Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Hasan Akçay ,
Hacc ile ilgili görüşlerimi istemişsiniz. Ne kadar kısa yazmayı hep istesem de yinede çok uzun oldu.
Hac işin temelinde bir ibadet. Hatta Hz. Muhammedin hayatında, başına gelenlerin temel sebebi.
Mekke müşriklerinin Hz. Muhammedle olan mücadelesinin temelinde bu hac organizasyonu var.
Mekke öyle bir yerdi ki geçim kaynakları sadece ticaret ve Kabe idi. Kabe olmasa idi onlar ticaretle bile karınlarını zor doyuracak bir toplulluk olurlardı. Orada ne ziraat yapılır, ne hayvancılık yapılırdı. Kervanların ihtiyacı için gereken deveden başka bir şey yoktu.
Mekkelilerin en büyük gelir kaynağı kabe idi. Her yıl özellikle Haram aylarda. Zilhicce, Muharrem , sefer ve Rebiul evvel aylarında burada hac yapılırdı. Bu aylarda kabileller arası, savaş, yağma, talan yapılmaz. Herkes güven içinde gelir haccını yapardı.
Şimdi bu hac bazı bakımlardan bugünküne benzer, bazı bakımlardan benzemezdi. Kabede 360 tane put vardı. Her Kabilenin putu ayrı idi. Her kabile kendi putunun etrafında tavaf ederdi. Bazı kabiller şeytan taşlar , bazısı yapmazdı. Say genel olarak yapılmazdı.
Mekke Hübel in etrafında tavaf eder, Medineliler Menat ın etrafında gibi.
Birde Hums ve Hille gibi anlayışlar vardı. Mekkeliler Hums a dahil. Diğerleri Hilleye dahildi. Hums Hac organizasyonunu idare ederdi. Hac dönemi Mekkede ticaret yapmak Humsun tekelindeydi. Hilleye bağlı hacılar Hums un sattığı elbiseyi satın alarak kabeyi tavaf etmek zorundaydı, bunu yapmazlarsa veya pahalı olduğu için yapamazlarsa kabeyi çıplak tavaf etmek mecburiyetinde idi. Bu durumda kalan hacılar Erkekse gündüz, kadın ise gece tavaf ederlerdi.Ayrıca da bu onur kırıcı bir durumdu.
Ayrıca Mekkeliler Hacılara su vermek, yemek yedirmek işlerini de organize ederlerdi. Yaklaşık dört ay süren bu organizasyondan mekke hem büyük bir gelir elde eder, hem de Arapların en şerefli, en itibarlı kavmi konumunda olurlardı.
Bu konuda bknz. Cumhuriyet Ü. İlahiyat fakültesinin verdiği bilgi ile ilgili link.
http://www.cumhuriyet.edu.tr/akademik/fak_ilahiyat/der81/kil ic.htm
Şimdi Hz. Muhammedin Hayatına şöyle bakalım. Bir müşrik, peygamber hakkında şöyle düşünüyordu. Babası Mekke Kureyş ten Annesi Medine Hazreçtendi. Bu bilgi önemli. O kabileci düzende kimse kabilesiz yaşayamazdı. Erkekler genel olarak babasının kabilesinde yaşar , çok seyrek olmakla birlikte sıkıntılı zamanlarda anasının kabilesine sığınabilirdi. Tabii peygamber Mekkede zorlanınca Medine Hazreçe sığınabilirdi.
Hz. Muhammedin Soyu Haşimilerden. Kureyşin lideri bir sülale. Büyük Dede Abdi Menafın oğulları Haşim ve Ümeyyenin soyundan gelenler Kureyş liderliği için birbiriyle çekişmiş. Çekişmeyi hep Haşim soyu kazanmış. Ama peygamberin babası Abdullah , o daha doğmadan ölür. Kureyşin lideri dedesi Abdülmuttaliptir. Abdül muttalibin oğulları peygamberin amcaları Ebu Talip (Hz. Ali Ebu Talibin oğludur. ) , Hamza, Abbas (Abbasiler bunun soyundandırlar.) , Ebu Lehep bunlar ticarette başarılı olamazlar. Zenginlik ve iktidar Ümeyyenin oğullarına geçer. Ümeyye den Ebu Süfyan Kureyş’in lideri olur.
Hz. Muhammed yetim şekilde 8 yaşına kadar dedesinin, sonra da amcası Ebu Talibin yanında yaşar. 25 yaşında Hz. Hatice ile evlenir. Hatice Kureyşin en zengin kadınlarından biridir. Hz. Muhammed Karısı sayesinde tabir caizse garibanlıktan kurtulur. Kureyşin zengin itibar sahibi bir adamı olur.
Hz. Muhammede 40 yaşlarında peygamberlik görevi gelip bunu tebliğ etmeye başlayınca anlayış şu olur. Ya bak gördün mü, Muhammede zenginlik falan yetmedi, şimdi dedesinin kabilesinin liderliğini istiyor. Bunu açıkçada belirtmiyor. Yok Allah diyor, yok putlar falan diyor. Kendi şahsi ihtirasları için Ebu Süfyana karşı çıkıyor. Başka bir şey değil, Ebu süfyanın yerine kendi geçse rahatlayacak.
Sonra adam kendi hırsı yüzünden, bizim putlarımıza bulaşıyor. Arkadaş bu putlar olmasa Mekkeye, kabeye kim gelir. Şu araplar şu putlar için Mekkeye geliyorda üç kuruş yolumuzu buluyoruz. Yoksa çoluk çocuk acından ölür. Yahu bu adam ne biçim bir adamdır. Tekrar dedemin yerine geçicem diye, nelere mal olacak. Bu hırs insana neler yaptırıyor. Çoluğu, çocuğu, köleleri , hatta bazı itibarlı zengin insanları bile kandırıyor.
Peygamber 12 sene Mekkede uğraşır. Kendisine karşı çıkılmasının temel sebebleri budur. Onlar Allah inancını bilmekte, görünmeyen, her şeye kadir tek bir allaha inanmaktadır. Putlar güya onları Allaha yaklaştırmakta ve geçim kaynağı vazifesi yapmaktadır. 12 sene mekkede uğraşır, tabii intiba , adam peygamber falan değil. Uyduruyor. Derdi Kureyş liderliği, bunun için Mekkenin geçim kaynaklarını bile dinamitlemekten çekinmiyor yahu, Yuhh yani yuhhh . şeklinde.
Hz. Muhammed Mekkede Kureyşle uğraşırken, Medine de Evs ve Hazreç hem birbirini yemekte, hem de Yahudilerden dayak yemekte. (Aynen bugünkü El Fetih, Hamas ve İsrail durumuna benzer bir hal var yani. )
Hazreçin ileri gelenleri derler ki , Yahu bizim durumumuz vahim. Mekkede Anası bizden liderlik davasında bir adam çıkmış. Gidelim şununla görüşelim, belki o bizim sorunlarımıza bir çözüm getirir.
Gelirler Hz. Muhammed le görüşürler. Hz. Muhammed in tek şartı şudur. Ben kuru kuruya liderlik davasında olan biri değilim. Kureyş olmadı, Hazreç verelim falan değil derdim. Babamın kabilesi olmadı, anamın kabilesi olsun değil. Ben peygamberim. Allahın Resulüyüm. Eğer hepiniz müşrikliği bırakır da Müslüman olursanız. Teklifinizi kabul ederim. Yoksa kabul edemem. Hazreçliler düşünür, evs kabilesine de danışır. Sonuçta kabul ederler. O da Medineye hicret eder.
Mekkeliler bunu haber alır. Önlemeye çalışır. Bulsalar öldüreceklerdi. Çünkü onun Medineye ulaşıp , evs hazreçin lideri olması siyaseten çok sakıncalıydı. Çünkü Medine Kervan yollarının üzerinde idi.
Peygamberi o zamana kadar öldürmediler. Çünkü Ümeyye de Haşimoğullarını dedeleri aynı akraba kabul ederdi. Olayı aile içi bir kavga olarak görüyordu. Hatta Muhammedi öldürelim diyen diğer Arap kabilellerine. Muhammed bizdendir, biz birbirimizi yeriz ama başkasına yedirmeyiz. Öyle bir şey yaparsanız Onun kan davasını güderiz. Mealinde şeyler söylüyordu. Kimse de bu işe kalkışamıyordu.
Hz. Muhammed Medineye gittiğinde tamam evs ve Hazreç müslüman olmuştu ama bundan memnun olmayan kabile mensupları vardı. Peygamberi , dağdan gelip bağdakini kovan biri olarak görüyorlardı. İşte Münafıklar bunlardı. Kabile içinde azınlıkta olmakla birlikte, eski düzeni isteyen, Peygamberi peygamber olarak değilde, muhalif oldukları bir siyasi lider olarak gören, müslümanlık inancını gönüllerine yerleştirmemiş, Peygambere karşı her an Mekke müşrikleri ve Yahudilerle işbirliği yapabilecek ve yapan insanlar vardı. Bunlar tabii medine devrince yapabileceği her türlü hıyaneti yapmaktan geri durmadılar.
Sonuçta Kureyş, Hazreçle Bedir ve Uhut ta başa çıkamadı. Hendekte bütün arap kabilellerini (Ahzap) topladı. Yine başa çıkamadı.
Arapların müslüman olmasında çıkarı en çok bozulan grup Kureyşti. Şimdi Kabedeki putlar olmasa , diğer kabileler Kabeye niye gelsindi ki. Paracıklar gidiyordu. Hatta Hendek savaşından sonra şöyle bir teklif bile götürdüler. Tamam gel başımıza lider ol, Dedenin postu senin olsun, ama putlarımıza dokunma (çünkü aç kalacağız, ayrıca itibar da yerlerde sürünecek. )
Peygamber Mekkeyi aldıktan sonra (630) , kabeyi putlardan temizledi. Artık her kabilenin putu yoktu. Sadece Allah için tavaf yapılıyordu. Hums, hille olayını kaldırdı. Çıplak tavafı falan yasakladı.
Esasen Hac da Hicretin 9 senesi farz oldu. Bu Mekkenin alınmasından sonradır.
Kur’ana göre hac bilinen aylarda, yani dört ay. Bugünkü uygulama Emevi, Abbasi devri bilginlerinin, mezheplerin, olayı kur’an dan ziyade peygamberle sınırlaması. Peygamber işte Zilhicce 8,9 da Arafata çıktı, 10 onda Arafattan Minaya indi. Orada Kurban kesti. (bizim kurban bayramı olarak kutladığımız budur. Medine de iken Zilhiccenin onunda Kurban kesme uygulaması varmıydı. Ben hiçbir kaynakta rastlamadım. ). Peygamber ömründe yaptığı ilk ve son islami hac budur. (yani islami olmayan hac yapmıştır gibi anlaşılmasın , Hac vakti kabeye gelmiş arap kabileleri ile konuşuyor ve onlara İslamı anlatıyordu. Ama O o zamanki ritüellerin hiç birine katılmamıştır. )
Benim hac anlayışım bu. Hac islamileşti. Mekkelilerin korkuları olmadı, hatta önceden sadece arabistandan hacı gelirken, sonra bütün dünyadan hacı gelmeye başladı.
Hac acaba peygamberden sonra nasıl uygulandı. Peygamberin yaptığı tarihlerde yapılana hac dendi, bu tarihler dışındakilere umre dendi. Umre haram aylarla da sınırlanmadı. Yılın her ayında geçerli oldu.
Bugünkü uygulanış şekline bakıldığında , Acaba Kendine Mekkede isyan eden (öl. 692) Hz. Ebubekirin torunu Abdullah bin Zübeyr e yardım eden mekkelilere bir kazık olsun diye haccı dört ay yerine bir aya indirme şeklinde bir ümeyye müdahelesi varmıdır. Bir soru işaretidir kafamda. Bunu çözebilecek kaynaklara sahip değilim. Ümeyyenin böyle bir işi varmıdır acaba, bilmiyorum (şüphem var, delilim yok). Çünkü bu ümeyye her şeyi yapabilir.
Aslında haram aylarda yapılan bütün umreler hac olmalı. Bu ayların dışındakiler Umre olmalı. Böyle olabileceğine Kur’andan cevaz var.
Tabii bu konuda alimler, yetkili organizasyonlar karar vermeli.
Herkese selamlar.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|