak aynı desteği sağlamaya çalışmıştınız..
“Allah’ın varlığını beş duyunuzla hissedemiyorsunuz diye var olmadığını mı sanıyorsunuz? Unutmayın, siz hissettiklerinizi ancak iki boyutlu algılayabiliyor, iki boyutlu düşünebiliyorsunuz. Üç boyutlu algılayıp düşünmeyi bilmiyorsunuz. Niye mi üç boyutlu düşünemiyorsunuz? Çünkü siz insansınız ve insanlar hep iki boyutlu düşünebilirler. Üç boyutlu düşünemezler. Üç boyutlu düşünme düşüncesi insan için vesvesedir. “
Düşünme ile ilgili tesbitlerinize aşağıdaki verileri de katarak katılıyorum.
“Psikanalize göre, ‘birincil süreç düşüncesi’ bilinç dışı ve sözcük ötesi bir süreçtir. Yani sözcüklerle simgeselleşmemiştir. Örneğin bir isteğin bir insanı baskı altında bırakması sözcüklere dökülemez. Bu düşünce türünde karşıtlar bir arada bulunabilir; böyle düşünce mantık kurallarına uymaz, zaman ve yer tanımaz, neden-sonuç bağıntısı taşımaz ve bütünüyle haz ilkesi doğrultusunda gerçeklikle bağıntısı olmayan bir biçimde gelişebilir. Oysa ‘ikincil süreç düşüncesi’ gerçeklik ilkesine bağlı olarak dış nesnelerin gerçekliğini gözetir, söze dökülür, dil ve mantık kurallarına uyum gösterir.” (Ana Britannica Cilt: 11 s: 20)
Bu açıklamalardan anlıyoruz ki insan, kendisinde var olan akıl, irade, bellek, dikkat, merak, korku, düşünce gibi zihinsel melekleri (güçleri) arasında, sadece düşünce meleği (melekesi de denilebilir) üzerinde tam kontrole sahip değildir. Yani ‘birincil süreç düşüncesi’ adı verilen düşünme; bilinç dışı, insanın kontrol edemediği bir melektir.
İşte, iğvalarından Allah’a sığınmamız gereken Şeytan-ı Racim (İblis) budur.
Eğer biz, bilinç dışı düşüncelerimizi şeytanî özelliklerden arındırabilir ya da onun esiri olmayıp kontrol edebilirsek, insanlığa yararlı olabiliriz. Bu düşünceleri arındırabilmenin, kontrol altına alabilmenin tek yolu ise; öncelikle Allah’a sığınmak ve sonra da bu düşünceleri Kur’an mizanında tartmaktır. Çünkü düşünce sürekli olarak kontrolsüz üremektedir ama bu düşüncelerin eyleme geçmesi ise insanın inisiyatifindedir.
Gönderme yaptığınız kitabınızda :
”Ahiret hayatında; düşündüklerinizden değil, bu hayatta yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız. Bu anlamda gücü olan şey, düşünceleriniz değil inancınızdır.
‘Dünyada iken neler düşündün, şurada yanlış düşünmüşsün, böyle düşünmen gerekiyordu.’ denmeyecek.” Diyorsunuz. Oysa Alemlerin Rabbi olan Allah :
Bakara 284’de:” Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker ve dilediğini bağışlar, dilediğine azabeder. Allah her şeye Kadir'dir.” Diye buyuruyor.
“Şunu da unutmayın, Türkiye, İslam’ı en iyi yaşayan ve yaşatan ülkedir; tüm dünya için modeldir. Bu su götürmez bir gerçektir. Yobazlık, hurafeler, Allah ile kul arasına kul koyma, şefaat dileyen sapkınlar, İslam âleminde en az Türkiye’de görülür.”
Koyu yazılı cümle ile ilgili deliliniz var mıdır?
Türkiye ile ilgili bu düşüncenizde gerçekten samimi misiniz?
“ Dini karmaşıklaştırmaya, hizipler yaratıp mezhepler oluşturmaya da kimsenin hakkı yok. Başörtüsü taktın takmadın, ayağını yıkadın yıkamadın diye bölünüp ayrıntıda kaybolmayın. Unutmayın, her bir mezhep, kendisine karşıt düşünce ya da mezhep açısından hizip oluşturur. Kur’an’ı okuyun ve sonra ayrıntıda kaybolmadan büyük resmi çizin. Bu büyük resimde, Allah’ın bir olduğunun ve tek bir dininin bulunduğunun ayırdına varın. Kur’an’ın tüm insanlığı kucaklayan bu açık ve net mesajını alın.
Türkiye'de dinin siyaset ve propaganda malzemesi olarak kullanılması da bu uzaklaşmaya hizmet ediyor. Neden gençlerimizi Kur’an okumaya teşvik etmiyoruz? Gençler, neden Kur’an okumuyorsunuz? O, Allah’ın insanlara seslendiği ilahi bir mucize. Hani derler ya, “Bu devirde hâlâ mucizelere mi inanıyorsun?” diye. Evet inanıyorum. Bu dünyada hâlâ tertemiz ve tüm güzelliğiyle elimizin altında duran Kur’an-ı Kerim mucizesine inanıyorum. Kur’an’ı elinize alıp ilk sayfadan ilk satırı okusanız, inanın bir daha bırakamazsınız. İlk sayfa, ilk satır ve ilk kelime… Evet, okumaya başladın işte… Farkında mısın karşında Yüce Rabb’in var şu anda. Sana sesleniyor, anlatıyor. Bugüne kadar insanlığın başından geçenleri, insanların nankörlüklerini, hatalarını anlatıyor ve ‘hiç düşünmüyor musunuz’ diyor sana”
Bu tesbitlerinize yürekten katılıyorum.
Son nefesinizden sonra da bu serüvenin devam edeceğini unutmayın. Serüvene kendinizi hazırlamaya başlayın. Başlamayı düşünmeyin, başlayın.
Bunu destekleyen kur’an’i bir bilginiz var mı?
“….Allah’a ulaşmanın amaç olduğu bu serüvende, kendi hikâyenizi, elinizden gelen en iyi şekilde yazmalısınız.”
“…Allah’a ulaşmak istiyorsanız, barışa ve hayra yönelik işler yapmak zorundasınız. Zorundasınız diyorum çünkü başka çıkış ve kurtuluş yolu yok. Kurtuluş Allah’ın birliğinde ve düzeninde ona hizmet ederek çalışmaktır. Çalışmak yolun yarısı, yapmak diğer yarısıdır, bu dünyada bunun dışında bir göreviniz yok. Tek görev bu. Tabii yine temizlenmek arınmak isteyenler için. Diğerleri ayrı.
İnsan olduğunuz için şükredin Allah'a ve temizlenmek için de melekleri çağırın başınıza. İnanın ve yapın. “
Allah’a ulaşmadan kastın ne olduğunu açıklarsanız sevinirim.
Rabbimiz Rahmeti gereği “hidayeti (yol göstermeyi, kılavuzluk etmeyi)” üzerine almış ve bu işi (hidayeti) kullarına elçiler göndererek, kitaplar indirerek yapmıştır. Yol Rabbimiz tarafından gösterilmiştir ama Rabbimizin gösterdiği yoldan gidip-gitmemek, doğru yola ermek-ermemek kulların iradesine ve çabasına bırakılmıştır.
Çünkü Allah hep bizimledir. Bize bizden daha yakındır (Kaf; 16, Hadid; 4). “O’na dönmek, münib olmak” demek; “O’nun gösterdiği yoldan gitmek, O’nun öğrettiği ve istediği gibi yaşamak, itaatkâr kul olmak, hanif Müslüman olmak,” demektir.
“Allah... Tanrı... Baba... Sevgili... İlah”
“ Allah, Tanrı ya da Baba diyebilir miyiz? Bizi yaratan tek yaratıcıyı kastettiğiniz müddetçe, niyetiniz ve amacınız, tek olan ilahı, Allah'ı kastetmek olduğu sürece, Allah'a bu isimlerle hitap edebilirsiniz.”
Sevgili ve baba kelimelerine yüklenen anlam her ulusca aynıdır. Ufacık bir çocuk bile hangi milletten olursa olsun baba kelimesine yüklenen anlamın ne olduğunu bilir. Allah bu tür yakıştırmalardan münezzehdir.
“Bu sebeple, Bu fikre de karşı çıkacaklar. Diyecekler ki bu da nereden çıktı? Kırk yıllık köye yeni âdet mi getiriyorsun? Hayır, kırk yıllık köye yeni âdet getirmiyorum. Bu dinin, herkesin dini olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Dikkat edin, biz 'Baba' diyelim demiyorum. Mecaz anlamda 'Baba' diyenler, günaha girerler mi diyorum. İkisini birbirine karıştırmayın. Mecaz anlamda sevgili oluyor da, ‘Baba’ niye olmuyor. Hıristiyanlığı çağrıştırdığı için mi? Beyninizdeki algılamalardan kurtulun. Niyete bakın, kasta bakın. Doğru yol, budur.”
Bu dinin herkesin dini olduğunu vurgulamak farklı, “baba” diyebilirsiniz farklı .
Allah için yakıştırma cüretinde bulunduğunuz haşa “baba” kelimesinin mecaz anlamı nasıl olur? Lütfen açıklar mısınız?
Art niyetsiz yazdığınıza inandığım bu cümlenizden Allah’a sığının lütfen ve tevbe edin.
[005.072] [DI] And olsun ki, «Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir» diyenler kafir oldular. Oysa Mesih, «Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin; kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir, zulmedenlerin yardımcıları yoktur» dedi.
“ … Kendi seçtiklerinizi ilahlaştırdınız, rahiplerin sözlerine kandınız, sanki Allah yokmuş gibi. Ortak koştunuz, şirke battınız, Allah bir değilmiş gibi. Şeytana inandınız peşinden gittiniz, onu Allah yaratmamış gibi. Halifeler ürettiniz, kendi ürettiğinize kendiniz kandınız, sanki Allah yetmezmiş gibi.”
“ …Size kan dökün dediyse, Allah canımı alsın. Şeytana uyun hurafeler üretin, kuruntularınızın peşine takılın dediyse, Allah canımı alsın. Bölünün parçalanın, bir olmayın dediyse, Allah canımı alsın. Allah'ın yerine, şefaatçinin, imamın, rahibin peşinden koşun dediyse, Allah canımı alsın. Çocuklarınıza rezilliğe batmış bir dünya bırakın dediyse, Allah canımı alsın. Vallahi alsın.”
Tesbit ve dualarınıza yürekten katılıyorum. Allah razı olsun.
“…kimseye Allah'a nasıl hitap edeceğini öğretemezsiniz. Herkes, niyeti doğrultusunda, istediği gibi hitap eder. Bunda bir kısıtlama olmaz. Zorlama olamaz.”
Bunun cevabını Alemlerin Rabbi olan Allah vermiştir zaten. Dua kime yapılır? Duanın adabı nasıldır? Bunlar ayetlerle belirlenmiştir. Bizler bu konuda bir hüküm veremeyiz.
Dua Edin:Furkan 77; Mü’min 60 ; Bakara 152,186; Hud 90; Zümer 53;
Dua Yalnız Allah’a yapılır: Şuara213; Kasas 88 ; Rad 14; A’raf 194,195; Nahl 20 ; Nisa 117; Hacc 12,13
Duanın adabı: Nisa 32,134; A’raf 29,55,56,205 ; Bakara 186 ; Yusuf 86,87; Enbiya 90
[007.180] [DI] En güzel isimler Allah'ındır, O'na o isimlerle dua edin, O'nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını göreceklerdir.
[010.010] [DI] Oradaki duaları: «Münezzehsin ey Allah'ım», dirlik temennileri: «Selam size» ve dualarının sonu da: «Alemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun»dur.
Zuhruf 36,37
“Kim Rahman’ın Zikri’ni (Kur’ân’ı) görmezlikten gelirse onun başına bir şeytan sararız. O onun arkadaşı olur.
Onlar bunları yoldan çevirirler ama bunlar doğru yola girdiklerini hesap ederler.”
“…Gönüllerini cilalamış olanlar; renkten, kokudan kurtulmuşlardır. Her nefeste zahmetsizce bir güzellik görürler. Onlar, ilmin kabuğundaki nakşı bırakmışlar, aynelyakin bayrağını kaldırmışlardır. Düşünceyi bırakmışlar, aşinalık denizini bulmuşlar, bilişlikte yok olmuşlardır.
Herkes ölümden ürker, korkar. Bu kavimse ona bıyık altından gülmektedir. Kimse onları gönlüne galip gelemez. Sedefe zarar gelir, inciye değil.
Onlar fıkhı ve nahvi terk etmişlerdir ama mahvolmayı ve yokluğu ihtiyar etmişlerdir. Sekiz cennetin nakışları parladıkça onların gönül levhine vurur, orada tecelli eder. Allah'ın doğruluk makamında oturanların, orasını yurt edinenlerin derecesi; arştan da yücedir, kürsüden de boşluktan da!
Kitabınızdaki Celaleddin Rumi’den yaptığınız bir kısmını yukarıda gösterdiğim alıntınızı aşağıda belirttiğim ayetler ışığında değerlendirmeniz dileğiyle.
Sevgiyle kalın Allah’a emanet olun.
[002.135] [DI] «Yahudi veya Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız» dediler. «Doğruya yönelmiş olan ve Allah'a eş koşanlardan olmayan İbrahim'in dinine uyarız» de.
[003.067] [DI] İbrahim, yahudi de, hıristiyan da değildi, ama doğruya yönelen bir müslimdi; ortak koşanlardan değildi.
[003.095] [DI] De ki: «Allah doğru söyledi, doğruya meyleden İbrahim'in dinine uyun; O, puta tapanlardan değildi».
[004.125] [DI] İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim edip, hakka yönelen İbrahim'in dinine uyandan, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah İbrahim'i dost edinmişti.
[006.079] [DI] «Doğrusu ben yüzümü, gökleri ve yeri yaratana, doğruya yönelerek çevirdim, ben ortak koşanlardan değilim.»
[006.161] [DI] «Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, gerçek dine, doğruya yönelen ve puta tapanlardan olmayan İbrahim'in dinine iletmiştir» de.
[010.105] [E0] Hem sırf hakka müteveccih hanîf olarak dine yüz tut ve sakın müşriklerden olma
[016.120] [DI] İbrahim, şüphesiz Allah'a boyun eğen ve O'na yönelen bir önderdi; puta tapanlardan değildi.
[016.123] [DV] Sonra da sana: «Doğru yola yönelerek İbrahim'in dinine uy! O müşriklerden değildi» diye vahyettik.
[022.031] [DI] Allah'a ortak koşmaksızın O'na yönelerek pis putlardan kaçının, yalan sözden çekinin. Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma attığı şeye benzer.
[030.030] [DI] Hakka yönelerek kendini Allah'ın insanlara yaratılışta verdiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur; işte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler.
[098.005] [DI] Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.
[006.056] [DI] De ki: «Allah'tan başka, yalvardıklarınıza kulluk etmekten menolundum.» «Sizin heveslerinize uymayacağım, yoksa sapıtmış, doğru yolda gidenlerden olmamış olurum» de.
[006.150] [DI] De ki: «Allah'ın bunu haram kıldığına şahidlik edecek şahidlerinizi getirin». Şahidlik ederlerse, onlarla beraber olup sözlerini kabullenme; ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların heveslerine uyma; onlar Rablerine başkalarını eşit tutuyorlar.
007.176] [DI] Dileseydik, onu ayetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hali böyledir. Sen onlara bu kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler.
[013.037] [DI] Böylece Biz Kuran'ı Arapça bir hüküm ve hikmet olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir dost ve seni koruyan çıkmaz.
[023.071] [DI] Eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulananlar bozulup giderdi. Onlara, kendilerine öğüt veren bir şey getirdik; onlar ise öğütlerinden yüz çevirirler.
[028.050] [DI] Eğer, sana cevap veremezlerse, onların sadece heveslerine uyduklarını bil. Allah'tan bir yol gösterici olmadan hevesine uyandan daha sapık kim vardır? Allah zalim milleti şüphesiz ki doğru yola eriştirmez.
[045.023] [DI] Heva ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Ey insanlar! Anlamaz mısınız?
[047.014] [DI] Rabbinin katından bir belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel gösterilen kimseye benzer mi? Bunlar heveslerine uymuşlardır.
025.043] [DI] Hevesini kendine tanrı edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?
[004.060] [DI] Sana indirilen Kuran'a ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Putlarının önünde muhakeme olunmalarını isterler. Oysa, onları tanımamakla emr olunmuşlardı. Şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.
[002.048] [DI] Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korunun.
[002.123] [DI] Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı ve onların yardım görmeyeceği günden korunun.
[003.091] [DI] Doğrusu inkar edip, inkarcı olarak ölenlerin hiçbirinden, yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye vermiş olsa bile, bu kabul edilmeyecektir. İşte elem verici azab onlaradır, onların hiç yardımcıları da yoktur.
[005.036] [DI] Doğrusu, yeryüzünde olan bütün şeyler ve onların bir katı daha kafirlerin olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verseler kabul edilmez. Onlara elem verici azab vardır.
[057.015] [DI] Bugün sizden ve inkar edenlerden fidye kabul edilmez; varacağınız yer ateştir, layığınız orasıdır; ne kötü bir dönüştür!
[002.161] [DI] İnkar edip de o halde ölenler var ya, işte, Allah'ın, meleklerin, insanların hepsinin laneti onlaradır.
009.068] [DI] Allah, ikiyüzlü erkek ve kadınlara ve inkarcılara, ebedi kalacakları cehennem ateşini hazırlamıştır. O, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir (rahmetinden uzak kılmıştır). Onlara devamlı azab vardır. [009.068] [DV] Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vâdetti. O, onlara yeter. Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır.
[072.020] [DI] De ki: «Ben sadece Rabbime yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam.»
[022.030] [DI] İşte böyle. Kim Allah'ın yasaklarına saygı gösterirse, bu Rabbinin katında kendi iyiliğinedir. (Haram olduğu) size okunanlar dışında kalan hayvanlar, size helal kılındı. O halde pis putlardan sakının; yalan sözden kaçının.
Aklını kullanan hiç kimse şirki kabul etmez. Müşriklerin tek dayanağı gelenektir. Bu sebeple Kur’ân, insanı aklını kullanmaya çağırır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Allah o pisliği aklını kullanmayanların üstüne bırakır.” (Yunus 10/100)
Kusursuz olan Allah’tır.
En doğrusunu Allah bilir.
Din İslam’dır, Allah birdir.
Zuhruf 36,37
“Kim Rahman’ın Zikri’ni (Kur’ân’ı) görmezlikten gelirse onun başına bir şeytan sararız. O onun arkadaşı olur.
Onlar bunları yoldan çevirirler ama bunlar doğru yola girdiklerini hesap ederler.”
|