Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 26 temmuz 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 117
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hemde ne kadar vay...
Selam ile...
"Sor: “Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur’an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah’ın yanında başka ilahların bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz?” De ki: “Ben buna tanıklık etmiyorum.” De ki: “O, sadece tek bir tanrıdır. Ve ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım.” " 6/19 (ynö)
"Hayır, sandıkları gibi değil! Yemin ederim gördüklerinize, Ve görmediklerinize! Ki o, çok soylu bir elçinin sözüdür. Bir şairin sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz! Bir kahinin sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz! Alemlerin Rabbi’nden bir indiriştir o. Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Andolsun ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. Gerçek şu ki o, sakınanlar için tam bir uyarıcı ve düşündürücüdür. Ve biz, içinizden onu yalanlayanların bulunduğunu kesinlikle biliyoruz. Ve o, küfre sapanlar için tam bir hasrettir. Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir. Hadi artık, yüce Rabbinin adını tespih et! " 69/38- 52 (ynö)
Şimdi nerden çıkaracağız cebrailin kıldırmasını ve namazı...
Muhabbetle...
__________________ Teselli ararsan teselli mi yok...
Nasrettin Hoca, bir gün agacin altinda namaz kiliyormus.Agacta bulunan baska biride onu izliyormus.Namazi bitiren Nasrettin Hoca daha sonra namazinin kabul olmasi icin Allah'a dua etmeye baslamis.-"Allahim sen namazimi kabul et " Agacda ki adam:"Etmeeeeem" diye cevap vermis Nasrettin Hoca sasirmis. Tekrarlamis:Allahim sen namazimi kabul et "-"Etmeeem" Nasrettin Hocanin saskinligi iyicene artmis . Yine : Allahim namazimi kabul et" demis . Agactaki adam tekrar :" Etmeeeem ", diye Nasrettin Hocayi sinirlendirmis.-Etmesen etme.Zaten abdestiz kilmisdim
"Sor: “Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur’an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah’ın yanında başka ilahların bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz?” De ki: “Ben buna tanıklık etmiyorum.” De ki: “O, sadece tek bir tanrıdır. Ve ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım.” " 6/19 (ynö)
"Hayır, sandıkları gibi değil! Yemin ederim gördüklerinize, Ve görmediklerinize! Ki o, çok soylu bir elçinin sözüdür. Bir şairin sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz! Bir kahinin sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz! Alemlerin Rabbi’nden bir indiriştir o. Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Andolsun ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. Gerçek şu ki o, sakınanlar için tam bir uyarıcı ve düşündürücüdür. Ve biz, içinizden onu yalanlayanların bulunduğunu kesinlikle biliyoruz. Ve o, küfre sapanlar için tam bir hasrettir. Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir. Hadi artık, yüce Rabbinin adını tespih et! " 69/38- 52 (ynö)
Şimdi nerden çıkaracağız cebrailin kıldırmasını ve namazı...
Muhabbetle...
Selamlar ebu ömer kardeşim,
şimdi bu ''nerden çkaracağız cebrailin kıldırmasını ve namazı'' sualinin cevabını vallahi ne ben ne sen çıkaramazsın,çıkaramayız..ama bu alis harikalar diyarında yaşayanlar hem çıkarırlar hem Allah ile pazarlık yaptırırlar hem uçururlar,su üstünde yürütürler aynı anda 35 yerde görünürler,hem zaten kıl tapıcılığındada hem ısrarcı hem davetçilerdir,onlar çok zalimdir..ve zaten müslümanım deyipte güvenilmeyecek ve en tehlikeli olanlarda bunlardır ya..
Hasan kardeşim sağolasın fıkra için akşam akşam ne güldüm ya..demek abdestsiz kılmış ha :)
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın aşık74,
Nur 58 uyarınca ismi bildirilen namazlar fecr ve ışa dır. Yani sabah ve Akşam. Nur 58 de öğle vaktinden bahsedilmesine rağmen öğle namazı geçmemesi, benim için öğle vakti namaz olmadığına delil. Ayrıca , Mekke Medine devrinde bugünkü camiler gibi kapalı mekanda namaz kılmıyorlardı. Mescitler bahçe gibi açık alanlar. Bu mescitlerde öğlen vakti namaz kılmak, yere secde etmek mümkün değil. Bu da başka bir delil.
Nisa 102 uyarınca da bir namaz iki rekattir.
Sabah ve akşam iki rekat kılarım.
Bir de Cuma namazına giderim.
Benim şekli namaz anlayışım budur. Günüme namazla başlar, günümü namazla bitiririm.
Kur'an da namaz kılma ile ilgili ayetlerde e'kımüs salate deniyor. Bu ifadede sadece fecr ve Işa namazı belirtilmiş.
Kur'an da öğle ve ikindi vaktinin geçtiği ayetler de var. Ancak bunlarda Allahı tespih edin diyor. Tespih etmek namaz kılmak demek değildir. Ama mezhepler bunu namaz olarak yorumlamış, öğle ve ikindiyi de namaz olarak kıldırıyor. Bu da bir yorum.
Dediğim gibi günde iki vakit şeklinde uyguluyorum. Gayet mutlu ve huzurluyum.
selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam saffet metin,
Allah mutluluğunu ve huzurunu daim etsin.Lakin Nisa 102 deki "Salat"ın bildiğimiz "Namaz"
olduğuna ve özellikle "iki Rekat" olduğuna dair delilin nedir?
Umarım yanlış anlamazsın;delilin nedir derken,bu hükme genel olarak meallerden mi vardın? yoksa araştırıp
böyle mi anladın? Bunu gerçekten merak ettiğim için soruyorum.
Maalesef bütün meallerde salat=namaz olarak çevrilmiş.Salat gördüğün heryere namaz yazılırsa kur'ana ve dine ciddi
zararlar verir.Anlam daralmaları ile zemininde kaymalar meydana gelir.Her secdeyide keza yere yatıp alnı yere koymak
olarak anlarsak..ardından ilmi! yorumlarla gezegenler ve ay,güneşin nasıl secde ettiğini açıklama gafletine
düşeriz...hatalar 1400 yıldır DOMİNO etkisi ile bize kadar gelir.
Özellikle o insanların secde edişi esnasında Resulun ne yaptığı konusunda eMİN değilim.
Onlar Secde ettikten sonra ifadesi ilginç?
Aşağıda bir ingilizce/Azeri Türkçesi meal ve Almanca meal:
(102) But when thou, O prophet, shalt be among them, and shalt pray with them, let a party of them
arise to prayer with thee, and let them take their arms; and when they shall have worshipped, let
them stand behind you, and let another party come that hath not prayed, and let them pray with
thee, and let them be cautious and take their arms. The unbelievers would that ye should neglect
your arms and your baggage while ye pray, that they might turn upon you at once. It shall be no
crime in you, if ye be incommoded by rain, or be sick, that ye lay down your arms; but take your
necessary precaution: God hath prepared for the unbelievers an ignominious punishment.
(102) (Ya Rəsulum!) Sən (əsgərlərin) içərisində olub onlara namaz qıldırdığın zaman onlardan bir
dəstə sailahlarını (özlərilə) götürsünlər. (Namazlarını qılıb) səcdə edən kimi sizin arxanıza
(düşmənin önünə) keçsinlər. (Və ya onlar namaz qılanda digər dəstə arxalarında olsun). Sonra (namaz
qılmamış) o biri dəstə öz ehtiyat vasitələrini və silahlarını götürərək gəlib səninlə birlikdə
namaz qılsın! Kafirlər istərdilər ki, sizin silahlarınızdan və mallarınızdan heç bir xəbəriniz
olmayaydı və onlar da sizin üzərinizə birdəfəlik (qəfil bir hücumla) basqın edəydilər. Yağışdan
əziyyət çəkdiyiniz, yaxud xəstə olduğunuz zaman silahlarınızı (namaz vaxtı) yerə qoymaq sizə günah
deyildir, lakin ehtiyatınızı gözləyin! Şübhəsiz ki, Allah kafirlər üçün alçaldıcı əzab
hazırlamışdır!
(102) Und wenn du unter ihnen weilst und für sie das Gebet anführst, so soll sich eine Gruppe von
ihnen mit dir aufstellen und ihre Waffen ergreifen. Wenn sie sich niederwerfen, so sollen die
anderen hinter euch sein. Dann soll eine andere Gruppe, die noch nicht gebetet hat, kommen und mit
dir beten, und sie sollen auf ihrer Hut sein und ihre Waffen ergreifen. Diejenigen, die ungläubig
sind, möchten gern, ihr würdet auf eure Waffen und eure Sachen nicht achtgeben, so daß sie euch auf
einmal überfallen. Und es ist für euch kein Vergehen, wenn ihr unter dem Regen zu leiden habt und
krank seid, eure Waffen abzulegen. Und seid auf eurer Hut. Gott hat den Ungläubigen eine
schmähliche Pein bereitet.
Bazen farklı dillerde karşılaştırmanın faydasını görüyorum...ancak bazen de beş dilde aynı ayeti
karşılaştırsan da pek bir faydası olmuyor çünkü KAYNAK aynı..Kaynak derken..SALAT kelimesini diğer
dillerde NAMAZ olarak algılayınca PRAY(ing)*GEBET(Alm)=dans la Salat(Fr) gibi ilginç terimler
çıkıyor ortaya.Özellikle Fransızcası düşündürücü:)
sevgiler...
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın metehan,
Bu konuyu ben yıllarca araştırdım.
Tabii detaylarını anlatsam çok uzun olur.
Neyse burada Nisa 102 yi Yaşar Nuri Öztürk ün Mealinden vereceğim. Kaynak www.kuranmeali.com Diğer mealler de üç aşağı beş yukarı aynı. Aynı şey anlaşılıyor manasında kullanıyorum.
Nisa 102 Sen içlerinde
olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle
namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca,
diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış/dua etmemiş
olan diğer grup gelip seninle birlikte namaz kılsınlar/dua etsinler.
Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler
ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze
bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa
yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir
sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler
için rezil edici bir azap hazırlamıştır.
Şİmdi ne oluyor. Peygamber insanlara salat yaptırıyor. Nasıl yaptırıyor. İki gruba ayırıyor. Birinci grup silahları da üzerlerinde. İkinci grup ta silahları üzerinde. Ancak etrafı gözetliyorlar. Birinci grup savaşa hazır vaziyette ne yapıyorlar, peygamberle Salat ediyorlar. Bu salat ta ne yapıyorlar secde yapıyorlar. Secdeden sonra birinci grup arkaya gidiyor diğer grup geliyor salat ediyor. Buradaki secde bildiğimiz şekildeki secde. Neden öyle bir secde. Çünkü insanlar yere kapanma manasında secde yaptıkları zaman çevrede olandan gaflet halinde olur. Örneğin kabul etme manasında secde olsa çevreden gafil olmazlar. Dolayısı ile orduyu ikiye bölmene gerek olmaz. Etrafı gözetleme için bir kaç nöbetçi bırakırsın, olur biter. Diğerleri de dersi dinler. Düşman saldırırsa anında gaflet halinde ve korunmasız değildir , anında karşılık verebilir. Ama bildiğimiz secde olursa , o anda gaflettedir, korunmasızdır. Onun için tedbir olarak secde etmiş grubu koruyacak bir başka gruba ihtiyaç vardır.
Şimdi bildiğimiz namazı çağrıştıran tek Kur'an ayeti de budur. Namazın İki rekat olması , peygamberin kılışının iki rekat olmasındandır. Bunlar tehlike altında olmasaydı, peygamber insanları iki gruba ayırmayacak ,hepsine iki rekat kıldıracaktı.
Yağmur konusu, Mekke Medine ikliminde ne kadar geçerli. Her halde Kış mevsiminde geçerli oluyordur. Mesela Antalya gibi. Veya hastalıktan kasıt ne. Yaralı olma hali dir herhalde. Bu insanların silahlarını yere koymasının hikmeti nedir. Çünkü o zamanın ordusunda ne olabilir. Kılıç. Kılıç askerin üzerinde kınında olur. Ok desen, sırtında sadakta durur. Yayını üstünde tutar. Kalkan sa kolundan çıkarmayabilir. Mızrak sa elinde tutar. Mesela bundan ne çıkar. Kıldığımız namazlarda ellerimizi göbekten (hanefi) veya göğüsten (şafii) bağlamamız gerekmediği , Malikiler gibi hazırol durumunun Kur'ana göre uygun olduğu (yoksa mızrağı nasıl tutacaksın) ortaya çıkar.
Hasta iken herhalde yaralı olmayı kasdediyor. Herhalde yaralı olan askerlerin silahları vücuduna takıp yük etmemesini istiyor.
Şİmdi Meallerde Salat lafı geçen her ayete namaz anlamı verilmesi Mezhep baskısı. Çeviren kişi tabii bunlardan kaçınmak için o kelimeye hakim düşünce ne anlam veriyorsa o nu verip geçmiş.
Mesela Türkçede de aynı yazılan ama çok anlamlı kelimeler var. Örneğin. Yüz kelimesi.
Hangi yüzle geliyorsun. Ne güzel bir yüz. Karşı sahile kadar yüz. Şu koyunu yüz. Kaç lira. Yüz lira. vb.
Arapçada da böyle bir çok kelime var. İşte Salat kelimesi. Namaz, dua, ders, vb. Zekat temizlenme, sadaka, vergi vb. Secde - yere kapanma, itaat etme vb.
Kur'an meallerindeki sıkıntı bu çok anlamlı kelimelerin cümleye göre doğru anlamla meallendirilebilmesi. O da yapılıyor ve daha iyileri yapılacaktır inşallah.
Bir de Kütübü sitteden bir hadis. Kaynak ihya.org
Fasil : NAMAZ
BÖLÜMÜ Konu : Namazın
Kasrı (Kısaltılması) Ravi : Hadis : Ebu Davud`un
kaydına göre İbnu Mes`ud (ra) (Mina`da) namazı dört
kılmıştı. Kendisine: "Sen, (daha önce dört
kıldığı için) Osman`ı ayıplamıştın, şimdi ise dört
kılıyorsun!" denilmişti. (Özür beyan ederek) şu cevabı verdi:
"Muhalefet zararlıdır." HadisNo : 2908
şimdi bu hadis ne demek istiyor. Namaz aslında iki idi ama Halife Osman dört kıldırdı. Biz de bu konuda daha önce görüşümüzü bildirmemize rağmen, halife ile muhalefet etmiyoruz. Böyle kılıyoruzdur.
Bu konuda Hz. Ali ile Hz. Osman arasında kavgalar olmuştur. Bu yüzden birbirlerine darılmışlardır. Mekke de Hac da Haremi şerifte kıldırılacak bir namazda , Hz. Osman hasta olduğu için Hz. Alinin namazı kıldırmasını istemiş, o da ben senin gibi dört kıldırmam, peygamber gibi iki kıldırırım demiş. Bundan dolayı tartışmışlar. Hz. Osman bakmış olmayacak yerine İbn-i Mesudu vekil tayin etmiş. O kıldırmış.
Şianın kaynaklarında bu konuda geniş malumat vardır. O olaylar kesin öylemi olmuştur bilemeyiz, rivayetler böyle. Bileceğimiz bir şey vardır ki, iki rekatın üzerindeki namaz eklemedir. Namaz Kur'ana göre Nisa 102 de normali iki rekat, tehlike durumunda bir rekattır.
Ben böyle bir hüküm çıkardım. En doğrusu budur iddiasında değilim. Sadece bu konuyu araştıranlara benim fikrim budur diyorum. ve de böyle uyguluyorum.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
ilk dört beş sayfayı okuyabildim ancak naci gerçek bilgi ve osman ve okuyamadığım yerlerde neler var bilmiyorum secde; tam riayet eksiksiz hizmet demektir ve evet ruku anlamını da özbenliğinde taşır bu hizmet boyun eğilerek yapıldığında riayet tamdır allah bilir... ve gerçek bilgi bu güzel açılımından dolayı teşekkür ederim kardeşim...
__________________ bekir
dediğin gibi Allah'ım
aynen; yar, rab...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma