Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"Bu hadisteki son cümleye dikkat etmek gerekir. Sonuç olarak hem âyetler, hem de hadisler, namazın zaten beş vakit olduğunu gösterir" Abdulaziz Bayındır
Namazın/namazların ne zaman nerede farz kılındığını da bilmiyorlar. Mekke'de miraçta, Medine'de hicretin ikinci senesinde mi başka zaman mı, kesin bilen yok. Kaç rekat olarak farz kılındı; önceleri iki sonra dört rekata çıktı... Doğru dürüst bir bilen yok.
Hz İbrahim'den beri her peygamber tarafından kılana gelen beş vakit namaz olsaydı ve bizzat Cebrail tarafından vakitleriyle birlikte Hz Muhammed'e kıldırılmış olsaydı, sonradan ihtilaf meydana gelmez, abdest, namaz ve namaz vakitleri konusunda bunca farklı mezhepler (görüşler) ortaya çıkmazdı.
Sonuç: Uydurulan namaza karşı tepkiler, aykırı sesler, itirazlar olmuş olacak ki ayetler uydurulana uydurulmaya, onlardan beş vakit namaz çıkartmaya, yetmemiş, hadislar uydurmaya ihtiyaç duymuşlar. Ta başından beri her gün Hz Peygamber günde beş vekit namaz kılıp kıldırıyor idiyse, buna kimsenin itirazı olmayacağına, karşı çıkmak kimsenin haddine olmadığı gibi, kimsenin aklına bile gelmeyeceğine göre ne diye sonradan namazın kılınış şeklini Cebrail tarafından peygambere iki kere tatbiki olarak öğretilme gereği duyulsun ve ne diye ayetlerden beş vakit namazı çıkartma gayretleri olsun. Buna gerek olmaz. Namaz şeklen ve vakten ta İbrahim'den beri kılına gelen bir uygulama olduğuna göre bunlara gerek yoktur.
Bayındır, Miraç hadisini Kuran'a ters düşüyor deyip kabul etmiyor, Cebrail'in, Peygamber'e belirlediği vakitlerde bir günde beş kez namaz kıldırdığı ve bunu üst üste iki kez kıldırdığı hadisini neye dayanarak doğru buluyor? Belli ki bu ve diğer ilgili hadisler sonradan oluşan duruma, hak (!) mezheplerin aralarındaki çelişkilere, görüş ayrılıklarına uydurulan birer kılıftırlar. 23 yıl aynı peygamber tarafından günde beş vakit kıldırıla gelen namaz vakitlerinde ve kılınışında ve de abdestte bu kadar ihtilaflar meydana gelebilir miydi?
|