Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Saffet Metin,
Size akıl vermek haddim degil...diye soze başlayacaktım
ama vazgeçtim.Çunku sen Mütevazi olamayı kendine
guvensiz olmak,alçak gonullu olmayı bir Zaaf gibi
algılıyorsun.Dikkat edersen bu direkt şahsınıza ilk
hitabım.Emin olun ki aynı zamanda sondur.Bir daha direkt
cevap vermeyecegimi bilmeniz istiyorum.
Sen insanları Agac kovugunda yetişmiş mi zannediyorsun
ki,"İnsanlar iş hayatına, ticaret hayatına atılınca ne
demek istediğimi anlarlar." die CAHILCE bir Laf ile soze
başlıyorsun?
Malik bin Nebi kardeşimin ne denli haklı oldugunu şimdi
daha iyi anlıyorum.
Aslında ben Sayın MUHTEREMARAS a bir teşekkur ile soze
başlayacaktım.Ama anladım ki Turkçe-ingilizce-Arabça
hepsi hikaye...biz aynı dili kullanmıyoruz sizinle...
"Ben ibni Teymiyenin Şu mealdeki görüşünü duymuştum"
diye FELAKET bir soze başlamanız TANSIYONUMU zirvelere
taşıdı.Neticisinde Sayın MUHTEREMARAS a teşekkur yazısı
yazacagıma boyle zehir-zemberek bir yazı kaleme almak
mecburiyetinde kaldım.
Soylermisiniz Allah aşkına;Boyle SAÇMA bir sözu nerden
duymustun? En iyisi soyleme! Cunku boyle boş sozler
duymaya kimsenin ihtiyacı yok.
Buhari, Müslim ve Tirmizi de LAFA boyle
başlarlardı
Rivayet ederlerdi,Anlatabiliyormuyum?
işte bu neden le biz oturmuş kuyuya atılan taş-lar-ı
çıkarmaya çalışıyoruz.
Bir taşta sen atma.
Burada herkes sağolsun kendin den BOL BOL bahsetti.
Senin engin Tarih,Ekonomi,İngilizce vesaire bilginden
tutunda Sayın Haktansapmazın Egitim durumuna ve hatta
Dedesinin egitim durumuna kadar.Bu arada sunuda
belirtmeliyim ki Sayın Haktansapmaz da bunları senin
sataşmaların sonucu acıklamak geregi duydu.
Bunların ne onemi var? Kimin kim oldugu ve neyi
bilgigini bilen BİR ALİM ul AZİM var zaten.
İbn Teymiyye hakkında yazacak-soyleyecek cok çok şey
var.Lakin once bu kısır dongülerden çıkmamız lazım
geliyor.
Ama ibni Teymiyye gibi AYDIN-MUNEVVER bir ZATI-MUHTEREM
den bahsederken,IBNI ARABI den de biraz feyizlenmek
gerek diye düşünüyorum.
Fütuhat-ı Mekkiye yi okuyup OZUMSERKEN mesela FUSUS ta
okunmalıdır.
O zaman Ufkumuz genişler.Belki bir LCD ekran gibi bazı
şeyler NETleşir.PIXEL SAYISINI artırmaya BAK,,degerli
YAŞCA BUYUGUM!!!!Resolution yani cozunurluk artmadıkca
goruntun FLU kalacaktır.
Neden birini överken ötekine söveriz?
İbni Arabi'yi takdir ederken diğerini de sevmek zorunda
değiliz elbette ancak, neden bu durumu küfür ve
hakaretle desteklemek zorundayız?
İbni Teymiye hareketini bu günkü gözle baktığımızda
elbette eleştirecek çok şey buluruz,
neden o günün şartları içinde değerlendirmiyoruz?
Neden İbni Teymiye'nin dinin aslının bozulmak üzere
olduğunu farkedip kendince çareler aradığını
düşünmüyoruz?
Dini bilen, üstelik İbni Arabi gibi bir üstadı tanıyan
birinin engin bir hoşgörüye sahip olması gerekiyor.
İbni Arabinin öğretisine vakıf olan biri İbni Teymiye
gibi birini sapıklıkla itham edebilir mi?
HELE HICBIRINI BILMEYEN???
Bu ne hamlık kardeşim,lütfen dini konularda görüş
serdederken dikkatli olalım.DIKKAT
Gun gelir Ekin Tarlasının YUCE SAHIBI emreder
ORAKLARLA dalarlar Gorevliler.
Bakmadan Başakların Egilip*egilmedigine
O gun,yevmiddin dir vee HARMAN YERI kurulur.
O gun başı DOLU oldugu icin EGILEN Başaklar derlenir
toplanırda konur CENNET Ambarına.
Ey FIRIK senin halın ne olur oyle bir Gunde?
Hiç duşundunmu?
Ham olanlar kavrulur
Rabb Alimdir Hakimdir Bagışlaması bol olmakla birlikte
Cezayı Adil ve Aniden verendir.
Esenlikler dilerim
Lutfen Direkt Cevap yazmayasın.
Derin derin duşun,anlamaya çalış o yeter.
--------------------------------------------------
Sevgili kardeşler; gecen hafta başladıgım ve
Toshihiko
İzitsu ustadın yazdıgı İbni Arabinin Fusutaki Anahtar-
kavramlar kitabını onceden bir altyapı oluşturarak
okumanızı tavsiye ederim.
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bilmedigine Düşmandır İns
Doğduğunda hiçbirşey bilmediği için dir ki Herşeye
düşmandır .Ona gore herkes ve herşey CIN dir...Zaten
kendide bir CENIN di ya
Bildikce-ogrendikce Dost olur Bilinen olur.INS olur.
Uç Kuran var. 3 Ayet
Birini okuyacak.Okuyacak ki INS olacak.
İki kuran var bir de Adem.Birini okuyacak,eger ikisini
birden okursa kemale erecek.Insanı kamil olacak.Aynaya
bakıp ucuncuyu gorecek
İki kuran var birde kendisi...OKU..Oku Oku,
Birini Ibrahim okudu digerini Muhammed
arada Musa ve Isa birer SEBEB
Allah merhamet gosterdi...ins İbrahim gibi okuyamayacak
Kainat denen Kuranı.Oyle Guneşe bakarak,aya yıldıza
bakarak.olmayacak..Davuda şiirler yazdır dı.
Tum kainat onunla birlik oldu.Yetmedi,gordun mü?
yazılı bir KULLANMA KLAVUZU istiyor zavallı INS.
Musayla Levhalara yazdı gonderdi.Isayla bir şans daha
doğdu.Muhammed de veda etti gitti.
Oku kardeşim oku.oku oku
Selametle kalın bana musaade,ugrar bakarım yine kuran
salat tartışmaları nerede?
__________________ "Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
selam saffet metin konu kişiselleşti diyerek özel mesajına bir mesaj gönderdim ya aldın ve pişkin pişkin hala aynı türküyü çığırıyorsun ya da almadın hala bildiğin türküyü çığırıyorsun, iki gözüm insanlar dış etkenlerin kölesi değildir, yeryüzünün halifesi olan insan imkanları araçları olanaklı ve uygun hale getirecek donanımla terfi edildi, ama sen hala bu insano ikincil üçüncün etkilere bağımlı yapıp köleleştiriyorsun, taa ilk okula giderken anamın yaptığı tokaları satmaya başlayarak başladım, yeri geldi ingilizce dersi verdim rızkımı temin ettim, yeri geldi marketcilik yaptım rızkımı kazandım, yeri geldi pazar tezgahının tepesine çıkıp on lira diye bağırdım yeri geldi pc başında satış yaptım, sırtımda kola kasalarını taşırken de hamd ettim, şimdi de ham ediyorum, şimdi de bir şirkette ithalat ihracat yapıyorum, kar ortağıym :) hem de masraflara bile ortak değilim :)), aynı zamanda da ithalat ihracat sorumlusuyum, mesai saatlerimi kendim belirliyorum, allam ya saffet metin, bana neler anlattırıyon yaws, sanırsam iş hayatında biraz daha üst düzey sorumluluklar alıp başkalarının emrinde çalışmaktan çıkıp kendi işini kurarsan beni anlıcaksın :)))))))))))))))), bak aynen sen bunu yapıyon hoşuna gitmedi demi, sırf sana seni göstermek için bile bu moda giremiyorum gülesim geliyor:))) allam affet sen kalbime şahitsin, saffet metin herkes kendi durumları ile sorumludur, farklılıklar üstünlük değildir, insanlar farklı donanımlara sahip olabilir ama bu üstünlük değildir,
hiç umrumda değil yapmayacağım bir şeyi yapmak ve yapmamak arasında bir ikilem çıkarsa karşıma alır ceketimi giderim, ne de olsa melekler bana secde etti yeterki ruhuna sahip çık esmanı semaya dayandırarak karea yap, halife değilmiyiz ne de olsa, sorumsuzluk ve kişilik sahibi olmak, kişislik sahibi olmak ve mecburiyet, mecburiyet ve keyfiyet, arasındaki ince denklemlerde hızlı turlar atmak ve çaprazlara dikkat etmekte fayda var. o zamanda bu zamanda Rabbime hamd ediyorum, işte çok beğendiğin eğitim sisteminin kurbanısın sen de kendine güveni eksik, başkalarının başarızlığını kendi başarısına delil görüp, acziyetini dış etkenlere bağlamak, diyecem ama yaşam tarzı bu bunun da yaratıcısı sensin, kendi yarattıklarını ben yapmadım kedi yaptı diye, topu taca atma,
saffet metin daha iki gün önce 24 yaşıma girdim:), enerjimi pörsümüş içi geçmiş ihtiyarların geçmişleri ile ve günleri ile hesaplaşmalarını ve bunlardan prim beklemelerini, burun deliklerini izleyerek harcayamam, zira yukardan bakan her insan burnunun içini gösterir görüntü de pek hoş olmuyor, bu sözümden orta yaş üzeri abilerim alınmasın, kesinlikle yaş ile iligli bir sorunum yok, gençlerin kırkı kırkların toyluğu olabilir, aslolan içinizdeki heycan ve hayret duygusu bu iki duyguları yitiren her yaş içi geçmiş yaş bu duygulara sahip her bünye ruhu taze kalmış bünyedir, lütfen ya doğru makamda türkünü söyle ya da nakaratlarda adıma yer verme,
son bir söz daha yaratmalarını yaratılanlara dayandırma, şu hocanın şu sözlerine dayanarak tek dayanağın o hocan olur, ama birinin sana dayanak olabilmesi için sümüğünün akmaması gerek,
cemo doğandan dokunma keyfine dinle, ama klibi ile beraber;)
Katılma Tarihi: 23 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 18
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sevgili dostlar... önce sena cevaben başlayayım,SAFFET METİN kardeşim:ibni teymiye ile ilgili benden özet metin istiyorsun,ne kadar peşin hükümlüsün.bugüne kadar tanımadıysan,eserlerinden birhaberse ben ne diyebilirim.söze başlarken ibni teymiyeye ait olduğunu söylediğin 1200 yılında diye bahsettiğin uydurma yakışıksız söz ile hiç tanimadığın birine yaptığın haksızlık neyin nesi allah aşkına.sen KENDİNLE BARIŞIKMISIN?karşısında kimseyi bulamayınca,kendi kendine dövüşen silahşörler durumuna niçin düşüyorsun.İBNİ TEYMİYE,miladi 1263_1328 yılları arasında yaşamış.ŞEYHÜL İSLAM'lık yapmış,islam tarihinin önemli şahsiyetlerindendir.internetten olsada taratırsanız.çoğu muhalif olmakla birlikte,hakkında iyi kötü fikir elde edebilirdiniz.tavsiyem kitaplarını, külliyatını okumanızdır.teymiyenin bazı fikirlerine bende iştirak etmiyor olsamda,eserlerinde fıkıh,kelam,tefsir,fetvaları,hukuk alanındaki görüşleri ile siyasi ve sosyal görüşleri,sizinde örnek aldığınız,sıkça isimlerini zikrettiğiniz,BİRÇOK PROF,DOÇ,DR,araştırmacı vs.olduğu gibi, eminim sizede çok faydalı olacaktır.dinde reformistlik manasında "hırıstiyanlar başarılı oldu,biz başaramadık" sözünden başka diğer din mensuplarını öven sözü bildiğim kadarı ile yok.SAFFET METİN;hırıstiyanların kitaplarındanmı buldun bu sözü,buraya taşıdın anlayamadım.KENDİNİ BİR GÖZDEN GEÇİR ÖNERİMDİR.............SAYIN; HAKDAN SAPMAZ KARDEŞİM,saffet metin,ve benim yazımla ilgili tesbitlerine katılırım.doğru tesbit.seninle zaman zaman ters düşmüş gibi olsakda NAMAZ,SALAT,VAKİT,REKAT,1,2,3,4 VS.konularında oldukça yakınız ama, sende ödevini yapmıyorsun.namaz salat vakit konusunda aşağı yukarı hemfikirim.senden ricam seninle ayrıldığımız tek noktanın açıklığa kavuşması,rekatlar konusunda,bu işin gerçeği,bu değişkenlik kim tarafından, nezaman ,islama sokulmuş,ve bütün islam toplumunda bu şekilsellikte birlik nasıl sağlanmış.uykusuz gecelerle gerçekleri bulup söyleme zamanı gelmiştir........sayın;METEHAN 2003 KARDEŞİM.Teşekkürüne bende teşekkürle cevap vermek istedim.saffet metinin felaket çağrıştıran sözleri ile ilgili kanaatlerine aynen katılıyorum.cevabını yukarıda kendisine verdim kanaatindeyim.devamını sonraki sayfaya bırakıyorum.çok uzun oldu belki kısa olunca daha iyi okunur ve anlaşılır.
Katılma Tarihi: 23 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 18
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
AŞAĞIDAKİ SÖZÜM KİM NASIL ALGILARSA ONADIR...............Bu bir misaldir....................KÖY HEYETİ HUZURUNDA(!) 4 kişiyi yanyana dizmişler,hepsinin gözlerini sıkıca kapatmışlar,ELLERİNE VERİLENİN NE OLDUĞUNU,YENİLİP YENİLEMEYECEĞİNİ VE LEZZETİNİN NASIL OLDUĞU SORULARINA CEVAP ARAMIŞLAR.1.şahsa henüz olgunlaşmamış,dalından yeni kopartılmış,ham cevizi vermişler,(kendisi ve hiçbiri ne olduğunu görmüyor tabiiki)sana verileni,elinde tuttuğun şeyi tarif et bu nedir? demişler...2.şahsa, dış yeşil kabuğu çıkarılmış sert kabuğuna kadar soyulmuş,cevizi vermişler,tarifini istemişler....3.şahsa taze cevizin sert kabuğundan çıkarılmış,kırılmış ama zarı soyulmamış halde cevizin içini vermişler,tarifini istemişler....4 şahsa en dışdaki teşil kabuğu soyulmuş,sert kabuğu kırılmış,içindeki zarı soyulmuş, gerçek tatdaki taze ceviz içini vermişler,tarifini sormuşlar.1. ŞAHIS EL İLE TARİFİNDE YUVARLAK, BİRAZ YUMUŞAK BİRAZ SERT demiş,ısırmış AĞZINA ACI TAT GELMİŞ,BURNUNADA İYİ OLMAYAN KOKU GELİNCE BU YİYECEK OLMAZ,İYİ DEĞİL DEMİŞ... 2. ŞAHIS(hepsi gibi onunda gözü kapalı tahlil ve analiz yapıyor) elindekinin dışı sert kabuklu,pütürlü,tadı olmayan şekli ile tarif etmiş...3. şahıs.elindekinin gayet, yumuşak girintili çıkıntılı,ısırdığında acı tadı olan(zarından dolayı)işe yaramaz demiş...4.şahıs gayet yumuşak girintili çıkıntılı,ısırıldığında müthişşşş bir tat olan yenilmesi gayet güzel,LEZZETLİ YİYECEK olarak tarif etmiş..............................................ŞİMDİ HEPSİNE VERİLEN C E V İ Z,ŞEKLİ VE TADI SORULAN CEVİZ.ALINAN CAVAPLAR İŞE YARAMAZ,TADSIZ,YİYECEK OLAMAYACAK KADAR KÖTÜ BİR NESNE DEMİŞLER. (4.HARİÇ).HALBUKİ NEKADAR LEZZETLİ OLDUĞUNU KEŞFEDEN,BÜTÜN KABUKLARINDAN ARINDIRARAK,ÖZE İNEN O TADA VARANLAR VARMIŞ,OLABİLİYORMUŞ.ŞİMDİ HAYDİ HEPİMİZ KABUKLARIMIZDAN (taassuplarımızdan) KURTULUP ÖZÜ TADALIM.GAYRETLİ OLALIM.ALLAH HEPİMİZİN YAR VE YARDIMCISI OLSUN(amin)...SEVGİ VE SAYGILARIMLA
Bu yazıyı "salât"ın günde iki vakit ve her vakitte iki rekat olduğu konusunda beni onaylayıp yüreklendirdiğiniz için size teşekkür etmek ve hac konusundaki görüşünüzü sormak için yazıyorum. Açıklarsanız sevinirim.
Hacla ilgili olarak benim Tevbe sûresinden anladığım şu:
İslam Devletini Yesrib'de kuran ilk Müslümanlar Mekke'yi aldıktan sonra Mekke panayırı ile hac ibadeti birlikte uygulanmış. Öyle ki müşrikler Mescidi Harâm'ın bakımını üstlenip hacılara su dağıtmışlar (9:18-19). Tevbe 3'te anılan HACCI EKBER "şehru ramazân"ın yani "en kızıl dolunay"ın sabahında başlamış olmalı, panayırla birlikte.
DÖRT DOLUNAYLAR anlamına gelen ERBA'ATUN EŞHUR aynı zamanda "eşhurun hurum"dur, YASAK DOLUNAYLAR. Örneğin savaşmak o dolunaylarda geleneksel olarak yasak. O yüzden BÜYÜK HAC günü Müslümanlar müşriklerle ATEŞ KES antlaşması yapıyor (9:4-5), "Yasağa uyarsanız biz de uyarız," diyerek.
Ama dikkat. Silah bırakışması değil bu, yalnızca dört dolunaylık bir ATEŞ KES antlaşması. Çünkü müşrikler İslamın ilk "emîr"ini yurdundan sürüp çıkarmak suretiyle (9:40) savaşı başlatan taraftır; ardından Yesrib'e ha bire saldırıp savaşı aralıksız sürdürmüşler. Saldırıya uğrayanların üstünlüğü ele geçirmesi silahları bırakmanın ön şartıdır artık. Dokunulmazlığın tek güvencesi budur. Müslümanlar "erba'atun hurum"dan sonra bunu sağlamaya çalışacak.
Öte yandan, ateş kes antlaşmasına rağmen Mekke müşriklerinden ve çevredeki bedevilerden Müslümanlara saldırılar devam etmiş. Müslümanlar Yesrib'de Yahudilerle; Mekke'de müşriklerle iç içedir; sokak savaşları bile yapılmış olabilir.
Enfal'de sözü edilmiyor ama Tevbe'ye göre Müslümanların kâfir ana babaları önemli bir tehdit. "Ana babanız ve öz kardeşleriniz küfrü imana yeğliyorsa onların işbirlikçisi (evliyâ) olmayın!" uyarısı yapılıyor (9:23).
Oysa Yesrib gurbetti. Orda kafir ana babalar İslama yönelik bir tehdit değildi.
Bazı Müslüman gençlerin muhtemelen işbirliği yaptığı kafir ana babalar ve Yesrib münafıklarına ek olarak Mekke münafıkları fetihten sonra ortaya çıkıyor.
ERBA'ATUN HURUM sona erince savaş hız kazanmış ve Müslümanlar bir yıl içinde üstünlüğü sağlamış. Öyle ki bir sonraki "en kızıl dolunay"da 9:28 vahyolunarak müşriklere Mescidi Harâm'a girmek ebediyyen yasak edilmiş.
Tabii bu, panayırın da sonu anlamına geldiği için ekonomik darlık olur diye korkanları yatıştıran şu açıklamayla birlikte: Size Allah bol bol verecek-savfe YUĞNÎ kumu'llah. (HAC esnasında ekonomik etkinliklerin caiz olduğunu vurgulayan 2:198'in gerekçesi bu olabilir.)
Ondan sonra panayır yok; yalnızca hac ibadeti var.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Saffet Metin ;"Sanırım Muhliskul Avustralyada yaşıyor, orada doktora yapıyor. Ozi ingilizcesi ni her gün konuşup kullanmak durumunda. Bizim kulağımız alışık değil “Bera dan nathing”“ Better than nothing” miş gibi. "
Turkiye'den ayrildiktan sonra Yunanistan,Italya,Ingiltere ve Hollanda'da bulunduktan sonra buraya geldim. Ingilizce ogrenimim bu siralarda basladi. Tamamen bireysel olarak kendi kendime bu dili ogrendim. Su siralar Mandarinceyi ayni sekilde ogreniyorum. Okuma,yazma ve konusma Ingilizce seviyem cok ust duzeydedir .Ayrica bahsettiginiz Aussie Ingilizcesi muzelik oldu, bildiginiz gibi kuresel ingilizcenin egemenlik caginda yasiyoruz. Arapca konusmam klasik arapca ile sinirlidir, modern arapcaya cok fazla asina degilim.Tam telaffuz edildiginde konusulanlari anlarim. Fakat metin uzerinde epey iyiyimdir. Kuran'i sozluk yardimi olmadan cok rahat anlarim. 25 seneyi askin bir suredir Kuran'i orjinalinden okuyorum.
Sayin arkadasim doctora yaptigimi dusunmussunuz,benim Universite ile iliskim 1985 oncesinde sona erdi. Bireysel egitimime universite yillarindan cok daha yogun bir sekilde devam ettim. Tarih basta olmak uzere her konuda arastirmalarim olmustur. Insaat isciliklerinden baslayarak, muteahhit oldum. 20 senedir bu alanda calisiyorum. Islerimle iliskili olmasi acisindan muhasebe,ticari hukuk konularinda kendimi yetistirmeye calistim. Son seneler asya ulkelerine yonelik ticari girisimlerim oldu yakinda Cin,Hindistan ve Vietnam'da fabrika acmaya yonelik calismalarim var. Bahsettiginiz motivasyon uzerine yazilmis kitaplarin cogunu okudum, kasetlerini dinledim. Yaklasik 1922 lerde soy ismini zamaninin en zenginlerinden, Andrew Carnegie'ye atfen Carnagey'den Carnegie'ye degistirmis olan Dale Breckenridge Carnegie'nin kitaplarindan bir kismini okudum ve onu cikmaz ortamdan kurtararak zenginlestiren kurslarinin detaylari hakkinda bilgi sahibiyim. Ayrica Andrew Carnegie'nin gorevlendirerek yardim ettigi malumunuz Napoleon Hill'in kitaplarinin hepsini okudum. Bu alanda umuma meshur veya olmayan cok sayida klasik ve modern yazarlarin cogunun bir kisim eserlerini okumusumdur. Benim favorim gaza getiren motivasyonculardan cok Stephen R. Covey gibi ayagi yere basan fikirleri temsil eden bilim adamlaridir. Bu yuzden anlatmak istediklerinizi cok iyi anliyorum. degerli arkadasim benim daha once sahsiniza yazdiklarimi, hem omrunu Kuran egitimine hemde butun bilim dallarina adamis bir kimseden oldugunun farkina vararak degerlendirmenizi rica ederim. Ben arastirmalarimda cok secici bir kimseyim. Akademik unvani olan her kimsenin yazdigini esas almam, yazilanlarin iceriginin kalitesine dikkat ederim. Isimlerini verdiginiz kimselerin, populer olmanin haricinde buyuk bir deger tasimadigini gormeniz sizin onunuzu acacaktir. Cok zeki ve kulturlu bir arkadassiniz daha once bahsettigim yazarlari okudugunuz takdirde cok faydalanacaginizi ve gundeminizin degisecegini cok iyi biliyorum. Bence watt'in eserlerinden baslayin. Sizin gibi kendini gelistirmis kimselerle karsilasmak benim icin cok sevindirici. Sizden ricam din konusunda genel kulturu bir tarafa birakarak konulari derinlemesine arastirmaniz. Meshur ansiklopediler bu konularda malesef cok yavan kalmaktalar. Kanada'da yeni hazirlanip su aralar basilmakta olan meshur Islam ansiklopedisini okuyabilseniz ona bir itirazim olmaz. Sirf bu konularin uzmani olan sayisiz bilim adamlarinin olusturdugu heyetin hazirladigi cok kapsamli bir calisma. Amazon uzerinden elde edebilirsiniz.
yazılarınızın sıkı takipçisi olduğumu bilirsiniz...
bir çok konuda görüşlerimi değiştirmeme yada tekrar gözden geçirmeme neden oldunuz...
bendeniz imam hatip mezunuyum ve hafızlık yaptım...
dişhekimliği fakültesini kazanıp okurkende bir dört sene kadar diyanette imam ve müezzin olarak çalıştım...
fakülte bitince kendi ilçemizde 98 den beri dişhekimi olarak çalışmaktayım...
çevremizdeki tanıdıklarla her türlü dini konularda sohbetlerimiz olur...
bu sitede konuşulan konular bir hayli sıradışı olsada benim için çok araştırmaya ve kendimi geliştirmeme vesile olmuştur...
sizin görüşlerinizi çok oturaklı ve değerli buluyorum...
bunuda bir çok kereler ifade etmiştim...
almış
olduğum eğitim ve çevremdeki anlayışa bakınca ritüellerin ne kadar
önemli ve vazgeçilmez olduğunu kanıksadığımı anlıyorsunuzdur..
ritüellerin
hiçbirinin olmadığını savunan arkadaşlara karşı bir şekilde bunların
çok önemli olduğunu dile getirmeye çalışırken ...
sizin görüşlerinizi farkettim ...
yanılmıyorsam siz şunu söylüyorsunuz...
ritüeller allahın bizden istediği emrettiği şeyler değildir...
ama yapılmasına da izin verir...
yani neden yaptınız demez...
hatta teşvik eder...
ne kadar ne zaman kaç rekat kaç vakit gibi şeyler tamamen kişiye bırakılmıştır...
şu bizim müstehab dediğimiz gibi yaparsan iyi yapmazsan da bir zararı yok gibi yani...
belki ritüel yapacağım diye kendimizi fazla sıkıntıya sokmamız için bir takım düzenlemeler yapılmış olabilir...
yani kurban kesecekseniz öyle insan filan sakın kesmeyin işte alın bir çiftlik hayvanı onu kesin...
yada oruç tutacaksanız öyle hiç yemeden günlerce aç susuz geceleride içine alacak şekilde kendinizi hırpalamayın...
namaz kılacaksanız da istediğiniz zaman istediğiniz kadar nasıl içinizden geliyorsa öyle yapın...
bu ritüeller allahın bizden öncelikli istedikleri değil dir...
en
öncelikli isteği sadece kendisine samimi olarak güvenip bağlanıp doğru
ve dürüst bir şekilde hayatımızı en insani bir biçimde
sürdürmemizdir...
ritüellerin gereksiz olduğunu şu anda insanlara söylememize gerek yoktur...
çünkü bunu anlayabilecek ve kabul edebilecek düzeyde bir anlayış halihazırda yokdur...
zamanı geldiğinde bunlarda söylenebilir...
değerli kadir...
bunlar benim sitede şimdiye kadar yazdıklarından anlayabildiğim kadarıyla senin görüşlerindir...
seni doğru anlayabilmiş miyim...
eğer vaktiniz olursa ve size zahmet olmazsa bu konudaki görüşlerinizi biraz etraflıca yazabilir misiniz...
selamlar...
saygılar...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Bir kaç sayfa önce size ait olduğunu düşündüğüm şu aşağıdaki alıntıyı yazmıştım.
xxxxxxxxxxxxx
4) 103. ayetin sonunda yer alan “kitaben mevquta” nın anlamı “fardan
mefruda” “kesin bir farzdır” şeklinde anlamak hiç de yanlış olmasa
gerek (bak: taberi)
Müzemmil suresi 2-4. ayetlerde Rasul’un
Kur’an tartili ve bu ayetlerin açılımı mahiyetinde olan 20. ayetteki
mu’minlerin Kur’an kıraatları ve iqame-i salatlarına dikkatlerinizi
çekmek istiyorum. Buradaki “iqraû mâ teyesera min el Kur’ân” ,
“kolayınıza geleni okuyun” yerine “gücünüzün yettiği kadar okuyun”
manasında olması daha isabetli olur. Gecenin büyük bir bölümü böylece
okuma ile geçirilecektir. İleriki yıllarda buldukları bu geniş zamanı;
hastalık, sefer, savaş ve geçim derdi… gibi nedenlerden
bulamayacaklarına işaret edilmektedir. Onun için tekraren
“okuyabildiğiniz kadar okuyun” denmektedir.
5) Belli vakit “belirlenmiş vakit” için, Kur’an’da “mevqût” değil de “ma’lum” kelimesi kullanılmıştır:
15/4: “illa ve lehâ kitabun ma’lum”
Biz hiçbir topluluğu BELİRLENMİŞ bir yazgı olmaksızın yok etmeyiz
15/38: “ila yevmin ma’lum”
Belirlenmiş vakit / güne kadar
26/38 ve 56/50: “li miqâti yevmin ma’lum”
Belirlenmiş günün randevusu…
26/155: “yevmun ma’lum”
Sizin de su içeceğiniz belli bir gününüz vardır.
38/81 : “ ila vaqtil yevmil ma’lum”
Belli vaktin gününe kadar.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Vaki olan itirazlara karşı görüşleriniz nelerdir, paylaşırsanız sevinirim.
Esenlikle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma