Yazanlarda |
|
bembeyaz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
adalet yazdı:
Helal sana İman usta,hem nalına hem mıhına vurmakta üstüne yok valla.Zaman zaman kızsam da sana,hayranım üslubuna.Niyetim ne yiğidi öldürmek ne de hakkını yemektir,iki laf edip insanım diyeni,insana indirilen kitapla diriltmektir. Bu bembeyazın ise,tükendi sermayesi,kes-yapıştır ile günü kurtarmak gayesi. Mum dibine ışık vermez derler ya,bunun ilmi de tam fasarya.Dönüp dolaşıp yazıyor aynı naneleri,baktı kimse yutmuyor bu teraneleri,tutuyor gözümüze tababet ilmini,kabul ettirmek için kendini.Fazla laf etme hoca sıktın bizi yeterince,uzmanlık senin neyine,seni ancak azmanlık paklar,deli doktoru olsan bile sen,kim teşhis koyacak sana sendeki ene'den..
selamlar dost adalet ve avaneleri,
hayret doğrusu..
ama suç bende.. temsili, teşbihi, mecazı bilemeyen bazı adamlara laf anlatmaya kalkıyorum..
burada zamanımı tüketiyorum.. bundan sonra sadece cevap vermeye değer olanlara cevap yazayım bari... baksanıza birileri aşağılık kompleksine kapılmış...
doktor lafını duyunca elleri ayaklarına dolaşmış... teşbihi anlamamış.. hakarete sarılmış...
neyse araştırma nedir? uzmanlık nedir? bunu anlayamayana veya anlamak istemeyene bundan sonra yanıt yok.. siz devam edin eyyy öyleleri...
hani atalar demiş ya.. "kendi söyler kendi dinler" diye.. veya "körler sağırlar birbirini ağırlar"...
sizlere selam olsun.. ben eğer cevap vermeye değer kaliteli bir görüş bulursam ona cevap yazacam...
diğerlerine ise sadece mutlukluklar dileyecem... selam size olsun... eyyyy dostlar...
muhabbbetle.... :) :) :)
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/
selam ve dua ile...
|
Yukarı dön |
|
|
Xweser-Mirov Yasaklı
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Kuran disindakiler farzmidir yoksa kisinin tercihine mi birakilmistir.. ?
Namazda, oturmak, rekat sayilari, kuran okumasi, arapca okumak/dua etmek, abdest alirken agza, burna su vermek, namazda selam vermek, elleri baglamak, elleri havaya kaldirmak, 33 tespih.. bunlar farzmidir ?? yoksa kisinin tercihine mi birakilmistir ??
Bir insani ornek almak, elbise rengi, oturus sekli, su icmesi, cinsel hayati, sac sakalini taklit etmek midir ???
Peygamber neyapti, Kurani teblig etti ve yasadi.. O'nun ahlaki da Kuran'di.. bunu da hadislerden ogreniyoruz.. ve Kuran'da, O'nun en guzel ahlak uzeri oldugunu ogreniyoruz..
Kuranda namazin farzlarini aciklarmisiniz, Kiyam-ruku-secde-abdest-kible ( herzaman yonelmemiz gerekiyor, nereden yola cikarsak cikalim ) ve vakitler, haricinde yapmamiz gerekenler Kuran'a gore nelerdir.. ??
__________________ Hayat sen ne güzelsin
|
Yukarı dön |
|
|
hasanali Newbie
Katılma Tarihi: 27 nisan 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 9
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
BEYAZ YAZDI:
Fela saddeka ve la salla. Ve lakin kezzebe ve tevella. ( 30-31; Kiyame )O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı. Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti
(burada salla filinin "namaz" diye çevirmek hata olur... zira salla fiili burada "HAYATININ HİÇ BİR ANINDA ALLAHTAN YANA BİR BİLİNÇ VE DUYARLILIK İÇİNDE OLMADI anlamında kullanılmıştır.
BİR KELİMEYE HEP AYNI ANLAMI VERMEK DOĞRU DEĞİLDİR... SİYAKA VE SİBAKA BAKMAK GEREKİR.. BİR DE KURANIN BÜTÜNÜNDE VERİLMEK İSTENEN MESAJA)
Alak 9-10 da ki "salla" ise "Allah a yönelen, ona bağlanan" kimse anlamındadır...
özetle konuyu detaylı olarak araştırmak iyi olacaktır...
mealllere bakarak kur anı anlamaya çalışmak yerine arapça yı iyice öğrenip suyu kaynağından içmeye ne dersiniz???? ben öyle yapmayı seviyorum.. kafam da karışmıyor... gayette mutluyum... iyi ki öğrenmişim.. tavsiyem siz de öğrenin...
muhabbetle...
..........................................................
Okunuş =Fela saddeka ve la salla.
Diyanet= O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı.
Elmalılı Orj.= Fakat o ne sadaka verdi ne namaz kıldı
Ö.N. Bilmen =(31-32) Fakat ne tasdik etti ve ne de namaz kıldı. Velâkin tekzîp etti ve yüz çevirdi.
C. Yıldırım= Ne gerçeği doğrulayıp kabul etmiş, ne de namaz kılmıştı.
A.F. Yavuz =(O kâfir Ebu Cehil Kur’an’ı ve Peygamberi) tasdik etmedi, namaz da kılmadı.
H.B. Çantay =İşte o, (peygamberi ve Kur'ânı) tasdıyk etmemiş, namaz da kılmamış,
M. Esed= (Artık son pişmanlık fayda etmez) çünkü (yaşadığı sürece) hakikati kabul etmedi ve (aydınlığa kavuşmak için) namaz kılmadı;
A. Bulaç =Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
Y.N. Öztürk =Ne tasdik etti ne yakardı/ne sadaka verdi ne namaz kıldı.
Diyanet Vakfı =İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.
Elmalılı S1 =Ama o ne sadaka verdi ne de namaz kıldı.
Elmalılı S2 =Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
TefhimulKuran =Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
F. Kuran= Adam ne inandı, ne namaz kıldı.
A. Gölpınarlı= O, ne birşeyi vermiştir sadaka olarak, ne namaz kılmıştır.
S. Ateş =Ne sadaka verdi, ne de namaz kıldı.
S. yıldırım =Ne dini tasdik eder, ne namaz kılardı.
Ş. Piriş =Tasdik etmemiş, namaz kılmamış.
............................................................ ......
Sayın Bembeyaz;
sizin tabirinizle suyu kaynağından içmiş olan çevirmenlerin tümü 75/31 ayetini namaz olarak yazmış ve hata etmiş. O halde
demekki suyun hangi kaynaktan içildiği çok önemliymiş,
demekki araştırıp_sorgulamak mutlak gerekliymiş,
demekki bazı bilgileri çoğunluğa uyarak kabul etmek hatalıymış,
sizce bu çevirileri yapanlar arapça bilmiyorlarmı?
Kimin daha iyi arapça bildiğinin testini sizce nasıl yapacağız?
selam ve dua ile..
|
Yukarı dön |
|
|
Xweser-Mirov Yasaklı
Katılma Tarihi: 17 mart 2008 Yer: Netherlands Gönderilenler: 421
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'da göre Türkiye'de beş vakit namazlarını kılanların oranı 1/40. Yani kırkta bir.
Bir baska arastirmaya gore ise 20%'nin altinda.. ( Konda )..
Yani, bukadar insan simdi inandiklari, 5 vakit namazi farz olarak kabul ettikleri halde ( cogunluk ), kilmiyorlar.. ! Buna salat=namaz degildir diyenler sebep olmadi heralde.. :)
Birseyler yolunda gitmiyor demekki, en azindan Turkiye de..
__________________ Hayat sen ne güzelsin
|
Yukarı dön |
|
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam, o suyun icinde hmr olmasin sakin,dikkat etmek lazim,ben almayayim o sudan. Zümer Suresi 3." Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din
yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'ndan başkasını
veliler edinerek, "biz onlara, bizi
Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz."
diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp
durdukları konuyla ilgili
hükmü verecektir.
Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör
kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz" وَلَقَدْ اَنْزَلْ 06;َا اِلَيْكَ اٰيَاتٍ بَيِّنَا 78;ٍ وَمَا يَكْفُرُ بِهَا اِلَّا الْفَاسِ 02;ُونَ
Diyanet : Andolsun, biz sana apaçık âyetler indirdik. Bunları ancak fasıklar inkâr eder.
Furkan Sûresinin 33. âyetinde“Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, sana hakkı [doğrusunu] ve en güzel açıklamayı getirmeyelim”
denilerek Kur’ân’ın en iyi tefsîr olduğu, ele aldığı meseleleri en
güzel şekilde açıkladığı ve problemleri tamamen çözdüğü
bildirilmektedir. Ayrıca Kur’ân’da “ايات بيّنات - âyâtün beyyinâtün” , “كتاب مبين - kitâbün mübîn”, “بيّنه - beyyenehü”, “مبيّنات - mübeyyinât”, “تبيان - tibyân” ve “بيان - beyân”
gibi aynı kökten türetilmiş kavramlarla Kur’ân âyetlerinin apaçık
olduğu bildirilmiş, Kur’ân’ın kapalı, müşkil, anlaşılmaz olmadığı
yüzlerce kez vurgulanmıştır. Yüce Allah kitabındaki mesajlarının açıkça
anlaşılabilmesini sağlamak için her türlü anlatım tekniğini kullanmış,
bir anlatım aracı olarak sivrisinek gibi en basit şeyleri bile örnek
vermekten çekinmemiştir. Böylece ilahi mesajlar üniversitedeki
akademisyenden dağdaki çobana kadar herkes tarafından anlaşılabilecek
bir açıklığa kavuşturulmuştur.
Kur’ân’ın herhangi bir tefsîre gerek duyulmayacak kadar açık ve
anlaşılır olduğunu gösteren bu gerçekler ortada iken Kur’ân’ı tefsîr
etme iddiasıyla yola çıkmak, en hafifinden cüretkârlık olarak
nitelendirilecek bir yaklaşım olsa gerektir.
“تبيين - tebyîn” sözcüğü, iki zıt anlam için de kullanılan “بين - beyn” sözcüğünün türevlerinden olup tef’il babından mastardır. Saklama anlamına gelen “كتم - ketm” sözcüğünün zıt anlamlısı olan “tebyîn
”, “açığa koyma” demektir. Ancak bu, iyi anlaşılmamış bir şeyi açıklama
anlamında değil, var olan bir şeyi ortaya koyma, gözler önüne serme
anlamında bir açığa koymadır. Meselâ Araplar “بيّن الصّبح لذى العينين - beyyene’s-subhu li zi’l-ayneyni”
yani “Sabah, gözü olanlara her şeyi ortaya koydu” şeklinde bir deyim
kullanmaktadırlar. Bir benzetme yaparak anlatmak gerekirse; “Tebyîn
” buzdolabında, kilerde veya herhangi bir yerde durmakta olan
yiyeceklerin yenmek üzere masanın üzerinde hazır duruma getirilmesi,
yani zaten var olan yiyeceklerin bulundukları yerden alınıp ortaya
konulmasıdır. “Ketm ” ise tam tersine, ortada durması gereken bir şeyin ortadan kaldırılıp bir yerlere saklanmasıdır.
“Tebyin” sözcüğünün bu anlamı Kur’ân’da net olarak vurgulanmıştır:
“İndirdiğimiz açık delilleri ve hidâyeti
Biz, insanlara apaçık gösterdikten sonra gizleyenlere hem Allah hem de
bütün lânet ediciler lânet eder. Ancak tövbe edip durumlarını
düzeltenler ve [açık delilleri ve hidâyeti] açıkça ortaya koyanlar başkadır. Zira Ben onların tövbelerini kabul ederim. Ben tövbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim.” Bakara; 159,160.
“Ve hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, “Onu mutlaka insanların önüne apaçık koyacaksınız,
onu gizlemeyeceksiniz” diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı
ettiler, onu az bir bedel karşılığı sattılar. Yaptıkları alış-veriş ne
kadar kötü!” Âl-i Imran; 187.
Tebyin sözcüğünün ism-i mef’ul kalıbına konulmuş bazı türevleri Kur’ân’da “فاحشة مبيّنة - fâhişetün mübeyyinetün (Nisa 19, Ahzab 30, Talâk 1)” ve “ايات مبيّنات - âyâtün mübeyyinâtün (Nur 34, 46, Talâk 11)” şeklindeki ifadelerle yer almıştır. “Beyân” sözcüğünün türevlerinden olup “apaçık” anlamına gelen sözcükler ile “açığa koyma” anlamındaki “tebyin”
sözcüğü ve onun ism-i mef’ul kalıbındaki türevleri bazıları tarafından
anlamdaş olarak kabul edilse bile, her bir sözcüğün anlamı bulunduğu
kalıp itibariyle bir diğerinden farklıdır.
Kur’ân konteksti içinde “تبيين - tebyîn”,
“Her biri gâyet açık ve seçik olan Kur’ân âyetlerinin ortaya konularak
gözler önüne serilmesi” anlamına gelmektedir. Bu ortaya koyuş, Kur’ân’ı
vahyeden ve onu açıklamayı kendi üzerine borç alan Rabbimizin yaptığı
bir iştir. Peygamberlerin Allah’tan aldıkları vahyi kendi toplumlarına
aktarmalarına “tebliğ” denmekle birlikte, sonraki yinelemeleri de
mahiyeti bakımından birer “tebyin” faaliyetine dönüşmektedir (Nahl 39,
44, 64, Zühruf 63, Maide 19, 15, İbrahîm 4). Kavram bu bağlamda ele
alındığında, müminlerin görevinin sadece tebyin olduğu anlaşılmaktadır. En dogrusunu Rabbimiz bilir. Selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
Muhsin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 subat 2007 Gönderilenler: 401
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Felâ saddaqa velâ sallâ velâkin kezzebe ve tevellâ” “ (O, ne tasdik etti ne de çaba harcadı/destekledi. Ama yalanladı ve geri durdu.) Kıyâmet;31,32.
Âyette geçen dört eylemin ikisi, diğer ikisinin karşıtı ve zıt anlamlısı olarak gösterilmiştir. Yani “كذّب - yalanlama” nın karşıtı “صدّق - tasdik etme”
olarak belirtilirken, “sürekli geri durmak, sürekli yüz dönmek, lâkayt
kalmak, ilgisizlik, pasiflik ve yapılmakta olan girişimleri
kösteklemek” anlamlarına gelen “تولّى - tevellâ” sözcüğünün karşıtı olarak da “صلّى - sallâ” sözcüğü kullanılmıştır. Bu durumda “صلّى - sallâ”
sözcüğü; “sürekli ileri atılmak, ilgisiz kalmamak, pasif olmamak, hep
aktif olmak” anlamlarına gelmektedir. Asr sûresinde geçen ve anlamı,
“yanlışları, bozuklukları, çirkinlikleri ortadan kaldırmak için
çalışmak” olan “عملوا الصّالحا 78; - sâlihatı işlemek” fiili de “sallâ” fiilinin farklı bir ifadesidir. En dogrusunu Rabbimiz bilir. Selametle.
|
Yukarı dön |
|
|
bembeyaz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
hasanali kardeş,
ne demek istediğim sizin tarafınızdan tam anlaşılmamış...
ben kaynağa kendim indim ve bunu ben söyledim...
sen o meallere bakarak kaynağa inememiş oluyorsun işte....
bilmem anlatabildim mi???
görmedin mi mealler arasındaki farkı... bir daha bak.... yazıyorum bir kısmını..
Elmalılı S1 =Ama o ne sadaka verdi ne de namaz kıldı.
Elmalılı S2 =Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
TefhimulKuran =Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
F. Kuran= Adam ne inandı, ne namaz kıldı.
A. Gölpınarlı= O, ne birşeyi vermiştir sadaka olarak, ne namaz kılmıştır.
S. Ateş =Ne sadaka verdi, ne de namaz kıldı.
S. yıldırım =Ne dini tasdik eder, ne namaz kılardı.
Ş. Piriş =Tasdik etmemiş, namaz kılmamış.
evet......
"saddaka" filine kimi mealci "tasdik etmemiş" anlamını verirken,
kimi de "ne sadaka verdi..." şeklinde tercüme etmiş...
eee hangisi o zaman..
işte gel kaynağa.. kendin iç suyu... bul bulabiliyorsan gerçeği... bu da emekle olur.. gayretle olur.. bedel ödemekle olur..
bak işte... o yukarıdaki meallere ilaveten ben de yukarıdaki gibi diyorum... (yani ahmet emin seyhan meali, daha çıkmadı piyasaya.. beklemen gerekecek.) dileyen dilediğini alır.. dilemeyen de kendi arar ve bulur.. ama bunun için önce ehil hale gelmek, kafa yormak, alın teri dökmek, yorulmak, geceleri uykusuz kalmak gerekiyor..
tekrar edeyim kendi çevirimi...
bu ayette "salla" filinin "namaz" diye çevirmek hata olur... zira "salla fiili burada
"NE DİNİ TASDİK ETTİ, NE DE HAYATININ HİÇ BİR ANINDA ALLAH'TAN YANA BİR BİLİNÇ VE DUYARLILIK İÇİNDE OLDU"
anlamında kullanılmıştır.
BİR KELİMEYE HER ZAMAN HER YERDE BİLA İSTİSNA HEP AYNI ANLAMI VERMEK DOĞRU DEĞİLDİR... SİYAKA VE SİBAKA BAKMAK GEREKİR.. BİR DE KURAN'IN BÜTÜNÜNDE VERİLMEK İSTENEN MESAJA)
Muhabbetlerimle.....
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/
selam ve dua ile...
|
Yukarı dön |
|
|
bembeyaz Uzman Uye
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Muhsin Yazdı:
Felâ saddaqa velâ sallâ velâkin kezzebe ve tevellâ” “ (O, ne tasdik etti ne de çaba harcad/destekledi. Ama yalanlad ve geri durdu.) Kyâmet;31,32.
آyette geçen dِrt eylemin ikisi, diًer ikisinin kart ve zt anlamls olarak gِsterilmitir. Yani “كذّب - yalanlama” nn kart “صدّق - tasdik etme” olarak belirtilirken, “sürekli geri durmak, sürekli yüz dِnmek, lâkayt kalmak, ilgisizlik, pasiflik ve yaplmakta olan giriimleri kِsteklemek” anlamlarna gelen “تولّى - tevellâ” sِzcüًünün kart olarak da “صلّى - sallâ” sِzcüًü kullanlmtr. Bu durumda “صلّى - sallâ” sِzcüًü; “sürekli ileri atlmak, ilgisiz kalmamak, pasif olmamak, hep aktif olmak” anlamlarna gelmektedir. Asr sûresinde geçen ve anlam, “yanllar, bozukluklar, çirkinlikleri ortadan kaldrmak için çalmak” olan “عملوا الصّالحا 78; - sâlihat ilemek” fiili de “sallâ” fiilinin farkl bir ifadesidir.
En dogrusunu Rabbimiz bilir.
Selametle. |
|
|
muhsin kardeş,
iki fiil farklıdır.... anlamları da ayrıdır... karıştırmayalım...
birisi "sad, lam, ye" yani; "salla"
diğeri ise "sad, lam, ha" yani; "salaha"
iki fiilin anlamı çok farklıdır...
karıştırmayalım..
selametle...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
www.ahmeteminseyhan.blogcu.com/
selam ve dua ile...
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Bembeyaz;
Hasan Ali kardeşim sana başka bir şey daha söyledi.
Dedi ki, sen habire Arapça olmadan olmaz diyorsun. Bu mealleri hazırlayanlar Arapça bilmiyor mu?
Demek ki, Arapça bilmek dahi marifet değil.
Marifet, Allah'ın indirdiğine teslim olup Allah'ın ayetleri okunduğu zaman secde etmek.
Bu secde varya cidden zor bir iş...
Hem, yürek isteyen işlerden... (Misli ile mukabele kabilinden)
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"Sayın Bembeyaz; sizin tabirinizle suyu kaynağından içmiş olan çevirmenlerin tümü 75/31 ayetini namaz olarak yazmış ve hata etmiş. demekki suyun hangi kaynaktan içildiği çok önemliymiş, demekki araştırıp_sorgulamak mutlak gerekliymiş, demekki bazı bilgileri çoğunluğa uyarak kabul etmek hatalıymış, sizce bu çevirileri yapanlar arapça bilmiyorlarmı? Kimin daha iyi arapça bildiğinin testini sizce nasıl yapacağız?" Çok bilmiş bembeyaz hoca,bu kardeş sana ne soruyor,sen ona ne cevap veriyorsun,senin yaptığın resmen muğalata aslında.Sen daha iyi arapça bildiğinden falan değil,sırf bu sitede yazılanlardan dolayı bu aşamaya geldin ama doğruyu söylemek sana batar,çünkü tıynetiniz "ene ene " odaklı,bilgiçlik taslamak yerine hakikate teslim olmanın zamanı gelmedi mi daha? Senin buradaki duruşun donkişotvari bir duruş ama yine de senden yana Rabbimden ümidi kesmiş değilim,hala bu sitede olman bile senin için büyük avantaj,döktürmeye devam et fakat züccaciye dükkanına giren fil pozisyonunda asla olma,tamam mı kıymetli hocam???
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
|
|