Yazanlarda |
|
arciden Groupie
Katılma Tarihi: 26 haziran 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 66
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
KURAN’DAKİ ORUÇ AKŞAMA KADAR DEĞİL,GECEYE KADAR TUTULUR KURAN’DAKİ ORUÇ --------------------------------- Kuran-ı Kerim’in Bakara Suresi’nin 183,184,185 ve 187 numaralı dört ayetinde oruçla ilgili tüm bilgiler verilir. Bu dört ayeti inceleyen kişi oruçla ilgili bilmesi gereken her noktayı öğrenir. Bu ayetler şöyledir:
Bakara 187- -Orucun vakti tan yerinin ağarmasıyla başlar. Bu vakitte (tan yerinde) siyah ipliğin beyaz iplikten ayrılması ifadesi açıklanırken; tan yerinde beyazlığın, ufukta yatay uzanan bir ip gibi görülmesinden dolayı, tan yeri ağarmasına ip dendiği söylenir. Ayrıca kimileri Arapça’daki “hayt(ip)” kelimesinin mecazen renk anlamında kullanıldığını söylerler. Bu açıklamalarla ve “sizce” ifadesiyle, orucun başlangıç vaktinin tan yerinin hemen başı değil, aydınlık ve karanlığın birbirinden seçilebildiği zaman olduğu söylenmiştir. Şimdiki takvimlerde orucun başlangıcı tedbiren tan yerinin hemen başı olan ilk ışık belirtileriyle başlamaktadır. Yani bu izahlara göre orucun başlangıcında bir miktar daha esneklik olduğu düşünülebilir. Orucun süresi geceye dek devam eder. Kuran’da günün gece ve gündüz diye iki kısım olduğunu görüyoruz. Orucun bitiş zamanı gecenin başı yani gündüzün sonudur.(2-Bakara Suresi 187)
2. lekum : sizin için, size 3. leylete : gece 4. es syâmi : oruç 5. er refesu : (cinsel arzu ile ) yaklamak 6. ilâ nisâi-kum : kadnlarnza 7. hunne : onlar 8. libâsun : elbise 9. lekum : sizin için 10. ve entum : ve siz 11. libâsun : elbise 12. lehunne : onlar için 13. alîme : bildi 14. allâhu : Allah 15. enne-kum : sizin ..... olduًunuz 16. kuntum : oldunuz, idiniz 17. tahtânûne : ihanet ediyorsunuz 18. enfuse-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz 19. fe : o zaman, bunun üzerine 20. tâbe aley-kum : sizin tِvbelerinizi kabul etti 21. afâ : affetti 22. an-kum : sizden, sizi 23. fe : artk, bundan sonra 24. elâne : imdi 25. bâirû-hunne : onlara yaklan, onlarla mübaeret edin 26. ve ibtegû : ve isteyin 27. mâ ketebe : takdir ettiًi, yazdً, farz kldً eyi 28. allâhu : Allah 29. lekum : sizin için, size 30. ve kulû : ve yeyin 31. ve irabû : ve için 32. hattâ : oluncaya kadar 33. yetebeyyene : açًa çkar, belli olur 34. lekum : sizin için, size 35. el haytu : iplik 36. ebyadu : beyaz 37. min el hayt : iplikten 38. el esvedi : siyah 39. min el fecri : 40. summe : sonra 41. etimmu : tamamlayn 42. es syâme : oruç 43. ilâ el leyli : geceye kadar 44. ve lâ tubâirû-hunne : ve onlarla mübaeret etmeyin, onlara 45. ve entum : ve siz 46. âkifûne : itikâfta olanlar (çok ibadet etmek için) 47. fî el mesâcidi : mescidlerde, mecsidlerin içinde 48. tilke : bu 49. hudûdu : hudut, hadler, snrlar (yasaklar) 50. allâhi : Allah 51. fe : o zaman, artk 52. lâ takrabû-hâ : ona yaklamayn 53. kezâlike : ite bِyle 54. yubeyyinu : beyan ediyor, açklyor 55. allâhu : Allah 56. âyâti-hî : kendi âyetleri 57. li en nâsi : insanlar için, insanlara 58. lealle-hum : umulur ki bِylece onlar 59. yettekûne : takva sahibi olurlar
Diyanet Vakfi : Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah âyetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar
Diyanet İşleri (ESKİ) : Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı, onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz. Allah, nefsinize güvenemiyeceğinizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti; artık onlara yaklaşabilirsiniz. Allah'ın sizin için takdir ettiğini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırdedilinceye kadar, yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın. Allah insanlara yasaklardan sakınsınlar diye ayetlerini böylece apaçık bildirir.
Diyanet İşleri YENİ : Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Oruçlu olduğunuz günün gecesinde kadınlarınızla buluşmanız, size helâl edilmiştir. Onlar sizin için elbisedir, siz onlar için elbisesiniz. Allah bildi ki nefsinizi yenemeyecek, sabredemeyecek, bir iştir, işleyeceksiniz, bu yüzden tövbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Gayri onlarla buluşun ve Allah'ın size yazdığını dileyin. Fecir doğup da aydınlığıyla kara iplik, sizce beyaz iplikten ayırt edilinceye dek yiyin, için. Sonra orucu ertesi geceye kadar tamam olarak tutun. Fakat mescitlerde ibadet için niyetlendiniz, oturdunuz kaldınız mı kadınlarınıza dokunmayın. İşte bunlar, Allah sınırlarıdır, yaklaşmayın o sınırlara. İnsanlar, sakınıp korunsunlar diye Allah, delillerini bu sûretle apaçık bildirir.
Adem Uğur : Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah âyetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.
Ali Bulaç : Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
Ali Fikri Yavuz : Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar, sizin için fenalığa karşı koruyucu bir elbise ve siz de onlar için koruyucu bir elbise gibisiniz. Allah, nefislerinize emniyet edemiyeceğinizi bildiği için, üzerinize rahmeti ile ihsan edip günahınızı afvetti. Şimdi hanımlarınıza gecelerde mübaşerette bulunun ve Allah’ın sizler için mübah takdir ettiği üremeyi isteyin; ve gece ile gündüzü ayıran fecrin beyaz ipliği, gecenin siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yeyin, için. Sonra ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Siz ibadet için mescidlere kapanıp itikâf halinde iken geceleri de hanımlarınıza yaklaşmayın. Bu hükümler Allah’ın (yasak) sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. İşte Allah âyetlerini böylece insanlara açıklar ki, sakınıp korunsunlar.
Bekir Sadak : Oruc tuttugunuz gunlerin gecesi kadinlariniza yaklasmaniz size helal kilindi, onlar sizin ortunuz, siz de onlarin ortulerisiniz. Allah, nefsinize guvenemiyeceginizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti; artik onlara yaklasabilirsiniz. Allah'in sizin icin takdir ettigini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayirdedilinceye kadar, yiyin icin, sonra orucu geceye kadar tamamlayin. Mescidlerde itikafa cekildiginizde kadinlariniza yaklasmayin. Allah insanlara yasaklardan sakinsinlar diye ayetlerini boylece apacik bildirir.
Celal Yıldırım : (Ramazan'da) Oruç (tuttuğunuz günlerin) gecesi kadınlarınıza cinsel yaklaşmada bulunmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah kendinize olan güveni kötüye kullanacağınızı biliyordu. (Bu hususta) tevbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Artık (geceleri) onlara yaklaşın ve Allah'ın size yazıp takdir ettiğini dileyin. Fecirde beyaz iplik siyah iplikten size seçilinceye (gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıp ayrılıncaya) kadar yeyin, için. Sonra da orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde itikatta bulunduğunuzda kadınlarınıza (geceleri de) cinsel yaklaşmada bulunmayın. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır; sakın yaklaşmayın. İşte Allah âyetlerini böylece insanlara açıklıyor. Ola ki sakınırlar. . Edip Yüksel : Oruç gecelerinde kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onların örtülerisiniz. ALLAH, kendinizi kandırıp durduğunuzu bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık ALLAH'ın sizin için belirlediğini dileyerek onlarla cinsel ilişkide bulunabilirsiniz. Şafağın beyaz ve siyah ipliğini birbirinden ayırdedinceye kadar yeyin, için. Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlere kapanmış durumdayken onlarla cinsel ilişkide bulunmayın. Bunlar ALLAH'ın koyduğu sınırlardır; onları çiğnemeyin. ALLAH korunmaları için ayetlerini halka böyle açıklar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde îtikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.
Fizilal-il Kuran : Sizin için oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak helal kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için bir libassınız. Sizin nefislerinize hıyanet edeceğinizi Allah bildi de, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın. Ve Allah’ın hakkınızda yazdığını isteyin. Ve fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde i’tikafta bulunduğunuz zaman kadınlarınıza yaklaşmayın. Bu, Allah’ın hudududur. Sakın onlara yaklaşmayın. İşte Allah ayetlerini insanlara böylece açıklar. Ta ki onlar korunsunlar.
Gültekin Onan : Oruç gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Tanrı, gerçekten sizin nefslerinize ihanet etmekte olduğunuzu (veya: zaaf gösterdiğinizi ya da yazık ettiğinizi) bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Tanrı'nın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir (vakti) sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar Tanrı'nın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Tanrı insanlara ayetlerini böylece açıklar. Umulur ki sakınırlar.
Hasan Basri Çantay : Oruç (günlerinizin) gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size halâl edildi. Onlar sizin için, siz de onlar için birer libâssınız. Allah nefislerinize karşı za'f göstermekde olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul etdi, sizi bağışladı. Artık (bundan sonra geceleri) onlara yaklaşın ve Allahın hakkınızda yazdığını isteyin. (Bütün gece) fecr (-Î saadık) olan ak iplik kara iplikden size seçilinceye kadar yeyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde i'tîkâfda bulunduğunuz zaman kadınlarınıza (geceleri de) yaklaşmayın. Bu (hükümler) Allahın sınırlarıdır. Sakın onlara (o sınırlara) yaklaşmayın, işte Allah âyetlerini böylece insanlara açıklar. Tâki korunsunlar.
İbni Kesir : Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için bir elbisesiniz. Sizin nefislerinize hıyanet eder olduğunuzu Allah bildi de tevbenizi kabul edip, sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın hakkınızda yazdığını isteyin. Sizin için şafağın beyaz ipliği, siyah ipliğinden seçilinceye kadar yeyin, için sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde i'tikafta bulunduğunuz zaman, kadınlarınıza yaklaşmayın. Bu Allah'ın hudududur. Sakın onlara yaklaşmayın. İşte Allah ayetlerini insanlara, korunsunlar diye böyle açıklar.
Muhammed Esed : (Gündüz) tutulan oruçtan sonraki gece boyunca kadınlarınıza yaklaşmanız helaldir: onlar sizin için bir elbise gibidirler ve siz de onlar için bir elbise gibisiniz. Allah bu konuda kendinizi sıkıntıya sokacağınızı bilir; bu yüzden O size mağfiret ile yönelmiş ve bu zorluğu üzerinizden kaldırmıştır. Şimdi öyleyse onlara yaklaşabilir ve Allah'ın sizin için uygun gördüğünden yararlanabilirsiniz ve gecenin karanlığından tan yerinin aydınlığı fark edilinceye kadar yiyip içebilirsiniz. Sonra gece çökünceye kadar oruca devam edersiniz. Ama mescitlerde itikafta iken kadınlara yaklaşmayın. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır: O halde bu sınırları ihlal etmeyin: (işte) böylece Allah mesajlarını insanlara açıklıyor ki, O'na karşı sorumluluklarının bilincinde olabilsinler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Sizin için oruç gecesi kadınlarınızla mücâmaatta bulunmak helâl kılındı. Onlar sizin için libastır. Siz de onlar için libassınızdır. Muhakkak sizin nefislerinize hıyanet edeceğinizi Allah Teâlâ bildi ve tevbenizi kabul etti ve sizden (günahlarınızı) af buyurdu. Şimdi onlara mübaşerette bulununuz. Ve Allah Teâlâ'nın sizler için yazdığı şeyi isteyiniz. Ve sizler için fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden tebeyyün edinceye kadar yiyiniz ve içiniz. Sonra orucu ertesi geceye kadar tam tutunuz. Ve siz mescitlerde mûtekif bulundukça kadınlarınıza mübaşerette bulunmayınız. Bu Allah'ın hudududur. Sakın onlara yaklaşmayınız. İşte Allah Teâlâ âyetlerini nâsa böyle açıkça beyan buyurur. Tâ ki onlar sakınalar.
Şaban Piriş : Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin örtünüz, sizde onların örtüsüsünüz. Allah, nefsinize ihanet etmekte olduğunuzu biliyordu. Bu sebeple, tevbenizi kabul edip sizi bağışladı; artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdir ettiğini dileyiniz. Fecir esnasında ufuktaki beyazlık; karanlıktan ayırt edilinceye kadar yiyin için sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikafa çekilmiş olduğunuzda kadınlara (geceleri de) yaklaşmayın. İşte, Allah, insanlara kötülüklerden korunmaları için ayetlerini böylece açıklar.
Suat Yıldırım : (Ey kocalar), oruç tuttuğunuz günlerin gecelerinde, eşlerinize yaklaşmak size helâl kılındı. Eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eşlerinizin elbiselerisiniz. Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için yüzünüze bakıp, size bu lütufta bulundu. Artık bundan böyle onlara yaklaşıp Allah’ın sizin için takdir buyurduğu neslin arayışı içinde olun! Şafak vaktine, günün ağarması gecenin karanlığından fark edilinceye kadar yiyin için. Sonra gece girinceye kadar orucu tamamlayın! Mescidlerde itikâfta bulunduğunuz sırada eşlerinize yaklaşmayın! Bunlar Allah’ın yasak sınırlarıdır, sakın o hudutlara yaklaşmayın! İşte böylece Allah insanlara, zararlardan sakınıp korunmaları için âyetlerini iyice açıklar.
Süleyman Ateş : Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmak, size helâl kılındı. Onlar sizin elbisenizdir, siz de onların elbisesisiniz. Allâh, sizin kendinize yazık etmekte olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul edip sizi affetti. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allâh'ın sizin için yaz(ıp takdir etmiş ol)duğunu arayın; şafağın beyaz ipliği siyah iplikten ayırdelinceye kadar yeyin, için; sonra tâ gece oluncaya dek orucu tamamlayın; mescidlerde ibâdete çekilmiş iken kadınlara yaklaşmayın. Bunlar, Allâh'ın (yasak) sınırlarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allâh, insanlara âyetlerini böyle açıklar ki korunup sakınsınlar.
Tefhim-ul Kuran : Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onların örtüsüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda da onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
Ümit Şimşek : Oruç gecesinde kadınlarınızla ilişki size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz onlar için bir elbisesiniz. Allah biliyor ki siz kendinize hıyanet ediyordunuz; onun için tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık onlara serbestçe yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazmış olduğu şeyi arayın. Fecirde tanyerinin beyaz ipliği gecenin siyah ipliğinden ayırt edilir hale gelinceye kadar da yiyin, için; sonra da geceye kadar oruca devam edin. Yalnız, mescidde itikâfa girdiğiniz zaman kadınlarınızla ilişkide bulunmayın. Bunlar Allah'ın çizdiği sınırlardır; ona yaklaşmayın. Sakınsınlar diye, insanlara âyetlerini Allah işte böyle açıklıyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler.
KURAN'DA GECE:
naziat suresi 29. Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
Ve agtaşe leylehâ ve ahrece duhâhâ.
1. ve agtaşe : ve kararttı, karanlıklaştırdı 2. leyle-hâ : onun gecesi 3. ve ahrece : ve çıkardı 4. duhâ-hâ : onun duhasını, kuşluk vaktini, aydınlığını (gündüzü)
lokman suresi 29. Görmedin mi Allah geceyi gündüze sokuyor gündüzü de geceye sokuyor. 1. e : mı 2. lem tere : görmedin 3. ennallâhe (enne allâhe) : muhakkak ki Allah 4. yûlicu : sokar 5. el leyle : gece 6. fî en nehâri : gündüzün içine 7. ve yûlicu : ve sokar 8. en nehâre : gündüz 9. fî el leyli : gecenin içine 10. ve sehhare : ve musahhar kıldı, emrine amade kıldı
nebe suresi 10. Geceyi bir örtü yaptık.
1. ve cealnâ : ve kıldık, yaptık 2. el leyle : gece 3. libâsen : örtü
şems suresi 3. onu açıp ortaya çıkardığında gündüze, 1. ve : ve 2. en nehâri : gündüz 3. izâ : olduğu zaman 4. cellâ-hâ : onu açığa çıkardı, izhar etti
şems suresi 4. onu sardığında geceye, 1. ve : ve 2. el leyli : gece 3. izâ : olduğu zaman 4. yagşâ-hâ : onu kapladı, sardı
enam suresi 76. Üzerini gece kaplayınca bir yıldız gördü: "Bu imiş Rabbim!" dedi. Batıverince de: "Ben böyle batanları sevmem." dedi.
1. fe lemmâ : olduğu zaman 2. cenne : örttü, bürüdü 3. aleyhi el leylu : gece onun üzerini 4. raâ : gördü
96. Tan attırıp sabahı çıkaran O'dur. Geceyi dinlenme zamanı, güneş ile ayı da vakit ölçüsü yapmıştır. İşte bu, o güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir.
1. fâliku el ısbâhı : sabahı yarıp çıkaran 2. ve ceale el leyle : ve geceyi kıldı (yaptı) 3. sekenen : bir sukûn (dinlenme) vakti 4. ve eş şemse : ve güneş 5. ve el kamere : ve ay 6. husbânen : bir ölçü olarak, hesaplama ünitesi, hesap vasıtası
yasin suresi 37. Gece de onlara bir delildir. Ondan gündüzü soyarız (çekip alırız), bir de bakarlar ki, karanlığa dalmışlar.
1. ve âyetun : ve bir âyet, delil, mucize, ibret 2. lehum : onlar için, onlara 3. el leylu : gece 4. neslehu : sıyırırız, çekip alırız 5. min-hu : ondan 6. en nehâre : gündüz 7. fe : o zaman 8. izâ : olduğu zaman 9. hum : onlar 10. muzlimûne : karanlıkta kalan kimseler, karanlıkta kalanlar
ARAF SURESİ 54. Gerçekte Rabbiniz gökleri ve yeri altı gün içinde yaratan sonra Arş üzerinde hükümran olan Allah'tır, geceyi gündüze bürür;
10. yugşî : örter, bürür 11. el leyle : gece 12. en nehâre : gündüz 13. yatlubu-hu : onu takip eder, talep eder 14. hasîsen : süratli olarak 15. ve eş şemse : ve güneş 16. ve el kamere : ve ay 17. ve en nucûme : ve yıldızlar 18. musahharâtin : boyun eğmişlerdir
NEML SURESİ 86. Onlar, içinde istirahat etsinler diye geceyi, göz açmaları için gündüzü yarattığımızı görmediler mi? Kesinlikte bunda iman edecek bir topluluk için birçok ibretler vardır.
1. e : mi 2. lem yerev : görmediler 3. ennâ : nasıl 4. cealnâ : kıldık 5. el leyle : gece 6. li yeskunû : sükûn bulsunlar, dinlensinler diye 7. fî-hi : orada, onun için 8. ve en nehâra : ve gündüz 9. mubsıren : görünen, aydınlık (olan) 10. inne : muhakkak ki 11. fî zâlike : işte bunda vardır 12. le : muhakkak, mutlaka 13. âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller 14. li kavmin : bir kavim için 15. yu'minûne : mü'min olanlar, inananlar
FURKAN SURESİ 47. Size geceyi geygi (örtü), uykuyu dinlenme, gündüzü de yeni bir hayat kılan O'dur.
1. ve huve : ve o 2. ellezî : o ki 3. ceale : kıldı, yaptı 4. lekum : sizin için, size 5. el leyle : gece 6. libâsen : elbise, örtü 7. ve en nevme : ve uyku 8. subâten : dinlenme 9. ve ceale : ve kıldı, yaptı 10. en nehâre : gündüz 11. nuşûren : yayılma
62. Yine O, düşünmek veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getirdi.
1. ve huve : ve o 2. ellezî : ki o 3. ceale : kıldı, yaptı 4. el leyle : gece 5. ve en nehâre : ve gündüz 6. hılfeten : karşılıklı ardarda, birbirini takip eden
MÜMİN SURESİ 61. Allah O'durki, içinde dinlerlesiniz diye sizin için geceyi yarattı, göz açıcı olarak da gündüzü! Doğrusu Allah, insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu şükretmezler.
1. allâhu : Allah 2. ellezî : ki o 3. ceale : kıldı, yaptı, yarattı 4. lekum(u) : sizin için 5. el leyle : gece 6. li teskunû : sükûn bulmanız için 7. fîhi : onda, içinde, de 8. ve : ve 9. en nehâre : gündüz 10. mubsıren : gösterici, aydınlatıcı 11. inne : muhakkak 12. allâhe : Allah
İSRA SURESİ 12. Oysa Biz geceyi, ve gündüzü iki delil yaptık; sonra gece delilini silip gündüz delilin! gösterici yaptık ki, Rabbinizden lütuf ve ihsan isteğinde bulunasınız; bir de yılların sayışım ve hesabım bilesiniz. Artık herşeyi ayrıntılı olarak anlattık.
1. ve cealnâ : ve kıldık 2. el leyle : gece 3. ve en nehâre : ve gündüz 4. âyeteyni : iki âyet 5. fe : böylece 6. mehavnâ : mahvettik, sildik, giderdik 7. âyete : âyet, delil, alâmet, belirti 8. el leyli : gece 9. ve cealnâ : ve biz kıldık 10. âyete : âyet 11. en nehâri : gündüz 12. mubsıraten : gösteren, gösterici olan 13. li tebtegû : istemeniz için 14. fadlen : bir fazl 15. min rabbi-kum : Rabbinizden 16. ve li ta'lemû : ve bilmeniz (öğrenmeniz) için
İSRA SURESİ 78. Güneşin kaymasından, gecenin kararmasına kadar namazı güzel kıl; bir de kıraatıyle seçkin olan sabah namazını; çünkü sabah Kur'an'ı gerçekten şahitlidir.
1. ekımı es salâte : namazı kıl, ikame et 2. li dulûki : dönmesi 3. eş şemsi : güneş 4. ilâ gasakı el leyli (gasaka) : gecenin kararmasına kadar (karardı) 5. ve kur'âne : ve Kur'ân-ı Kerim 6. el fecri : fecr vakti, günün ilk aydınlanmaya başladığı vakit 7. inne : muhakkak 8. kur'âne : Kur'ân-ı Kerim 9. el fecri : fecr vakti, günün ilk aydınlanmaya başladığı vakit 10. kâne : dir, idi, oldu 11. meşhûden : şahitli olan, şahit olunan, müşahede edilen
LEYL SURESİ 1. Andolsun bürürken o geceye,
1. ve : andolsun 2. el leyli : gece 3. izâ : olduğu zaman, olduğu an, olacağı an 4. yagşâ : örtecek
2. açıldığı zaman o gündüze,
1. ve en nehâri : ve gündüze 2. izâ : olduğu zaman, olduğu an, olacağı an 3. tecellâ : tecelli edecek, parıldayıp aydınlanacak
HAC SURESİ 61. Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Ve Allah herşeyi işiten ve herşeyi görendir.
1. zâlike : bu, işte böyle 2. bi enne : sebebiyle, çünkü 3. allâhe : Allah 4. yûlicu : girdirir, sokar 5. el leyle : gece 6. fî en nehâri : gündüzün içine 7. ve yûlicu : ve girdirir, sokar 8. en nehâre : gündüz 9. fî el leyli : gecenin içine 10. ve enne allâhe : ve muhakkak Allah 11. semîun : en iyi işitendir 12. basîrun : en iyi görendir
CASİYE SURESİ 5. Gece ile gündüzün değişmesinde, Allah'ın gökten rızık (kaynağı yağmuru) indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgarları çevirmesinde (yönlendirmesinde) aklı olan bir kavim için bir çok deliller vardır.
1. vahtilâfi (ve ihtilâfı: ve ihtilâflı, karşılıklı olması, birbirini takip etmesi 2. el leyli : gece 3. ve en nehâri : ve gündüz 4. ve mâ enzele : ve indirmedi 5. allâhu : Allah 6. min es semâi : semadan, gökten
İNŞİKAK - 17 Ve geceye ve örttüğü (barındırdığı) şeylere
Vel leyli ve mâ vesak(vesaka).
1. ve el leyli : ve geceye 2. ve mâ : ve şeylere 3. vesaka : derleyip topladı, kapladı, örttü, barındırdı
Duha 93 1. Andolsun kuşluk vaktine Ved duhâ. a. ve : andolsun b. ed duhâ : kuşluk vaktine
2. ve dindiği zaman o geceye ki, Vel leyli izâ secâ. a. ve el leyli : ve gece b. izâ : olduğu zaman c. secâ : zifiri karanlık çöktü (gecenin karanlığının en derin, en sessiz zamanı)
KURANDA SABAH--AKŞAM--FECR: ------------------------------------------------- TAHA 130. O halde onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gece saatlerinde de gündüzün uçlarında da tesbih et ki, hoşnutluğa eresin.
1. fasbir (fe ısbir) : artık sabret 2. alâ : üzerine, ...e 3. mâ yekûlûne : onların söyledikleri şey(ler) 4. ve sebbih : ve tesbih et 5. bi hamdi : hamd ile 6. rabbi-ke : senin Rabbin 7. kable : önce 8. tulûı eş şemsi : güneşin tulû edişi, doğuşu 9. ve kable : ve önce 10. gurûbi-hâ : onun gurub edişi, batışı 11. ve min ânâi : ve vakitlerden, saatlerden 12. el leyli : gece 13. fe : artık, böylece 14. sebbih : tesbih et 15. ve etrâfen nehâri : ve gündüz zamanı, gün boyunca, günün etrafında 16. lealleke : umulur ki, böylece 17. terdâ : rızaya ulaşırsın
kehf suresi 28. Sabah akşam Rablerine rızasını dileyerek dua eden kimselerle beraber nefsince sabret! Sen dünya hayatinin süsünü arzu ederek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, Bizi anmaktan gafil kıldığımız, keyfinin ardına düşmüş ve işi aşırılık olmuş kimseye uyma!
6. bi el gadâti : sabah 7. ve el aşiyyi : ve akşam 8. yurîdûne : isterler, istiyorlar
furkan suresi 5. Yine dediler ki: "Bu eskilerin masallarıdır, onları yazdırtmış da akşam sabah onlar kendisine okunuyor."
1. ve kâlû : ve dediler 2. esâtîru : masallar, efsaneler 3. el evvelîne : evvelkiler 4. iktetebe-hâ : onu yazdırdı 5. fe : böylece 6. hiye : o 7. tumlâ : imlâ ettirilen, okunan 8. aleyhi : ona 9. bukreten : sabah 10. ve asîlen : ve akşam
Âl-i İmrân 41 Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alamet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alamet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.
9. ve uzkur rabbe-ke : ve Rabbini zikret 10. kesîran : çok 11. ve sebbih : ve tesbih et 12. bi el aşiyyi ve el ibkâri : akşam ve sabah
Âl-i İmrân 72 Ehl-i kitaptan bir gurup şöyle dedi: "Müminlere indirilmiş olana sabahleyin (görünüşte) inanıp akşamleyin inkar edin. Belki onlar (böylece dinlerinden) dönerler.
8. âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular 9. veche en nehâri : gündüz 10. ve ukfurû : ve inkâr edin 11. âhira-hu : onun sonunda, akşamleyin 12. lealle-hum : umulur ki böylece onlar 13. yerciûne : dönerler
En’âm 52 Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onları kovup ta zalimlerden olasın
4. yed'ûne : dua ederler 5. rabbe-hum : Rab'lerine 6. bi el gadâti : sabah ile, sabah vakti 7. ve el aşiyyi : ve akşam 8. yurîdûne : dilerler A’râf 205 (Mekkî 39) Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma.
Vezkur rabbeke fî nefsike tedarruan ve hîfeten ve dûnel cehri minel kavli bil guduvvi vel âsâli ve lâ tekun minel gâfilîn(gâfilîne).
1. vezkur (ve uzkur): ve zikret 2. rabbe-ke : Rabbini 3. fî nefsi-ke : kendi kendine, nefsinde 4. tedarruan : yalvararak 5. ve hîfeten : ve korkarak, ürpererek 6. ve dûne el cehri : ve sesli olmayarak (açıkça olmayarak) 7. min el kavli : sözden 8. bi el guduvvi : sabahleyin 9. ve el âsâli : ve akşamları (ikindi, akşam arası zaman) 10. ve lâ tekun : ve sen olma 11. min el gâfilîne : gâfillerden, gaflete düşenlerden
Yûsuf 16 (Mekkî 53) YATSI VAKTİ ağlayarak babalarına geldiler.
Ve câû ebâhum işâen yebkûn(yebkûne).
1. ve câû : ve geldiler 2. ebâ-hum : (onların) babaları 3. işâen : yatsı vakti 4. yebkûne : ağlıyorlar
Ra’d 15 Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah'a secde ederler.
Ve lillâhi yescudu men fis semâvâti vel ardı tav’an ve kerhen ve zilâluhum bil guduvvi vel âsâl(âsâli)
1. ve lillâhi (li allâhi): ve Allah'a 2. yescudu : secde eder 3. men fî es semâvâti: semalarda olanlar 4. ve el ardı : ve yeryüzü 5. tav'an : isteyerek 6. ve kerhen : ve istemeyerek 7. ve zilâlu-hum : ve onların gölgeleri 8. bi el guduvvi : sabahleyin, sabah 9. ve el âsâli : ve akşamleyin, akşam
Nahl 6 Sizin için onlardan ayrıca akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken bir güzellik (bir zevk) vardır.
Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn(tesrehûne).
1. ve lekum : ve sizin için 2. fî-hâ : içinde, onlarda vardır 3. cemâlun : güzellik 4. hîne : o zaman, olduğu zaman 5. turîhûne : (hayvanları) akşamleyin otlaktan döndürüyorsunuz 6. ve hîne : ve o zaman, olduğu zaman 7. tesrehûne : (hayvanları) otlatmaya çıkarıyorsunuz
Meryem 11 Bunun üzerine Zekeriyya, mabetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "Sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi. * Fe harece alâ kavmihî minel mihrâbi fe evhâ ileyhim en sebbihû bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen).
1. fe : böylece, bundan sonra 2. harece : çıktı 3. alâ : a 4. kavmi-hî : onun kavmi, kavmine 5. min el mihrâbi : mihraptan 6. fe : böylece 7. evhâ : vahyetti (konuşmadan, iç sesiyle duyurdu) 8. ileyhim : onlara 9. en sebbihû : tesbih etmeleri 10. bukreten : (erken) sabahleyin 11. ve aşiyyen : ve (günün sonu) akşamleyin
Meryem 62 Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar. Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır. Lâ yesmeûne fîhâ lagven illâ selâmâ(selâmen), ve lehum rızkuhum fîhâ bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen).
1. lâ yesmeûne : işitmezler 2. fî-hâ : orada 3. lagven : boş söz 4. illâ : ancak, sadece 5. selâmen : selâm 6. ve lehum : ve onlar için, onlara, onların vardır 7. rızku-hum : onların rızıkları 8. fîhâ : orada 9. bukreten : sabah, sabahleyin 10. ve aşiyyen : ve akşam, akşamleyin
Nûr 36 (Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki;
Fî buyûtin ezinallâhu en turfea ve yuzkere fîhesmuhu yusebbihu lehu fîhâ bil guduvvi vel âsâl(âsâli).
1. fî : (içinde) vardır 2. buyûtin : evler 3. ezinallâhu (ezine allâhu) : Allah izin verdi 4. en turfea : yükseltilmesine, yüceltilmesine 5. ve yuzkere : ve zikredilir 6. fîhesmuhu (fîhâ ismu-hu) : orada onun ismi 7. yusebbihu : tesbih eder 8. lehu : onu 9. fîhâ : orada, onun içinde 10. bi : ile, de (dahi) 11. el guduvvi : sabah 12. ve el âsâli : ve akşam
RUM 17 Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin). Fe subhânallâhi hîne tumsûne ve hîne tusbıhûn(tusbıhûne).
1. fe : artık, öyleyse 2. subhâne   ; : tenzih et, münezzeh kıl (o sübhandır de), tesbih et 3. allâhi : Allah 4. hîne : o vakit, o zaman 5. tumsûne   ; : akşam vaktine girdiniz 6. ve hîne : ve o vakit, o zaman 7. tusbıhûne : sabahladınız, sabah vaktine girdiniz
Rûm 17,18. Haydi siz, akşama ulaştığınızda sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur. * Ve lehul hamdu fîs semâvâti vel ardı ve aşiyyen ve hîne tuzhırûn(tuzhırûne).
1. ve lehu : ve ona aittir 2. el hamdu : hamd 3. fî : içinde 4. es semâvâti : semalar, gökler 5. ve el ardı : ve arz, yer 6. ve aşiyyen : ve gündüzün sonu, ikindi vakti 7. ve hîne : ve o vakit, o zaman 8. tuzhırûne : öğle vaktine girdiniz
Ahzâb 42 Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin. *
Ve sebbihûhu bukreten ve asîlâ(asîlen).
1. ve sebbihû-hu : ve onu tesbih edin 2. bukreten : sabah 3. ve asîlen : ve akşam
Sebe’ 12 Sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgarı da Süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı tattırırdık.
Ve li suleymâner rîha guduvvuhâ şehrun ve revâhuhâ şehr(şehrun), ve eselnâ lehu aynel kıtr(kıtri), ve minel cinni men ya’melu beyne yedeyhi bi izni rabbih(rabbihî), ve men yezıg minhum an emrinâ nuzıkhu min azâbis saîr(saîri).
1. ve : ve 2. li : için, ... e ait 3. suleymâne : Süleyman 4. er rîha : rüzgâr 5. guduvvu-hâ : onun sabah gidişi 6. şehrun : bir ay 7. ve revâhu-hâ : ve onun akşam dönüşü 8. şehrun : bir ay 9. ve eselnâ : ve akıttık 10. lehu : ona 11. ayne : pınar, kaynak 12. el kıtri : erimiş bakır madeni 13. ve min el cinni : ve cinlerden 14. men : kim, kimse 15. ya'melu : yapar 16. beyne yedeyhi : elleri arasında, elinin altında, önünde 17. bi izni : izni ile 18. rabbi-hî : onun Rabbi 19. ve men : ve kim 20. yezıg : çıkar, sapar 21. min-hum : onlardan 22. an emri-nâ : emrimizden 23. nuzık-hu : ona tattırırız 24. min : den 25. azâbi : azap 26. es saîri : alevli ateş, cehennem ateşi
Sâd 18 (Mekkî 38) Biz, dağları onun emrine vermiştik.Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi.
İnnâ sahharnel cibâle meahu yusebbıhne bil aşiyyi vel işrâk(işrâkı).
1. innâ : muhakkak biz 2. sahharnâ : biz musahhar kıldık, emre amade kıldık 3. el cibâle : dağlar 4. mea-hu : onunla beraber 5. yusebbıhne : tesbih ediyorlar 6. bi el aşiyyi : akşamları 7. ve el işrâkı : ve işrak vakti, güneşin ışımaya başladığı zaman
Sâd 31 Akşama doğru kendisine, üç ayağının üzerine durup bir ayağını tırnağının üzerine diken çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.
İz urıda aleyhi bil aşiyyis sâfinâtul ciyâd(ciyâdu).
1. iz : o zaman 2. urıda : sunuldu 3. aleyhi : ona 4. bi el aşiyyi : akşam vakti 5. es sâfinâtu : safinler, sufûn duran atlar (sufûn duruş; bir ayağını tırnağı üzerine kaldırıp, diğer üç ayağı üzerinde duran koşmaya hazır hayvan) 6. el ciyâdu : iyi cins, güzel koşan atlar
MU'MİN - 46 "Kıyamet koptuğu zaman Firavun ve ailesini azabın en şiddetlisine sokun denilir ve onlar sabah akşam ateşe arzolunurlar.
En nâru yu’radûne aleyhâ guduvven ve aşiyyâ(aşiyyen) ve yevme tekûmus sâah(sâatu), edhılû âle firavne eşeddel azâb(azâbi).
1. en nâru : ateş 2. yu'radûne : arz olunurlar 3. aleyhâ : ona, onun üzerine 4. guduvven : sabah 5. ve aşiyyen : ve akşam 6. ve yevme : ve gün 7. tekûmu : ikame olur, vuku bulur 8. es sâatu : saat, vakit 9. edhılû : dahil edin, sokun 10. âle firavne : firavunun ailesi 11. eşedde el azâbi : azabın (en) şiddetlisi
Mü’min (Resulüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vadi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbih et. *
Fasbir inne va’dallâhi hakkun vestagfir li zenbike ve sebbih bi hamdi rabbike bil aşiyyi vel ibkâr(ibkâri).
1. fasbir (fe ısbir) : öyleyse sabret 2. inne : muhakkak ki 3. va'de allâhi : Allah'ın vaadi 4. hakkun : haktır 5. vestagfir : ve mağfiret dile 6. li : için 7. zenbi-ke : senin günahın 8. ve : ve 9. sebbih : tesbih et 10. bi hamdi : hamd ile 11. rabbi-ke : senin Rabbin 12. bi el aşiyyi : akşamleyin 13. ve el ibkâri : ve bâkir zaman, sabah
KAF - 39 Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
Fasbir alâ mâ yekûlûne ve sebbih bi hamdi rabbike kable tulûış şemsi ve kablel gurûb(gurûbi).
1. fasbir (fe ısbir) : artık, öyleyse sabret 2. alâ : ... e 3. mâ yekûlûne : söyledikleri şey(ler), söylediklerine 4. ve sebbih : ve tesbih et 5. bi hamdi : hamd ile 6. rabbi-ke : Rabbini 7. kable : önce 8. tulûı : tulu etme, (güneşin) doğuşu 9. eş şemsi : güneş 10. ve kable : ve önce 11. el gurûbi : gurub, (güneşin) batışı
Fetih 9 Ta ki (ey müminler!) Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, Resulüne yardım edesiniz, O'na saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah'ı tesbih edesiniz.
Li tu’minû billâhi ve resûlihî ve tuazzirûhu ve tuvakkırûh(tuvakkırûhu), ve tusebbihûhu bukreten ve asîlâ(asîlen).
1. li : için, diye 2. tû'minû : îmân edin 3. bi allâhi : Allah'a 4. ve : ve 5. resûli-hi : onun resûlü 6. ve : ve 7. tuazzirû-hu : ona hürmet edin 8. ve : ve 9. tuvakkırû-hu : ona tazim edin, onu saygıyla yüceltin 10. ve : ve 11. tusebbihû-hu : onu tespih edin 12. bukreten : sabah 13. ve : ve 14. asîlen : akşam
İnsan 25 Sabah akşam Rabbinin ismini yadet.
Vezkurisme rabbike bukreten ve asîlâ(asîlen).
1. ve uzkur : ve zikret 2. isme : isim 3. rabbi-ke : senin Rabbin, Rabbinin 4. bukreten : sabah 5. ve asîlen : ve akşam
Nâzi’ât 46 Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.
Ke ennehum yevme yerevnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ.
1. keenne-hum : sanki onlar ..... gibi 2. yevme : gün 3. yerevne-hâ : onu görecekler 4. lem yelbesû : kalmadılar, kalmamışlar 5. illâ : den başka 6. aşiyyeten : akşam 7. ev : veya 8. duhâ-hâ : onun (günün) kuşluk vakti
İNŞİKAK - 16 Diyanet İşleri (eski) : Akşamın alaca karanlığına and olsun; Fizilal-il Kuran : Akşamın alaca karanlığına, Süleyman Ateş : Yoo, and içerim; akşamın alaca karanlığına, Fizilal-il Kuran : Akşamın alaca karanlığına, Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun gün battıktan sonraki kızıllığa. Bekir Sadak : Aksamin alaca karanligina and olsun; Edip Yüksel : Andolsun akşamın kızıllığına,
Fe lâ uksimu biş şefak(şefakı).
1. fe lâ : artık, bundan sonra hayır 2. uksimu : kasem ederim, yemin ederim 3. bi eş şefakı : şafak vaktine
FECR FECR - 1 Vel fecr(fecri).
1. ve : andolsun 2. el fecri : fecir, tan yerinin ağarma zamanı, güneşin doğma anı
Edip Yüksel : Andolsun tan vaktine, Elmalılı Hamdi Yazır : Kasem olsun ki fecre. Elmalılı (sadeleştirilmiş : Andolsun fecre. Fizilal-il Kuran : Andolsun tanyerinin ağarmasına! Gültekin Onan : Fecre andolsun, Hasan Basri Çantay : Andolsun fecre, İbni Kesir : Andolsun fecre, Muhammed Esed : Şafağı düşün Ömer Nasuhi Bilmen : Andolsun fecr'e. Şaban Piriş : Andolsun Fecre.. Suat Yıldırım : Fecre, Süleyman Ateş : Andolsun fecre (tan yeri ağarmasına), Tefhim-ul Kuran : Fecre andolsun, Ümit Şimşek : And olsun fecre, Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun tan yerinin ağırma vaktine,
91 - Şems 1-2-3-4.AYETLER:
Veş şemsi ve duhâhâ. şems 1. Andolsun güneşe ve parıltısına,
a. ve : andolsun b. eş şemsi : güneş c. ve : ve d. duhâ-hâ   ; : onun duha vaktine ------------------------------------------------------------ ----------------------- Vel kameri izâ telâhâ.
şems 2. ona uyduğunda aya,
a. ve : ve b. el kameri : ay c. izâ : olduğu zaman d. telâ-hâ : ona tâbî oldu, onu takip etti ------------------------------------------------------------ -------------------------------- Ven nehâri izâ cellâhâ.
şems 3. onu açıp ortaya çıkardığında gündüze,
a. ve : ve b. en nehâri : gündüz c. izâ : olduğu zaman d. cellâ-hâ : onu açığa çıkardı, izhar etti ------------------------------------------------------------ ------------------------------------- Vel leyli izâ yagşâhâ.
şems 4. onu sardığında geceye,
a. ve : ve b. el leyli : gece c. izâ : olduğu zaman d. yagşâ-hâ &nbs p; : onu kapladı, sardı
|
Yukarı dön |
|
|
hizmetkar Newbie
Katılma Tarihi: 28 agustos 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 36
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
orda burda aramaya gerek yok. hele ayetlerde mecaz aramaya hiç gerek yok. burada herşey belli ak ve kara birbirinden ayırt edilince oruç başlar. yine aynı şekilde iftar edilir.bugün yapılan yanlıştır. suçlusuda diyanetter. o kadar
__________________ haydarı kerrar
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ben siyamı, yememe içmeme olarak anlamıyorum. Ancak benim diyeceğim başka. "...geceye kadar..." deyip duruyorlar ya... Zorlamayın! Gecenin girişi akşamdır, gece mesé'/akşam ile başlar. Güneş battı, hava karardı, gece başladı. Hepsi bu.
|
Yukarı dön |
|
|
arciden Groupie
Katılma Tarihi: 26 haziran 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 66
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sayın haktansapmaz kardeşim,lütfen 24.sayfada gönderdiğim ayetleri iyice bir inceleyin,akşam gündüzün bir parçasıdır,gece karanlığı ile gelir,gece bir örtüdür,eski diyanet meallerinde leyl gece diye açıklanmıştır,yenisinde akşam diye değiştirilmiştir,eğerki RABBİM ALLAH'IN emrini yerine getirmek isterseniz lütfen 40-45 dakika daha sabredin,ayetleri iyice bir inceleyince ak,kara nedir anlarsınız,saygılar sunarım. Bakara 187- Diyanet İşleri (ESKİ) : Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı, onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz. Allah, nefsinize güvenemiyeceğinizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti; artık onlara yaklaşabilirsiniz. Allah'ın sizin için takdir ettiğini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırdedilinceye kadar, yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın. Allah insanlara yasaklardan sakınsınlar diye ayetlerini böylece apaçık bildirir. Bakara 187- Diyanet İşleri YENİ : Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. Bakara 187- 30. ve kulû : ve yeyin 31. ve irabû : ve için 32. hattâ : oluncaya kadar 33. yetebeyyene : açًa çkar, belli olur 34. lekum : sizin için, size 35. el haytu : iplik 36. ebyadu : beyaz 37. min el hayt : iplikten 38. el esvedi : siyah 39. min el fecri : 40. summe : sonra 41. etimmu : tamamlayn 42. es syâme : oruç 43. ilâ el leyli : geceye kadar
nebe suresi 10. Geceyi bir örtü yaptık.
1. ve cealnâ : ve kıldık, yaptık 2. el leyle : gece 3. libâsen : örtü
yasin suresi 37. Gece de onlara bir delildir. Ondan gündüzü soyarız (çekip alırız), bir de bakarlar ki, karanlığa dalmışlar.
1. ve âyetun : ve bir âyet, delil, mucize, ibret 2. lehum : onlar için, onlara 3. el leylu : gece 4. neslehu : sıyırırız, çekip alırız 5. min-hu : ondan 6. en nehâre : gündüz 7. fe : o zaman 8. izâ : olduğu zaman 9. hum : onlar 10. muzlimûne : karanlıkta kalan kimseler, karanlıkta kalanlar
FURKAN SURESİ 47. Size geceyi geygi (örtü), uykuyu dinlenme, gündüzü de yeni bir hayat kılan O'dur.
1. ve huve : ve o 2. ellezî : o ki 3. ceale : kıldı, yaptı 4. lekum : sizin için, size 5. el leyle : gece 6. libâsen : elbise, örtü 7. ve en nevme : ve uyku 8. subâten : dinlenme 9. ve ceale : ve kıldı, yaptı 10. en nehâre : gündüz 11. nuşûren : yayılma
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli kardeşim,
Tamam benim bu yetlere itirazım yok. Ben gecenin akşam ile başladığını söylüyorum. Akşam da güneşin batışı ile başlıyor. Gecenin 45 dakka sonra başladığının delili nedir? Güneşin batışı ile gün/mesai sona erdi. İnsanlar akşamın aydınlığında evlerine dönecekler. Gece demek bütünüyle zifiri karanlık demek değil ki. Değerli kardeşim Ebukerem'in de değindiği gibi ayet "ilé elleyl" diyor, "ilé ğaseqilleyl" demiyor.
Muhabbetlerimle.
|
Yukarı dön |
|
|
ebukerem Ayrıldı
Katılma Tarihi: 21 mart 2009 Gönderilenler: 483
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
arciden,
24 saatlik zaman tüm toplumlarda ikiye ayrılmıştır ana olarak :
gece - gündüz night-day leyl-nehar
her dilde bunların parçaları vardır : sabah, akşam, gece yarısı, kuşluk, ikindi, öğlen morning, evening, midnight, noon, fecr, sabh, işa, ğasakil leyl v.d.
ve tüm kültürlerde GÜNEŞ BATAR GECE BAŞLAR, GÜNEŞ DOĞAR GÜNDÜZ BAŞLAR.
Kuran da bu terminolojiyi kullanmıştır. geceye kadar ded mi İLEL LEYL der oruç ayetindeki gibi, senin bahsettiğin gibi GECENİN KARANLIK KISMINA KADAR DEMEK İSTESEYDİ İLA ĞASAKİL LEYL derdi , isra 78 deki gibi.
sonuç GECE güneşin batışı ile başlar ilk bölümüne türkçede AKŞAM, arapçada İŞA, ingilizce de evening denir.
selam ile.
__________________ yalnız Allah'a teslim ol ve şahitliği dosdoğru yap...
|
Yukarı dön |
|
|
arciden Groupie
Katılma Tarihi: 26 haziran 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 66
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sayın ebukerem kardeşim , isra 78 deki
1. | ekımı es salâte | : namazı kıl, ikame et |
2. | li dulûki | : dönmesi |
3. | eş şemsi | : güneş |
4. | ilâ gasakı el leyli (gasaka) | : gecenin kararmasına kadar (karardı) |
ğasakıl leyli babı gecenin en karanlık olduğu zamanı belirtir,tıpkı FELAK suresi 3.ayetteki gibi
Ve min şerri ğâsikın izâ vekab(vekabe).
1. | ve min şerri | : ve şerrinden |
2. | ğâsikın | : gecenin karanlığı |
3. | izâ vakabe | : çöktüğü zaman
| HÛD suresi - 114.ayette ise
1. | ve ekımı es salâte | : ve namazı kıl, ikame et |
2. | tarafeyin | : iki tarafında |
3. | nehâri | : gündüz |
4. | ve zulefen | : ve gecenin ilk saatleri |
5. | min el leyli | : geceden |
6. | inne el hasenâti | : muhakkak hasenat (iyilikler, kazanılan dereceler) |
7. | yuzhibne | : giderir, yok eder |
8. | es seyyiâti | : seyyiat, kötülükler (kaybedilen dereceler) |
9. | zâlike | : işte bu |
10. | zikrâ | : zikir, öğüt, hatırlatma |
11. | li ez zâkirîne | : öğüt alanlar, zikredenler için |
|
| ve zulefen | : ve gecenin ilk saatleri demektir
|
tamamının mealinde ise: Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü
iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere
bir hatırlatmadır.
diğer ayetlerde ise:
naziat suresi 29. Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
Ve agtaşe leylehâ ve ahrece duhâhâ.
1. ve agtaşe : ve kararttı, karanlıklaştırdı 2. leyle-hâ : onun gecesi 3. ve ahrece : ve çıkardı 4. duhâ-hâ : onun duhasını, kuşluk vaktini, aydınlığını (gündüzü
nebe suresi 10. Geceyi bir örtü yaptık.
1. ve cealnâ : ve kıldık, yaptık 2. el leyle : gece 3. libâsen : örtü
şems suresi 4. onu sardığında geceye, 1. ve : ve 2. el leyli : gece 3. izâ : olduğu zaman 4. yagşâ-hâ : onu kapladı, sardı
enam suresi 76. Üzerini gece kaplayınca bir yıldız gördü: "Bu imiş Rabbim!" dedi. Batıverince de: "Ben böyle batanları sevmem." dedi.
1. fe lemmâ : olduğu zaman 2. cenne : örttü, bürüdü 3. aleyhi el leylu : gece onun üzerini 4. raâ : gördü
ayette belirtildiği üzere gece kaplayınca,gündüz tamamen silinince yıldız gördü diyor,siz orucu açtığınız zaman yıldız görünmüyor,sadece güneş batıyor,o kadar
yasin suresi 37. Gece de onlara bir delildir. Ondan gündüzü soyarız (çekip alırız), bir de bakarlar ki, karanlığa dalmışlar.
1. ve âyetun : ve bir âyet, delil, mucize, ibret 2. lehum : onlar için, onlara 3. el leylu : gece 4. neslehu : sıyırırız, çekip alırız 5. min-hu : ondan 6. en nehâre : gündüz 7. fe : o zaman 8. izâ : olduğu zaman 9. hum : onlar 10. muzlimûne : karanlıkta kalan kimseler, karanlıkta kalanlar
FURKAN SURESİ 47. Size geceyi geygi (örtü), uykuyu dinlenme, gündüzü de yeni bir hayat kılan O'dur.
1. ve huve : ve o 2. ellezî : o ki 3. ceale : kıldı, yaptı 4. lekum : sizin için, size 5. el leyle : gece 6. libâsen : elbise, örtü 7. ve en nevme : ve uyku 8. subâten : dinlenme 9. ve ceale : ve kıldı, yaptı 10. en nehâre : gündüz 11. nuşûren : yayılma
dikkat ederseniz gecenin bir örtü olduğunu CENABI ALLAH beyan ediyor
LEYL SURESİ 1. Andolsun bürürken o geceye,
1. ve : andolsun 2. el leyli : gece 3. izâ : olduğu zaman, olduğu an, olacağı an 4. yagşâ : örtecek
İNŞİKAK - 17 Ve geceye ve örttüğü (barındırdığı) şeylere
Vel leyli ve mâ vesak(vesaka).
1. ve el leyli : ve geceye 2. ve mâ : ve şeylere 3. vesaka : derleyip topladı, kapladı, örttü, barındırdı
KURAN'DA SABAH--AKŞAM--FECR:
kehf suresi 28. Sabah akşam Rablerine rızasını dileyerek dua eden kimselerle beraber nefsince sabret! Sen dünya hayatinin süsünü arzu ederek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, Bizi anmaktan gafil kıldığımız, keyfinin ardına düşmüş ve işi aşırılık olmuş kimseye uyma!
6. bi el gadâti : sabah 7. ve el aşiyyi : ve akşam 8. yurîdûne : isterler, istiyorlar
furkan suresi 5. Yine dediler ki: "Bu eskilerin masallarıdır, onları yazdırtmış da akşam sabah onlar kendisine okunuyor."
1. ve kâlû : ve dediler 2. esâtîru : masallar, efsaneler 3. el evvelîne : evvelkiler 4. iktetebe-hâ : onu yazdırdı 5. fe : böylece 6. hiye : o 7. tumlâ : imlâ ettirilen, okunan 8. aleyhi : ona 9. bukreten : sabah 10. ve asîlen : ve akşam
Âl-i İmrân 41 Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alamet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alamet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.
9. ve uzkur rabbe-ke : ve Rabbini zikret 10. kesîran : çok 11. ve sebbih : ve tesbih et 12. bi el aşiyyi ve el ibkâri : akşam ve sabah
Âl-i İmrân 72 Ehl-i kitaptan bir gurup şöyle dedi: "Müminlere indirilmiş olana sabahleyin (görünüşte) inanıp akşamleyin inkar edin. Belki onlar (böylece dinlerinden) dönerler.
8. âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular 9. veche en nehâri : gündüz 10. ve ukfurû : ve inkâr edin 11. âhira-hu : onun sonunda, akşamleyin 12. lealle-hum : umulur ki böylece onlar 13. yerciûne : dönerler
En’âm 52 Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onları kovup ta zalimlerden olasın
4. yed'ûne : dua ederler 5. rabbe-hum : Rab'lerine 6. bi el gadâti : sabah ile, sabah vakti 7. ve el aşiyyi : ve akşam 8. yurîdûne : dilerler
Nahl 6 Sizin için onlardan ayrıca akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken bir güzellik (bir zevk) vardır.
Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn(tesrehûne).
1. ve lekum : ve sizin için 2. fî-hâ : içinde, onlarda vardır 3. cemâlun : güzellik 4. hîne : o zaman, olduğu zaman 5. turîhûne : (hayvanları) akşamleyin otlaktan döndürüyorsunuz 6. ve hîne : ve o zaman, olduğu zaman
Meryem 62 Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar. Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır. Lâ yesmeûne fîhâ lagven illâ selâmâ(selâmen), ve lehum rızkuhum fîhâ bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen).
1. lâ yesmeûne : işitmezler 2. fî-hâ : orada 3. lagven : boş söz 4. illâ : ancak, sadece 5. selâmen : selâm 6. ve lehum : ve onlar için, onlara, onların vardır 7. rızku-hum : onların rızıkları 8. fîhâ : orada 9. bukreten : sabah, sabahleyin 10. ve aşiyyen : ve akşam, akşamleyin 7. tesrehûne : (hayvanları) otlatmaya çıkarıyorsunuz
RUM 17 Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edip (yüceltin). Fe subhânallâhi hîne tumsûne ve hîne tusbıhûn(tusbıhûne).
1. fe : artık, öyleyse 2. subhâne   ; : tenzih et, münezzeh kıl (o sübhandır de), tesbih et 3. allâhi : Allah 4. hîne : o vakit, o zaman 5. tumsûne   ; : akşam vaktine girdiniz 6. ve hîne : ve o vakit, o zaman 7. tusbıhûne : sabahladınız, sabah vaktine girdiniz işte bu ayet apaçık bir ayet,sizin orucu açtığınız vakit,dikkat edin
KAF - 39 Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.
Fasbir alâ mâ yekûlûne ve sebbih bi hamdi rabbike kable tulûış şemsi ve kablel gurûb(gurûbi).
1. fasbir (fe ısbir) : artık, öyleyse sabret 2. alâ : ... e 3. mâ yekûlûne : söyledikleri şey(ler), söylediklerine 4. ve sebbih : ve tesbih et 5. bi hamdi : hamd ile 6. rabbi-ke : Rabbini 7. kable : önce 8. tulûı : tulu etme, (güneşin) doğuşu 9. eş şemsi : güneş 10. ve kable : ve önce 11. el gurûbi : gurub, (güneşin) batışı
İNŞİKAK - 16
1. | fe lâ | : artık, bundan sonra hayır |
2. | uksimu | : kasem ederim, yemin ederim |
3. | bi eş şefakı | : şafak vaktine | meallere bakarmısnız!!!!!!!!!! İNŞİKAK - 16 Diyanet İşleri (eski) : Akşamın alaca karanlığına and olsun; Fizilal-il Kuran : Akşamın alaca karanlığına, Süleyman Ateş : Yoo, and içerim; akşamın alaca karanlığına, Fizilal-il Kuran : Akşamın alaca karanlığına, Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun gün battıktan sonraki kızıllığa. Bekir Sadak : Aksamin alaca karanligina and olsun; Edip Yüksel : Andolsun akşamın kızıllığına
anlayana,AKIL SAHİPLERİNE KURAN'DA HERŞEY VAR
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kanaatımca gündüz güneşin ufukta görünmesinden önce; güneşin ışınlarının ufku aydınlatmasıyla/fecirle-şafakla başlar. <yine benim anladığıma göre akşam karartısı geceden, sabah aydınlığı gündüzden sayılır.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Amel defterinin buradaki gibi düzeltilemeyeceği o çetin günün azabından, alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınırım.
Alim olan Allah EN doğrusunu bilir.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Amel defterinin buradaki gibi düzeltilemeyeceği o çetin günün azabından, alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınırım.
Alim olan Allah EN doğrusunu bilir.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|