Yazanlarda |
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba fazil kardesim. Bes gün önce kontrola gittim. Doktor "Hastalik aktif degil," dedi. Ne zaman aktif hale gelip kemoterapi gibi bir müdahaleyi gerektirir bilmiyorum. Belki on yil sonra. O zamana kadar Allah kerim.
Bu hastalik benim yasama daha degisik bir pencereden bakmami sagladi.
Örnegin daha önce siradan bir olay saydigim sahil yürüyüslerim simdi bir deger kazandi. Insanin serum sisesine, idrar kordonuna... bagli kalmadan elini kolunu sallaya sallaya hizli adimlarla yürüyebilmesi... özgürlük büyük bir nimet. Arti, galiba daha bi hosgörülü oldum. Gönül kirmaktan ödüm kopuyor. Belki "rind"lestim.
Siz nasilsiniz?
her ayrıntıyı veren Kuranda neden şimdiki namazın derli toplu bir anlatımı ayrıca yok? Bununla ilgili benim bildigim de kisitli. Ama ipe un sermeyen bir hasan akcaya Nisâ 101-103 yetiyor. Oradaki uygulamanin "kiyam-rükû-secde"li namaz olduguna inancim tam.
...o savaşmak üzere olan topluluk ve içinde bulundukları psikoloji ile bizim bir yakınlığımız sizce mevcut mu? Evet. Zaten o yaptiklarinin sekilsel namaz oldugunu icinde bulunduklari ruh hali kanitliyor.
Gercek su: o haldeki askerlere kadinlarin aybasilari, dolunaylarin süreleri... vs ile ilgili ders verilemez. Öyle yapmaya kalkan bi cephe komutanini ya akil hastanesine ya da en azindan cephe gerisine alirlar.
Can pazarindaki askerlere namaz kildirilir, yemek yedirilir ama "O salât, Kur'ân dersidir," iddiasinin iler tutar yani yok. O ruh halindeki askerlere hic bir seyin dersi verilemez.
salat kavramının barındırdığı anlam, namaz olgusuyla budanmış görünmüyor mu? Yani bu ortaya bir nevi, salatsız namazı çıkarmış olmadı mı? Ne yazik ki mevcut durum öyle. Camilerde, evlerimizde bu kildigimiz... namaz degil.
Sevgi ile,
Hasan Akcay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
Fers Uzman Uye
Katılma Tarihi: 29 nisan 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 188
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam
hasakcay Yazdı:
Nisâ 101-103 yetiyor. Oradaki uygulamanin "kiyam-rükû-secde"li namaz olduguna inancim tam. Gercek su: o haldeki askerlere kadinlarin aybasilari, dolunaylarin süreleri... vs ile ilgili ders verilemez. Öyle yapmaya kalkan bi cephe komutanini ya akil hastanesine ya da en azindan cephe gerisine alirlar.
|
|
|
insaf...?!?!?!
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Tekrar merhabalar Hasan abim, sağolasın...
şimdi kaldığımız yerden devam edersek,
her ayrıntıyı veren Kuranda neden şimdiki namazın derli toplu bir anlatımı ayrıca yok? Bununla ilgili benim bildigim de kisitli. Ama ipe un sermeyen bir hasan akcaya Nisâ 101-103 yetiyor. Oradaki uygulamanin "kiyam-rükû-secde"li namaz olduguna inancim tam.
Abim buradaki açıklamana benim hiçbir karşıt görüş bildirmem gerekmiyor... Nihayetinde, hadisti, sünneti, ''o devirde de hanifler vardı'', falan hoca, filan alim böyle dedi, gibi yollara hiç başvurmadın, başvurduğunu da görmedim.. Bunu salt kurandan çıkarmış olman ve buna inancının tam olması elbette taktire değiyor ancak bu konuda bir sorum daha var, bu fikrini ortaya sürerken arka planda geleneğin etkilerinin bir şekilde üzerinde olabileceğini kendine sordunmu abi... Yani eliçinin ardındaki adamlara bak, onlar, toplumun tüm geleneksel değerlerini, dogmalarını dışladılar ve hasımlarının çoğunluk, kendilerinin azınlık olmalarına bakmadılar (elçinin ölümü ardından dönenleri dışta tutarak), onlar kendilerine dayatılanla vicdanları arasında çok zorlu bir seçim yapmış olmalılar... ve cevabın hayır, olmadı ise, bu noktada da bana saygı duymaktan başka bir yol görünmüyor... Ancak burada ben kendi görüşümü belirtmek isterim: sizin şekilsel salatı bu ayetlere bakarak kabullenmenizi zorlama olarak buluyorum... Lakin bunun yerine birey şöyle diyebilir: insan, boyun eğmek, Rabbıyla dertleşmek ve kendi zannınca onun huzurunda saygıyla eğilmek isteyebilir... buna hiçbir yasa engel değildir, aslına bakarsanız gerçek salat dışlanmadan bu namaz kavramı kabullenilseydi bundan daha güzeli olamazdı sanıyorum lakin hayatın kanunumudur bu bilmiyorum, logoya fazladan her bir parça eklendikçe o yapıdan birini dışarı atıyor, bardağı bile sadece 1 damla su taşırıyor..
...o savaşmak üzere olan topluluk ve içinde bulundukları psikoloji ile bizim bir yakınlığımız sizce mevcut mu? Evet. Zaten o yaptiklarinin sekilsel namaz oldugunu icinde bulunduklari ruh hali kanitliyor.
Hasan abim, burada bir durum değerlendirmesi yapmak gerekiyor... Onların içinde bulundukları psikoloji ve o toplulukla bizim ortak bir yanımız var mı? Ömrümümüzün belki de hiçbir döneminde bunu yaşamayacağız.. Onlar, o gözleri ölüm korkusundan bayılmış gibi bakanlar ile ortak yanımız nedir? Orada onlar, cephede olsunlar ya da olmasınlar fark etmez, yani ille cephe gerekli değil, zaten şartlar, her an çatışma çıkaracak bir ortam doğurmuş, öyleki uykudayken bile bir baskına uğramaları her an için söz konusu... burada tedbirden dem vurulmuş olmalı, tamam siz inanansınız ama sünnetullahı gözden kaçırmayın der gibi, bazılarının nöbette beklemeleri isteniyor... birde sorunun büyüğü geride, bu adamlar, bu araplar içinde her çeşit adam var, kimi tam mutmain olmuş kimi hala arada, derede..
Neyse ben son olarak şöyle söyleyeyim, aslında Allahın insanoğluna gönderdiği bir din ( imanın şartları, nüsuklar, ritüeller, mantralar vb.) yok, öyle bir din hiç olmadı.. İnsanoğluna ilham veren melek yönü ki bu vicdanı, aklıyla bütünleştiğinde insan her an doğrudadır, Allahın kullarına elçi göndermiş olmasının nedeni, onlara derin bir merhamet duymasından başka bir şey olmamalı... Antik yunanda ne isa var ne de musa, işte öyle zamanlarda her yerin ova olduğu o dönemlerde insanlar içinden kimileri askerliği, kimi ayakkabıcılığı, kimi nalbantlığı kimi de düşünür olmayı seçmiş.. Kişi şöyle bakmış olaya: herşeyin bir yapıcısı var bizi yaratan veya yaratanlar neden olmasın ve hem neden zıtlıklar var.. Bizim aklımız ve güzel bir bedenimiz var ancak buna rağmen içimizden iyiler ve kötüler var... İyi nedir o halde, bolluk içinde olmak, hükmekmet, savaşlar kazanan olmak, çok kadın, çok şarap ve çok köle sahibi olmak... öyleyse kötü, bunların zıddı olmalı.. şimdi bize bak, aşk var, öfke var, merhamet var, savaş var, bolluk var ve kıtlık var, seller var, yıldırımlar var, depremler var ama gökkuşağı da var.. nasıl ki birimiz aynı anda hem zengin hem fakir olamıyorsak ve aynı anda birimiz hem kandan nefret ederken kanı sevemiyorsak, öyleyse bunların sahibi veya sahipleri de bize benzemiş olmalılar.. savaş tanrısı, bolluk tanrısı, haytalık tanrısı, öfke tanrısı vb.. ve nasıl ki her gurubun bir başı varsa bunlarında en tepelerinde biri olmalı.. biri diyorum, çünkü birileri olamaz, öyleyse onun adını zeus koyalım vs..
İşte serüven bu abim... aslında iyi-kötü diye birşey söz konusu bile değil.. Vicdan ve akıl ne diyorsa o.. Ancak, buna rağmen, bu insan denen varlığa yeterli gelmediğinden, yani her insanın içindeki peygambere destek olsun için Allah, o vicdanları destekleyen elçiler göndermiş.. ama asla zulm etmemiş..
Zulm, zulüm, kahır.. Bu kitabı sana kahır çekesin diye indirmedik demişti Allah elçiye.. sen salt tebliğ et, görevin bu, onlardan bunun dışında sorumlu değilsin demişti.. elçiyi sorumlu tutmayan Allah, elbette yaradılıştan zayıf olan insana yüklenmeyecekti.. Çoğu ayette aklet, düşün gibi uyarıları veren Allah, aslında akleden, düşünen, vicdanına göre hareket eden kimseleri övmekte değil miydi?...
Sevgili abim, senin kurandan şekli olarak çıkarabidiğin namaza söz edemem lakin bunu fazlasıyla zorlama olarak gördüğümü söylemem gerekiyor... Bunu kendi üzerine yazmış olman veya diğerlerinin bu ve diğerlerini kendi üzerlerine yazmış olmaları, onların seçimleridir.. Tüm saygımla
|
Yukarı dön |
|
|
mesut uğur Ayrıldı
Katılma Tarihi: 27 subat 2012 Gönderilenler: 35
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Her ölümlü bir gün öğrenecek salatın 7\24 bildirilenlere
uymak; boyun eğip küçülerek yapılacak olanın ise
Yaratıcımıza seslenerek dua ile günlük hesap vermek
olduğunu...
__________________ yücelik Tanrı'ya aittir.
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhabalar, Hasan abim, önceki iletide konuya odaklanmıştım... Hastalığının tümden yok olmasını diliyorum, inşallah seni bir daha üzmez... geçmiş olsun.
Konu elbet konuyu açıyor ve bazen söylediklerimiz, lafzen aynı olsa bile bizim dediğimizden farklı anlaşılabiliyor. Bunun önüne geçmek için: Kuranın Allahtan kulu Muhammede indirildiğine inanıyorum.. Yani onu Muhammed uydurdu demiyorum...
Ancak şöyle düşünüyorum, Kuranda verilen ilkeler var ve insanoğlunun şu güvenilmez hazırcılığı her fırsatta ve hele çoğunluğa ulaşınca çekilmez oluyor. İsa elçiye Allahın oğlu demekten geri kalmadılar ve hatta tevratta Allahı, bir kuluyla güreşe bile tutuşturarak tuşa getirdiler.
Bunların içinden isteyerek ve bilerek, kelimeleri yerlerinden kaydıranlar oldu.. Bu süreç kesintisiz işlemeye devam ediyor... ve diğerleri buna karşı koymaya çalışıyorlar, çalıştılar... Her ne zaman bir din gelse, bir öncekinin bağlılarından bir kısmı yeni geleni dışladı, çünkü onlar da seçilmiş toplumlardandı... Allahın kayırdığı kimselerdi zanlarınca.. Ama bu zandan öteye gitmez..
Geçen, mevcut haccı, bu kurandan çıkaramazsınız demiştim.. Orada oluşan şartların getirdiği bir süreç ve zorunluluklar silsilesi vardı... Din inşa ediliyordu ve elçi onları Allahın emriyle itaate çağırıyordu... Bugün, ne bu şartlar ne de bu süreç mevcut değil, kaldı ki elçi de ortada yok.. Ama bir hacdır farzıyyeti tutturulmuş gidiyor.. Kim ve ne adına? Allah ve İslam adına.. Bir nevi, geçmişin kuru sıkı tiyatrosu oynanıyor... İlkeler gözlerinin içine gire gire onlar, değil komşusu, kardeşi açken bu uydurulmuş farziyyete koşuyorlar... Allah bunu emretmedi... Ama yoksulu doyur dedi..
Evet sevgili Uğur, cümlene tümüyle katılmıyorum... Her ölümlünün haberi olmaz salatın emredildiğinden ama o salatı emredilmeden yaparsa ondan da iyisi sanırım olmaz... Yaratıcıya günlük seslenmeye gelince, bunda bir sakınca veya yasak yok... Camileri inşa edip içlerinde namaza durmak yalnış değil, evleri mescide çevirmekte yanlış veya zararlı değil... Bunlar elbette güzel işlerden lakin, bunların farkındalık denen o boyuttan yapılması şartıyla... Yoksa onlar, dırar mescidi olmaktan öteye, sahipleri de dırarı inşaacıları olmaktan öteye gidemezler...
Kuran gibi sabit bir kitabın açık hükümlerine rağmen, bağlıları kendilerince zayıf noktaları hep bulmuşlardır... İşte bu nedenle bunlar, şu vakitte bile hala kahır içinde yüzmektedirler... Gerçi şimdilerde İslam olmayı, mevcut ideolojilere karşıt olmayla eşitliyorlar, hedefleri belli, emperyalist, kapitalist olanlar.. Oysa bu bağlılar, fırsatı ele aldıklarında, onlara rahmet okutturacak kabiliyete mümkün mertebe sahipler... Aynı dinin bağlıları, sırf nüsuklarda farklılar diye birbirlerinin kellesini Allahu Ekber diyerek uçurmayı ibadet sayar olmuşlar... Gelen dinin amacı ne? Bunların amacı ne... Kuran, denir ki 23 yılda oluştu.. demek ki bir süreci, sebebi takiple bu kadar zamanla tamamlandı.. Şimdi vahyin inmesine sebep süreci ve o dönem insanlarına yapılan hitaplar, olduğu gibi bugüne çekilebilir mi? Elbette çekilemez... Çekilirse, şimdi olduğu gibi İslam, çok kimsece çekilmez hale döner ve onlar onu çekilir kılmak için uğraşır dururlar...
Aslolan neydi? İlkeler değil miydi... neydi onlar?
Emek hırsızlığı yapma, ana-baba aleyhinde de olsa tanıklığı doğru yap, onlara iyi davran, fitne çıkarma, kimsesize sahip çık, imkanlarını varlıktada yokluktada orta karar paylaş, zulmetme, iftira etme, yalanı söyleme, gönül kırma, alay etme, kibirlenme, böbürlenme, taraf için menfaat gözetme, affet, sabret, gerektiğinde savaş, faiz ve tefecilik yapma vs.. Haydi onlar yani şu batı ve türevleri islam değiller ama sizin memleketlerinizde de insanlar aç sefil umutsuz ve perişan.. ?
Elçi Muhammedin geldiği dönemde elbette sömürü ortamı vardı, ve ona tabi olanlar ise yine evet yoksullardı... bir mücadele verildi, zenginin yoksul üzerindeki tahakkümü kısada olsa kırıldı... ya şimdi?
Şİmdilerde elçi muhammedin mücadelesi, ruhbanlığa sıgdırılmış durumda camiden çıkmaz olmuş... Neyse, alakalı veya alakasız, aklıma gelenler bunlardı.. Saygılarımla
|
Yukarı dön |
|
|
mesut uğur Ayrıldı
Katılma Tarihi: 27 subat 2012 Gönderilenler: 35
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yüce yaratıcıyı duvarlar arasına hapsederler; dediğin
sözüm ona ibadethanelerinden çıkınca her tür haltı
yerler sonrada biliyoruz derler.Kendini bilmeyene
istediğin bilgiyi öğret; papağan gibi tekrarlamaktan
başka neye yarar.
Okunuş: (33) Kul innema harrame rabbiyel fevahişe ma
zahera minha ve ma betane vel isme vel bağye bi ğayril
hakki ve en tüşriku billahi ma lem yünezzil bihi sültanev
ve en tekulu alellahi ma la ta'lemun
(33) De ki: "Sahibim yalnızca tecavüzü,günahların açık
veya gizli işlenmesini,haksız yere saldırmayı,hakkında
delil indirmediği şeyi Tanrı'ya aracı kullanmanızı ve
Tanrı'ya bilmediğinizi söylemenizi yasak kılmıştır."
Yaratıcının yasakladığını yapan,dediklerinin anlamını
bilmeyen nasıl temizlenir,arınır?
Sorsan ne rahman'ı,ne rahim'i ne amini hiçbirinin
anlamını bilmezler,ama günde 50 kere hele bazıları
yüzlerce,binlerce kere yaradana seslenirler.Yasak
olanda bu kadar inatçı olmak, sonrada iyilik beklemek !
Şu aklın nasıl kullanılacağını bir anlasa insanlar....
__________________ yücelik Tanrı'ya aittir.
|
Yukarı dön |
|
|
mesut uğur Ayrıldı
Katılma Tarihi: 27 subat 2012 Gönderilenler: 35
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hangi onursuz admin benim hesabımı her mesajımdan sonra
newbie yapıyorsa,böylelikle mesaj hakkımı elimden alıyorsa
bilsin ki; ben bilmesem de saygıdeğer sahibimiz biliyor;
gizliyi de görüneni de.Nasılsa hesabı vereceksin.Madem bu
kadar yapıyosun be adam onurlu bi iş yap açıkla kendini ve
hesabımı tamamen sil, sana adam
diyeyim....
__________________ yücelik Tanrı'ya aittir.
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba sayin kuranıanla.
Tâ Hâ 130'da gecen etrâfen nehâr sizin alintiladiginiz ceviriye göre, "gündüzün iki ucu"dur ama lafzen gündüzün uclari demek. Ve UCLAR en az 3 uc anlamina geldigi icin bir günde en az 3 vakit namaz farzdir diyenler var. Onlardan biri de sizsiniz.
Oysa günde yalnizca 2 vakit farz namazi var cünkü yeryüzünün belli bir noktasinda, örnegin Istanbul'da günes bir günde yalniz 1 kere dogup 1 kere batiyor. Gündüzün ücüncü bir ucu yok. Mealen dogru olan, sizin alintiladiginiz ceviridir.
Gündüzün aksamki ucu gün batimi, sabahki ucu gün dogumu.
Günesin sarkmasindan gecenin karanligina kadar namazi kil
Êkimis salâte li dulûkis semsi ilé gasakil leyl...(Isrâ 78).
Size göre dulûkis sems günesin gün ortasindan ufka dogru hareket etmeye baslamasidir ama DULÛK deleke fiilinin mastari olduguna ve DELEKE sürtünmek anlamina geldigine göre dulûkis sems aslinda günesin ufuk cizgisine sürtünerek geceye sarkmasidir. O anda aksam namazinin vakti basliyor.
Bir aciklamaniz olacak mi?
Sevgi ile,
Hasan Akcay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
Kuranıanla Newbie
Katılma Tarihi: 16 nisan 2012 Yer: Turkiye Gönderilenler: 37
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
merhaba sayın hasan akçay, elbette açıklamam olacak ben
zülef kelimesinden hareket etmemiştim. Taha 130 da
gündüzün ucu diyor ama gecenin yakın saatleri ile
bağlantılı olarak söylüyor hud 114 gibi birbiriyle
bağlantılı olduğunu düşünüyorum bu ayetlerin.
isra 78 sizin dediğiniz gibiyse gerçekten çok sevindirici
bir durum yazdığım yazı açısından bu ayetle yatsı
namazının olmadığının kesin kanaatine varmış oldum
teşekkürler.
Benim asıl hareket noktam cuma suresi 9. ayetti oraya
cevap vermenizi bekliyorum oradaki salat kelimesi cumaya
has bir kullanış olmamalı her gün içerisinde öğle vakti
namaza çağırma söz konusu ve bu namaz güneşin batmasına
kadar yani günün sonuna kadar kılınan bir namaz.
açıklamalarınızı bekliyorum bu arada bende geçmiş olsun
diyorum yazdıklarınızdan rahatsızlanmış olduğunuzu
anladım.
sevgiler
__________________ “Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Ondan başka günahları istediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.” (Nisa, 4/116)
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba kuranıanla kardesim. Iyi dileklerin icin tesekkür.
Taha 130 da gündüzün ucu diyor ama gecenin yakın saatleri ile bağlantılı olarak söylüyor hud 114 gibi birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum bu ayetlerin.
Benim gördügüm, Tâ Hâ 130’un konusu namaz degil muhatabin Rabbini övgüyle yüceltmesi -ve sebbih bihamdi rabbik. Ve muhatab bunu sürekli yapacak.
Süreklilik
günesin dogmasindan önce ve sonra,
gece saatlerinde,
gündüzün uclarinda
denerek dile getiriliyor.
Bizdeki
gündüz gece,
sabah aksam...
gibi.
Hûd 114 ile Isrâ 78 ise ayni. Ikisi de sabah ve aksan namazlarinin vakitlerini veriyor. Ben onlari namazimda okudugumda ikisini birlikte okuyorum:
Gündüzün iki ucunda ve gecenin yakin vakitlerinde (Hûd 114), örnegin günesin sarkmasindan gecenin karanligina kadar namazi kil. Ve sabah okumasi... Sabah okumasi taniklidir (Isrâ 78).
"Sabah okumasi"ndan, "sabah namazi"ni anliyorum. Kisi onu en uyanik oldugu anda yaptigi icin ona bilinc taniktir.
Cuma sûresi 9. ayetteki salât cuma gününe has olmamali. Nicin? Anlayamadim. Makalenizde mi aciklayacaksiniz?
Orda sözü edilen salâtin "toplanma günü"ne has oldugu görülüyor. O ortamda eger hafta biliniyor idiyse 7 günde bir. Ama kullanin takvim, yildiz takvimi (Tiklayin) idiyse 13 günde bir.
...bu namaz günesin batmasina
kadar yani günün sonuna kadar kilinan bir namaz.
Ama bir sonraki ayet te o salâtla ilgili. Ve orada mealen salâttan sonra islerinize dagilin, deniyor. Bundan ben o salâtin gün ortasinda kilinacagini anliyorum.
"Salâtil vustâ"yi ayrica konusalim, Allah isterse.
Sevgiyle,
Hasan Akcay
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|
Yukarı dön |
|
|
|
|