Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
"(Kıyamet) saat(i) mutlaka gelecek. Ben onu gizlemek istedim ki, her kes yaptığının karşılığını alsın. Sakın ona (kıyamete) inanmayan seni ondan (salattan) uzaklaştırmasın!"
Yaptığım yanlışları düzeltemiyorum. Lütfen ya "Düzet"i forma tekrar ekleyin yada nasıl düzltebileceğimi söyleyin!
Taha 15-16:
"(Kıyamet) saat(i) mutlaka gelecek. Ben onu gizlemek istedim ki, her kes yaptığının karşılığını alsın. Sakın ona (kıyamete veya salata) inanmayıp hevasını izleyen seni ondan (salattan) uzaklaştırmasın!"
geleneği kendilerini hapseden bir olgu olarak gören ve ondan tamamen kurtulmak isteyenler var...
selam asım bey.
daha önce atalardan bahsettiniz,şimdide gelenekten bahsediyorsunuz her insan gelenekçi ve atacıdır,geleneğin yada atacılığın dışında bir yol yoktur,siz gelenekten kurtulmak isteyenler var diyorsunuz bu mümkün değildir.
her insan gelenekçidir bu gelenek ya HAKgelenek yada BATILgelenektir. bir insan ya inanıyordur yada inanmıyordur.
inananlar hak inanmayanlar batıl geleneği temsil ederler şimdi siz kendi geleneğinizin hak mı batıl mı olduğuna bakın zira dışardan batıl gözüküyor.
bir değerli arkadaş, Kur'an'da " vakitleri belirlenmiş " , " kıyamlı-rükulu-sücudlu " namazın olduğundan o kadar emin olmayınız demişti bana. kısıtlı sürelerde bakabildiğim için, yanıt vermeye fırsatım olmadı.
arkadaşım, eminim hem de kesin olarak eminim ki : Kur'an'da " vakitleri belirlenmiş " , " kıyamlı-rükulu-sücudlu " namaz vardır.( defalarca da gösterildi...) yani namaz, kıyamlı salatlardan BİRİ dir. bundan katiyyen şüphem yoktur ve tüm bu tartışmalar da benim bu konudaki imanımı arttırmıştır ancak...
bir örnek vermek gerekirse, şöyleki :
eğer, Kur'an'da açıkça emirbuyrulan " kıyamlı-rükulu-sücud " kelimelerinden hiçbiri " namaz " anlamına gelmiyorsa ( savunulmaya çalışıldığı gibi...) o halde ve bu durumda bir yetimin başını okşamak, onu koruyup kollamak için, Peygamber(ler)i desteklemek için, zulme, şirke dur demek için, her türlü zulme, baskıya, haksızlığa karşı kıyam edebilmek, direnebilmek, bu konuda gerekirse kıtal yapabilmek, hakkı ve sabrı tavsiyeleşmek için, salat kavramı içine girecek tüm hâyır eylem ve fiillerinde bulunabilmek için, evet bunları yapmak için, bunları yapabilmek için ÖNCELİKLE ::::yüzümüzü, ellerimizi dirseklere kadar yıkamak, başımızı ve ayaklarımızı mesh etmek vd.vd.( maide 6...) yapmak gerekiyor...( ohalde ve bu durumda...) bu sizce de makul mu? bir yetimin başını okşamak, onu gözetip kollamak için, salat yapmak için bizim yüzümüzü, dirseklere varana kadar ellerimizi yıkamak, başımızı ve ellerimizi mesh etmek mi gerekiyor? ayriyeten de salat'ı gerçekleştirebilmek için ( mevkûta = vakitleri belirlenmiş 4/103 ) emr-i ilahisi gereğince bir de bu " belirlenmiş vakitleri " mi beklememiz gerekiyor? bütün bunları yapmak mı gerekiyor...veya salatın diğer icaplarını yapmak için de aynı şey?. bu kadar saçmalık olamaz.
neden mi işte nedeni :
Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ kumtum iles salâti fagsilû vucûhekum ve eydiyekum ilel merâfikı vemsehû bi ruusikum ve erculekum ilâl ka’beyn(ka’beyni) ve in kuntum cunuben fattahherû ve in kuntum mardâ ev alâ seferin ev câe ehadun minkum minel gâitıev lâmestumun nisâe fe lem tecidû mâen fe teyemmemû saîden tayyiben femsehû bi vucûhikum ve eydîkum minh(minhu) mâ yurîdullâhu li yec’ale aleykum min haracin ve lâkin yurîdu li yutahhirekum ve li yutimme ni’metehu aleykum leallekum teşkurûn(teşkurûne).
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
3.
izâ kumtum
: kalktığınız zaman
4.
ilâ es salâti
: namaza
5.
fe igsilû
: o zaman , o taktirde yıkayın!
6.
vucûhe-kum
: yüzleriniz
7.
ve eydiye-kum
: ve elleriniz
8.
ilâ el merâfikı
: dirseklere kadar
9.
ve imsehû
: ve mesh edin!
10.
bi ruûsi-kum
: başlarınızı
11.
ve ercule-kum
: ve ayaklarınızı
12.
ilâ el ka'beyni
: topuk kemiklerine kadar (iki topuk kemiğine kadar)
13.
ve in kuntum
: ve eğer siz ... iseniz
14.
cunuben
: cunup
15.
fe ittahherû
: o zaman, o taktirde iyice temizlenin! (gusul abdesti alın!)
16.
ve in kuntum
: ve eğer siz ... iseniz
17.
mardâ
: hasta
18.
ev alâ seferin
: veya yolculuk üzere, yolculukta
19.
ev câe ehadun
: veya birisi geldi
20.
min-kum
: sizden
21.
min el gâitı
: tuvaletten
22.
ev lâmestum
: veya yaklaştınız, dokundunuz
23.
en nisâe
: kadınlar
24.
fe lem tecidû
: artık bulamazsanız
25.
mâen
: su
26.
fe teyemmemû
: o halde, o zaman teyemmum edin!
27.
saîden
: toprak
28.
tayyiben
: temiz olan
29.
fe imsehû
: böylece, meshedin(sürün)!
30.
bi vucûhi-kum
: yüzlerinize
31.
ve eydî-kum
: ve elleriniz
32.
min-hu
: ondan
33.
mâ yurîdu Allâhu
: Allah (c.c.) dilemez
34.
li yec'ale aleykum
: size yapmak, çıkartmak, kılmak
35.
min haracin
: bir güçlük
36.
ve lâkin
: ve lâkin, fakat
37.
yurîdu
: diler
38.
li yutahhire-kum
: sizi temizlemeyi
39.
ve li yutimme
: ve tamamlamayı
40.
ni'mete-hu
: nimetini
41.
aleykum
: sizin üzerinize, size
42.
lealle-kum
: umulur ki böylece siz
43.
teşkurûne
: şükredersiniz
Diyanet İşleri
:
Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.
Abdulbaki Gölpınarlı
:
Ey inananlar, namaza kalktığınız zaman yıkayın yüzlerinizi ve dirseklerinizle berâber ellerinizi ve başınızın bir kısmını meshedip ayaklarınızı topuklarınızla berâber ve cünüpseniz iyice yıkanıp arının. Hastaysanız, yahut seferdeyseniz, yahut içinizden biri ayak yolundan geldiyse, yahut da kadınlara temas etmişseniz su bulamadığınız takdîrde temiz toprakla teyemmüm edin de toprakla yüzünüzü, ellerinizi meshedin. Allah, sizi güce koşmayı istemez, fakat şükredesiniz diye tertemiz olmanızı ve size verdiği nîmeti tamamlamayı diler.
Adem Uğur
:
Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.
Ali Bulaç
:
Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
Ali Fikri Yavuz
:
Ey mü’minler! Namaza kalkacağınız zaman yüzünüzü ve ellerinizi (dirseklerinizle beraber) yıkayın, başınızı (ıslak elle silin) mesh edin ve ayaklarınızı da (topuklarınızla beraber) yıkayın. Eğer cünub iseniz boy abdesti alın. Eğer hasta veya yolculukta bulunuyorsanız veya içinizden biri ayak yolundan gelmişse veya kadınlara dokunmuş (cima etmiş) iseniz ve bu hallerde su bulamamışsanız, o vakit pâk bir toprakla teyemmüm edin, niyetle ondan (o topraktan) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah size bir güçlük dilemez, fakat sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, tâ ki şükredesiniz.
Bekir Sadak
:
Ey Inananlar! Namaza kalktiginizda yuzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, -baslarinizi meshedip- topuk kemiklerine kadar ayaklarinizi yikayin. Eger cunupseniz yikanip temizlenin; sayet hasta veya yolculukta iseniz veya ayak yolundan gelmisseniz yahut kadinlara yaklasmissaniz ve su bulamamissaniz temiz bir topraga teyemmum edin, yuzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi aritip uzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki sukredesiniz.
Celal Yıldırım
:
Ey imân edenler! Namaza kalkmayı dilediğinizde yüzlerinizi, dirseklere kadar (dirsekler dahil) ellerinizi yıkayın. Başlarınıza meshedip topuklarına kadar (topuklar dahil) ayaklarınızı yıkayın. Cünüb iseniz iyice yıkanıp temizlenin (boy abdesti alın). Hasta iseniz veya yolculukta bulunuyorsanız veya sizden biri tabiî ihtiyacını gidermekten gelmişse veya kadınlara dokunmuşsanız, bu durumda su da bulamamışsanız, tertemiz bir toprakla teyemmüm edin ; ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah size sıkıntı vermek istemez. ama sizi tertemiz yapmak ve şükredesiniz diye üzerinize nîmetini tamamlamak ister.
Diyanet İşleri (eski)
:
Ey İnananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, -başlarınızı meshedip- topuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüpseniz yıkanıp temizlenin; şayet hasta veya yolculukta iseniz veya ayak yolundan gelmişseniz yahut kadınlara yaklaşmışsanız ve su bulamamışsanız temiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.
Diyanet Vakfi
:
Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın). Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.
Edip Yüksel
:
İnananlar! Namaza kalktığınız zaman: Yüzünüzü yıkayın, ellerinizi dirseklere kadar yıkayın, başınızı sıvazlayın, ve ayaklarınızı da topuklara kadar (sıvazlayın/yıkayın). Cinsel ilişkide bulunmuşsanız yıkanınız. Hasta veya yolcu iseniz, yahut tuvaletten gelmiş, yahut kadınlarla cinsel ilişkide bulunmuş ve su bulamamışsanız, temiz bir toprağa yönelip yüzünüzü ve kollarınızı onunla sıvazlayın. ALLAH size güçlük çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor. Olur ki şükredersiniz.
Elmalılı Hamdi Yazır
:
Ey o bütün iyman edenler! Namaza kalkacağınız vakit yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza mesh edib her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın, cünübseniz tas tamam yıkanın, eğer hasta veya seferde olursunuz veya biriniz hacet yerinden gelir veya kadınlara dokunursunuz da suya gücünüz yetmezse o vakit de temiz bir toprağa teyemmüm edin: niyyetle ondan yüzlerinize ve ellerinize mesh eyleyin, Allahın muradı sizi sıkıntıya koşmak değil ve lâkin o sizi pam pâk etmek ve üzerinizdeki ni'metini tamamlamak istiyor ki şükredesiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
:
Ey iman edenler, namaza kalkacağınız vakit, yüzlerinizi, dirseklere kadar; ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedip topuklara kadar ayaklarınızı (yıkayın). Eğer cünüpseniz tastamam yıkanın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz veya biriniz hacet yerinden gelmişse ya da kadınlara dokunmuş olup da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin, niyetle o topraktan ellerinize ve yüzlerinize sürün. Allah'ın muradı sizi sıkıntıya koşmak değildir; fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredesiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
:
Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.
Fizilal-il Kuran
:
Ey iman edenler, namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, -başlarınızı meshedip– topuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüpseniz temizlenin; şayet hasta veya yolculukta iseniz ya da ayak yolundan gelmişseniz yahut kadınlara yaklaşmışsanız ve su bulamamışsanız temiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.
Gültekin Onan
:
Ey inananlar, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın). Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin). Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Tanrı size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
Hasan Basri Çantay
:
Ey îman edenler, namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza meshedib, her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüb olduysanız boy abdesti alın. Eğer hasta olmuşsanız, yahud bir sefer üzerindeyseniz veya içinizden biri ayak yolundan gelmişse, yahud da kadınlara dokunmuşsanız ve bu halde su da bulamamışsanız o vakit tertemiz bir toprakla teyemmüm edin, binâenaleyh (niyyetle) ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah, sizin üzerinize bir güdük yapmayı dilemez, fakat iyice temizlenmenizi ve üstünüzdeki ni'metinin tamamlanmasını diler. Tâki şükredersiniz.
İbni Kesir
:
Ey iman edenler; namaza kalktığınız zaman; yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başınıza meshedin ve topuklarınıza kadar ayaklarınızı da (yıkayın) . Eğer cünüb iseniz; hemen temizlenin. Eğer hasta olmuşsanız veya seferde iseniz; yahut heladan gelmişseniz veya kadınlara yaklaşmış da su bulamamışsanız; temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah, size zorluk vermek istemez. Lakin sizi temizlemek, üzerinizde olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.
Muhammed Esed
:
Siz ey imana ermiş olanlar! Namaz kılacağınız zaman yüzünüzü, ellerinizi ve dirseklere kadar kollarınızı yıkayın ve (ıslak) ellerinizi başınızın üzerine hafifçe sürün ve bileklere kadar ayaklarınızı (yıkayın). Eğer boy abdestini gerektiren bir halde iseniz kendinizi temizleyin. Ama eğer hasta iseniz yahut seyahatteyseniz yahut tabii ihtiyacınızı gidermişseniz yahut bir kadınla birlikte olmuşsanız ve su bulamıyorsanız, o zaman, temiz toprağa ellerinizi sürün ve onunla yüzünüzü ve kollarınızı hafifçe ovun. Allah sizi zora koşmak istemez; ama sizi tertemiz kılmak ve nimetlerinin tamamını size bahşetmek ister ki şükredenlerden olasınız.
Ömer Nasuhi Bilmen
:
Ey mü'minler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayınız ve başlarınıza meshediniz ve ayaklarınızı iki topuğa kadar yıkayınız ve eğer cünüb iseniz gusül ediniz (tamamen yıkanınız). Ve eğer hastalar iseniz veya sefer halinde iseniz veya sizden biri helâdan gelmiş ise veya kadınlarınıza dokunmuşsanız da su bulamazsanız o halde temiz bir toprak ile teyemmüm ediniz, ondan yüzlerinize ve ellerinize meshediniz. Allah Teâlâ sizin üzerinize bir sıkıntı vermek istemez. Fakat o sizi tertemiz kılmak ve üzerinize nîmetini itmam etmek ister ki şükredesiniz.
Şaban Piriş
:
-Ey İman edenler! Namaza kalktığınız zaman, yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, başınızı mesh edip topuklara kadar ayaklarınızı yıkayınız. Eğer, cünüp iseniz, temizlenin, hasta veya yolculukta iseniz, veya biriniz tuvaletten gelmişseniz, yahut kadınlarınızla münasebette bulunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah, size zorluk çıkarmak istemez. Allah sizi arındırmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
Suat Yıldırım
:
Ey iman edenler! Namaza kalkmak istediğinizde yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedip topuklarınızla birlikte ayaklarınızı da yıkayın. Cünüp iseniz tastamam yıkanın (boy abdesti alın). Eğer hasta veya yolcu iseniz veya tuvaletten gelmişseniz, yahut kadınlarla münasebette bulunmuş olup da su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, (mânen arınma niyeti ile) ondan yüzlerinize ve ellerinize meshedin. Allah size güçlük çıkarmak istemez, fakat şükredesiniz diye sizi temizleyip arındırmak ve size olan nimetlerini tamama erdirmek ister.
Süleyman Ateş
:
Ey inananlar, namaza dur(mak iste)diğiniz zaman yıkayın: yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerizi; meshedin: başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı. Eğer cünüp iseniz tam temizlenin. Hasta, yahut yolcu iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse, ya da kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz toprağa teyemmüm edin; ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allâh size güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve size olan ni'metini tamamlamak istiyor ki, şükredesiniz.
Tefhim-ul Kuran
:
Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin) ; eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.
Ümit Şimşek
:
Ey iman edenler! Namaz için kalktığınızda, yüzünüzü, dirseklere kadar ellerinizi, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın ve başınızı meshedin. Cünüp iseniz tamamen yıkanın. Hasta olduğunuz zaman, seferde iken veya tuvaletten gelip yahut kadınlarla temasta bulunup da su bulamadığınız zaman, temiz bir toprakla teyemmüm ederek onunla yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Allah size güçlük çıkarmak istemiyor; lâkin şükredesiniz diye üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.
Yaşar Nuri Öztürk
:
Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin/yahut yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin! Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz.
şimi ben " salat'a kalktığınızda , şunları yapın ( maide 6 )" emr-i mucibince bir yetimin başını tam okşayacağım, onu koruyup kollayacağım bir anda, " yüzümü ve ellerimi dirseklerine kadar henüz yıkamadığımı, başımı ve ayaklarımı henüz meshetmediğimi hatırlarsam, o halde ve bu durumda : o yetime; yetim kardeşim, bunları yapmadığımı hatırladım. sen otur burada beni bekle, ben bir koşu gidip şunları bir yapıp geleyim de , ancak ondan sonra senin başını okşayabilirim, ancak ondan sonra seni zulümden kurtarabilir ve ancak o durumda seni kollayabilirim mi diyeceğim? vb.vb.vb.vb. salat durumlarında hep böyle mi yapmam gerekir bu durumda? ( e, kıyamlı salatlardan biri olan namaz diye bir şey olmadığına göre...(!))yapmayınız lütfen...
açıkça görülüyor ki, lafı eğip bükmeden direkmen objektif bakarak, orijinal ve yalın halde Kur'an'a yöneldiğimizde, apaçık bir şekilde, kıyamlı salatlardan , vakitleri belirlenmiş bulunan " kıyamlı-rükulu-sücudlu" namazın mevcudiyetini VE bu namazın kıyamlı salatlardan BİRİ olduğunu güneşin varlığı kadar açık bir şekilde ayan beyan olarak GÖREBİLECEĞİZ... tabi ki bu gözünü kapatıp, güneşi görmüyorum demiyenler içindir...
Fe iza kadaytümüs salate fezkürullahe kıyamev ve kuudev ve ala cünubiküm fe izatme'nentüm fe ekıymüs salah innes salate kanet alel mü'minıne kitabem mevkuta
S.Ateş :
103. Namazı bitirdiğiniz zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde (uzanarak) Allah'ı anın; güvene kavuştunuz mu namazı (tam) kılın. Çünkü namaz, mü'minlere vakitli olarak farz kılınmıştır.
M.Esed :
103. Namazınızı bitirdiğinizde Allah'ı anın -ayakta iken, otururken ve uzanmış halde- ve yeniden güvenliğinizi sağladığınızda namazlarınızı [eksiksiz] eda edin. Namaz, bütün müminler için [günün] belli zamanları ile kayıtlı kutsal bir yükümlülüktür.
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Salâtı/namazı sordum!
Sınırları dünyayı kaplayan sanal bir sitede
adresleri olan, kişilerin, konuların, olguların vb. adresleri vardı ve ben bir
adres arıyordum aradığım adres ““salat/namaz””…
Böyle bir adres varmıydı-yokmuydu aramaya
araştırmaya başladım…
Bu adresin olup olmadığı tarafımdan bulunmalıydı,
kime sorsam nasıl öğrensem diye düşünürken, bu sanal mekanın sahibi bu işleri
iyi bilir ona sorayım diye aklımdan geçirdim.
““Alperen””
kardeşe sordum, salâtın içinde namaz diye bir adres varmı? Bana beni mazur
görün (daha önce görüş bildirmiştim, ama bu aralar bu tür tartışmalardan uzak
duruyorum) der gibiydi, bende fazla rahatsız etmek istemedim çay için teşekkür
ettim, esenlikler diledim ve oradan ayrıldım...
Gezinirken biri bana “Arapçaya/dile hakim bir
arkadaş var git ona sor” dedi. Dükkânına gittim dükkanın tabelasında
““haktansapmaz”” yazıyordu, tanıştım yazılarını okudum iddialarına göz geçirdim
ve namaz hakkında da sordum…
““Abdurrahman/haktansapmaz”” kardeşim siz ne dersiniz
namaz hakkında? Çok şey anlattı “namaz ve diğer ibadetler ümmetin bildiği ve
yaptığı gibi değil aslında” dedi. “namaz Kuran’da geçmez Farsçadan dilimize
geçmiştir” dedi. “Namazın fiili bir yanı yoktur, Kur’an’da geçen salat namaz
demek değildir. Hac menasiki diye bir tören yoktur. Oruç bildiğiniz gibi
değildir. Zekât maldan verilmesi gereken miktar değildir vb. sıraladı senin
anlayacağın dinimizde ibadet ritüelleri diye bir şey yoktur” dedi. Oldukça
kibar ve beyefendi birine benziyordu. Söylemleri geleneğe arkasını dönenleri
etkiler türdendi, ama ben daha önce İbrahim YILMAZ diye birinin kitabını
okumuştum hemen hemen aynı şeyleri oradan da biliyordum söylediklerini ilk defa
duymadığım için çok etkilenmedim. Kendisine kahve ikram ettiği için teşekkür
ettim ve hayır dua dileklerimi ileterek o adresten ayrıldım.
İbrahim YILMAZ’IN kitabını okuduktan sonra bu konuları
bu sanal mekânda çok kardeşimle tartışmıştık…
Bir avukatımız var süper zekâ desem yeridir, adresini
biliyordum ve tanıyordum Amerikan filmlerindeki avukatları dörde katlar. Kim mi!?
Tabii ki:::!!!
““Ali AKSOY””
kardeşim. Namaz konusunu onunla çok uzun uzun tartıştık, sorguladık münazara
ettik, sorular bir başka sorulara yol açtı kafası oldukça zinde olan bir
kardeşimdi, ama maalesef mutabık olamadık, çünkü oda Kur’an’da geçen salâtın
namaz olmadığını, hatta ibadet ritüellerinin olmadığını düşünüyordu. Hızlı ve
zinde bir diyalektik kuran bu kardeşimden ayrılma zamanım gelmişti, müzik
ziyafetinden sonra teşekkür ettim ve hayır dua esenlikler diledim ve bu
adresten de namaz adresini sorgulamak üzere ayrıldım.
Yoluma devam ederken bilgisine oldukça güvendiğim
ve değer verdiğim, diye bilirim ki yazdıklarının her harfini okuduğum, okumaya
değer bulduğum bir aklıma geldi…
Mübalâğa etmiyorum, kaleme aldığı bütün yazılarını
okurum, çünkü bilgisi, edebiyatı ve düşünceleri yabana atılır türden değil. En
azından benim için öyle…Dükkânına
gittim çay kahve söz sohbet ten sonra soruma sıra geldi sordum;;;;!!!
““Kadir/muhliskul””
kardeşime!
Kadir kardeşim salat/namaz konusunda soruyorum…!
Ne dersin?“Benim namaz konusundaki
şahsi kanaatlerimi biliyorsunuz. Sırf taraf olduğum için bir anlayışı
savunmuyorum. Namaz hakkında günümüze göre bir yorum getirmeye itirazım
yok. Eğer Kuran’ın vahyedildiği gün açısından konuya yaklaşıyorsak metin ve
tarih esaslı davranmak zorundayız. Metin üzerinde yorum yapan
fiilen tarihi dâhil etmiş demektir. Zira kelimelerin anlamlarının
tespiti, bize tarih süzgecinden geçerek gelmiştir. Bana tarihsel oluşumları
tahlil ederken, tarihi inkar eden bir bilim adamı gösterin. Bu konu
illa da Kuran ve İslam olmak zorunda da değil. Tarihi verileri tartışmakla,
topyekûn tarih kabullenmezlik çok farklı bir şey. Bir kez bunu kabul etmek
zorundayız.” Dedi ve ben üstat devam et lütfen çok heyecan verici dediğimde de
devam etti.
“Tapınışlarda ki şekiller semavi değil insan
ürünüdürler. Semavi olan bu tapınışların yalnızca Allah’a mahsus kılınmasıdır.
Kur’an vahiy ortamında bu şekilsel tapınışların olduğu muhakkaktır. Resulün ve
inananların bu uygulamaları Kuran’da acık ve net görünmektedir. Bir kısmı detay
verilerek konu edilirken (abdest, oruc, hac vb.) diğer bir kısmı ise
ancak bazı değişik konumlarına müteallik olarak konu edilmektedir (namaz
buna en belirgin örnek).Yaklaşık 99 kez Kuran’da gecen s-l-v
kokunun türevlerinin her biri ayni anlama
gelmemektedir. Kuran’da; arkasından gidilen- din, destek-arka çıkmak,
dua, sekli ayinle ilgili ve havra anlamı gibi değişik anlamlarda
kullanılmıştır. Bütün anlamların teke indirilmesi abesle iştigal olur. Kuran’da
namaz olarak bildiğimiz sekli ibadetin, yokluğunu savunmak ile onun dört
başı mamur olarak miraç yoluyla iletilen semavi bir oluşum olduğunu
savunmak eşit derecede gerçekten uzaklaşmaktır. Oysa dar anlamıyla
namaz belli bir tekâmül geçirmiştir. Vahyin başlangıç safhasında henüz
salât et denilmeden, bir salât edişin olduğu görülür. Bu şekli
şemalı izahsız uygulamanın, özellikle hicret sonrası, inananların
belli vakitlere mahsus olarak yerine getirdikleri bir uygulama
olarak görürüz. Akın ve benzeri hallerde kısaltılan, ön
hazırlık olarak yıkanma gereği duyulan, içkili iken yaklaşılmaması gereken bu
uygulama, artik gerçek inananların önemli bir göstergesidir.” Dedi. “…tapınışlarda ki şekiller semavi değil
insan ürünüdürler…” sözünden başka her söylediğine katıldığımı söyledim ve bu
ilmi ziyafetten sonra teşekkür ettim esenlikler diledim ve oradan ayrıldım.
Kadir beyin söyledikleri hayli düşündürücüydü tam
bir ilim adamı söylemi içerisindeydi.
Başka kiminle görüşmeliyim diye düşünüyordum ki
mekâna bir kardeşim geldi yeni taşınmıştı bu sanal dükkânını dizayn ediyordu,
kim mi? Tabii ki;;;;!!!
““Rıdvan/Baybora”” Rıdvan kardeşimle yaklaşık 17 yıldır tanışıyorum
Müslümanlığına, ilmine, azmine, kararlılığına ve Kur’an’a hizmetine şahidim.
Mesleği bu değil, bu işten ekmeğini kazanmıyor, kimseye hesap vermek gibi bir
durumu da yok, bazı âlimlerle görüşüyor ve kendisinin meal çalışması var…
Benim yakın dostumdur ve görüşlerimiz neredeyse
paraleldir. Neyse evet üstat namazı soruyorum ne dersin? Anlattı bir şeyler,
kendi görüşlerimle paralel olduğu için sonunda ikimizin de görüşüne yer
vereceğim.
Bir
ara ““asım”” kardeşte geldi tanıştık,
ona da sordum sen ne dersin bu salat/namaz konusunda? Dediki; “…değerli ibrahim
kardeşim...
kendimce
açmaya çalıştığım bir fikir ve düşünce yolunun içinde elimde kazma kürekle
ilerlemeye çalışırken bakıyorum sizinle yan yana gelmiş aynı yolu kazıyoruz...
Allah
sizden razı olsun...
yolumuzun
sonu selamet olur inşallah...” inşallah dedim ve oradan ayrıldım…
““Ehli
kitaba”” (Yahudi ve Hıristiyanlara) gittim onlara namazın
adresini sordum var dediler ve bana aşağıdaki adresi verdiler.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Adres adres dolaşıyor namazı soruyordum, iyicene emin olmalıydım hiçbir
boşluk olmamalıydı…
““Ümmete”” sordum “bize kadar tevatüren gelmiştir. İstersen
en eski tefsir yazanlara, en eski tarihçilere, hatta müslüman olmayan
tarihçilere sor. En yakın mezhep kurucusu olan imamı azama sor. Resulden yüz
küsur yıl sonra yaşamış yanılacak değil ya. Kökleri tarihe dayanan hiçbir ekol
yok demez” dediler…
““Tarihe”” sordum her karesinde namaz vardı “Ömer’i Ali’yi
namazda öldürmediler mi!? Dediler…
““Mekanlara”” sordum
mescidi nebevi iki kıblesiyle, mescidi haram bütün izleriyle ve hatta hacda
namazı cem etmeleriyle, mescidi aksa ve İslam tarihi boyunca inşaa edilen bütün
camiler/mescitler “biz şahidiz namaz var” dediler…
““Mehmet Akife
ERSOY’A”” sordum “Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.” dedi.
““Kur’an’a”” sordum bana
bir pencere açtı aşağıda alıntıladığım “şu ayetlere bak onlar şahittir” dedi.
1-)Gusül ve abdest almak, hasta yada yolcu olmak 4/43 -
5/6
2-)Binek üzerinde ikame etmek ve normale döndüğünde
normal kılmak 2/239
3-)Korku halinde ve seferde kısaltılmasında günah yok
2/239 – 4/101
4-)Kısaltmanın yarısını bir bölükle yarısını diğer
bölükle kıl rahata erdiğinizde ise yan yatarak ayakta yada oturarak Allah’ı
anın 4/102,103
5-)Günün iki ucu gece saatlerinde ve gündüzün belli
zamanlarında tespih et 20/130
6-)Üç vakitte izin alsınlar, sabah namazından önce, akşam
namazından sonra, öğlen vakti 24/58
7-)Güneşin batıya yönelmesinden gecenin kararmasına
kadar, belli vakitlerde kıl namazını 17/78
13-)Secde’nin fiili anlamı yere kapanmak 16/48 – 17/107
14-)Rükû’un fiili anlamı yere eğilme/kapanma 7/143 - 38/24
15-)Huşu 17/109 – 23/2
Sıra kendime sormaya
gelmişti yani ===}
““İbrahimim’e”” namaz konusunda
ne diyorsun? Diye…
Bir gün bir yakınımın
cenaze törenine katılmıştım, arkadaşlarla sohbet ediyorduk akşam ezanı okundu,
biz sohbeti bölmedik devam ettik. Bir ara sohbet arası arkadaşlardan biri
kalkın namazımızı kılalım dedi ve camiye gittik, cemaat çıkmıştı camide yalnız
biz vardık. Namaza duruyorduk ki imam olacak arkadaş durun kılmayın dedi! Çok şaşırmıştık
neler oluyor demeye kalmadı oturun bağdaş kurun bir şey yapacağım sonrada
kalkar kılarız dedi…
O arkadaş önde
yüzü bize dönük bir vaziyette “gözlerinizi kapatın ve bana kulak verin” dedi ve
başladı okumaya…
Allah’ım Rahmet ve merhamet edensin
senin adınla başlarım…
Sen öyle tarifi mümkün olmayan bir
yüceliktesin ki, sana ancak hamd ederim, ey âlemlerin Rabbi…
Sen evet sen ancak Rahman ve Rahimsin.
Din günü hesap görücü olan ancak sensin
sen maliksin sen hakimsin…
Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden
yardım dileriz…
Bizi doğru yola, nimet verdiklerinin
yoluna ilet…
Hidayet geldikten sonra yoldan
çıkmışların yoluna değil.
Evet, okuduğu
meğerse Fatiha suresinin anlamıydı.
Şimdi kalkın
namaza diye işaret etti ve başladı orijinalinden/Arapçasından Fatiha’yı okumaya…
Hiç gözlerimi
açmadım ve namazımı kıldım. Öyle bir huşu içerisinde kılıyordum ki sanki ben
bir mekanda durmuyorum ve sanki bir bedene sahip değilim…
Birden aklıma
yaptığım günahlar geldi utandım, sanki yüksekten zemine çakıldım, nasıl
küçülmüştüm bir bilseniz, hesap veriyordum adeta…
Aklıma dinimizde
bu durumdan kurtulmak için can bedendeyken tövbe etme imkânı geldi, durmadan
tövbe ediyordum, “tekrar bizi dünyaya gönder de sana muhlis kul olalım”
diyenlerin durumuna düşmüştüm, ya ben zaten dünyadayım bu fırsat kaçar mı dedim
kendi kendime…
Her şeyden
tövbe ettim ve hayata döner dönmez ne kadar hatam varsa onaracaktım ve onları
bir daha yapmayacaktım, içimden öyle geçti…
Bunun etkisi birkaç
günde kayboldu, bende hep aynı huşuyu yakalamaya uğraşıyorum bazen yakalıyorum
ve yaşamın içerisinde bende etkisi çok oluyor, kendimi düzeltiyorum…
Namaz insana
Allah’a iman ve ahret bilinci kazandırıyor. “Kitaptan sana vahyedilmiş olanı tilâvet et ve namazı
dosdoğru kıl. Şüphe yok ki namaz, hayasızlıklardan ve yaramaz şeylerden
nehyeder. Ve elbette ki, Allah'ın zikri en büyüktür. Ve Allah ne yapar
olduğunuzu bilir.” (ANKEBÛT/45)
Evet sevgili dostlar şimdi namaz (varmı-yokmu)
nasıl olmaz be kardeşim elinizi vicdanınıza koyun şimdi;
Geleneğe (tevatüre)
bakacaksın,
Tarihe (İslam tarihi
veya bağımsız tarihe) bakacaksın,
Kökleri Kur’an’a
dayanan şahitli ispatlı ezanlara bakacaksın,
Ümmetin öteden beri
uygulaya geldiği bu ritüeli yok sayacaksın!?.
Ya insanın içerisinde
yaptığı olumlu etkiye ne demeli.
Evet benim/ibarhimim ve Rıdvanın/bayboranın görüşü
böyle.
En doğrusunu yüce
Allah bilir.
Selam ve dua
ile.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
sn.ibrahimim,bu iki görüşün dışında bir üçüncü görüş daha var.sanırım ona tanıklığınız sahada/yaşamda olacak.
__________________ Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığı zaman Evi telaşa verme O geldiği zaman Sen gitmiş olacaksın...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma