Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
aliaksoy Yazdı:
Fakat, Ehli Kitab'ın bunun bir hak olduğunu bilmeleri nasıl izah edilecektir ? Onların "hak" olduğunu bildikleri şey bu yönelme midir, yoksa Allah'ın vahyi midir ? Yine, Kitap ehlinin Peygamber'in kıblesine uymayacağı, Peygamberimizin de onların kıblesine uymayacağı nasıl izah edilecektir ?
Bu hususlar da açıklığa kavuştrulmalıdır.
Allah cümlemizi dosdoğru yoluna eriştirsin.
Muhabbetlerimle...
|
|
|
2/Bakara/142-145’ inci ayetlerde dört çeşit kıble söz konusudur:
1- Mü’minlerin, İslam öncesi üzerinde bulundukları “kıbleleri” (atalarının dini).
2- Peygamberin üzerinde bulunduğu “El-kıble” (Allah’ın Dini).
3- Allah’ın Peygamberi yönlendireceği ve razı olacağı “Bir kıble: Bir yön (kıbleten).
4- Ehli kitabın “kıbleleri” (dinleri: hevâları).
Her din aynı zamanda bir kıbledir; üzerinde bulundukları sâliklerini hedeflediği yöne doğru götüren bir yoldur. Herkesin takip ettiği bir yolu/şeriatı/şir’atı vardır. (5/48, 45/18).
Peygamberin kıblesi “Hakk” a götürür, yönlendirir. Diğer bütün kıbleler, şeriatler, yollar “bâtıla” götürür.
2/145 ile 2/120’inci ayetlerini karşılaştıralım:
2/145: Eğer kitap ehline her delili getirsen de senin Kıble’ne uymayacaklar. Ve sen de onların kıblesine uymazsın… Ve eğer sana gelen İlim’den sonra onların hevâsına uyarsan muhakkak zâlimlerden olursun.
2/120: Yahudi ve Hristiyanlar; sen onların “millet” ine uymadıkça senden memnun olmazlar… Eğer sana gelen “İlim” den sonra onların “hevâlar” ına uyarsan senin Allah’tan bir koruyucun ve yardımcın olmaz.
2/145’ teki “senin kıblen” ifadesindeki Kıble, Peygamberin üzerinde bulunduğu Din’dir. “Onların kıbleleri” ifadesindeki kıble, hevâları olan dinleridir.
Ayetlerde yer alan; “Rablerinden El-Hakk olduğunu kesinlikle biliyorlar”, “onlardan bir grup bile bile El-Hakk’ı gizliyorlar”, “El-Hakk Rabbindendir” cümlelerindeki “El-Hakk” ifadesi, “El-Kitap”, “Es-Sebil”, “El-Hüda”, “Ez-Zikir”, “El-Hamd”, “El-İlim”… gibi Kur’an mesajıdır, vahiydir. El-Hakk Kur’an’da yüzlerce defa vahiy anlamına gelmektedir.
“le ya’lemune enne hû’l Hakku min rabbihim”: “Kesinlikle bu söylenenlerin El-Hakk olduğunu biliyorlar”. Kur’an’ ın pek çok yerinde “İnne hû” ve “Enne hû” ifadeleri Kur’an mesajıdır.
2/144: “…le ya’lemune enne hû’l Hakku min rabbihim…”
2/26 : “ fe emme’l lezine âmenû fe ya’lemûne enne hû’l Hakku min rabbihim…”
11/17: “…fe lâ teku fî miryetin minhu inne hû’l Hakku min rabbike…”
22/54: “ ve le ya’lemul lezine ûtu’l kitâbe enne hû’l Hakku min rabbike…”
28/53: “ ve izâ yutla aleyhim kâlû âmennâ bihî inne hû’l Hakku min rabbinâ…”
34/6 : “ ve yerallezine ûtul ilme ellezi unzile ileyke min rabbike huve’l Hakku…”
32/3 : “ em yekûlûne ifterâhû bel huve’l Hakku min rabbike”
41/53: “ senurîhim âyâtinâ fi’l âfâki ve fî enfusihim hâtta yetebeyyene lehum ennehu’l Hakku…”
6/114: “ vellezine âteynâhumu’l kitâbe ya’lemûne enne hû munezzelun min rabbike bi’l Hakki”.
Ayetlerde de görüldüğü gibi “El-Hakk” hep vahyi, “hû” ve “huve” zamirleri de söylenenleri okunan mesajları işaret ediyor.
“El-Hakk” ile “El-İlim” genelde aynı şeyi ifade ederler; Allah’ın İlmini.
Örnekler:
10/5: “ mâ halekahu zâlike illâ bi’l Hakk”: “Allah bunu Hakk (İlim) ile yarattı.
30/8: “ mâ halekal’lâhu’s semâvâti ve’l arda ve mâ beynehumâ illâ bi’l Hakk”: “ Allah gökleri ve yeri ve aralarındakini Hakk (İlim) ile yarattı.
5/48: “ ve lâ tettebi’ ehvâ ehum ‘ammâ câeke mine’l Hakk”: “ Sana gelen Hakk’tan ayrılıp hevâlarına uyma”.
2/120,145;13/37 : “ ve leinitteba’te ehvâ ehum ba’de’l lezî câeke mine’l ilm” : “Eğer sana gelen İlim’den sonra onların hevâlarına uyarsan…”.
Ayrıca 10/94,108; 5/84, 19/43, 3/19, 42/14 ve 45/17’ inci ayetlerine de bakılabilir.
Muhabbetlerimle…
Not: Kusura bakma kendim yazamayıp birilerine yazdırdığımdan cevabım gecikti.
|