Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İzahınızda "abdest" olarak adlandırılan eylemin niteliği ve salat için olan faydalarını da açıklamanızı dilerim.
Eğer salat belirli vakitlerde değil de sürekli bir eylem ise, sürekli olarak abdest nasıl alınır ?
Yahut mealciler abdest hususunu da yanlış mı değerlendiriyorlar ?
Vakit ve "vusta" meselesine gelince;
Geniş bir makalede bunu açıklayacağını belirtmişsin, merakla bekliyorum.
Ancak; kısa izahında mekke dönemindeki uygulamaya değinmişsin.
Eğer yalnız Kuran diyorsak, ayetlerin mekkiliği yahut medeniliğinden bahsedemeyiz.
Kuran, hangi ayetin mekki hangi ayetin medeni olduğunu açıklamaz. Bu bir delil olamaz. Eğer, rivayetler bu hususta delildir dersen yalnız Kuran temeli / iddiası bozulmuş olur.
Üstelik, hangi ayetlerin mekki, hangi ayetlerin medeni olduğu hususunda rivayetlerde dahi kesinlik / söz birliği yoktur.
Kesin olmayan, şüpheye dayalı bilgi ile din inşaa edilmez / edilmemelidir.
Kuran, okuyup durduğunuz şeydir. Bunun içinde mekki ve medeni ayrımı yapılmadığı açıktır.
Bu nedenlerle izahlarınızda lütfen mekki / medeni ayrımını kullanmayın.
Fakat eğer siz hangi ayetin mekki, hangi ayetin medeni olduğu hususunda Kuran'a dayanan bir delil edinmişseniz, onu da dinlemekten mutluluk duyarım.
Bu gün kılınmakta olan namazın Kuran'da "açıkça" tarif edilmediği inkar edilemeyecek durumdadır.
Abdestin bile açık seçik anlatıldığı, pek çok detayın barındığı bir kitapta namazın nasıl kılınacağının "apaçık" anlatılmamış olmasının herşeyden önce mantık kuralları ile bir izahı yoktur.
Kıble meselesindeki izahlarınız da zaten bu hususu doğruluyor.
Daha önceki bir kısım yazılarımda, namazın zaten kılınmakta olduğu, bu nedenle tarif edilmediği yolundaki izahların saçmalamaktan öte olmadığını, dinimize dair her şeyi öğreten Allah'ın, namazın kılınışında müşrikleri refrans göstermesinin ve müminleri rivayetlere mahkum etmesinin açıklamasının yapılamayacağını dile getirmiştim.
İşin bir yönü her ne kadar bu olsa da, sizin bahsettiğiniz yorumun yukarıda zikredilen hususlarla çeliştiği de apaçık ortadadır.
Yani, abdest ve vakitler...
Bu meselenin nezdinizdeki izahını dinlemekten mutluluk duyacağım.
Selam ve muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam ali aksoy...
Abdest ayeti dediðiniz ayet medenidir.Hernekadar siz ayýrým gözetmiyorsanýzda.!Üstelik en son inen surelerden maide suresinde yer almaktadýr.Bu ayet mü'minlerin özellikle maddi manevi temizliðe riayet etmiyenlerin münafýklar gibi.!!Temizlenerek salata gelmelerini emretmektedir.Her mü'minin her salata geliþinde abdest almasýný önermiyor bizce!!!Bunuda 22 yýldan beri mekkede ve medinede icra edilen abdestsiz salattan anlýyoruz.Ayrýca ibrahim,musa,isa ....vs peygamberlerin abdestindende hiç sözetmemesinden!!!!Mekkede oluþan çekirdek islam toplumu(mü'min tolumu )her yönüyle son derece temiz berrak olduklarýndan onlara böyle bir uyarýda bulunma gereði duyulmamaýþtýr!!Ancak medinede müslümanlar özellikle fetihten sonra imanýn tadýna varmadan kitleler halinde teslim olmuþ ve üzerlerindeki maddi kafalarýndaki manevi kkirleriyle salata gelmiþlerdir.Bu uyarý bunlaradýr.!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! !!!!! !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!Þuna diikkatinizi çekmek istiyoruz.Kuranda sýk sýk kullanýlan(vech,vücuh ile eydi:yüz,yüzler ve eller ifadeleri organ anlamýnda kullanýlmamaktadýr.Allahýn yüzü kendisi!!Ýnsanýn yüzü kendisi,insanýn elleri (çoðul)olarak yine kendisi demektir.Bu kelimelerin geçtiði ayetleri okurken bunu göz önünde bulundurmak lazým.Daha iyi anlamak için.!!!
Kuranda vusta,evsat ,vasat ifadeleri seçkin hayýrlý üstün en iyi anlamlarýnda kullanýlmýþtýr.ilgili ayetlere bakýla...!!!!
Kuranda kitaben mevkuta ve salatil fecri ile salatul iþa dýþýndaki zaman bildiren tüm ayetler mekke döneminde inmiþtir.Bu ayetlerde geçen (güneþ doðmadan önce),(güneþ batmadan önce),güneþin batýþýndan,gece karanlýðýna dek,gündüzün etrafýnda(saatlerinde)gecenin anlarýnda,gündüzün iki ucunda ve gecenin zülüflerinde,þeklindeki tüm ifadeler gece ve gündüzü içermektedir.Güneþ doðmadan önce geceyi,batmadan öncede gündüzü kastetmektedir.Kuranda zýt iki uç devamlý hepsi anlamýndadýr.Mesela bizdede sabah akþam dediðimizdede her zamaný kastettiðimiz gibi.
Medinede kontrol(hakimiyet)artýk müslümanlarda olduðu için salatlar belli vakitlere baðlanmýþ olma ihtimali büyüktür.!!!Salatul fecr ve salatul iþa dan bunu anlayabiliriz.Birincisi günün ilk salatýnýn ikinciside yatmadan önce son salata isim olmuþtur.Bu ikisi arasýnda baþka salatlarda yok demek deðildir.!!!
Sure ve ayetlerin mekki ve medeni oluþlarýný iþledikleri konulardan anlayabilmekteyiz.!!Örneðin (cin)ifadesi medeni surelerde hiç kullanýlmamaýþtýr.!Çünkü mekkeliler mekkeli olmayanlara cin diyordu.!Peygamberle görüþen cin denilen insanlar medineli yahudi ve araplardý.!!!Ýkinci örenk;sadaka ve sadakat ifadeleri hepsi medeni surelerde yer almaktadýr.Çünkü maliþ vergi oaln sadaka(vergi) medinede konmuþtur.Ama zekat kavramý iddia edildiði gibi mali bir vergi olmayýp vahyin diðer bir ifade þekli olduðundan hem mekki hemde medeni ayetlerde sýkça yer almaktadýr salatla birlikte.!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!Baþka örnekleride vardýr buna benzer.!!!
Muhabbetle ali aksoy kardeþim
__________________ Muhammed din adamları sınıfını ortadan kaldıran, kurumsal dinleri yıkan, dini tapınak dini olmaktan çıkarıp halkın vicdanı haline getiren "devrimci" bir peygamberdir
"Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok
çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye
kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar.
Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri/izi vardır. Bu onların Tevrat'taki
nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin ki filizini
çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi.
Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır bu ekin. Allah böyle yapar ki, onlar
sayesinde, inkâr edenleri öfkelendirsin. Allah onlardan iman edip hayra ve
barışa yönelik işlen yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir." (Fetih/29)
Ayetindeki secde izi meselesini nasıl anlamalıyız. Bu husustaki yorumunuz nedir ?
Hani ben camiden çkan insanların yüzünde secde izi görmüyorum işin bu tarafı ayrı mesele ama siz bu ayeti kendi görüşünüze göre nasıl açıklıyorsunuz.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam
şu bir gerçekki namaz insanı köyülükten alıkoyar..ister arapça ister türkçe ister 5 vakit ister 3 vakit ister 4 rekat ister 7 rekat..
islam dininde namaz yani salat vardır..şekilsel yönüne ek olarak ruhsal yönü ile birleştirilir..kişi vücudu ile secdeye gider ruhsal yönüde bunu tamamlar.
şeytan insanın şekilsel olsun yada olmasın her ne sebeple olursa olsun Rabbine eğilmesini asla istemez..
İnanılmaz derecede zor bir konu bu... İman etmek gerçekten zor bir şey.
Özellikle, iman etmen gereken şey atalarından gördüğünden çok başka bir şey söylüyorsa hem nasıl zor...
Düşünsene, ataların yapıp ettiklerine bir kılıf bulmuş yaşayıp gidiyor. Sonra, bakıyorsun Kuran başka şeyler söylüyor. Atalarından gördüğünün bir kısmını reddediyorsun. Sana "Allah yoktur" demişsin gibi bakıyorlar.
Öyle değil mi, mesela Mustafa İslamoğlu ve arkadaşları mezhepleri, nasih-mensuh saçmalığını yumuşak bir dille reddediyorlar ama hala hadislere dayalı bir düzen emrediyorlar. Atalarımın / İnsanların çoğu onlara dinden çıkmış olarak bakıyor.
Sonra bir kısmı, mesela Kuran İslamı sitesi yazarları perdeyi biraz daha aralıyor. Bu defa, ilk reddedilenler de bunlara başka bir gözle bakıyor.
Sonra hanif dostların müdavimleri hadislerin tamamının şüpheli olduğunu söylüyor ve dinlerini Kuran'a dayandırmaya çalışıyor. Sonra, ilkin reddedilenler, afaroz edilenler bunları reddediyor.
Sonra, bu hanifler içinden bir grup bakıyor ve diyor ki,
"Yahu arkadaşlar bu namaz işi bu kılıfa sığmıyor. Bak, bu meselelerde tuhaf şeyler söyleyen ayetler var, biz hala gelenek dininin gözlüğünden bakıyoruz. Kuran, başka şeyler söylüyor"
Haydi... Bu defa, bunlar Şeytan'ın dostları oluyor.
Üstelik, bu kimseleri Allah'a secde etmemekte "kibirlenen" kimseler olarak gören bir kısım arkadaşlarımızın getirdikleri deliller, tartışmayı taa en başa götürüyor.
Bu konular açıldı açılalı forumdaki benzer başlıkları tarıyorum.
Enteresan şeyler gördüm. Mesela "tevatür" ...
Çok düşünülecek bir savunma aracıdır "tevatür".
Eğer tevatür, namazın şekilsel bir ibadet olduğunun delili ise, aynı tevatür;
Namazı 5 vakit kıldırıyor, üstelik neresinde ne okunacağını anlatıyor, bilinen anlamda Peygamber'e salavat getirtiyor, kandil geceleri kutluyor, şeytan taşlatıyor, camilere Muhammed adını yazdırıyor, tahiyyatta bir şeyler okutturuyor, insanları mezheplere bölüyor, yeni yeni haramlar, helaller çıkarıyor, sünnet ettiriyor, baş bağlatıyor... Daha saymaya lüzum varmı ?
Hele Ehli Kitap olsun olmasın diğer dinlerin tevatürlerini düşünmek bile istemiyorum.
Sorulan sorulara açık açık, sırasıyla cevap vermek yerine, doğrudan doğruya inkar yaklaşımı size bir şeyler hatırlatıyor mu?
Adam soruyor: Kuran her konuda detaylı bir kitap ta salat konusuna gelince mi sus pus kesilmiş...
Yaşar Nuri diyor ki; salat Peygamber'in sünneti ile belirlenmiştir.
İçimizden kimimiz, salat zaten müşriklerce biliniyordu, hanif dinin kalıntıları vardı, Kuran veya Peygamber bunu düzeltti diyor.
Adam soruyor: Müşriklerin nasıl namaz kıldıkları hususundaki deliliniz nedir ? Kuran'dan misal getiriyor: Islık çalmak, el çırpmak... Bunu mu biliyordu Peygamber ? Bu mu düzeltilip bu günkü hale sokuldu ?
Ben daha net sorayım:
Kıblenin neresi veya ne olduğu, İftitah tekbirinin nasıl alınacağı, Kıyamda, rükuda, secdede nelerin okunacağı, Namazların kaç rekat olduğu, Oturuşta nelerin okunacağı, Namazın nasıl bitirileceği...
Tüm bu hususlarda müşrikler neler yapıyordu da yaptıklarının nereleri kim tarafından düzeltilip, ne hale getirildi ?
Peki ben Kuran'a dayanarak / ondan cesaret alarak şunu sorarsam;
Müşrikler namaz kılarken veya Peygamber de bu namazı devam ettirirken yahut düzeltirken sizler oradamıydınız ?
Adam soruyor: Allah bu kavme önceden bir Peygamber gönderilmemiş olduğunu söylüyor. Siz hangi İbrahim namazından bahsediyorsunuz ?
DÜZELTME: Hacc Suresi 78. ayete göre Hz. İbrahim Kuran'ın indirildiği toplumun atasıdır. Daha önceden dikkatimden kaçan ve uyarılmadığım bu hususu dikkatinize sunuyorum. 14.02.2008
Cevap yok, yakıştırma / aşağılama çok...
Üstelik hani Allah Kuran'ı detaylandırılmış kılmıştı...
Dikkat edelim Salattan bahsediyoruz. Salatın Kuran'ın en temel kavramı olduğu, dinin direği olduğu nihayet pek mühim bir mesele olduğu hususunda tartışmanın gelenekçiler dahil tüm tarafları hem fikirdir.
Peki nedir bu salat, nerde nasıl anlatılmış.
Kuran'dan misaller sunuluyor:
Bu Kuran'da;
Yolculuk halinde vasiyette bulunacak kimsenin kimleri nasıl şahit tutacağı, bu kimselerin "ne söyleyerek" yemin edecekleri, bunlardan şüphe duyulması halinde yerlerine kimlerin getirileceği, onların "ne söyleyerek" yemin edecekleri,
Ashab-ı Kehf'in kaç kişi olduğu hususunda yapılan tartışmalar, kimin "ne dediği", Peygamber'in buna karşın "ne demesi" gerektiği, bunların mağarada nasıl korundukları, nasıl evrilip çevrildikleri, köpeklerinin "ne şekilde ve nereye" uzanmış olduğu, "kaç sene" uyutuldukları, uyanınca birbirlerine "ne söyledikleri", yanlarındaki paranın mahiyeti, hakikatin ortaya çıkmasından sonra ahalinin onlar hakkındaki münakaşası,
En detaylı bir şekilde miras hükümleri, miras dağıtımı / vasiyetin açılması sırasında hazır olan fakirlere nasıl muamele edilmesi gerektiği,
Evlatlıkların hanımları ile ilişkisini kesmesi durumunda kişinin bu boşanan hanımla evlenebileceğinin nasıl hükme bağlandığı,
Yusuf'un zindan arkadaşlarının rüyaları ve bunların tabiri,
Artık saymayacağım... Bu kitap mı, gerçekten bu kitap mı salatın ne olduğu hususunda beni müşriklerin sünnetine yahut beşerin rivayetine mecbur kılacak ?
Çok zaman düşünüyorum. Allah ne diye Peygambere sürekli "Hak Rabbindendir, sakın şüphecilerden olma" demiş diye...
İşte atalar dini öyle işliyor ki insanın beynine, ruhuna bırak şüpheyi, şüphe içinde şüpheye düşüyorsun.
Allah'ın indirdiği mi, atalarımdan "tevatür" (!) yoluyla gördüklerim mi ?
Yoksa ben Şeytan'a mı uyuyorum ? Sahi ben kibirimden mi bunları söylüyorum ?
Heyhat... Kolaylıkla Atalar dinine uyup kabul görmek varken için için kendimi yiyerek / tüketerek, uykularım kaçıp dünyam yıkılarak yalnızca Kuran'a tabi olmamı mı emrediyor Şeytan ?
Bu ne kolay bir itham böyle...
Neyse ki, İbrahim'in Rabbini arayışı yahut Kuran'ın tedricen indirilişi gibi bir anda olup bitmiyor, iş tekamül içerisinde yürüyor ki, insan kanıksıyor.
Evet sevgili kardeşlerim. Hepimiz aynı Allah'a iman ediyoruz. Aynı Kitab'a bağlıyız. Hepimiz birbirimizin kardeşiyiz. Birbirimizi şeytanlıkla itham etmek yerine neden sorulan sorulara teker teker, açık açık cevaplar vermiyoruz ?
Sizler Kuran'a yönelip Atalar dininin bir kısmını inkar ederken samimiydiniz de, şekilsel salatın Kuran'da olup olmadığını sorgulayanlar mı samimiyetsiz ?
Sizler, diğer dediklerinizi Kuran'a dayandırırken iyi de, iş salatın ne olduğuna gelince neden "tevatür" delil oluyor ?
Biz, tarihi bir hadisenin nasıl olduğundan bahsetmiyoruz. Kuran'da en çok anılan bir emrin "nasıl" ifa edileceğinden bahsediyoruz.
Sonra şu söyleniyor: Bunlar namazı (yani gelenek namazını) iptal ettiklerinde yerine bir şey koyamıyorlar, diğer konuları izah edemiyorlar. Bak bu tartışılır. Ama bu durum, onların size karşı getirdikleri ve Kuran'a dayanan misallleri / soruları elinizin tersiyle iterek onları bir şeylerle itham etmenize haklılık yahut meşruiyyet kazandırmaz.
İlim hususunda gerçekten kaçma / olasılıklardan korkma yoluyla din inşa edilmez.
Adam soruyor: Kıblenin anlatıldığı ayetlerde neden bir defa bile "salat" kelimesi geçmiyor ? Nerden çıkarsak çıkalım Mescid-i Haram'a nasıl yöneleceğiz ?
Ve... Daha pek çok şey soruyor.
Burası bir ilim meclisi, buyrun cevaba...
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yine bu tartışma içerisinde adı geçen "Büyük Kandırmaca" isimli kitaba bu linki kullanarak erişebilirsiniz.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Heyhat... Kolaylıkla Atalar dinine uyup kabul görmek varken için için kendimi yiyerek / tüketerek, uykularım kaçıp dünyam yıkılarak yalnızca Kuran'a tabi olmamı mı emrediyor Şeytan ?
ali bey işi netleştireceğin yerde, bulanık kafa yapınla meseleyi dahada bulandırıyorsun, varsa bir netliğin dinleyelim..?
ve ali bey şeytan ve işlevinden zerre kadar haberin olsaydı yokarıdaki soruyu sormazdın !
sen şeytanın yalnızca yalnışlarımı telkin ettiğini sanıyorsun ?
şetan ve işlevine bu kadar yabancı birinin allahı tanıması, ne kadar zor ve uzak bilirmisin ?
sen aklını kollanamiyorsan üstüne pislik yığdımışsan şeytana davetiye çıkarttırmışsan, yaşam, kader formülüne uzak duruyorsan suçlu allahmı? yada şeytanmı ?
muğlaklıklarını netleştirmeden insanlarla paylaşma, eğer inanıyorsan "allah"tan kork insanların günahına girerek yerini daraltma... bu kafayla netleşmende zor ya !
Neden sorulanlara cevap vermek yerine ithamlarda bulunuyorsun ?
İnsanlara sormadan muğlaklıklarımı nasıl netleştirebilirim ?
İnsanlara değil de, her zaman yanlışı telkin etmeyen (!) Şeytan'a mı sorayım ?
"İşi netleştireceğin yerde bulanık kafa yapınla meseleyi daha da bulanıklaştırıyorsun" buyurmuşsunuz.
Siz nettiniz de ben mi sizi şüpheye sürükledim ?
Bu kader formülü de neymiş ? Atalarımın Allah'ın indirdiğine olan ilgisizliğini, duyarsızlığını kendime kader bilip onlara mı tabi olayım ?
Hakareti bırak, cevap ver. Bildiğini paylaş ki, ilminden faydalanalım.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam...
şekilsel secde ruku kıyam kuranda var mı.. evet var..
vakitleri belirlenmiş ve farz demekte kuran..
evren insana bir örnektir..güneş yükselir ve düşer gölgeler uzar ve kısalır.. ağaçlar üzerine binen rahmetin ağırlığından dallarını eğer.. vs vs vs şu memlekette hiç kimse bana kendi için yerlere kadar kapandırıp alnımı yere indiremez rızam dahilinde.. bir tır dolusu avro getirseler yinede istekleri kabul olmaz...buradan bak bak ben ne kadarda imanlı bir adamım diye kimse dolaylı dolaysız anlamasın..anlatmak istediğim..rıza ile olan secdenin rükunun kıyamın değeri şu dünyada ölçülemez..kuranda geçmeseydi farz denmeseydi..belki şekil olarak yok diyebiilirdik ancak şekil olarak vardır..aslında şekille beraber ruhsal bir yönelişte vardır..ha kişi şekilsel olarak yapmış ruhsal olarak yapmamış ise o salat tamamiyle eksiktir hatta ona salat bile denemez..salatın bir arada olmazsa olmazı..heö bedenen hemde ruhsal olarak eda edilmesidir..ve son olarak.. şu dünyada Allah için secdeye rukuya duaya sarılmaktan daha şerefli bir iş yoktur..şeref arayanlar bunu Allahın yanında arasınlar..
merhaba Naci Çelik..yukardaki ayetlerden namazın diğer adıyla salatın nevi ortaya çıkmaktadır..1.ayette saygıyla ifadesi kullanılmıştır..yani ruhsal olarak ne yaptığının farkında ol ve bunu bedenen ifade et..
2.ayette yusuf peygamberin önünde secde değilde sanki secdeymiş gibi eğilmeleri..burada secdenin bireğilme sonucu ortaya çıktığı gayet nettir..secde olabilmesi için eğilme şarttır...
3.ayette secdenin tam nevisini açıklıyor..büyücülerin secdeye kapanmaları..yani kendilerini yere bırakmaları..kaldıki secdeyi hala bir saygı ritüel olarak yapan millet ve inanışlar var... ben şahsım adına peygamberimizin salatı ruhsal olmanın yanında şeklende yaptığına inanmaktayım...okuduğum kuran ayetleri bunun böyle olduğunu bana anlatmakta..
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma