Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 20 agustos 2011 Yer: ABD Gönderilenler: 15
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Sayın Yetkin,
Mescid sücud edilen yer demek olduğu için, ve de
Kuran'daki belki de ilk mescid olan Beyt(Kabe) ile
ilgili şu ayetlere baktığımızda mescidin içinde yemek
olmadığı görülür:
Hac-26:
"Hani biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip
hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) 'Bana hiç bir
şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve
sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut.'"
Bakara-125:
"Hani Evi (Ka'be’yi) insanlar için bir toplanma ve
güvenlik yeri kılmıştık. 'İbrahim'in makamını namaz yeri
edinin', İbrahim ve İsmail'e de, 'Evimi, tavaf edenler,
itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için
temizleyin' diye ahid verdik."
Meclisin önünde, veya başka bölümlerinde-odalarında yemek
olabilir tabii ki. Ve de böyledir Türkiye dışındaki bir
çok ülkede. Ramazan haricinde cuma çıkışlarında yemek
satışı olur hayır için. Meclis ailece gidilen bir sosyal
etkinlik merkezidir aynı zamanda. İnsanlar
bayramlaşmasını ailecek mescidde yapar. Kadınların
mescidden dışlanması bir tek Türkiye'de var galiba.
Kuran'da mescide sadece erkekler gelsin, kadınlara gerek
yok diye Allah'ın bir emri mi var? Kraldan çok kralcı
olmak en tehlikeli günah olan şirke götürebilir dikkat
etmek gerekir.
Kuran'ı değişik meallerden okumak faydalıdır.
Benim tespitim en birebir tercümeye
yakın meallerden birisi Ali Bulaç mealidir. Buraya
yazarken de onu kullanıyorum. www.kuranmeali.com
sitesi çok güzel, her tür meali bulabiliyorum artık
internette.
Araf 31 ve Araf 32 ve 33 ü de beraber okursak yeyip
içmenin mescidle direk alakası olmadığı belki
anlaşılabilir.
Araf 31-32-33:
"Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi
takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf
edenleri sevmez."
"De ki: 'Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz
rızıkları kim haram kılmıştır?' De ki: 'Bunlar, dünya
hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca
onlarındır.' Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer
birer açıklarız."
"De ki: 'Rabbim yalnızca çirkin-hayasızlıkları -onlardan
açıkta olanlarını ve gizli olanlarını,günah işlemeyi,
haksız yere 'isyan ve saldırıyı' kendisi hakkında
ispatlayıcı bir delil indirmediği şeyi Allah’a şirk
koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri
söylemenizi haram kılmıştır.'"
galipyetkin Yazdı:
Sayın ma11. İnsanı
şaşırtıyorsunuz.Diyosunuz ki: ''(yeme-içme) niye mescidde
yapılsın ki, ayetlerden bu çıkmaz ki. Burada mescidde
yiyip içme mânâsı mı var?'' a) <span style="text-
decoration: underline;">Prof.Dr. Süleyman Ateş</span>:
''Ey adem oğulları, her <span style="text-decoration:
underline;">mescid</span>(e gid<span style="text-
decoration: underline;"></span>işiniz)<span style="text-
decoration: underline;">de</span> süs(lü güzel
elbise)lerinizi alın, yiyin, için,........'' &nb
sp; &nb sp;
<span style="text-decoration:
underline;">Tefsiri</span>:31. ayette Yüce Allah, Adem
oğullarına <span style="text-decoration: underline;">
<span style="color: rgb(0, 0, 0);">her ibadet
</span>yerinde</span> ziynetlerini almalarını, <span
style="text-decoration: underline;">yeyip
içmelerini</span>, fakat.........b) <span style="text-
decoration: underline;">Diyanet Vakfı 2011</span>:
''Ey Adem oğulları, <span style="text-decoration:
underline;">her secde edişinizde</span> güzel
elbiselerinizi giyin, yiyin, için...........''c) <span
style="text-decoration: underline;">Elmalılı
Tefsiri:Prof.Dr.Çoğanlı-Prof.Dr.Orhan Okay.</span>
'' Ey Adem oğulları. Her <span
style="text-decoration: underline;"></span>mescid
huzurunda<span style="color: rgb(255, 0, 102);"><span
style="color: rgb(255, 0, 0);">* <span style="color:
rgb(0, 0, 0);">ziynetiniz (</span></span></span>olan
elbiseleriniz)i tutun ve yiyip için...........''<span
style="color: rgb(255, 0, 0);"> &nbs p;
&nbs p; &nbs p;
*<span style="color: rgb(0, 0, 0);">gerek tavaf ve
gerekse <span style="text-decoration: underline;">namaz
halinde.</span></span></span>d) <span style="text-
decoration: underline;">Siz kendiniz ma11</span>:Üç
sahife önce verdiğiniz tanımda ''mescid zaten sucud
edilecek yer demektir''.diyosunuz. Yani dışı değil içi.
Şu halde siz de ''namazda yemek, içmek de var''
diyorsunuz.Ama reddediyorsunuz. &n bsp; Şu
halde
işinize gelmediği için atlıyorsunuz, aynı ''dikilmeyi,dik
durmayı taraf olmayı'' 'ayağa kalkma' diye anlamak
işinize geldiği gibi. Demek ki yemek içmek de var idi,
ama unutturuldu.   ; Hadi diyelim ki bu mânâ
çıkmaz. Bir meal vermişsiniz kanıt için, ''mescid
yanında' ifadesiyle.Yani her gün 5 vakit sucut yeri olan
her mescit yanında yemek verilmesi gerekli. Ama
vermiyorsunuz, o halde namazlarınız sakat. &nbs p;
Ve ben ''tavafta ve namazda'' diyen ,Elmalılı'nın mealini
veren o iki Prof.Dr.'un mealine inanıyorum. &
nbsp;
Hürmetlerimle. &nbs p; Galip Yetkin.
; ;
muhammed esed neyi düşünerek "ibadet evi" diyerek çevirmiş, gerçekten anlamadım?
aynen, kendi yedikleri naneyi (kabenin önünde eğilip kalkma) Allah'ın emri gibi göstermek için Kuran'da HİÇ BİR YERDE salat ile beraber anılmadığı halde -parantez içi çevirilir ile- VARMIŞ gibi gösteren çeviriler gibi...
selamlar abi..
lütfen kabe konusunda biraz daha derin düşün ve yıkmaktan korkma...
hasanoktem Yazdı:
Selam,
daha öncede önceki onlarca sayfada izah edildiği gibi : kıyamlı-rükulu-sücud'lu olarak bedensel ifade ile gösterilip kılınan namaz SALAT'ın- diğer anlamlarının yanında...- bir şubesidir... bir anlamı da namazdır!...namazın inkarı mümkün değildir...Haccsuresi 26.Ayette bedensel dilin bu üçlü ifadesi vardır :
Ve iz bevve’nâ li ibrâhîme mekânel beyti en lâ tuşrik bî şey’en ve tahhir beytiye lit tâifîne vel kâimîne ver rukkais sucûd(sucûdi).
1.
ve iz bevve'nâ
: ve indirdiğimiz (gösterdiğimiz) zaman
2.
li ibrâhîme
: İbrâhîm'e
3.
mekâne el beyti
: evin mekânı, Kâbe'nin yeri
4.
en lâ tuşrik
: senin şirk koşmaman
5.
bî
: bana
6.
şey'en
: bir şey
7.
ve tahhir
: ve temizle, temiz tut
8.
beytiye
: benim evimi
9.
li et tâifîne
: tavaf edenler için
10.
ve el kâimîne
: ve kaim olanlar, ayakta duranlar
11.
ve er rukkai
: ve rükû edenler
12.
es sucûdi
: secde edenler
Muhammed Esed
:
Çünkü, İbrahim'e bu İbadet Evi'nin kurulacağı yeri gösterdiğimiz zaman (o'na demiştik ki:) "Bana kimseyi ortak koşma! Ve Benim Mabedimi, onu tavaf edecek olanlar için, onun önünde (Rablerini tazim ve tefekkür ederek) dikilip duranlar için, saygıyla eğilenler ve yere kapananlar için temiz tut!"
selam
Selam değerli Hayrullah Meral kardeşim,
Mustafa İslamoğlu çevirisi şöyle :
hani biz, İbrahim'in ( inşa ve ihya etmesi) için bu ibadet evi'nin yerini tespit ettiğimiz zaman " bana hiçbir şeyi şirk koşmadığın gibi, mabedimi de tavaf edecekler ve (ona doğru) kıyama durup ruku ve secdeye kapanacaklar için ( şirkten) temiz tutacaksın" 6(demiştik)
6:
ayetin sonundaki " mabedimi temiz tutacaksın " emrinden ve daha başka ayetlerden ( 3:96; 14:37) Hz.İbrahim'e gösterilen mekanın, geçmişte de aynı maksadla kullanıldığı zımnen anlaşılmaktadır. buradaki " temiz tut " emriyle, elbette tevhid ilkesinden sapma anlamına gelen tüm sapma ve batıl inanç kalıntılarından insanlığın bu ilk mabedini arındırma kastedilmektedir.
diyorsun ki :
kendi yedikleri naneyi (kabenin önünde eğilip kalkma) Allah'ın emri gibi göstermek için Kuran'da HİÇ BİR YERDE salat ile beraber anılmadığı halde
değerli kardeşim, 2/125 de geçen " beyti" = evim manasına gelir lafız olarak...Yüce Allah'ın o mekanda yalnız ve ancak O'nun adına ve yalnızca O'na yönelerek ibadet edilmesi anlamı taşır. bütün mescidler de o ilk mescid'in şubeleridir.72:18 de : ibadethaneler yalnızca Allah'a mahsustur, o halde Allah'ın yanısıra sakın başkasına yalvarıp yakarmayın " şeklinde emir buyrulmaktadır...oradaki kıyam-rüku ve sucud beytin kendisine değil " Rabbül beyt "edir...0 beyt'in Rabbine'dir...4 duvarın kendisine değil yani...orası yani o mekan ( mescid-i haram= beytiye) bu ibadete bir merkezlik yapmaktadır yani...işte sürekli karıştırılan şey budur...şu anda gelenek dini tarafından anlamı kaydırılmış /yitirilmiş / saptırılmış/ bulunan Hac, cennet özlemi çeken biz Adem'lerin cennet gibi bir dünyanın tesisi için kast=hac etme ve bunun için gereken büyük tartışmaya dahil olmaya yürümektir...çerçeve budur...kıyam-rüku ve sücud ve diğerleri hac menasikidir.bunlar bizi mana ve maksada taşır/ taşımalıdır sadece...Hac biz Adem'lerin fıtrata dönüş ameliyemizdir...mahşer gününün, kıyametin bir provasıdır...2/197 de : .........ebedi aleme yolculuk için azık hazırlayın! hiç kuşkusuz yol azığının en hayırlısı sorumluluk bilincini kuşanmaktır...........denmektedir.
muhabbetle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Şöyle ki: Kur'an, Allah ve Resul düşmanlığının ölçüsü olarak, Allah ve Resul'ünü inkârdan öte, insanlara adil davranmamayı, kazançlarındaki fazlalığı (zekât) eksiltmemeyi ve bunu zimmette tutarak, Maide-38'de tanımı yapılan hırsızlığın bir türü olan zimmet- ihtilas- irtikap gibi gizli bir şekilde insan hakkı yemeyi ve böylece servet edinmeyi, daha açık bir ifade ile nimete nankörlük etmeyi ve bu yönde yaşamı hayat tarzı yapanları anlıyorum.Yani sömürü ve muhtaçlığa sebebiyet.
Tevbe suresinin 7. ayetinden, müşriklerin hiçbir türünün de Allah nazarında-ind'inde- ve onlarla ahdinin mümkün olmadığı fakat sadece nimete nankörlük etmeyen ''İhtiyaca yeter miktar'' prensibi üzere yaşayanları istisna tutulduğu anlaşılıyor dürüst kaldıkları müddetçe.
Ben, Arapça bilmiyorum; fakat bu konuda çok değer verdiğim bir dost şöyle demektedir ve ben de O'na inanıyorum: ''İnd'el mescid el harami fema İSTİKAMU'', yani mescid el haram denilen ekonomik ve sosyal yaşamı kollektif-yardımlaşmacı-bölüşmeci (Haşr-9) şekilde yaşayanlar. Tabii Mekke'deki yaşam ama, esas vurgu, istikâmet üzere olanlaradır. Mekke değil de Allah Taif'i işaret etse idi kıstas yine istikamet üzere yaşayanlar, İbrahim Peygamber gibi fityan olarak yaşayanlar olacaktı.
Vel hasıl demektedir ki,şirk alemiyle mümin arasında bir analaşma yapmak gerekirse, ehveni şer olanların, yani hem uluhiyet açısından hem nimet açısından nankör olanlarla değil, uluhiyette şirkleri olsa bile nimete nankörlük etmeyen kesim tercih edilmelidir; aynı Peygamber'in Mekke fethinde yaptığı gibi.
tartışmalara saygı duymakla beraber şunu düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi; neden 1500 yıl öncesinin yaşam tarzını çözmek için bu kadar enerji harcıyoruz? oysa günümüzde sorunlarını büyük oranda çözmüş,halkını müreffeh yaşatan bir çok devlet/toplum var..enerjimizi; bunlar nasıl olmuşta halkına bu olanakları sağlama başarısı göstermişler,sorunlarını en aza indirmişler diye araştırmaya versek hem kendimize hem de insanımıza daha çok faydamız olur diye düşünüyorum..
bunları ne kadar desekte müslümanlığın narkozundan bir türlü çıkamıyoruz..bi yol bilen varsa beri gelsin...
O arkadaş hikaye edilenleri, alakasız birer mesaj gibi algılıyor ve günümüze taşıyor ve günümüz sorunlarının çözümünü o mesajlarda arıyor. Onun için o arkadaşı anlamıyorum. O, kafasında, hülyayasında Kuran'ı yeni baştan tasarlıyor, dizayn ediyor. O nedenle onlarla ilgilenmiyorum.
Ortada o zaman yaşanmış olaylar var. Kuran bunların kimilerini hikaye etmiş. Tevbe 7'de anılanlar da bunlardan biri. Mescid-i Haram'da kendileri ile daha önce yapılan bir antlaşmadan, bir ahdten söz ediliyor. Bu ahde Mekkeli müşrikler uymamışlar, ahdi bozmuşlar... Bunlar vfasız, verdikleri sözde durmayanlar. Bunlara aman verilmeyecek. Ber de ahde vafa göstermiş, ahdi bozmamışlar (kimi civar kabileler) var. İşte bunlar size istikamet üzere oldukları, ahdi bozmadıkları sürece siz de onlara istikamet üzere olun, onlara dokunmayın diyor.
sayın Yetkin, dostunuzun sistemini/düşüncesini üzerine bina ettiği eşitlik/eşitleme ilkesine dayanak yaptığı 2/219 ve 16/71' deki "afv" ve "sevâ'" sözcükleriyle anlatılanlar başka şeyler. 219'da "...den artanını/arta kalanı/fazlasını verin!" diye yapılan çeviriler yanlış. Buradaki "afv"in anlamı 267'de açıklanmış: "Elde ettiğinizin/kazandığınızın temizinden/iyisinden verin; gözüüzü kapatmadan almayacağınız olanına meyletmeyin!...". Yine buradaki "afv" 5/89'da "... keffareti, aile efradınıza yedirdiğinizin, giydirdiğinizin iyisinden/kalitelisinden (min evseti mâ...) 10 yoksulu yedirmeniz, giydirmenizdir, yada...". Bu ayetten de anlaşıldığı gibi mala ortaklık, rızıkta/geçimde eşiktlik, eşitlemek yok. Yok olanı Kuran'da var görmek modası hiç geçmeyecek! Kitapta yaş kuru her şey var yâ! Kitap, bütün kurum ve kuruluşlarıyla hem bir hayat düzeni/yönetim sistemi, artı tüm gavur buluşların ve de olmuş ve olacakların hepsini 14 asır önceden haber veren bir kitap! Kitaba böylesine bakınca da bütün olanları, olacakları, kafamızdakileri, hayallerimizi onda bulabiliyoruz!
16/71' de söz konusu olan eşitlişğe gelince; orada müşriklrere yönelik olarak: "Emrinin altındakilere (sahip oldukları kölelerine) eşitleri, ortakları olmak üzere vermiyorlar da Allah'ın nimetini/ayetlerini mi inkar ediyorlar (Allah'ın mülküne yaratıklarını ortak yapıyorlar)! Bu ayette verilen örnek benzetme/ darbı mesel 30/28'de tekrar verilmiş: "Allah sizden, bizzat kendinizden (yani siz de onlar da insan cinsindeniz, yaratılışta farkınız yok, siz yaratan onlar da köleleriniz, mülkünüz değildi) örnek getirdi: Sizler, size verdiğimiz geçimlikte, kendinize duyduğunuz saygıyı onlara da duyacak, kendinize verdiğiniz değeri onlara da verecek şekilde onlarla eşit olmak üzere elinizin altındakilernizden (sahip olduğunuz kölelerinizden) ortağınız var mı(kölerinizi malınıza aynen kendiniz gibi saygın, değerli eşit olarak ortaklarınız görüyor, kabul ediyor musunuz? Hayır! Öyleyse Allah'a, üstelik kendi nefsinden olmadıkları halde yaratıklarını neye dayanarak ortak biliyorsunuz)?"
Daha önce de açıklaladım size, ama siz bir çırpıda red etmiştiniz.
namazdaki beden dili ile ilgili birşey aklıma geldi. elinlerin kulaklar hizasına kaldırılıp göbek altında bağlanması: işittim, itaat ettim.
Haktansapmaz yazdı :
Ellerini kulaklarına götürerek işittiğini, göbeğine bağlayarak da itaat ettiğini kime gösteriyor, kime söylüyorsun?! Karşındaki gafil kim? Ne diye kulaklarını göstermeden işittiğini anlayamıyor, elini göbeğine bağlamadan itaat ettiğini göremiyor?
Selam Haktansapmaz,
siz Kur'an'a inanıyor musunuz?
yani Allah Rasulü Muhammed'in ağzından çıkan ( üzerinde konuştuğun, çeviri / ve yorumunu yaptığın...) bu Ayetlerin bizzat Yüce Allah'ın kelamı olduğuna inanıyor musun?
Ayet'ler üzerinde konuşup çeviri ve yorum yaptığına göre Kur'an'ın Yüce Allah'ın mahfuz kelamı olduğuna İNANdığını düşünüyorum...( doğal olarak öyle olduğunuz düşünülür...)yoksa yanlış mı düşünüyorum?
bunu bize bir açıklar mısın?
Yüce Allah biz kullarına Ayet indirdi mi ?
buna gücü yetti mi?
yoksa Yüce Allah dilsiz mi ?
yoksa bütün bunlar Muhammed'in kafasından uydurduğu şeyler mi?
neye inandığını bize bir söyler misin?
selam
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
" bir dava'ya, bir fikre veya bir düşünceye zarar mı vermek istiyorsun?
o halde o davayı, o fikri , o düşünceyi en KÖTÜ şekilde sen savun!..."
işte en sevdiğim sözlerden biri...
bugün adını gelenek dini diye koyduğumuz, tamamen hurafe/ uyduruk rivayet ve komikliklerle dolu olan kendi içinde çelişkili, Kur'an ile çelişkili, bilimsel veriler ile apaçık biçimde çelişkili olan mevcud beşeri dinleri ( başlıkları islam olsa bile...) savunmak elbetteki Yüce Allah'ı savunmak demek değildir...bilakis, Yüce Allah'a hakaret demektir...bunu savunan yok zaten...savunulan şey buymuş gibi ortaya koymayın...!!
Yüce Allah'ı dilsiz zannetmek de aynı derecede komikliktir...
bu konuların bu sitede bıktırıcı derecede onlarca sayfa konuşulduğu biliniyor zaten...
bu nedenle bu konuya tekrar tekrar girmeyeceğim...
lütfen kimsede girmesin...
ateizm ve deizm ile ilgili forum ilkelerinde gereken açıklamalar mevcuttur...
NOT :
Haktansapmaz'ın cevabını bekliyorum...
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma