Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Arkadaşlar,
Ekonominin kanunları neyse o. Ekonomi bilimseldir. İdeolojik değildir. İnsanlık o konuda her şeyi denedi. Sosyalizm, komünizm çok iyi idi. Ama ne oldu. Hantal ekonomi yarattı. Tembel insanlar yarattı. Gelişmeleri uygulayamayan, adapte olamayan devletler, toplumlar yarattı ve battı.
Ekonomide emek sahipleri de olacak. Girişim sahipleri de, sermaye sahipleri de. Emek sahiplerinden çalışkan girişimci olanlardan bazıları şansı yaver giden başarılı olan sermaye sahibi olacak. Sermaye sahiplerinden başarılı olamayan işini, konumunu kaybedecek veya enazından küçülecek emek sahibi olacak.
Devletin patron olması iyi değil. Patron işin sahibi. Devlet işin sahibi değil. Devletin ticaret, sanayii yapması uygun değil. BEn bunları bilfiil yaşadım. Zaman ve para kaybı , başka bir şey değil. Türkiye bu anlayışları bıraktıktan sonra gelişmeye başladığı aşikar.
Devletin yapacağı Administration (Kamu idaresi), Kişilerin yapacağı Business Management (iş idaresi) . Biri kamu hizmetine yönelik, öteki karlılığa verimliliğe yönelik.
Kapitalist patron vergi sonrası net karını sadece kendi tüketimi , ve şirket için yedek akçe (çalışma sermayesine katma) yapmıyor da, bir kısmını fakir fukaraya (özellikle yetimlere) vererek yardımcı oluyorsa bunda islama aykırı bir taraf yok.
Birisi üstün olacak ki, öteki onun sözünü dinlesin. Onun emrinde çalışsın. Yoksa kimse çalışmaz. Sen ağa, ben ağa bu ineği kim sağa durumu olur. Sınıfsız toplum olmaz. Bunlar denendi. İnsanların çalışması için, birinin ötekine iş buyurabilir, çalıştırabilir bir konumda olması gerekiyor. Bun da Kur'ana ters bir durum da yok.
Ücretlere gelince, sıkıntı Çinden, hindistandan geliyor. Avrupa , Amerika sermayesi ucuza üretmek için emeğin ucuz olduğu ülkelere gidiyor. Burada ki ücreti az olan arkadaşların sıkıntısı bu. Sıkıntı Çinden geliyor. Yoksa o patron rekabet edemez. Fabrikasını kapatır gider veya emeğin ucuz olduğu yerlere gider. Bu sıkıntı bugün Avrupa için bile geçerli. Hatta Amerika için bile.
1970 lerde ekonomiler dışa kapalıydı. Üretim azdı. Ürünün kalitesi fiyatından daha önemli idi. Şimdi ekonomiler açık. Üretim çok. Fiyat ucuz. Kaliteden ziyade fiyata önem veriliyor. Önceden ör. Türkiyedeki bir fabrikanın mesela Denizlide ki bir tekstil fabrikasının rakibi Türkiye içinde başka bir fabrika olabilirdi. Yurtiçinde üretilen bir şeyin ithalatı yapılmazdı, artık yapılıyor. Ticaret serbestliği var. Şimdi Çinde ki, Mısırda ki, Bangladeş te ki bir fabrika, Türkiyedeki fabrikanın Türkiye içinde rakibi oluyor, vazgeçtim dış pazarlardan. Aynı şey Almanya için de geçerli.
Biz de demiyormuyuz, yabancı sermayeye gel Türkiye ye. Emeğimiz bol, kaliteli ve ucuz. Ayrıca hem büyük bir pazarız. Hem de Avrupa ve Ortadoğu pazarına yakınız diye.
Hayat Patron için de, işçi için de daha zor artık.
Ama gayret edeceğiz, başarıyı Allahtan bekleyeceğiz. Sonuçta insanoğlu için yaptığının karşılığı var.
Akıl ve bilime öncelik verelim. Herşeyi buna göre yorumlayalım.
Introduction to Economics öğrenelim please.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Oruçlu
olma durumuna genel olarak perhiz yapmak diyerek tefekküre başlayalım.
Sonra amaç ve ibadet açısından bu perhizin biraz tekamül etmiş şekli
olan bedenin ve nefsin aç bırakılması pratiğinin yapıldığı Savm tipi
olan rutin Müslüman orucu gelmektedir sırada. Benlik ve bencilliğin
terki yolunda iyi ahlak kazanmaya yöneliktir.Sonra oruç(savm) kavram ve
kumrunu tam idrak ederek oruçlu olmayı hak şeraite(sosyo ekonomi
politiğe) minhac olarak yansıtarak yaşama kemal safhası gelir son
sırada. Bir imsi de Mesih olan bu oruçlu olma hali zühd, takva ve
verânın birey düzeyinden yükseltilerek, toplumculuk ve pozitif zühd olan
başta devletçilik ve
salavat(Havra) samimi dostluk ve muttakiler kollektivizmine kadar
yükseltilerek ideal olana varmak ve bu tür Salât ve bu tür oruca
sabretmektir.. Demek ki, bedeni aç bırakmak şeklinde yerine getirilen
şekline Himyeri perhizi demekteyiz. Beden sağlığı açısından çoğunlukla
yerine getirilen ibadet, Allah rızası gibi niyetleri pek içerdiği
söylenemeyen amacı ve aracı başka olan bedeni zayıflatmak oruç tipi hak
dinle çokta alakası olmayan diyet türüdür. Ortak noktalırı ise harareti
düşürmektir. En basiti olan Himyeri perhizi vücuda giren kalori
miktarını düşürerek harareti(Ramadan) düşürmektir.Bunun dahi faydasız
bir şey olduğu söylenemez. Çünkü Resul ve Nebilerin oburlar gibi yiyip
içmediğini, yemekten doymadan kalktıkları biliriz. Az yemenin nefsi
zaptetme açısından faydasız olduğunu kimse söyleyemez.Kaldı
ki, harcayabileceği kalorinin üzerinde kalori almak ve bunu faydasız
yağlara çevirmek, iliklerini semirtmek israf olduğu için de dinen güzel
sayılmayan şeylerdendir. Açlığını giderecek kadar rızka sahip olmayan ve
olamayan çok sayıda insan varken, bunlar bilinirken, tıkabasa ve
çeşitli nimetlerle şişinceye kadar doymak dini terimiyle
gadretmektir(Toplumda geçim sıkıntısı çekenler varken, refah içinde
yaşamayı içine sindiren ferdiyetçilik vebası).
Himyeri
perhizden sonra sırada gelen ve ibadet amacı taşıyan Müslüman’ın bir ay
süresince hem bedenin açlığına hem nefsin hevâsına direnerek kendi
tutması pratiğidir. Nitelik ve faydaların binlerce hadisten idrak
ettiğimiz bu oruç tipi vasat bir oruç tipidir. Onun tekamülü ise Mesih
kavramıyla kısaca ifade edilen,hakiki
havra, manastır ve tekke insanının işlerini birleştirmesi, ortaklaşa
yaşaması samimi dostlar(Sıdk, sadakat, sıdık…) sistemidir. Bunun en
mükemmeli ise mülkte iştirak halinde bulunmaktır. Hararetten tamamen
böyle kurtulunur. Hararetle yaşamak Beyt ehli olmayı ret edip, Ebna-ı
Ahrar(Farmason) gibi hararet içinde yaşamaktır. Özelleştirmeciler bu
yolu seçenlerdir. Bunlar boşuna ramazan orucu tutmasınlar.Yani dalalet
yolu olan özelleştirmelerden vazgeçip, milli servetin savm(oruç)
kökünden gelen Savm’a (manastır silosu) kamusal mülkiyetinde( Beyt-Ül
Mal) de birikmesi, kul haklarının zimmetinde tutarak semirmiş özel
girişimcileri olmayan, yöneticileri babalar gibi tüyü bitmemiş
yetimlerin mallarını satmayan, münafıkların mütedeyyin zannedilmedi
hikmetli ve basiretli müminlerinin bulunduğu ideal bir sistemdir. Zaten
İdeal oruç Bakara suresinin onunla ilgili faslının en önemli
ayetlerinden birisi olan ve takvanın tanımında yapıldığı Bakara 177.
ayettir. Kamil manada Oruç takva üzere yaşamaktır. Bu ayet ise, takvanın
toplumculuk sistemlerinde bulunduğunu bize haber verir. Sonra Allah
peygamberlerinden selam ona İşeya peygamberde orucu böyle tanımlamıştır.
Yani ona orucun tanımı bu şekilde vahyedilmiştir. Duaların kabul
olmasınavesile olacak oruç tipi
özelleştirmelerden dönülüp, devletçiliğin yeniden ihya edilmesi ve
hatta onun ötesine geçerek Umru( Manastır: Gerçek umre budur) ve havra
iştirak halinde mülke tasarruf etme sistemine dönülerek iki yüzlülerin
iktidardan uzaklaştırılmasını akıl edecek kadar imandan nasibi olanların
kuracakları İslâm’i ve insani sistemin minhacıdır. Şimdi lafı daha
uzatmadan, Bakara suresinde Birr kavram ve kurumuyla özdeş
olan oruç tanımını hatırlatalım. Sonra eski Ahit peygamberlerinden olan
İşeya’nın oruç tanımı vererek takdiri inananlara bırakalım. Belki
sözümüz fayda verir de gelecek ramazanlarda bu oruçla birlikte bütün
hayat boyu oruçlu sayılan toplumcu sistemlerin kurulmasına vesile olur.
“Allah'ın
indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip onu az bir paha ile değişenler yok
mu, işte onların yeyip de karınlarına doldurdukları, ateşten başka bir
şey değildir. Kıyamet günü Allah ne kendileriyle konuşur ve ne de onları
temize çıkarır. Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır”.(Bakara-174)
“Onlar
doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın
almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!”(Bakara-175)
”O
azabın sebebi, Allah'ın, kitabı hak olarak indirmiş olmasıdır. (Buna
rağmen farklı yorum yapıp) kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir
anlaşmazlığın içine düşmüşlerdir”.(Bakara-176)
“İyilik,
yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o
kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara,
peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara,
yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği
maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman
sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında
sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Muttakîler
ancak onlardır!”(Bakara-177)
Genel
anlamda Mesih anlamına gelen vera içinde bir ömür yaşamak minhacın
havra-manastır mescid el Haram üzere olduğu şeklinde hak din sosyo
ekonomi politiğinin ezelden beri tebliğ edilen hak yol olduğunu, bunda
ihtilafa düşenler ve dalalete sapanlar anti kollektivist yolları tercin
ederek atalarının dinine uyduklarını bize haber veren takva, zühd, vera
üzere yaşama şeklindeki orucuaşağıda ki ayet vurgular. Ayet zaten korunma, takvayolu olarak bunun hususiyetini belirtir.
“Ey iman edenler! Savm(Oruç) sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.”(Bakara-183)
Şimdi
tuttuğumuz orucu, yani belli ve belirli günlerde tutulan bu vasat orucu
da 184. ayette niteliğini vurgulayarak rabbimiz şöyle belirtir.
“Sayılı
günlerde olmak üzere ifa edilen oruca gelence. Sizden her kim hasta
yahut yolcu olursa diğer günlerde kaza eder. Savm(Oruç)tutmaya güçleri
yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim
gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer
bilirsenizOruç( Savm-savma) tutmanız sizin için daha hayırlıdır”.(Bakara-184)
İslam aleminin perişanlığı ve dünyanın adalet ve merhametten uzak bir kaosdurumunda bulunmasının sebebini Bakara 174. ayette bize
anlatılmıştır. Gerçekten de bunun içeriğini bilen din bilginleri niçin
demezler ki, bu orucunuza devam edin. Bakara 184. ayet bunu bırakmamızı
değil, devam etmenizi emretmektedir. Ama Bakara 183. ayette bize
bildirilen Salât-Salâvat içersinde yaşamanın gerekliği, ulusal
değerlerin müşterek savma(silo, Beyt ül mal, müşterek hazine…) orucu
mükemmelleştirmenin yolunun ezileni olduğunu açıklamaları gerekir. Bu
oruçlu olma hali, sömüreni bulunmayan bir haktanır toplum oluşturmayı
hedefleyerek yaşam biçiminin veraya göre oluşmasını ve minhacın bunun
üzerine oturtulmasının ezelden beri emredildiğini bakara 183. ayete
insanların dikkatini niçin çekmezler. Nitekim, bu tür orucu tutmayanları
bakınız neredeyse üç bir yıla yaklaşan bir zaman önce ayet nasıl
kınamaktadır. Hangi orucun kamil manada olduğunu ve en makbulü olduğunu
İşeya peygambere Allah söyler. O da, gerçeği diğerleri gibi gizlemeden, halkın tehdidinden de kınamasından da korkmayarak ikiyüzlülerin suçlarını yüzlerine vurur.
Bunu öğrenmek için İşeya peygamberinkitabının58. Babında, buna ilişkin açıklamalar vardır.Bu Babın1 ila 8. ayetleri arasında bu konu yer almaktadır. Şöyle ki;
“Yüksek sesle çağır. Esirgeme sesini. Boru gibi yükselt ve Yakup evine SUÇLARINIBİLDİR “
“ Halbuki her gün beni arıyorlar(Rızamı arıyorlar). Ve yollarını bilmekten hoşlanıyorlar.ADALET ETMİŞ ve Allah’ın hükümlerini bırakmamış bir millet gibi, benden doğru hükümler soruyorlar.Allah’a yaklaşmaktan hoşlanıyorlar “
“İşte siz orucunuz günün de işiniz peşindesiniz(şahsi işlerinizi kovalıyorsunuz, ferdiyetçi bir toplumsunuz) bütün işçilerinizi sıkıştırırsınız.(verimi arttırmakve çok kâr etmek için az ücret çok iş istersiniz…) “
“İşte siz kavga ve çekişme için ve kötülük yumruğu ile vurmak için oruç tutuyorsunuz (rekabet ve yarışı bırakmadınız, sureti haktan görünmek, göz boyamak için ) bugün öyle oruç tutmuyorsunuz ki,yüksek yere ( Allah katına) sesinizi işittiresiniz.”
“BENİM SEÇTİĞİM ORUÇ, İNSANIN CANINI ALÇALTACIĞI GÜN (nefsinin kibrini vehevâsını kırmak, Kânit olmak,mütevazı olmak..) böyle mi olur. Saz gibi başını iğmek ve altına çul ve kül sermek mi? Buna mı oruç, Rabbe makbul gün diyorsunuz?”
Bu eleştirilerden sonra Allah tıpkı Bakara 177. ayetteki Oruç tanımını yapıyor.
“KÖTÜLÜK ZİNCİRİNİ AÇMAK, BOYUNDURUK BAĞLARINI ÇÖZMEK, EZİLMİŞ OLANLARI HÜR OLARAK KOYVERMEK (işçi olarak sıkıştırıp çalıştırmak değil onları iş sahibi yapmak) VE HER BOYUNDURUĞU KIRMAK. BENİM SEÇTİĞİM ORUÇ BU DEĞİL Mİ ? “
“KENDİ EKMEĞİNİ (ihtiyaç içinde iken,dolup taşıp meleleşmeden kendisine lâzım olduğu halde onu diğerkamlılıkla başkasına veren îsâr sahibi…)AÇ OLANLA PAYLAŞMAK( zengin olup vardan değil, ancakkendine yetecek kadarken bölüp vermek)YURTSUZ DÜŞKÜNLERİ KENDİ EVİNE GETİRMEK( yolcu ve yolda kalmışlar) VE ÇIPLAĞI GÖRÜNCE ÜSTÜNÜ ÖRTMEK VE KENDİ ETİNDEN OLANDAN (adem oğlundan insan cinsinden) KAÇINMAMAK DEĞİLMİ ?
Dikkat
edilirse son paragrafta aynen Bakara suresi 177. ayette önemle
vurgulanan Birr tanımlanmaktadır. Zaten Araf-157. ayet bizeKuran’ın
iniş sebebinin ve Resulullah’ın(s.a.s) gönderiliş sebebinin ezilenlerin
esaret zincirini kırmak olduğunu açıklar. Bu zincir özelleştirme
zinciridir. Sosyal devletten uzaklaşmak dalalettir. Adalet ve rahmet
kamulaştırmak ve insanların geleceğini toplumun birbirine karşılıklı
kefil oldukları Beyt ehli olarak yaşamasının yolunu açmak ve sistemini
kurmaktır(Kureyş suresi). Bunun zıttı ise, hürriyeti hararetli olmak
olarak algılayarak bina ehli(Özel mülkiyete ağırlık vermek) olmaktır.
Oysa bize emanet edilen iki şeyden birisi Kuran, diğeri bina ehli olmayı
terk ederek Beyt ehli olmak, cimrilik olan liberalizm-Kapitalizmi terk
ederek sadık dostlar toplumunu oluşturarak, üzerinde insan ve kul(canlı
cansız varlıkların) hakkından zerre bile taşımadan ahirete
göçmektir(Leyl-17.18.19). Bunun yolu da yine Leyl suresinin 5,6,7,
ayetlerinde gösterilmiştir. Özel mülkiyetin sınırlanmasıve
işlerin birleştirilmesidir. İşlerin ayrı ayrı olduğu liberalist
kapitalist sistem ve özelleştirmecilik işlerin ayrı ayrı , amaçların
ayrı ayrı ve kalplerinde ayrı ayrı olmasına sebep olan hal Kuran’da Usr
olarak tanımlanıp bundan kaçınılması emredilmiştir(Leyl-4)
Gelecek
oruç yıllarında rekabet, hased, kin, düşmanlık ve bunun gaddar
sisteminin olmadığı bir insanlık aleminin oluşmasıdır.Özelleştirmelerle
tutulan dalalet yolu ve bunu halka güzel gösteren münafıkların
bulunmadığı, orucumuzun kâmil insanların(İsa) orucunun seviyesine(Birr)
yükseldiği aydınlık yıllar dileğiyle dostların ramazan ayını tebrik
ediyor, hikmetle hidayet edilmemizi Cenabı Hakk Teala ve tekaddes
hazretlerinden bütün kalbimle niyaz ediyoruz…
tanrıya saygı sevgi bağlılık gösterisinin müslümanca bir şekli....
tanrının kullara emri değil kulların tanrıya bir yöneliş biçimi...
niye yapmadın diye sorulmaz...
yapan kınanmaz ve belki daha çok sevilebilir...
ben tanrıya olan sevgimi saygımı bağlılığımı başka türlü göstermek isterim diyen de dileiği gibi ritüel icad edip uygulayabilir...
yeterki kendine ve çevresine zarar ziyan vermesin...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Dini kuralları “esas” kabul etsekte etmesekte halkının % 90’ının oruç tuttuğu bir ülkede yaşamaktayız.Bu durumda konuya kayıtsız kalmamız düşünülemez.”Dini otorite”mizin 2003 yılında “kendince” çıkarımları sonucu üzerimize bir 30 gün daha oruç bindirmesi sonucu kafamda oluşan soruları Kuran da aramaya karar verdim.
Aşağıda detaylarını vereceğim bilgilere göre bugün uygulanan oruç,hac ve salat tamamen kuran dışı bilgiler sonucu oluşturulmuş anlamsız ritüellerdir.Aslında sadece bu kavramlar değil neredeyse Kuranda ki tüm kavramlar asıl mecraından çıkarılmış ve içleri yeniden doldurulmuş kavramlardır..
Öte yandan Kuranda ki iradenin maksadını anlamaya çalıştığımızda onun amacının; işleyen sosyal bir hayatın yeniden tanımlanmasını
Salat,belli bir amaç doğrultusunda günlük mesai ve bu doğrultuda kazanımların paylaşımı..Hac,Kuran bildirgelerinin halklara arzı noktasında bulunulan bölgede yapılan toplantı/mitinglerdir.Örnek: Veda haccı..Ramazan ve Oruç (Savm-Siyam) Hac döneminde (fecr ve işa vakitlerinde) tüm cinsel tutkulardan ve toplantı insicamını bozacak kötü davranışlardan uzak durarak söylenenleri yüklenme eylemidir.Aç kalmak değil tam aksine sunulan kurban ve diğer hediyelerden bol bol yiyip içmektir.Bu açıdan baktığımızda
Hac,Şehru Ramazan ve Oruç aynı anda yapılacak eylemdir.Daha doğrusu oruç hac'da uyulması gereken önemli bir kuraldır.Ramazan ise Hac ve oruç'un doğal sonucudur.
Şimdi konu ile ilgili ayetleri tek tek inceleyelim ve değerlendirelim:
Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."
3-Yeni doğum yapmış bir kadın sabahtan akşama kadar nasıl olurda "yemez içmez"!
O halde burada yapılmaması istenen somut eylem nedir?
Şimdi gelelim Mucadile suresinde ki "Zıhar orucuna"...
1.Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.
2. İçinizden zıhar yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.
3. Kadınlardan zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
4. (Buna imkan) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ardarda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kafirler için acı bir azap vardır.
Burada da kocasının yaptığı aşağılamayı Allah'a ve resule kadar götüren bir kadın söz konusudur.Şimdi bunu yapan bir koca sabahtan akşama kadar aç durarak ne kaybedecek?Üstelik aç durduğunun tanığı da olmayacak.Yani bir köşede yese içse kimse bunu farketmeyecek.
Oysa Allah'ın koyduğu müeyyide bu değil.Şöyle:
1-Bir köleyi hürriyetine kavuşturacak.Bu da bugünün rakamlarıyla bir işçinin emekli ikramiyesidir en azından.(20-25 Bin YTL)
2-Buna güç yetiremeyebilirse o zaman devreye
3-İkinci maddeyi denedi ama bir yerde başaramama durumu belirdi.O zaman zina tehlikesine karşılık tuttuğu oruçları hesaptan
Daha önce "Kuran'da ki bütün kavramların müteşabihlerinin/benzerlerinin bir şekilde yaşandığını bu sebeple
İlk önce salat'ın bugünkü karşılığını bulup onun yerine muhkem olanını koymuştuk.Herkesin günlük yaşam tarzı olduğunu Allah'ın da bu tarza kendi şeklini tariflemesinden hareketle salat=İlahi mesai'dir demiştik.
Yine Haccın bugünkü karşılığının Toplantı/Miting olduğunu da belirtmiştik
Konunun belli bir düzen içerisinde gitmesi için Bakara suresinde ki ayetleri sona bırakarak öncelikle şu üç ayeti düşünmeye çalışalım:"Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir.
Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutarAllah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, a
Ey iman sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin. Sizden kim kasten onu öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk deve-sığır, davar cinsinden, Kâbe'ye varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden adalet sahibi iki kişi belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme şeklinde bir keffâret, Daha önce nisa-92'de öldürülen bir kişi için oruç tutulmasını "ölen kişinin geride kalan eşinin cinselliğine darbe vurmasından kaynaklandığını söylemiştik" Aynı onun gibi yasak dönemde bir hayvanı öldürmekte o hayvanın eşine karşı işlenmiş bir suç olduğundan cezalardan bir tanesi de doğal olarak öldüren kişinin oruç tutması olmalıdır.Kısasa kısas yani..
BAKARA SURESİ 196.AYET"Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz, esir veya köle âzatlamak, Kâbe'ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak şeklinde bağışta bulunmanın kolayınıza geleni yeterlidir. Bağış, kendi yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan oruç tutarak yahut sadaka vererek veya kurban keserek/Allah'a yakınlık için Kâbe'ye bir şey bağışlayarak fidye yoluna gitsin. Güvene kavuştuğunuzda, hacca kadar umreden yararlanmak isteyen, esir veya köle âzatlamak, Kâbe'ye kurbanlık hayvan veya başka bir şey sunmak türünden kolayına gelen bir bağışta bulunsun! Bunu bulamayan oruç tutsun: Bu, üç günü hacda, yedi günü döndüğünüzde, tam on gündür. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da oturmayan kişi içindir. Allah'tan sakının ve bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir."Bakara 196Aşağıdan yukarıya doğru gidersek "üç gün hacda yedi gün döndüğünüzde" ifadesi:1-Bilinen hac üç gündür.2-Haccın yapılacağı mekanda oturanlar sadece üç gün gündüzleri hem argo konuşmalardan hem de cinsel ilişkiden kesin olarak uzak duracaklar.3-Haccın yapıldığı kentin dışında oturanlar bu tempoyu ve miting heyecanını çabuk yitirmemek için gündüzleri cinsellikten uzak durmaya yedi gün daha devam edecekler.4-Haccın yapılacağı miting alanı ve civarı Mescidi Haramdır.5-Kabe, miting için kurulan büyük yükseltilmiş kürsü ve yönetim merkezi.Seçim otobüsü gibi.Şimdi başa geçelim:1-Miting alanına giremiyenler, başlarını tıraş edemiyenler, hasta olanlar heran mitinge iştirak edeceklermiş gibi tayakkuzda olup oruç tutmayı sadaka vermeyi sürdürecekler.2-Tıraş önemli çünkü Müminleri ayıran bir özellik olarak karşımıza çıkıyor.Takım işareti forma gibi.Bu sadece hacda olan bir uygulama.Sıra Bakara/187'de..
Şehru RamazanEvet,hac/miting yapıyoruz ve günboyu anlatılan Allah mesajını içimize sindiriyoruz.Yoğun bir düşünme tefekkür ve tezekkür sürecinden geçiyoruz.Zor bir sınavın tam göbeğindeyiz.Yani tam "fikre kızışma ve fikri yüklenme"(Şehru ramazan) dönemindeyiz.İşte bizi bekleyen tek tehlike "dolduğumuz" bu dönemde işi cinselliğe kaydırmamızdır.Bu sapma bütün dengelerimizi alt-üst edecek bir durum olduğu için hacda gündüzleri cinsellikle ilgili her şey bize uzak kılınmıştır.Yoksa neden yemeyelim ki?Yemiyen insan o tempoya dayanabilir mi?Müşriklerle aç susuz mücadele edebilir mi?Allah kendi adamlarını neden takatsız bıraksın ki?Gıdasını alan vucut mu daha verimli çalışır yoksa fecirden karanlığa kadar aç susuz duran vucut mu?Eğer bugün aç susuz kalmayı Allah emri gibi algılayanların orucu sahihse Allah onların bu çabasını nasıl görmezden gelebilir ?Karşılığını vermeden nasıl onları cezalandırır ?Kulunu aç bırakmaktan muradı ne olabilir?Kul bu durumdan nasıl bir şey elde eder?Morali bozuk, asabi pozisyon üretmekten başka.Hele hac ve oruç aynı zamanda yapılacak uygulamalar olduğuna göre bir tarafta kurbanlar kesilip hediyeler sunulurken insanların aç susuz bekleşmeleri hangi mantığa sığar."Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığını arayın.." Gündüz İlahi fikirlerle dolan insan bunu gece kadını ve genleri vasıtasıyla yeni nesillere aktarır.Hayatımızı bölen ve gün içerisinde ki çabalarımıza çelme atan "namazı",tüm birikimlerimizi bir çırpıda çöllerde heba etmemize sebep olan "arap haccını",7'den 70'e hepimizi bir ay boyunca aç suzsuz takatsız bırakan oruç'u üzerimizden kaldıran Kuranda ki iradeye şükürler olsun.Kuran sayesinde bir çok hurafeden ve gereksiz ritüellerden kurtulduk.Şahsen ben ona müteşekkirim..
183. Ey inananlar, sizden öncekilere yazıldığı gibi korunmanız için sizin üzerinize de oruç yazıldı.
Korunma iki şekilde olacaktır.Birincisi fikrin korunması diğeri de neslin korunması.Gündüzleri tüm dikkat verilen mesaja çevrilirken gece Allah’ın yazdığı aranacak.Sağlıklı nesiller ancak sağlıklı insanlardan türer..
1
“Sayılı günler” hac günleridir.Kim hasta yada yolculuk gibi sebeplerden katılamazsa başka dönem hac’larına iştirak etmelidir.
185. Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırdedip açıklayan Kur'an'ın indirildiği aydır. İçinizden kim o aya yetişirse oruç tutsun. Kim hasta olur, yahut seferde bulunursa günler sayısınca başka günlerde. Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Şükredesiniz diye.
“Şehru ramazan”a katılan o dönemi oruçlu geçirecek.Çünkü bu Allah’a korunmamız karşılığında yapacağımız teşekkürdür.Yine bu ayette de mazeretli olarak katılamayanlar sonraki dönem haclarına tam olarak katılmanın yollarını aramalıdırlar.
”İslam Dünyası” yüzyıllardır haccetmiyor.Aynı yerde dönüp duruyor..Oysa Muhammed ın toplumunu daha çağdaş yapma girişimi olan bu uygulamalar sonraki dönem takipçilerince yeterince kavranamadığı için günümüze gelişerek gelemediler..tam aksine ritüel haline sokularak anlamsızlaştırıldılar..hayattan koparıldılar..
Ayrıca şu önemli noktayıda vurgulayayım:Meryem suresinde "Artık ye iç “wa’kuli waşrabi” gözün aydın olsun.İnsanlardan biriyle karşılaşırsan ben Rahmana oruç adadım"de ifadesi ile Bakara 187 deki fecirden gün ağarıncaya kadar yeyin için wa’kulu waşrabu” ifadesi iki olayında aynı olduklarının çok açık delilidir.Yani Meryem ne yapacaksa Bakara 187 deki kişilerde onun gibi benzer bir eylem yapacaklardır.Bu tartişmaları bitirecek çok somut bir delildir.Kısaca,yenilip içilecek ancak cinselliği çağrıştıracak her türlü eylemden uzak durulacak.O buyuk hac gününde aç-susuz durmanın mantığı olur mu?İnsanlar anlatılanlarımı anlamaya çalışacaklar yoksa açlik ve susuzlukla mücadele mi edecekler?Aç-susuz kalmak ölümcül bir tehlikedir ve binlerce örneği vardır.Ama kimse cinsellik yoksunluğundan dolayı ölmez.Yemek içmek insanın dikkatini dağıtmaz bilakis kişiyi motive eder.Cinsellik konsantrasyonu bozan en büyük tehlike ve sapmadır.yani savm-siyam günlerinin gecelerinde yasağı sürdürmenize gerek yok,deniyor.yasak ise, hac/miting/toplantı zamanı cinselliği çağrıştıran her türlü eyleme uzak durmak.burada bizlerin anlaması gereken en önemli nokta hac-oruç-ramazan ilişkisidir.bu birliktelik çözülmeden fotoğrafın tamamı farkedilemez.Hac ve savm yasağı sayılı eyyamlardır.Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa mazeretli olduğu günler sayısınca sonra katılsın.Mazeretlilerin üzerine düşen bir yoksulu doyuracak kadar fidye.Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır.Olayı cinselliğe dökmemeniz bilirseniz sizin için daha hayırlıdır."2/184
Sonuç olarak: hac,oruç,salat; muhammedin toplumunu daha çağdaş kılma adına yaptığı toplumsal gelişim eylemleridir.Muhammedi rönesansın yansımalarıdır..Biz olayı ritüellere indirgerken diğer toplumlar atı alıp üsküdarı çoktan geçmişlerdir..
Hac, Şehru Ramazan ve Oruç aynı anda yapılacak eylemdir.
Merhaba Dermanbeg. HAC ve ORUÇ yapılacak eylemlerdir tamam… da ŞEHRU RAMAZÂN yapılacak bir eylem değil 21 Hazirandan sonraki ilk dolunaydır.
Artı, HAC ve ORUÇ aynı anda yapılamaz. Çünkü akşam o özel dolunaya tanık olanlarınızsabah onu oruçlayacaklar (2:185)-fe men şehide minkumuş şehra fel yesumhu. Hacda hayvan bağışlama imkanı bulamayanlar ise Allah’ın hükmü odur ki onun yerine hacda -fîl hacc- 3 gün oruç tutarlar (2:196) -fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin fîl haccı. Eğer HAC ve ORUÇ eylemlerini aynı anda yaparsanız madem zaten oruçlusunuz hacda 3 gün oruç tutmanızla ilgili ilahî hüküm iptal olur.
şehru ramazan bir ay adı değil bir hal'dir,durumdur..kişinin arayış halinde bulunduğu fikre kapılarını açma durumudur..fikri açlık halidir..oruç/savm ise bu hal'i zedeleyecek her türlü olumsuz davranışlardan beri durmaktır..
geçmişte takvimin saatin bu günkü kadar etkin olmadığı dönemlerde buluşma vakitlerini belirlemek için gökteki ay kullanılmış olabilir ve böyledirde..ancak kuran da anlatılan şehru ramazanı aç susuz kalmanın belirlendiği aya indirgemek doğru değildir..aklı başında hiçbir devrim ritüeller üzerine kurulmaz..tam aksine hayatı her alanda yeniden yapılandırma üzerinedir bütün mücadele..
elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün şehru ramazana bir ay adı yükleyip insanları kavurucu sıcakta anlamsızca aç susuz bırakmak anlamı mı daha etkileyici ve insanidir,yoksa toplumu derinden etkileyecek toplantılar düzenleyip o toplantılarda kural ve kaidelere bağlı kalmak anlamı mı?
ritüel; içi boş anlamsız davranışlardır..tanrıya nisbet edilir ve sorgulanamaz..geliştirilemez.zaten geliştirilme mantığı taşımaz özünde..hayatta hiçbir karşılığı ve faydasıda yoktur..
her yıl milyonlarca müslümanın katıldığı arabistandaki haccın dünyada bıraktığı etki sıfırdır..bu gerçeklerle yüzleşeceğimize hala bu anlamsız ritüelleri savunma çabamız sadece zaman kaybıdır..saygılar..
Meryem'e ye,iç dendiğinde zamanla ilgili bir ifade yok.Yani savm konusu konuşmama haricinde, normal hayatını sürdürecek, serbest demektir.
Bakaradaki ayette ise '' Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. '' ifadeleri var.
Burada ise ye,iç dendiğinde zaman kaydı var.fecrde iplikler ayırdedilene kadar ye,iç... Neticede bu yeme-içme zamanının sınırlarının olması, Meryem'in yeme içmesinden farklı bir izaha ihtiyaç duymuyor mu sizce?
Savm ve haccın bağlantısı konusunda size katılıyorum ama bu ye,iç ifadesinin ayette zamanla anılmasında bir nüans olmalı. Ya bugünkü anlamıyla fecrde iplikler ayrışana kadar yiyip içip bırakacağız, ya da bu ifadenin türkçeye çevrilmesinde bir yanlış var. başka bir anlamı var yani.
Selam ile.
__________________ Asra andolsun ki,iman eden, sâlihât işleyen, hakkı ve sabrı tavsiyeleşenlerin haricindeki tüm insanlar kesinlikle tam bir hüsran içindedir.
Katılma Tarihi: 06 mart 2006 Yer: Turks and Caicos Islands Gönderilenler: 12
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Esselamünaleyküm verahmetullahi ve berakatu canlar,
Meryemin orucu ile oruçlarınızı karıştırmayınız, Meryem çok özel seçilmiş bir insandı taa doğuşundan rabbına adanmış ve vucudu İsaya doğum verecek şekilde yaratılmış, sonrası normal kul – insan olarak yaşamış çok özel biriydi. Aynı orucu Zekeriya tutmadı, yahudiler, tapınaktakiler tutmadı…
Yaratan kuranda herşeyi apaçık, tastamam açıklamış iken; neden hayır tastamam değil bak aslında bunu diyor diyen parantez içlerine takılıyorsunuz? Uydurulan din sadece peygamber şefaati arıyor, oysa allahın sözü o kadar açıkki “kimsenin kimseye şefeati dokunmayacağı günden kaçının!” diyor onlar genede parantez içlerine sevgili peygamberimiz muhammedin ki hariç diyorlar. Oruç ibadeti sadece yaradan için yapılacak! Oruç şehru Ramazan görüldüğünde başlayacak bu ayetle sabit, ve dahi 1-2 günlük yanılmalarınız rabbınızca makul görülmüştür, umulurki felaha eresiniz…ilk defa olmak üzere karar verdim ve ben bu sene yanıldım 15 inde başladım oruca, oruç iplik rengi ayırt edildiği zaman 18 derecelik civil twilight başlangıcında başlayacak, akşam civil twilight bitiminde bitecek yani gün gecenin içine girdiğinde bitecek bu arada yeme diyor ve cinsel ilişkiyi aklına getirmemeyi yegane şart olarak istiyor rabbımız. Oruç 10 gün... yemin etmiş yaradan üzerine… aslında aklımzı çalıştırırsak 254 gün ay dönüşü 365 gün güneş etrafı dönüş, aradaki fark 11 günün 10 günü benim 1 günü senin beni an diyor yaradan…. Gelelim insanın 3 lemesine beden ruh ve nefs.... ayet var, hiçbir şey ruha zarar veremez diyor, ruh nefse yapışmış (porselen tabak; çamurdan yapılır, sır a bandırılır, içindeki toprak ancak kırıldığında görülür, işte nefs ile ruhun bağı aynen öyledir)… nefsin ruha bağı ve çözücüsü ile gayb insana öğretilmeyen yegane bilgi, cehenneme gidecek olan nefslerdir zamanın boyutunun olmadığı ahiret hayatında nefsler yanma acı ve azabında sürekli kalacaklardır, yaratanın cennetini hak edenlerde hak ettikleri ruhları nefslerinin üzerlerinde allahı anarak var olacaklardır… beden nefse can ile bağlıdır. Canın normal fonksiyonları nefsin tetikleyicisidirler, susamak, tuvalet ihtiyacı, yemek yemek, cinsel ilşki gibi dürtler nefsi ayaklandırır. Oruçtan asıl maksat nefsi cennetteki gibi sadece rabbına odaklamaktır. Rabbını anacan, yemek aklına geldiğinde rabbım kolaylaştır diyecen, susadığında rabbım kolaylaştır diyecen, uyarıldığında uyarandan hemen anında uzaklaşıp, rabbım beni koru diyecen, kısaca kibir yok, sıfır kibir ile rabbım sahibim sensin, beni imtihanımda zorlama diyecen… işte bu mütevazilik yaradanı anmaktır ve onu yaşamaktır… yalan yok, insanı, hayvanı, doğayı üzmek yok, sen sadece çapın içerisinde rabbının şereflendirdiği kulsun, bunu hamd ile allahını anarak senden oruç içerisinde yaşamanı istiyor…sana günlük yaşamında iş ve faaliyet yetkisini bağışlamışki, rızkından mahrum olmayasın diye, buna şükredecen, yahudilere haftada bir günü herşeye karşı yasak etmiştide sadece beni anın demişti onlar azıp maymuna dönmüşlerdi…
Ben tüm bunları kendimce yorumladım içerisinden benimde aklıma yatıyor, doğru diyorsun diyenler olacaklara eyvallah derim, ya burasında benimde şöyle bir yorumum var diyeni duymak beni aydınlatır, sevindirirderim, şu ayet beni hep irkmiştir, “biz babalarımızı bu din üzerinde bulduk diyecekler ve kısaca cehenneme gidecekler”
Hepininizin üzerinde rabbımın rahmeti, bereketi, şefeati olsun dualarımla sevgi, saygı ile selamlarım…
Meryem'e ye,iç dendiğinde zamanla ilgili bir ifade yok.Yani savm konusu konuşmama haricinde, normal hayatını sürdürecek, serbest demektir.Bakaradaki ayette ise '' Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. '' ifadeleri var. Burada ise ye,iç dendiğinde zaman kaydı var.fecrde iplikler ayırdedilene kadar ye,iç... Neticede bu yeme-içme zamanının sınırlarının olması, Meryem'in yeme içmesinden farklı bir izaha ihtiyaç duymuyor mu sizce?Savm ve haccın bağlantısı konusunda size katılıyorum ama bu ye,iç ifadesinin ayette zamanla anılmasında bir nüans olmalı. Ya bugünkü anlamıyla fecrde iplikler ayrışana kadar yiyip içip bırakacağız, ya da bu ifadenin türkçeye çevrilmesinde bir yanlış var. başka bir anlamı var yani.
Selam ile.
Merhaba barış,
Hac islam peygamberinin kuracağı yeni sistemle ilgili olarak insanlara/katılımcılara bilgi sunmasıdır.işte bu bilgiyi sunarken katılımcıların azami etkilenmeleri için koyduğu kriterlerde savmı oluşturur..bunlar içerisinde yeme-içme yasağı kesinlikle yoktur..çünkü yeme ve içme kesinlikle toplantı insicamını bozan şeyler değildir..aksine katılım performansını arttıran unsurlardır.."hac/toplantıya gelirken yeyin için sonra toplantının düzenini bozacak eylemlerden kaçının taki gece oluncaya yani toplantılar bitinceye değin.." yani bugün söylenenin tam aksine "aç karnınıza toplantılara katılmayın.." anlamı vardır burada..ama ritüelci mantık bunu anlamaktan yoksundur..illa kendine ve insana zulmedecek ki kendisini allaha daha yakın kılsın!!! şimdi de "özgün ritüel" diye bir garabete imza attılar..sanki aç kalmıyan normal davranan insanlar yoksulun halinden anlamazmış gibi... buda ayrı bir muamma gerekirse konuşuruz..selamlar..
oruç tanrıya karşı sevgimizi saygımızı bağlılığımızı göstermenin ve yaşamanın yolların biridir...
zengin fakir her sağlıklı kişi bu olayı yaşayabilir...
amaç sadece fakirlerin halinden anlamak olsaydı o zaman sadece zenginlerin tutması mantıklı olurdu...
ama amaç allaha karşı bir sevgi saygı gösterisi olunca fakir bunu daha rahatlıkla ypabilir...
zaten hayatı oruçlu gibi geçiyor alışkındır yani...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma