Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Sayın Hocam,topuklar ayaklara dahil uzuvlar.Dikkat ederseniz ellerimizden sonra dirseklere kadar iki eklem yeri vardır (bilek ve dirsekte)oysa ayaklarımızda ki durum tek eklemde yani ayak bileğinde bitmektedir.Önce çoğul kullanılıyor sonra kendi içinde iki topuk söyleniyor.Eğer dizlerde işin içinde olsaydı siz haklı olabilirdiniz.
Bundan önemlisi daha önce de vurguladım kuşların salatıdır.Bu eylem bile kendi başına salatın fiziksel olduğuna delildir.Çünkü bir kavramı tabiattaki varlıklardan daha güzel hatasız yapan başka bir varlık yoktur.
Değerli HAKgelenek, yaptığın açıklama ile ilgili mutalaamı daha sonraya bırakarak, teyemmümle ilgili düşüncenizi merak ediyorum. Teyemmümü nasıl izah ediyorsunuz? Teyemmümde ellerin ve yüzlerin meshi isteniyor, başlar ve ayaklar devre dışı bırakılıyor, neden? Sizce bunun bir nedeni var mıdır?
Bir de Allah ayeti şöyle bitiriyor (Ayetlerin son cümleleri genel olarak, sebep, amaç ve hikmeti açıklıyor) :
Allah sizin için darlık/zorluk/skıntı istemiyor, ama sizi (zünûbunuzdan) temizlemek ve şükredesiniz/gereğini yerine getiresiniz diye de ni'metini/Dinini tamamlamak istiyor. (5/6) Öyleyse Allah'ın size verdiği ni'metini/size vahyettklerini ve O'na verdiğiniz sözü hatırda tutun; hani "işittik ve kabul ettik" demiştiniz ya! Allah'a saygılı olun! Hiç kuşkunuz olmasın ki Allah göğüslerde gizli tutulanı/göğüsler(iniz)deki hastalığı biliyor. (5/7)
Ayetin böyle son bulmasını, bu ayetle Nisa 43 ayetini birlikte düşünüp değerlendirmenizi ve "YÂ EYYUHELLEZÎNE ÂMENÛ" ile başlayan ayetleri de siyak ve sibaklarıyla okuyup üzerinde uzun uzun tefekkür etmenizi, haddim olmayarak, tavsiye ediyorum. Bu ayetlerin, genelin içinde özel muhataplarını görmeye çalışın! Sayın HAKgelenek, şunu da düşünün: Bu hitaba bir tek defa olsun, Mekki denilen surelerde rastlamayacaksınız!
İlla bir şeyse, Dindir. İkame-i salat, ikame-i Din'dir. Kuranı okuyup anlama da bu Din'in olmazsa olmzıdır.
selam hocam.
kuranı okuma ve anlamaya salat dersek furkan suresinde resulun şikayeti ortaya çıkmazmı?
saygılar hocam
Değerli kardeşim;
Bana itirazda mı bulundunuz yoksa beni doğrulamak mı istediniz, kastınızı tam olarak anlayamadım.
Furkan 27,28,29. ayetler zalim/kafir/mücrimin o günkü pişmanlığını, hayıflanışını, üzüntüsünü, ızdırabını resmediyor. 30. ayetin de Resul'ün: "Rabbim! benim halkım bu Kuran'ı kabule yanaşmadı, onu kötüledi; onu saçma, abuk sabuk sözler vs addetti (ittexazû...mehcûra)" diyerek kavmi için üzüntüsünü seslendiriyor, diye anlıyorum.
furkan 30 ayetinin şikayet sebebi kuranın dışlanması ile ilgilimi,yoksa resulsuz bir kuran sevdasımı.
eğer resulun devre dışı bırakılması söz konusu olursa olay tamamen değişmiş olmazmı?
selam
__________________ Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle tanrıyı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığı zaman Evi telaşa verme O geldiği zaman Sen gitmiş olacaksın...
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
haktansapmaz Yazdı:
HAKgelenek Yazdı:
Sayın Hocam,topuklar ayaklara dahil uzuvlar.Dikkat ederseniz ellerimizden sonra dirseklere kadar iki eklem yeri vardır (bilek ve dirsekte)oysa ayaklarımızda ki durum tek eklemde yani ayak bileğinde bitmektedir.Önce çoğul kullanılıyor sonra kendi içinde iki topuk söyleniyor.Eğer dizlerde işin içinde olsaydı siz haklı olabilirdiniz.
Bundan önemlisi daha önce de vurguladım kuşların salatıdır.Bu eylem bile kendi başına salatın fiziksel olduğuna delildir.Çünkü bir kavramı tabiattaki varlıklardan daha güzel hatasız yapan başka bir varlık yoktur.
Değerli HAKgelenek, yaptığın açıklama ile ilgili mutalaamı daha sonraya bırakarak, teyemmümle ilgili düşüncenizi merak ediyorum. Teyemmümü nasıl izah ediyorsunuz? Teyemmümde ellerin ve yüzlerin meshi isteniyor, başlar ve ayaklar devre dışı bırakılıyor, neden? Sizce bunun bir nedeni var mıdır?
Bir de Allah ayeti şöyle bitiriyor (Ayetlerin son cümleleri genel olarak, sebep, amaç ve hikmeti açıklıyor) :
Allah sizin için darlık/zorluk/skıntı istemiyor, ama sizi (zünûbunuzdan) temizlemek ve şükredesiniz/gereğini yerine getiresiniz diye de ni'metini/Dinini tamamlamak istiyor. (5/6) Öyleyse Allah'ın size verdiği ni'metini/size vahyettklerini ve O'na verdiğiniz sözü hatırda tutun; hani "işittik ve kabul ettik" demiştiniz ya! Allah'a saygılı olun! Hiç kuşkunuz olmasın ki Allah göğüslerde gizli tutulanı/göğüsler(iniz)deki hastalığı biliyor. (5/7)
Ayetin böyle son bulmasını, bu ayetle Nisa 43 ayetini birlikte düşünüp değerlendirmenizi ve "YÂ EYYUHELLEZÎNE ÂMENÛ" ile başlayan ayetleri de siyak ve sibaklarıyla okuyup üzerinde uzun uzun tefekkür etmenizi, haddim olmayarak, tavsiye ediyorum. Bu ayetlerin, genelin içinde özel muhataplarını görmeye çalışın! Sayın HAKgelenek, şunu da düşünün: Bu hitaba bir tek defa olsun, Mekki denilen surelerde rastlamayacaksınız!
Muhabbetle.
Muhterem hocam,teyemmümde de kişin görünen öne çıkan iki uzvunun silinmesi sözkonusu malum ilişkilerden sonra.Ben bundada bir farklılık göremiyorum."Mekki-Medeni" konusu Kuran'dan bir öneri değildir.Yani ilahi değildir.O yüzden ölçü kabul etmemiz söz konusu olamaz.Selamlar..
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Sorduğum soru üzere verilen cevap yazısına müteakip zorunlu bir yazıdır;
4/43 teki "ve la cunuben" ile 5/6 da ki "ve in kuntum cunuben fettahharu" ifadelerinde yer alan "CUNUB" kelimesine ilişkin değerlendirilme noktasında sadece sıralı meal verilmesi acaba cevapmıdır ki? Verilmiş sıralı mealden, zaten bütün dostların haberdar olduğu kanaatindeyim. Oysa benim sormaya çalıştığım "CUNUB" kelimesinin klasik anlayıştaki gibi "cinsel birliktelik sonucundaki hal" ise, iki ayetin bu (CUNUB) ifadelerinin devamında gelen "ev le mestumun nisai/veya kadınlara dokunursanız" ifadesi metnin anlam örgüsüne halel getirmiyor mu?
İlave olarak tekrar yineliyorum, tuvalette iken su bulamayan bir insan "saiden tayyiben/temiz yüzeyli" ile ihtiyaç duyulan alanı mı (el merafıg) temizler/siler, yoksa iddia edildiği gibi "eller ve yüzünü" mü?
Değerlendirilmesi temennisi ile...
Teşekkür ederim, muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Sorduğum soru üzere verilen cevap yazısına müteakip zorunlu bir yazıdır;
4/43 teki "ve la cunuben" ile 5/6 da ki "ve in kuntum cunuben fettahharu" ifadelerinde yer alan "CUNUB" kelimesine ilişkin değerlendirilme noktasında sadece sıralı meal verilmesi acaba cevapmıdır ki? Verilmiş sıralı mealden, zaten bütün dostların haberdar olduğu kanaatindeyim. Oysa benim sormaya çalıştığım "CUNUB" kelimesinin klasik anlayıştaki gibi "cinsel birliktelik sonucundaki hal" ise, iki ayetin bu (CUNUB) ifadelerinin devamında gelen "ev le mestumun nisai/veya kadınlara dokunursanız" ifadesi metnin anlam örgüsüne halel getirmiyor mu?
İlave olarak tekrar yineliyorum, tuvalette iken su bulamayan bir insan "saiden tayyiben/temiz yüzeyli" ile ihtiyaç duyulan alanı mı (el merafıg) temizler/siler, yoksa iddia edildiği gibi "eller ve yüzünü" mü?
Değerlendirilmesi temennisi ile...
Teşekkür ederim, muhabbetle...
Selam Öğrenci98,
güzel üslubunuz için öncelikle teşekkür ederim kardeşim.
yazınız şu şekildeydi :
Öğrenci98 yazdı :
İlaveten 5/6 da ki "ve in kuntum cunuben fetahharu" ve yine 4/43 teki "vela cunuben" ifadelerini okuyan değerli düşünürlere enine boyuna incelemeleri dileğiyle,
ben de sizin dileğinize hem dikkat çekmiş ve hem de bu iki Ayet'in farklı meallerini -üzerinde tertışılmaya hazır bir şekilde-ortaya getirmiş bulundum. o iletimdeki amacım, size cevap vermek değildi kardeşim. eğer amacım sizin dileğinize cevap vermek olsaydı, ben de birkaç cümle söylerdim, sadece meal alıntılamakla kalmazdım.
konuya ben şöyle bakıyorum :
hastalık ( suya dokunamama gibi bir hâl...), yolculuk ( imkansızlık hâli), ğaita dan gelme vaziyeti, cinsel anlamda birliktelik sonucu yani hâl ve vaziyetinde ne yapılması gerektiği (ilgili yerlere temiz toprakla teyemmüm) var burada. + olarak yüz ve ellerinde temiz toprakla teyemmümü, meshi söz konusudur... benim gördüğüm ve anladığım budur.
Muhabbetle
NOT : MERAFIG = dirsekler demektir.
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
İyi niyetinize bilmukabil. Düşüncelerinize/değerlendirmenize saygı duymakla birlikte, inanmış olduğunuz namaz ritüeline belki en güçlü delil niteliğinde ileri sürdüğünüz, "abdest" adı altında tanımlanan eyleme dair;
5/6 daki "ve in kuntum cunuben fettahharu" ifadesinde yeralan "CUNUB" kelimesi sizinde iddia ettiğiniz gibi "cinsel birliktelik sonrası hal" ise, ayetin devamında gelen "ev le mestumun nisai/veya kadınlara dokunursanız" ifadesi ayetin mana örgüsüne halel getirmiyor mu?
"CNB" kök türevleriyle birlikte Kur'an boyunca hep "uzaklaşmak, uzak tutmak, uzak kalmak vs." şekliyle meallendirilken neden konu "abdest" diye tanımlanan 4/43 ve 5/6 ayetleri olunca "cinsel birliktelik sonrası hal" diye meallendiriliyor? Bu konudaki haklı gerekçeleriniz ne olabilir?
Ayrıca Kur'an bütünlüğünde "TAYYİB" kelimesinin somutluğuna dair zıddı formatında, "TAHİR" kelimesi neden hep manevi temizlik şekliyle karşımıza geliyor?
Dahası Haktansapmaz beyinde ifade ettiği üzere "kabeyn" ve "merafıg" kelimelerine ilişkin değerlendirmeleriniz ne olabilir?
Dahası "abdest" ile ilgili bu iki ayet (4/43; 5/6) neden medenidir?
İlaveten "ya eyyuhellezine amenu" ile başlayan istisnasız bütün ayetler neden hepsi medenidir?
Sayın Hasan bey, çeşitli örneklerle yorumlayarak, özellikle "abdest" diye tanımlanan eyleme delil olarak ileri sürülen bu ayetleri, "namaz" denen ritüele delil getirmenize müteakip, size bu sualleri yöneltme gereği duydum.
Teşekkür ederim.
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
İyi niyetinize bilmukabil. Düşüncelerinize/değerlendirmenize saygı duymakla birlikte, inanmış olduğunuz namaz ritüeline belki en güçlü delil niteliğinde ileri sürdüğünüz, "abdest" adı altında tanımlanan eyleme dair;
5/6 daki "ve in kuntum cunuben fettahharu" ifadesinde yeralan "CUNUB" kelimesi sizinde iddia ettiğiniz gibi "cinsel birliktelik sonrası hal" ise, ayetin devamında gelen "ev le mestumun nisai/veya kadınlara dokunursanız" ifadesi ayetin mana örgüsüne halel getirmiyor mu?
"CNB" kök türevleriyle birlikte Kur'an boyunca hep "uzaklaşmak, uzak tutmak, uzak kalmak vs." şekliyle meallendirilken neden konu "abdest" diye tanımlanan 4/43 ve 5/6 ayetleri olunca "cinsel birliktelik sonrası hal" diye meallendiriliyor? Bu konudaki haklı gerekçeleriniz ne olabilir?
Ayrıca Kur'an bütünlüğünde "TAYYİB" kelimesinin somutluğuna dair zıddı formatında, "TAHİR" kelimesi neden hep manevi temizlik şekliyle karşımıza geliyor?
Dahası Haktansapmaz beyinde ifade ettiği üzere "kabeyn" ve "merafıg" kelimelerine ilişkin değerlendirmeleriniz ne olabilir?
Dahası "abdest" ile ilgili bu iki ayet (4/43; 5/6) neden medenidir?
İlaveten "ya eyyuhellezine amenu" ile başlayan istisnasız bütün ayetler neden hepsi medenidir?
Sayın Hasan bey, çeşitli örneklerle yorumlayarak, özellikle "abdest" diye tanımlanan eyleme delil olarak ileri sürülen bu ayetleri, "namaz" denen ritüele delil getirmenize müteakip, size bu sualleri yöneltme gereği duydum.
Teşekkür ederim.
Muhabbetle...
Selam Öğrenci98,
MAVİ yazılar sizin :
Sayın Hasan Öktem bey;
İyi niyetinize bilmukabil. Düşüncelerinize/değerlendirmenize saygı duymakla birlikte, inanmış olduğunuz namaz ritüeline belki en güçlü delil niteliğinde ileri sürdüğünüz, "abdest" adı altında tanımlanan eyleme dair;
Kardeşim,
" en güçlü delil " tabirinizi onaylamam mümkün değil. bu tabirinizi uygun ve doğru bulmuyorum çünkü...
şöyle ki :
Kur'an'da " vakitleri belirlenmiş " , " kıyamlı-rükulu-sücudlu " salatlardan BİRİ olan namaz dan bahseden onca Ayet'i göz önüne almadan , - bilerek veya bilmeyerek- ( sanki onlar zayıf delilmiş intibaını uyandırmak suretiyle...) 5 Maide 6 ve 4 Nisa 43'e " en güçlü delil " yakıştırması yapılması yanlıştır kardeşim.
5/6 daki "ve in kuntum cunuben fettahharu" ifadesinde yeralan "CUNUB" kelimesi sizinde iddia ettiğiniz gibi "cinsel birliktelik sonrası hal" ise, ayetin devamında gelen "ev le mestumun nisai/veya kadınlara dokunursanız" ifadesi ayetin mana örgüsüne halel getirmiyor mu?
"CNB" kök türevleriyle birlikte Kur'an boyunca hep "uzaklaşmak, uzak tutmak, uzak kalmak vs." şekliyle meallendirilken neden konu "abdest" diye tanımlanan 4/43 ve 5/6 ayetleri olunca "cinsel birliktelik sonrası hal" diye meallendiriliyor? Bu konudaki haklı gerekçeleriniz ne olabilir?
BAKALIM :
CNB :
cenebe-yecnubu-cenben
A)
CENNEBE-YUCENNİBU-TECNİYBEN :
uzaklaştırmak,uzak tutmak
14/35 ; 92/17
B)
İCTENEB-YECTENİB :
uzaklaşmak ; uzak durmak
39/17 ; 4/31
42/37 ; 53/32
16/36 ; 22/30(=iki defa)
49/12 ; 5/90
C)
TECENNEBE- YETECENNEBU
uzaklaşmak- uzak durmak
87/11
D)
CENBU :
yan. istiare olarak iş, durum, yakın cihet manalarına gelir. cemisi cunubu'dur.
39/56
4/36 ( =yakın arkadaş)
10/12(= yan yatarak...) yahut " yanı üzere yerleşerek..."
4/103
22/36 (= hayvanın boğazlandıktan sonra ölü olarak yanına düşüvermesinden KİNAYE'DİR.)
3/191 ; 9/35 ; 32/16
E)
CUNUBU :
akrabadan olmayan garip (yabancı) kimse; uzaklık; yan.büyük hades yapan( ihtilam olan, cima yapan) namaz mevkilerinden vb. yerlerden uzaklaştığı için, o'na da cunup denmiştir. bu lafız müzekker, müennes, müfred ve cemi için kullanılabilir.
4/36 (= uzak komşuya, başka kavimden olup da sana komşuluk edenlere...)
28/11(= uzaktan... veya dönüp dönüp baktı)
CUNUB, hades-i ekber yapan : 4/43 ; 5/6
yan, canib, yan taraf .
17/68 ; 19/52 ; 20/80 ; 28/29-44-45 ; 37/8
17/83 (= bir şeyden yanını çevirip uzaklaşmışş olanı tasvirdir.) aynı manada 41/51
kardeşim, işte bu durumda görülmektedir ki :" cinsel birliktelik veya ihtilam durumlarında " kişi " namaz " dan uzaklaşmış bulunmaktadır. işte bu uzaklaşmış olan vaziyetin adı " CUNUB " halidir.
burada : " cae ehadüm minküm minel ğaitı "( 4/43)= " sizden biriniz ayak yolundan gelirse " gibi...
yine burada : " ev lamestümün nisae " (4/43) = " yahut kadınlara dokunursanız..."
hem ayriyeten : burada yıkanmadan bahsedildiği o kadar açık ki :
hatta tağtesiluv (4/43) = yıkanıncaya kadar...
daha artık ne desin sevgili kardeşim, söylemedik bir şey bırakılmamış ki...
her bir şey söylenmiş fakat eğer biz yine de kabul etmek istemiyorsak, illaki ve billaki başka bir şey söylemek istiyorsak , bu durumda kimse bize birşey gösteremez artık...
lütfen yanlış anlamayınız. yani şunu söylemek istiyorum : " CUNUB " kelimesi açıkça görülmektedir ki, dünyanın etrafında döndüğü güneş kadar anlamı açıktır, ayan beyandır... fakat insan görmek veya duymak istemezse ( kimseyi suçlamıyorum, genel konuşuyorum), onun için maalesef yapılabilecek bir şey yoktur. o durumda insan gözlerini kapatır, güneşi de görmemiş olur böylelikle...
Ayrıca Kur'an bütünlüğünde "TAYYİB" kelimesinin somutluğuna dair zıddı formatında, "TAHİR" kelimesi neden hep manevi temizlik şekliyle karşımıza geliyor?
BAKALIM :
A)
TAHUR-YETHUR
temiz olmak
2/222
B)
temiz,tertemiz
MÊUNTAHUR
hem temiz hem de temizleyici su
24/48 ; 76/21
C)
İSM-İ TAFDİL : en temiz, daha temiz, en pak
2/232 ; 11/78 ; 33/53 ; 58/12
D)
TAHHARA-YUTAHHİRU-TATHİRAN
temizlemek
3/42 ; 9/103 ; 5/41 ; 5/6 ; 8/11 ; 33/33
E)
temizlenmek
2/222 ; 9/108 ; 7/82 ; 27/56
F)
temizlenmek ism-i faili
5/6
9/108
Kardeşim, - tahir- kelimesinin anlamlarından birinin " manevi temizlik " olsa bile burdaki anlamının " CUNUB " luktan yıkanmak ve " su ile yıkanıp bildiğimiz anlamda temizlenmek " fe lem tecidu maen "= " SU BULAMAZSANIZ "ve yine : " hatta tağtesiluv" = " YIKANINCAYA KADAR " ifadeleri " tahir " kelimesinin bildiğimiz yıkanma anlamında kullanıldığını daha göstermiyorsa, artık hiçbir şey gösteremez demektir...
Dahası "abdest" ile ilgili bu iki ayet (4/43; 5/6) neden medenidir?
İlaveten "ya eyyuhellezine amenu" ile başlayan istisnasız bütün ayetler neden hepsi medenidir?
Kardeşim, kendime aid hiçbir yazımda Mekkiymiş veya Medeniymiş şeklinde bir bilgiyi baz almamışım...ancak çokça şahid olmuşumdur ki, birinin Mekki sure dediğine bir başkası hayır bu medeni suredir demiştir.( genel konuşuyorum) hatta bir surenin kendi içindeki Ayetlerden bir kısmına mekki ve bir kısmına medeni denmiş olduğunu da... nasıl ki esbab-ı nüzûl'u nazar-ı itibar almıyorsam bunlarıda baz almıyorum...beni ancak ilgili Ayet'ler ve Kur'an bütünselliği bağlar. tabi ki, Kur'an ile mutabık ve muvafık bir bilgi varsa, onuda Ayetler ve Kur'an bütünselliği ile çakıştığı için kabul ederiz.
Muhabbetle
NOT :
Sebemelikesi yazdı :
Bu konuları hep okuyan ve takip eden ve okurken de bir o kadar üzülen bir kardeşiniz olarak artık lütfen diyor ve rica ediyorum bu namaz vardır-yoktur konusunu tartışmaya nokta koyalım.
Ben ibadet ritüellerine inanan kardeşiniz olarak, inandığım bu konunun bu kadar irdelenmesinden rahatsız oluyorum…
değerli Sebemelikesi Kardeşim gibi düşünüyorum bende. ve bu yazımın bu konudaki son yazım olduğunu söylemek istiyorum...Sebemelikesi Kardeşime de göstermiş olduğu bu güzel hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
Saygılarımla
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Sınırları dünyayı kaplayan sanal bir sitede adresleri olan, kişilerin, konuların, olguların vb. adresleri vardı ve ben bir adres arıyordum aradığım adres ““salat/namaz””…
Böyle bir adres varmıydı-yokmuydu aramaya araştırmaya başladım…
Bu adresin olup olmadığı tarafımdan bulunmalıydı, kime sorsam nasıl öğrensem diye düşünürken, bu sanal mekanın sahibi bu işleri iyi bilir ona sorayım diye aklımdan geçirdim.
““Alperen”” kardeşe sordum, salâtın içinde namaz diye bir adres varmı? Bana beni mazur görün (daha önce görüş bildirmiştim, ama bu aralar bu tür tartışmalardan uzak duruyorum) der gibiydi, bende fazla rahatsız etmek istemedim çay için teşekkür ettim, esenlikler diledim ve oradan ayrıldım...
Gezinirken biri bana “Arapçaya/dile hakim bir arkadaş var git ona sor” dedi. Dükkânına gittim dükkanın tabelasında ““haktansapmaz”” yazıyordu, tanıştım yazılarını okudum iddialarına göz geçirdim ve namaz hakkında da sordum…
““Abdurrahman/haktansapmaz”” kardeşim siz ne dersiniz namaz hakkında? Çok şey anlattı “namaz ve diğer ibadetler ümmetin bildiği ve yaptığı gibi değil aslında” dedi. “namaz Kuran’da geçmez Farsçadan dilimize geçmiştir” dedi. “Namazın fiili bir yanı yoktur, Kur’an’da geçen salat namaz demek değildir. Hac menasiki diye bir tören yoktur. Oruç bildiğiniz gibi değildir. Zekât maldan verilmesi gereken miktar değildir vb. sıraladı senin anlayacağın dinimizde ibadet ritüelleri diye bir şey yoktur” dedi. Oldukça kibar ve beyefendi birine benziyordu. Söylemleri geleneğe arkasını dönenleri etkiler türdendi, ama ben daha önce İbrahim YILMAZ diye birinin kitabını okumuştum hemen hemen aynı şeyleri oradan da biliyordum söylediklerini ilk defa duymadığım için çok etkilenmedim. Kendisine kahve ikram ettiği için teşekkür ettim ve hayır dua dileklerimi ileterek o adresten ayrıldım.
İbrahim YILMAZ’IN kitabını okuduktan sonra bu konuları bu sanal mekânda çok kardeşimle tartışmıştık…
Bir avukatımız var süper zekâ desem yeridir, adresini biliyordum ve tanıyordum Amerikan filmlerindeki avukatları dörde katlar. Kim mi!? Tabii ki:::!!!
““Ali AKSOY”” kardeşim. Namaz konusunu onunla çok uzun uzun tartıştık, sorguladık münazara ettik, sorular bir başka sorulara yol açtı kafası oldukça zinde olan bir kardeşimdi, ama maalesef mutabık olamadık, çünkü oda Kur’an’da geçen salâtın namaz olmadığını, hatta ibadet ritüellerinin olmadığını düşünüyordu. Hızlı ve zinde bir diyalektik kuran bu kardeşimden ayrılma zamanım gelmişti, müzik ziyafetinden sonra teşekkür ettim ve hayır dua esenlikler diledim ve bu adresten de namaz adresini sorgulamak üzere ayrıldım.
Yoluma devam ederken bilgisine oldukça güvendiğim ve değer verdiğim, diye bilirim ki yazdıklarının her harfini okuduğum, okumaya değer bulduğum bir aklıma geldi…
Mübalâğa etmiyorum, kaleme aldığı bütün yazılarını okurum, çünkü bilgisi, edebiyatı ve düşünceleri yabana atılır türden değil. En azından benim için öyle…Dükkânına gittim çay kahve söz sohbet ten sonra soruma sıra geldi sordum;;;;!!!
““Kadir/muhliskul”” kardeşime!
Kadir kardeşim salat/namaz konusunda soruyorum…! Ne dersin?“Benim namaz konusundaki şahsi kanaatlerimi biliyorsunuz. Sırf taraf olduğum için bir anlayışı savunmuyorum. Namaz hakkında günümüze göre bir yorum getirmeye itirazım yok. Eğer Kuran’ın vahyedildiği gün açısından konuya yaklaşıyorsak metin ve tarih esaslı davranmak zorundayız. Metin üzerinde yorum yapan fiilen tarihi dâhil etmiş demektir. Zira kelimelerin anlamlarının tespiti, bize tarih süzgecinden geçerek gelmiştir. Bana tarihsel oluşumları tahlil ederken, tarihi inkar eden bir bilim adamı gösterin. Bu konu illa da Kuran ve İslam olmak zorunda da değil. Tarihi verileri tartışmakla, topyekûn tarih kabullenmezlik çok farklı bir şey. Bir kez bunu kabul etmek zorundayız.” Dedi ve ben üstat devam et lütfen çok heyecan verici dediğimde de devam etti.
“Tapınışlarda ki şekiller semavi değil insan ürünüdürler. Semavi olan bu tapınışların yalnızca Allah’a mahsus kılınmasıdır. Kur’an vahiy ortamında bu şekilsel tapınışların olduğu muhakkaktır. Resulün ve inananların bu uygulamaları Kuran’da acık ve net görünmektedir. Bir kısmı detay verilerek konu edilirken (abdest, oruc, hac vb.) diğer bir kısmı ise ancak bazı değişik konumlarına müteallik olarak konu edilmektedir (namaz buna en belirgin örnek).Yaklaşık 99 kez Kuran’da gecen s-l-v kokunun türevlerinin her biri ayni anlama gelmemektedir. Kuran’da; arkasından gidilen- din, destek-arka çıkmak, dua, sekli ayinle ilgili ve havra anlamı gibi değişik anlamlarda kullanılmıştır. Bütün anlamların teke indirilmesi abesle iştigal olur. Kuran’da namaz olarak bildiğimiz sekli ibadetin, yokluğunu savunmak ile onun dört başı mamur olarak miraç yoluyla iletilen semavi bir oluşum olduğunu savunmak eşit derecede gerçekten uzaklaşmaktır. Oysa dar anlamıyla namaz belli bir tekâmül geçirmiştir. Vahyin başlangıç safhasında henüz salât et denilmeden, bir salât edişin olduğu görülür. Bu şekli şemalı izahsız uygulamanın, özellikle hicret sonrası, inananların belli vakitlere mahsus olarak yerine getirdikleri bir uygulama olarak görürüz. Akın ve benzeri hallerde kısaltılan, ön hazırlık olarak yıkanma gereği duyulan, içkili iken yaklaşılmaması gereken bu uygulama, artik gerçek inananların önemli bir göstergesidir.” Dedi. “…tapınışlarda ki şekiller semavi değil insan ürünüdürler…” sözünden başka her söylediğine katıldığımı söyledim ve bu ilmi ziyafetten sonra teşekkür ettim esenlikler diledim ve oradan ayrıldım.
Kadir beyin söyledikleri hayli düşündürücüydü tam bir ilim adamı söylemi içerisindeydi.
Başka kiminle görüşmeliyim diye düşünüyordum ki mekâna bir kardeşim geldi yeni taşınmıştı bu sanal dükkânını dizayn ediyordu, kim mi? Tabii ki;;;;!!!
““Rıdvan/Baybora”” Rıdvan kardeşimle yaklaşık 17 yıldır tanışıyorum Müslümanlığına, ilmine, azmine, kararlılığına ve Kur’an’a hizmetine şahidim. Mesleği bu değil, bu işten ekmeğini kazanmıyor, kimseye hesap vermek gibi bir durumu da yok, bazı âlimlerle görüşüyor ve kendisinin meal çalışması var…
Benim yakın dostumdur ve görüşlerimiz neredeyse paraleldir. Neyse evet üstat namazı soruyorum ne dersin? Anlattı bir şeyler, kendi görüşlerimle paralel olduğu için sonunda ikimizin de görüşüne yer vereceğim.
Bir ara ““asım”” kardeşte geldi tanıştık, ona da sordum sen ne dersin bu salat/namaz konusunda? Dediki; “…değerli ibrahim kardeşim...
kendimce açmaya çalıştığım bir fikir ve düşünce yolunun içinde elimde kazma kürekle ilerlemeye çalışırken bakıyorum sizinle yan yana gelmiş aynı yolu kazıyoruz...
Allah sizden razı olsun...
yolumuzun sonu selamet olur inşallah...” inşallah dedim ve oradan ayrıldım…
““Ehli kitaba”” (Yahudi ve Hıristiyanlara) gittim onlara namazın adresini sordum var dediler ve bana aşağıdaki adresi verdiler.
Adres adres dolaşıyor namazı soruyordum, iyicene emin olmalıydım hiçbir boşluk olmamalıydı…
““Ümmete”” sordum “bize kadar tevatüren gelmiştir. İstersen en eski tefsir yazanlara, en eski tarihçilere, hatta müslüman olmayan tarihçilere sor. En yakın mezhep kurucusu olan imamı azama sor. Resulden yüz küsur yıl sonra yaşamış yanılacak değil ya. Kökleri tarihe dayanan hiçbir ekol yok demez” dediler…
““Tarihe”” sordum her karesinde namaz vardı “Ömer’i Ali’yi namazda öldürmediler mi!? Dediler…
““Mekanlara”” sordum mescidi nebevi iki kıblesiyle, mescidi haram bütün izleriyle ve hatta hacda namazı cem etmeleriyle, mescidi aksa ve İslam tarihi boyunca inşaa edilen bütün camiler/mescitler “biz şahidiz namaz var” dediler…
““Mehmet Akife ERSOY’A”” sordum “Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.” dedi.
““Kur’an’a”” sordum bana bir pencere açtı aşağıda alıntıladığım “şu ayetlere bak onlar şahittir” dedi.
1-)Gusül ve abdest almak, hasta yada yolcu olmak 4/43 - 5/6
2-)Binek üzerinde ikame etmek ve normale döndüğünde normal kılmak 2/239
3-)Korku halinde ve seferde kısaltılmasında günah yok 2/239 – 4/101
4-)Kısaltmanın yarısını bir bölükle yarısını diğer bölükle kıl rahata erdiğinizde ise yan yatarak ayakta yada oturarak Allah’ı anın 4/102,103
5-)Günün iki ucu gece saatlerinde ve gündüzün belli zamanlarında tespih et 20/130
6-)Üç vakitte izin alsınlar, sabah namazından önce, akşam namazından sonra, öğlen vakti 24/58
7-)Güneşin batıya yönelmesinden gecenin kararmasına kadar, belli vakitlerde kıl namazını 17/78
13-)Secde’nin fiili anlamı yere kapanmak 16/48 – 17/107
14-)Rükû’un fiili anlamı yere eğilme/kapanma 7/143 - 38/24
15-)Huşu 17/109 – 23/2
Sıra kendime sormaya gelmişti yani ===}
““İbrahimim’e”” namaz konusunda ne diyorsun? Diye…
Bir gün bir yakınımın cenaze törenine katılmıştım, arkadaşlarla sohbet ediyorduk akşam ezanı okundu, biz sohbeti bölmedik devam ettik. Bir ara sohbet arası arkadaşlardan biri kalkın namazımızı kılalım dedi ve camiye gittik, cemaat çıkmıştı camide yalnız biz vardık. Namaza duruyorduk ki imam olacak arkadaş durun kılmayın dedi! Çok şaşırmıştık neler oluyor demeye kalmadı oturun bağdaş kurun bir şey yapacağım sonrada kalkar kılarız dedi…
O arkadaş önde yüzü bize dönük bir vaziyette “gözlerinizi kapatın ve bana kulak verin” dedi ve başladı okumaya…
Allah’ım Rahmet ve merhamet edensin senin adınla başlarım…
Sen öyle tarifi mümkün olmayan bir yüceliktesin ki, sana ancak hamd ederim, ey âlemlerin Rabbi…
Sen evet sen ancak Rahman ve Rahimsin.
Din günü hesap görücü olan ancak sensin sen maliksin sen hakimsin…
Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz…
Bizi doğru yola, nimet verdiklerinin yoluna ilet…
Hidayet geldikten sonra yoldan çıkmışların yoluna değil.
Evet, okuduğu meğerse Fatiha suresinin anlamıydı.
Şimdi kalkın namaza diye işaret etti ve başladı orijinalinden/Arapçasından Fatiha’yı okumaya…
Hiç gözlerimi açmadım ve namazımı kıldım. Öyle bir huşu içerisinde kılıyordum ki sanki ben bir mekanda durmuyorum ve sanki bir bedene sahip değilim…
Birden aklıma yaptığım günahlar geldi utandım, sanki yüksekten zemine çakıldım, nasıl küçülmüştüm bir bilseniz, hesap veriyordum adeta…
Aklıma dinimizde bu durumdan kurtulmak için can bedendeyken tövbe etme imkânı geldi, durmadan tövbe ediyordum, “tekrar bizi dünyaya gönder de sana muhlis kul olalım” diyenlerin durumuna düşmüştüm, ya ben zaten dünyadayım bu fırsat kaçar mı dedim kendi kendime…
Her şeyden tövbe ettim ve hayata döner dönmez ne kadar hatam varsa onaracaktım ve onları bir daha yapmayacaktım, içimden öyle geçti…
Bunun etkisi birkaç günde kayboldu, bende hep aynı huşuyu yakalamaya uğraşıyorum bazen yakalıyorum ve yaşamın içerisinde bende etkisi çok oluyor, kendimi düzeltiyorum…
Namaz insana Allah’a iman ve ahret bilinci kazandırıyor. “Kitaptan sana vahyedilmiş olanı tilâvet et ve namazı dosdoğru kıl. Şüphe yok ki namaz, hayasızlıklardan ve yaramaz şeylerden nehyeder. Ve elbette ki, Allah'ın zikri en büyüktür. Ve Allah ne yapar olduğunuzu bilir.” (ANKEBÛT/45)
Evet sevgili dostlar şimdi namaz (varmı-yokmu) nasıl olmaz be kardeşim elinizi vicdanınıza koyun şimdi;
Geleneğe (tevatüre) bakacaksın,
Tarihe (İslam tarihi veya bağımsız tarihe) bakacaksın,
Kökleri Kur’an’a dayanan şahitli ispatlı ezanlara bakacaksın,
Ümmetin öteden beri uygulaya geldiği bu ritüeli yok sayacaksın!?.
Ya insanın içerisinde yaptığı olumlu etkiye ne demeli.
Evet benim/ibarhimim ve Rıdvanın/bayboranın görüşü böyle.
En doğrusunu yüce Allah bilir.
Selam ve dua ile.
Selamlar, sayın ibrahimim.
Bu emek verilmiş salâtın/namazın ve dolaysıyla ibadet ritüellerinin olduğuna boşluk vermeyecek derecede nitelikli ve dolu dolu çalışmanızdan dolayı teşekkür ederim, her satırına katılıyorum.
Bu konuları hep okuyan ve takip eden ve okurken de bir o kadar üzülen bir kardeşiniz olarak artık lütfen diyor ve rica ediyorum bu namaz vardır-yoktur konusunu tartışmaya nokta koyalım.
Ben ibadet ritüellerine inanan kardeşiniz olarak, inandığım bu konunun bu kadar irdelenmesinden rahatsız oluyorum…
Bu konuda yazmayı düşünmüyordum. Fakat inanan bir kişi olarak da bu kadar duyarsız kalmanın doğru olamadığını düşünerek birkaç kelime karalamayı düşündüm. Bizler beşeriz ve hatalarla doluyuz. Yanlışlar yapıp ve bu yanlışlarımızın farkına vardığımız zamanda rahman olan Allahtan bağışlanma dileriz. Ve bunun da en güzel, en kutsal, en içten, en yüksek mertebesi namazdır. Namaza durduğunuzda o en yüce sevgiliye, o eşi bulunmaz dosta, o her şeyi yoktan var eden rahmeti sonsuz olan rabbe kendinizi teslim eder ve sığınır af diler, bağışlanma dilersiniz.
Onun huzurunda kıyama durmak, Rukiye eğilmek, secdeye varmak bir ayrıcalıktır kulun kul olduğunun farkına vardığı eşsiz bir ibadettir, tabi bunu namaz kılmayanlar bu duyguyu bu hissi bilemezler.
Namaz, kulun Allah cc konuştuğu bir makamdır. Düşünsenize seccadenizin başına geçmiş ve heyecanla rabbinizle buluşmaya hazırlanıyorsunuz. Ve Rabbinize bütün mahcubiyetinizle yönelmiş ve ona içinizi açarak ya rabbi bütün günahımla sana geldim. “ maliki yevmiddin” sen hesap gününün sahibisin. Hesap gününde hesabımı kolay verebilmek için bana senin rızana göre yaşamayı nasip et.
Yarabbi ömrüm yettiğince yalnız sana kulluk edip yalnız senden yardım istemeyi nasip et. Nefsime, egolarıma, şu fani dünyanın süsüne kulluk etmemem için bana yardım et yarabbi.
Sonra eğilerek yalnızca senin önünde eğilmeyi nasip et. Nefsimin heva ve hevesi önünde eğilmemem için bana yardım et.
Secdeye kapandığınızda ise bunun tarifi imkânsız ama dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.
Ya rabbi ben ne kadar hamd etsem ne kadar şükretsem azdır senin gibi bir dostum, senin gibi bir sahibim, senin gibi bir yardımcım olduğu için şükürler olsun rabbim. Şükürler olsun ki hata ettiğimde bağışlayacak kadar yüce, yanlışa düştüğümde vicdanım sızlamasını var eden ve beni kendime getiren, doğruyu bulmama yardım eden bir yüreğe sahip kıldığın için binlerce şükürler olsun bağışlaması bol olan rabbime.
İşte namaza durduğunuzda Allah’la olan ilişkinizi, başka bir yerde bu kadar sıcak, bu kadar yakın ve samimi bulamazsınız. Mümkünü yok ben hiç sanmıyorum, bende inanan bir insan olarak namaz içerisindeki yakınlığımı, huşumu, yakarışımı, teslimiyetimi başka bir yerde bulamıyorum.Namaz kılınmadığı zaman bu nasıl yapılabilir ki? Namaz kıldığınızda rabbinizin yardımına daha yakın olduğunuzu hissediyorsunuz. Neyse sözlerimi daha fazla uzatmayacağım dedim ya bunu ancak yaşayanlar anlar.
Namazın varlığını yok diyenlere var, var diyenlere de yok dedirtecek güçte değilim, amacım birde bu açıdan bakmanızı sağlamaktı.
Tekrar söylemek istiyorum lütfen bu konuyu fazla uzatmayın çünkü bu yazılarınızı her kesimden insanlar okuyor inananların kafasını karıştırma hakkınızın olmadığını düşünüyorum.
Tüm kardeşlerime namazın verdiği tadı, lezzeti, tatmasını diliyorum.
Allaha emanet olun.
__________________ "De ki: "İbadetiniz olmasa Rabbim size ne diye değer versin?"
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma