Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 25 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 156
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bu yalancı adreste yazanlar doğru değildir. Lütfen
inceleyin:
Demişler ki:
---------------
((Dediler ki: “Bizim kalplerimiz örtülüdür.)( Onlar, sizin örtüleriniz, siz
de onlara örtüsünüz.)( Ey Kitap Ehli, neden hakkı batıl ile örtüyor….)(
Kalplerimiz örtülüdür” demeleri nedeniyle….)( kalpleri üzerine kat kat örtüler
ve kulaklarında bir ağırlık kıldık.)( Gece, üstünü örtüp bürüyünce.)( Şeytan,
kendilerinden ‘örtülüp gizlenen çirkin yerlerini’)( Onlar için cehennemden
yataklar ve üstlerine örtüler vardır.)( yapacağınız işi karara bağlayın da
işiniz size örtülü kalmasın)( Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.)(
kötülüklerini örtüp-bağışlamış,)( Biz de senin üzerindeki örtüyü
açıp-kaldırdık.)( Ey örtüsüne bürünen..)( Yıldızlar ‘örtülüp (ışıkları) silindiği’
zaman.)
Bu sözlerin hepsi kuranda
bahsettiğimiz hımar sözcüğünün geçtiği ayetler. Hatta içkiden bahsederken de
yine aklı örtmek anlamında aynı kelime kullanılmıştır.
Halbu ki, bahsi geçen ayetlerde örtü manasına kullanılan kelimelerin geneli
(libas) tır. Hımar veya çoğulu olan Humur kelimeri Kuran da 7 yerde geçiyor.
Bunlardan altısı başta bulunan aklı örten manada içki için, 1 i de başörtüsü
manasına Nur-31. ayettir.
Kuran hakkında bu kadar büyük bir yalan görmedim. İşte bahsi geçen ayetlerden
biri, Okuyun bakalım hımar var mı?
Bakara-187. Uhille lekum leyletes siyamir rafesu ila nisaikum, hunne libasul
lekum ve entum libasul lehunn, alimellahu ennekum kuntum tahtanune
enfusekum fe tabe aleykum ve afa ankum, fel ane başiruhunne vebteğu ma
ketebellahu lekum, ve kulu veşrabu hatta yetebeyyene lekumul haytul ebyadu
minel haytil esvedi minel fecri summe etimmus siyame ilel leyl, ve la
tubaşiruhunne ve entum akifune fil mesacid, tilke hududullahi fe la takrabuha,
kezalike yubeyyinullahu ayatihi lin nasi leallehum yettekûn.
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz,
siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet
etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara
yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz
iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar
orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara
(kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara
yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki
sakınırlar.
__________________ Artık sadece kainat kitabını okuyorum. Daima Rabbime teşekkür ederek.
Katılma Tarihi: 25 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 156
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"Amacım
yalnızca rabbimin gerçek yolunu Kur'an'dan bulmaktır" diyen bir
okurunuz varsa, ciddiye alırsınız değil mi? Ben de, o dinini ciddiye
aldığı için onu ciddiye aldım. Bu okur şöyle diyor:
"Ayette
kapatılacak yerin yaka açığı olduğu söylenir, baştan bahsedilmez.
"Arapçada kadınların başlarına örttükleri şeyin özel adı "hımar" değil
"mikna" (doğrusu mikne'a SH) ve "nasıyf"tır. Hangi
Arapça sözlüğe bakılırsa bakılsın "mikna(çoğulu mekani)" ve "nasıyfın"
hanımların başlarını örttükleri kumaşın adı olduğu yazılıdır."Allah eğer "hımar" kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi "hımarürres" gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi"
Bunlar,
başkalarının kesesinden harcanan yalan-yanlış paketi sevgili okur.
Kimin kesesinden almışsanız dolmuşa binmişsiniz. Buna, Kur'an'a uymak
yerine Kur'an'ı kendinize uydurma sonucunda düştüğünüz çelişkiler de
eklenince, iş içinden çıkılmaz olmuş.
Dert şu: Hımar ile başın örtülmesi kastedilseydi, içinde "baş" kelimesi geçerdi!
Peki,
bu durumda bir önceki cümlede hanımların başlarına örttüğü şeyin adının
"mikne'a" ve "nasif" olduğunu nasıl söyleyebiliyorsunuz? Nerede
bunların içinde baş?
Kişi
hiçbir şey bilmese de haddini bilecek. "Hangi sözlüğü bakılırsa
bakılsın" iddiası yapacak bir kişinin, asgariden sözlüklere bakması
lazım. Baksaydı ne görürdü?
Tabi
ki, Arapça'da kadınların kullandığı örtü mikna (doğrusu mikne'a) ve
nasif'ten ibaret olmadığını. Şöyle ortalama bir Kur'an talebesi
olsaydı, sözlükte şunları görürdü:
1. Burka' (veya burku'): Bütün yüzü örter. (Erkeğin kullandığına kına' denir).
2. Nikab: Bütün yüzü örtmeyip iki gözden birini açarak bağlanan başörtüsüdür.
3. Lifâm: Her iki gözü de burun üstünden itibaren açık bırakan başörtüsüdür.
4. Lisâm: Burun açıkta kalacak şekilde ağız üstünden örtülen örtüdür.
5. Hımar: Yüz hariç başın ve boynun tamamını örten ve Kur'an'da emredilen örtüdür.
6. Nasîf: Hımar'ın daha büyüğü, Anadolu'daki "atkı"ya benzer başörtüsüdür.
7. Mikne'a: Nasif'ten daha büyük olup bel altına kadar uzanan başörtüsüdür.
8. Cilbab: Yüz hariç baştan ayağa her tarafı örten örtüdür.
Hımar, lugat olarak tereddütsüz başla ilgilidir. İçki'ye de aklı örttüğü için aynı kökten "hamr" denilmiştir. İkisi arasındaki ortak nokta "baş" ile ilgili olmasıdır. Mesela küfr de "örtmek" demektir. Ama başa veya akla değil, kalbe nisbet edildiği için farklı kökten kullanılmıştır.
"Hani
bunun içinde baş?" sorusu kasıtlı bir tahrif ve saptırma amacı
taşımıyorsa, cehaletin daniskasıdır. Yukarıda Arapçada kullanılan tüm
başörtüsü isimleri sıralanmıştır. Hiçbirinin içinde "baş" yoktur.
Olmasına gerek de yoktur. Türkçede de bu böyledir: Yazma, yaşmak, atkı,
bürgü, bürümcek, çarşaf, çar, yağlık, eşarp, tülbent… Bunların tümü de
bacak değil başı örter ve içinde "baş" geçmez. Hoş Arapçada na'leyn, huffeteyn, cevrabeyn
de ayağa giyilirler, ama içinde "ayak" geçmez. "Hani bunun ayağı?"
diyerek bunların ayağa giyilmediğini söylemek ne kadar ciddi ise, "Hani
bunun başı?" sorusu da o kadar ciddidir.
Okurumun cebinden harcadığı "kitabına uyduranlar" takımı ne diyor: "Hımar başı örtmez, göğüsleri örter?"
Yani? Yanisi şu: Hımar başörtüsü değil, göğüs örtüsüdür.
Peki,
aynı mantıkla sormak gerekmez mi: Bir: Nerede bunun içinde göğüs? İki:
Sen, örtü ayeti inmeden kadınların göğsü açık gezdiğini söylemiş
oluyorsun, haberin var mı?
Bir alıntı daha yapalım "tüm maksadım Kur'an'ı anlamak" diyen okurumuzdan: Ayette
kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması
değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı
manasına gelen 'cuub' (doğrusu "cuyub" SH) kelimesi hem bu ayette kapanılacak.."
Ey
sevgili okur! Kur'an tüm âşıklarına önce haddini bilmeyi öğretir. Çünkü
Kur'an haddini bilmezliği "cahiliye" olarak adlandırır ve ebediyen
mahkûm eder. Zaten başörtüsü emrini de "haddini bilmezlik çağı" ile
"Allah'a kayıtsız şartsız teslim olan insan" anlamındaki "Müslüman"
kadına bir kişilik ve kimlik kazandırmak için emreder. Aynı zamanda
O'nun "Rabbimin emri başım gözüm üstüne!" deyip demeyeceğini imtihan
için emreder.
Ceyb;
"aralık, açıklık, yırtık, yırtmaç, kesik, kopuk" anlamlarının tamamını
kapsar. Başta aynı kökten türetilmiş olan "cep" olmak üzere, "açık
yerler, göğüs yırtmacı, yaka açığı, kol açığı, elbise yırtığı", hülasa
elbisenin tek parmağın içine gireceği tüm açık yerlerine denir. Hatta
Kur'an, Semud kavminin kayaları yararak vadi oymasını da aynı kökten (cabu's-sahr) bir kelimeyle ifade eder. Soruyu zihinden "kesip" attığı için "cevab" da aynı köktendir.
Nur 31. ayetin başörtüsünü emreden cümlesi aslında neyi emretmektedir?
Açık
ve net olarak şunu: Cahiliye döneminde bir aksesuar olarak başın
üzerinden sırta atılan örtüyü bütün bir boynu ve gerdanı da kapatacak
şekilde mazbutça örtmeyi.
Tabiî
ki bu emir Allah'ın kitabına uyacaklar içindir. Kitaba uymak yerine
kitabına uydurmaya ne gerek var? Yalan yanlış türrehatı yayıp vebale
girmeye ne gerek var?
Unutmayalım İslam "teslim almak" değil "teslim olmak" manasına gelir.
Mustafa İslamoğlu
__________________ Artık sadece kainat kitabını okuyorum. Daima Rabbime teşekkür ederek.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Kuranda basinizi ortun emri hangi ayette gecmektedir, Bas ortusu oldugu hususunda hic bir itirazim olmayan himar kelimesinin mevzu bahis ayetlerde gecis sekilleri incelenirse hic birinde acik bir basin ortunmesi baglaminda kullanilmadigi acikca gorulur. Zaten bas ortusu olanlara bu bas ortusunu baska bir kismi ortmek icin kullanmalari soylenmistir.
Mustafa Islamoglu ve benzerleri gelenekci anlayisi Kuran'la onaylamaya calismaktadirlar. Bazi soylemlerinde Kuran'a paralel olmalari insanlari yaniltip onlari samimi Kuran ehli sanmalarina neden olmaktadir. Ben sahsen gelenegi acikca savunan kimseleri bunlara tercih ederim, en azindan durust davranmaktadirlar.
Katılma Tarihi: 25 mart 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 156
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Allah
ın koyduğu sınırlar bellidir. Ama anlayana. Saç kadının süsüdür ayak bilekleri
de. Kulak memeleri ve boynu gerdanı da. Dudakları da. Açıkta kalan sadece
görünmesinde zaruret olan eller ve yüz. örtüyü yaka üzerine vurmaktan anlaşılan
şudur ki: kadın göğüsler dahil dişiliği belli eden kısımlarını ilave giysilerle
kapatacak. yoksa aslında kadının her yeri sevimlidir. ve mahremdir. saç erkekte
de süsdür. ama erkeğe süsünden dolayı zarar gelmez fitneye yol açmaz veya
teşvik edici değildir. bu kadarını anlamaktan aciz olmayın. ayet kadınlara
hitap ediyor.
Şu an en safa sorsanız kadınların erkekleri ayartmak için saçlarını yaptırdığı
ve makyaj yaptığını bilir. ama burada bazı öte akıllar nedense bilemiyor mu
yoksa bilmezlikten mi geliyor?
(Nur-30)Mü'minlere söyle: "Gözlerini
(harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için
daha temizdir. Gerçekten Allah, yaptıklarından haberdârdır.
-Bu
ayette önce mümin erkeklerin gözlerini haramdan sakınması ve ırzlarını avret
yerlerini koruması gerektiği belirtildikten sonra Nur31. ayette mümin
kadınların gözlerini ve ırzlarını sakındırmalarına ilaveten süslerini örtmeleri
emrediliyor. Eğer konu sadece takvadan ibaret olsaydı erkeklere yapılan
uyarının aynıyla yetinilirdi. Oysa erkekler için avret yerlerini gizlemek
yeterli görülmüş süslerini gizlemek ve başörtüsü emredilmemiştir. Gayet açık.
(Ahzab-53)...Peygamber'in
eşlerinden bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. Bu, hem
sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur. Allah'ın
resulüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle
nikâhlanmanız, size helal kılınmamıştır. Böyle bir şey Allah katında büyük bir
vebaldir.
-Bu ayette Peygamberimizin hanımlarıyla diğer müminlerin
evlenmesi yasaklandığı halde, Onlardan bir şey isteyeceğiniz vakit perde
arkasından isteyin yüz yüze görüşmeyin yalnız kalmayın denmesi
haremlik-selamlık uygulaması değil de nedir?
(Ahzab-32) Ey peygamberin
kadınları, siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız,
artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse
tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin.
Bu ayette kadınların örnek
aldığı Peygamberimizin hanımlarına emredilen, kadınların bırakın şarkı
söylemeyi konuşurken bile edepli olması gerektiğidir. Kadının sesinin de süs
olabildiği ortadadır. Şu an günümüzde telefonla bu hizmeti veren bedbaht
kadınlar mevcut değil mi.
İnşallah anlaşılmıştır.
En doğrusunu Allah bilir.
__________________ Artık sadece kainat kitabını okuyorum. Daima Rabbime teşekkür ederek.
selamlar, Ben ayetlerdeki gerekçe ve amaçlardan bahsedeceğim zaten cenabı Allah
bir meseleyi anlattıktan sonra genellikle ayetin sonuç bölümüne amacını
belirtir.Yani bunu formülleştirirsek şunun gibi bir şey: Şekilsellik+Kurallar=Sonuç(veya
amaç) ve genelliklede Allah buradan amaca daha çok önem verdiğini ifade
eder.Madem bu şekilselliklerde fazlasıyla ihtilafa düşüyoruz o halde
Allah'ın bize tavsiye ettiği şeye yani amaçlara odaklanarak Allah'ın
bizden en çok istediği şeyi yapmalıyız.Burada kuralların mühim
olmadığını söylemek istemiyorum fakat Allah'ın en çok önem verdiğine
bizim de en çok önem vermemizi vurguluyorum.Giyimle ilgili cenabı Allah
Araf suresi 26.ayette amacını belirtmiştir:Ey Adem oğulları! Size avret
yerlerinizi örten giysi ve giyinip süsleneceğiniz elbise indirdik.
Takva(güzel ahlak ve güzel davranışlar) elbisesi ise en hayırlı olandır.
İşte bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt
alırlar.''buyurmuştur.Yani burada başı örtmekten değil avret yerini
örmekten bahsediyor ve süslenmekten bahsediyor.Peki şimdi 2 metre siyah
bir bez veya vücudun pek çok güzel bölgelerini gizleyen çarşaf bu
güzelliği veya süslenmeyi gerçekleştirme amacına ters düşmüyor mu?.Birde
şu varki bu ayetlerin vahyedildiği yıllarda Arabistan'daki aşırı sıcak
sebebiyle zaten müşrik kadınlarınında taktığı bir bez parçasını
(başörtüsünü) Allah niye emretsinki?Nur31'de verilmek istenen mesaj olsa
olsa göğüslerin kapatılmasıdır.Aile içinde sürekli yaşamak durumunda
olanlara karşı mümin kadınların aşırı kapalı bir tavra girmemelerini
rahat olmalarını istiyor.Göğüslerini aşırı bir gizleme yoluna giderek
kendilerini yıpratmamalarını ve çocuğun süt emme hakkını
gaspetmemelerini istiyor.''Allah sizin için kolaylık diler,zorluk
dilemez.''(bakara185).Bazı arkadaşlar nur31deki ziynetlerin takılar
olduğunu söylemişler o zaman cüyub kelimesi göğsü işaret etmiyorda neyi
işaret ediyor diye sorarlar insana.Hem bu mantığa uygun düşmüyor hemde
Araf 31.ayete ters düşüyor.Çünkü cenabı Allah Araf 31'de müminlerin
ziynetlerini takarak mescide gitmelerini istiyor.zaten ziynet gizlemek
için değil,güzelliğin görünmesine katkıda bulunsun veya görüntü
çirkinliğini bastırsın amacıyla takılır.(ama gösteriş veya kibir
amacıyla takılamaz)Allah bu durumu bildiği için müminlerin güzel ve
yakışıklı veya şık olmalarını istiyor.Bu tür bir davranışı zinaya
davetiye olarak yorumlamak Allahın bizim için istediği güzel görünme
ilkesine ters düşer.Zinaya yaklaşmayın ayeti ise mümin kadın ve
erkeklerin birbirleriyle dost ve arkadaş olmalarıyla ilgili değildir
çünkü Cenabı Allah Tevbe suresi 71.ayette mümin kadın ve mümin
erkeklerin birbirlerine dost olduklarını ilan etmiştir.O halde mümin
erkeklerin ve mümin kadınların veya kızların birbirleriyle arkadaş
olmaları zinaya yaklaşmak olarak değerlendirilemez.Zinaya yaklaşmak kötü
niyetle tam çıplak vücutla birbirlerine vücutlarını temas ettirmeleri
şeklinde anlaşılması mantığa en uygun yaklaşım tarzı olacaktır,bunun
dışındakiler ise bağnazlıktan ve aşırılıktan başka bir şey
olamaz.Aslında derin ilim sahipleri bu meseleyi daha rahat
çözebilir,yeterki önyargıları ve taasupçuluğu bırakalım.En doğrusunu
Allah bilir.Selamlar,Sevgiler.
Başörtüsüne delilmiş gibi söylenen
Nur suresi 31.ayetin Mealleri:
Diyanet Meali:Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,
ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet
(yer)lerini göstermesinler. başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar
salsınlar.
Mustafa Sağ Meali:Mümin kadinlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve
cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliginden görünenler hariç
açmasinlar. Örtülerini yaka açiklarina koysunlar
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:İnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan
sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve açığa çıkanlardan, görünenlerden
başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir
tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar
Şimdi Bu ayetin Tahlilini Yapalım:
1-Ayette geçen humur örtüler anlamına geliyor.tekili hmr'dır.
2-Ayette geçen cüyub kelimesi cepler anlamına geliyor.çoğul bir
kelimedir.Tekili cyb'dir.
3-Allah eğer "hımar" kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi
"hımarürres" gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece
"re's" kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan "himar"
ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı.Nitekim abdest
alınmasıyla ilgili ayette (maide suresi 6.ayette) başın sıvazlanması
söyenirken,baş kelimesinin Arapça karşılığı 're's' ile vurgulanır.Ama
başörtüsüne delilmiş gibi gösterilen ayette bu kelime yani re's kelimesi
yoktur.O halde başörtüsü kelimesindeki baş kelimesi ayete yapılmış bir
yamadır veya ilavedir ki,bu dinen hem caiz değildir hem de Kur'anı
Kerime karşı saygısızlıktır.
4-Kadınların avret yerleri vajinasıdır (cinsel uzvudur) ziynet yerleri
ise göğüsleridir.
5-Cepler (cüyub) kelimesi göğüs bölgesinde olduğuna göre burada
kastedilen şey göğüs bölgesidir.Yani göğüs bölgesinin örtülmesidir.Yoksa
başın örtülmesi değildir.
6-Bu ayette başörtüsü kelimesini takviye edecek baş(re's)kelimesi bile
zikredilmemişken göğüs örtüsünü takviye edecek üç kelime
zikredilmiştir.Bunlardan birincisi ziynettir diğeri cepler(cüyub) kelimesinin
bölgesi olan göğüs bölgesidir.üçüncüsü de ayakların yere vurulmasıyla
vücutta özellikle belli olacak bölge göğüs bölgesi veya göğüslerdir.Bu
üç vurguyu da görmezden gelip hala olmayan bir başörtüsü uydurukçuluğuna dense dense tahrifçilik denilir.
7-Cepler(cüyub) kelimesi elini koynuna sok,veya elini göğsüyün oradaki cebine
sok anlamında Kur'anda Taha 23 te,Neml 12'de ve kasas suresi 32.ayette
aynı manada zikredilmiştir.
Katılma Tarihi: 12 ocak 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 10
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
slm
"Mü'min kadınlara da söyle: gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler" burada bir önceki ayette erkeklere söylenen şey
tekrarlanmakta. Irz manasında kullanılan kelime "fucur", "fecr" kelimesinin çoğuludur. Fecr iki şey arasında açıklık demektir. Kasık
çizgilerinin arası, apış arası diye çevrilmekte. Bu çeviri yetersiz olabilir diye düşünüyorum. çünkü kasık çizgisi arkaya doğru uzanır
ve kaba etlerin altından geçer. Üste bir sınır daha vardır. İnsan öne eğildiğinde leğen kemiklerinin üstünden geçen hat boyunca bir
çizgi belirir. Estetik kadın doğum ameliyatı dedikleri ameliyatta, kesme işlemini bu hattan yapılır. Yara izini bu doğal çizgiye denk
getirerek gizlerler. Bu çizgilerin arası, bir erkeğin külotunun kapladığı alan kadardır. "Irzlarını muhafaza etsinler" hem bu şekilde
çeviri yapılmakta. Hemde bu bölgenin örtülmesi şeklinde çeviri yapılmakta. Her ikisi de doğru. Zaten bunda bir ihtilaf yok.
"ziynetlerini açmasınlar, zâhir olanı başka ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar", Yaka açıklığı olarak çevrilen
kelime, aynı zamanda koyun manasında da kullanılabilir. "yadribne" kelimesi vurmak, örtmek, sarkıtmak manalarında kullanılıyor. Sarmak
manasına da gelir ki, örtmek anlamı buradan türetilir. Sarıp örttü şeklinde. Ayetin başlangıcında nasıl alt tarafın tarifi, "fucur"
kelimesiyle temsili olarak yapılmışsa, "ziynet" kelimesi de üst taraf için temsili olarak kullanılmış diyebiliriz. "fucur"u temsili
alıp, "ziynet" temsili değildir demenin pek mantığının olduğunu düşünmüyorum. Asıl sorun neyi temsil ediyor. Göğüsleri diye
düşünüyorum.
Çıplak bir kadını, önce külotla giydirmeye başlıyoruz. Sonra nere giydirilir diye sorsam her kez göğüsler der. Nedense
bazılarının aklına baş geliyor. "ziynetlerini hımarla koyunlarından sarsınlar" manası daha uygun. 20 yıldır, televizyonu seyrettiğimde
hımar kelimesini dinlemekten gına geldi.İster hımarla sar, ister türbanla sar, ister tülbentle sar, ister masa örtüsüyle sar, ister
sütyen giy. Ne fark eder. Hımara niçin bu kadar takılıyor.
En çok anlamadığım şey "la yadribne bi erculihunne" ayaklarını yere vurmasınlar diye çevrilmesi. "la yadribne"yi "yere
vurmasınlar" diye nasıl çeviriyorsunuz. Bir kelimenin başına "la" koyarsanız, o kelimeyi olumsuz yaparsınız. Eğer ayetin başında
"yadribne"yi "örtün" diye çeviriyorsanız, ayetin sonunda "la yadribne" yi "örtmeyin" diye çevirirsiniz. Eğer salın diye
çeviriyorsanız, ayetin sonunda salmayın diye çevirirsiniz. Bunu bilmek içinde Arap olmaya gerek yok. Çünkü ayetin başında örtülmesi
zorulu yer belirtilerek örtün dedikten sonra, örtmeyin diyerek de örtülmesi zorunlu olmayan yer belirtiliyor. Mantık bunu gerektirir.
Aynı ayetin içinde harfi harfine aynı olan bir kelimeyi, başlangıçta farklı sonra farklı kullanmayı zorlama olarak düşünürüm. Ayak
olarak çevrilen kelime, ayak bacak komplesini ihtiva eder. "bacaklarınızı sarmayınız". Böylece fucur bölgesi dahada
belirginleştirilmiş olur. Nur 30'cu ayeti erkeklerin minimum örtülmesi gereken yer olarak alırsanız, nur 31'i kadının minimum örtünme
(evliler hariç) yerleri olarak alırsınız. İç çamaşırı giyme zorunluluğu olarak da alınabilir. Belkide her iki anlamı birden ihtiva
ediyordur.
Uyarı: Hiçbir şekilde Arapça bilmem. bütün yazdıklarım atmasyon. özür dilerim.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma