Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Alıntı: Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları:
10/350-353 "De ki: "Rabbim ancak hayas\zl\klan, onların açıcını gizlisini,
bununla beraber (her türlü) günahı, haksız isyanı, Allah'a -hiçbir zaman,
hakkında delil indirmediği- herhangi bir şeyi şirk koşmanızı, Allah'a
bilmeyeceğiniz şeyleri isnad etmenizi haram etmiştir..." (Araf 7/33).
Ayette
iki mesete bulunmaktadır:
Birinci Mesele
Hamza,
ya harfini sakin olarak "Rabbî" şeklinde okurken, diğer kıraat
imamları ona fetha harekesi vererek "Rabbiye" şeklinde okumuşlardır.
Fevâhiş İle Ism Arasındaki Fark
Bil ki
Allah Teâlâ, önceki ayette o cahiliyye Araplarının haram kıldıkları şeylerin,
haram olmadığını beyan edince, bu ayette
de, haram kılınmış
şeylerin çeşitlerini beyan buyurmuştur. Bu cümleden olarak O, birinci
olarak" hayasızlıkları (tevâhiş), ikinci olarak da, "her türlü günahı
(ism) haram kıldığını bildirmiştir. Alimler, bu iki ifade arasında ne fark
bulunduğu hususunda, aşağıdaki şekillerde olmak üzere, ihtilaf etmişlerdir.
Fevâhiş
kelimesi, büyük günahları gösterir. Çünkü, büyük günahların çirkinliği,
alabildiğine hayasız ve aşın olmuş demektir. Ism ise, küçük günahlar demektir.
Buna göre ayetin manası, "Cenab-ı Hak, büyük ve küçük günahları haram kıldı..."
şeklinde olur.
Kâdî, bu
görüşü tenkid ederek şöyle demiştir: "Yapılmış olan bu açıklama, zina,
hırsızlık ve küfrün "günah" ism olmadığının söylenmesini gerektirir
ki, bu uzak bir ihtimaldir..."
2) Fahişe
kelimesi, hakkında had cezası vacib olmadığı günahlar için kullanılan bir
kelimedir. Ism ise, işleyene had cezasının vacib olduğu günahlar hakkında kullanılan
bir tabirdir. Bu, her ne kadar birinci görüşe ters ise de, ancak ne var ki,
doğruya ondan daha yakındır. Bu husustaki soru, daha evvel geçmişti.
3) "Fahişe", büyük günahlara denilir.
İsm kelimesi ise, ister büyük ister küçük olsun, mutlak manada günah hakkında
kutlanılır. Bunun manası şudur: Allah Teâlâ büyük günahları haram kılınca, bu
haram kılma işinin sadece büyük günahlara hasre-dildiği akla gelmesin diye,
bunun peşinden de, mutlak olarak her günahı haram kıldığını beyan buyurmuştur.
Kâdî, bu görüşü tercih etmiştir.
4) "Fahişe" kelimesi, her ne kadar
Arapça'da herşeyin artıp fazlalaşan hakkında kullanılmış bir tabir ise de,
örfte, zina manasına tahsis edilmiştir. Bunun delili ise, Cenâb-ı Hakk'ın zina
hakkında, -Çünkü o, şüphesiz bir fahişedir, hayasızlıktır. .." (Isra, 32)
buyurmuş olmasıdır.
Bir de,
"fahişe" sözü mutlak olarak zikredildiğinde, bundan işte bu mana anlaşılır.
Yine "fulan kişi fehhâş'tır" denildiğinde, bundan o kimsenin, cima
lafızlarını kullanarak insanlara sövdüğü manası anlaşılır. Binaenaleyh,
"fahişe" kelimesini, sadece zinaya hamletmek gerekir.
Bunun
böyle olduğu sabit olunca, biz deriz ki:
Bu
tefsire göre, "Onlann açığını, gizlisini" ifadesiyle ilgili olarak şu
iki açıklama yapılabilir:
a) Cenâb-ı Hak, bu tabirle, aşk ve sevgi
tarzında olan gizli zina ile alenen yapılan zinayı kastetmiştir.
b) Zinanın
aşikâr olanı ile, tarafların birbirlerine dokunmaları, ve sarmaş dolaş
olmaları; gizlisi ile de, halvet (cima) murad edilmiştir. Ayette geçen ism
kelimesine gelince, bunun "içki" manasına tahsis edilmesi gerekir.
Çünkü Cenâb-ı Hak, içkiyle alakalı olarak, "günahları (ismuhumâ) ise,
faydalarından daha büyüktür..." (Bakara, 219) buyurmuştur. İşte bu
takdire göre, bu iki lafız arasındaki fark ortaya çıkmış olur. [1][131]
"Bağy" Tabirinin Manası
Bu
ayetle haram kılınan şeylerin üçüncü çeşidi, "haksız isyan" dır. Biz
deriz ki: "Ayetteki "fevahiş" (hayasızlıklar) tabiri ile, büyük
günahlar; "günah" kelimesi ile de, günahların her türlüsü
kastedilmiştir" diyenler, şöyle söylerler: Ayetteki "isyan" ve
"şirk"in, mutlaka hayasızlık ve günah ifadelerine dahil olmaları
gerekirdi. Fakat Hak Teâlâ bunların en çirkin günahlardan olduğuna dikkat
çekmek için, bunları özellikle ayrıca zikretmiştir. Bu, "Kim Allah'a,
meleklerine, Cebrail'e, MikâU'e... düşman olursa... " (Bakara, 98) ve
"Biz peygamberlerden, senden, Nuh'tan, İbrahim'den ... misaklannı
almıştık" (Ahzâb, 7) âyetlerinde olduğu gibidir.
Ayette
geçen "hayasızlıkların "zina"; "günah"ın da "içki
içme" manasına olduğunu söyleyenler ise şöyle demişlerdir: "Buna
göre, ayetteki "isyan" ve "şirk", hayasızlıklar" ile
"günah" kelimelerinin hükmüne (manasına) dahil olmazlar."
Biz de
diyoruz ki: Ayetteki "bağy" (isyan), ancak başkasının canına, malına
veya ırzına saldırma manasında kullanılır. Bazan da bu kelime, o günün
hükümdarına (idarecilerine) isyan etme manası kastedilir.
İmdi
eğer, "Bağy, zaten haksız yere olur. Öyleyse, "haksız" kaydının
ayette zikredilmiş olmasının hikmeti nedir?" denilir ise, deriz ki: Bu
tıpkı, "Allah'ın haram kıldığı
cana, haklı bir sebep olmadıkça kıymayın" (Isra, 33) ayetinde olduğu gibidir.
Buna göre (tefsir ettiğimiz) ayetin manası, "öldürerek veya ezerek,
insanlara eziyet etmeyin; ama sizin onlarda bir hakkınız varsa, bu müstesna...
Bu durumda, yapacağınız hareket bağy (isyan) olmaktan çıkar" şeklindedir.
[2][132]
Lehinde Delil
Olan Şerik Olabilir mi?
Ayette
haram kılınanlarındördüncü çeşidi, "Allah'a, hiçbir zaman, hakkında delil
indirmediği herhangi bir şeyi şirk koşmayınız..." dır. Bu ifade ite ilgili
şöyle bir soru sorulabilir: "Bu, Allah'ın şirk koşulması hususunda hüccet
indirdiği varlıkların Allah'a şirk koşulabileceği zannını uyandırır?" Buna
şöyle cevap verilir: Bundan murad, varlığı hususunda herhangi bir hüccet ve
deli! bulunmayan şeylerin var olduğunu söylemek imkânsızdır. Binaenaleyh
herhangi bir varnğın Allah'a şirk koşulabileceğine dair bir hüccet ve delilin
bulunması imkânsız olduğuna göre, bunun mutlak olarak bâtıl (asılsız) olduğuna
hükmetmek gerekir. İşte bu âyet taklîd ile hüküm vermenin bâtıl olduğuna
delalet eden en güçlü delillerden birisidir.
Bu
ayette zikredilen beşinci çeşit haram da,
"Allah'a, bilmeyeceğiniz şeyleri isnad etmeniz... "dir. Bu
ifadenin tefsin, bu sûredeki,(A'râf, 26} ayetinin izahında geçti. Geriye bu
ayetle ilgili, şu iki soru kalır: [3][133]
Haramlar,
Burada Sayılanlara mı
Münhasırdır?
Birinci
soru: Bu ayetin başındaki innema edatı hasr manası ifade eder. O halde,
"Rabbin anca/c şunları şunları haram etmiştir" sözü, hasr ifade eder.
Halbuki bütün haramlar burada sayılanlardan ibaret değildir.
Cevap: Biz bu ayette geçen, "îevâhiş"
(hayasızlıklar) kelimesini, mutlak olarak bütün büyük günahlar;
"ism" (günah) kelimesini ise, büyük-küçük bütün günahlar manasına
hamledersek, o zaman her türlü haram ve günah, bunların muhtevasına girmiş
olur. Eğer "hayasızlıklar"!, "zina"; "günah"ı da,
"içki içme" manasına hamledersek, biz deriz ki:
Suçlar,
beş türe ve çeşide hasredilmişlerdir:
1) Neseblere karşı işlenen suçlar. Bu ise, ancak
zina sebebiyle tahakkuk eder. Ki bu, Cenâb-ı Hakk'ın, "Rabbim ancak
hayasızlıktan (fevahiş) haram etmiştir" ifadesiyle kastedilendir.
2) Akıllara karşı irtikab edilen suçlar. Bu da,
içki içmektir. Ki, Cenâb-ı Hak buna da, "ism" (günah) ifadesiyle
işaret etmiştir.
3)
Namuslara ve şereflere karşı işlenen suçlar.
4) Canlara
ve mallara karşı işlenen suçlar ki, bu (iki maddeye) de Cenâb-ı Hak, "Haksız isyan..."
ifadesiyle işaret etmiştir.
5) Dinlere karşı işlenen suçlar. Bu da şu iki
yönden olur:
a) Allah'ın birliğini, tevhidini tenkid etmek...
Buna Cenâb-ı Hak, "Allah'a her-, hangi bir şeyi şirk koşmanızı..."
ifadesiyle işaret etmiştir.
b) Bir
bilgiye dayanmaksızın, Allah'ın dini hususunda söz söylemek... Buna da
"Allah'a, bilmeyeceğiniz şeyleri isnad etmenizi..." buyurarak işaret
etmiştir.
Temel ve
asli suçlar, bu sayılan şeyler olup, geriye kalanlar da bunların birer fer'i ve
ikinci dereceden olunca, hiç şüphesiz Cenâb-ı Hak bunların hepsini, ta*
marnının yerine geçecek bir biçimde zikretmiş, böylece de bu kelamın başına
hasr ifade eden innema edatını getirmiştir.
İkinci
soru: Ayette bahsedilen fahişe "hayasızlık" ve ism "günah"
kelimeleri,
Allah'ın
yasaklamış olduğu şeylerdir. Böylece ayetin takdiri, "Rabbim ancak, haram
kılınmış olan şeyleri haram kıldı..." şeklinde olur ki, bu da manasız bir
cümle olmuş olur.
Cevap:
Bir fiilin hayasızlık olması, haddi zatında o fiilin o hayasızlık sebebiyle
kendisini nehyetmenin vacib olduğu birtakım işleri içine almasından ibarettir.
Bu takdirde, böyle bir soru kendiliğinden düşer. Allah en iyi bilendir. Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları:
10/350-353
Selam ve dua ile.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
|