Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Beyt = Kabe, ise

Hz. Ibrahim'den Kabe'nin icini mi yoksa etrafini mi temizlemesi istenmistir ?

Mescid-i Haram = Kabe mi yoksa Kabe ve cevresi mi?

Kabe'nin etrafina mescid nezaman yapildi ?

Gucu yetenler kimlerdir ?  Dayanikli olanlar mi, guclu olanlar mi, zengin olanlar mi ?

Hz. Ibrahim arap halkina mi gonderilmisti Peygamber olarak ?

Hz. Ibrahim putlari yikip, bunlar Allah degildir, O'nu simgeleyemez dedikten sonra, Kabeyi insa etmis..

Biri cikip deseydi ki, sen bizim putlarimizi yiktin kirdin.. Sekillerini mi begenmedin ki kendin de Allah'in evini simgeledigini soyledigin bina insa ediyorsun.. ? Hz. Ibrahim'in cevabi ne olacakti ?

Bu mantiklimidir ??? Aklim almiyor, Ozogullari gibi tanimalari lazim ki, bu bizim putlardan farklidir.. Bu huda'dir diyebilsinler..

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

SECDE NEDİR VE NE ZAMAN  YAPILIR?

17/İSRA:105-Bunu (Kur'n'ı), Hak ile/ Vahi ile indirdik, (evet) Hak ile/Vahi ile indi O (Kur'an). Biz seni ancak, müjdeleyeci ve  uyarıcı olarak gönderdik;

 106-Onlara   bunu,  yavaş yavaş (sindire sindire) okuyasın diye bölüm bölüm ayırıp indirdik. Ve biz O'nu aşama aşama (gerekli gördükçe) indirdik.

107- Deki: Bu'na inanın ya da inanmayın;şu bir gerçek ki, bundan önce ilim verilenler, kendilerine okunduğu zaman, saygı ile çeneleri (başları) önlerine düşerdi /tam bir kabul ile dinlerlerdi.

108- Ve şöyle derlerdi: Süphane rabbina, (Rabbimiz asla sözünden dönmez) Rabbimizin va'di kesinlikle gerçrkleşir./Gerçekleşmemesi mümkün değildir.

109-(Ayetler onlara    okundukça etkisinden ) ağlayarak çeneleri düşer / başlarını önlerine eğerlerdi. Ve onların bağlılıkları/saygıları artardı.

110- Allah'ı/Allah'a çağırın, Rahman'ı/Rahman'a    çağırın..En güzel isimler (vasıflar) O'na aittir. Salatında /Kur'an okuyuşunda / Kur'an dersinde ne çok aleni ne de çok gizli  oku, bunun arası bir yol izle!

111- De ki: Bu mesaj/ bu  buyruk,asla  çocuk edinmemiş, mülkte (bütün varlığın sahibi ve yöneticisi olmada ) ortağı olmayan ,(haşa) düşüklüğünden ötürü yardımcısı da olmayan ALLAH'a aittir. Ohalde O'nu durmadan büyükle de büyükle (Hayat boyu O'na itaat et)! 

"Xarra" fiili, "yukardan aşağı düşme"yi,ifade ettmektedir. Ancak burada çenenin düşmesi/ başın öne düşmesi ;okunmakta olan kur'an'a kuak kesilip tam bir teslimiyetle (sücceden) kabulü ifade etmektedir.

Secde ve ruku',"Yere yüz üstü kapanma"yı, belden öne eğilmeyi değil de "baş eğme"yi anlatır. Başı öne eğmek de  söylenenleri kabul ve teslimiyettir. "Rukkean-sücceden" ifadeleri, Kur'an'da cümlede "hal /durum" anlatmaktadır. "Yere kapanma"yı ifade etmiyor. Kaldı ki "Alel-ardi"'yere' ifadesi cümlede yeralmamaktadır.

Yukarıdaki Ayetler; elçinin okuduğu ayetleri, mü'minlerin gönülden dinleyip bağlılıklarını dile getiriyor.Kur'an, bölümler halinde indikçe,bunlar Elçi tarafından mü'minlere okunup öğretiliyor . Bu ayetler, inananların Kur'an'ı nasıl dinlemeleri gerektiğini de   vurgulanıyor.

Yukarıdaki ayetler ile"rukkean-sücceden" ifadelerinin geçtiği ayetler, örneğin : FETİH:29.cu ayet,secdenin mü'minin kesintisiz, ayrılmaz,özlliği olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadılar.

39/23:"Allah en güzel Hadis'i,ayetleri bir birini destekleyen bir kitap olarak indirdi. Rab'lerinden çekinenlerin ondan derileri ürperir, sonra  derileri ve kalpleri (tüm benlikleri) , Allah'ın Zikri'ne yumuşar. Bu Allah'ın Hidayet'i olup,Allah bununla dilediğini doğruya iletir,   Allah'ın saptırdığına da kimse yol gösteremez. "

Kendilerine okunan ayetler , onlara öyle etki yapıyor, onlar öyle   yuşayor   ki , adeta eriyip Allah'ın Zikr'ine akıyorlar. Allah'ın Zikr'i onları potasında yoğurup şekillendiriyor.

"Secde ile ruku'", Allah'a, O'nun Mesaj'ına tam bir teslimiyettir. Mü'min her an secde ve ruku' halinde olmak zorundadır.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Yüzüstü Secdeye Kapananlar

Daha sonra Cenâb-ı Hak "Çeneleri üstü secdeye kapanırlar" buyurmuştur. Bu hususta birkaç görüş bulunmaktadır:

1) Zeccâc şöyle demiştir: "Zikn kelimesi iki taraf sakallarının birleştiği yer, çene anlamına gelir. İnsan secde etmeye eğildiğinde, onun yere en yakın olan uzvu çenesidir."

2)  el-Ezkân (çeneler) kelimesi, sakallardan kinayedir. İnsan, secdede, huşu ve huzûda ileri merhaleye varıp son derece gayret gösterdiğinde, bazan sakalı yere değer. Çünkü insan, sakalını temiz tutmaya çok gayret eder. Onu toprağa sürdüğünde ise, en büyük tazîm yapmış olur.

3)  İnsanı Allah korkusu kapladığında, bazan, tıpkı bayılmış kimse gibi, secde gayesiyle yere kapanır. Durum her ne zaman böyle olursa, onun çenesi üzerine kapaklanması, secde yerine geçmiş olur Binâenaleyh, "çeneleri üstü kapanırlar" ifadesi, onun son derece korku, endişe ve haşyet içinde olmasından kinaye olmuş olur. [348]

Ayetle İlgili Bazı Sorular

Sonra geriye, ayetle ilgili iki soru kalmaktadır: Birinci soru: "Allah Teâlâ, burada niçin succeden (secde eden kimseler olarak) dedi de, yescudûn (secde ederler) demedi?"

Cevâp: Bu lafzı zikretmekten maksat, onların, hemencecik secdeye koşup yere

kapanmalarını anlatmaktır:

İkinci Soru: "Cenâb-ı Hak niçin (çeneler için) dedi de, (çeneleri üzere) demedi?"

Cevap: Araplar, bir adam yere kapaklanıp yüz üstü düştüğü zaman, "Hara llzzıknıderler. Allah en iyi bilendir.

Allah Teâlâ daha sonra "Rabbimizi tenzih ederiz. Gerçekten Rabbimizin vaadi, muhakkak yerine gelmiştir" buyurmuştur. Bu, "onlar secdelerinde, "Sübhfine Rabbinâ" yani, "Biz Rabbimizi tenzih eder ve ona tazimde bulunuruz." Gerçekten, Rabbimizin vaadi, muhakkak yerine gelmiştir. Yani, Kur'ân'ın indirilmesi ve Hz. Muhammed (s.a.s)'in gönderilmesiyle ilgili vaadi mutlaka yerine gelmiştir" demektir. Bu, bu kimselerin ehl-i kitaptan olduğuna delâlet eder. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.s)'in gönderilmesiyle ilgili vaad, onların kitaplarında geçmişti ve onlar, bu vaadin yerine getirilmesini bekliyorlardı.

Sonra Cenâb-ı Hak, "Onlar, ağlayarak çeneleri üstü kapanıyorlar" buyurmuştur. Bu tekrarın sebebi, iki halin birbirinden farklı oluşudur. Ki bu farklılık da, onların secdeye kapanmaları ve sonra, Kur'ân'ı işittikleri esnada da ağlar halde olmalarıdır. Cenâb-ı Hakk'in, "ve bu, onların hususunu arttırır" ifadesi de buna delâlet eder. Bir de, sözün tekrarının, onların bu fiili tekrar tekrar yaptığına delâlet etmiş olması da mümkündür. Buradaki yebkûn fiili, haldir. Huşûan kelimesi, "tevazu bakımından" demektir. Bit ki bu ayetten maksat, onların ne kadar hakîr olduklarını anlatmak, onların halleriyle alay etmek, onların imanlarına, İslâm'ı kabulden kaçınmalarına aldırmarnaktır. Onlar iman etmeseler bile, onlardan daha hayırla olanların bu iman etme işin yapmış olduğunu dile getirmektir. [349]

En Güzel Vasıflar Allah'ındır

"De ki: "Gerek Allah diye çağırın, gerek Rahman diye. Hangisiyle çağırırsanız, nihayet en güzel isimler onundur." Namazında pek bağırma, sesini o kadar da kısma, ikisinin arası bir yol tut. De ki: "Eviâd edinmeyen, mülkte hiçbir ortağı olmayan, acziyyetten ötürü yardımcıya da ihtiyacı olmayan Allah'a hamdolsun." O'nu büyük bir tazimle ulula" (Isrâ, 110-111).

Namazdaki Kıraat

Cenâb-ı Hak daha sonra "Namazında pek bağırma, sesini o kadar da kısma" buyurmuştur. Bu ifadeyle ilgili birkaç bahis vardır:

Birinci Bahis: "Namazında pek bağırma" ifadesiyle ilgili birkaç görüş vardır:

1) Said ibn Cübeyr, İbn Abbas (r.a)'ın bu ayet hakkında şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.s), Kur'ân okurken sesini yükseltirdi. Müşrikler O'nu duydukları zaman, Kur'ân'a ve onu getirene söverlerdi. Bunun üzerine Allah Teâlâ, "Namazında pek yüksek sesle okuma" sonra müşrikler onu duyarlar da, cahillik ve haddi aşarak Allah'a söverler; "Sesini o kadar da kısma" yoksa, ashabın duyamaz. Bu ikisi arası bir yol tut" diye vahyetti.

2) Rivayet olunduğuna göre Hz. Peygamber (s.a.s), gece, sahabenin evlerini dolaşır. Hz. Ebu Bekir (r.aj'nın, namazda Kur'ân okurken sesini kıstığını; Hz. Ömer'in de sesini yükselttiğini (görür). Gündüz olup da Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer yanına gelince, Resûiüllah, Hz. Ebu Bekir'e: "Sesini niye kısıyorsun?" der. O da: "Ben, Rabbime münâcaat ediyorum; O, benim hacetimi zaten biliyor" diye cevap verir. Hz. Ömer'e de "Sesini niçin yükseltiyorsun?" diye sorunca o da: "Şeytanı kovuyorum ve uykuyu da dağıtıyorum" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s), Hz. Ebu Bekir'e, sesini biraz yükseltmesini; Hz. Ömer'e de, sesini biraz alçaltmasını emretti.

3) Bu, "sesini tamamen yükseltme, tamamen de kısma. Bu ikisi arası bir yol tut. Yani, gece namazında açıktan oku, gündüz namazlarında ise gizli oku" demektir.

4) Buradaki, "namaz"dan murad, duadır. Su görüş, Hz. Alse (r.anha), Ebu Hureyre (r.a) ve Mücahidin görüşüdür. Hz. Alse (r.a), "o, duadır" demiştir. Bu mana, merfû olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'den de rivayet edilmiştir. O, bu ayet hakkında, "Bu, duâ ve istemekle alâkalıdır. Binâenaleyh (duâ ederken) sesini yükseltme, aksi takdirde günâhlarını söylersin de bu duyulur, bundan dolayı da ayıplanırsın" demiştir. Binâenaleyh, açıktan açığa dua etmek nehyedilmiştir. Çok gizli duâ etmek de caiz değildir. Müstehab olan, ikisi ortası, yani insanın kendisinin duyacağı sesle dua etmektir. Nitekim İbn Mes'ûd'dan, onun şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Kendi sesini duyan kimse, sesini tamamen kısmış olmaz."

5) Hasan el-Basrî şöyle demiştir:  Bunun manası, "Duada sesini çok yükselterek riyakârlık yapma; çok gizli okuyarak da kıraatin vasfını bozma" şeklindedir.

İkinci Bahis: Namaz (salât), o belli fiil ve zikirlerin toplamından ibarettir. Sesi yükseltip alçaltmak ise, sesin arızî özelliklerindentii1". Binâenaleyh, burada "namazlar -sa!avât"dan murad, o namazın "öz ve mahiyetinin bazı kısımlarıdır." Bunlar da, namazdaki zikirler ve okunan Kur'ân'dır. Bu, bütünün isminin, onun bir parçasını

ifade etmek için kullanılması kabilindendir. [351]

Ses Çıkarmada Orta Yol

Üçüncü Bahis: Ses zayıflayıp ve sakinleştiği zaman, Arapça'da,   "Hafete savtuhü -yahfitu-haften-hufûten" denilir. "Alçak ses"e ise, "savtun hafltun" denilmektedir. Bir adam Öldüğünde, "konuşması bitti" manasında "hafete denilmesi; ekin solduğunda da, "Hafete'z-zer'u denilmesi; Kur'an okurken sesini yükselterek okuyuşunu belli hale getirmeyip kısık bir sesle okuyan kimse için de "Hafete'r-reculu-yuhâfitu bi kırâetihî denilmesi; bir grup insan aralarında gizlice konuştukları zaman, "Tehâfete'l-kavmu" denilmesi de, bu kabildendir. Ben de derim ki: Ahlâk kitaplarında şu husus yer almıştır: "İsterin iki ucu, yani ifrat ve tefrit kınanmıştır. Doğru olan, ortayı gözetmektir." İşte bu manadan dolayı Cenâb-ı Hak bu ümmeti, "Böylece sizi vasat bir ümmet yapmışızdır"{Baka.™. 143) diye methetmiş, yine mü'minleri, "Onlar ki harcadıkları vakit ne israf, ne de sıkılık yapmazlar, (harcamaları) ikisi arası ortalama olur" {Furtan, 67) şeklinde methetmiş ve Resulüne de, "Elini boynuna bağlı olarak yumma, onu büsbütün de açma" (\sm, 29) şeklinde emir buyurmuştur. Aynı şekilde bu ayette de, iki aşırılıktan, yani çok yüksek sesle veya çok alçak sesle okumaktan men etmiş ve, "ikisinin arası bir yol tut" diyerek itidali emretmiştir. Bazı alimler, bu ayetin, "Rabbinize yalvara yakara, gizlice duâ edin"(Araf,55) ayetiyle mensûh olduğunu söylemişlerdir. [352]

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Zikr, tarikatlarda ayinlerle yapilan

Tespih, 33 x Subhanallah denildiginde yapilan, olursa

Secde de basbaya yere kapanmayla yapilan olur..

Esenliklerle

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

BalkanTuran Yazdı: Selam, Kuran daki tesbih, zikir ve secdeyi israrla anlamak istemeyenlere salati bosuna anlatmaya calisiyoruz. Birakalim onlar halkalar halinde baslarini sallayip, tas ve boncuk tanaleriyle oyalana dursunlar. Kuslarin salatini gormezden gelip eklem yerlerini oynatmaya devam etsin, sallasinlar sallayabildikleri kadar salatlarini. Sukurler olsun ki O herseyi gorur ve bilir. Allaha emanet.

Anlamak istemeyenler kimlerdir bilirmisiniz,

İşlerine gelen ayeti işlerine geldiği gibi metne ve anlamına sadık kalmadan, baştan aşağı mecazdır deyip yorumlayanlardır. Sözümona ifade ettikleri doğruları, yanlışlarına kanıt gösterenlerdir. Yani batıl'ı hakka katıp, haktanmış gibi göstermeye çalışanlardır.

Mecaz ile, kelimelerin anlamlarını tümden değştirip Kuran'a herşeyi söyletebilirsiniz ve bir yere kadar bazılarını da inandırabilirsiniz ancak güneş balçıkla sıvanmaz, Allahın nurunu söndüremezsiniz.

Bir metin yorumlanırken onun açık anlamı esastır. Mecaz anlatım için ya çok iyi bilinen mecaz ifadeler kullanılır ya da açık anlamdaki metin içinde çok iyi anlaşılan ifadeler kullanılır.

Hele hele Kuranı kendi istediğiniz din anlayışına uydurmak için bir yerde yaptığınız eğip bükmeye cevaz vermeyen diğer ayetleri de eğip büküyorsanız artık hevanız apaçık ortadadır.

Salat kavramını eğip bükmek için, secdeyi de eğip bükersiniz, abdesti de eğip bükersiniz, mescidleri de eğip bükersiniz, kıbleyi de, kabeyide ... alışkanlık yapmaya görsün artık bunun adı Kalplerin mühürlenmesidir.

Biz bildiğimiz doğruyu anlatırız, anlayan anlar, anlamıyor ise kendimizi paralayacak halimiz yok. Anlamak istemeyene Allahın Resulleri aciz kalmış anlatmaktan, biz neyiz ki. Tek çabamız batıla karşı durmak adına. Yoksa Allah kimin ne yaptığını görüyor, atılan iftiraları, hakaretleri, çarpıtmaları, çamur atmaları.... hepsini.

Muhabbetle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Nekadar da farkli dusunsek, bir olan Ehad olan Allah'a ve gonderdigi elcilere iman eden KARDESLERIME selam ile,

Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın. İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur. ( Bakara 200 )

Burasi onemli, Babalarimizi nasil anariz ? Ornekleme cok guzel degil mi.!Kelimeleri egip bukmeye firsat vermiyor hic ..!

- Babami huzur evine yatirip, evimde koltugumda otururken, Babam ne iyidir, Babam cok iyi bir babadir, Babam cok guzeldir, Babam merhametidir.. ! Dedigim zaman, babami anma gorevim yerine getirilir mi ??? Ya ölmüs babanin arkasindan, babam iyiydi, guzeldi demekle anma yerine getirilir mi ?? Cevap, evet ise, bundan daha kuvvetlice Allah'i analim ozaman.. Cevap, hayir ise, anmanin haklarina riayet etme/gozetme, emirlerine riayet/gozetme oldugunu kavrayalim..

Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankar bir zorba değildi. ( Meryem 14 ) ( Baba ve anneyi anmanin en iyi ornegi )

Bakkal amca, musterisine 1 kg. pirinc verecek, eger tartiyi tutarken Allah'in emir ve yasaklarini goz onunde bulundurursa ve yalnizca Allah'tan korktugu icin, tartisini dogru tutarsa, 1000 gr. verirse, iste bana gore, bakkal amca Allah'i hakkiyla anmis olur..!

Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur. ( Ra'd 28 )

Simdi, anmanin nasil olacagi belli iken, burayi nasil egipte bukeriz.. Allah'in emirlerine itaat ile kalp huzur bulur olamaz mi.. Allah'in yarattiklari konusunda dusunmek ile olamaz mi.. Bilim ile de Allah anilamaz mi.. Allah'in zikrinin Kuran oldugu apacik degil mi..

Kim Rahman'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz. ( Zuhruf 36 )

Allah! Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin? dedi. ( Sad 75 )

Mecaz olanlar zaten belli, iki eli mecaz olarak alip, geriye kalani zahiri mi alacagiz..? Allah, Iblis'in neden secde etmedigini bilmiyormu da soruyor ?? Yoksa, bunlar sadece bizlerin anlamasi icin mi ifade ediliyor..!!! Neden secde etmedigini daha iyi anlamamiz icin bir senaryo anlatiliyor.. Iki el ise, bizlere ornektir.. ! Insan'in degerini bildirmek icindir.. Sekilden munezzeh olan Allah'in varliginin nasilligini biz kavrayamayiz, bizler ancak yaratilmislariz ve kainatta ki sekiller disina cikamayiz.. Yani, Allah iki el demeyipte, bizim kavrayamayacagimiz ifadeler kullansaydi, mekansizlik, zamansizlik, sekilsizlik tarifleri yapsaydi, ne olurdu.. Bunlar da Kuran'in bizlerin anlayacagi seviyede acik ve net oldugunu gosterir.. Mecaz ise anlayana hic de zor degil..

Böyleyken onlar acaba neden iman etmezler? Onlar kendilerine Kur'an okununca secde de etmezler. Aksine, kafirler yalanlıyorlar. ( Insikak 20-22 )

Allah eger, secdeyi ziddiyla aciklamasaydi, ozaman mecaz olarak alamazdik.. Ancak, secde ziddiyla kullanilarak, secde'den ne anlayacagimiz aciklanmis.. Kelimeleri egip bukmek neresinde bunun..

Iman etmeyenlerden bahsediliyor, kafirlerden..! Yani Islam'a girmeden, namaz secdesi mi yapilacak burada, ya da secde ayeti mi bu ?? Aksine kafirler yalanliyorlar, yani eger aksini yapmasaydilar, dogrulayacaklardi,tasdik edeceklerdi, itaat edeceklerdi..!!!

Neyin mecaz neyin zahir oldugu belli, kelimeler zit anlamlariyla, benzer anlamlariyla kullanilarak, mecaz oldugu aciklanmis..

Sevgi ve saygi ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Allah razi olsun Ali kardesim, Rabbim samimiyetle inananlara yardim etsin, bizleri dogruya eristirsin..

Allah'in iki eli, Allah'in ipi, Allah'in yolunu nasil zahiri anlamamiz imkansiz ise, Allah'in evini de zahiri anlayamayiz.. Tum insanlarin sigabilecegi bir ev yok cunku, Islam disinda ( mecazi anlamda ).

Kuran edebiyat sanatinin en ust duzeyinde anlatim tekniklerini kullanarak, neyin zahiri neyin mecazi olduguna netlik kazandirmis..

Secde etmeyenlerin, ne yaptiklari ( yalanlamalari ) belirtilerek, Iblis - Melekler - Adem ornekleri verilerek, mecaz olduguna suphe birakilmamis.. Eger, bir yerde zahiri alip, bir yerde mecaz aliyorsaniz ayni kullanimda tarzinda ki kavrami, ozaman birinin cikip, adana - antep arasi otoyola, bu Allah 'in yoludur demesi kacinilmaz olur..!!

Allah'in evi, denildikten sonra, tum insanlara cagri yapilmissa, mecaz netlik kazanmistir.. Tum insanlarin ayni anda girebilecegi buyuklukte bir ev ancak mecaz olarak kullanilmis olabilir.. Kaldi ki Kabeye 100 kisi sigabiliyor..

Kavramlar, Kuran'dan ogrenilmeye calisilmadigi muddetce, dis kaynaklardan dolgulama yontemiyle, kavramlarin esas icerigi bosaltilip, disaridan doldurulmaya calisilmis.. Zikr ve Tespih kuru kuru kelime tekarlari haline gelmis.. Ne diyelim, esas manada Kuran'a teslim olmadigimiz surece, kavramlari Kuran ile kavramaya calismayip, suregelen anlasildigina yani atalarin doldurduklarina inanirsak, isler zora girer..!!

Senin papucun dama atildi, denildiginde kim cikip damda papucunu ariyor..! Mecazi anlatim tarzi, sayfalarca anlatilmaya calisilan duygularin ifalerin, bir kac cumlede anlatilabilmesi icindir..

Herseyin siniri oldugu gibi, mecazin siniri da vardir.. O ne oruc tuttu, aksine yalanlayip yuz cevirdi gibi bir ifade bulabilirmisiniz Kuran'da.. !! Iste mecaz - zahiri ayrimini kolaylastiran bir yontemlerden birisi..

( Türkcem de ki hatalari belirtirseniz sevinirim )